21 Şubat 1979 tarihinde İran'da büyük bir inkılap gerçekleşti. Bu inkılap bir çok açıdan emsalsiz bir inkılaptı ve seçkin özellikleri yüzünden dünya camiasının ilgi odağına yerleşti ve bir çok millet bu inkılabı örnek aldı.
İran İslam inkılabının istisna özelliklerinden biri, seçkin, cesur, ileri görüştü ve büyük bir alimin bu inkılaba önderlik etmesiydi ve bu büyük insan İmam Humeyni'den başkası değildi.
Kuşkusuz her milletin gerçekleştirdiği inkılaplar gibi tarihi ve kader belirleyici süreçlerinde, rehberliğin belirleyici ve önemli rolü söz konusudur ve İmam Humeyni bu rolü İran milleti için en mükemmel biçimde eda etti.
Zulüm düzeni ile mücadelesini 1963 yılında başlayan İmam Humeyni zalim pehlevi rejimi ve Amerikalı hamileri ile mücadelede kesin tavırlı ve basiretli bir lider olduğunu ortaya koydu.
İmam Humeyni'nin dini açıdan içtihat derecesine ermiş olması ve takva bakımından da en yüksek mertebelere eren bir insan olması, İran milletini tüm kalbiyle ve hiç bir zorlama olmaksızın, imamı izlemeye yöneltti. Bilmukabele, İmam Humeyni de halkın katkılarına büyük saygı duyuyor ve halkın güvenine İslam öğretilerinden kaynaklanan hikmetli liderliği ile karşılık veriyordu.
İmam Humeyni'nin İran milletinin kıyamına liderliği o kadar etkiliydi ki, 1 Şubat 1979 tarihinde sürgünden döndükten sadece on gün sonra İslam inkılabını zafere götürdü.
İmam Humeyni daha sonra da on yıl boyunca ve İslam inkılabından sonra yaşanan hadiselerde ve Saddam'ın İran'a dayattığı 8 yıllık savaşta İran milletine önderlik etti ve sonunda 1989 yılında hakka yürüdü.
İmam Humeyni'nin İslam inkılabının zafere kavuşmasında ve bu büyük hareketle bütünleşmesinde rolü o kadar önemliydi ki imamın halefi ve inkılabın şimdiki rehberi olan İmam Hamanei şöyle diyor:
Bu inkılap Humeyni adı olmadan dünyanın hiç bir yerinde tanınmıyor.