Hz. İsa (a.s)"ın annesi Meryem'in, babasının ismi İmran annesinin ismi ise Hanne'dir. Hanne uzun müddet çocuk sahibi olamıyordu. Allah'a çocuğu olması için dua etti. Allah onun duasını kabul edip hamile kalınca, bu büyük nimetin şükrü için çocuğunu Allah'ın evine (Bey-tül Mukaddes"e) hizmetçi olarak adadı.Bu hususu Kur'an-ı Kerim şöyle beyan ediyor: İmran"ın zevcesi şöyle demişti: Ey Rabbim! Karnımdaki bu bebeği hür olarak sana adadım. Sen onu benden kabul buyur. Muhakkak ki, sen her şeyi işiten ve bilensin. (İmran'ın zevcesi) çocuğu doğurunca Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bildiği halde: Ey Rabbim! Onu kız doğurdum. (Mabede hizmet için) erkek kız gibi değildir. Ben onun adını Meryem (Allah kulu) koydum. Ben onu ve zürriyetini kovulmuş şeytanın şerrinden sana sığındırıyorum dedi.
>>Hz .İsa'nın Doğum Günü<<
Bunu üzerine; Rabbi onu güzel bir kabul ile kabul buyurdu ve onu iyi bir şekilde yetiştirdi ve (eniştesi) Zekeriya peygamberi de ona kefil (himayesine memur)kıldı.
Zekeriya ne zaman onun bulunduğu mihraba girdiyse, yanında yiyecek buldu: Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor? dedi. O da: Bu Allah tarafındandır. Şüphe yok ki Allah dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır dedi.
Hatırla ki, bir vakit melekler şöyle demişti: Ey Meryem! Allah hakikaten seni seçti, seni pak ve tertemiz kıldı. Ve seni alemlerin (o zamanın) kadınlarına üstün kıldı. [1]
Hz. İsa'nın (a.s) Veladeti
Artık bu mukaddes hanımefendi erginlik çağına ulaşmış ve Allah yolunda gösterdiği halis sadakatten dolayı zamanının en seçkin ilahi kadını olmuştu. Ama bir gün hiç beklemediği bir anda Allah Teala"nın en kutsal meleklerinden olan Hz. Cebrail, güzel yüzlü bir delikanlı suretinde karşısına dikilecek ve kendisine, Allah Teala"nın Hz. İsa (a.s)"ı ondan dünyaya getirmeyi irade ettiğini müjdeleyecekti.
Allah Teala şöyle buyuruyor:
Ey Resulüm! Kitapta Meryem"i de an. Hani o (ibadet için) ailesinden ayrılıp doğuda bir yere çekilmiş, sonra onlara karşı kendine bir perde edinmişti. Nihayet biz ona Cebrail"i gönderdik de kendisine bir düzgün insan şeklinde göründü.
Meryem ona: Doğrusu ben senden Rahman"a sığınırım. Eğer sakınan bir kimse isen dedi.
Cebrail: Ben sana temiz bir oğlan hibe etmek için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim dedi.
Meryem: Benim nasıl oğlum olur? Bana bir insan dokunmamıştır, ben iffetsiz de değilim dedi.
Cebrail: Evet işte dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki; Bu (baba olmaksızın çocuk vermek), bana çok kolaydır. Hem bunu insanlara kudretimize delalet eden bir âlâmet ve tarafımızdan bir rahmet yapacağız. Zaten (ezeldeki takdirimiz de) bu iş olup bitmiştir.
Nihayet (Cebrail"in üfürmesiyle) Meryem ona (İsa"ya) hamile kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.
Doğum zamanı gelince, doğum sancısı onu bir hurma dalının yanına götürdü. (Halkın dedikodularını nazara alarak) Keşke, bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım dedi.
Bu esnada Çocuk Meryem"in altından ona şöyle seslendi: Sakın üzülme Rabbin senin alt yanında bir su arkı yarattı. Hurmanın da dalını kendine doğru silkele. Devrilmiş taze hurmalar üzerine dökülsün. Artık ye, iç gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen: Ben Rahman Allah"a oruç (susmak) adadım. Artık hiçbir insanla konuşmayacağım de.
Sonra İsa"yı taşıyarak kavmine getirdi. Onlar: Ey Meryem! Doğrusu sen acayip bir şey (babasız çocuk) getirdin. Ey Harun"un kız kardeşi! Ne baban kötü bir insandı, ne de annen iffetsizdi dediler.
Bunun üzerine, Meryem (kendilerine cevap vermek için) çocuğa işaret etti.
Onlar: Biz beşikteki çocukla nasıl konuşuruz? dediler.
Allah'ın bir mucizesi olarak o çocuk: Ben gerçekten Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam beni mübarek kıldı. Sağ olduğum müddetçe bana namaz ve zekatı emretti. Bana, anama iyilik yapmamı da emretti. Beni zorba ve bedbaht etmedi. Doğduğum gün, öleceğim gün ve sağ olarak dirileceğim gün bana selam olsun! [2] dedi.
Hz. İsa"nın sözleri onları şaşkına çevirdi. Bu büyük ayet (ilahi nişane) onların Hz. Meryem"e karşı iftira ve kötü zanlarını giderdi ve Hz. İsa"nın Allah"ın kudretiyle babasız dünyaya geldiğini ve gelecekte yüce bir makam sahibi olacağını anladılar.
Hz. Cebrail Hz. Meryem ile konuşurken bir de ona şu müjdeyi vermişti: Bir de ona kitap ve hikmeti, Tevrat ve İncil"i öğretecektir. O İsrailoğulları"na resul olarak şöyle diyecektir: Ben Rabbinizden bir mucize ile size geldim. Çamurdan kuş heykelini yaparım. Ona üflediğimde Allah"ın izniyle kuş olur. Allah"ın izniyle âmâ ve abrası iyileştiririm. Ölüleri diriltirim. Evlerinizde yediklerinizi ve stok ettiklerinizi size haber veririm. Eğer inanıyorsanız, sizin için bunda bir ayet vardır. Elimdeki Tevrat"ı doğrulayıcı olarak ve size daha önce haram kılınmış bazı şeyleri helal kılmak için, Rabbinizden bir mucize ile size geldim. Artık Allah"tan sakının ve bana itaat edin. [3]
Hz. İsa"nın Peygamberliği
Böylece Allah Teala, peygamberliğini ispatlayarak insanları dalaletten kurtarması için, Hz. İsa"ya kitabı (İncil"i), ölüyü diriltme ve çaresiz hastalara şifa verme gibi mucizeler verdi.
İsa (a.s), Yahudiler"in dünya düşkünleri tarafından Hz. Musa"nın şeriatına sokulan hurafelere karşı mücadele etmeye başladı. Bunun üzerine, Yahudiler Hz. İsa"ya karşı komplo kurup, fitne çıkarmaya başladılar.
Yahudiler"in önderleri makamlarını korumak amacıyla, Hz. İsa"yı öldürme kararı aldılar. Allah peygamberini onların gözünden sakladı, O"nu öldürmeye gittiklerinde, Allah"ın onları yanıltması sonucu Hz. İsa"ya benzeyen birini çarmıha gerdiler ve böylece Hz. İsa"yı öldürdüklerini sandılar.
Bu hakikat Kur"an-ı Kerim"de şöyle gelmiştir: Oysa, onu öldürmediler ve çarmıha germediler. Yalnızca kendilerine bir benzetme yapıldı (Onlardan biri İsa şeklinde göründü ve öldürüldü). Onda ihtilaf edenler bu hususta şüphe içindedirler. Onların bu olaya ait bir bilgileri yoktur, ancak kuru bir zan peşindedirler. Onu gerçekten öldürmemişlerdir. Aksine Allah, onu kendi katına yükseltti. Allah azizdir ve hakimdir. [4]
Demek ki, Haç mevzusu, bu ulu peygambere isnat edilen mantık dışı iftiralar ve günümüzdeki Hıristiyanlar"ın, Hz. İsa (a.s)"ın, insanları cehennemin azabından kurtarmak için onların yerine asıldığı inançları, temelsiz bir iddiadan öte değildir.
Hz. İsa Allah"ın Peygamberi ve kuludur. Bu gün Hıristiyanlar"ın elinde bulunan bazı İnciller"den İsa"nın (a.s) daima kendini Allah"ın kulu olarak tanıttığı ve halkı tevhide davet ettiği anlaşılmaktadır. [5]
Hz. İsa (a.s), asla ilahlık iddiasında bulunmamıştır. Hıristiyanlar"ın onun Allah olduğuna inanmaları kendi uydurdukları hurafelerdendir.
Hz. İsa şöyle buyuruyordu: Benim ve sizin Rabbiniz tek Allah"tır. O"na tapın, doğru yol budur. [6] Meryem oğlu Mesih sadece elçi idi. Ondan önce onun gibi nice elçiler gelip geçtiler. Annesi çok doğru bir kadın idi. İkisi de (diğer insanlar gibi) yemek yerlerdi. [7]
Hz. İsa"dan sonra onun dini asaletini kaybetti, semavi olan İncil, tahrif edildi. Günümüzdeki Markos, Yuhanna, Luka ve Matta İncili gibi İnciller semavi kitaplar değillerdir.
Günümüz Hıristiyanlar"ı arasında yaygın olan İsa (a.s) hakkındaki inançlar, şirkten öte bir şey değildir. Bu inançlardan önemlileri şunlardır:
1- İsa (a.s), Allah"ın zatından ayrılmıştır. O mahluk değildir. Allah"ın oğlu diye adlandırılır. [8]
2- Hz. İsa, insan idi, ama Allah ona hulul etmiş yerleşmişti. [9]
3-Hz. İsa insan şekline girmiş Allah"ın kendisidir.
Bu görüşler (inançlar) akıl ve mantıkla bağdaşmayan şeylerdir.
Kur"an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
Allah, Meryem"in oğlu Mesih"tir diyenler muhakkak kafir olmuşlardır. De ki: Allah Meryem"in oğlu İsa"yı anasını ve yeryüzünde olan her şeyi yok etmeyi dilerse, kim ona karşı koyabilir? Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkiyet ve hükümranlığı Allah"ındır; dilediğini yaratır. Allah her şeye kadirdir. [10]
Hz. İsa (a.s)"a ait mucizelerden biri de ona ve havarilerine (ashabına) Allah katından maidenin (rızk sofrasının) inmesidir.
Kur"an-ı Kerim bu hususu şöyle beyan ediyor: Bir vakit havariler: Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? demişlerdi.
İsa da: Eğer mü"minseniz (Allah"a ve benim peygamberliğime inanmışsanız), Allah"tan korkun demişti.
Havariler: Biz istiyoruz ki, hem ondan yiyelim, hem kalplerimiz yatışsın, hem senin bize doğru söylediğini bilelim, hem de ona (mucizeye) şahitlik edenlerden olalım demişlerdi.
Meryem oğlu İsa: Ey Rabbimiz olan Allah"ım! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim hem evvelimiz, hem de ahirimiz için bir bayram ve kudretinden bir mucize olsun. Bizi rızklandır sen rızk verenlerin en hayırlısısın diye dua etti.
Allah buyurdu ki: Ben o sofrayı size elbette indiririm. Fakat ondan sonra içinizden kim nankörlük ederse, artık onu alemlerden hiçbir kimseye yapmayacağım bir azap ile azaplandırırım. [11]
Allah"ın salat ve selamı o ulu peygambere olsun.
[1]- Al-i İmran: 35, 36, 37, 42
[2]- Meryem: 16. ayetten 33. ayete kadar
[3]- Al-i İmran: 48, 49, 50
[4]- Nisa: 157, 158
[5]- Markos İncili bab 2 bölüm 29
[6]- Ali İmran: 51
[7]- Maide: 75
[8]- Eski Kilise Tarihi c. 1 s. 224
[9]- Talim Nizamı Beyrut baskısı c. 2 s. 204
[10]- Maide: 17
[11]- Maide: 112, 110, 115