Allah'ın adıyla
Gün geçmez ki Türkiye’de şia hakkında bir yazı çıkmasın. Bu haberler çok nadiren kardeşliğe vurgu yapan yazılardan ibaret olur. Geneli şia’ya ya iftira yada Müslümanların gözünde itibarsızlaştırma çabası içerisinde olan yazılar olur. Şaşılacak şey ise bu karalama ve iftiralara rağmen hiçbir şia ne buna karşı bir tedbir alır nede o düşüncedeki insanların yaptığı işin aynısını görüp onlara aynı üslupla karşılık verir. Bunlara gerek bile görmez
Bu konudaki fikrim şu: şia mektebinde atılan her adım emin adımlardır. Gelecekte yok olma korkusu yoktur, ne bu mektep yok olur, nede sen mektebin içinden yok olursun, mektebe sevdalıysan eğer
Sadece bu mektep içindeki çürükleri hiç kimseye ihtiyaç duymadan kendisi dışarıya atar, o kadar
“özellikle kendisini muhafazakar tanıtan” yazar çizerler yollarından, mekteplerinden endişe mi duyuyorlar? Bilinmez ama bir telaşa kapılmış sağa sola “pardon şia’ya saldırıyorlar” sanki bugün bütün sünni kardeşlerimiz şia olacakmış gibi. Kendilerince tedbir alıyorlar. Bu tedbiri delil sunarak ispat ederek yapabilseler kimsenin bir kelime söz söyleme hakkı yoktur bunlara, ama iş öyle değil karalama, iftira, yalan, dolan, ve halkın gözünde saygınlığı kırmaya kadar gidiyor bu tedbir, adaletsizce,insafsızcahemde acımasızca.
Bunun bir örneği yeni bir kitap yazan Today’s Zaman Gazetesi genel yayın yönetmeni Dr Bülent Keneş kitabında görüyoruz, kitabının bir bölümünde şöyle söylüyor. (bu sözleri zaman gazetesine röportajında da söyledi)
Şii yayılmacılığı için Tehdit vurgusu yapacak olursak bu tehdidin diğerlerinden farklı olduğunun altını çizmek gerek. Amerikan emperyalizmi ya da İsrail'in ülkeye nüfuzu gibi tehditlerden farklı olarak daha sinsi, belirsiz, gizli ve dostluk vurgusunun hâkim olduğu bir tehdit. Bu yayılmacılığa karşı teyakkuz haline geçememe durumu var. Düşman ya da tehdit olarak görülmediği için tehdidin derinliği fazla.
Today's Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dr. Bülent Keneş
Keneş şia yayılmacılığının Emperyalizm Siyonizm gibi olmadığını daha da tehlikeli bir şekilde sinsice gizli dostluk (takiyye olsa gerek) şeklinde saklandığını ve bunun için düşmanlığın farkedilmediğini söylüyor “çünkü uzattığımız her kardeş eline takiyye deyip bize inanmadılar”
Hüseyin Tugay