Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma. Bilakis Onlar diridirler ve Rableri yanında rızıklanırlar. (Ali İmran 169)
Neredeyse 2 yıl oldu o zalim, kalleşçe saldırı seni bizden ayıralı.
“Allah’ım başım, dudaklarım kulaklarım, kalbim ve bütün uzuvlarımın hepsi “Ya Erhamerrahimin” ismine umut ediyorlar. Beni kabul et, pak olarak kabul et. Öyle kabul et ki seni görme liyakatine sahip olayım. Seni görmekten başka bir şey istemiyorum.” demiştin. Hasret bitmişti artık. Aşık ile Maşuk kavuşmuştu…
Cesaretin, velayete bağlılığın, mazlum ve mustazafların hakkını aramak için zalimlere karşı duruşun düşmanın yüreğine ne denli bir korku salmıştı ki senin için böylesi bir son hazırlamışlardı. Niyetleri bu şekilde seni yeryüzünden ebediyen ayırmaktı. Öyle de oldu. Elbette senin gidişin bir son değildi. Aslında birçok şeyin başlangıcı oldu. Sana bu sonu seçerken senin dualarından ve Rabbinin iradesinden haberleri yoktu. Onlar senin adını tamamen yeryüzünden silmeye çalışırken milyonlar, milyarlar tek yürek olmuştu. Senin pare pare olmuş bedenin İslam dünyasının vahdetine ve direniş cephesinin güçlenmesine sebep olmuştu. Elbette ki senin gidişin bir son değildi. Sen o bir ömür boyu arzuladığın şehadet makamına erişirken gidişin birçok ölü kalbi diriltmiş kurumakta olan yüreklere su serpmişti. Milyonlar yasına yas tutmuş.
Çok sevdiğin Ehlibeyt (as)’in kapılarını tek tek çalarken adını silmeye çalışanlar, zalimler hayretler içerisinde korku dolu bakışlarla seyrediyordu bu sahneleri.
Canım Ona feda olsun dediğin aşık olduğun İmam Humeyni’den sonra ki büyük mazlum ağan İmam Hamaney seni son yolculuğuna uğurlarken hıçkırıklara boğulmuştu. Aşık kavuşmuştu maşukuna geride mahzun, mazlum yürekler bırakarak…
Rahat uyu Ey mazlumların kahramanı…
Rahat uyu Ey aşk kervanının Serdarı…
Dilek Kamış