Kulluğun esasları : Kalbin Görevleri
Kulluk değirmeni on beş kaide üzerinde döner durur.(on beş temele dayanır)
Kim bu esasları tamamlarsa,(on beş temeli tam olarak yaparsa) kulluk mertebelerini de tamamlamış olur.
Bu esasların izahı şöyledir:
Kulluk kalbe, dil ve azalara taksim edilir. (İbadet; kalp, dil ve organlarla yapılanlar olmak üzere üçe ayrılır.)
Bunlardan her birisine ait özel bir kulluk görevi vardır.
Kulluk ile ilgili hükümler de beş tanedir:
1 - Farz,
2 - Müstehab,
3 - Haram,
4 - Mekruh
5 - Mübahdır.
Bunların hepsi de kalb, dil ve azalarla / organlarla ilgilidir.
Kalbin görevlerinin bir kısmında ittifak, bir kısmında ihtilaf vardır.
Lüzumunda ittifak olanlar:
İhlas, muhabbet, tevekkül, sabır, inabe, havf, reca, kesin tasdik, ibadette niyyet gibi şeylerdir. Bunlar ihlasa ilave değerlerdir. Çünkü ihlas mabudu herşeyden ayrı ve bir kabul etmektir.
İbadete niyyet etmenin iki derecesi vardır:
Birincisi: İbadeti alışkanlıktan ayırd etmektir.
İkincisi: İbadet derecelerini birbirinden ayırd etmektir. Bu üç kısım da vacib’dir.
Sıdk da böyledir. Doğrulukla ihlas arasındaki fark şudur ki: Kul için bir matlub ve bir de taleb söz konusudur, ihlas; kulun matlubunu birlemesi, sıdk ise talebini birlemesidir.
Dolayısıyla ihlas matlubun bölünmemesi, sıdk da talebin bölünmemesidir. Sıdk cehd ve gayret sarfetmek, ihlas matlubu birlemek, bir kabul etmektir.
Kalbin bu nevi amellerinin vücubu konusunda bütün ümmet ittifak etmiştir.
Kullukta samimiyet (nush) de böyledir. Dinin mihveri de budur ve bu Rabbin razı olduğu ve istediği şekilde kulluk görevini yerine getirmek için bütün gayretini sarfetmektir. Samimiyet esas itibariyle vacibdir ve en mükemmeli, mukarreblerin mertebesidir.
Kalbe ait bütün bu görevlerin her birinin iki yönü vardır.
1 - Yerine getirilmesi gerekli, (müstehakk) olan vacib ki bu Ashab-ı yeminin derecesidir.
2 - Müstehab olanların kemaliyle yerine getirilmesi ki, bu da mukarreblerin derecesidir.
Sabır da böyledir. O da ümmetin ittifakıyla vacibdir. İmam Ahmed derki, Allah sabrı Kur’an’ın doksan küsur yerinde zikretmiştir. Aynı şekilde sabrın da iki yönü vardır:
1 - İfası gereken vacib sabır,
2 - İfası müstehab olan kamil sabır.
Kalbin amellerinden üzerlerine ihtilaf olanlara gelince; bunlardan biri rızadır.
Rızanın vacib oluşu konusunda birisi sufilerin, ötekisi fakihlerin olmak üzere iki görüş vardır.
Her iki görüş de, Ahmed b. Hanbel’in öğrenci ve müntesiplerine aittir. Vacib olduğunu söyleyenler derler ki: Öfke haramdır ve öfkeden, razı olmaktan başka yolla kurtulmak mümkün değildir. Haramdan ancak rıza vasfıyla kurtulmak mümkündür, öyle ise rıza vacibdir.
Bunlar şu haberi de delil getirirler
“Kim benim belalarıma sabretmez, kazama razı olmazsa, o, benden başka bir rabb edinsin”.