Hekimler oruç tutmanın insanlara şifa dağıttığını belirtiyor.
Ramazan ayı, yüce Allah'ın en faziletli ve en üstün ayıdır ve Müslümanlar bu ay boyunca oruç tutar. Oruç tutmak, çok değerli ve istisna bir ameldir ve birçok manevi faydası söz konusudur. Oruç tutan insan sabah ezan vaktinden akşam ezanına kadar yüce Allah'ın emrini yerine getirmek üzere yemekten ve içmekten sakınır.
Yemekten, içmekten ve cinsel şehvetten sakınmak, insanlarda günaha karşı direniş gücünü geliştirirken aynı zamanda iradesine musallat olmayı ve her türlü günaha karşı kendisini kaybetmemeyi öğretir.
İslam peygamberi (sav) şöyle buyurur: Açlık ve susuzlukla nefsinizle mücadele edin, çünkü mükafatı Allah yolunda cihat etmek kadar büyüktür ve yüce Allah katında hiç bir amel açlık ve susuzluktan daha iyi değildir.
Oruç tutmanın insanın manevi açıdan yücelmesinde büyük etkileri söz konusudur. Lakin orucun insan vücudunun sağlığı üzerindeki etkilerinden de gafil olmamak gerekir. Hekimler oruç tutmanın insanlara şifa dağıttığını belirtiyor.
Fransız biyolojist ve fizyolojist ve Nobel ödüllü uzman Aleksis Karl orucun bu özelliği hakkında şöyle diyor:
Oruç sırasında vücutta oldukça önem arz eden çok karmaşık ve bilinmeyen işlemler başlıyor ve böylece oruç, vücuttaki tüm dokuları adeta yıkıyor ve onları değiştiriyor. Bir ay süren oruç ibadet aslında az yemeye alışmak ve vücuttaki organları dinlendirmek için en iyi fırsattır. Günümüzde midenin bir çok hastalığın başlıca kaynağı olduğu ispat edilmiştir.
Nitekim İslam peygamberi (sav) de şöyle buyurur: Mide her derdin merkezi ve yuvasıdır ve uygunsuz yemekten ve çok yemekten sakınmak, şifa veren her türlü ilacın esasıdır.
Oruç ibadeti gerçekte midenin dinlenmesine sebep olur. Oruç sırasında mide asidi yemek yerine safra kesesinin salgıları ile etkisiz hale getirilir ve böylece ülser hastalığı önlenmiş olur. Gerçi kimileri oruç tutmanın mide ülserine yol açtığını zanneder, lakin eğer bu kanı doğru olsaydı, İslam ülkelerinde mide ülseri verileri Müslüman olmayan ülkelere nazaran çok daha yüksek olması gerekirdi.
Oruç sırasında midenin salgıları azalır, safra kesesi de daha az çalışır ve böylece bu iki organ sağlıklı kalır.
Rus hekim Aleksi Moforin ise şöyle diyor: insanların hastalıklarının %95 kadarı oburluktan ve kötü beslenmekten kaynaklanır. İnsan yemekten sakındığı ve tam oruç tuttuğu vakit, vücudu yavaş yavaş biriktirdiği maddelerden beslenir ve ihtiyacı olan enerjiyi bu yoldan karşılar. Gerçekte 11 ay boyunca boy yemek, kötü beslenmek ve zamansız yemek, vücudumuzu bir yığın yağ ve zehirli maddelerle doldurur ve oruç ibadeti bu maddeleri defetmek için en uygun fırsattır.
Hekimlerin tabiri ile oruç, vücutta biriken fuzuli maddeleri yakma zamanıdır. Orucun fizyolojik mekanizmasında insan vücudu gün boyunca beslenmediği için enerjisini vücuttaki zehirleri defetmeye harcar. İranlı hekim Hasan Muzafferi de orucun bu faydasının çok önemli olduğunu vurguluyor.
Aslında orucun zehirleri defetme özelliği şöyle ki, oruç sırasında insan vücudundaki organlar nisbi bir sükûnet içinde olur. Bu şartlarda iç organlar daha rahat zehirli maddeleri defetmeye başlar. Vücuttaki zehirleri defetmekle görevli olan karaciğer ve böbrekler oruç sırasında vücudu temizlemek için daha iyi fırsat bulur. Araştırmalar, oruç tutmanın bir faydasını da vücuttaki kurşun ve diğer ağır metalleri defetme şeklinde beyan eder. Bu zehirli maddeler akciğer yolu ile ve solunum sırasında vücuda girer ve akciğer veya kan kanseri gibi tehlikeli hastalıklara sebep olur. Bundan başka kurşun alyuvarları, sinir sistemini ve kemik yapısını da olumsuz etkiler. Kurşun anemi hastalığına, sinir bozukluğuna, kilo kaybına ve kemik ağrılarına yol açar.
Oruç sırasında kanın asit oranı yükselir ve bu tür zehirli maddelerin vücutta saklandıkları yerlerden çıkmasına ve ardından böbrekler aracılığı ile defedilmesine sebep olur. Vücuttaki ağır maddeler defedildikten sonra insan kendini hafiflemiş gibi hisseder ve böylece Ramazan ayı boyunca oruç tutan insanın vücudu her türlü zehirli maddeden arınmış olur. Gerçi şunu da unutmamak gerekir ki vücudun arınması, oruç tutan kimseni sahur ve iftar vakti doğru biçimde beslenmesi ve aşırı yemekten sakınması ile mümkün olur.
Beslenme uzman Dr. Ferzad Babai ise şöyle diyor:
Araştırmalar oruç tutmanın kolesterol oranı yüksek olan insanlarda yararlı olduğunu gösteriyor, çünkü kandaki kötü kolesterol oranını düzenliyor ve iyi kolesterol oranının yükselmesine sebep oluyor. İkinci dereceden diyabet hastaları da hekimlerin veya beslenme uzmanlarının gözetiminde oruç tutarak bu ibadetin olumlu etkilerinden yararlanabilir. Oruç tutmak, yanlış beslenme, obozite ve aşırı kilodan doğan hastalıkların tedavisinde bire birdir. Oruç tutmanın insan vücudu için önemli bir yararı, obozite ile mücadele etmektir.
Bugün aşırı kiloların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri herkesçe bilinen bir gerçektir ve bu hastalık ile mücadele için çeşitli yöntemler önerilir. çrneğin uzun süreli zayıflama rejimleri, sürekli spor yapma tavsiyeleri, sauna ve benzeri yöntemler obozite ve aşırı kilo tedavisi için önerilen bazı yöntemlerdir. Semavi dinler de aşırı yemeyi ve aşırı kiloyu kötü bilmiş ve izleyenlerini bu durumlardan sakındırmıştır.
çrneğin İslam dininde insan tam olarak doymadan yemekten el çekmesi tavsiye edilmiştir, çünkü gerçekte daha az yiyen insanlar daha sağlıklıdır. Oysa çok yiyen ve sürekli karnı tok olan insanlar daha çabuk hastalanır ve üstelik birçok manevi durumlardan da uzak kalır. Aşırı kilo ile bir başka mücadele yöntemi, oruç tutmaktır. Oruç tutan insan daha az kalori ve su alır ve vücudu bu eksiklikleri gidermek için biriktirdiği yağları yakar ve sonuçta fazla kilolar yok olur. Gerçi İslam'ın oruç ibaretine vurgu yapması sırf aşırı kilo ile mücadele etmek için değildir ve bu ibadette maneviyat ve kemale ermek esas amaçtır ve aşırı kilo ile mücadele etmek, bu ibadetin yan etkilerinden biri sayılır. Nitekim eğer bir insan Allah rızası için değil de, sırf aşırı kiloları yüzünde oruç tutacak olursa, orucu batıldır.
Mısırlı iç hastalıklar uzmanı Dr. Tarık Bahiri ise şöyle diyor:
Oruç tutmak, iç organları tahrik eder, öyle ki vücuttaki zayıf hücreler açlığa karşı direnerek güçlenir ve hastalıklara sebep olan hücreler oruç sırasında yok olur ve yerine sağlıklı hücreler yerleşir.
Dr. Bahiri ayrıca orucun bir başka faydasını kanser tümörlerinin oluşmasını engelleme şeklinde ifade ediyor. İranlı psikolog Mahmut Necefi de orucun insan psikolojisi ve sinir sistemi üzerindeki etkileri hakkında şöyle diyor: yapılan son araştırmalara göre oruç streslerin ve ıstırabın giderilmesine vesile oluyor. İslam'ın belirlediği oruç ibadet, doğru ve esaslı oruçtur ve sırf zayıflamak amacı ile tavsiye edilen oruçtan farklıdır.
Bilimsel araştırmalar ayrıca mübarek Ramazan ayında intihar vakaları ve trafik suçları gibi bazı genel suçların oranında büyük düşüş yaşandığını gösteriyor. oruç tutmak isteyen insanın sahuru da hafif ve uykusu da uygun olmalı ve sahurdan hemen sonra yatağa girilmemelidir. Bazı insanların oruç sırasında öfkelenmelerinin sebebi, sahurda fazla yemeleridir. Bu arada unutmamak gerekir ki İslam dini hasta ve güçsüz insanlara oruç tutmayı yasaklamıştır. Oruç tutmak ancak özel bir hastalığı olmayan insanlara farz kılınmıştır.