RAMAZAN AYI VE ORUÇ İBADETİ

Rate this item
(83 votes)
RAMAZAN AYI VE ORUÇ İBADETİ

   Ramazan ayı oruç tutmanın Müslümanlara farz olduğu Kameri ayların dokuzuncusudur.Rahmet bereket ve mağfiret dolu en faziletli aydır.
Kur’an-ı Kerim, bazı ayetlerin de vurguladığı gibi Ramazan ayında nazil olmuş ve Kadir Gecesi bu aydadır.Hz. İmam Ali (a.s) Ramazan ayının 21. günü şehit olmuştur. Bu sebeple bu ay Şialar nezdinde daha da önem kazanmıştır.
   Bu ayın en önemli ibadetleri şunlardır; oruç tutmak, Kur’an tilavet etmek, Kadir gecelerini ihya etmek (geceyi uyumadan ibadetle geçirmek), dua, istiğfar, iftar (yemeği) vermek, yoksullara yardımda bulunmak. Bu ay, Müslümanlar arasında özel bir konum ve saygınlığa sahiptir. Bu ay ibadet ayıdır. Müminler Ramazan Ayının manevi bereket ve güzelliklerinden daha fazla istifade etmek için Recep ve Şaban aylarında manevi hazırlıklara başlamaktadırlar.

Ramazan sözcüğü, şiddetli sıcaklık, yakıcı hararet ve yakmak anlamına gelen “r-m-z” kökünden mastardır.[1]

Kur’an’da Ramazan Ayı 

   Ramazan sözcüğü, Kur’an’da bir kere geçmiş ve onda da Ramazan ayı kastedilmiştir. Bu ay Kur’an’da ismi açıkça geçen ve değer verilen tek aydır: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin…” [2]

Hadislerde Ramazan Ayı

Bu ayın azamet ve büyüklüğü hakkında masumlardan (a.s) çok sayıda hadis nakledilmiştir. Onlardan bazıları şunlardır:

Ramazan ayı, Allah Teâlâ’nın adlarından biridir.[3]
Öyle bir aydır ki eğer değeri bilinirse insan, bütün yılı oruç tutmayı arzu eder.[4]
Öyle bir aydır ki eğer kul o ayda bağışlanmazsa, başka aylarda bağışlanma ümidi yoktur.[5]
Semavi kitapların nazil olduğu aydır.[6]
Allah’ın ayıdır.[7]
İlahî rahmet ve mağfiret ayıdır.[8]
Günahların döküldüğü aydır.[9]
Göklerin kapılarının açıldığı aydır.[10]
Sevapların iki katına çıktığı aydır.[11]
Kur’an’ın baharıdır.[12]
Cehennem kapılarının kapandığı aydır.
Cennet kapılarının açıldığı aydır.
Şeytanların zincire vurulduğu aydır.[13]
İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir hadise göre, bu ayda güzel ahlaklı olmak insanın sırat köprüsünde sabitkadem olmasına neden olur.[14]


Gökten Bu Ayda Ses Gelmesi

   Hadislerde geçen İmam Mehdi’nin (a.s) zuhur alametlerinden biri olarak “gökten ses gelmesi” hadisesi Ramazan ayında gerçekleşecektir. Ayrıca rivayetlerde Ramazan ayının on üçüncü ya da on dördüncü gününde güneş tutulacağı ve yirmi beşinde ay tutulmasının beklenmedik bir şekilde gerçekleşeceği bildirilmiştir.


Ramazan’ın Başlangıç ve Sonunun Belirlenmesi

   Ramazan ayı da öteki Kameri aylar gibi hilalin görülmesi (rüyeti hilal) ile başlar veya bir önceki ayın (hilalin) üzerinden otuz gün geçmesiyle başlar. Ramazan ayı başladığında müstahap amellerden biri de Ramazan hilalinin gözlemlenmesidir.

Oruç

   Oruç İslam’ın önemli ibadetlerinden ve bu dinin ibadet düsturlarından olup namazdan sonra en önemli ibadetlerden biri sayılmaktadır. Bu anlamda insanın sabah ezanından akşam ezanına kadar yemek ve içmekten kesilmek gibi bazı işlerde Allah’ın buyurduğu şekilde davranmasından ibarettir.
Oruç, İslam’da füruu dinden sayılmaktadır. Diğer dinlerde de çeşitli şekillerde oruç tutmak vacip kılınmıştır. Bu amel, Allah’a yakınlaşmayı hedeflemektedir. Takvanın daha üstün mertebelerine ulaşmak, bedeni temizlemek, manevi bir takım değerleri idrak etmek veya bazı günahlara kefaret olması, iradenin güçlenmesi ve ihtiyaç sahibi olan fakirlere karşı daha şefkatli olmayı sağlayan birtakım yararlarından bahsedilebilir.
Orucu genel anlamda oruç, özel oruç ve hasların orucu olmak üzere üç gurupta toplayabiliriz. Ramazan ayı orucu İslam’ın temel unsurlarından biri sayılmakta ve buluğa ermiş, akıllı ve sağlığı yerinde olan her Müslümana, ramazan ayında oruç tutmak vaciptir. Ramazan ayının orucunun emredilmesi hicretin ikinci yılı Şaban ayının 28. gününde Medine’de Bakara suresinin 183’üncü ayetinin nazil olmasıyla başlamıştır.
Oruç, ibadetlerin erkânından biri sayılmaktadır. Vacip birtakım oruçlara ilaveten, müstehap birçok oruç da yılın diğer günlerinde tutulabilmektedir.


Kur’an’da Oruç

   Kur’an’da, 14 surede oruç zikredilmiştir. Ramazan ayında oruç tutma emri ve onunla ilgili hükümlerin çoğu, Bakara suresinin 183. ayetinden 185. ayetine kadar ve 187. ayetinde gelmiştir. Buna ilaveten, oruç tutmanın bazı günahlara kefaret olacağına dair bir takım ayetler de nazil olmuştur.
(Nisa suresi, 92; Maide suresi, 89 ve 95; Mücadele suresi, 4.ayetler)
Veya bazı hac merasiminin adabının yerine getirilmesi anlamında beyan edilmektedir.[14]
“Saimun ve Saimat” yani “oruç tutan erkekler ve oruç tutan bayanlar” unvanı Kur’an-ı Kerimde, Ahzap suresinin 35. Ayetinde, insanlardan iki zümreye hitap etmekte ve iki grubun adı getirilerek, Allah’ın bağışlamasına müstahak olarak tanımlanmışlardır. Meryem suresinin 26. Ayetinde, Hz. Meryem, kendisiyle susmayı ahdetmiş ve Kur’an bu durumdan oruç adıyla bahsetmektedir.


Rivayetlerde Oruç

Rivayetlerde, oruç hakkında, şu unvanlar adı altında bahsedilmiştir:
1 İslam’ın Beş temel direğinden biri.[15]
2 Hikmet, kalbe ait marifet ve yakin.[16]
3 Zengin ve fakir arasında eşitlik sebebi.[17]
4 İhlasın tespiti ve imtihan vesilesi.[18]
5 Bir çeşit cihattır.[19]
6 Bedenin zekâtıdır.[20]
7 Kıyamet günü açlık ve susuzluğu hatırlamak.[21]
8 Kıyamet günü açlık ve susuzluk derdinden kurtulur.[22]
9 Ahiret ateşi karşısında korunma ve siper.[23]
10 Kıyamette şad ve sevinçli olma nedeni.[24]
11 Orucun, oruç tutan hakkında şefaatçi olması.[25]
12 Dünya ve ahiret zorlukları karşısında yardımcı.[26]
13 İftar vakti duaların kabul edilmesinin nedeni.[27]
14 Bedenin sağlıklı olma sebebi.[28]
15 Hafızanın takviye ve güçlenmesi.[29]
16 Dünya afetlerine karşı siper.[30]
17 Kalplerin sakin olma sebebi.[31]
18 Şeytanın uzaklık nedeni.[32]
19 İlahi özel ödül (veya Allah’ın bizzat kendisi, oruç tutanların sevabının karşılığıdır.).[33]
20 Ramazan ayında oruç tutanlara, cennetin müştak oluşudur.[34]
21 Orucu terk etmek, imansızlık sebebidir.[35]
Rivayetlerde ve hadislerde, gerçek orucun, Allah’ın beğenmediği her şeyi terk etmekten ibaret olduğu vurgulanmıştır.[36] Bir oruç ki, göz, kulak, saç ve hatta derinizin dahi oruçlu olması gerekir.[37] Ayrıca, ağızla oruç tutmak, mide orucundan daha üstün ve kalp orucunun da ağız orucundan daha üstün olduğu bildirilmiştir.[38]

Oruç Tutmanın Mertebeleri

Oruç tutmanın üç derecesi vardır: Biri genel anlamda bildiğimiz oruç, diğeri özel oruç ve üçüncüsü hasların orucu olarak nitelendirilebilir.
1 Genel anlamda oruç şudur: İnsan, orucu batıl eden şeylerden uzak durur.
2 Özel oruç şudur: İnsan, birincisine ilaveten gözünü, kulağını, dilini, elini, ayağını ve diğer azalarını da oruçlu kılar. Gündüzleri oruç tutar, geceleri dua ile uğraşır. Halka eziyet etmekten, haset etmekten uzak durur ve kişisel düşmanlıklarını bir kenara bırakır. Oruç tuttuğu günlerde, diğer günlerden daha farklı davranır.
3 Has kimselere ait olan oruç şudur: Yukarıdaki durumlara dikkat etmekle birlikte, onun kalbi de oruçlu olur. Yani kalbini, Allah’tan gayrısına teveccüh etmekten keser, kendi nefsini, nefsin isteklerinden ve şehvetlerinden korur. Öyle ki, günahın düşüncesi dahi kalbine gelmez.

.................................................................................

KAYNAKLAR :

1 Mesudi, c. 2, s. 189.

2   Bakara,185

3  Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan demeyiniz, şüphesiz Ramazan Allah Teâlâ’nın isimlerinden bir isimdir; lakin Ramazan ayı deyiniz.” Mizanu’l-Hikmet, h. 7442.

4 Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer kul Ramazan ayında ne olduğunu bilseydi, tüm yıl Ramazan olmasını isterdi.” Biharu’l-Envar, c. 93, s. 346.

5 İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Ramazan ayında bağışlanmazsa bir sonraki Ramazan ayına kadar bağışlanmaz, şayet Arefe’de hazır olursa.” Mizanu’l-Hikmet, h. 7461.

6 İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tüm Kur’an-ı Kerim, Beytü’l-Ma’mur’a nazil oldu, sonra yirmi yıl zarfında Resulü Ekrem’e (s.a.a) nazil oldu; İbrahim’in suhuf’u Ramazan ayının ilk günü; Tevrat Ramazan ayının altıncı günü; İncil Ramazan ayının on üçüncü günü; Zebur Ramazan ayının on sekizinci günü nazil oldu.” El-Kâfi, c. 2, s. 628.

7 İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı, Allah’ın ayı, Şaban ayı, Resulullah’ın ayı, Recep ayı ise benim ayımdır.” Vesailu’ş-Şia, c. 7, s. 266, h. 23.

8 Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden özgürlüktür.” Biharu’l-Envar, c. 93, s. 342.

9 Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan, günahları yaktığı için Ramazan olarak adlandırıldı.” Mizanu’l-Hikmet, h. 7441.

10 Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Göklerin kapısı Ramazan ayının ilk günü açılır ve ayın son gününe kadar kapatılmaz.” Biharu’l-Envar, c. 96, s. 344.

11 Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı, Allah’ın ayıdır ve bu ayda Allah azze ve celle, hasenatı (sevapları) arttırır, günahları siler ve bu ay bereket ayıdır.” Biharu’l-Envar, c. 93, s. 340.

12 İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her şeyin bir baharı vardır, Kur’an’ın baharı da Ramazan ayıdır.” Kâfi, c. 2, s. 630.

13 Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayının İbrahim’in suhuf’u Ramazan ayının ilk günü; Tevrat Ramazan ayının altıncı günü; İncil Ramazan ayının on üçüncü günü; Zebur Ramazan ayının on sekizinci günü nazil oldu. çıktığında cehennem kapıları kapatılır, cennet kapıları açılır ve şeytanlar zincire vurulur.” Mizanu’l-Hikmet, h. 7453.           

14  Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: «Oruç ve Kur’an, kıyamet      gününde insana şefaat ederler. Oruç der ki: ey rabbim! Ben, bu insanı yemekten ve şehvet peşine gitmekten alıkoydum. Beni ona karşı şefaatçi kıl. Kur’an der ki: Bu insanı gece uykusundan men ettin, beni de ona şefaatçi karar kıl. Süphan olan Allah, onlara şefaat etme izni verir ve onlar da şefaat ederler. (28)

15  İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: «Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: Sabır ve namaz ile yardım alınız, sabırdan maksat, oruçtur.» Tefsir-i Kummi, c. 1, s. 46; Tefsir-i Eyaşi, c. 1, s. 44, h. 41.

16 İmam Musa Kâzım (a.s) şöyle buyuruyor: «Oruç tutan kişinin iftar vaktinde duasına icabet edilir.» Biharu’l-Envar, (Beyrut baskısı), c. 93, s. 255, h. 33.

17 Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyuruyor: «Sağlıklı kalmak istiyorsanız, oruç tutunuz.» Nehcü’l-Fesahe, s. 547, h. 1854.

18 Müminlerin Emiri hazreti Ali (a.s) şöyle buyuruyor: «Üç şey vardır ki, balgamı azaltır ve hafızayı güçlendirir: Misvak, oruç ve Kur’an okumak.» Mekarimu’l-Ahlak, s. 51.

19 İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: «Oruç, dünya afetlerine karşı bir siper, ahiret azabına karşı da bir perdedir.» Misbahu’ş-Şeriat, s. 135; Müstedreku’l-Vesail ve Müstenbitu’l-Mesail, c. 7, s. 369, h. 8441.

20 İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: «Oruç ve hac, kalplerin sakinleştiricisidir.» Emali-yi Şeyh Tusi, s. 296, h. 582.

21 Hazreti Muhammed (s.a.a) şöyle buyuruyor: «Şeytanı sizden uzaklaştıracak bir şey öğreteyim mi size? O zaman doğunun batıdan uzak olduğu gibi, şeytan da sizden uzak kalır. Arz ettiler: Neden olmasın ey Allah Resulü. O zaman hazret şöyle buyurdular: Oruç şeytanın yüzünü siyahlaştırır, sadaka onun belini kırar, Allah için birbirini sevmek ve iyi işlerde birbirlerine yardımcı olmak onun köküne balta vurmaktır, istiğfar etmek onun şah damarını vurur ve her şeyin bir zekatı vardır bedenlerin zekâtı ise oruçtur.» Minhacu’l-Berae, c. 7, s. 426.

22 Hazreti Muhammed şöyle buyuruyor: Yüce Allah şöyle buyuruyor: «Oruç, benim içindir ve onun karşılığı da bana aittir.» Men La Yehzuruhu’l-Fakih, c. 2, s. 75, h.1773.

23 Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor: «Cennet dört kişiye müştaktır: Aç olanları doyuran, dilini koruyan, Kur’an okuyan ve Ramazan ayında oruç tutan kişi.» 14

24 İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: «Her kim Ramazan ayında özrü olmaksızın orucunu yerse, iman ruhu ondan ayrılır.» Men La Yehzuruhu’l-Fakih, c. 2, s. 118, h.1892.

25 İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: «Oruç tutmak, yemek içmekten kesilmek değildir. Belki oruç tutmak, süphan olan Allah’ın beğenmediği her türlü şeylerden çekinmektedir.» İbni Ebi’l-Hadid, Nehc'ül-Belağa Şerhi, c. 20, s. 299, h. 417.

26 İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: «Oruç tuttuğun zaman, gözün, kulağın, saçın ve derin, bunların tamamının hep birlikte oruç tutması gerekir. (Yani günahlardan tamamiyle kaçınmak gerekir.)» Kafi, (İslâmiye baskısı), c. 4, s. 87.

27 Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: «Kalp ile tutulan oruç, dil ile tutulan oruçtan ve dil ile tutulan oruç da mide ile tutulan oruçtan daha faziletlidir.» Tasnif-i Gürerü’l-Hikem ve Dürerü’l-Kelim, s. 176, h. 3363.

28 Biharu’l-Envar, c. 55, s. 341

29 Biharu’l-Envar, c. 93, s. 370.

30 Peygamber-i Ekrem (s.a.a), Allah’a şöyle bir soru soruyor: «Ey benim rabbim! Orucun neticesi nedir? Allah buyuruyor:

Orucun sonucu, hikmettir. Hikmetin neticesi, marifet ve marifetin neticesi ise yakindir. Bu durumda, ne zaman kulum yakin derecesine ulaşırsa, artık onun için dünyanın nasıl olacağı, yani kolaylıkla mı zorlukla mı geçeceği bir önem ifade etmez.» Biharu’l- Envar, c. 74, s.27.

31 Bakara suresi, 196: « Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin.»

32 Tabatabai, c. 3, s. 662.

33 Men Yesihhe minhu’s-Sawm, Vesailu’ş-Şia, Bab, 16, h. 13252-13253.

34 Oruç tutmanın hükmü ve Çaresizlikten su içmek, Seyit Ziya Murtezevi, Paygah-i Ittıla resani ve Haberi-yi Cemaran- Tahran, 27 Tir, 1392 h.ş

35 Beyat Zencani’nin, “Su içtiği halde orucun bozulmayacağı” hakkında yeni fetvası. Paygah-ı Haberi-yi Aftab, 22 Tir 1392 h.ş.

36 Risale-i Tevzihu’l-Mesail, Şeyh Cafer Süphani, Mes’ele-i 1256.

37 Hicdeh saat Ruzedari der Suid, Be Gozariş-i Şia Online, Be nakl ez Mehr, 11 Mordad 1390.

38 Ferheng-i Farsi-yi Amid, «İftar»


Murteza AKBULUT
Frankfurt /  Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

TR.JAMNEWS

Read 6300 times