Bismillahirrahmanirrahim
Melakut alemine yükseliş
Mubarek Ramazan ayında asıl mesele, Allah’tan gaflet etmiş, çeşitli arzularından dolayı sırat-ı mustakim yolunda ilerlemekten engellenmiş ve aşağıya doğru çöküşe inen insanın yücelmesi için büyük bir fırsat bulmasıdır. İnsanın ruhu ve batıni melekut alemine uruc/ yükselmeye meyillidir. Bu ay, insanın Allah’a yaklaşmasına ilahi ahlakla ahlaklanmasına vesile olmaktadır.
Elbette bu ayın dışında, beş vakit namaz gibi Allah’a yaklaşma fırsatları da vardır; kendimizi ıslah etmek, manevi hastalıklarımızı tedavi etmek, gafletten kurtulmak için namaz çok güzel bir fırsattır. Şimdiye kadar denemediyseniz mutlaka deneyin, namazdayken kendinize ve yaptıklarınıza dikkat ederseniz, namazdan sonra göreceksiniz ki namazdan önceki halinizle namazdan sonraki haliniz fark etmiştir. Namazda neyle meşgul olduğunuzun farkında olmanız şartıyla bunu göreceksiniz.
Namazdaki zikirlerin anlayarak söylenmesi işi kolaylaştırır. “Ben Arapça bilmiyorum zikirlerin manasını anlamıyorum”, demeyin; namazda devamlı okunan zikirlerin manasını normal bir insan dahi bir saat içinde öğrenebilir, çok kolaydır. Bunları tercüme eden kitaplar da mevcuttur. Eğer manalarına teveccüh eder birazda tedebbür ederseniz çok daha iyi olur, eğer bu kadarı da mümkün olmazsa en azından secdede bilinki Allah ile konuşuyorsunuz, rukuda Allah’a tazimde bulunuyorsunuz, kıraatta ( sure ve zikirleri okurken) kiminle konuştuğunuzu düşünün, bunun kendisi bile çok önemlidir.
Eğer namazda bu dikkat gerçekleşirse, Allah’ı anmak yani “vele zikrullahi ekber” gerçekleşmiş olur ki o zaman namazınız “müminin miracı” olur, sizi melekut alemine yüceltir. Melekut alemine uruc nişanesi, namazdan sonra ruhunuzda/batınınızda safa, nuraniyet ve letafeti hissetmenizdir.
Bütün ibdetler bizler için birer fırsattır ama mübarek Ramazan ayı bir yıl içinde istisnai bir fırsattır. Bu yirmidokuz veya otuz gün devamlı beş vakit namaz ve sünnetlerin yanısıra insana ekstra nuraniyet kazandıran dualar vardır, bu duaları bizim yararlanmamız için sunmuşlar; bu dualarda Allah ile nasıl konuşacağımızı, ona nasıl münacaat edeceğimizi bize öğretmişler, Allah’a hangi sözleri söylememizi beyan etmişler. Masum imamlardan nakl edilen duaların bazıları olmasaydı insan, Allah ile ne şekilde konuşacağını, Allah’tan nasıl bir dille isteyeceğini ve ona nasıl yalvaracağını bilemezdi.
Bunların yanısıra Ramazan ayında oruç tutmanın kendisi oruçlu insan için, maneviyat ve nuraniyet kazanma ortamını oluşturur, insanı ilahi feyzleri almaya hazırlar. Ramazan ayındaki amellerin tamamı; namazılarıyla, dualarıyla birlikte bir de Ramazan ayının baharı olan Kuran okuma buna eklenirse insanın kendisini yenilemesine, eğitmesine, yeniden yapılandırlmasına ve fesatlardan kurtulmasına vesile olacaktır. Ganimet bilinmesi gereken bir fırsattır. Asıl mesele şudur ki biz Ramazan ayında “seyr-i ilellah”ı gerçekleştirelim. Bazen Ramazan ayından sonra İmam’ın (r.a) huzuruna çıkardım, ondaki nuraniyetti hissederdim; konuşması, hareketleri, işaretleri, bir konuda görüş belirtmeleri Ramazan ayı öncesinden fark ederdi. Ramazan ayı yüce ve mümin insan için böyledir; kalbinde ruhunda öyle etki bırakır ve nuraniyet kazandırır ki insan onun huzuruna çıkınca muşahade edebilir. Konuşmasından nuraniyeti anlar. Biz de bu fırsattan istifade etmeliyiz.
Günahtan Uzaklaşma
Allah’a yaklaşmakta en önemli nokta günahları terk etmektir; sünnetleri, nafileleri ve diğer amelleri yapmak feri’dir, asıl mesele insanın günah işlemesine engel olmasıdır, bu da takvayla gerçekleşir. Takva, insanın sahip olması gereken en önemli, en yüce bir sıfattır. İnsanın günah işlemesini engelleyen takvadır. Günah insanın ilahi meğfiret denizinin kenarına ulaşıp ondan yararlanmasını engeller. Günah, dualarda hazırlıklı olmamızı ve muhtevasına teveccüh etmemizi engeller. Günah bırakmıyor biz kendimizi eğitip, manevi yapılanmamızı sağlayalım. “Seyr-i ilellah”ta ilk şart günahtan uzak durmaktır.
Elbette günahlar çeşitlidir; bireysel günah, toplumsal günah, dille, gözle, kulakla işlenen günahlar ve çeşitli yollarla işlenen günahlar. Günahın ne olduğu gizli değildir, herkes bilebilir günahın ne olduğunu.Ama bilmek yetmez dua eden, şeri vazifelerini yerine getiren kimse bu ibadetleri yapmanın yanısıra günahtan da kaçınmamış olabilir. Bu kimse, hastalıktan kurtulmak için ilaç kullanmasıyla birlikte hastalığına zarar veren yemekler de yiyen kimseye benzer, bu şahıs bilmelidir ki, o ilacın bir faydası olmayacaktır. Aşikardır ki, insan ruhuna zarar veren bir ameli işlerse ibadet ve dualarının faydası olmaz.
İlahi rahmet, mağfiret ve manevi feyzlerden yararlanmanın ortamını hazırlamak gerekir, bu da günahı terk etmekle mümkündür. Kumeyl duasında Emir-el Muminin buyuruyor: “ İlahi! dualarımı haps eden günahlarımı bağışla”. Günah duaların kabul olmasını engeller. Ebu Hamzay-i Sumali duasında buyuruyor: “İlahi! Sana itaat etmeme mani olan günahlarımdan beni uzaklaştır.” Vazifemi yerine getirmeme engel olan, sana yaklaşmama engel olan günahlarımdan beni uzak eyle. Asıl mesele günahı terk etmektir.
Ramazan ayında bütün çaba günahı terk etmek olmalıdır; Allah’ın yardımıyla riyazet ve alıştırma ile günahı kendimizden uzaklaştıralım. Eğer günah bizden uzaklaşırsa o zaman melakut alemine yükselmek mümkün olacak ve insan ilahi ve manevi seyrini tamamlayacaktır. Ama bu günah yüküyle mümkün değildir. Ramazan ayı günahlardan uzak durmak için büyük bir fırsattır.
İMAM HAMANEİ
Tercüme / Rasthaber