İran Cumhurbaşkanı, ülkenin savunma sanayinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesinin, caydırıcılık doktrini açısından gerekli olduğunu bildirerek, İran'ın silah peşinde olmadığını söyledi.
İran devlet televizyonun haberine göre, Cumhurbaşkanı, ülkenin savunma sanayinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesinin, caydırıcılık doktrini açısından gerekli olduğunu bildirerek, İran'ın tecavüz ve saldırganlık ehli olmadığını, İran'ın savunma gücünün kesinlikle zayıf ülkeler de dâhil hiçbir ülkeye yönelik saldırı ve tecavüz amacı gütmediğini söyledi.
ülke hava sanayi müdürleri ve çalışanlarına hitaben konuşan İslami İran cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İran'ın düşman'ın tehdit ve komploları karşısında sessiz kalmayacağını belirterek, İran'ın kesinlikle bir saldırı silahına sahip olmadığını, savunma sanayinin geliştirilmesinden tek gayenin ülkenin savunma bünyesinin güçlendirilmesi ve muhtemel savaşların önlenmesi olduğunu zira İran'ın askeri doktrininin, caydırıcılık esasına dayalı olduğunu bildirdi.
İran'ın askeri rekabet ve silahlanma peşinde olmadığını, kendini savunmak için gerekli olan tüm girişimlerde bulunabileceğini ve bu hususta hiç kimseden de izin almayacağını belirten cumhurbaşkanı Ruhani, konuşmasının devamında komşu ülkeleri hitap alarak, savunma alanında İran'ın kudretinin İran için olduğu gibi bölgenin güvenlik ve barışı için de olduğunu, İran'ın savunma gücünün komşuları, dost ülkeleri ve İslam ülkelerini hedef almadığını söyledi.
"Dünya toplu kıyım silahlarından arınmalıdır. NPT anlaşmasının bir bölümünü hayata geçirip de başka bir bölümün devre dışı bırakmak olamaz. NPT konvansiyonunda belirtildiği üzere Ortadoğu da dahil hatta tüm dünyanın toplu kıyım silahlarından arındırılması gerekmektedir" diyen Hasan Ruhani, "İslami İran'ın, kendi dini ve akidevi inançları uyarınca ve İslam İnkılabı rehberinin fetvası doğrultusunda kesinlikle toplu kıyım silahları peşinde olmadığını ve olmayacağını söyledi.
Dünyada mevcut radikalizm ve şiddet olaylarına da değinen cumhurbaşkanı, bu sorunun bugün bir çok ülkenin başına bela olduğunu, huzur ve sükuneti yok ettiğini, hatta bu şiddet gruplarını oluşturanların bile başına bela olduğunu bildi