İslam İnkılabı Rehberi İmam Seyyid Ali Hamenei, İslam İnkılabı'nın Büyük Rehberi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu rahmetli İmam Humeyni'nin irtihalinin 23. yıldönümü münasebetiyle başkent Tahran'da düzenlenen törende yaptığı konuşmada İmam'ın İran milletinin onurunun yükseltilmesi ve iç yapısınnın güçlendirilmesindeki akıllı rolüne işaretle tarih yazan İran milletinin bu role dayanarak İslami İran'ı dünya sultacılarının nüfuz alanı dışında bir modele dönüştürdüğünü ve sağladığı ilerlemeler sayesinde diğer milletlere örnek olarak dünya zorbalarının kalplerine korku saldığını söyledi.
İmam Hamenei konuşmasında ‘bu parlak çizgi ilerlemelerin zirvesine ve düşmanların kesin umutsuzluğuna dek sürecek ve hiç kuşkusuz İran milleti ve tüm müslüman milletlerin geleceği geçmiştekinden daha iyi olacaktır' dedi.
İmam Humeyni'nin rıhlet yıldönümündeki görkemli anma törenine büyük kalabalıklar katıldı ve Ayetullah Hamenei burada yaptığı konuşmada Hz. Ali (S)'in kutlu veladet yıldönümünün İran'da ‘babalar günü' olarak anılmasına işarete Hz. Ali'den ‘İslam ümmetinin babası' ve İmam Humeyni'den de 'İran milletinin, İslami kurtuluş hareketlerinin ve İslam dünyasının babası' olarak söz etti ve şöyle konuştu: ‘Hemen herkesin imkansız sandığı nice eylemler, İmam Humeyni'nin gelişiyle birlikte gerçekleştirildi ve nüfuzu imkansız nice duvarlar ise İmam'la birlikte yıkılmaya başladı. İran'lıların uzun tarihleri boyunca katedilen çeşitli dönemlerde izzet ve zillet dolu günlere tanık olundu. İnkılap öncesindeki son 200 yıllık dönem, çok çetin, karanlık ve zillet dolu bir dönemdi. Bölge ve dünya çapında inzivaya sürükleniş, ekonomik alanlarda giderek artan yoksulluk, bilim ve teknolojide derin geri kalmışlık, İran'daki uşak devlet adamları ve yönetimlerin sömürgeciler ve yabancılara olan bağımlılıkları, Kacar ve Pehlevi dönemlerindeki alçalışın kimi göstergeleridir. Utanç verici Gülistan ve Türkmençay anlaşmalarıyla birlikte onlarca şehir İran'dan kopartıldı ve o zilletli günlerde yabancılar, kuklaları olan Pehlevi rejimini oluşturarak İran'ı siyasal, kültürel ve ekonomik saldırı hedefine dönüştürdüler.'
İslam İnkılabı Rehberi bu bağlamda kimi istisnalara da dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Elbette o dönemlerde Emir Kebir, Ayetullah Şirazi'nin tütün tekeliyle ilgili fetvası, ulemanın meşrutiyete müdahelesi ve petrolün millileştirilmesi gibi istisnalar da mevcuttur. Ancak, bu tür istisnalar ya kısa sürdü, ya da tamamen çıkmaza saplandı ve böylelikle büyük bir alçalış ve zaaf, tarih yazmış olan bu büyük millete dayatılmış oldu. Büyük İslam İnkılabı'nın zafere ermesiyle birlikte durum tamamen değişti ve zillet dönemi kapanırken, izzet dönemi başladı. İmam Humeyni milli onur duygusu ile ‘biz muktediriz ve becerebiliriz' kültürünü canlandırmaya yöneldi ve bu duyguları mü'min İran milletinin ruhunun derinliklerinde odaklaştırdı. İmam'ın edebiyatının temel ekseni milletin iç yapılanması idi ve bu bağlamda şanlı tarihe dayanmak yerine milletin iç yapılanmasını öne çıkardı.'
İmam Hamenei, inkılabın 4. on yıllık döneminin ‘ilerleme ve adalet' dönemi olarak adlandırılmasına değinerek konuşmasına şöyle devam etti: ‘Hakiki ve geniş anlamıyla ilerleme, insan ve toplum hayatının çeşitli maddi ve manevi boyutlarını içermektedir; özgürlük, adalet , bayındırlık ve ahlaki yüceliş gibi. Bu yüzden aziz İmam'ımızın başlatmış olduğu yolda ilerlemek zorundayız.'
İnkılap Rehberi daha sonra İslam Cumhuriyeti'nin bazı ilerlemelerini zikrederek ‘İran milleti son 33 yılda İslam nizamını yok etmeye yönelik siyasi, askeri ve ekonomik alanlardaki tüm problemlerin üstesinden gelmiştir' dedi.
İmam Hamenei ayrıca İran'ın bölgesel ve uluslararası gelişmeler üzerinde büyük etkiler uyandırdığını hatırlatırken, İran milletinin son 30 yıldaki direnişinin dünya çapında süren olaylarda derin etkiler meydana getirdiğini belirtti ve şunları ifade etti: ‘İslam İnkılabı'na düşmanlık besleyenlerin tüm korkularının gerçek nedeni, İran milletinin ilerlemesi ve bu milletin bölge ve dünyanın diğer milletlerine bir örnek teşkil etmesidir. Dünyadaki siyasal çevrelerin nükleer İran'ı bir tehlike olarak lanse etmeleri büyük bir yalan ve aldatmacadan ibarettir. Zira onlar nükleer İran'dan değil, İslami İran'dan korkmaktadırlar. Emperyalist güç merkezlerinde deprem yaratan şey, İran milletinin Amerika gibi devletlere dayanmaksızın ve hatta onlarla boy ölçüşerek de ilerlenebileceğini ispat etmiş olmasıdır.'
İnkılap Rehberi İran aleyhindeki ambargoların, İran milletinin ileriye dönük yürüyüşünü sekteye uğratamayacağını ve tam tersine halkın Batı karşıtı nefretlerine derinlik kazandıracağını kaydetti.
İslam İnkılabı Rehberi konuşmasının bir başka bölümünde ise Yemen ve Bahreyn'den Mısır, Libya ve Tunus'a kadar uzanan coğrafyadaki kurtuluş hareketleri ve devrimlere değinerek bu ülkelerin kül altındaki ateşi andırdığını ve müslüman halkların milli onur, adalet ve özgürlük peşinde olduklarını söyledi ve şu değerlendirmede bulundu: ‘Bu hareketler arasında İslami uyanıştan söz etmek, köklü delillere dayalı bir söylemdir. Zira milletler kendi ilkeleri çerçevesinde adalet, özgürlük ve demokrasi istemektedirler. Bölge halklarının inançlarına bakıldığında bu çerçevenin İslam olduğu anlaşılır. Bu nedenle bölgedeki kurtuluş hareketlerinin mahiyetinin İslami uyanış olduğu görülecektir.'
İmam Hamenei daha sonra siyonist rejimi kayıtsız şartsız olarak desteklemekte olan Batı'lı devletler ve Amerika'nın içinde bulunduğu şartların çok kötü olduğunu hatırlatarak şunları dile getirdi: ‘Sosyal , ekonomik ve finans sorunları nedeniyle Batı bugün kendi halkları karşısında yılgınlığa sürüklenmiş olup, Amerika'nın dümen suyundaki nice Avrupa'lı hükümetlerin düşüşü ve milletlerin Amerika aleyhindeki nefretlerinin artması Batı'daki bunalımın ne denli ciddi olduğunu sergilemektedir. Onlar, bu buhranı Asya, Afrika ya da bölgeye intikal ettirmek uğraşındalar.'
Bölgedeki diktatörlük rejimlerinin yıkılarak bölgeye huzur ve istikrarın egemen olacağını vurgulayan İmam Hamenei ayrıca Bahreyn'deki olaylara değinerek şöyle konuştu: ‘Bahreyn halkının mazlumiyeti daha büyüktür. Bu halk hiç bir neden olmaksızın despot ve diktatör bir rejim tarafından en sert yöntemlerle bastırılmaktadır. Oysa Bahreyn halkı demokratik bir ülkenin en ihtiyaç duyduğu en basit talepleri gündeme getirmiştir. Allah'ın izniyle bölgedeki tüm cihad eylemleri sonuca ulaşacaktır. Ancak, dikkatli olunması ve kavmi ve mezhebi ihtilaf ateşlerinin körüklenmemesi gerekir. Hiç kuşkusuz müslüman milletler ve İran milletinin geleceği geçmiştekinden daha iyi olacaktır.'