Dua ve Gözyaşlarımız seninle ey mücahit! Ayetullah Nemr, Suikaste uğrayarak Kaçırıldı

Rate this item
(0 votes)

Suudi Arabistan’ın önde gelen din adamlarından Ayetullah Şeyh Nemr Al-i Nemr, Arabistan’ın şarkiye bölgesinde silahlı saldırıya uğrayarak kaçırıldı. Ayetullah Nemr, önceki konuşmalarında Suudi devletinin içyüzünü şu sözlerle açıklamıştı: “En büyük bidat, diktatör ve zalim birinin müminlerin, veliyi emri olarak anılmasıdır. Suudi hanedanı bizim veliyi emrimiz değildir. Meğer zulüm eden bir hükümet ve nizam veliy-i emr ve hakim olabilir mi? Bizim tek velayetimiz Allah’a, Peygamberi Ekrem’e (s.a.s), Pak Ehlibeyti’ne (a.s) ve onlardan sonra onların bayraklarını dalgalandıran ulemalardır. Velayet zalim devlete ait değildir. Bizim velayet ve dostlarımız sadece Allah ve onun seçtiği veli kullarıdır.”

Suudi Arabistan güvenlik güçlerinin silahlı saldırısına uğrayarak yaralanan Ayetullah Şeyh Nemr, daha sonra bilinmeyen bir yere götürüldü.

Ayetullah Nemr’in aracını takip eden Suudi güvenlik güçleri kendisine silahla ateş ettiler. Yaralanan Ayetullah Nemr, aracın kontrolünü kaybederek bir evin duvarına çarparak durdu. Saldırıda yaralanan Ayetullah Nemr, tutuklanarak bilinmeyen bir yere götürüldü.

Ayetullah Şeyh Nemr El Nemr, Suudi Arabistan’ın tanınmış Şii alimlerinden olup 1959 yılında Awamiye kasabasında dünyaya geldi. Babası Bahreyn ve Arabistan’ın El-İhsa bölgesinin tanınmış en gözde alimlerindendi. Hayatı boyunca Suudi Arabistan tarafından defalarca tutuklanmıştı.

Ayetullah Nemr, dini eğitimini İran’da almış, devrimci ve ateşli konuşmalarıyla halkın dilinde olan çok ender kişiliklerden biri sayılmaktadır.

Ayetullah Şeyh Nemr’in daha önce Suudi Arabistan devletine karşı korkusuzca yapmış olduğu Cuma vaazlarından bir kesit sunuyoruz:

“Bugün artık bizi işkencelerle, zindanlarla ve ölümlerle korkutamazlar. Çünkü artık zorbalık ve tehdit dönemi bitmiştir. İster bize her türlü baskılar yapsınlar ister her türlü işkenceyi etsinler.”

“Eğer devlet Bahreyn’de uyguladığı şiddeti bize de uygularsa o zaman bizimde yıkıcı bir cevap verme hakkımız doğacaktır.”

“Eğer Arabistan hükümeti aşağılamalarına ve evleri yıkmalarına ilave olarak insanların mal ve namusuna da el uzatacak olursa onların karşısında şiddetle duracağız. Acaba Arabistan’ın siyaseti yurttaşlarını korkutmak ve onları baskı altına almak için gece yarılarında evlerin kapılarını çalmak ve insanların üzerine ateş açmak mıdır?”

“Bizim kapımız bizimle diyalog ve müzakere etmek isteyenlere açıktır, ancak bizler asla hiçbir kral ve amirin kapısına gitmeyeceğiz.”

“Bizler özgürlük ve kendi insanlık onurumuzun peşindeyiz ve sadece zindanlarda tutuklu bulunanların, keyfi ve sahte sebeplerle gözaltına alınmaların son bulması ve Bahreyn’e gönderilen askeri birliklerin geri çekilmesiyle sakinleşebiliriz. Eğer birisine zulüm ve haksızlık yapılıyorsa tüm mümin ve Müslümanların ona yardım etmesi farzdır. Mazlumlar her yerden bizden yardım istemektedirler. Başta Bahreynli kardeşlerimiz olmak üzere tüm mazlumlara yardım etmek bizim görevimizdir.”

“Bizler el Halife, Suud ve Sabah hanedanının köleleri değiliz, bilakis Allah’ın kuluyuz ve sadece O’ndan yardım ve destek diliyoruz ve tüm sorun ve sıkıntılarımıza karşı sabır ve sebat göstereceğiz.”

“Bizler, irade, iman ve direncimizle düzenin yıkılması için mücadele ediyoruz, şiddet ve çatışmayla değil. Çelik irademiz demir yumruklar kırılıncaya kadar payidar kalacak ve sineler aynı şekilde imanla dolu olacaktır.”

“Bizler ya bu topraklarda güzel bir şekilde yaşacağız, ya da özgür insanlar gibi burada öleceğiz. Ama asla zulme teslim olmayacağız.”

“Her kim her ne şekilde olursa olsun; bir mazluma serzeniş ediyorsa ve onu eleştiriyorsa, zalimin suçuna ortaktır, çünkü şöyle buyrulmuştur: «كونوا للظالم خصماً وللمظلوم عوناً» (Zalimlere hasım, mazlumlara yardımcı olun.)”

“En büyük bidat, diktatör ve zalim birinin müminlerin, veliyi emri olarak anılmasıdır. Suudi hanedanı bizim veliyi emrimiz değildir. Meğer zulüm eden bir hükümet ve nizam veliy-i emr ve hakim olabilir mi? Bizim tek velayetimiz Allah’a, Peygamberi Ekrem’e (s.a.s), Pak Ehlibeyti’ne (a.s) ve onlardan sonra onların bayraklarını dalgalandıran ulemalardır. Velayet zalim devlete ait değildir. Bizim velayet ve dostlarımız sadece Allah ve onun seçtiği veli kullarıdır.”

Allah’ın seçmediği bir yönetime itaat etmek, Kur’an-ı Kerim’in nassına göre ilahlık ve rububiyetine inanılmayan rabbe inanmak gibidir.

“Bizleri İran’la bağlantılı olmakla itham etmektedirler. 1399 (Kameri yılına göre) yılında çevik kuvvet polisi Aşura günü halka saldırmış ve Awamiye halkı kendi onurunu korumak için devrim yapmıştı. O zamanlar ki daha İran devrimi yaşanmamıştı. Acaba o devriminde mi İran’la ilişkileri vardı?!”

“Bahreynli kardeşlerimizle birlik ve dayanışmamız öncekinden daha fazla ve daha güçlü olacaktır. Bizler onlarla birlikte tutuklanmaya ve onları korumak için kanlarımızın dökülmesine hazırız. Bahreyn halkı, bizim halkımız ve bizim akrabalarımızdırlar. Ve bizler ta son nefesimize kadar halkımızı ve tutuklanan Bahreynlileri savunacağız.”

“Bizler gösterilerimizi şu amaçlar üzerine devam ettireceğiz: “Bahreyn halkını savunmak”, “Zindanlarda unutulmuş kişilerin özgürlüğü”, “Son tutuklananların serbest bırakılması” ve “Elimizden alınmış keramet ve özgürlüğümüzü geri almak”

“Bizler 100 yıldır bu ülkede zulüm, haksızlık, adaletsizlik, ve güvenliğin olmadığı bir durumla karşı karşıyayız. Bu ülkedeki halk güvenlik, ekonomik ve diğer alanlarda keşmekeş ve kaos içinde yaşamaktadır. Ben 50 yaşındayım ve dünyaya geldiğim günden beri daha emniyet ve güvenliğin tadını tatmamışım. Ve her an tutuklanma tehditleriyle karşı karşıyayım.”

Read 1632 times