Nasrallah: ABD Lübnan'da Amacına Ulaşamayacak

Rate this item
(0 votes)
Nasrallah: ABD Lübnan'da Amacına Ulaşamayacak

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Amerikalıların açık ve aleni bir şekilde Lübnan’a müdahalede bulunduğunu vurguladı.


Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasında, bölgedeki ve Lübnan’daki son siyasi gelişmelere değindi.

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın konuşmasının önemli başlıkları şöyledir:

‘Bugünkü konuşmam Lübnan'daki gelişmeler hakkındadır.

Ne zaman bir ülkede protestolar ya da gösteriler düzenlense, Amerikalıların hemen bu olayları suiistimal etmeye çalıştığını ve bu protestoları kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak için müdahalelerde bulunduklarını görüyoruz.

Amerikalılar, Lübnan’daki protestolara açık bir şekilde müdahale ediyorlar.

Amerika’nın Güvenlik Konseyi’ndeki Temsilcisi bu konu hakkında açık bir şekilde konuştu ve şunları söyledi: “Lübnan, Irak, Yemen ve İran’ın bulunduğu her yerde protestolar sürecektir ve Amerika siyasi hedeflerine ulaşıncaya kadar baskılar da devam edecektir.”

Amerikalı temsilcinin konuşmasının anlamı şudur; Bu huzursuzluklar İran’a baskı uygulama aracıdır.

Amerikalılar ilk günden itibaren bu protestoların Lübnan halkının Hizbullah’a karşı ayaklanması olduğunu zannettiler ve hiç kimsenin böyle bir konuyu gündeme getirmediğini bildikleri halde, bazı Körfez Arap medyası da onlara yardım etti.

Amerikalılar ya kendilerini ya da dünyayı kandırıyorlar ya da bazı Lübnanlılar onlara yanlış ve yanıltıcı raporlar veriyorlar.

Pompeo’nun protestolar hakkındaki açıklamalarında, Lübnan’daki çıkmaz Hizbullah’tan kaynaklanıyormuş gibi gösterilmeye çalışıldı ve ondan kurtulunması talep edildi.

Pompeo’nun sözleri, Hizbullah’ın çıkarılması için onun Lübnan hükümetine baskı yaptığını gösteriyor ama bu konu, halkın bu harekete olan desteğinden dolayı mümkün değildir.

Amerika’nın Lübnan’daki protestolara müdahale ettiği çok açık ve ortadadır ve bu konu, İsraillilerin, Lübnan’da yaşanan olayları kendileri için bir fırsat olarak gördükleri yönündeki açıklamalarıyla eş zamanlı gerçekleşmiştir.

Hizbullah hiçbir zaman Lübnan halkının çıkarları için bir tehdit oluşturmuyor, aksine onların çıkarlarını savunuyor.

ABD ve İsrail hükümetleri bir şantaj politikası izliyorlar.

ABD, Lübnan halkına “size yardımcı olmamız için egemenliğinizden vazgeçmeniz gerekiyor” şeklinde bir denklem dayatmaya çalışmaktadır.

Lübnanlılar, dahili kabiliyetlerini dikkate alarak birlikte çalışırlarsa, bu krizden kurtulabilirler.

Amerika bizim gücümüzden ve egemenliğimizden vazgeçmemizi istiyor.

Bazı Lübnanlı yetkililer, Lübnanlıları İran’a karşı kışkırtmak için İranlı yetkililerin sözlerini çarpıtıyorlar.’

Seyyid Hasan Nasrallah’ın konuşmasının detayları:

Seyyid Hasan Nasrallah, TV konuşmasında Lübnan’daki son siyasi gelişmelere değindi ve şunları söyledi: ‘Ne zaman bir ülkede protestolar ya da gösteriler düzenlense, Amerikalıların hemen bu olayları suiistimal etmeye çalıştığını ve bu protestoları, protestocuların değil, kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak için müdahalelerde bulunduğunu görüyoruz.

Bu, Amerikalıların Arap Baharında, Latin Amerika’da Hong Kong’da ve hatta ABD’nin müttefiki olan ülkelerde yaşanan olaylardaki genel tutumudur.

Lübnan’daki protestolarla ilgili olarak, ABD’nin Birleşmiş Milletler’ deki Temsilcisi ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da dahil olmak üzere, Amerika’nın bazı yetkililerinin konuşmalarını duyduk. Doğrudan Lübnan hakkında konuşan ABD’nin bu yetkilisinin ve Amerika’nın bazı diğer yetkililerinin söylediği şey, onların, İran’a baskı yapacak bir sonuç peşinde olduklarıdır.

ABD, Lübnan’daki protestoların İran’a ve direnişe karşı olduğunu düşünüyordu oysa böyle bir durum söz konusu değildi ve talepler, geçim ve siyasi meselelerle ilgiliydi.

Amerikalılar ve İsrailliler gerçekten de Lübnan halkına yardım mı etmek yoksa bu halka şantaj mı yapmak mı istiyorlar? Amerikalıların Lübnan için denklemi şu; size yadım edeceğimizi umarak güç unsurlarınızdan vazgeçin. Amerikalılar onlarca yıldır direnişin onlar için oluşturduğu sorunları çözme konusunda aciz kaldılar, bu nedenle bu alanda Lübnan halkına şantaj uygulamaya ve onları kullanmaya çalışıyorlar.

Amerikalılar Lübnan’da ya kendilerini kandırıyorlar ya da dünyayı, ya da Amerika’ya Lübnan’daki durumla ilgili yanlış raporlar sunan birileri var, Amerika’nın dünyada birçok yenilgisinin nedeni, uşakları tarafından kendisine aktarılan yanlış ve yanıltıcı bilgilerdir.

Hizbullah, Lübnan halkı için değil, Amerika’nın komploları ve menfaatleri için bir tehlikedir. Hizbullah, Lübnan’ın onurunu ve menfaatlerini korumaktadır.

İsrail sınırlarda duvar inşa ediyor, çünkü direniş bu konuyu Lübnan hükümetine bıraktı, eğer direniş Siyonist rejimin duvar inşa etmesi mümkün değil deseydi, İsrail kesinlikle bu konuda bin defa düşünür, sonuçlarını değerlendirirdi, aynı konu petrol aramaları için bölgesel suların girişi için de geçerlidir.

ABD kendi sorunlarını ve İsrail'in sorunlarını çözmeyi hedefliyor ve Hizbullah onlar için bir sorun, Hizbullah, İsrail'in toprak, su ve petrol alanlarındaki açgözlülüğü için büyük bir tehdit oluşturuyor, ABD hükümeti yaşanan olayları kötüye kullanıyor ve aynı zamanda İsrail'in de Hizbullah’a karşı bir eylemde bulunmak ve petrol ve doğalgaz konusunda ayrıcalık kazanmak için yaşanan olayları kullanmaya etmeye çalıştığına şahit olmaktayız.’

Seyyid Hasan Nasrallah İranlıların açıklamalarını çarpıtmaya çalışan bazı taraflara atıfta bulunarak şunları söyledi: ‘Bazıları, eğer İran’ı hedef alırlarsa, bu ülkenin karşılık vermek için müttefiklerine dayanacağını düşünüyorlar. Burada size net bir bilgi vereyim, İran, ülkesine saldıran herkese kendisi cevap verecek, sessiz kalmayı ya da müttefiklerinin cevap vermesini kabul etmeyecektir ama İran’ın müttefiklerinin nasıl davranacağı, onların kendilerini ilgilendiren bir konudur ve başkalarını ilgilendirmez. Eğer İsrail İran’a saldırırsa, İran bunun karşılığını kendisi verecektir.

Bazı yabancı taraflar, Lübnanlıları İran'a karşı kışkırtmak ve Cumhurbaşkanını (Mişel Avn’ı), Hizbullah'ı ve diğer müttefikleri sıkıntıya düşürmek amacıyla bazı İranlı yetkililer tarafından yapılan açıklamaları kasten çarpıttılar. İsrail’in İran’a yönelik bir saldırısı durumunda, İran'ın Tel Aviv'i Lübnan'dan hedef alacağına dair İranlı yetkililere atfedilen açıklamalar, İran’ın her zamanki yöntemiyle çelişmektedir.

Hükümetin kurulması konusunda şunu belirtmek gerekir ki, daha önce açıkça hükümetin istifasına karşı olduğumuzu açıkladım. Çünkü yeni hükümetin kurulması zaman alır, oysa ekonomik durumun ve geçim sıkıntısının boşluğa tahammülü yoktur. Başbakan Saad Hariri istifa ettiğinde, bu durum bazıları için sanki bir zafer kazanmışlar gibi göründü, oysa gerçek şu ki, bu istifa zamanı boşa harcadı. Bence bu istifa ile birlikte, zamlar, fiyat artışları ve diğer geçim konuları, ekonomi ve para durumu daha da kötü oldu. Eğer hükümet istifa etmeseydi ve protestolar da devam etseydi, şu an içinde bulunduğumuz durum seviyesine gelmeyecektik. İstifanın ardından geçim söylemleri farklı bir boyuta taşındı.

Eğer hükümet kalsaydı, durum düzelirdi ve protestolar devam ederdi, ancak hükümet kalsaydı, Lübnan halkının yararına birçok şey yapılacaktı.

Bugün, istişarelerin tamamlanacağını ve en fazla oy alan kişinin hükümeti kurmakla görevlendirileceğini umut ediyoruz, ancak hükümetin kurulma işlemleri hiçbir zaman kolay olmayacaktır ve bu da Lübnanlılar için zaman kaybetmek anlamına geliyor.

Ülkenin içinde bulunduğu zorlu durumun, sorumluluklarını yerine getiren bir hükümete ihtiyacı vardır, böyle bir hükümet tek tip olmamalıdır çünkü böyle olursa ortam sarsılacaktır, kriz, dayanışma ve işbirliği içinde çözülecektir.

Bizim tek tip bir hükümete karşı çıkmamızın nedeni, milli menfaatlerdir, onlar parlamentoda oy çokluğuna sahip olduklarında, ulusal birlik hükümeti çağrısında bulunduk ve bugün de biz parlamentoda oy çokluğuna sahibiz ve kendimiz de ulusal birlik hükümeti çağrısına bağlıyız.

Siyasi grubumuzda (8 Mart Hareketi) ulusal birlik hükümetine ilişkin görüşler, çıkarların değerlendirilmesine bağlı olarak farklılık göstermektedir, Hizbullah ve Amel hareketinde, tek tip bir hükümetin kurulmasına karşı çıktık, çünkü ulusal sorumluluk herkesin hükümette olmasını ve ülkenin kurtuluşu için birlikte çalışılmasını gerektiriyor.

Biz ve müttefiklerimizin (Ulusal Özgürlük Hareketi, Amel Hareketi…) hükümeti bırakması ve başka bir grubun (14 Mart Hareketi) hükümeti kurması, gündeme gelen seçenekler arasındadır. Tabii biz böyle bir seçeneği, ülkenin menfaati için asla kabul etmiyoruz. Gündeme gelen diğer bir seçenek te ulusal ortak ya da kapsayıcı bir hükümetin kurulmasıdır. Aynı zamanda Başbakanlık için birkaç isim de gündeme gelmiştir ve Saad Hariri’nin de onaylamasıyla birlikte biz de bu isimleri onayladık, olmaması gereken şey oldu ve istişareler ertelendi ve üçüncü seçenek te hükümetin Saad Hariri başkanlığında kurulmasıdır ama bu seçenek te gerçekleşmedi çünkü kendisi bazı şartlar sundu ve bu da dördüncü seçeneğe geçilmesine neden oldu ve bu seçenek, Hariri’nin gösterdiği ya da onayladığı bir adayın başbakanlık görevini üstlenmesidir ve meclisin çoğu bunu onaylamıştır.

Şu an da çözüm, üçüncü ve dördüncü seçeneklerdir. Önemli olan, reform yapabilecek bir kurtuluş hükümetinin kurulmasıdır ve bu da herkesin katılımını gerektirmektedir. Biz, (Saad Hariri başkanlığındaki) Mustakbel Hareketinin katılımı konusunda ısrar ettiğimiz gibi, (Mişel Avn’ın damadı Cebran Basil’in başkanlığındaki) Ulusal Kurtuluş Hareketinin de bu hükümete katılması konusunda ısrar ediyoruz.

Bu zamana kadar belirli bir isim üzerinde anlaşmaya varılmadı ve Pazartesi günkü istişarelerin, gerekli oyları alan hükümeti kuracak bir kişinin görevlendirilmesiyle sonuçlanmasını umuyoruz, bu kişi görevlendirildikten sonra, hükümet ve hükümetin oluşumu hakkında konuşacağız, biz hükümetin en kısa sürede kurulması konusunda iş birliği yapmaya çalışıyoruz.

Protesto hareketinin hükümete katılması konusunda herhangi bir sorunumuz yok ama sorun, bu hareketin bakanlarını kimin belirleyeceğidir ve bu, başbakanın seçilmesinin ardından karşı karşıya kalacağımız bir sorundur.

Yolların kapanması konusunda sabır gösteren herkese teşekkür ediyorum, bu eylemlerin amacı, kaos yaratmaktı. Bugün de halkımızdan şimdiye kadar başardıkları ve fitneye düşmedikleri gibi sabırlı olmalarını istiyorum.

Lübnan ordusunun ve güvenlik güçlerinin ciddiyet ve kararlılığının, kapanan yolların açılması ve ortamın güvenliğinin sağlanması konusunda etkili olduğu çok açıktır.

Protestolarda, hırsızlık vs… gibi konular hakkında sakin olunmalıdır, çünkü tehlikeli bir konudur. Zorlu yaşam koşullarını dikkate alarak, geçici hükümetten, sorunların çözümü için yasanın verdiği yetki çerçevesinde görevlerini yerine getirmelerini istiyorum. Özellikle yeni hükümetin kurulmasının zaman alacağı dikkate alınarak, o zamana kadar halk sorumluluklarını yerine getirmelidir ve biz bunu sosyal dayanışma olarak adlandırıyoruz.

Pahalılık ve fiyat artışı konusunda ise, biz fiyat artıran ve yüksek kar alan kişilere, şu anki durumun dayanışmaya ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. Çünkü fiyatların arttırılması caiz değildir. Onlardan kar paylarını düşürmelerini istiyoruz. Ekmek, ilaç ve yakıt olmak üzere halkla bağlantısı olan bütün konularda oyun ve ticaret yapılmamalıdır. Halkın temel yaşam ihtiyaçları baskı operasyonuna girmemelidir.’

Read 960 times