Kılıçdaroğlu NTV’de gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Suriye’de yaşanan son gelişmeler karşısında “Meclis olağanüstü toplanmalı mı?” şeklindeki soru üzerine, “Eğer parlamento hükümeti sorgulayabilecekse, hükümete soru sorabilecekse yani kendi bağımsız iradesini ortaya koyabilecekse toplanması lazım. Eğer o parlamentonun böyle bir işlevi yoksa ve ya o işlevi kaybolmuşsa o parlamento sorunlu bir parlamento demektir” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Siz kaybolduğuna mı inanıyorsunuz?” şeklindeki soruya ise kendilerinin daha önce parlamento açıkken Suriye konusunda TBMM’nin ortak bir deklarasyon yayınlamasını istediklerini, ancak AKP’nin oylarıyla reddedildiğini hatırlatarak, “Parlamentonun Anayasa’da yerini bulan güçler ayrılığı ilkesi çerçevesinde görev yapması lazım. Kuvvetler ayrı mı bu ülkede? Anayasa’da, görünüşte öyle ama fiili durumda var mı? Yok. Eğer parlamento toplanıp hükümete soru sorup hükümet samimi olarak bu soruları yanıtlayacaksa ve bir çözüm üretecekse o çözümün arkasında parlamento duracaksa elbette toplanmalı. Ama bunun için gurupların yeşil ışık yakması, ‘evet, bu parlamento toplanmalı’ diye bütün parlamenterlerin bir araya gelip karar vermesi lazım. Biz çözüm üretecekse toplanmasından yanayız. Hükümetin Suriye politikasını daha bağımsız, daha özgür değerlendirebilecekse, yanlışları ortaya koyabilecekse, bir Dışişleri Bakanının arkasından giden bir hükümetin nasıl açmazlara sürüklendiğini ortaya koyabilecekse o zaman bu parlamento toplanıp hesabını vermeli, hükümet de sormalı. Biz bunu isteriz. Ama yolsuzluk yapan bakanları koruyan bir parlamento daha doğrusu bir AKP grubu, hükümetin yanlışlarını dile getirmekten çok savunan bir AKP grubu olursa parlamento bizim anlamda işlevi yapan bir parlamento olmaz” diye konuştu.
-“DAVUTOĞLU EN ÇAPSIZ DIŞİŞLERİ BAKANIDIR”
Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kuzey Irak’ta Barzani ile yaptığı görüşmeye ilişkin “Türkiye bu görüşmeden nasıl bir kazanç elde edecek? Türkiye Barzani’ye güvenmeli mi?” şeklindeki soruya, “Türkiye’nin değişik kişilerle gruplarla diyalog kurmasını isteriz. Diyaloga kapalı değiliz. Ama sormamız gereken soru şu, Sayın Barzani bugüne kadar hangi sorunun çözümüne katkı verdi ve nasıl bir başarı gösterdi? Eğer bu soruya hükümetten herhangi bir yetkili, Sayın Davutoğlu da olabilir, ‘şu sorunun çözümüne katkı verdi, terör konusunda şu önemli adımları attı, Türkiye Cumhuriyetine destek verdi, dolayısıyla bu konuda da çözümün anahtarı olabilir’ diye bize bir yanıt vermesi lazım. Bizim gördüğümüz böyle bir tablo yok. Böyle bir tablo yoksa o zaman biz çözümü orada arıyorsak, bana göre başarısızlıktır, çözüm bulamayız” yanıtını verdi.
CHP Lideri, “Dışişleri Bakanına sizden gelen bir eleştiri vardı ve bu küfür olarak nitelendirildi. Dışişleri Bakanı da size ‘küfürbaz’ dedi. Siz küfrettiğinizi düşünüyor musunuz? Sonradan herhangi bir rahatsızlık yaşadınız mı?” şeklindeki soru üzerinde ise, “Ben o zaman bir şey daha söyleyeyim, Sayın Davutoğlu biliyorum kızacak ama Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin bugüne kadar bünyesinde barındırdığı en çapsız Dışişleri Bakanıdır. Çıktığı nokta sıfır sorundu, geldiği nokta herkesle kavgalı olan bir tablo. Bu tabloya baktığımız zaman eğer kendisine biz eleştiri yöneltmeyeceksek görevimizi yapmadığımız anlamına gelir bu. Millet bize anamuhalefet görevini vermiş, yanlış varsa söyleyeceğiz. Hangi konuda Sayın Davutoğlu bir başarının altına imza attı. Suriye konusunda mı, Irak, İran, Malatya Kürecik konusunda mı? Güney Kıbrıs Rum kesiminin Doğu Akdeniz’deki petrol-doğalgaz aramaları konusunda mı? Tümüyle baştan sona başarısızlıktır. Başarısızlıkların altında Davutoğlu’nun imzası vardır.
En son büyük laflar edeyim diye yine çapsızlığını göstermiştir. Geldiğimiz nokta gerçekten son derece dramatiktir. En son Irak’taki yetkililer Kerkük’e Sayın Davutoğlu’nun izin almadan gitmesini bir anlamda eleştirmiştir. Bu noktalar baktığınız zaman, Sayın Davutoğlu’nun yapacağı her hareket, söyleyeceği her söz, ileride Türkiye açısından bir başka ülkenin bize yönelik sözleri, tavırları konusunda gerekçe oluşturmamalıdır. Bu kadar dikkatli davranmalıdır Sayın Davutoğlu ama bu dikkat göstermiyor” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’nun kendisine yönelik eleştirisini de kabul etmediğini söyledi.
CHP Lideri, Türkiye’nin devlet olarak bu güne kadar dış politikasının milli bir kimlik taşıdığını ancak bu yapının Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturduktan sonra değiştiğini belirtti. Ortadoğu’da bugün devletlerin içişlerine müdahale eden bir dış politika güdüldüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu “Sonuçta geldiğimiz noktada Irak’ta da, Suriye’de de, İran’da da pek çok yerde sorun yaratmaya başladı. Bizim dış politikamızı kendi bağımsız irademizle oluşturmak yerine, dışarıdan telkinlere açık bir dış politika oluşturmaya başladık ve kraldan çok kralcı bir düşünceyle yola çıktık. Geldiğimiz noktada ciddi açmazlarımız var. Suriye konusunda da ciddi açmazlarımız var. Uçağımız düşürüldü, niçin düşürüldüğünü biliyoruz da nasıl düşürüldüğünü bilmiyoruz” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin şu anda Ortadoğu’da ciddi güven kaybına uğrayan ve itibar kaybeden bir ülke konumunda olduğunu ifade ederek, “Bir grup konuşmasında söylemiştim, sıçan geçer yol olur, maalesef o oldu” dedi.
BAŞBAKAN O FOTOĞRAFI YORUMLASIN
ABD Başkanı Obama’nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında elinde tuttuğu beyzbol sopasının dikkat çektiği fotoğrafı da değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Bu resim boşuna verilmez, verilmişse bir anlamı vardır. Ondan önce yapılan bir açıklama vardı; ‘Türkiye daha fazla ileri gitme’ diye. Barzani’nin havucuyla, Obama’nın sopası arasına sıkışan bir dış politika güderseniz açmaza sürüklenirsiniz. Geldiğimiz nokta odur. O sopa dostluk belirtisi değildir. Obama yanında çuval da bulundurabilirdi. Biz hiç zaman şunu unutmayız. Bizim askerlerimizin başına çuval geçirildi. Bu bizim milli onurumuzu büyük ölçüde zedelemiştir. Şimdi aynı tablo başka bir versiyonla önümüze koyuluyor.
Görüşme sırasında bir beyzbol sopasının bütün dünyaya gösterilmesi. Bu tablo doğru bir tablo değil. Biz bu tabloyu içimize sindiremiyoruz. Bu sorunun muhatabı Sayın Başbakan’dır. Sayın Başbakan’ın çıkıp bu tabloyu, bu fotoğrafı yorumlamasını bekliyorum. Nasıl yorumlayacak merak ediyorum. Hem dış politikanızı batının egemen güçlerinin çıkarları üzerine inşa edeceksiniz, size ‘ileri gitme’ diyecekler, yeri geldiğinde sopa gösterecekler. Biz bunu içimize sindiremiyoruz” diye konuştu.
-“AKP AYRIŞMAYI KÖRÜKLÜYOR”-
Malatya’da yaşanan Ramazan davulu kavgasının tekrar gündeme getirdiği Alevi-Sünni ayrışması tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, yaşanan gerilimleri Başbakan Erdoğan’ın sert söylemlerine bağladı. Başbakan’ın konuşmalarıyla çatışma kültürünü beslediğini savunan Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakan ayrışmayı besleyen cümleler kullanıyor. Bu coğrafya Yunus’un, Hacı Bektaşların, Mevlanaların yetiştiği coğrafyadır. Bu coğrafya barış coğrafyasıdır. Biz imparatorluktan bir miras devraldık. Her etnik kimlikten ve inançtan insanların yaşadığı bir coğrafyadır. Devlet bugüne kadar bunlara hep saygılı oldu ve bunu temel ilke kabul etti. Türk-Kürt, Alevi-Sünni çatışmalarını körüklerseniz ve olayları sürece bırakırsanız bu çatışma kültürünü besler. AKP bu ülkede barışı değil çatışmayı öne çıkaran bir kültürü bir anlamda topluma dayatıyor” ifadelerini kullandı.
CUMHURBAŞKANLIĞI KİMSENİN KİŞİSEL MÜLKÜ DEĞİL
Anayasada değişiklik yapıldı. 5+5 esası geldi cumhurbaşkanının görevi ile ilgili. ‘5. yılın sonunda görevi bırakınız, isterseniz ikinci kez aday olunuz’ dedim
Anayasa Mahkemesi karar verdi. Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin 7 yıl olduğunu belirledi. Bu kamuoyunda gereksiz tartışmalara yol açar.
Cumhurbaşkanı da görevini yapsın Türkiye cumhuriyeti bir krallık değildir. Başbakan da kendine başka roller üstlenmesin. Cumhurbaşkanlığı makamı kimsenin kişisel mülkü değil. Birbirine ikram edilmez. Jestleşme, halka ve milli iradeye saygısızlık. İkram açısından pazarlık konusu olacak alan değildir.
RASTHABER