Biden hükümeti Nükleer Anlaşmaya dönmeyi planlıyor. Trump yönetimi de Nükleer Anlaşmaya dönmek istedi ancak İran'ın istediği Nükleer Anlaşma, onların istediğinden farklı.
- İran İslam Cumhuriyeti 2015 yılında bir anlaşma yaptı ve bu anlaşmada ısrar ediyor. İran, 2015 yılında yapılan Nükleer Anlaşmanın korunmasını vurguluyor.
- Obama, Trump, Biden ve hatta ABD’nin sonraki başkanlarının her biri 2015 yılındaki Nükleer Anlaşmayı değil, farklı bir Nükleer Anlaşmayı istiyorlar. Eğer bu yıl anlaşmaya varılırsa 2021 Nükleer Anlaşmasını isteyecekler, eğer bir sonraki yıl anlaşmaya varılırsa 2022 Nükleer Anlaşmasını isteyecekler. Yani hem Nükleer Anlaşma metninin gözden geçirilmesinin mümkün olmasını istiyorlar, hem de Nükleer Anlaşmayı İran’la nükleer anlaşma dışındaki müzakereler için bir fırsat olarak görüyorlar.
- Amerika Birleşik Devletleri için nükleer konu en tehlikeli meseledir ve bu konudan sonra füzeler, demokrasi ve insan hakları ile ilgilenilmelidir. Şu anda ABD hükümeti Nükleer Anlaşmaya dönmek istiyor, ancak Nükleer Anlaşma ABD’nin nezdinde farklı. Ancak İran hala 2015 yılındaki Nükleer Anlaşmada ısrar ediyor. Amerikalılar ise farklı bir Nükleer Anlaşma istiyorlar.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde roller bölünmüştür ve iyi ve kötü polis olarak ayrılmıştır. Bazıları sert konuşur, bazıları daha sakin bir duruş sergiler.
- Amerikalı yetkililerin bu çelişkili duruşlarından bazıları, ihtilaftan kaynaklı değil, senaryodur. Birçok kez perde arkasında birlikte anlaşmaya varıp karşı tarafa farklı mesajlar vermişlerdir. Bu nedenle örneğin Blinken, Sullivan vb. arasında hiçbir fark yoktur.
ABD’nin İran’a karşı hedefi
- ABD'nin amacı İran'ın nükleer silah edinmemesidir. Nükleer Anlaşmaya göre İran nükleer silah edinebilirdi ama nükleer kaçış dedikleri fırsat bir yıl olmalıdır. İran'ın şimdi iki veya üç hafta içinde olacağını söyledikleri Nükleer Anlaşmaya yeniden dönüşü, yine bir yılı bulacaktır.
- Bu, yani Nükleer Anlaşma taahhütlerine göre santrifüjlerin yeniden eski halini alması ve uranyum rezervlerinin azaltılması gerektiği anlamına gelir.
- Amerikalılar hatta sözlü de olsa İran'ın evet yanıtını vermesini istiyor; Yani İran’ın, Nükleer ve nükleer olmayan meseleleri, yeniden müzakere etmeye hazır olduğunu söylemesini istiyor.
- Karşı taraf İran'ın hem ABD hem de bölgedeki müttefikleriyle gerilimi azaltmayı kabul etmesini ve en azından bu yönde ilerlemesini bekliyor. İsrail veya ABD rejimlerinden söz edilmiyor, ancak Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Ürdün vb. hakkında gerilimin azaltılması bekleniyor. Elbette İran da bunun karşılığında, bölgedeki bu tehditlerin, İran'a yönelik ittifakların ve bölgedeki İranofobinin azalmasını bekliyor.
Obama yönetimi ile Biden arasında fark yok
- 2015'te John Kerry'ye “10 yılın ardından İran, yeni santrifüj kullanmada herhangi bir kısıtlaması olmadığını söylerse ne yapacaksınız” diye soruldu. John Kerry çok rahat bir şekilde şunu söyledi: “Bunu zamanı gelince düşünürüz ve yaptırımları geri getiririz.” Bu, Obama yönetimi ile Biden arasında hiçbir fark olmadığı anlamına geliyor.”
- Cumhuriyetçiler şöyle diyor: “İran'la olan sorun kesin olarak çözülmelidir ve eğer nükleer konuda İran'la bir anlaşmaya varırsak İran'a daha cesur olması için bir şans vermiş oluruz.”
- Pompeo'nun 12 şart öne sürdüğünü ve “Bütün bunları konuşup buna bir çözüm bulalım” dediğini gördük ama demokratların hükümeti böyle değildir; Demokratlar adım adım ilerlenmesi gerektiğine inanıyorlar.
İran heyetinin Viyana görüşmelerinde belirlediği şartlar ise şöyle: Nükleer anlaşmayla ilgili yaptırımların kaldırılması, yaptırımların kaldırıldığının doğrulanması, ABD’nin çekilmeyeceğine dair garantinin alınması, İran’a tazminat ödenmesi ve tüm tarafların anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine geri dönmesidir.