İmam Hamanei’den Arabistan ve Ukrayna Açıklaması

Rate this item
(0 votes)
İmam Hamanei’den Arabistan ve Ukrayna Açıklaması

İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei hicri şemsi yeni yıl münasebetiyle yaptığı konuşmada, İran içindeki ve dünya genelindeki konulara değindi.
 

İmam Hamanei'nin konuşmasının önemli başlıkları şöyledir:

Nevruz, zikir, dua ve maneviyat ile iç içedir. Belki de milletler arasında yılın ilk bayramları arasında, milli bir bayramın dua ve maneviyat ile iç içe olması ender görülen bir konudur.

Nevruz Bayramı konusunda İranlılara has tarz ve tat, insanları düşündürmektedir. Bahar bir umut ve tazelik mesajıdır ve bu umut bu sene bu bayramın Şaban ayının ortasına denk gelmesi nedeniyle ikiye katlanmıştır. Çünkü Şaban ayının ortası insanlığın büyük ümidinin doğum günüdür.

Umut, tüm hareketlerin ve ilerlemelerin kaynağıdır ve Allah-u Teala İran halkı için umut nedenini sağlamıştır ve Allah'a hamd olsun umut için zeminler az değildir. Bırakın düşmanlar İran milletinin umuduna öfkelensinler.

Son 10 yılda ve h.ş1390'lı yıllarda birçok ekonomik zorlukla karşı karşıya kaldık. Halkın rahatını sağlamak için bu konular hakkında uygun şekilde düşünülmesi gerekir.

Ekonomide asıl mesele, milli üretimdir ve bu son üç, dört yılda yılın sloganı olarak gündeme gelmiştir. Yetkililer ellerinden geldiğince bir şeyler yaptılar ama bugün bizim ve ülkenin üst düzey yetkilileri için asıl mesele ekonomidir.

İnsanları cesaretlendiren yeni yaklaşımlar var ve eğer bu halkçı yaklaşımlar devam ederse umut belirtileri de artacaktır.

Ekonomi alanında konuştuklarımız ağırlıklı olarak ülke yetkililerine yöneliktir. Bunu toplum önünde konuşmamızın nedeni, insanların ekonomik meseleler ve ekonomi politikalarından haberdar olması ve bir eylemde bulunan yetkilileri desteklemesidir. Elbette özellikle bilgi temelli ekonomi alanında halkın ve özellikle gençlerin yapması gereken görevler vardır.

Benim bugün bahsettiğim konu şudur; Ülkenin ekonomik işlerinde reform yapmak için, kararlı bir şekilde bilgiye dayalı ekonomiye doğru ilerlemeliyiz. Yani ileri bilgi ve teknolojinin üretimin tüm alanlarında, hatta üretim işinin türünü seçmede bile tam bir rolü vardır. Çünkü her şey yapılmak zorunda değildir ve seçim bilimsel çalışmaya dayalı olmalıdır.

Bu politikayı takip edip bilgiye dayalı işletmeler geliştirirsek, bu, üretim maliyetlerini düşürecek, verimliliği artıracak, ürün kalitesini iyileştirecek ve ürünleri küresel pazarlarda ve yurtiçinde var olabilmek için daha rekabetçi hale getirecektir. Ülke içinde ithalat akışı olsa bile insanlar yerli kaliteli ve ucuz ürünü memnuniyetle karşılayacaktır.

Ne yazık ki tarım sektörümüz bilgi temelli olmaktan uzaktır. Bu sektörde bilgiye dayalı şirketler geliştirirsek, tohum ıslahında, yeni sulamada ve yeni üretim yöntemlerinde, su ve toprağın daha iyi verimliliğinde bundan en iyi şekilde yararlanacağız. Sonuç olarak ülkenin gıda güvenliği sağlanacak, çiftçilerin gelirleri artacak ve teşvik edilecektir. Su sıkıntısı sorunu da çözülebilecektir.

Ekonomide adil ilerleme sağlamak, yoksulluk ve mali zayıflık sorununu çözmek, ancak üretimi güçlendirme yolundan geçmektedir ve eğer bilgiye dayalı üreterek üretimi güçlendirirsek bu büyük hedefe ulaşılacaktır.

Şu anda, ülkede 4 bin 500'ü imalat şirketi ve geri kalanı hizmet şirketi vb. olmak üzere 7 binden az bilgiye dayalı şirketimiz var. Bu sayıda şirket yaklaşık 300 bin doğrudan istihdam yaratıyor. Bu önemli bir rakamdır ve geçen yıl 320 bine kadar doğrudan iş istihdamı olduğu tahmin ediliyor.

Bana bunun bu yıl için en fazla %30 artırılabileceği söylendi ama ben bundan memnun değilim ve %30'un ülkenin ihtiyaçlarını karşılayan bir rakam olmadığına inanıyorum ve yetkililerden beklentim bu firmaların %100 artışla 300 bin doğrudan iş istihdamını 600 bine çıkarmalarıdır. Tabi oluşturulan şirketlerin gerçekten de bilgiye dayalı olması gerekiyor.

Ülkemiz temel gıda ürünlerinde gerekli güvenliği ve kendi kendine yeterliliği sağlamalıdır. Buğday, hayvan yemi, mısır, arpa ve ana yağ üretim maddelerinde kendi kendimize yetmeliyiz. Ülkenin her yerinde üzerinde çalışılması gereken verimli ovalarımız var. Birkaç yıl önce, Huzistan örneğinde olduğu gibi. Orada ve Gilan ve Sistan'da yapılan eylemi teşvik ettim. Bu bölgelerde ‌istediğimiz miktar uygulanmasa da ‌ ama yine de iyi bir eylemdi.

Ekmeği israf ediyoruz ve atılıyor. Halkımız, tarım sektörümüzün ne yazık ki ithalata en çok bağımlı sektörlerden biri olduğunu bilmelidir. Bunun ayarlanması gerekir ve bu bağımlılıkla mücadele etmek zordur.

Bilgiye dayalı üretim ve ekonomi ‌ alanındaki yetkililerin çabası, onların ürünlerini desteklemek ve satın almak ve gerekli imkanlara sahipse onlara vermektir.

Bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan en önemli tesis, bu konuda elimizin açık olduğu insan gücüdür. Üst düzey mezunlarımızın büyük bir kısmı kendi akademik olmayan alanlarında çalışmaktadır. Oysa bu kişiler kendi alanlarında istihdam edilebilir ve desteklenebilir.

Geçen yıl ülke ekonomisinin ABD yaptırımlarına bağlı olmaması gerektiğini söyledim. Şimdi de aynı şeyi söylüyorum.

ABD yaptırımlarına rağmen dış ticaret artırılabilir ve gelişebilir ve bu olmuştur. Bölgesel anlaşmalara girmek de mümkündür ve hükümet buna girmiştir ve petrol alanında daha iyi bir duruma gelinebilir ve bu da olmuştur.

Tabii ki yaptırımları kaldırmaya çalışmayalım demiyorum ama meselenin temeli, yaptırımların çok büyük bir etkisi olmayacak şekilde ülkeyi yönetmektir ve bu da yetkililerin inisiyatifindedir.

Bu nedenle bu yıl da ülke ekonomisinin yaptırımlara bağlı kalmaması için aynısını öneriyorum. Ek bir tavsiyem daha var ve buda şöyledir: Artan petrol gelirlerini ne yapacaksınız? Ya döviz gelirlerini artırarak ithalatı artırabiliriz, bu da ülke kaynaklarının kaybı anlamına gelmektedir. Ya da bu artışla ülkenin temellerini ve temel altyapısını güçlendirmek için harekete geçebiliriz.

Dünyanın güncel meselelerine bakıldığında, İran milletinin müstekbir cephe karşısındaki meşruiyeti ve hakikati her zamankinden daha net görülüyor. Milletimizin müstekbirler karşısındaki seçimi bir teslimiyet değil, sistemin ve ülkenin bağımsızlığını ve iç güçlenmesini ayakta tutmak ve sürdürmekti ve bu da doğruydu.

Afganistan olayına bakın. 20 yıl boyunca bu ülkedeki mazlumlara ve Müslümanlara ne yaptılar ve sonra nasıl çıktılar! Bu milletin mallarını da yanlarında götürdüler.

Cumhurbaşkanının Batı'nın desteğiyle iktidara geldiği Ukrayna'da Batı ne kadar sert konuşuyor?

80 gencin kafasının kesildiği Suudi Arabistan'da yaşanan olaylar, dünyada nasıl bir zulmün ve karanlığın hüküm sürdüğünü, dünyada ne kadar kana susamış kurtların olduğunu gösteriyor.

Ukrayna'da herkes Batı'nın ırkçı sahnesine şahit oluyor. Siyahları beyazlardan ayırıyorlar, ülkeden ayrılmak için trene binen siyahileri indiriyorlar ve medyaları açıkça neden bu defa Batı Asya'da savaş olmadı diye hayıflanıyor!

Tüm bunlara rağmen, bu zulüm ve baskılarla insan hakları iddiasında bulunuyor ve bu iddia ile bağımsız ülkelerden fidye talep ediyor ve dünya milletleri de bu manzarayı görüyorlar.

Bugün her zamankinden daha fazla çalışmaya ve çabaya ihtiyacımız var. Her şeyden önce empatiye, sinerjiye ve halk arasında söz birliğine ihtiyacımız var. Ayrıca, birbirine yardım etmesi gereken ülke yetkililerinin işbirliğine ihtiyacımız var.

Bazen halk arasında veya bazı yetkililer arasında veya yetkililer ve halk arasında, genellikle boş ve yanılsamalardan ve takvasızlıktan kaynaklanan ihtilaflar meydana gelmektedir. İmam (r.a) h.ş 1360'lı yıllarda bu ihtilafların insanın kendi nefsini sevmesinden kaynaklandığını belirtirdi.

İran milletinin iyilik ve ilerleme yolundaki gönüllülüğü yok edilmemelidir.

Read 671 times