İslam İnkılabı Lideri bugün Hava Kuvvetleri Komutanlarıyla ziyaretinde "Silahlı Kuvvetlerimiz bugün inkılabın ilk günlerine göre daha inkılapçı, daha mümin, daha inançlı ve daha da hazır durumda" dedi.
İran Hava Kuvvetleri Personelinin İslam Cumhuriyeti Kurucusu İmam Humeyni (r.a.) ile biat ettikleri o tarihi (hicir-şemsi) 19 Bahman (8 Şubat) günü yıl dönümü münasebetiyle bugün Hava Kuvvetleri Komutan ve personelinden bir grup İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'yi ziayret etti.
İslam İnkılabı Lideri bu ziyarette bugünün önemiyle ilgili bir konuşma yaptı ve İslam İnkılabı ile Silahlı Kuvvetler arasındaki ilişkilerin bir değerlendirmesini yaptı.
Aşağıda bu konuşmadan pasajlar sunuyoruz:
- (Hicri-şemsi) 19 Bahman (8 Şubat) olayı İnkılap hareketinin zafere ulşması, inkılabın pratik ve hakiki olarak gerçekleşmesi yolunda önemli bir girişti. O gün yapılan şey, bir grup gencin mesela Hava Kuvvetlerinden bir grubun gelip de İnkılap Liderinin karşısında selama durmaları değildi. Bu hareket, inkılabın zafere ulaşmasını içinde barındırıyordu. Neden? Çünkü yeni bir dalga yaratmış oldu. Bu dalga hızla ülkenin her tarafını etkiledi.
İki üç saat sonra akşamüstü çıkangazeteler bu buluşmanın fotoğrafını yayınladılar. Birden bire durum büyük oranda değişiverdi. Öte yandan halk da yeni bir moral kazanmış oldu. Orduyu artık kendi karşılarında bir güç olarak görmüyorlardı. Zira zalim ve sefil Pehlevi rejiminin tek aracı halkı sindirmek için kullandığı Ordusuydu. Böylece halk Ordunun artık karşılarına değil, yanlarına geçtiğine şahit oldu ve büyük moral kazandı. Ve öte yanda karşı taraf moralini kaybetti.
- O gün neler olacağı hiç belli değildi. Durum bir ay, iki ay sürebilirdi. Biat eden Hava Kuvvetleri personelinin geleceği belli değildi. Cezalandırılabilirlerdi. O gençler başlarına gelecekleri bilmiyorlardı. Ama bu riski göze almışlardı. Cesaret göstermillerdi. Bu da gelecek Ordunun tehlikeyi göze alan bir Ordu olacağının bir işaretiydi. Ve bu Ordu yıllar boyu hep tehlikeleri göze alarak hareket etti. Bu Ordu zalimler ve saldırganlar karşısında sıkı bir yumruk olduğunu ta o zamandan sergiledi.
O dönemin saldırganı tabi ki ABD'ydi, Pehlevi hükümeti unsurlarıydı. Daha sonra başka saldırganlar da çıktı. Ama bu Ordu hep onların karşısında göğüs gerdi.
- O gün hiç kimse bu topluluk içinde art niyeti olan birileri olabileceğini düşünmedi. Karşılıklı olarak tam bir güven vardı.
- Ordunun halkın yanında yer alması bekleniyor; Bu oldu ve İnkılapçı bir Ordu olarak halkın yanında kaldı. Benim her zaman vurguladığım bir husus inkılapçı kalınması konusudur. Kimileri vardır nkılapçıdır ama inkılapçı kalmazlar. Kimileri de inkılapçı olurlar, ama onlar da inkılapçı kalmazlar. Fakat bu Ordu inkılapçı olarak kaldı. Ben size söyleyeyim, ben ta ilk günden Orduyla birlikteydim. İnkılabın başında, yani inkılabın ilk günlerinden itibaren Ordu içindeydim. Muhtelif bölümlerine gider gelirdim.
Herkesle irtibattaydım. Ve şimdi şunu söyleyeyim: İslam Cumhuriyetinin Ordusu bugün o ilk günlerinden daha inkılapçı, daha mümin, daha inaçlı
ve daha da hazır durumda. - İnkılap öncesi Ordu şatafatlı bir Orduydu. Şimdi sizlerden bazıları belki hatırlamıyordur; Belki bazılarınız da o günleri görmüşlerdir; O zamanki Ordu şatafatlı ve çok masraflı bir Orduydu. Ama bu Ordu, ülkenin dış saldırıya maruz kaldığı Ağustos 1941 hadisesinde sadece birkaç saat direnebildi. Ordu tamamen dağıldı. Onca şatafatı gitti. Halbuki bu Ordunun başında olan kişinin kendisi de bir askerdi. Rızahan Pehlevi bir askerdi. Her ne kadar sıkı yönemler kullandıysa da onun Ordusu 1941 saldırısında ancak birkaç saat direnebildi.
- Daha sonra oğlu Muhammed Rıza dönemiinde de yeniden Orduyu canlandırmaya ve takviye etmeye çalışıştılar. Ama onun da oluşturduğu Ordu 1953'te Amerikalı ve İngiliz casuslarla birlikte hükümet aleyhine ayaklandı ve bir taraftan da halkı sindirmeye başladı. O günlerin Ordusu da işte böyleydi. Kimliksiz ve düşman egemenliği karşısında mağlup bir Ordu.
- Bugün ama bu Ordu, büyük paralar harcayıp Amerikalılardan uçak satın almaya bakacağına o uçağı kendisi yapmaya yoğunlaşıyor. Ve bunu yapabiliyor da. Ordumuz bugün parça yapımı gibi büyük projer gerçekleştirmekte büyük adımlar atmış durumda. Ordumuzun bugün yaptıkları halkta mutluluk ve izzet duygusu yaratıyor. Çünkü bu Ordu girişimci ve yaratıcı.
- Düşmanın hedefi İnkılap ve İslam Cumhuriyeti nizamını dize getirmek. Ve tabi söylerken bunun aksini söylüyorlar. ABD Başkanı on-Onbeş yıl önce bana hitaben yazdığı mektubunda açık bir ifadeyle "biz sizin nizamınızı değiştirme niyetinde değiliz" diye kaydetmişti. Ama tam o günlerde aldığımız raporlara göre, kendi özel merkezlerinde İslami nizamı nasıl devirebilecekleri konusunu görüşüyorlardı. Onlar hep yalan söylüyorlar böyle.
- Peki İslam Cumhuriyetin nasıl dize getirmeyi düşünüyorlar? İnsanlar arasında ihtilaf ve güvensizlik duygusu oluşturmakla. Siyasi grupların birbirine güvenmeyecekleri, halkçı grupların birbirine güvenmeyecekleri, halkın iktidara güvenmeyeceği, onun buna, bu teşkilatın öbür teşkilata güvenmeyeceği bir toplum yaratma peşindeler.
- Bir takm ihtilaflar kaçınılmaz olarak oluşursa, onları fay hattına dönüştürmemek gerek. Bir bakarsınız kadın konusunu iler sürerler, bir zaman da Şii-Sünni konusunu gündeme getirirler, bir başka zaman da başka şeyleri ortaya atarlar, kuşaklar arası çatışmadan söz ederler; Ama asıl mesele ihtilaf oluşturmaktır.