Filistin İslami Cihad Hareketi lideri Dr. Ramazan Abdullah Şallah, İran'ın direnişe desteğine teşekkür ederek NATO'cuları tepki gösterdi.
Filistin el Yevm televizyonunda özel yayına katılan Şallah, Filistin direnişine destek sağlayan İran İslam Cumhuriyetine minnettar olduklarını belirterek “direnişe destek sağlayanları teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz. İnsanlara teşekkür etmesini bilmeyenler Allah’a da şükretmesini bilemezler” dedi.
Dr. Ramazan Şallah'ın konuşmasının tercümesi:
İşte Filistin halkı bu! Filistin halkı bütün bir gururla bize, direniş guruplarına, bütün Araplara, bütün dünyaya ve özellikle Arap ve İslam ülkelerine şöyle sesleniyor. Kanımızı, canımızı, evlerimizi, ciğer parelerimizi, malımızı, ticaretimizi ve sahip olduğumuz her şeyi alın ve bize bir anlık izzet, zafer ve haysiyeti tattırın. ....Yani silah meselesi artık kimse için gizli bir mesele değildir. Hatta düşmanın kendisi geçmiş yıllarda bu silah kaynakları ve silahın adresiyle ilgili durumu bütün bir dünyaya duyurmuştu. Ben de bu paniğin mücadele şartlarından belki de direniş liderlerinin diasporada karşılaştığı bölgedeki şartlar sebebiyle, Suriye ve diğer meselelerle ilgili olduğunu düşünüyorum. Ancak ben bu meseleye iki sebepten dolayı vurgu yapılarak bu meselenin inkar edilmemesi gerektiğine inanıyorum.
Birincisi meselenin ahlaki boyutu, İkincisi de siyasi boyutu. İnsan kendi parasıyla çarşıya gidip her hangi bir şey satın alacağı zaman cebinden para ödediği halde satıcı satın aldığın eşyayı sarıp sana verdiği zaman teşekkür edersin.
Peki yıllarca sana yardım eden, silah veren, cephane veren ve uzun yıllar boyunca İsrail’e karşı seninle aynı vadide ortak mücadele veren, ortaklık yapan, ittifak kuran bir halka, devlete ve ümmete karşı daha önce hiçbir şey olmamış gibi davranamazsın. Geçenlerde ben Beyrut’ta El Zeytune toplantısında şunu söyledim’’ Ey iman edenler! Bir kavme karşı olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli davranmanız takvaya daha yakındır’’ ve insanlara teşekkür etmeyen Allaha da şükretmez. Bu, meselenin ahlaki boyutu!
Siyasi boyutta: Bu savaştan önce hatta Arap baharı denilen devrimlerden önce bazı minberlerin bölgede yeni bir düşman oluşturma çabası vardı. Maalesef bu düşman açık söyleyeyim silah kaynağımız olan İran’dır. Filistin topraklarında İsrail’e karşı olan direnişte İran’ı birinci düşman olarak ilan edip ümmetin zihnine pazarlanmaya çalışılıyor.
Peki, ey millet! İsrail, Filistin toprakları tamamen özgürleşinceye kadar ümmetin ve bizim ilk ve son düşmanıdır. Bizim vurgulamaya çalıştığımız buydu, dikkat çekmeye çalıştığımız bu meseleydi. Diğer bir mesele, ortada bir tehdit var. Gelecekte sürekli hedefte olan ve sürekli tehdit edilen bir ülke olan İran var. Sürekli tehdit ediliyor. Ben kendimi neden bir müttefikimden mahrum edeyim. Dünya geneline yayılmış tehdit ve psikolojik mücadele devam ederken, savaş ortamında bu manevi ve stratejik değere sahip olan ve silahın kaynağı olan bir müttefikten kendimi nasıl mahrum edeyim.
Bu meselenin hem ahlaki, hem de siyasi boyutu var. İran kötü oldu deyip İsrail’i rahatlatmak benim maslahatıma uymaz. Bölgede herhangi bir meselede özellikle Suriye meselesinde İran’la ihtilaf varsa, Filistin’de olanlarla ilgili İran’la aramızda ihtilaf yok.
Geçen El Zeytune toplantısında dedim ki; Bazıları, devrimci aktivistler değil içlerinde büyük alimlerin olduğu topluluk, diktatörlere ve baskı rejimlerine karşı mücadelede NATO’dan yardım almaya cevaz verdiler. Ben burada bunun meşruluğunu tartışmıyorum. Ben burada karşılaştırma yapıyorum. Hangi mantık, hangi akıl, hangi din, hangi fıkıh diktatörlere karşı NATO’dan yardım almayı caiz görürken, Filistin toprakları ve onun kalbi Kudüs’e karşı emperyalist, gasıp ve işgalci İsrail’e karşı olan İran’dan desteği caiz görmez.
Bu akıl işi değil!
Velfecr