BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, silahlı terör gruplarının Suriye’de yaptığı terör eylemlerinin sayı ve tür bakımından tehlikeli bir düzeye ulaştığını belirterek bir kısım ülkelerin terörü ve kökten dinciliği destekleyerek gerçekleştirmeye çalıştığı şüpheli hedeflerin su yüzüne çıkmaya başladığına dikkat çekti.
Sana ajansı Türkçe sitesinin haberine göre, Caferi, Güvenlik konseyinin Salı günü bu ayki başkanı Pakistan Dışişleri Bakanının başkanlığında “Terörle Mücadelede Kapsamlı Bir Program İzleme” başlığı altında düzenlediği oturumda Suriye adına okuduğu bildiride, Pakistan’ın Kuveyta kentini vuran terör eylemini kınadı.
Suriye ve Pakistan’ın terör gibi acı bir gerçeği paylaştığını söyleyerek teröristlerin dün Halep Üniversitesini hedef alan ve sınav vermeye gelen 82 öğrencinin şehit olması 162’sinin de yaralanmasına yol açan terör saldırısına işaret etti.
Caferi, “Suriye’deki terör gruplarının güvenlik Konseyi toplantısının düzenlenmesini fırsat bilerek terör eylemleri düzenlediğini defalarca yineledik. Dün Halep’te yapılan saldırı buna benzer saldırıların onuncu yada belki yirmincisidir ” dedi.
Terörle mücadelede kapsamlı bir programa duyulan ihtiyaca değinen Caferi, teröristlerin bir çok ülkede bugün Suriye’dekine benzer terör yöntemleri ve araçları kullandığına, Suriye’de faaliyet gösteren ve sınırdan sızan yabancı teröristlerin birçok ülkede vatandaşların ölümü ve yaralanmasına yol açtığına ve bunların gelecekte başka bölgelere taşınacaklarına dikkat çekti.
Bazı Ülkeler Terör Örgütlerini Destekleme Politikalarını Alenen Sürdürüyor
BM Daimi Temsilcisi, cini terör şişesinden çıkarabileceğini ve kontrol altına alabileceğini sananların yanıldığını, uluslar arası toplumun geç de olsa Suriye’de korkunç katliamlar yapan bir kısmı Kaideye bağlı terör örgütleri bulunduğunu kabul etmesine rağmen terörle oynayanların gün gelecek parmaklarının yanacağını ve bu terör tarafından vurulacaklarını ifade etti.
Bazı ülkelerin hala bu terör örgütlerini silah, para, eğitim, barınma, medya ve politik destek sağlayarak terörü destekleme politikalarını alenen sürdürdüklerini bildiren Caferi, “bu ülkelerin teröristlere sunduğu medya desteğine bir örnek vermek istiyorum. Silahlı bir terör grubu Dera kentinde Suriye ordu mensuplarının ailelerinin oturduğu lojmanlara saldırıp kadın ve çocuklardan oluşan aile fertlerinin bir kısmını öldürüp yaraladı. Arabiye televizyonu bu olayı gerçekleşmeden önce yayınlayarak silahlı grupların rejime vurduğu bir darbe olarak nitelendirdi. Bununla birlikte Kaideye bağlı terör örgütleri Kaidenin komutanlarından gelen çağrılar üzerine Suriye’de gerçekleştirilen terör eylemlerinin bir çoğunu üstlendi. Bu örgütlerden biri olan Nusra Cephesi pek çok terör eylemini üstlenirken Amerika’nın CNN televizyonu Nusra’nın Suriye’de 600’den fazla terör eyleminden sorumlu olduğunu açıkladı” dedi.
Ağırlığı Olan Ülkeler Suriye’deki Terörle Mücadeleyi Baltaladı
BM Daimi Temsilcisi Caferi, Suriye’nin güvenlik konseyini karşı karşıya olduğu terör tehlikesi, mezhepsel cihat ve kutsal savaş adı altında Suriye’ye akın eden teröristlerin tehdidi konusunda defalarca uyardığını ve ilgili kurumlardan sorumluluğunu yüklenmesini talep ettiğini belirterek ağırlığı olan ülkelerin Suriye’de uygulanan terörle mücadele konusunda somut icraatlar alınmasını baltaladığını kaydetti.
Söz konusu ülkelerin yüzlerce masum Suriyelinin canına mal olan terör eylemlerini kınayan bir basın bildirisi çıkarılmasını bile engellediğine işaret ederek aynı zamanda Suriye’nin güvenlik konseyine gönderdiği mektupların resmi bir belge olarak üye ülkelere açıklanmadığının ve resmi bir belge şeklinde yayınlanmadığının altını çizdi.
Bazı Terör Gruplarının Eylemleri Tehlikeli Bir Seviyeye Ulaşmıştır
Caferi, bazı terör gruplarının Suriye’de gerçekleştirdikleri terör eylemlerinin sayı ve nitelik bakımından tehlikeli bir seviyeye ulaştığını bildirerek bu grupların vatandaşların yaşam kaynaklarını kurutmak amacıyla alt yapıyı ve önemli tesisleri vurduğuna işaret etti.
“Silahlı terör gruplarının BM’nin ve diğer örgütlerin sunduğu uluslar arası insani yardımları hedef alması, Kızılay örgütü gönüllülerine suikast düzenlemesi, Suriye’deki diplomatik temsilcilikler ve uluslar arası görevlilere tehditler savurması nasıl yorumlanmalı? Sivil uçakların hedef alınmasının insani gerekçesi nedir?” diye sorarak bu kinci kör terörün tek hedefinin devleti ve toplumu yıkmak olduğunu vurguladı.
Bazı ülkelerin Suriye’deki terörü destekleyerek gerçekleştirmeye çalıştığı hedeflerin su yüzüne çıkmaya başladığına işaret eden Caferi, İsrail’in Suriye’nin işgal altındaki Golan topraklarında ateşkes hattı boyunca 42 km uzunluğunda bir duvar inşa etme gerekçesi olarak tampon bölgeye kökten dinci terör gruplarının girdiğini gösterdiğine dikkat çekti.
Caferi, bu grupların özellikle bu dönemde söz konusu bölgeye ulaşması ve harekete geçmesini sağlayan tarafları sorgulayarak BM Barış Gücü Yönetimindeki üst düzey sorumlularının İsrail’in teröristlere kolaylıklar sağladığına ilişkin kesin bilgileri göz ardı ettiğinin altını çizdi.
Caferi, “Din ve medya tüccarları kılığına bürünen sözde din adamlarının verdiği tekfirci ve cihat fetvalarıyla hayata geçirilen yönlendirilmiş bir terörle karşı karşıyayız” diye belirtti.
internet sayfaları ve sosyal paylaşım sitelerinde Suriye’de terör ve sözde cihadın kışkırtılmasının BM’nin teröristlerin interneti ve iletişim araçlarını düşüncelerini yayma ve masum gençleri aldatmaya karşı harcadığı çabaların ciddiyeti konusunda şüphe yarattığını söylerine ekledi.
Caferi, batılı ülkelerin Arap aleminde meşru reform taleplerini öne sürüp kökten dinci İslami örgütlerle ittifak içinde çarpıtmayı, Kaide örgütü unsurlarının hapishaneden kaçırılıp Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Lübnan’daki belirli siyasi grupların desteği ile Suriye’ye gönderilmesini kimin çıkarına gerçekleştirdiğini sorguladı.
BM Daimi Temsilcisi, halkların bazılarının İslami Hilafet hayalleri, Osmanlı İmparatorluğunu yeniden canlandırma kuruntuları, bazılarının da yaratıcı kaos teorisi nedeniyle acı çektiklerini, heykellerin yıkıldığını ve bilgeliğin fanatizm sunağında katledildiğini ifade etti.
Türk Hükümeti Ekonomi Terörü Uygulamak İçin Suriye Halkının Acılarını İstismar Etti
Caferi, Türkiye hükümetinin, korsanlık ve ekonomi terörü uygulamak için Suriye halkının acılarını istismar ettiğini belirterek yaklaşık 1500 sanayi ve ilaç tesisindeki makine ve araçların sökülüp çalınması ve Halep’ten Türkiye’ye kaçırılması için silahlı gruplarla işbirliği yaptığını bildirdi.
BM Daimi Temsilcisi, Suriyelilerin kalkınma unsurları ve geçim kaynaklarını hedef alan bu tür eylemlerin diğer terör eylemleri gibi kınanması ve güvenlik konseyinin Türkiye hükümetini çalınan malların Suriyeli sahiplerine iade etmesini ve zarar görenlere tazminat ödemesini sağlayan bağlayıcı bir karar almasını gerektirdiğini dile getirdi.
Türkiye Başbakanının birkaç gün önce kendi değimiyle emperyalist ülkelere Afrika’da çaldığı servetleri iade etmeye çağırdığına değinen Caferi, başbakanın hükümetine Suriye’den çaldığı malları iade etmeye ve kardeş Türk halkının onuru ve komşuluk ilişkilerini zedeleyen tutumlarından vazgeçmeye çağırması gerektiğine dikkat çekti.
BM Daimi Temsilcisi, “içişlerimize yönelik uluslar arası ve bölgesel müdahale kaba bir hal almıştır. Bazı ülkelerin uluslar arası meşruiyetin en basit ilkelerini ihlal etmesinin görmezden gelinmesi utan vericidir. Suriye halkının kanlarının yıkıcı şeytani terörist siyasi ajandaları uygulamak için istismar edildiği açık hale gelmiş ve göze batmaya başlamıştır. Mali’de terörle mücadele için harekete geçilirken ayını terör Suriye’de nasıl oluyor da desteklenip teşvik ediliyor?” diyerek sözlerini noktaladı.