Çünkü bireylerin, halkların ve medeniyetlerin hem ilerleme ve olgunluk etkenlerinin ve hem de yaşadıkları sorunlar ve helaket etkenlerinin tümü Kur’an-ı Kerim’de açıklanmıştır. İşte bunları uygulayan ve Kur’an’a saygıyı gözeten kimse, kendini helak olmaktan korur.
İmam Ali b. Ebutalib (a.s), bu hususta şöyle buyurmaktadır:
“Bilin ki şu Kur’an, öğüdünde aldatmayan, yol göstermede insanı azdırmayan, söyleyişte yalan söylemeyen bir öğütçüdür. Kur’an’la oturup kalkan, doğrulukta, fazla bir şeye ulaşmayan, körlükte noksana erişmeden oturup kalkar.” [1]
Yüce İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:
“Allah, Kur’an’a yer veren kalbe azap etmez.” [2]
Yüce Peygamberimiz (s.a.a) bir diğer hadisinde Ebuzer’e şöyle buyurmuştur:
“Allah, Kur’an’ın yerleştiği bir kalbe azap etmez.” [3]
Yüce Allah’ın, Kur’an’ın yerleştiği kalbe azap etmeyeceğinin nedeni şöyle şerhedilebilir: Öncelikle bilinmelidir ki cehennemin azap ve ateşi, insanın işlemiş olduğu günahların ürünüdür; daha doğrusu, insanın işlediği günahlar ahiret yurdunda ateşe dönüşecektir. Kalbinde ve canında Kur’an’a yer veren ve Kur’an’a uyarak günahlardan sakınan kimse, elbette ki cehennem azap ve ateşinden uzak kalacaktır.
Yedi cehennem nedir? Kötü amellerindir
Sekiz cennet nedir? İyi amellerindir
Yaptıklarının sûretinde haşrolacaksın
Göreceğin her iyi ve kötü, hallerindir
Ey oğul! Bütün ahlak ve vasıfların
Her zaman sûretlerde temsil olur
Lale, güller, reyhan ve semen gülü
Hepsi senin itaatindir ve güzel ahlakın
Sûretler ve genç hizmetçiler tümüyle vasıflarındır
Ruhunun sevgi ve ayıdır ve temiz kalbindir
Mey ırmağı, su ırmağı ve süt ırmağı
Gönül okşayan temiz vasıflarındır ancak
İnsanın rüku, secde, özveri ve zekatı kıyamette insan için somutlaşacak ve insan onları seyretmekten haz duyacaktır ve işte bunlar kıyamet aleminde, insanın yoldaşı olacaktır. İbadetleri terkedenler yoldaşsız kalacak ve günahkârların yoldaşı ise çirkin olacaktır.
İnsan bir secde veya bir rüku ektiğinde
Diğer alemde rüku, cennet oluverir
Elinden özveri ve zekat yeşerdiğinde
Bu el diğer tarafta, hurma ve bitki olur
O vasıf, bu dünyada senin emrindeydi
Akan o ırmaklar da emrinde olacaktır
O ağaçlar senin emrine uyarlar
Çünkü o ağaçlar, senin sıfatlarının ürünüdür
Bu vasıflar burada senin emrinde olduğundan
Orada da o karşılıklar senin emrinde olacaktır
Elin, mazlumda bir yara yeşertse
O, bir ağaç olacak ve ondan zakkum yeşerecek
Öfkenle gönüllere ateş versen
Cehennem ateşinin yakıtı olursun
O yılan ve akrepvar sözlerin
Yılan ve akrep olur ve eteğini tutar
Merhum Ayetullah Mevla Muhammed Mehdi Nerakî (ölümü 1209 h.kamerî), aklî ve naklî ilimler sahibi; ilim, amel ve ilahî irfan ehli; fıkıh, fıkıh metodolijisi, felsefe, matematik, gizli ilimler, ahlak ve irfan alanında İslam’ın yetiştirdiği ender alimlerden biridir. Necef’te yaşamış, Necef’te vefat etmiş ve orada da İmam Ali’nin (a.s) kutsal türbesine defnedilmiştir.
Ayetullah Muhammed Mehdi Nerakî, bir Ramazan ayında bir gün evine geldiğinde, iftar edecek bir şey olmadığını öğrenir. Hanımı, “Yiyecek hiç bir şey yok; bir bak, ne temin edebilirsin?” der.
Ayetullah Muhammed Mehdi Nerakî, kuruş parası olmaksızın evden ayrılır ve direkt olarak Necef’teki Vadi’s Selam mezarlığına, kabir ehlini ziyarete gider. Kabirlerin arasında oturur ve gün batıncaya kadar kabir ehline Fatiha okur. Git gide hava kararmaktadır. Tam bu sırada, defnedilmek üzere bir cenazenin getirildiğini görür. Cenazeyi getirenler mezarı kazar ve cenazeyi kabre koyarak Ayetullah Mevla Muhammed Mehdi Nerakî’ye, “Bizim bir işimiz var ve hemen geri dönmeliyiz; cenazenin kalan işleriyle de sen ilgilen!” der ve cenazeyi bırakıp giderler.
[1] Nehc’ül Belağa, 176. hutbe
[2] Vesâil’uş Şia, c: 6, s: 167
[3] Müstedreku Vesâil’iş Şia, c: 4, s: 233