کارگر

کارگر

İran Cumhurbaşkanı, Hıristiyanların yeni yılı çerçevesinde, İran'daki yaşlı Hıristiyanların yaşamlarına devam ettikleri Hz.Meryem Huzurevi'ni ziyaret etti.


MHA'nın haberine göre, 2015'in ilk gününde genellikle yaşlı hıristiyanların kaldıkları Hz.Meryem Huzurevi'ni ziyaret eden İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, öncelikle tüm insanlar ve özelikle yaşlılara hizmet veren tüm çalışanlara minnettar olduğunu belirterek, tüm İran halkının tek tanrıya ve Kıyamet gününe inandıkları ve İran'daki tüm inançlar ve kesimlere hizmet etmeye çalıştıklarını belirtti.

Ruhani bu ziyaret hakkında yaptığı açıklamada, "Bu yl Nevruz bayramında ülkemizdeki yaşlı insanlar ile bir aray geldiğim gibi, 2015 yılının ilk gününde de ülkemizin yaşlı Hıristiyanları ile görüşmek istedim. Yaşlılara saygı hiçbir coğrafya ve din tanımaz. İnsanı konularda, hepimiz ortak olmalıyız. İran halkı olarak, yardımlaşma konularında birbirimizin yanında olmalıyız. Bazı kesimler, Hıristiyanların yeni yıl kutlamalarının sadece batılı ülkelere özgü olduğu ve dini değer taşımadığı algısındalar, ama bu tamamen yanlış bir algıdır. Dünyadaki tüm büyük takvimler, dini olaylar üzerinden kabul edilmiştir" dedi.

Ruhani'nin gerçekleştirdiği bu ziyaretin devamında ise Hıristiyanların günlük dua törenleri ve Hz.İsa'nın doğum yıldönümü konusundaki iki ilahı okuma törenleri düzenlendi.

Perşembe, 01 Ocak 2015 00:00

İran’ın Yedi Büyük Günahı

Allah’ın adıyla

Emperyalist Batı dünyası on yıllardır özellikle Ortadoğu coğrafyasında yaşanan olumsuzlukların tek müsebbibi olarak İran’ı / İslam İnkılabı’nı görme ve göstermeyi bir görev telakki etmekte. Sahip oldukları küresel medya gücü ve bölgedeki yandaş yönetimlerinde katkısı ile bu algının yerkürenin her yanında zemin bulması için büyük bir çaba ortaya koymaktalar.

Türkiye’de de özellikle laik çevreler ile Cemaat yapılanmasının bu algıyı, Batı’yla birebir örtüşen bir şekilde benimseyip paylaşıyor olmaları bu çevreler için alametifarika haline gelmişti. Ancak ilginç olan son yıllarda, özellikle de “Suriye VekaletSavaşı”nın başlangıcından itibaren “Türkiye İslamcıları” arasında da en üst düzeyde revaç bulmuş olması. Belki de daha doğru ifade ile zihin arka planlarında, düşünce örgülerinde var olan bu anlayış, zemin bulunca birden bire kök saldı, filiz verdi.

Taassup ve önyargıdan sıyrılıp, aklıselim ile düşününce gerek küresel olarak Emperyalist ve Siyonist çevrelerin ve gerekse Türkiye’de ki laik ve İslamcı çevrelerin hep birlikte dillendirdiği: ”Özelde Ortadoğu’da ki tüm terör ve şiddetin, kan ve gözyaşının, genelde ise dünyadaki siyasi gerilim, ekonomik dalgalanma ve sömürünün, dünya barışının tehdit ve tehlike altında oluşunun esas müsebbibi İran’dır”iddialarınınyabana atılır cinsten olmadığını görüyor insan.

Samimi bir şekilde itiraf etmek gerekiyor ki; hakikaten İran / İslam İnkılabı gerek küresel ve gerekse bölgesel olarak pek çok suç ve günaha bulaşmış durumda! İnsan bunların bir bölümünü görmezden gelse bile İran’ın küresel ve bölgesel olarak işlediği “kebair-i seba”, Türkçesi ile “yedi büyük günah” affedilir cinsten değil.
Peki, “nedir İran’ın / İslam İnkılabı’nın yedi büyük günahı” diye sorulacak olursa; işte cevabı…

1-Suriye meselesi : (Esasında bu günah işleniş bakımından diğerlerinden daha sonra olsa da etki bakımından şu an itibariyle hepsini bastırmış durumda.) Amerika’sından İngiltere’sine; Fransa’sı, Almanya’sından Suud’una kadar 105 (yazıyla: yüz beş) ülke, kendilerini Suriye’nin dostu ilan edip yağlı kolotu nasıl taksim edecekleri ve Ortadoğu’ya nasıl şekil verecekleri konusunda anlaşmışken; İran tuttu pişmiş aşa su kattı. Kâh “direnişi korumalıyız” diyerek, kâh “Ortadoğu’yu Emperyalizm ve Siyonizm’e bırakmayalım” diyerek Esad’ı korudu ve “dostların” planlarını çökertti.

Hâlbuki sana mı kaldı Esad’ı Suriye’yi korumak, kollamak? Sende katıl dostlar kervanına (ki Amerika orada, İsrail orada, İngiltere orada, AB orada…) ve yağlı keteden sende al payını. Emperyalizm ve Siyonizm, Ortadoğu’ya çöreklenecekte derdi seni mi aldı? Ah İran! Ah!

2-Filistin meselesi : İran tutturdu bir “Kudüs meselesi” gidiyor! Yok efendim neymiş; “Mescid-i Aksa Müslümanların kutsalıymış, kutsanmış Filistin toprakları Gasıp Siyonist Rejim’in işgali altındaymış, mazlum Filistinlilere yardım etmek tüm Müslümanlara görevmiş.” Yok efendim neymiş; “İsrail, İslam ümmetinin kalbine saplanmış hançermiş.” Yok daha neler neler! Diline pelesenk etmiş: “Filistin’i özgürleştirelim, kıblegahımızı kurtaralım…” Akşam sabah nakarat gibi tekrarlamasa rahat etmiyor.

Adam meseleye kafayı o kadar takmış ki, tutup “Kudüs Günü” diye özel bir gün ilan etmiş!

Ya sana mı kaldı Filistin meselesi? Sen bir kez “Sünni” bile değilsin! Bak Arap Dünyasına; Suud’undan Katar’ına, Mısır’ından Ürdün’üne hepsi İsrail’le iş tutmak için sıraya girmişler. Onlardan bir defa olsun duydun mu “Kudüs ya da Filistin Davası” diye bir söz? Sen de aynı yolu takip et. Bırak, Filistinliler ne halleri varsa görsünler. Sen ticaretine bak, karına bak kardeşim…

3-Irak meselesi : Irak kurtlar sofrasında tam taksim edilmiş, harita da üçe beşe bölünmüşken İran tuttu tüm tarafların uzlaşabileceği planlar ortaya koydu. Tarafları yönlendirdi, ikna etti ve Irak’ın tek parça ve merkezi hükümet çerçevesinde kalabilmesi için büyük bir mesafe kat etti. Sofranın düzenini bozdu, hevesler kursaklarda kaldı.
Yine demeden duramayacağım: Ne güzel herkes taksimde, yeni sınırlarda, petrolün yağmasında anlaşmışken; Irak bölünüyor da derdi seni mi aldı? Hâlbuki Şiiler içine bir pay çıkmışlardı güney taraflarda. Ama İran’ı ikna etmeye bu da yetmedi. Her zaman ki gibi: “yok Amerikan emperyalizminin eli Irak’ın yakasından koparılsın, yok İsrail güdümünde yeni devletçiklerin açığa çıkmasına müsaade etmeyelim, yok Irak’ı ve bölgeyi tekfirci teröristlerden temizleyelim!..” Im da ım!..

4- Nükleer meselesi : Dünya da tam anlamıyla “nükleer teknoloji”ye ulaşmış ülke sayısı belli. Neredeyse geriye kalan iki yüz ülke ne yapıyor? Tabi ki efendilere tabi oluyorlar ve onlar ne pahaya ne kadar ihsan ederseler onunla yetiniyorlar. İran’ın her yerdeki mızmızlığı burada da tuttu: “Ben kendi imkanlarım ve kendi insanımın yeteneği ile nükleer teknolojiyi elde edeceğim. İlmin, bilimin ya da teknolojinin bir bölümüne tekel konulamaz. Evrensel olan bir değer ve imkandan kimse bizi mahrum edemez!” diyerek nükleer enerji peşine düştü.

Gerisi malum. Ambargolar, kısıtlamalar, tehditler, ayak oyunları, gerginlikler vs. vs. İran’a soruyorum: “Sen ne akla P5+1 ülkelerine sormadan nükleer enerji peşine düşersin? Sana mı kaldı nükleer teknolojinin önemini dünya halklarına anlatmak? Sana mı düştü Batı’nın bilim ve teknoloji tekelini delmek? Sende herkes gibi büyüklere tabi ol. Ne demişler: Salla başını al maaşını!

5-Emperyalizm ve Siyonizm meselesi : Dünya bugün global bir köye dönüşmüş durumda. Hoşuna gitsin ya da gitmesin, bu global köyün muhtarı da Amerika’dır. Amerika, Siyonist uşağı ile beraber bu köyde bir düzen kurmuş. Tamam, adil bir sistem olduğu söylenemez ama düzen düzendir. Atalarımız ne demiş: “Bal tutan parmağını yalar.” Bu global köyde sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel olarak aslan payının da köyün muhtarı Amerika ve Siyonist uşağının olmasından daha doğal ne olabilir?

Her yede çıbanbaşı olan İran, burada da hemen kendini belli ediyor. Neymiş efendim: “Dünya da büyük bir sulta düzeni varmış. Küresel adalet, halkların hürriyet ve saadeti için bu sulta sistemin yıkılması, değişmesi gerekiyormuş. Adalet, hürriyet ve eşitlik için dini, dili ve rengi fark etmeksizin dünyanın tüm mazlum ve mahrum halkları bilinçlendirilmeli ve harekete geçirilmeliymiş.”

Halbuki global köyden payını almak istiyorsan kethüda / muhtar ile uyumlu olmalısın. Köylüyü muhtarın zulmünden kurtaracağım diye ortaya düşersen işte böyle çekersin!..

 6- Kürt meselesi : GünümüzOrtadoğu’sunun en kadim sorunlarından biri “Kürt meselesi”dir. Emperyalizm İran, Irak, Suriye ve Türkiye coğrafyasında dört parçaya böldüğü Kürt halkının önce haklarının gasbedilmesini temin etti. Şimdi de haklarına kavuşturulma adına Kürt halkını Amerika ve İsrail’in kucağına itmeye ve bu mazlum halk üzerinden bahsi geçen dört ülkeyi küçük parçalara ayırmayı amaçlıyor.

İslami İran, ilk günden bu yana bu konuda da başkaları açısından günah telakki edilebilecek bir politika izledi. Hem bir yandan Kürt halkının tüm insani hak ve hürriyetlerine kavuşması gerektiğini savundu, hem de bölgede Amerika ve İsrail’in uydusu olacak yapılanmaların faşedilmesinde başrol oynadı. Kaç defa Amerika’nın planlarını bozdu. Kaç defa İsrail’in işlerini tersyüz etti. Siz Amerika olsanız, siz İsrail olsanız, İran’ı bir kaşık suda boğmak istemez miydiniz?

7-“İlkeli duruş” meselesi : Dünya devletlerinin istisnasız tamamı yanardöner bir politika yürütürler. Bazen öyledir bazen böyle. Yöneticilerle beraber düşünce ve eylem tarzları da değişir. Yeni hükümetler eski icraatları reddeder, yeni algılar üretirler. İslam ülkeleri de bu tespitlerimizin tam göbeğindedir. Hatta en fazla onlar pragmatiktirler. Yön ve yöntemleri çıkarlar belirler. Çıkarlar için vazgeçilmeyecek değer, çiğnenmeyecek ilke yoktur. Hesapların hepsi dünya için ve maddi temeller üzerine inşa edilmiştir.

İslam İnkılabı’nın izlediği siyaset, yol ve yöntemler olmasa bunların batıllığını ortaya koyacak hiçbir argüman olmayacaktı. İnsanın İran’a: “Kardeşim sen niçin Yunus Emre’nin odunu gibisin? Sen niçin çıkarlarını önemsemiyorsun? Ne tutturdun ilke diye ne tutturdun değer diye? ” sorası geliyor.

Ve yine insan merak ediyor: “Nasıl oluyor da İran, tüm ambargo, baskı, tehdit ve kısıtlamalara rağmen her zaman Emperyalizm ve Siyonizm karşıtı olabiliyor? Ve nasıl olabiliyor da İran yıllar yılıdır bin bir türlü bedel ödemesine rağmen her zaman mazlum ve mahrum halklardan yana olabiliyor? Ve nasıl olabiliyor da düşmanların çokluğu ve vahşiliği, dostların azlığı ve ihmalkarlığına rağmen bu ilke üzerine kurulu yoldan sapmadan yürüyebiliyor?” Bunlar affedilir cinsten günah değil vesselam…

Muntazar Musavi / Rasthaber

 

 

İslami İran cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, hiçbir güçlü devletin İran'ın bağımsızlığı ve gücüne zarar veremeyeceğini söyledi.


Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, Ruhani, dün İran'ın güneyinde yer alan Fars Körfezi sularında İran'a ait Cemaran kruvazöründe yaptığı incelemeler sırasında bu açıklamayı yaparken, İran milleti için silahlı güçlerin düşmana karşı gücünü en iyi şekilde göstermesinin çok önemli olduğunu söyledi.
İslami İran cumhurbaşkanı, İran silahlı kuvvetlerinin tatbikatları ve her an askeri hazırlık içinde olmalarını göstermelerinin gerçekte düşmanların İran'a yönelik şom emellerinin bozulmasına neden olduğunu söyledi.
İran cumhurbaşkanı, Muhammed Resulullah (S) adlı askeri tatbikatı İran ordusunun gücü ve her an hazırlıklı olduğunu göstermesi açısından önemli bir örnek olarak nitelerken, İran ordusu deniz kuvvetlerinin karasuları ve uluslar arası serbest sularda güçlü ve uyanık bir şekilde varlığını, İran silahlı kuvvetlerinin, teknik, donanım, eğitim, güç ve imanının göstergesi olarak niteledi ve İran ordusunun sağladığı güvenlik ve istikrar sayesinde ülkenin de ilerlemesini sağladığını söyledi.
Altı gün süren Muhammed Mustafa (S) adlı tatbikat dün İran cumhurbaşkanı ve üst düzey komutanların Umman denizinde katıldıkları özel bir törenle sona erdi.
 
 

İslami İran ulaştırma ve şehircilik bakanı Abbas Ahundi ile Irak ulaştırma bakanı Bakır Cebr'el Zubeydi arasında, demiryolları, ulaşım, hava seferleri, mühendislik hizmetlerinin ihracatı gibi konularda işbirliği anlaşması imzalandı.


Muhabirimizin bildirdiğine göre, dün Ahundi ve Zubeydi arasında imzalanan işbirliği anlaşmasına göre, İran'ın Şelemçe kentinden Irak'ın Basra kentine 37 km.lik demiryolu hattının kurulması kararlaştırılırken Ervend nehri üzerinde 700 metre uzunluğunda bir köprüyü de kapsayacak iki ülke arasındaki demiryolu hattı projesinin 19 ay içinde bitmesi kararlaştırıldı.
İran ulaştırma ve şehircilik bakanı, iki ülke arasında iktisadi, ticari ve kültürel alanlarda işbirliğinin geçmişe göre daha da gelişeceğini dile getirirken, Iraklı bakan da, iki ülkenin demiryoluyla birbirine bağlanacak olmasının ürünlerin ulaşımı, milyonlarca yolcunun gelip gitmelerinin rahat bir şekilde gerçekleşmesine vesile olacağını söyledi.

Ayetullah Cevad Amuli, tefsir dersinde istiğfar konusuna temas etti ve şu açıklamada bulundu: İki türlü istiğfar vardır: Günahın affı için edilen istiğfar ki insanların geneli hakkında söz konusu olan bir durumdur. İnsanlar yapmış oldukları hata ve günahlardan arınmak, temizlenmek için istiğfar ederler, Allah’tan mağfiret dilenirler. Fakat istiğfarın diğer türü, günahı önlemeye yönelik yapılan istiğfardır. Bu özel bir istiğfardır; peygamberlerin ve masum imamların istiğfarı bu kabildendir. Onlar, işledikleri bir günahtan dolayı değil, aksine günahın kendilerine uğramaması için istiğfar ederler.

 

Ayetullah Cevadi Amuli, Zümer suresinin 53. Ayetinin tefsirinde şu açıklamalarda bulundu:

“Ayette sözü geçen “kullarım” ifadesinin kapsamı geneldir ve tüm kulları kapsamaktadır. Zira bu ayetin devamında tehdit vardır. Ayette şöyle buyurmuştur: De ki: Ey kendilerine karşı taşkınlık yapan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Kuşkusuz, Allah bütün günahları bağışlar. Kuşkusuz O, çok bağışlayan ve sürekli merhamet edendir. Size azap gelmeden Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.

Burada Yüce Allah tüm kullarına bir hitapta bulunmuş ve onları tövbe etmeye teşvikte bulunmuştur. Allah’a yönelip tövbe etmek, başka bir ifadeyle istiğfar iki türlü tecelli edebilir: Günahın affı için edilen istiğfar ki insanların geneli hakkında söz konusu olan bir durumdur. İnsanlar yapmış oldukları hata ve günahlardan arınmak, temizlenmek için istiğfar ederler, Allah’tan mağfiret dilenirler. Fakat istiğfarın diğer türü, günahı önlemeye yönelik yapılan istiğfardır. Bu özel bir istiğfardır; peygamberlerin ve masum imamların istiğfarı bu kabildendir. Onlar, işledikleri bir günahtan dolayı değil, aksine günahın kendilerine uğramaması için istiğfar ederler.

safaqna

 

 

İran Petrol Bakanı Yardımcısı, petrol fiyatlarının düşüşünden sonra ABD'nın 90 milyar Dolar kazanç elde ettiği ve Rusya'nın 110 milyar Dolar zarar ettiğini açıkladı.


MHA'nın haberine göre, İran Petrol, Petrokimya ve Doğalgaz İhracatcıları ile görüşen İran Petrol Bakanı Yardımcısı Mansur Moazzemi, "Petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesi, kullanıcı ülkelerin marvarlıklarının artmasına neden olacaktır. Yapılan incelemelerde, Amerika'nın fiyatların düşüşünden 90 milyar Dolar kar elde ettiği ve Rusya'nın 110 milyar Dolar zarar ettiğini belirlenmiştir. BAE ve Arabistangibi OPEC üyesi ülkelerin üretimleri, petrol fiyatlarının düşmesindeki en etkili ülkeler olmuşlardır. İran bu fiyat düşüşlerinden en az derecede etkilendi" dedi.

Petrol fiyatlarının düşeceğinin tahmin edilebileceği iddiaları hakkında ise Moazzemi, "Petrol endüstrisi, tamamen stratejik bir endüstridir. Bu neden ile de petrol fiyatlarının düşeceğinin tahmin edilbileceği iddiası doğru değildir" dedi.

 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Amerika'nın yeni İranlı şirketleri yaptırım listesine eklemesine tepki gösterdi.


MHA'nın haberine göre, bazı İranlı şirketleri ABD'nin yaptırım uygulanması gereken şirketler listesine eklenmesine tepki gösteren İran DIşişleri Bakanlığı Sözcüsü, "Amerika tarafından gerçekleşen bu olay, Ortak Çalışma Planı'na tamame karşıdır. İran ve P5+1 arasındaki nükleer müzakerelerin devam etti bugünlerde bu olayın gelişmesi, iki taraf arasındaki iyi niyeti zedeliyor" dedi. Efhem ayrıca nükleer müzakerelerin 15 Ocak tarihinde ve bakan yardımcıları düzeyinde Cenevre'de düzenleneceğini açıkladı.

Efhem yapılan basın toplantısında Suriye krızi ve Rusya'nın Moskova'da ortak görüşme düzenlenmesi önerisi hakkında ise "Yaklaşık 4 yıl önce, Suriye krızinin başlamasından itibaren bu krizin sadece politik yöntemler ile çözüleceğini belirtmiştik. Bölgedeki değişiklikler ve gerçekler, bu yorumun doğruluğunu gözler önüne serdi. Biz de krizin sn bulması için yapılacak tüm politik çalışmalar, mantıklı yöntemler ve Suriye halkının rolüne değer verilmesine destek veriyoruz. Diyalog ve müzakerenin, Suriye'deki krızin çözülmesi için tek yol olduğu düşüncesindeyiz. Bu müzakereler, iki Suriyeli tarafın bir araya gelmesi ve yabancı gözlemcilerin katılımları ile düzenlenmelidir" dedi.

İran'ın bu çözüm önerisi için daha once Rusya ile görüşmeler yaptığını söyleyen Efhem, projenin diğer etapları için, ilk görüşmelerin düzenlenmesi beklemek gerektiğini söyledi. Efhem açıklamasının devamında, "Tüm tarafların krizin çözümü yolunda ve barışcıl bir politik çerçeve doğrultusunda ilerlemeleri ve ayrıca Suriye halkının seçimine saygı göstermeleri durumunda, krizin çözülebileceği görüşündeyiz. İran İslam Cumhuriyeti bu öneri hakkındaki olumlu görüşünü daha once de açıklamıştır. Bu önerinin, Suriye krizinin gerçekçilik ile çözülmesine yardımcı olmasını umut ediyoruz" dedi.

 

Cumhurbaşkanı 9 Dey gününü yasalara karşı teslim olma günü olarak değerlendirdi ve halkın bu günde ülkeye yakışmayan bazı hareketlere karşı tavır alarak son noktayı koyduklarını söyledi.


Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, Salı günü Çabahar şehrindeki Şehit Recai İskelesi’ne düzenlediği ziyarette konuşma yapan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 9 Dey gününün halka ve topluma olan mesajının, İkılap, İmam Humeyni ve Rehberlik makamına aşk ve vefa dersi olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı sözlerinde İmam Hasan el-Askeri (a.s)’ın şehadet yıldönümü için tasliyet arz ederek, “9 Dey Hamaseti’ndeki halkın geniş katılımından birlik ve beraberlik ve ayrıca yasalara saygı kavramını güçlendirmek için yararlanmalıyız ve bundan sonra ise hiç bir olayın ülkede ihtilaf ve ayrılık yaratmasına izin vermemeliyiz”dedi.

Hasan Ruhani halkın 9 Dey günü sokaklara dökülmesinin hiç bir parti ve ya hareketi desteklemek için olmadığını belirterek “Bugün yasalara karşı teslim olma günüdür ve halk bu günde ülkeye yakışmayan bazı hareketlere karşı tavır alarak son noktayı koymuşlardır” diye konuştu.

MHA'nın haberine göre, Ahvaz'da düzenlenen 23.Namaz Oturumu, İslam Lideri İmam Hamanei'nin gönderdikleri mesaj ile başladı.

 İmam Hamanei bu mesajlarında, oturum yetkililerinin kutsal ve değerli çalışmalar ile, tüm İran halkını namaz hakkın düşündürmeye davet ettiklerini, ve İslam tarafından belirlenen en benzersiz görev ve din ve dindarlığın temeli olan namaz hakkında tüm halkı biliçlendirdiklerin belirterek, bu çalışmaların tüm oturum düzenleyicileri için büyük bir başarı ve Allah tarafından verilen bir armağan olduğunu vurguladılar.

Bu çalışmaların sonuçlarının incelenmesi gerektiğinin altını çizen  İmam Hamanei, özellikle gençlerin Namaz kılmayı hafife almamaları ve Namaz'a kalite veren tevazü kriterinin önemsenmesi gerektiğini belirttiler.  İmam Hamanei beyanatlarının devamında ise cami yapımı, okul ve üniversitelerde Namaz okumanması ve kara ve hava yolculuklarında Namaz okunabilmesi için çalışmalar yapılmasın, tüm medya araçlarında Namaz ile ilgili eserler  ve bu kısa ama düşünce dolu bir görev olan Namaz için kitaplar ve makaleler yazılmasını istediler.

 İmam Hamanei mesajlarının devamında ise bu değerli oturum ve çalışmaların sonuçlarının incelenmesi için çaba gösterilmesi, ve sanoçların takip edilmesinin işin en önemli bölümü olduğunu belirterek, oturumun düzenlemesinde emeği geçen tüm çalışanlar için başarı temennisinde bulundular.

Fars Haber Ajansının verdiği habere göre, ABD ve Avrupa ülkelerine ait savaş gemileri, İran Ordusunun Muhammed Resulallah (saa) isimli büyük askeri tatbikatının düzenlediği bölgeden deniz kuvvetlerinden gelen uyarı ardından çekilmek zorunda kaldı.

Tatbikat sahasında uçuş yapan İran ordusuna ait bir uçak, keşif görevi sırasında, ABD ve Avrupa’ya ait savaş gemilerini tatbikat bölgesinden geri çekilmesi konusunda uyardı.

Bu arada, İran İslam Cumhuriyeti ordusu, Muhammed Resulullah (saa) tatbikatında yeni avcı mayın sistemini başarıyla test etti.

Fars Haber Ajansının bildirdiğine göre, tatbikatın dördüncü gününde düşmanın İran karasularına sızmasını engellemek için donanmaya bağlı uçaklar, gemiler ve denizaltıları Umman Denizi’nde tatbikat bölgesini geniş çapta mayınla döşedi.

Öte yandan deniz kuvvetleri donanma gemileri; ticari gemileri ve petrol tankerleri mayınların tehlikesinden korumak amacıyla RH helikopterleriyle mayın arama operasyonu düzenledi. Mayın arama operasyonunda İran’ın en yeni mayın arama sistemi ilk kez devreye girdi.

Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Habibullah Seyyari, yeni sistemin, denize döşenen güdümlü mayınları bulmak için kullanıldığını belirtti