کارگر

کارگر

 İslam Devrim Muhafızları Genel Komutanı, silahlı kuvvetlerin düşman karşısında tam olarak hazırlıklı olduğunu ifade ederek, İran’ın, düşmana ağır şekilde karşılık vermeye hazır olduğunu bildirdi.

Mehr haber ajansının Sepah News’a dayandırdığı habere göre, Huzestan eyaletinde yer alan Dezful ve Şuşter Devrim Muhafızları ve Seferberlik Güçleri’nden oluşan topluluğa hitaben konuşan İslam Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Muhammed Ali Caferi, Devrim Muhafızları, bütün kapasitelerini ve düzen getirilerini kullanarak devrimi geçmişteki gibi korumaya yönelik çabaladığını ve bu yolda da aydın ufuklara doru yol aldığını ifade etti.

Dünya emperyalizmin kendi toplumlardaki durumuna işaret eden Tümgeneral Muhamed Ali Caferi, krizle pençeleşen İslam devrimi düşmanları bu krizi diğer ülkelere taşıyarak kendi kamuoyununu kontrol etmek niyetinde olduklarını belirtti.

Cafer, İran milleti aleyhindeki sulta düzeninin komplolarına işaret ederek, düşmanın eskimiş komploları İslam devriminin temellerini daha da güçlendirdiğini kaydetti.

İslam Devrim Muhafızları Genel Komutanı, silahlı kuvvetlerin düşman karşısında tam olarak hazırlıklı olduğunu ifade ederek, İran’ın, düşmana ağır şekilde karşılık vermeye hazır olduğunu bildirdi.

 

 İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Suriye halkının mevcut zor şartları başarı ve sağlıkla atlatacağını bildirdi.

MHA - İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, dün Suriye başbakanı Vail el-Halki'yi kabulünde, Suriye'de krizin devam ettirilmesi yönünde gösterilen çabalara temasla, "çatışmalara son verilmesi, ulusal uzlaşı ve Suriye'de seçimlere gidilmesinden başka bir çözüm yolu bulunmamaktadır, bazılarının Suriye'ye yüklemek istedikleri olumsuz şartların, Suriye halkının dayanışması ve gönül ortaklığı ile en kısa zamanda son bulmasını temenni etmekteyim" dedi.

Cumhurbaşkanı muhtelif alanlarda Tahran-Şam ilişkilerinin daha da geliştirilmesi zaruretini vurgulayarak, İran ve Suriye'nin kendi ekonomik potansiyellerini bu iki ülke halklarının menfaati doğrultusunda kullanabileceklerini bildirdi.

Suriye başbakanı Vail el-Halki de bu görüşmede, Suriye düşmanlarının muhtelif cephelerde almış oldukları yenilgi ardından taktik değiştirerek bu kez Suriye ekonomik-sanayi alt yapısını hedef aldıklarını ve müstekbirliğin, Suriye halkını ekonomik açıdan kıskaca almaya çalıştığını, ama Suriye halkının tüm gücüyle bu baskılar karşısında direnmekte olduğunu söyledi.

 

CIA İran Kürtleri için devrede

ABD, İran’da iç karışıklık için faaliyetlerini son dönemde yoğunlaştırdı. CIA, çok sayıda parçaya bölünmüş olan İran Kürt örgütlerini birleştirmek için harekete geçti. Eşzamanlı olarak İran Azerileri içinde çalışmayı yoğunlaştıran CIA, operasyonu Türkiye üzerinden yürütüyor. ABD, Azeri ve Kürt muhalefeti oluşturma çabasının yanısıra, Halkın Mücahitleri Örgütü’nü de canlandırmaya çalışıyor.

ABD, İran’a yönelik ekonomik yaptırımlarla, gerçekleşecek bir ekonomik krizin pususuna yatmış durumda. Bu durumda, altyapısı oluşturulan muhalefetin devreye sokulması hedefleniyor. Son dönemde, Amerikan yönetimine politika seçenekleri hazırlayan kuruluşlarda bu yönde artan yayınlar dikkat çekiyor.

Operasyon merkezi ABD Büyükelçiliği

ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone, göreve geldiği ilk günlerden itibaren Türkiye ile İran’ın arasını açacak girişimlerde bulundu. Ricciardone, 2010 ve 2011’de iki kez Türkiye’deki Büyükelçiliği’nin onaylanması için Senato Dışilişkiler Komitesi’ne sunum yaptı. Her ikisinde ağırlıklı olarak, İran konusunda Türkiye’yi ABD’nin yanında konumlandıracak faaliyetler içinde olacağını vurguladı. Sıradan bir büyükelçi olmanın ötesinde Amerikan derin devletinin çekirdek ekibinde yer alan Ricciardone, Kürt uzmanlığıyla tanınıyor. Ricciardone, 1999 yılında ABD’nin Irak koordinatörlüğü görevine geldiğinde, İran Kürtleri ve PKK ile de temaslar yürütmüştü.

Antalya’da Azerilerle toplantılar

CIA’nın geçmişten bu yana İran Azerileriyle ilgili faaliyeti Azerbaycan’ın yanısıra ağırlıklı olarak Türkiye üzerinden yürüttüğü biliniyor. CIA, MİT ve Emniyet istihbaratı ile işbirliği halinde İran Azerbaycanı’ndan çeşitli grupları Türkiye’de örgütlüyor. Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre, son dönemde bu yöndeki faaliyetlerde dikkat çekici bir artış var. Bu faaliyet kapsamında, Suriye muhalefeti için de bir merkez olan Antalya’da İranlı gruplarla çeşitli toplantılar yapıldığı belirtiliyor.

Halkın Mücahitleri’yle Türkiye’de toplantı

Yine BOP kapsamında Ön Asya ülkelerinin tamamında “muhalif gruplar” örgütlemek için üs olarak seçilen İstanbul’da da İran’a yönelik son dönemde artan toplantıların yapıldığı kaydediliyor. Ekim ayında İran’ın Farsnews haber ajansı, Iraklı kaynaklara dayandırarak, İran yönetimi karşıtı Halkın Mücahitleri Örgütü lideri Meryem Recavi’nin İstanbul’da Suriye gündemli bir toplantıya katıldığını duyurdu. Türkiye’deki ABD Büyükelçiliği’nin koordinatörlüğünde yapılan toplantının gündemiyse, Halkın Mücahitleri Örgütü’nün Lübnan’da Suriye sınırında bir kamp edinmesi olduğu ileri sürülmüştü. Halkın Mücahitleri Örgütü, Suriye-Lübnan sınırındaki askeri karargah üzerinden Lübnan Hizbullah'ına ve Lübnan'daki İran Devrim Muhafızları'na karşı savaşmayı hedefliyor.

Irak ile İran’ın ilişkilerinin iyileşmesine paralel olarak, iki ülke arasındaki savaş döneminden beri Irak’ta konuşlanan Halkın Mücahitleri, sınırdaki Eşref kampından Maliki Hükümeti’nce çıkartıldı. 2010 yılında da Irak güçleri Eşref kampına baskın düzenlemişti.

İran Kürtlerini birleştirmek için toplantılar

Son dönemde dikkat çekici bir faaliyet de, İran’daki Kürt örgütlerini birleştirmek için yürütülen çalışmalar. Irak’ın kuzeyinde üslenen İranlı Kürt örgütleri arasında 2012 yılının sonuna doğru birlik ve ortak çalışma görüşmeleri konusunda irden fazla toplantı gerçekleştirildi. 2006 yılındaki ayrılığın ardından 2012 Aralık ayında ilk kez biraraya gelen İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin (İKDP) iki kanadı yeniden birleşme görüşmelerini başlatma kararı aldı. İki partiyi görüşmek için ikna eden kişi ise, Fransa’nın Erbil’deki Başkonsolosluğu görevini yürüten Frederick Tissot. CIA ile yakın bağları bilinen Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü mensubu olan Tissot, 1980’li yıllardan itibaren Irak ve İran Kürt örgütleriyle ilişkisi bulunan bir kişi.

Ağustos ayında da İKDP ile bir başka Kürt örgütü Komala ortak bir açıklama yayımlayarak, İran’da federalizm için ortak çalışma yapacaklarını açıkladı. Ortak açıklamada, Komala lideri Abdullah Mohtadi, 27 Ağustos’ta Al Arabiye televizyonunda katıldığı bir programda, Batı’nın İran’a yönelik bir askeri operasyonunda Tahran rejimini desteklemeyeceklerini açıkladı.

17-18 Kasım’da Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da “İran’da Demokrasi için Birlik” adıyla bir toplantı düzenlendi. İranlı değişik grup ve kişilerden oluşan 120 kişinin katıldığı toplantıya İKDP ve Komala temsilcileri de katıldı.

 Fikret Akfırat    16/01/2013

ULUSAL

 

Filistin İslamî Cihad Hareketi Tahran Temsilcisi Dr. Nasır Ebu Şerif, İran'ın İslam ümmetinin mihveri olduğunu vurgulayarak, “Eğer bir gün İslamî İran bir saldırıya maruz kalırsa İslamî mukavemet hareketleri vazifeleri gereği İran'ı kesinlikle destekleyeceklerdir” diye konuştu.

İran'ı İslam ümmetinin dışında göstermeye çalışanlar olduğunu kaydeden Dr. Ebu Şerif “İslam Cumhuriyeti ümmetin mihveridir” dedi.

Kum Masumiye Medresesi'nde düzenlenen İslam İnkılâbı: Mevcut ve Muhtemel Tehlikeler Oturumu'nda konuşan Dr. Nasır Ebu Şerif, mazlum Filistin halkına verdiği destekten ötürü İran İslam Cumhuriyeti'ne teşekkür ederek başladığı konuşmasında Siyonist rejimin son Gazze saldırısına ve mukavemetin zaferine değindi.

İran'ın desteği olmadan zafer kazanamazdık

“İran İslam Cumhuriyeti son saldırıda esaslı ve belirleyici bir rol üstlendi” diye konuşan Dr. Ebu Şerif, dünya kamuoyunun Siyonist rejimin Gazze'de işlediği katliama sessiz kaldığını hatırlatarak şunları kaydetti: “Türkiye ve Katar gibi birçok ülke kazanılan son zaferde İran İslam Cumhuriyeti'nin rolünü görmezden gelmeye çalışsa da mukavemet hareketleri İran olmadan bu zaferin ve izzetin kazanılamayacağını açık bir dille ifade ettiler.”

Dr. Ebu Şerif, “İslamî Cihad Hareketi İran'ın Gazze halkının zaferinde esaslı bir rol oynadığını resmen açıklamıştır ve açıklamaktadır. İslam Cumhuriyeti'nin maddî ve manevî destekleri olmasaydı Filistin halkına zafer nasip olmazdı” dedi.

İran'ı kesinlikle destekleriz

İran'ın bölgedeki mukavemet hareketlerinin yardımcısı ve yoldaşı olduğunu vurgulayan Dr. Ebu Şerif, İran'la anlaşmalı olduklarını ifade etti ve “Eğer bir gün İslamî İran bir saldırıya maruz kalırsa İslamî mukavemet hareketleri vazifeleri gereği İran'ı kesinlikle destekleyeceklerdir” diye konuştu.

Ebu Şerif konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ne yazık ki bazı ülkeler İran'ı İslam ümmetinden uzaklaştırmak için çaba gösteriyor. Oysaki biz İslam Cumhuriyeti'nin İslam ümmetinin temel parçası ve mihveri olduğuna inanıyoruz. İran'ı İslam ülkelerinden ve İslam ümmetinden ayırmaya çalışan her türlü girişim engellenmelidir.”

Batılı ülkelerin ve onlara tabi Müslüman ülkelerin İran İslam Cumhuriyeti'ni düşman olarak nitelemesine değinen Dr. Ebu Şerif, “Bu ülkeler Siyonist rejimin düşmanlığının üzerini örtmek istiyorlar. Fakat Müslümanlar uyanmıştır ve böylesi komploların tuzağına düşmeyeceklerdir” dedi.

Ortadoğu'daki İslamî uyanış dalgasına da değinen Dr. Ebu Şerif şöyle konuştu: “İslamî uyanış yüz elli yıl önce başlamıştır ancak İslam İnkılâbı'nın zafer kazanmasıyla yeni bir aşamaya girmiştir ve süreç hızlanmıştır. İslam İnkılâbı, etkisinden ötürü Arapların çok yönlü düşmanlıklarına maruz kalmıştır. Nitekim bugünkü İslamî uyanış bölge ülkelerinde hızla yayılmakta ve Amerika ile İsrail'in işini güçleştirmektedir.”

Siyonist rejim dize geldi

Filistinli mücahid Dr. Ebu Şerif, “Gazze şeridi yıllardan beri kuşatma altındadır ve halk, savaş imkânlarından yoksundur. Ancak mukavemet bugün kendisini öyle bir donatmıştır ki son savaşta sadece sekiz günde düşmanı dize getirmeyi başarmıştır” diye konuştu.

Dr. Ebu Şerif, “Mukavemetin, Siyonist rejimin stratejik bölgelerine yönelik saldırısı öyle bir noktaya varmıştır ki bu rejimin başbakanı ve üç milyon halkı sığınaklara kaçmak zorunda kalmıştır” dedi.

Siyonist rejimin kendisini hiçbir zaman bugünkü kadar tehlikede hissetmediğini ifade eden Dr. Ebu Şerif şöyle konuştu: “Siyonist rejim mukavemet hareketlerini İran'ın gücü olarak görüyor. Bu yüzden de İran'a saldıracağına dair haberler çıkararak psikolojik savaş yürütüyor. Kendi halkını ikna edebilmek için de önce Gazze'ye saldırdı. Niçin? Çünkü onlar Gazze'yi İran'ın sınırı ve mukavemet hareketlerini İslam Cumhuriyeti'nin gücü olarak görüyorlar.”

Siyonist rejime asla boyun eğmeyeceğiz!

Filistin İslamî Cihad Hareketi Tahran Temsilcisi Dr. Nasır Ebu Şerif, “Kimileri İsrail ile uzlaşı planı hazırlama peşinde. Biz şunu söylüyoruz: Filistin halkının haklarının kaybına sebep olacak her türlü siyasî girişime muhalefet edeceğiz” diye konuştu.

Dr. Ebu Şerif konuşmasının sonunda, “İsrail'in Filistin topraklarında yeri yoktur. Denizden karaya bütün Filistin toprakları Filistinlilere aittir. Bu Filistin halkının ve bütün özgür düşünceli insanların sözüdür. Biz sözümüzün arkasında duracağız” dedi.

Havza Haber Ajansı-medyaşafak

 

Mihmanperest, düzenlediği haftalık olağan basın toplantısında, ülkesinin nükleer silahlara dair görüş ve politikalarını açıkladı.

"İslami İran, kitle imha silahlarının kullanımına karşı olduğunu defalarca ilan etmiştir" diyen Mihmanperest, Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılmasını isteyen ilk ülke olduklarını söyledi.

Mihmanperest, "Nükleer silahlara sahip ülkeler, yasaları ihlal ediyor. Bir an önce, nükleer silahlardan arınmaya dair taahhütlerine uymalılar" diye konuştu.

İmam Hamanei’nin, "Nükleer silahların üretilmesi, bulundurulması ve kullanılması haramdır" şeklindeki fetvasının kendileri için bağlayıcılığına dikkati çeken Mihmanperest, "Bu fetva bizim için en yüce talimattır" dedi.

Mihmanperest, nükleer enerji çalışmalarının bu fetva temelinde yürütüldüğünü ifade etti.

Bazı ülkelerin, dini içerikli olduğundan fetvanın devlet için resmi bir bağlayıcılığı olamayacağı yönündeki görüşlerini değerlendiren Mihmanperest, "İslami İran, bu önemli fetvanın uluslararası bir belge olarak kaydedilmesi için BM’ye başvurmaya hazır" ifadesini kullandı.

ajanslar

 

Elektronik savaştaki sihalı kuvvetlerin tedbirlerini anlatan İran İslam Cumhuriyeti Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı, Fars Körfezi, Afganistan ve diğer savaşlardaki düşman gücünü iyi analiz ettiklerini söyledi.

Haberleşme ve elektronik savaş şehitlerini anma töreni çerçevesinde gazetecilerin sorularına cevap veren İran İslam Cumhuriyeti Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Ahmed Rıza Purdestan, yeniden yapılandırılan Zülfikar tankın devrim yıldönümünde tanıtılacağının haberini verirken bu tankın seri üretimi başlayacağını bildirdi.

Haberleşme ve elektronikin gelecek savaşlardaki önemli konumuna işaret eden Tuğgeneral Purdestan, savaş ortamı düşman tarafından elektronik parazitle yüzde yüz düzeye ulaştığı takdirde İran’ın askeri elektronik uzmanları o parzitleri tamamen yok edeceğini, böylece füze ve komuta birlikleri görevini yerine getirebileceğini, bu ise İran silahlı kuvvetlerinin gücünden kaynaklandığını belirtti.

Fars Körfezi, Afganistan ve diğer savaşlarda düşmanı iyi analiz ettiklerini ve onların gücüne vakıf olduklarını dile getiren İran İslam Cumhuriyeti Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı, silahlarını yüzey ve alçak irtifada savunmaya yönelik dizayn ettiklerini ve düşmana kuvvetli bir şekilde cevap verebilecek güçte olduklarının altını çizdi.

 

 

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İran'da bilim ve teknolojide ciddi bir ilerlemenin olduğunu ve bu gerçeğin zaten herkes tarafından da görüldüğünü söyledi.

Tahran'da Razi Tıp Kongresi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İran milletinin başta tıp olmak üzere bilim ve teknolojide geçmişle mukayese edilmeyecek kadar ilerlediğini belirterek, İran'ın artık dünyada kendinden bilim ve teknolojideki ilerlemeleriyle tanınır hale geldiğini ve bu gerçekten dolayı da düşmanların İran'a yönelik baskı ve tehditlerini arttırdığını ama düşmanların bu gibi komplolarının İran İslam Cumhuriyeti'nin bilimdeki ilerlemesini asla önleyemeyeceğini söyledi.

İran'ın yüzyıllarca öncesinden beri bilimde kendinden bahsettirdiğine dikkat çeken cumhurbaşkanı Ahmedinejad, İran'ın, milletlerin hizmetinde olacak her türlü ilerleme ve kalkınmayla gurur duyduğunu zira insanlığa hizmetin, dünyada barış ve güvenlik getireceğine inandığını ve İran'ın da bugün bu inançla hareket ettiğini ve ilimde elde ettiği tecrübeleri diğer milletlerin hizmetinde kullanılmasına da hazır olduğunu bildirdi.

İran cumhurbaşkanı İran'ın son olarak 30 kadar yeni ilaç ürettiğini ve bunların 1 ay sonra tanıtılacağını belirterek, İran'ın ilaç sanayinde geldiği noktanın gerçekte gelişmiş ülkelerle neredeyse mukayese edilebilir düzeyde olduğunu hatırlatarak, İran'ın başta tıp olmak üzere insan sağlığını ilgilendiren bütün alanlara çok büyük önem verdiğini ve bu durumuyla da zaten sürekli olarak dünyanın gündeminde olduğunu ifade etti.

Ahmedinejad geleneksel tıpla tedavinin de insanlığın hizmetine sunulmasında önem verilmesine vurgu yaparak İran'ın insanlığın hizmetinde yeni buluşlar için hizmet ederken zorba güçlerin insanlığı ortadan kaldırmak için mikrobik silahlar üretmelerini de kınadı

 

 İran İslam Cumhuriyeti’nin Türkiye büyükelçisi, hiçbir unsurun İran-Türkiye’nin ilişkilerini geriye itemeyeceğini ifade ederek, iki ülke arasındaki ticaret hacmin 100 milyar dolara ulaşması gerektiğini söyledi.

Batının İran aleyhinde uyguladığı yaptırımlar dolaysıyla İran ve Türkiye’nin ilişkileri etkilenip etkilenmediği Mehr haber ajansına muhabirine verdiği ropörtajda cevap veren İran İslam Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Bahman Hüseyinpur, İran ve Türkiye’nin ticaret ilişkiler düzeyinin düşmesini isteyen Batılı ülkeler bu doğrultuda baskı uyguladığını ifade etti.

Bahman Hüseyinpur, iki ülke arasındaki ilişkiler zeminine ve diyaloglara işaret ederek, bu yılda ilk kez ticaret hacmin 21 milyar dolara yükseldiğini ve detayları dile getirildiğinde düşman uyanacağını söyledi.

Başta Amerika olmak üzere Batılı ülkeler tarafından yapılan baskılara rağmen ticaret hacmin yükseldiğini ve düşmanlar dolaysıyla detaylarını anlatmanın mümkün olmadığını belirten büyükelçi Hüseyinpur, düşmanın İran-Türkiye ilişkiler yollarını kapatmak peşinde olduğunun altını çizdi.

İran İslam Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi, hiçbir unsurun İran-Türkiye’nin ilişkilerini geriye itemeyeceğini ifade ederek, iki ülke arasındaki ticaret hacmin 100 milyar dolara ulaşması gerektiğini söyledi.

İki ülke medyasının bilgili veya bilgisiz olarak ortamı germek istediğini, buna rağmen iki ülke yetkililerinin çabaları dolaysıyla ilişkiler devam ettiğini, çeşitli heyetler iki ülke arasında gidip geldiğini dile getiren Hüseyinpur, Suriye meselesi bile İran ve Türkiye ilişkilerini zedelemeyeceğini kaydetti.

 

 

Kum İslami İlimler Merkezi taklit merciilerinden biri, Şia ve Sünni müslümanlar arasında birlik ve dayanışmanın sağlanmasının, İslam düşmanlarının umutsuzluğa kapılmasına neden olduğunu bildirdi.

İran devlet televizyonun haberine göre, Kum İslami İlimler merkezi taklit merciilerinden Ayetullah Hüseyin Nuri Hemedani, İran'ın güneyinde yer alan Buşehr eyaleti din alimlerinden bir gruba hitaben yaptığı konuşmada, masum imamlar ve din alimlerinin her zaman tefrikacı komplolar karşısında müslümanlar arasında birlik ve vahdete vurgu yaptıklarını hatırlatarak Şia ve Sünni müslümanlar arasında birlik ve dayanışmanın olmasının İslam düşmanlarını umutsuzluğa kaptırdığını söyledi.

Ayetullah Hemedani konuşmasının bir başka bölümünde ise İslam İnkılabı ardından Şii müslümanların dikta yönetimler karşısında elde ettikleri üstün kudrete de temas ederek, "müstekbirlik ve dikta yönetimler liderleri İslam İnkılabının zaferiyle birlikte kendilerini tehlikede gördü ve bunun için de İran'a karşı 8 yıllık savaş başlatarak, bu büyük hareketi yok etmeye çalıştılar. Ancak bu yolda ağır bir yenilgi aldılar" dedi.

 

 Fransa’nın Mali’ye askeri müdahelesini değerlendiren İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, müslüman bir ülke olan Mali sorunları kökten çözülmesi gerektiğini söyledi.

Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, Fransa’nın Mali’ye askeri müdahelesini değerlendiren İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mihmanperest, İran İslam Cumhuriyeti’nin, binlerce insanın bölgede evsiz kalmasından üzüntü yaşadığını ifade etti.

Mihmanperest, Afrika bölgesindeki sorunların istişare edilerek işbirliği tutumuyla kökten çözülmesi gerektiğini konuşmasına ekledi.

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran İslam Cumhuriyeti’nin Mali sorunlarının çözülmesi için her çeşit işbiliğine hazır olduğunu bildirdi.