کارگر

کارگر

Bu yılkı Muharrem ayı merasimi sırasında Kum şehrinde bombalı saldırı komplosu etkisiz bırakıldı.
Mehr Haber Ajansı’nın Hükümet Bilgilendirme sitesinden aktardığı habere göre, İran İstihbarat Bakanı Hüccetül İslam Mehmut Alevi bu haberi vererek bu bombalı saldırı komplosunu planlayan kişilerin tümünün güvenlik güçleri tarafından yakalandığını belirtti. 

Alevi İran İslam Cumhuriyeti düşmanlarının ara sıra böylesi çirkin komplolar kurduğunu ama ülkenin istihbarat ve güvenlik güçlerinin her zaman bu çirkin komploları deşifre etmekte başarılı olduğunu da ekledi.

 

MAH'nın haberine göre İran Cumhurbaşkanı, Hasan Ruhani'nin bir günlük Bakü ziyareti çerçevesinde ve iki ülkenin  ortak çalışamalrına hız kazandırmak amacı ile, İranlı ve Azerbaycanlı yetkililer 5 yeni anlaşma ve işbirliği sözleşmesi imzaladılar.

Bu doğrultuda bilişim, teknoloji ve iletişim, ekonomik ve tekniş işbirlikleri, posta işbirlikler, yenilenebilir enerji ve sınır nehirleri düzenlemeleri hakkındaki anlaşmalar, Hasan Ruhani ve İlham Aliyev'in gözetimi altında imzalandı.

Ruhani’nin Azerbaycan ziyaretinin sonunda ortak bir bildiri yayınlandı
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Azerbaycan Cumhuriyeti ziyaretinin sonunda ortak bir bildiri yayınlandı.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, İran Cumhurbaşkanı Hsan Ruhani’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’ne düzenlediği bir günlük ziyaretin sonunda yayınlanan ortak bildiride  Tahran-Bakü arasındaki ilişkilerin genişlemesine vurgu yapıldı.

Yaptırım, Paslanmış Bir Silahtır
ikili görüşmeler için Bakü'ye giden Ruhani ,hiçbir gücün iki ülke arasındaki ilişkilere zarar veremeyceğini belirtti.
MHA'nın haberine göre bir günlük yolculuk çerçevesinde Bakü'ye giden İran Cumhurbaşkanı, Hasan Ruhani, İran ve Azerbaycan halkı arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesi gerektiğini belirterek, "İran ve Azerbaycan halkı, iki bedendeki tek ruh gibilerdir ve ortak kültür, inanç, din ve tarihe sahiplerdir. Bu neden ile de iki ulus arasındaki ilişkilerin gelişmesi için gereken temeller hazırlanmıştır ve milletlerin kazanç sağlayabilmeleri doğrultusunda ilerlemek gerekmektedir" dedi.

Ruhani sözlerinin devamında ise İran-Azerbaycan ilişkilerinin gelişmesi ile iki ülkenin de kazanç sağlayacaklarını belirterek, "iki ülkenin ekonomileri, birbirlerinin tamamlayacak ve beraber bir şekilde ilerleyebilir. Bu neden ile de iki ülkedeki ticari ve yatırım çalışmalarının daha da artması için uygulamalar yapılması gerekiyor. İran ve Azerbaycan, enerji, ticaret, iletişim, bilim ve teknoloji ve kültür konularında, birçok ortak çalışmaya imza atabilirler. Günümüzde de iki ülke devletinin, bu büyük kapasiteden yararlanmak için kararlı adımlar attıklarını görüyoruz" dedi.

Ruhani sözlerinin devamında ise İran ve Azerbaycan'ın coğrafi konumları nedeni ile, birbirleri için bir iletişim köprüsü niteliği taşıyabileceklerini belirterek, Hazar Denizi'nin yarattığı kapasiteler ve iki ülke arasındaki türistik ilişkiler konularına değindi ve "Hazar Denizi, yüzyıllar boyunca birlikte yaşayan ülkelerin barış, dostluk ve gelişim gölü olmuştu ve günümüzde de bu denizin yarattığı kapasiteleri, ülke halklarının çıkarları için kullanmalıyızdır. İki ülke arasındaki türistik ilişkileri de karşılıklı ekonomik, kültürel ve güvenlik kazançlar sağlayacak bir olay olarak kabul ediyor ve bu ilişkilerin gelişmesini destekliyoruz" dedi.

Ruhani açıklamasının devamında ise İran ve Azerbaycan'ın bölge huzuru için işbirliği çalışmaları içerisinde olduklarını belirterek, "İran, Orta Doğu bölgesinin barış, huzur ve dostluğa ulaşmasını istiyor ve bu doğrultuda da, elinden gelen herşeyi yapacaktır. Aşırıcılık ve terörizm, bölgemizin en büyük sorunlarıdır. Bu sorunlar ile mücadele etmeli ve önlerini kapamalıyız. İran, bölgenin huzur ve dostluğa ulaşması ve ılımlı bir şekilde yönetilmesini destekliyor" dedi.

Hiçbir üçüncü ülke veya gücün, İran ve Azerbaycan arasındaki ilişkele zarar veremeyeceğini belirten Ruhani, "İran ve Azerbaycan, yakın ve samimi ilişkilerin içerisindelerdir ve hiçbir üçüncü ülke veya gücün, bu ilişkilere zarar vermesine izin vermeyeceğiz. İran, komşu ülkeleri ile barış, kardeşlik ve birlik yolunda ilerlemek istiyor"dedi.

Ruhani sözlerinni devamında ise her zaman nükleer müzakereler sürecinde İran'a destek verdiği için Azerbaycan'a teşekkür ederek, İran'ın da tüm uluslararası oturumlarda Azerbaycan'ın destekçisi olduğunu belirtti. Ruhani İran'ın nükleer çalışmaları hakkında ise "Tüm ülkelerin UAEK ve NPT çerçevesinde, barışçıl nükleer enerjiden faydalanmaya hakları olduğu görüşündeyiz. Bazı ülkelerin bu modern teknolojileri özelleştirme çabalarına izin verilmemelidir. Yaptırımların, artık paslanmış ve çürümüş silahlar olduğu ve işlevlerinin olmadığını düşünüyor, ve dünya barışı için herkesin el ele vermesi gerektiğini savunuyoruz" dedi.

Ruhani sözlerinin sonunda ise Aras nehrinin, iki ülke arasındaki sınır olmasına dikkat çekerek, "İki ülke arasında mesafe yaratacak bir sınırı hiçbir zaman kabul edemeyiz ve sadece iki ülke ülke va halkın gelişimine yardımcı olacak Aras nehrini kabul ederiz"dedi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı, İlham Aliyev ise bu basın toplantısında yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik çerçevesindeki ilişkilere dikkat çekti ve "İki ülkenin tarihi ilişkilerinde, kardeşlik ve dostluğun her zaman olduğunu görüyor, ve bu kavramların, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimi için sağlam bir temel oluşturduğu görüşündeyiz" dedi ve sözlerine "Azerbaycan Cumhuriyeti, tüm uluslararası konularda, İran İslam Cumhuriyeti'nin yanında olacaktır"diye ekledi.

Ülkesinin İran ile olan politik ve ekonomik ilişkelirini geliştirmek için kararlı olduğunu belirten Aliyev, "İran-Azerbaycan arasındaki ekonomil ve politik ilişkilerin gelişmesi, bölgenin barış ve huzura ulaşmasında etkili olacaktır. İran ve Azerbaycan arasındaki ilişkiler sağlamdır ve hiçbir güç bu ilişkileri bozamaz" dedi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İki ülkenin cumhurbaşkanları tarafından imzalanan bu ortak bildiride İran İslam Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında siyasi, ekonomik, kültürel ve güvenlik alanlarındaki var olan işbirliğin genişleyerek devam etmesi vurgulandı.

Perşembe, 13 Kasım 2014 00:00

İran’ın kopyaladığı Amerikan uçağı

İran 2011 yılında düşürülen ABD ordusuna ait keşif uçağı model alınarak geliştirilen insansız hava aracının uçuş görüntülerini yayınladı.
 
 
 İran devlet televizyonuna konuşan İran Devrim Muhafızları Hava-Uzay Komutanı General Emir Ali Hacızade, kopyalanan RQ 170 model insansız hava araçlarından yıl sonuna kadar en az 4 adet üretilerek hizmete sokulacağını bildirdi. 

Hacızade, kopyalanan İHA için henüz bir isim belirlenmediğini ve isim konusunda İran halkından gelecek önerileri değerlendireceklerini de sözlerine ekledi.

İran, Aralık 2011’de hava sahasını ihlal eden ABD’ye ait RQ-170’I Afganistan sınırında elektronik harp sistemleriyle hasarsız olarak düşürdüğünü duyurmuştu. 

ABD, Afganistan’daki ISAF komutanlığı aracılığıyla yaptığı kısa açıklamada, düşen İHA’nın Afganistan’ın doğusunda görev yaparken kaybolan silahsız bir Amerikan keşif İHA’sı olabileceğini belirtmişti. 

İranlı askeri makamlar, Mayıs ayında, düşürülen uçak model alınarak geliştirilen insansız hava aracını tanıtmış ve yakında operasyonel hale getirileceğini bildirmişti. 

Amerikan Lockhed Martin şirketinin ürettiği RQ 170 Sentinel, CIA’in gizli operasyonlarda kullandığı, radara yakalanmayan dünyanın en gelişmiş istihbarat-keşif-gözlem uçağı olarak biliniyor.

Moskova Üniversitesi’nde enerji ve enerji güvenliği üzerine çalışan Yardımcı Doçent Tuğçe Sevim Varol, İsrail’in güvenliği, S.Arabistan ve Katar’ın çıkarı doğrultusunda Orta Doğu’da Kürdistan projesinin devreye sokulduğunu söyledi.
 

 Irak’ın kuzeyinde bağımsızlığını ilan edecek Kürt devletinin yaşaması için Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e koridor açılacağını vurgulayan Varol, “Kürt koridorunun taşları döşeniyor. Türkiye, en büyük politik gollerden birini yedi” dedi.

İsrail’in güvenliği, S.Arabistan ve Katar’ın çıkarları için Irak’taki Bölgesel Kürt yönetimi Suriye’nin kuzeyinden açılacak bir koridor ile Akdeniz’e bağlanaca Moskova Üniversitesi’nde enerji ve enerji güvenliği üzerine çalışmalarını sürdüren Yardımcı Doçent Tuğçe Sevim Varol, İsrail’in güvenliği, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’da İran, Irak ve Suriye’den oluşan bir Şii bloğunun ABD ve NATO üyesi Batılı devletler tarafından istenmediğini belirterek, bunun için Kürdistan projesinin devreye sokulduğunu söyledi. Irak’ın Kuzey’inde bağımsızlığını ilan edecek bir Kürt devletinin yaşaması için Suriye’nin Kuzey’in den Akdeniz’e bir koridor açılacağını vurgulayan Varol, şöyle konuştu:

Yeni yol planı

“Kürt koridorunun taşları döşeniyor. Amaç, Kerkük Ceyhan boru hattı ile Erbil’den gelen boru hattının birleştiği Fişabur’dan itibaren döşenmesi planlanan boru hattının yolunun üzerindeki güzergahı boşaltmak. Bu boru hattının Halep üzerinden geçirilerek Lazkiye’de Akdeniz’e ulaştırılması planlanıyor. Fişabur’dan Ayn el-Arap’a doğru yeni bir çıkış yolu planlanıyor. Buraları da tabii ki Peşmergeye verilecek. Kesinlikle ve kesinlikle ben buraya giren peşmergenin hiç bir şekilde geri çıkacağını düşünmüyorum. Mümkün değil. ABD, Ayn el Arap’ı tekrar Esad’a geri vermek için mi yardım etmiyor. Şunu da gözlemliyoruz. Her geçen gün Barzani bir devlet başkanı statüsüne yükseliyor.”

Türkiye gol yedi

Varol, Türkiye’nin tarihindeki en büyük dış politika gollerinden birini yediğini kaydederek, şöyle konuştu: “Çünkü, Bölgesel Kürt yönetimi ile kurduğu enerji politikaları ile zannetti ki, Barzani kendisine bağlanacak. Onun bütün enerji çıkışları Türkiye’den olacak. Ama Barzani Türkiye’den çıkışın değil, Suriye’den çıkışın peşinde. Türkiye’nin düşman sayısı daha fazlalaştı. Esad var, PKK var, PYD var, IŞİD var.

Peşmerge bile Türkiye’nin müttefiki değil. Türkiye bu sözde çözüm sürecinde PKK’ya o kadar çok göz yumdu ki PKK’nın orada devletçilik oyunu oynamasına. Şimdi Türkiye bundan pişman oldu ve geri adım atmaya çalışıyor. Ama iş öyle kritik bir noktadaki şimdi devletleşmeye çalışan Kürdistan, PKK’nın o bölgede kazandığı otoriteyi kaybetmesini istemiyor. Çünkü, peşmergenin PKK’ya da ihtiyacı var. IŞİD ile savaşmasında. Türkiye şu anda PKK’ya tekrar ‘Sen teröristsin’ tanımlaması yapmaya çalışıyor. İki yıldır yapmıyordu biliyorsunuz. Ama bu sefer karşısında koca bir blok var. Bu koca bloğun arkasında da bir ABD gölgesi var.

 

ajanslar

Medyada yayılan haberlere göre; ABD başkanı  Obama IŞİD ile mücadele konusunda, İmam Hamanei’ye gizli bir mektup yazdı..
 
Wall Street Journal gazetesinde de yer alan bu habere göre ABD başkanı, Barack Obama, geçen ayın ortalarında, İmam Seyyid Ali Hamanei’ye gizli bir mektup yazmış İran ve Amerika’nın IŞİD ile mücadele konusundaki ortak çıkarlarını kaydetmiştir.

İran halkı 4 Kasım Emperyalizmle Mücadele Günü ve Aşura Günü merasimleri çerçevesinde düzenledikleri gösteri ve mitinglerde attıkları sloganlar ve yayınladıkları bildirilerde Amerika ve İsrail’i insanlığın ve özellikle de Müslümanların baş düşmanı ilan etmiş ve ABD ile her türlü uzlaşma ve işbirliğini reddetmişti.

İmam Hamanei, bir süre önce yaptığı açıklamada, Amerikalı yetkililerin IŞİD ile mücadele konusundaki iddialarının tamamen boş ve içeriksiz olduğunu belirtmiş ve ABD Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün, İran’ın IŞİD karşıtı kurulan koalisyona davet edilmeyeceği açıklamalarına yanıt olarak, “Amerika’nın toplu bir yasadışı ve yanlış bir çalışma için İran’a davette bulunmaması, bizim için gurur ve onur kaynağıdır” demişlerdi.

İmam Hamanei ayrıca “IŞİD’in Irak’ta düzenlediği saldırılar sırasında, ABD’nin Irak’taki büyükelçisi İran’ın Irak’taki büyükelçisinden, iki ülkenin IŞİD ile mücadele konusunda görüşmeleri talebinde bulunmuştu. Irak’taki büyükelçimiz, bu konuyu açıkladılar. Bazı ülke sorumluları bu görüşmeye karşı değillerdi. Ama ben bu görüşmenin yapılmaması gerektiğini söyledim. Amerika, kötü niyet ve kirli amaçlar için bölgeye geliyor ve biz bu koşullarda Amerika ile ortak çalışma yapmayız. Amerika, İran’ın IŞİD karşıtı birliğe davet edilmediği yalanını söylüyor, halbuki İran ilk baştan beri böylesi bir birliğin kurulmasına karşı olduğunu belirtmişti” açıklamasında bulunmuştu.


Ömrünün 40 yılını Hz. Ali’yi (a.s) araştırmaya adayan “İnsanlığın Adalet Sesi: İmam Ali” eserinin sahibi Hristiyan düşünür George Jordac hayatını kaybetti.
 
  
Dünyaca tanınmış Lübnanlı şair, yazar ve tarihçi George Jordac, 83 yaşında hayatını kaybetti. Hristiyan bir aileye mensup olan Jordac, 40 yılını İmam Ali (a.s) hakkında araştırmaya adadığı ve bu konuda çok sayıda eser kaleme aldığı için ‘İmam Ali Aşığı’ olarak ün yaptı.

Jordac’ın, “İnsanlığın Adalet Sesi: İmam Ali” adlı müstesna eseri, Müslümanların yanı sıra diğer inanç mensuplarının da ilgi ve takdirini kazandı.

Emir’ül Müminin İmam Ali’nin (a.s) hutbeleri, mektupları, sözlerini ihtiva eden Nehc’ül Belaga’yı 40 kez okuyan ve ezber derecesinde bilen Jordac, kendi eseriyle ilgili olarak da “Onu yazarken sanki bir güç bana yardımcı oluyordu” demişti.

Hz. Ali (a.s) hakkında başka kitaplar da kaleme alan Jordac, “İmam Ali’yi (a.s) tanıdıktan sonra başka kimse hakkında kitap yazamayacağımı anladım” ifadesini kullanmıştı.

Jordac eserlerinde Hz. Ali (a.s) ve Nehc’ül Belaga ile ilgili olarak, “İmam Ali, insanlığın mirasıdır, adaletin sesidir. O, tarih kitaplarına sığmayacak kadar büyüktür, tarihin gerçeğidir. Kur’an-ı Kerim’den sonra en fesahatlı ve belagatlı kitap Nehc’ül Belaga’dır. Benim için semavi bir kitaptır. Arapça yazılan ilmi ve felsefi tüm kitapların özeti gibidir. Nehc’ül Belaga’yı okudukça, İmam Ali’nin mazlumiyeti daha bir anlaşılıyor” ifadelerine yer veriyor.

Anne ve babasının da Hz. Ali’ye olan sevgi ve saygısına tanıklık ettiğini anlatan Jordac, çocukluk yıllarındaki evlerinin giriş kapısının üstünde “Ali’den büyük yiğit, Zülfikar’dan keskin kılıç yoktur” ifadesinin bulunduğunu hatıralarında nakletmişti.

Jordac, İslam dünyasının önde gelen alimleriyle görüşüyor, düşüncelerini paylaşıyor ve çeşitli toplantılarda bir araya geliyordu.

 

ajanslar

 

Perşembe, 06 Kasım 2014 00:00

Batı Şeria direniş merkezine dönüşüyor

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, Ürdün Nehri Batı Yakasının da yakında aynı Gazze gibi Siyonist rejime karşı direniş merkezi haline geleceğini belirtti.     El-Ahde haber sitesine demeç veren Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, terör örgütü IŞİD’ı kuran ve destekleyen istihbarat teşkilatlarının başında MOSSAD’ın […]
 

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, Ürdün Nehri Batı Yakasının da yakında aynı Gazze gibi Siyonist rejime karşı direniş merkezi haline geleceğini belirtti.

El-Ahde haber sitesine demeç veren Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, terör örgütü IŞİD’ı kuran ve destekleyen istihbarat teşkilatlarının başında MOSSAD’ın geldiğini ifade ederek, bu bağlamda çok sayıda kanıt ve belgenin ortada olduğunu belirtti.

Terör örgütü IŞİD’in İslam adı altında eylem yaptıklarına temas eden Emir Abullahiyan, IŞİD eylemlerinin İslam ile hiç alakası olmadığını, tam tersine İslam’ı karalamaya çalıştığını kaydetti.

Bazı bölgesel ve uluslararası istihbarat servislerinin “tersine mühendislikle”, bölgeyi yıkmaya çalıştığını söyleyen İran Dış İşleri Bakan Yardımcısı, bunların Dera’dan başlayarak Suriye’de sahte bir devrim çalışmaları başlattıklarını ve hemen ardından muhaliflere silah sevkiyatına start verdiklerini hatırlattı.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı sözlerinin başka bir bölümünde, İran’ın terörle mücadele eden Irak halkı ve hükümetine desteğinin devam edeceğini belirtirken, BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Stephan D. Mitstura’nın görevinde başarılı olmasının Suriye halkının taleplerine dayalı gerçekçi siyasi çözüm sunulmasına bağlı olduğunu ifade etti.

Emir Abullahiyan, İran’ın terörle mücadele için Lübnan ordusuna destek verdiğini de sözlerine ekledi.

 irna
 


Aşura merasimlerine düzenlenen bombalı saldırılarda çok sayıda kişi şehit oldu….
 
 
NİJERYA

Nijerya’da İmam Hüseyin’e (a.s) matem merasimi düzenlemek için bir araya gelen Yobe halkına terör saldırısı düzenlendi. Düzenlenen bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre 23 kişi şehit olurken çok sayıda kişi de yaralandı.

İrna haber ajansının Fransa haber ajansından naklettiği habere göre, Nijerya’nın Yobe eyaletinde düzenlenen matem merasimine el yapımı patlayıcılarla saldırdığı ve bu saldırı sonucunda ise 23 kişiyi şehit ve çok sayıda kişiyi ise yaraladığını bildirildi.

El-Meyadin ise hayatını kaybedenlerin sayısının ondan fazla olduğunu aktardı.

IRAK

Irak’ın başkenti Bağdat’ta akşam saatlerinde düzenlenen eş zamanlı saldırılarda ilk belirlemelere göre, 9 kişi şehit olurken, 32 kişide yaralandı.

Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre,  Hz. Hüseyin ve 71 arkadaşının şehit edilişini anma amacıyla düzenlenen “Aşura Törenlerinin” yapıldığı Kazimiyye bölgesindeki Adalet Polis Merkezi’ne atılan havan topu sonucu 1 polisin şehit oldu, 7 polis de yaralandı.

Kazimiyye’deki saldırılara eş zamanlı olarak, Bağdat’ın El-Griat, Suleyh Polis Merkezi ve Tunus semtinde meydana gelen bombalı saldırılar sonucu ise 8 kişi şehit olurken 25 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Saldırıların sorumluluğunu henüz üstlenen olmadı.

 

SUUDİ ARABİSTAN

Suudi Arabistan polis güçleri Aşura günün ilk saatlerinde matem gruplarına silahlı saldırı düzenledi. Saldırıda 8 kişi ölürken, 30’u aşkın kişi de yaralandı.

Bu arda Arabistan mahkemeleri ülkenin doğusundaki olaylara karıştıkları suçlaması ile 5 kişiyi 5 ila 10 yıl hapse mahkûm etti.

 

BAHREYN

Halife rejimi güvenlik güçlerinin Muharrem ayı dolayısıyla Bahreyn’deki 19 köyde düzenlenen matem merasimlerine katılanlara yeniden saldırdı.

Bahreyn İnsan Hakları Cemiyeti yayınladığı bildiride, ülkenin 19 köyünde muharrem merasimlerine katılan matemcilere saldırı düzenlemeleri ve halife rejiminin dini ve mezhebi merasimlerin düzenlenmesi özgürlüğünü yasaklama çalışmalarını şiddetle kınadığını beyan etti.

Bildiride, her türlü dini ve mezhebi merasim düzenlenmenin insanların en doğal ve temel hakkı olduğu ve Bahreyn hükümetinin tüm uyarılara rağmen insan haklarını çiğnemeye devam ettikleri vurgulandı.

Daha önce dikta halife rejimi güvenlik güçleri, Muharrem merasimlerine saldırmış, Bahreyn’in çeşitli bölgelerinde Aşura simgelerini ve bayraklarını yok etmişti.

 

HİNDİSTAN

Muharrem ayının yedinci gününde Keşmir polisi cop ve göz yaşartıcı gaz ile Hz. Hüseyin’e yas tutan Ehlibeyt aşıklarına saldırdı.

Keşmir polisi tarafından düzenlenen saldırılar sonucu yaklaşık 10 kişi gözaltında alındı. Yaralılar hakkında ise henüz bir açıklama yapılmadı.

Ayrıca Muharrem ayı münasebetiyle düzenlenen merasimlerin hükümet aleyhinde protestoya dönüşmemesi için Tasua ve Aşura gününde matem merasimleri düzenlenmemesi için sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

İran’ın Türkiye Büyükelçisi Alirıza Bikdeli, “İran ve Türkiye ya birlikte kazanacak, ya da birlikte kaybedecek” dedi.
 

 İran’ın Türkiye Büyükelçisi Alirıza Bikdeli, bölgenin geleceğini İran ve Türkiye arasındaki teamülün biçimi belirleyeceğini belirtti. 

Bir dergiye mülakat veren Bikdeli, bölge dışı aktörlerin bölgeye yönelik yaptıkları planları bir yana, bölgenin kaderini asıl bölge ülkelerinin tutumu belirleyeceğini kaydetti. 

Bikdeli, bu çerçevede İran ve Türkiye ya birlikte kazanacağını, ya da birlikte kaybedeceğini vurguladı. 

Bikdeli ayrıca, İran ve Türkiye ilişkilerinin korunması her iki ülkenin ve bölgenin yararına olacağını ifade etti.

Lübnan Hizbullah Partisi Genel Sekreteri Hasan Nasrullah bölgedeki savaşın kesinlikle dini ya da mezhepsel bir savaş olmadığını vurgulayarak; bu savaşın tüm bölge halklarının kader ve geleceğini belirleyecek savaş olmasıyla herkesi ilgilendirdiğini vurguladı
 

 Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Beyrut’un güneyinde bulunan Seyyidüşşüheda kompleksinde düzenlenen ve binlerce kişinin izlediği Muharrem ayı sohbetlerine video-konferans şeklinde katıldı.

Nasrullah konuşmasında; “savaşımız herkesi ezmek ve yok etmek isteyen tekfirciler, ABD hegemonyası ve İsrail projesine karşı savaştır..” dedi.

Nasrallah , terör örgütü IŞİD’in cinayetlerine temasla; ‘Eğer Hizbullah Suriye’de olmasaydı, IŞİD’in cinayetleri Lübnan’da aşiretlere de kadar yayılırdı” dedi.

Libya ve Mısır’da yaşanan olaylara ilaveten Suriye’de muhtelif terör örgütleri arasında yaşanan çatışmaların savaşın mezhepsel yada dini, Sünni yada Şii savaşı olmadığını net bir şekilde kanıtladığını vurgulayan Nasurllah; kimi taraf ve devletlerin kasıtlı bir şekilde bu savaşı dini savaş olarak yansıtmaya çalıştıklarına dikkat çekti.

 Nasrullah, Hizbullah hareketinin Suriye halkını teröristlere karşı savunmayı sürdüreceğini de söyledi.

Siyonist İsrail ve Amerika yanlısı işbirlikçi bazı çevrelerin, Hizbullah’ın Suriye halkını savunmasını siyasi düşmanlıktan dolayı çekemedikleri ve kabullenemediklerini belirterek, bunların gerçekte Lübnan halkını da düşünmeyen çevreler olduğunu söyledi.

Nasrallah konuşmasında ayrıca Hz.Mehdi’nin zuhurunun uluslararası bir vaka olacağını ve zamanın tüm tağutlarını yerle bir edeceğini; mustazafların iktidara geleceğini belirterek, ”Tabii bunun gerçekleşmesi için de ön hazırlığa ihtiyacı vardır. Yüce Allah mümin mustazafları iktidara ulaştıracaktır ve kıyametten önce onların hükümeti ahir zaman hükümeti olacaktır. Allah, nihayetinde Müslümanların muzaffer olacaklarını, müşriklerin ise yenilgiye mahkum olacaklarını vaad etmiştir. Müminler bu vaadlerin gerçekleşeceği günü sabırsızlıkla beklemektedirler” diye konuştu.

Nasrullah partisinin Mişel Avn’un Lübnan’da cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklediğini resmen açıklarken; Suriye ve İran’ın Lübnan’da cumhurbaşkanlığı seçiminin kolaylaştırılması karşılığında kimseden kesinlikle bir karşılık beklemediklerini belirtti.