
کارگر
Ramazan Ayı ile ilgili Şer’i Sorular (2)
Soru 1- Karı kocanın oruçlu iken birbirleriyle şehvetli bir biçimde oynaşıp, elleşmesi sonucu kadında sızıntı ve akıntı görülmektedir. Acaba bu sızıntı orucu bozar mı ve ayrıca bu sızıntı necis midir?
Cevap: imam Humeyni (r.a): karı kocanın oruçlu olarak oynaşması mekruhtur. Eğer oynaşma sonucu genellikle ondan meni gelirse veya meni gelmesi için oynaşılıyorsa, orucu batıldır ve kaza etmelidir. Ama eğer bu oynaşma sonucu ondan meni gelme adeti yoksa ve tesadüfen gelmişse orucu sahihtir ve kazası da yoktur.
Necis olma konusuna gelince: eğer meni olmazsa paktır.
Ayetullah Hamaney: Eğer kadın lezzetin doruğuna çıkar ve bedeni boşalır ve hafiflerse, cünüptür ve orucu batıldır.
Ayetullah Sistani: Eğer sızıntı cinsi şehvetin doruk noktasında iken çıkmışsa orucu batıldır ve sızıntısı da necistir.
Ayetullah Vahit Horasani: Eğer kadın lezzetin doruk noktasına çıkmazsa sakıncası yoktur ve orucu da batıl olmaz.
……………………………………..
Soru 2- Oruçlu bir kadın eğer az renkli ve bulanık çok az bir leke görürse acaba orucu bozulur mu?
Cevap: imam Humeyni (r.a): Eğer adet döneminde olmaz ve bir önceki adetinden on gün geçmişse hayız değildir ve eğer bu şekilde olmazsa olmaz.
Ayetullah Hamaney: Bir defadan oruç batıl olmaz, eğer üç gün üst üste kan görürse hayızdır.
Ayetullah Sistani: böyle bir kadın istihazedir.
Ayetullah Vahit Horasani: Batıl değildir, ancak istihaze ahkâmına tabidir.
………………………………………………
Soru 3- Bazen diş etimden kan gelmekte ve ağız suyuyla karışmaktadır. Eğer bunu yutarsam orucum batıl olur mu?
Cevap: İmam Humeyni (r.a), Ayetullah Hamaney, Ayetullah Sistani, Ayetullah Vahit Horasani…: Eğer diş eti kanı ağız suyuyla karışır ve (mustehlek olursa) yok olursa onu yutmanın bir sakıncası yoktur ve oruç bozulmaz.
Ayetullah Mirza Cevad Tebrizi (r.a): Eğer diş eti kanı ağız suyuyla karışmış ve (mustehlek olursa) yok olmuşsa vacip ihtiyat gereği onu yutmamak gerekir ve dışarı tükürülmelidir.
Açıklama: mustehlek olmak, yani kan az olur ve ağız suyuyla öyle bir şekilde karışır ki onun kan mı tükürük mü olduğu anlaşılmaz.
…………………………………………………
Soru 4- Ramazan Ayında diş doldurmanın hükmü nedir?
Cevap: tüm taklit merciler: Ramazan Ayında diş doldurmak, temizletmek ve çektirmek diş doktorları için caizdir, ancak oruçlu kişi kan veya diş aletleri vasıtasıyla ağıza dökülen suyun boğaza kaçmayacağından emin olması şartıyla caiz olur.
……………………………………………….
Soru 5- Acaba balgam yutmak orucu bozar mı?
Cevap: İmam Humeyni (r.a), Ayetullah Hamaney, Ayetullah Mirza Cevad Tebrizi, Ayetullah Vahit Horasani…: Balgam yutmak – öyle ki ağız içine gelmeyecek olursa- bir sakıncası yoktur. Eğer ağıza ulaşırsa vacip ihtiyat gereği onu yutmamak gerekir.
Ayetullah Sistani: Balgam yutmak – öyle ki ağız içine gelmeyecek olursa- bir sakıncası yoktur, ancak müstehap ihtiyat gereği onu yutmamalıdır.
Açıklama: Boğaz ve ağızın sınırı Arapçadaki “kha” (خ) harfinin telaffuz edildiği noktadır.
………………………………………………..
Soru 6- Oruçlu iken başı musluğun altına tutup yıkamanın hükmü nedir?
Cevap: Tüm taklit merciler: Orucu bozan şey: “Başı suyun altına sokmaktır” öyle ki su, başı bir defada tamamıyla kaplamalıdır. Ama başı musluğun altına tutmanın veya musluğun altında duş almanın bir sakıncası yoktur.
……………………………………………..
Soru 7- Eğer Ramazan Ayında Cenabet guslü almayı unutur ve birkaç gün sonra aklımıza gelirse teklifimiz nedir?
Cevap: Tüm taklit merciler: O günlerin tüm oruç ve namazlarını kaza etmelidir, ama keffare (fidye) vermesine gerek yoktur.
………………………………………....
Soru 8- Eğer birisi bir müddet namaz kılmış ve oruç tutmuştur, ama daha sonra cünüp olduğunu anlar böyle bir kişinin teklifi nedir?
Cevap: Tüm taklit merciler: Eğer nasıl cenabet olduğunu anlamazsa oruçları doğrudur, ancak namazlarını kaza etmelidir.
………………………………………
Soru 9- Seferi Oruçta mesafe ne kadardır?
İmam Humeyni, Ayetullah Hamaney: Şer’i Mesafe sekiz fersahtır o da ortalama olarak 22.5 kilometredir.
Ayetullah Tebrizi, Ayetullah Sistani, Ayetullah Vahit Horasani: Şer’i mesafe sekiz fersahtır o da yaklaşık olarak 22 kilometredir.
……………………………………..
Soru 10- Ramazan Ayında yarınki oruca niyet etmesek kaza edebilir miyiz? bizi aydınlatır mısınız örneğin: yarınki işimiz ağır ve dayanılmaz bir işse de olur mu kaza edebilir miyiz?
Cevap: Hiçbir surette böyle bir şey caiz değildir, ancak o gün sabah kısa bir yolculuğa çıkarak Şer’i mesafe kat edildikten sonra oruç bozulur.
Ramazan Ayı ile ilgili Şer’i sorular (1)
Sabah ezanı olmasına rağmen yemeğe devam etmek / Oruçlu birinin namahrem birine bakması / Parfüm, ruj, krem… Gibi şeylerin kullanılması / Duman yutmak / buharı teneffüs etmek / sabah ezanından önce ve sonra cünüp olmak
Soru 1- Eğer birisi sabah ezanı olmadığı düşüncesi ile sahura devam ederse, sonra sabah ezanı vaktinin geçmiş olduğu anlaşılırsa böyle birisinin orucunun hükmü nedir?
Cevap: İmam Humeyni (r.a), Ayetullah Hamaney, Ayetullah Tebrizi (r.a), Ayetullah Sistani, Ayetullah Vahit Horasani…: Eğer vaktin girip girmediğini inceleyip, tahkik etmeden sahura devam ederse oruç batıldır ve kaza edilmelidir.
Açıklama: Böyle birinin orucu batıldır, ama bu kişinin iftar ederek akşama kadar bir şeyler yiyip içme hakkı yoktur, bilakis akşam ezanına kadar bir şey yiyip içmemelidir yani normal olarak akşama kadar oruçlular gibi kalmalıdır.
………………
Soru 2- Oruçlu birinin namahrem birine bakması orucu batıl eder mi?
Cevap: Tüm taklit merciler: Hayır, Orucu sahihtir.
Açıklama: ama böyle bir iş orucun değer ve sevabını azaltır; çünkü göz, kulak, dil, kalp ve tüm azaları bütün hilaf ve günahlardan korumak farzdır.
………………………….
Soru 3- Acaba “Parfüm”, “Ruj”, “Şampuan”, “Krem” gibi şeylerin Ramazan Ayında kullanılması caiz midir?
Cevap: Tüm taklit merciler: Bunlardan hiç biri orucu batıl etmez, sadece eğer ruj dudaktan ağıza akar veya emerse o zaman caiz olmaz.
………………………….
Soru 4- Bazen oruçlu biri nakliye araçların yanında olduğunda bu araçların dumanı boğazına kaçar; acaba böyle bir kişinin orucu batıl olur mu?
Cevap: Tüm taklit merciler: Eğer katı duman boğazına kaçmaz düşüncesiyle bu araçların yanında durursa ve tesadüfen boğazına kaçarsa orucu sahihtir.
………………………….
Soru 5- Oruçlu birinin hamam ve banyodaki buharı teneffüs etmesinin hükmü nedir?
Cevap: Tüm taklit merciler: Hamam ve banyodaki buharın teneffüs edilmesi orucu bozmaz.
…………………………..
Soru 6- Eğer birisi Ramazan Ayı gecesi (sabah ezanından önce) muhtelim ve cünüp olursa ve sabah ezanına kadar cenabet guslü olmayı geciktirir ve sabah ezanından önce teyemmüm ederse acaba böyle birinin orucu doğru mudur?
Cevap: imam Humeyni, Ayetullah Hamaney, Ayetullah Cevad Tebrizi, Ayetullah Sistani…: Gusül almayı geciktirmek günah olsa bile, eğer sabah ezanından önce teyemmüm ederek oruç tutarsa orucu sahihtir.
Ayetullah Vahit Horasani: Vacip ihtiyat gereği teyemmüm ederek oruç tutmalıdır ve o günün kazasını da yerine getirmelidir. (yani orucu batıldır ve bir gün kazasını yerine getirmelidir.)
………………………………
Soru 7- Eğer birisi sabah ezanından sonra mutelim ve cünüp olur ve güneş batana kadar gusül almazsa acaba böyle birinin orucu doğru olur mu?
Cevap: Tüm taklit merciler: Hayır, acele bir şekilde gusül almasına gerek yoktur ve orucu sahihtir, ancak namaz için gusül almalıdır.
Myanmar’ın çığlığı
Dünya, gözleri önünde devam eden vahşete karşı sessizliğini sürdürüyor.
Güneydoğu Asya ülkesi Myanmar’ın batısındaki Arakan eyaletinde Müslümanlar Budistler tarafından canlı canlı yakılarak katlediliyor.
1000’den fazla Myanmarlının hayatını kaybettiği olaylarda, Bangladeş’e sığınmaya çalışanlar ise ekonomik ve siyasi gerekçelerle kabul edilmiyorlar.
Tarihi binlerce Kızılderili’yi katlederek başlayan ABD ve topyekûn batının geçmişi bu tür vahşet sahneleri ile dolu.
“…Kolomb ve onu takip eden İngiliz kolonicilerinin üzerinden 200 yıl geçtikten sonra Kolomb’u dostça karşılayan Taino yerlileri tamamen ortadan kaldırılmışlardı.”
“...Amerika kıtasında bulunan yerlileri yok etmek için dinamit ve makineli tüfek kullanıldığı gibi, Kızılderililerin dayanamadığı çiçek hastalığına yakalanmış kişilerin mikroplu elbiseleri onlara giydirilmiştir.”
“Piskopos Bartolome de Las Casas “Hint adaları halkının yok edilmesi” isimli eserinde İspanyolların yaptıkları zulüm ve katliam hakkında şunları söylemiştir: “…40 yıl boyunca kadın-erkek, çoluk çocuk 12 milyondan fazla insan, Hıristiyanların iğrenç eylemleri ve zorbalıkları ile öldürüldü…”
1500’lü yıllarda gerçekleştirilen bu vahşet ve soykırım 21. yüzyılda da aynı mantıkla devam etmektedir.
Ancak kan ve gözyaşının müsebbibi batı olduğunda bunları engellemek için hiçbir girişim söz konusu olmamaktadır.
Neden BM veya NATO devreye girerek Budistlere halen dur dememiştir?
Çünkü ölenler Müslümandır. Myanmar’da bir Müslüman soykırımı vardır ve bu durum batının umurunda bile değildir.
Myanmar, zulüm ve vahşet ile var olan batının inanç temelli politikalarına bir örnektir.
Aynı inancı paylaşmayanlar insan statüsünde dahi kabul edilmemektedir.
Newyork Times’ın haberine göre, ABD Suriye konusunda diplomatik çözümleri bir kenara bırakarak zorla devirme yolunu devreye koyacak. Ve bu konuda Türkiye ve İsrail beraber hareket edecekler.
Dünyanın gözleri önünde yeni bir vahşete hazırlanılıyor. Türkiye maalesef ses çıkarmıyor.
Myanmar’da mübarek Ramazan ayı içinde vuku bulan bu dramda ölenler din kardeşlerimizdir. Ama yine kimsenin sesi çıkmamaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş 26 Temmuz 2012
Ramazan'da Takva
Bismillahirrahmanirrahim
Melakut alemine yükseliş
Mubarek Ramazan ayında asıl mesele, Allah’tan gaflet etmiş, çeşitli arzularından dolayı sırat-ı mustakim yolunda ilerlemekten engellenmiş ve aşağıya doğru çöküşe inen insanın yücelmesi için büyük bir fırsat bulmasıdır. İnsanın ruhu ve batıni melekut alemine uruc/ yükselmeye meyillidir. Bu ay, insanın Allah’a yaklaşmasına ilahi ahlakla ahlaklanmasına vesile olmaktadır.
Elbette bu ayın dışında, beş vakit namaz gibi Allah’a yaklaşma fırsatları da vardır; kendimizi ıslah etmek, manevi hastalıklarımızı tedavi etmek, gafletten kurtulmak için namaz çok güzel bir fırsattır. Şimdiye kadar denemediyseniz mutlaka deneyin, namazdayken kendinize ve yaptıklarınıza dikkat ederseniz, namazdan sonra göreceksiniz ki namazdan önceki halinizle namazdan sonraki haliniz fark etmiştir. Namazda neyle meşgul olduğunuzun farkında olmanız şartıyla bunu göreceksiniz.
Namazdaki zikirlerin anlayarak söylenmesi işi kolaylaştırır. “Ben Arapça bilmiyorum zikirlerin manasını anlamıyorum”, demeyin; namazda devamlı okunan zikirlerin manasını normal bir insan dahi bir saat içinde öğrenebilir, çok kolaydır. Bunları tercüme eden kitaplar da mevcuttur. Eğer manalarına teveccüh eder birazda tedebbür ederseniz çok daha iyi olur, eğer bu kadarı da mümkün olmazsa en azından secdede bilinki Allah ile konuşuyorsunuz, rukuda Allah’a tazimde bulunuyorsunuz, kıraatta ( sure ve zikirleri okurken) kiminle konuştuğunuzu düşünün, bunun kendisi bile çok önemlidir.
Eğer namazda bu dikkat gerçekleşirse, Allah’ı anmak yani “vele zikrullahi ekber” gerçekleşmiş olur ki o zaman namazınız “müminin miracı” olur, sizi melekut alemine yüceltir. Melekut alemine uruc nişanesi, namazdan sonra ruhunuzda/batınınızda safa, nuraniyet ve letafeti hissetmenizdir.
Bütün ibdetler bizler için birer fırsattır ama mübarek Ramazan ayı bir yıl içinde istisnai bir fırsattır. Bu yirmidokuz veya otuz gün devamlı beş vakit namaz ve sünnetlerin yanısıra insana ekstra nuraniyet kazandıran dualar vardır, bu duaları bizim yararlanmamız için sunmuşlar; bu dualarda Allah ile nasıl konuşacağımızı, ona nasıl münacaat edeceğimizi bize öğretmişler, Allah’a hangi sözleri söylememizi beyan etmişler. Masum imamlardan nakl edilen duaların bazıları olmasaydı insan, Allah ile ne şekilde konuşacağını, Allah’tan nasıl bir dille isteyeceğini ve ona nasıl yalvaracağını bilemezdi.
Bunların yanısıra Ramazan ayında oruç tutmanın kendisi oruçlu insan için, maneviyat ve nuraniyet kazanma ortamını oluşturur, insanı ilahi feyzleri almaya hazırlar. Ramazan ayındaki amellerin tamamı; namazılarıyla, dualarıyla birlikte bir de Ramazan ayının baharı olan Kuran okuma buna eklenirse insanın kendisini yenilemesine, eğitmesine, yeniden yapılandırlmasına ve fesatlardan kurtulmasına vesile olacaktır. Ganimet bilinmesi gereken bir fırsattır. Asıl mesele şudur ki biz Ramazan ayında “seyr-i ilellah”ı gerçekleştirelim. Bazen Ramazan ayından sonra İmam’ın (r.a) huzuruna çıkardım, ondaki nuraniyetti hissederdim; konuşması, hareketleri, işaretleri, bir konuda görüş belirtmeleri Ramazan ayı öncesinden fark ederdi. Ramazan ayı yüce ve mümin insan için böyledir; kalbinde ruhunda öyle etki bırakır ve nuraniyet kazandırır ki insan onun huzuruna çıkınca muşahade edebilir. Konuşmasından nuraniyeti anlar. Biz de bu fırsattan istifade etmeliyiz.
Günahtan Uzaklaşma
Allah’a yaklaşmakta en önemli nokta günahları terk etmektir; sünnetleri, nafileleri ve diğer amelleri yapmak feri’dir, asıl mesele insanın günah işlemesine engel olmasıdır, bu da takvayla gerçekleşir. Takva, insanın sahip olması gereken en önemli, en yüce bir sıfattır. İnsanın günah işlemesini engelleyen takvadır. Günah insanın ilahi meğfiret denizinin kenarına ulaşıp ondan yararlanmasını engeller. Günah, dualarda hazırlıklı olmamızı ve muhtevasına teveccüh etmemizi engeller. Günah bırakmıyor biz kendimizi eğitip, manevi yapılanmamızı sağlayalım. “Seyr-i ilellah”ta ilk şart günahtan uzak durmaktır.
Elbette günahlar çeşitlidir; bireysel günah, toplumsal günah, dille, gözle, kulakla işlenen günahlar ve çeşitli yollarla işlenen günahlar. Günahın ne olduğu gizli değildir, herkes bilebilir günahın ne olduğunu.Ama bilmek yetmez dua eden, şeri vazifelerini yerine getiren kimse bu ibadetleri yapmanın yanısıra günahtan da kaçınmamış olabilir. Bu kimse, hastalıktan kurtulmak için ilaç kullanmasıyla birlikte hastalığına zarar veren yemekler de yiyen kimseye benzer, bu şahıs bilmelidir ki, o ilacın bir faydası olmayacaktır. Aşikardır ki, insan ruhuna zarar veren bir ameli işlerse ibadet ve dualarının faydası olmaz.
İlahi rahmet, mağfiret ve manevi feyzlerden yararlanmanın ortamını hazırlamak gerekir, bu da günahı terk etmekle mümkündür. Kumeyl duasında Emir-el Muminin buyuruyor: “ İlahi! dualarımı haps eden günahlarımı bağışla”. Günah duaların kabul olmasını engeller. Ebu Hamzay-i Sumali duasında buyuruyor: “İlahi! Sana itaat etmeme mani olan günahlarımdan beni uzaklaştır.” Vazifemi yerine getirmeme engel olan, sana yaklaşmama engel olan günahlarımdan beni uzak eyle. Asıl mesele günahı terk etmektir.
Ramazan ayında bütün çaba günahı terk etmek olmalıdır; Allah’ın yardımıyla riyazet ve alıştırma ile günahı kendimizden uzaklaştıralım. Eğer günah bizden uzaklaşırsa o zaman melakut alemine yükselmek mümkün olacak ve insan ilahi ve manevi seyrini tamamlayacaktır. Ama bu günah yüküyle mümkün değildir. Ramazan ayı günahlardan uzak durmak için büyük bir fırsattır.
İMAM HAMANEİ
Tercüme / Rasthaber
Vahidi:"İran'ın Suriye'de askeri gücü yok"
Vahidi: İran tam isabet sağlayan füzeler üretiyor
İran Savunma Bakanı General Vahidi, pek yakında tam isabet sağlayan yeni füzelerin seri imalatına başlayacaklarını da müjdeledi.
İran Savunma Bakanı General Vahidi, Bakanlar kurulu oturumundan sonra gazetecilerin sorularını cevapladı.
İran'ın avladığı Amerika'nın insansız uçağının şifrelerinin çözümü hakkında Vahidi, bu konuda başarılı olduklarını, ancak detaylarının açıklanmayacağını kaydetti.
Rusya ile S-300 füze savunma sistemi üzerindeki anlaşmazlıkla ilgili olarak Vahidi, İran her zaman Ruslarla bu konuda müzakere etmeye hazır olduğunu belirttiğini ifade etti.
General Vahidi ayrıca pek yakında tam isabet sağlayan yeni kuşak füzelerin seri imalatına başlayacaklarını, yine yeni nesil Hovercraftları da deniz kuvvetlerine teslim edeceklerini vurguladı.
İran'ın Suriye'de askeri gücü yok
İran Savunma Bakanı General Ahmet Vahidi Suriye ile ilgili soruları da cevapladı.
General Vahidi, İran'ın Suriye'de askeri gücü bulunduğu yaftaları, Suriye krizine taraf olan bazı devletlerin kendi kirli eylemlerini örtbas etmeye yönelik olduğunu vurguladı.
FHA Muhabirinin neden bazı medya organları İran'ı Suriye'ye askeri müdahalede bulunmakla suçladığı sorusuna cevap veren Vahidi, sulta düzeni bizzat dünyanın dört bir yanından teröristleri Suriye'ye sevk ettiğini belirtti.
General Vahidi, işte bu yüzden küresel istikbar bu hareketini örtbas etmek için sürekli İran'ı Suriye'de askeri güç bulundurmakla suçladığını kaydetti.
Suriye ordusunun teröristlerle tek başına müdadele edebilecek güçte olduğunu ve şimdiye kadar da başarılı olduğunu kaydeden General Vahidi, İran Suriye'de sadece büyükelçilik bulundurduğunu ve diğer ülkelerde olduğu gibi burada da yasal bir şekilde faaliyet yürüttüğünü vurguladı.
FHA
Suriyeli muhaliflere yardım için Adana’da gizli bir üs kurulmuş!
Türkiye’nin, Sudi Arabistan ve Katar ile birlikte Suriyeli muhaliflere yardım için Adana’da bir üs kurduğu iddia edildi. Ahmet Davutoğlu ise, PKK ve PYD'yi kastederek, "Sınırlarımızda terörist gruplara izin vermeyiz" dedi.
soL haberin Reuters Haber Ajansı’ndan aktardığı habere göre Dohalı bir kaynağa göre Türkiye, Katar ve Sudi Arabistan ile birlikte Esad’ı devirmeye çalışan Suriyeli muhaliflere, askeri yardım ve haberleşme desteğinde bulunmak için Adana’da gizli bir üs kurmuş. Bu üçlü içinde ana koordinatörlüğü ve kolaylaştırıcılığı ise Türkiye yapıyor.
Türkiye memnun
Sudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Prens Abdülaziz bin Abdullah el Suud Türkiye ziyareti sırasında Adana’da bir üs kurulması için istekte bulunuyor. Haberde, Türkiye’nin faaliyetlerini denetleyebileceği için üssün Adana’da olmasından memnun olduğu ifade ediliyor.
ABD ise bu olayda doğrudan rol almıyor, aracılar üzerinden çalışıyor. Aracılar silahlara ve güzergâhlara erişimi kontrol ediyor.
Haberde, Suriye karşıtı “komuta merkezinin” İncirlik Üssü’nde mi yoksa Adana’da başka bir yerde mi olduğunun bilinmediği belirtiliyor.
“Katar önemli görevler üstleniyor”
Haberde üç hükümetin muhaliflere silah sağladığı, bunların Türkiye, Katar ve Sudi Arabistan olduğu belirtiliyor. Katarlı kaynağın ifade ettiğine göre, Libyalı isyancılara silah temininde önemli bir rol oynamış olan Katar, Adana üssündeki operasyonların yönetilmesinde de anahtar bir rol üstleniyor. Kaynak ayrıca, bu operasyonlara Katar askeri istihbarat ve güvenlik yetkililerinin katıldığını belirtiyor.
“Üs, muhaliflerin nasıl büyük saldırılar gerçekleştirebildiğini açıklıyor”
Haberde, Adana’daki “komuta merkezinin”, organizasyon yeteneğinden yoksun, kötü silahlara sahip bir grup olan muhaliflerin, 18 Temmuz’da Ulusal Güvenlik binasına düzenledikleri saldırılara benzer büyük saldırıları nasıl gerçekleştirdiğini açıklayabileceği belirtiliyor.
Davutoğlu güldürdü: 'Sınırımızda terörist oluşumlara izin vermeyiz'
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kanal 24'e verdiğği röportajda, "Sınırlarımızda, PKK ya da El Kaide, herhangi bir terörist grubun yerleşmesine izin vermeyiz. Bunun etnisite ile bir ilgisi yok." dedi.
Kimsenin Türkiye'den gerekli olmayan riskler almasını beklememesini söyleyen Davutoğlu, "Ancak sınır güvenliğimizi hedef alan terörist bir yapı varsa, buna müdahale etmek bizim hakkımız ve görevimizdir" dedi.
Erdoğan Suriye’nin içişlerine karışmıyoruz diyor ama…
Erdoğan ve AKP’li yetkililer muhaliflere yardım ettiklerini inkâr etselerde, Türkiye’nin ‘müttefiki’ olan ülkelerden Suriyeli muhaliflere yardım edildiğine dair güçlü iddialar ortaya atılmaya devam ediyor.
Guardian, muhaliflerle silah alış-verişini koordine eden bir komuta merkezinin İstanbul’da kurulduğunu iddia etmişti.
New York Times, "üst düzey ABD'li yetkililer ve Arap istihbarat subaylarına" dayandırdığı haberinde, CIA'nin Türkiye'nin güney illerinde muhaliflere silah temininde bulunduğunu iddia etmişti.
Yine, İngiliz yazar Michael Weiss, Daily Telegraph'da yayınlanan yazısında, muhaliflerin Türkiye istihbaratıyla çok yakın ilişkiler içinde olduğunu, Türkiye’nin muhaliflere İstanbul’da eğitim verdiğini ve TSK’nın Suriye sınırına yakın yerlerde tutulan muhaliflere çok sayıda Kalaşnikov silah verdiğini iddia etmişti.
ABD El-Kaide’nin Suriye’ye sızmasına yardım ediyor
New York Times gazetesinden aktaran Antiwar isimli ünlü sitede “Kanıtlar Suriye’nin El Kaide bayrağı altında savaşanlar da dahil olmak üzere Sünni aşırılıkçılar için bir mıknatıs halini aldığını gösteriyor” deniliyor.
Öte yandan ABD İstihbarat Komitesi başkanı Mike Rogers Suriye’deki isyancı grupların dörtte birinin kendilerini El Kaide çatısı altında gördüklerini söylüyor.
El Kaide’nin Suriye’de giderek artan varlığı, teröristlere iletişim araçları, askeri istihbarat ve silah gönderen Washington’u rahatsız etmemişe benziyor.
Washington’un 18 Temmuz’da Şam’da gerçekleşen bombalı eylem karşısındaki sessizliği Moskova’nın şiddetli eleştirisi ile karşılaşmış, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ABD’yi “doğrudan terörizmi meşrulaştırmakla” suçlamıştı.
Amerikalı istihbarat yetkilileri daha önce CIA’nin Suriyeli isyancılara gönderilen yardımın aşırılıkçı unsurların eline geçmesini güvence altına alacak “sözde teftiş sürecini” ifşa etmişlerdi.
Bu süreç, güvenilmez üçüncü taraf kaynakların kullanımına dayanıyor. Söz konusu yetkililer ABD’nin, silah ve para yardımını alan grupların kimlik ve niyetlerinden en azından haberdar olduğunu doğruluyorlar.
medyaşafak
İran'ın BM temsilcisi Hazai:Bulgaristan'da terör saldırısı ancak İsrail'in işi olabilir
İran'ın BM daimi temsilcisi Muhammed Hazai, Bulgaristan'da gerçekleşen terör saldırısı ancak korsan İsrail gibi bir rejim tarafından yapılmış olabileceğini vurguladı.
BM güvenlik konseyinin Ortadoğu oturumunda konuşan Hazai, korsan İsrail'in İran'ı Bulgaristan'da siyonistleri taşıyan otobüse düzenlenen bombalı saldırı konusunda suçlamasını reddetti.
Hazai, tarih, korsan İsrail'in kendi vatandaşlarına yönelik terör eylemleri düzenlediği örnekleri ile dolu olduğunu, İran ise bizzat terör kurbanı olan bir devlet olduğunu vurguladı.
Hazai, bu tür terör eylemleri ancak şom mazisi, siyasi amaçlarına ulaşmak için kendi vatandaşlarına bile terör saldırısı düzenlemekten çekinmeyen korsan İsrail gibi bir rejim tarafından gerçekleşebileceğini ifade etti.
Ramazana özel
Cennette Reyyan denilen bir kapi vardir. Oradan sadece oruclular girer. Oruclular girdiler mi artik kapanir kimse oradan giremez.
Oruç tutan namaz kılan kimse mükafatını kıyamette aklı kadar alır
Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse sanki yıl orucu tutmuş olur.
Oruç perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf söyleyecek veya onunla kavga edecek olursa Ben oruçluyum desin (ona bulaşmasın).
Beş vakit namaz bir cuma namazı diğer cuma namazına bir Ramazan diğer Ramazana hep kefarettirler. Büyük günah irtikab edilmedikçe aralarındaki günahları affettirirler.
Oruçlunun uykusu ibadettir. Susması tesbihtir amelleri misliyle kabul edilir duası makbuldür günahı affedilir.
Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün. Anne ve babasına veya bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete girmeyen kimsenin de burnu sürtülsün. Ben yanında zikredildigim zaman bana salat okumayan kimsesinin de burnu sürtülsün!
Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız.
islam beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah"tan başka ilah olmadığına ve Muhammed"in O"nun kulu ve elçisi olduguna şehadet etmek namaz kılmak oruç tutmak Kabe"ye haccetmek Ramazan orucu tutmak.
Nice oruçlu insan vardır ki orucundan nasibi sadece aç ve susuz kalmasıdır. Ve nice geceleri ibadetle geçiren vardır ki bundan nasibi sadece uykusuz kalmasıdır.
Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!" desin (ve ona bulaşmasın)
Her iftar vaktinde Allah tarafindan (cehennemden) azad edilen kimseler bulunur. Bu (Ramazanin) her gecesinde olur.
Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa Allah onunla ateş arasına genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.
Oruç ve Sıhhat
İnsanı kemale doğru götüren orucun tıbbî ve sıhhî yararları, sayılmayacak kadar çoktur. Hemen hemen herkes tarafından az veya çok bilinen bu yararları tekrarlamaya ve hepsini açıklamaya gerek olmadığından, biz burada bunların bazılarına özetle değinmekle yetineceğiz.
Mide ve sindirim sistemi, insanın en çok çalışan organlarındandır. Günde normal olarak üç defa yemek yenilerek alınan gıdaların sindirimi, ayrımı, gerekli olanların emilmesi ve gereksiz olanların atılması için sindirim sistemi bütün gün boyunca durmadan çalışır. Oruç, bir yandan bu organların çabuk yıpranmasını engelleyerek onların dinlenip yeni güç kazanmalarını sağlarken, diğer yandan sağlık açısından önemli tehlikelere yol açan birikmiş yağların dışarıya atılmasını ve azalmasını sağlar.
Bazı tembel ve gevşek kimselerin tam imanla olmasa da bari sıhhî yararlarını göz önünde bulundurarak oruç farizasını yerine getirmeleri ve onun çeşitli yararlarından faydalanabilmeleri için nakledilen hadislerde apaçık bir şekilde orucun cismî yararlarına da değinilmiştir.
Bu hususla ilgili olarak Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
"Oruç tutun ki sağlam ve sıhhatli olasınız."[1]
Yine diğer bir hadiste şöyle buyurmuştur:
"Mide bütün hastalıkların kaynağıdır. Açlık ise, bütün ilaçların başıdır."[2]
Oruçlu kişinin gün boyunca tuttuğu orucu iftardan sonra aşırı yiyerek telafi etmeye çalışmaması durumunda o sıhhî faydaların daha iyi elde edilebileceği açıktır.
Tıp biliminin gelişmesi sonucu bazı uzman doktorlar yemek ve içmekten perhiz edip oruç tutmanın, tedavi için en iyi metot olduğunu tespit etmişlerdir. Bu konuda bir uzman şöyle demektedir: "Oruç aracılığıyla tedavi metodu öylesine mucizeler yaratmaktadır ki bu metodun uygulanması hâlinde pratik ve cerrahi tıp alanında birçok metot değişikliği meydana geleceği kesindir. Çünkü oruç tıp bilimine yepyeni ufuklar açmakta ve hastalıklarla mücadele alanında bu bilime çok etkili bir silah kazandırmaktadır. Bu, çok değişik şekillerde kullanılabilen ve çeşitli hastalıkların tedavisini mümkün kılabilecek bir silah olup çeşitli hastalıklara neden olan birçok şeyle mücadele ve birçok hastalığı iyileştirme alanında olumlu sonuçlar vermiş, istenen amaca ulaştırmıştır."[3]
Orucun tıbbî ve sıhhî yararları üzerine yapılan araştırmalar bu kadarla bitmiyor. Bu konuda daha pek çok ilginç araştırmalar vardır. Bu konuda daha çok bilgi sahibi olmak isteyenler, bu dalda yazılan kitaplara başvurabilirler.
Dar görüşlülerin sanılarının tam tersine sağlıklı kimseler için orucun hiçbir zararı yoktur. Oruç tutamayacak durumdaki hastalar ise, bu emirden muaftırlar. Ayrıca bir hastanın oruç tutması hâlinde hastalığı artacak veya uzun sürecekse, oruç tutmakla günah işlemiş olacağı gibi tuttuğu oruç da Allah katında kabul olmaz. Orucun kendisine zararlı olduğunu bilen birisi oruç tutmamalı, tamamen iyileştikten sonra yediği günler sayısınca kaza etmelidir.
Oruç, sağlığa zararlı olmadığı gibi vücut sağlığı için son derece yararlı bir ibadettir. Kendileri oruç tutmamakla yetinmeyip başkalarının da oruç tutmasını engelleyen ve orucun ülsere yol açtığını sanan bazı mideperestlerin bu iddiaları tamamen geçersiz ve asılsızdır. Bu tür saçma yalanlar, tembel ve midelerinin esiri olan zavallıların tek bahaneleridir. Böyleleri insanoğlunun özelliği olan azim ve iradeden yoksundurlar.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, orucun cismî ve sıhhî faydaları inkâr edilemeyecek kadar açıktır. Ancak orucun en önemli yararları onun sadece sağlık üzerindeki etkileri değildir. Ne yazık ki orucun faydaları üzerinde araştırma yapanlardan bazıları sadece onun bu yönüne dikkat çekmişlerdir. Oysa orucun en önemli yararları onun manevî boyutuyla ilgilidir. İnsanın kendisini hata ve kötülüklerden arındırması ve eğitip yetiştirmesi konusunda orucun manevî etkileri, cismî etkileriyle kıyaslanamayacak kadar değerli ve önemlidir.
Kaldı ki, söz konusu tıbbî yararları bile, İslâm dininin asaletini göstermektedir. Çünkü bu fıtrata dayalı semavî kurallar, bundan on dört asır önce yüce Allah'tan başkası tarafından gerçekleşmesi mümkün olmayan bir kapsam ve derin görüşlülükle zamanın cahil Arap ortamında öylesine tesis edilmiştir ki çağımızın medenî tıp bilginleri kendi dallarında bunca ilerlemiş olmalarına rağmen her geçen gün onun bilim ve hikmetinin ancak küçük bir kısmını anlayabilmekte ve keşfetmektedirler.
--------------------------------------------------------------------------------
[1]- Bihar'ul-Envar, c.96, s.255
[2]- Sefinet'ul-Bihar, Tıbb mad.
[3]- Yeni Metot, Oruç. Alexis Sofori