İran İslam inkılabı bundan 35 yıl önce 11 Şubat 1979 tarihinde, yani İran takvimine göre 22 Behmen’de zorlu bir süreci geride bıraktıktan sonra zafere ulaştı.
İran milleti 22 Behmen gününü milli iktidar ve izzetinin tecelli günü olarak kutlarken, bugün İslam inkılabı dünyada milletlerin haklarını savunma bağlamında en önemli örnek olduğu ve bu büyük ve kalıcı hareketin bölgede ve dünyada büyük değişimlere zemin oluşturduğu gözleniyor.
İran milleti son 35 yılda emsalsiz bir direnişle zorbalara karşı durmanın sadece bir şiar olmadığını ispatladı ve ayrıca pratik alanda da her türlü yaptırımı ve baskıyı ve kısıtlamayı büyük başarılara imza atmak için birer fırsata dönüştürebileceğini ortaya koydu.
Gerçekte İran’a dayatılan ekonomik kuşatmalar, sabotajlar ve komplolar, her biri kendine özgü zorlukları vardı. İran milleti bu zorlukları ve dayatmaları hiç bir zaman inkar etmedi, ama hepsinden de inkılapçı deneyimlerini geliştirme yolunda değerlendirdi.
İşte bu yüzden İran milleti küresel istikbarın her türlü komplosuna karşı direnmeyi başardı ve İslam inkılabı ilke ve ülkeleri yolunda direnişin derin ve köklü bir direniş olduğunu ortaya koyarak milletlerin küresel güçlere ve sultacılara karşı direnişlerine örnek oluşturdu.
Bir başka ifade ile 22 Behmen İslam inkılabı inkılapçı milletlerin harekete geçmesine vesile oldu. Bugün İran milletinin 22 Behmen zafer yürüyüşüne muhteşem ve coşkulu katılımının mesajı, her türlü sultacılığın reddedilmesi ve sultacı güçlere karşı haklarını savunmasından ibarettir. Bu mesaj, küresel istikbarı öfkelendiren ve çileden çıkaran bir mesajdır.
İran milleti her yıl düzenlenen 22 Behmen zafer yürüyüşlerine coşkulu katılımı ile İslam inkılabı dünyanın en halkçı inkılabı olarak ilk günkü gibi temel hedeflerine doğru ilerlediğini ve ülkülerinden zerre kadar taviz vermediğini ortaya koydu. 22 Behmen günü, İslam inkılabı tarihinde parlak günlerden biridir ve bu tarihi olayın en önemli derslerinden biri direniş ve ileriye dönük hareket etmek için milli irade dersidir.
İslam inkılabının zaferinden sonraki 35 yıllık deneyimler, bir millet izzetini, güvenliğini ve çıkarlarını elde etmek istiyorsa, derinmesi ve kendine güvenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. İran milleti 35 yıl önce böyle bir günde büyük zafer kazandı ve bu zaferin altın noktaları direniş, özgüven ve inkılapçı basiret oldu.
Tüm bunlar İran milletini elde ettiği kazanımları derinleştirmek ve İslam inkılabını asla durmayacak şekilde desteklemek ve aynı zamanda ileriye doğru ilerlerken zorlukların karşısında umudunu kesmemek için teşvik etti.
İran milletinin gerçekleştirdiği İslam inkılâbından sonraki yıllarda iki zıt akım sürekli karşı karşıya geldi.
Bu büyük savaşın bir tarafından talepleri üzerinde ısrarla duran büyük bir millet yer alırken, karşı cephede İslam inkılâbının en büyük getirisi olan İslam Cumhuriyeti nizamını teslim olmaya zorlamaya çalışan düşmanlar yer aldı.
Ancak İran milleti 35 yıl önce yaptığı çıkışla padişahlık ve saltanat düzenini İmam Humeyni (ra) önderliğinde yıkarak İslam Cumhuriyeti nizamını kurarken, bu gün yine büyük bir iktidarla düşmanların türlü komplolarına, baskı ve fitnelerine karşı direniyor ve tüm alanlarda tüm haklarını savunuyor.
İran İslam Cumhuriyeti her zaman diyalog ve teamülden yana bir tavır sergilemiştir, ancak aynı zamanda zorba devletlerin siyasi ve iktisadi baskı veya askeri saldırı tehditleri ile İran milletinin ilerleme yolunu engellemesine asla müsaade etmemiştir.
Bu iddianın ispatı, İran’ın çeşitli bilimsel ve teknolojik alanlarda nükleer teknoloji, nano teknoloji, tıp, kök hücre, hava uzay gibi alanlarda kaydettiği göz kamaştırıcı ilerlemeleridir.
İran son yıllarda çok sayıda araştırma amaçlı uydu ve canlı bir hayvanı uzaya göndermeyi başardı ve ayrıca bu uyduları taşıyan füzeleri ve rampalarını tamamen yerli imkânlarla üretti.
İran üç yıl önce Ümit uydusunu uzaya gönderdi ve bu süreç iki uydunun uzaya gönderilmesi ile devam etti.
İran şimdi 36 bin km yükseklikte yörüngeye telekomünikasyon uydusu yerleştirmeyi planlıyor. Bugün İran bilim ve teknolojik gelişme açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alırken, bilimsel büyüme açısından dünyada ilk sırada yer alıyor ve tüm bunlar Batı’nın yaptırımları ve sabotajlarına karşın elde edilen başarıdır.
Bu başarılar aynı zamanda İran milletinin düşmanlarına verilen en uygun cevaptır. İran İslam Cumhuriyeti son 35 yılda hiç bir zaman Batı ve Doğu’ya karşı boyun eğmedi ve şimdi de geçmişe nazaran daha da kararlı bir şekilde küresel istikbarın komploları ile mücadelesini sürdürüyor ve bu milli irade bölge milletleri için de en güzel örneği oluşturuyor. Bu çerçevede bu yıl 22 Behmen zafer yürüyüşleri Batılı zorbaların tüm tehditleri ve kuruntularına karşın sulta düzenine asla boyun eğmeyen ve basireti ile her türlü komployu etkisiz hale getiren bir milletin iradesini sergiliyor.
İran diplomasi arenasında da inisiyatifi kendi elinde bulunduruyor ve bu alanda da izzeti ve onuru ile sağlam adımlar atıyor. Amerika ve batılı zorbaların İran İslam Cumhuriyeti ile müzakerelerde tavır değiştirmesi de İran milletinin baskılara karşı direnişinin sonucudur.
İran’ın bu tutumu bir yandan dünya müslümanları ve mustazafları arasında umut ve şevk kaynağı olurken, öbür yandan küresel istikbarın tüm siyasi hesaplarını ve dünya üzerindeki sulta planlarını alt üst ediyor. Bu yüzden küresel güçlerin İslam inkılabını ve İran milletinin iktidarını reddetmeye çalışmasına şaşmamak gerekir.
Çünkü bu büyük zafer küresel istikbarla mücadele bağlamında yeni bir model sundu ve dünyanın zayıf ve güçlü kutupları arasındaki ilişkileri yeniden inşa etmeye başladı.
İşte bu iktidar sultacı devletleri İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı açıkça düşmanlık gütmeye yöneltti. Zorba devletler bu çerçevede Saddam rejimi aracılığı ile İran’a 8 yıllık savaş dayattı ve yine İran’a karşı iktisadi kuşatmaya geçti ve türlü yaptırımları dayatmak, inkılap karşıtlarını desteklemek ve hatta teröre baş vurmak sureti ile İslamî nizamı dize getirmeye çalıştı.
Bugün İran İslam inkılabının zaferi üzerinden 35 yıl geçiyor. Dünyanın büyük inkılapları ile ilgilenen uzmanlar İslam inkılabı dünyadaki diğer tüm inkılaplardan farklı olarak dünyanın hür milletlerine önemli mesajlar verdiğini ve bu zaferin küresel sultaya karşı mücadele için iyi bir örnek oluşturduğunu itiraf ediyor.
Gerçekti İran milleti bu inkılabı zafere ulaştırarak attığı büyük adım, sultacı güçlerin İran üzerindeki elini kesmesiydi
Ancak tüm bu gerçeklere karşın batıda bazı medya ve siyaset çevreleri hala İran milletinin azametini itiraf etmek istemiyor. Bu çerçevede Batı medyası ve siyaset çevreleri İran milletinin 22 Behmen zafer yürüyüşlerine milyonluk katılımını görmek istemiyor ve İslam inkılabı 35 yıl sonra nüfuzunu kaybettiğini telkin etmeye çalışıyor. Gerçi bu zümre bu yoruma kendileri bile inanmıyor, çünkü eğer gerçekten inansaydı, İslam inkılabı ve 22 Behmen zafer yürüyüşünü karalama kampanyası yürütmelerine gerek olmazdı.
Gerçek şu ki, İran milleti bugün geçmişe göre daha da güçlü, kararlı ve azim ve iradeleri ile arenada boy gösteriyor. İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei’nin tabire ile İran milleti iradelerin savaşında basireti ve çabası ile muzaffer oldu.
Bugün dünya kamuoyu İran milletinin azametini sadece 22 Behmen zafer yürüyüşlerinde değil, aynı zamanda tüm alanlarda ilerlemelerini ve başarıları görüyor ve bu da başta Amerika olmak üzere sulta düzenini çıldırtıyor.
İrib