İngiliz Şiiliği ise işin başında “velayet-i fakih“ doktrinine karşı aynı şeytani güçler tarafından Telaviv ve Londra’da hazırlandı, ve Londra’daki bazı Şii merkezleri tarafından Şia dünyasına aktarıldı. Irak merkezli bazı taklit merciilerinin Londra’daki temsilcilik ofisleri ve merkezleri maalesef bu akımın yayılmasına aracılık ve yataklık etti. Önceleri falanca taklit merciinin daha üstün(a’lem) olduğu iddiasıyla yayılan bu akım günümüzde müstekbir güçlerin İslam dünyasında ve özellikle de Şii bölgelerde truva atı görevi yapmaktadır.
Bismillahirrahmanirrahim
“Muhammed, Allah’ın peygamberidir ve onunla beraber bulunanlar, kafirlere karşı çetindirler, kendi aralarında merhametli, onları görürsün ki rüku etmekteler, secdeye kapanmaktalar Allah’tan lütuf ve ihsan ve razılık dileyerek; yüzlerinde, secde eserinin alametleri görünmededir ve onların bu vasıfları, Tevrat’ta da vardır ve onlara ait bu vasıflar, İncil’de de var; adeta ekilmiş bir taneye benzer ki filiz vermiştir, derken filizi kuvvetlenmiştir, derken kalınlaşmıştır da dümdüz boy vermiştir, gövdelerine dayanıp yücelmiştir; ekincileri şaşırtır, sevindirir, kafirleri, bununla kızdırıp yerindirmek için. Allah, inananlara ve iyi işlerde bulunanlara yarlıganma ve pek büyük bir mükafat vaad etmiştir.” Fetih/ 29
Geçen Cuma hutbesinde Amerikan İslam‘ı ve İngiliz Şiiliğine aynı şekilde tepki verilmesine dair ifade ettiğimiz sözlerimiz hakkında çeşitli kesimlerden bazı sözlü ve yazılı olumlu ve eleştirel tepkiler aldık. Alim ve aydınlarımızın bu gibi hassas konularda duyarlı olmaları takdire şayan bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Eleştirel tepkilerden biri de www.intizar.web internet sitesinin değerli yöneticileri tarafından verilmiştir.
Özelde bu kardeşlerimizin genelde çeşitli çevrelerin zihinlerindeki mübhem noktaların aydınlanmasına ayrdımcı olur ümidiyle birkaç noktanın yeniden aydınlığa kavuşturulması gerektiğne inanıyorum:
Amerikan İslam’ı ve İngiliz Şiiliği yeni bir konu olmayıp İslam İnkılabı’nın 1979 yılında İran’da zaferinden sonra ümmetin birlik ve beraberliğini yeniden ihya çalışmalarına karşı, bu çabaları başarısız kılmak amacıyla küresel istkbar/emperyalizmin zamanımızdaki önderi ABD, sömürü sistemini ABD’ye miras bırakan İngiltere, İslam dünyasının kalbine yerleştirilen Siyonist Rejim ve bu üçlünün İslam dünyasındaki gönüllü ve kukla işbirlikçileri tarafından başlatılmıştır ve hala da sürdürülmektedir.
Amerikan İslam’ı ve İngiliz Şiiliğinin ne anlama geldiğini daha önce açıkladık (http://rasthaber.com/ingiliz-siiligine-tepki-amerikan-islamina-da-gosterilmelidir/) yeniden üzerinde durmaya gerek yok. Amerikan İslam’ı yerine “Amerikan Sünniliği“ teriminin kullanılması yanlış ve tehlikelidir. Amerikan İslam’ı İslam İnkılabına paralel olarak Sünni- Şii demeden İslam dünyasının her yanında, İngiliz Şiiliği ise şiiler arasında sahnelendi. Her ikisinin de prototipi önce Avrupa ülkeleri ve Amerika’da hazırlanıp bu ülkelerdeki İslam merkezlerinin desteklenmesi suretiyle hayata geçirildi ve bu virus daha sonra bu merkezlerin aracılığıyla hedef ülkelere aktarıldı.
İşin başında Batı ülkelerindeki merkezlerin İslam İnkılabı düşüncesinden koparılarak karşı cephede yer almaları işini, ayrı bir ifadeyle Amerikan İslam’ının yayılması görevini Suudi Rejimi ve Vahhabilik akımı üstlendi. Petro-Dolarların gücüyle başarı kaydedilince aynı yöntem İslam ülkelerinde de uygulamaya koyuldu. İslam İnkılabının zaferinden önce Suudilerin ve Vahhabiliğin İslam dünyasındaki –özellikle de Türkiye‘deki- menfur konumunu bilmeyen yoktur. Bugün ülkemiz de dahil birçok ülkede cemaatlerden tutun hükümetlere kadar çeşitli kesimlerin Suudilerle/Vahabilerle işbirliği boyutu Amerikan İslam’ının geldiği noktayı göstermesi açısından ibret vericidir.
İngiliz Şiiliği ise işin başında “velayet-i fakih“ doktrinine karşı aynı şeytani güçler tarafından Telaviv ve Londra’da hazırlandı, ve Londra’daki bazı Şii merkezleri tarafından Şia dünyasına aktarıldı. Irak merkezli bazı taklit merciilerinin Londra’daki temsilcilik ofisleri ve merkezleri maalesef bu akımın yayılmasına aracılık ve yataklık etti. Önceleri falanca taklit merciinin daha üstün(a’lem) olduğu iddiasıyla yayılan bu akım günümüzde müstekbir güçlerin İslam dünyasında ve özellikle de Şii bölgelerde truva atı görevi yapmaktadır.
Bu her iki komplo planı da aynı değerde tehlikelidir ve müslümanlar sünnisiyle şiisiyle bu tehlikeye karşı uyanık olmalıdırlar. İmam Hamanei’nin „İngiliz Şiiliği“ tabirini birkaç yıl önce sarih bir şekilde kullanması meselenin ortaya çıkış tarihi değildir. Belki sorunun halk tabanına yayılması aşamasında halk kitlelerini aydınlatmaya yöneliktir. Yoksa hem İmam Humeyni hem İmam Hamanei daha İslam İnkılabı’nın ilk yıllarından beri doğrudan veya dolaylı olarak daima bu tehlikeye dikkat çekmişlerdir. Bizim bu hususlara duyarlılığımız yeni olmayıp daha Türkiye’de gündeme gelmeden yıllarca önce Avrupa’daki çeşitli seminer ve konferanslarda tehlikenin boyutlarına dikkat çekmiş ve yazılar yazmış bulunuyoruz. Rasthaber sitesindeki yazılarımıza bu sitenin birkaç yıl arayla iki defa kapatılmasından dolayı maalesef ulaşılamamaktadır. Sadece bir örnek olması için aşağıdaki linke bakılabilir: http://tr.jamnews.ir/TextVersionDetail/271160
Konudan uzak olduğumuza dair iddialar doğru değildir. İngiliz Şiiliği Türkiye’de daha gündemde bile değilken biz Avrupa‘da yıllardan beri Londra kaynaklı bu sapkın düşünceye sahip kişi ve çevrelerle mücadele halindeyiz.
Allah(cc) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Ey İman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa zarar verirsiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.“Hucurat/6
Ayet, müminlere hitaben duydukları bir haberi araştırmalarını emrediyor. İletişim çağında sosyal paylaşım siteleri haberin en hızlı yayılmasını sağlayan araçlardır. Ama bu iletişim kolaylığı ve süratin birtakım eksilerinin de olduğu dikkatten kaçırılmamalıdır. Dolayısıyla sosyal medya üzerinden yayınlanan bir haber bir mümin kardeşimiz hakkında kesin yargıya varmamız için yeterli değildir.
Bu olayın polemik konusu yapılıp daha da vahim durumlar oluşmasına sebebiyet vermemek, siyonistlerin ekmeğine yağ sürmemek için herkesin duyarlı olması gerektiğini düşünüyoruz. Biz ilahi vazife gereği İngiliz Şiiliğine hizmet edenleri deşifre etmenin yanısıra onların oyunlarına alet olanları da uyarmayı kendimize bir görev biliyoruz.
Öncelikle malum olay ile ilgili yanlış bilgilerin düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’de henüz gündeme gelmeden ve buna tepki gösterilmeden önce olaydan haberdar olduk. İnternette yayınlanan bir resimi bahane edip incelemeden araştırmadan saldırmak yerine Kur‘an’ın emri gereği araştırmak ve gerçekleri öğrenmek için doğrudan kendileriyle görüştük. Görüşmeye katılanların kendilerine ulaştık ve görüşmelerin mahiyetini öğrendik. Yanlış yaptıklarını hatırlattık. Bu arkadaşlar verdikleri cevapta İngiliz Şiiliği çevreleriyle uzaktan yakından bir bağları olmadığını, İngiliz Şiiliği ile alakalı bir tavır ve davranışlarının bulunmadığını, hatta bu oyundan habersiz olduklarını belirttiler. İnternette; email, whatsApp, facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde paslaşarak değil , Iğdır ve İstanbul‘da kendileriyle yüz yüze görüştük. Bu görüşme, ilk defa İngiliz Şiililerinin kendi televizyonlarında yayınlandı , sonra da resimleri internette servis edildi. Görüşenler ise daha sonra olacaklardan habersiz kendi sitelerinden yayınladılar.İngiliz uşaklarının servis ettiği görüşme bandı ve resminin arkasında bir oyun olduğunu açıkladık. Konunun üzerine fazla gidilmemesi gerektiğini, kasıtsız ama basiretsiz ve bilinçsizce sıradan bir ziyaret olduğunu hatırlattık. Bunun başka mecralara çekileceğini söyledik.
Şimdi konu, İngiliz Şiilerine ve onlarla görüşenlere tepki gösterilip gösterilmemesi konusu değildir, konu ingiliz şiilerinin servis ettiği tv kayıdı ve resim ile fitne çıkarmalarına karşı dikkatli olmaktır. Yani görüşenler, bu ziyaretlerinde İngiliz Şiiliğini benimseyecek bir davranışta bulunmamışlardır ama ingiliz şiileri bunu kullanmışlardır. Biz de bunu fark edip Türkiye’de dostları oyuna gelmemeleri için uyardık. Malesef bazı kardeşlerimiz acaleci davranarak konuyu incelemeden tepki gösterdiler ve Cuma hutbesindede de işaret ettiğimiz oyuna geldiler. Yoksa maksadımız, İngiliz şiiliğinin maşalarını ve onlarla görüşenlerin hatalarını savunmak veya temize çıkarmak değilidir.
Avrupa Ehlibeyt Alimler Birliği olarak bir bildir yayınladık, orada da ilahi vazifemiz gereği fitneye dikkat çektik.
http://rasthaber.com/ateab-birlige-cagirdi/
İnsanın aklına “bulanık suda balık mı avlanıyor“ düşüncesi geliyor. İngiliz Şiiliğini bahane edip birilerinden intikam mı alınmak isteniyor? Amacımız Amerikan İslam’ı ve İngiliz Şiiliğinin mahiyetini ifşa etmek ve her ikisine de gereken tepkiyi göstermeye dikkat çekmektir.
Aydınlatılması gereken sorulardan biri de; İngiliz Şiiliğinin maşalarıyla görüşenlere karşı bu kadar katı tavır alınırken Amerikan İslam’ını hakim kılan devlet kurumuyla irtibatta olmak neden maslahat oluyor?
Bizim mücadelemiz Amerikan İslam‘ı ve İngiliz Şiiliğine karşı aynı seviyede olmalıdır. Bunun yanısıra müstekbirlerin planlarını da iyi okuyup basiretli davranmaktır. Bizi kutuplara bölüp birbirimize karşı cepheleştirmelerine engel olmaktır.
Siyaset-din ayrılığını savunan düşünce, Batı istikbarı ile uyum içinde yaşayan bir düşünce, Batı insan hakları beyannamesini temel yasa olarak kabul eden düşünce, müstekbirlerle barış, uzlaşma ve kardeşce geçinmeyi öngören düşünce, dinin tağut rejimlerinin emrinde olmasına rıza gösteren düşünce, istikbara, zülme, sömürü ve işgale karşı direnişi rededen düşünce Amerikan İslam’ının nişaneleridir. Amerikan İslam’ını ilk defa Merhum İmam Humeyni gündeme getirmiştir.
İngiliz Şiiliği; Amerikan İslam’ına paralel olarak “velayet-i fakih“ düşüncesini devre dışı bırakmak isteyen bir zihniyet, dini merceiyeti zayıflatıp inzivaya sürüklemek isteyen bir zihniyet, tağutlara karşı kıyam, inkılap ve direnişe karşı bir zihniyet, istikbara karşı mücadele ve cihada karşı bir zihniyetten ibarettir. İngiliz Şiiliğini de ilk defa açık bir şekilde İmam Hamanei dile getirmiş ve tehlikelerine dikkat çekmiştir.
Son söz: Şeytanın hilelerinin sonu yoktur. Amerikan İslam’ına mücadele verilmesi gerekir, ama bu mücadelede dikkatli olunmazsa bazen onların oyununa gelinebiliyor. İngiliz Şiiliğine karşı mücadele verilmelidir, ama karşı tavır koyayım derken bazen şeytanın oyunlarına gelinebiliyor. Hepimizin dikkatli olması gerekir.
Sabahattin Türkyılmaz