ABD’nin İran Uçağını Tacizinde Bilinmeyenler

Rate this item
(0 votes)
ABD’nin İran Uçağını Tacizinde Bilinmeyenler

İsmail Bendiderya - 23 Temmuz günü İran’ın Mahan Air firmasına ait sivil yolcu uçağı Tahran’dan Beyrut’a doğru giderken belirsiz savaş uçaklarının tacizi sonucu aniden irtifa kaybetti ve bu da bazı yolcuların yaralanmasına yol açtı.


 Uçak, dakikalarca süren bu baskı ve taciz altında, son anda en uygun kararı vererek Suriye’nin başkenti Şam havaalanına inmek zorunda kaldı.

Bu olayda, son zamanlarda gelişen bazı karanlık vakalara ışık tutacak çok önemli iz ve işaretler olduğu kanaatindeyim.

Mesele hiç de göründüğü kadar basit bir taciz, korkutma veya mahalle kabadayılığının anlık bir hoyratlığı değil..

Çok daha ince ve şeytanca bir oyun, son anda bozulmuş olmasaydı, kimse bu detayın farkına varamayacaktı…

   ***

Öncelikle şunu hemen belirtelim: Bu taciz, tamamen uluslararası havacılık kanunlarına aykırı bir durum; nitekim İran İslam Cumhuriyeti de hemen durumu BM ve ilgili diğer hava kurumlarına şikayet etti ve meseleyi sonuna kadar takip edeceğini açıkladı.

   ***

Haber ajansları ilk anlarda bu uçakların Terör ve işgal devleti Siyonist İsrail’e ait olduğunu yazdılar.

İran yolcu uçağının pilotları da ilk etapta, bu saldırgan uçakların İsrail’e ait olduğunu zannetti...

Zira sivil yolcu uçağını dakikalarca taciz eden 2 F-15 savaş uçağının pilotları kendilerini tanıtmamakta ısrar etmişler.

Ama ilginçtir; İran sivil uçağının anlık olarak Tahran’a ilettiği görüntüler, bu tacizci saldırgan uçakların İsrail’e değil, Amerika’ya ait 2 adet F-15 savaş uçağı olduğunu belgeleyince dünyanın haydudu olan ABD, hemen bunu kabullenmek zorunda kaldı ve uçakların kendisine ait olduğunu itiraf etti.

   ***

Evet; İran devleti meseleyi belgelemeyi başarınca; Amerikalı askeri bir yetkili ABD savaş uçaklarının İran’a ait yolcu uçağını taciz olayı hakkında arsızca bir açıklama yaptı.

  Amerika terör ordusunun Batı Asya bölgesindeki merkezi komutanlığı Centcom Sözcüsü Bill Urban taciz olayı hakkında yaptığı açıklamada, Amerika’ya ait iki savaş uçağının; Suriye hava sahasında ve Tenef askeri üssü çevresindeki devriyeleri sırasında İran yolcu uçağına denk geldiklerini ileri sürdü. Amerikalı Sözcü, ABD’ye ait bu kanunsuz savaş uçaklarının sadece yolcu uçağını çıplak gözle denetlemek için bin metre kadar mesafeden tacize başladıklarını ve onun bir yolcu uçağı olduğunu tespit ettikten sonra uzaklaştıklarını iddia etti.

ABD’nin bu yalanına kargalar bile güler.

Zira bir uçağın yolcu uçağı olup olmadığı, daha o uçak kalkmadan bütün uluslararası hava trafiğince bilinir ve resmi duyurusu da yapılır; bunu anlamak için 2 F-15 savaş jetinin bir yolcu uçağına 1 km yaklaşıp “çıplak gözle” o uçağı denetlemesine gerek yoktur ve bu laf açıkça dünyayla dalga geçmektir.

Yolcu uçağını tehditvari izlemek, uluslararası Şikago konvansiyonuna aykırıdır; bir yolcu uçağını taciz etmek; uluslararası hukuk ilkelerini alenen çiğnemektir.

Şikago konvansiyonuna göre yolcu uçakları güven içinde seyreder ve hiç bir askeri sistem tarafından tehdit edilemez.

Ederse ne mi olur?

Yolcu uçağını tehdit etmek, uluslararası konvansiyonlara göre bir terör eylemidir ve en ağır suçlardan biridir.

Evet; dün yaşanan bu olayla birlikte ABD bir kez daha uluslararası terörist bir devlet olduğunu tescillemiş oldu.

Bundan sonrası artık BM’yi ilgilendirir ve İran’ın da buna ilk fırsatta gereken karşılığı vereceğini tahmin etmek hiç de zor değil (Şehit General Süleymani olayında bunu gördük)

Zaten İran Havacılık Kurumu Sözcüsü Rıza Caferzade, ABD savaş uçaklarının İran yolcu uçağını taciz etme olayında yasal süreci başlattıklarını açıkladı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyyid Abbas Musevi de, İran yolcu uçağına yapılan taciz hakkında gereken uyarının yapıldığını belirtti.

   ***

Ama bütün bunlar işin detayı..

Medyanın üzerinde hiç durmadığı; asıl üzerinde durulması gereken şey ise “ABD savaş jetlerinin neden İran sivil yolcu uçağını havada taciz ettiği” dir.

   ***

Sahi, ABD bunu neden yaptı?

Gelin; bunu anlamak için hep beraber birkaç soru soralım:

1-F-15 pilotları uluslararası havacılık kurallarını tamamen görmezden gelip, kendilerini ve hangi devlete ait olduklarını neden gizlediler?

2-İran yolcu uçağına neden ısrarla 1000 metre kadar yaklaştılar ve bunu dakikalarca sürdürdüler?

3-O saatlerde haberi aktaran medya, olayı neden “Suriye hava sahasında” diye verdi? (halbuki olay Suriye değil, Lübnan hava sahasında gerçekleşiyor ve olayın can alıcı noktası da zaten burada!)

   ***

Şimdi bunları birer birer açıklayalım:

  ABD savaş jetleri, daha önce bir İran yolcu uçağını Fars Körfezi semalarında vurmuş, yüzlerce sivili katletmiş, sonra da uluslararası arenada hüküm giymemek için “onu savaş uçağı zannettik” demiş; bunun teknik olarak zannedilemeyecek kadar net olduğu ispatlandığında da, İran’a tazminat ödememekte ısrar etmiş; ama dünayya rezil olmaktan ve İran’ın uluslararası hukuk mahfillerinde meseleyi takibiyle tazminat davasına muhatap olmaktan kurtulamamıştı…

Ama İran uçağını ABD değil de; Suriye vurmuş olsa ne olurdu, hiç düşündünüz mü?

    ***

Olayın hemen ardından Tahran’ı, Fars Haber Ajansı uluslararası haberler Genel Müdürü’nü aradım ve detayları sordum.

İlginç bir detay dikkatimi çekti.

Olay tam da Lübnan-Suriye ortak hava sahasına yaklaşırken olmuş.

Uçak, Suriye hava sahanlığına girmeye zorlanmış ve bunu yapan ABD jetleri, dakikalarca; ısrarla uçağa çok yakın uçmuşlar.

Yani; gelişmiş Rus sistemleriyle de donanan Suriye hava savunmasını bir an gafil avlayıp bu “kimliksiz savaş uçaklarına” kilitlenip ateş etmelerine neden olmaya çalışmışlar!

Suriye hava savunma füzesi ateşlendikten sonra ise o uçağın kaderi belli.

Ya Suriye füzeleri vuracak, ya da ondan kurtulursa ABD jetleri vurup “Suriye yanlışlıkla vurdu” diyecekler!

İran’la Suriye, İran’la Rusya krizi başlayacak ve bütün bölge ülkelerini içine sürükleyen şeytanca bir anafor devreye sokulacak…

   ***

 

Kendisini tanıtmadan tacizi sürdüren 2 ABD savaş uçağının; İran yolcu uçağının yakınında uçarak Suriye hava savunmasını ateşe zorlamasının nedeni işte budur.

Bu yıla yeni girdiğimiz günleri hatırlayın… 10 Ocak.. Tahran… General Kasım Süleymani’nin ABD tarafından suikaste uğrayıp kalleşçe şehit edilmesinin hemen ardından başlayan “ABD-İran” çok boyutlu savaşını…

   ***

O gece, ABD tarihte 4 defa daha ve farklı ülkelere oynadığı bir oyunu İran’a da oynayarak, Tahran Havaalanından Ukrayna’ya kalkan bir yolcu uçağının elektronik sistemlerini hacklemiş ve siber bir saldırıyla İran savunma sistemini yanıltarak, Ukrayna yolcu uçağına ateş etmesini sağlamıştı..

İran bu olayı ispatlamamış ve gereken belge ve bulguları toplayıp uluslararası hukuk mahfillerine ve medyaya ulaştırmamış olsaydı bugün bambaşka bir tabloyla karşı karşıya kalacaktık..

   ***

Evet, büyük şeytan bu defa da aynı oyunu oynadı ve Tahran semalarındaki kumpasını Suriye-Lübnan semasında da denedi; ama Suriye hava savunmasının son anda uyanması ve İranlı pilotun uçağın irtifasını hemen düşürerek hızla en yakınındaki Şam havaalanına inişe geçmesi bu faciayı önlemiş oldu.

Tıpkı Ukrayna uçağı olayında olduğu gibi; bu kirli kumpasta da ABD’ye lojistik destekte bulunan 2 ülkenin İran tarafından tespit edildiğini öğrendiğimde şaşırmadım.

İran; olayın hemen ardından, meseleyi uluslararası hukuk mahfillerine taşımayı ihmal etmedi ve “bunu karşılıksız bırakmayacağı” nı da resmen açıkladı.

İran’ın bu “misliyle mukabelede bulunma” konusunda ne kadar ciddi olduğunu 2020 Ocak ayında gördük.

Terör ve işgal çetesine dönüşen ABD’nin bölgedeki varlığı, barışı da, huzuru da yok edecek gibi… ABD kuyruğunu arkasına sıkıştırıp kendi topraklarına çekilmediği sürece bölgemizdeki hiçbir devlete huzur yok…

ABD’nin Suriye’de ne işi var sahi?

Read 1402 times