Türk medyası son zamanlarda Siyonist İsrail rejimi konusunda yeni bir sınavdan daha geçiyor. Türk medyası, hükümetin politikalarına göre yön belirlerken kafası karışmış bir durumda.
Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail için “terörist devlet”, “eli kanlı rejim” ve “işgal devleti” gibi ifadeler kullandığında ülke medyası Siyonist rejimi; İslam düşmanı, Filistin işgalcisi ilan ederken tam tersi durumda İsrail güzellemesi yapmakta. Bu durumun bir örneğini işgalci Siyonist rejimin Kudüs saldırısında ve Erdoğan’ın Siyonist Rejim Cumhurbaşkanını Türkiye’ye davet etmesinde gördük. “Kudüs Kılıcı Savaşı’nda” AKP hükümetinin İsrail karşıtı söylemleri Türk basınında geniş yer bulmuş, Erdoğan’ın; "İslam ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı İsrail’in Mescid-i Aksa’ya, Kudüs’e ve Filistinlilerin evlerine yönelik saldırılarına karşı etkili şekilde harekete geçmeye davet ediyorum" çağrısını, Erdoğan’ın “siz çocuk öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” sözlerini manşetlerine taşımış ve “Kudüs'ün Kılıcı Savaşı işgalcilerin burunlarını yere sürttü” başlıklarına yer vermişti. Ardından değişen politika ile Türk basını da tersine rüzgâr esmeye başlamıştı. Erdoğan 9 Mart 2022’de İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile Ankara’da yaptığı görüşmede; Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir “dönüm noktası olacağını” söyledi ve İsrail Devleti’yle ilişkileri geliştirmenin Türkiye için “büyük bir değeri olduğunu” ifade etti. Türk medyası bu defa İsrail ile ilişkilerden övgü ile bahsetmeye başlamış hatta hızını alamayarak Erdoğan Herzog görüşmesi dünya basınında başlıklarına yer vermişti. Türk medyasının bu durumu bir yere kadar kabul edilebilir fakat Türk medyasının İran karşısında Siyonist İsrail savunması akıllara bazı soru işaretleri getirmekte.
Türk medyasında yer alan İran tarih boyunca hiçbir gayrimüslim devletle savaşmamış algı yaratma çabası Siyonist İsrail’e olması gereken düşmanlığı Müslüman İran’a yöneltmektedir. İslam İnkılabının gerçekleştiği günden bugüne Türk medyasında İran karşıtı bir dalga oluşmuş ve bu dalga günümüzde de işgalci Siyonist rejim savunuculuğuna kadar gitmiştir. Bu iddiayı somut örneklerle ortaya koymak oldukça kolaydır. Örneğin Siyonist rejimin en büyük savunucusu ve destekçisi ABD’nin Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Ordusu Komutanı Kasım Süleymani’yi uluslararası yasaları çiğneyerek 3. bir ülkenin davetlisi olarak Irak’a düzenlediği sefer sırasında düzenlediği İHA’lı saldırıda şehit etmesine karşılık, İran’ın 8 Ocak 2020 sabahı ABD’nin Irak’taki Ayn el Esed Askeri Üssüne düzenlediği saldırıyı başarısız göstermeye çalışmış; “İran'a ait füzelerden bazılarının hedefine ulaşamadan düştüğünü”, “İran’ın ABD ile anlaşmalı saldırı düzenlediğini”, “İran’ın boş alanları bombaladığı” haberlerine yer vermişti. Yine Türk basını Türkiye’nin PKK’ya yönelik Kuzey Irak’a düzenlediği saldırıları Türkiye’nin meşru savunma hakkı olduğu yönünde gösterirken İran’ın düzenlediği saldırıyı Irak’ın bağımsızlığına aykırı olduğu yönünde göstermişti.
Aynı şekilde İran’ın Filistinli direniş gruplarına yaptığı yardımları, Filistinli yetkililerin İran’ın Filistin direnişine verdiği desteğe yönelik açıklamalarını manşetlerine taşımazken İran’ın Siyonist rejime hiçbir zaman saldırı düzenlemediği yönündeki haberlerini manşetlerinde eksik etmemekteler. Oysaki Filistinli yetkililer yaptıkları açıklamalarda; İran’ın İslam İnkılabının gerçekleştiği günden itibaren maddi ve manevi olarak Filistin’in yanında yer aldığını, İran İslam Cumhuriyeti’nin Tahran’daki Siyonist Büyükelçiliğini ele geçirerek Filistin Büyükelçiliğine dönüştürdüğünü açıkça beyan etmekteler. Filistinli yetkililer Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin Filistin direnişinin en büyük destekçisi olduğunu, Filistin’in altında yer alan tünellerin Kasım Süleymani’nin fikri olduğunu açıklamalarına rağmen Türk basını Kasım Süleymani’yi katil, terörist göstermektedir.
Tüm bunlarla birlikte, İran’ın 13 Mart 2022’de Irak Erbil’deki MOSSAD üssüne düzenlediği saldırı Türk basınında “İran Erbil Havalimanını vurdu”, “İran ABD’nin Erbil Konsolosluğuna Füzeli saldırı düzenledi” “İran boş binaları vurdu” şeklinde aktarılırken Türk Dışişleri Bakanlığı’nın; "Irak'ta barış ve istikrarı bozmaya yönelik eylemler asla kabul edilemez. Saldırıyı kınıyoruz." ifadeleri Türk basınında geniş yer buldu. Irak yerel basını ve dünya medyası İran, Erbil’de MOSSAD üssünü vurması sonrası ABD’ye ait büyük bir kargo uçağının saldırının hemen ardından vurulan MOSSAD üssüne geldiğini ve bir süre sonra Tel Aviv’e uçtuğu haberlerini verirken Türk medyası bu olayı; “İran Devrim Muhafızları, Irak’ın kuzeyindeki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Erbil şehrinde bulunan ABD Başkonsolosluğu binasını hedef alan füze saldırısını üstlendi” ve saldırı sonucu herhangi bir can kaybı veya yaralanma yaşanmadı şeklinde verdi.
Yine olaydan bir gün sonra 14 Mart 2022’de Siyonist rejim için korkunç bir gece yaşanırken Türk basını olaya sessiz kalmıştı. Hatta Siyonist gazetesi Haaretz dahi İçişleri, Sağlık ve Adalet Bakanlıkları ile Başbakanlık'ın siteleri dahil ülkede birçok site hacklendi haberlerine yer verirken Türk medyası İran hiçbir zaman gayrimüslümlerle, İsrail ile savaşması düsturu doğrultusunda sessizliğe gömülmüştü.
Tüm bunlar göz önüne alındığında güçsüz de olsa gerçekleri dile getiren bazı internet haber siteleri dışında Türk basınının İşgalci Siyonist Rejim İsrail taraftarlığı mı yapıyor değerlendirmesi yine Türk kamuoyuna bırakılmakta.
tasnim