İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi’nin Şam temaslarına ilişkin Al Mayadeen televizyonunu internet sitesinde dikkat çeken bir analiz hazırladı.
Analizde, “Bu, 13 yıl sonra İran’dan Şam’a ilk cumhurbaşkanı ziyareti; Ayetullah Reisi, üst düzey bir diplomat ve ekonomik heyetin başkanlığında, Suriyeli mevkidaşı Beşar Esad'ın resmi davetlisi olarak bugün (3 Mayıs) Şam'a geldi. Bu ziyaret, birçok Arap devletinin Suriye'ye ilişkin görüş ve tutumlarının değiştiği bir dönemde yapılıyor. İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin Şam ziyareti, bölgede oluşan yeni uzlaşı ortamının ardından gerçekleşmiştir.” ifadelerine yer verildi.
Cumhurbaşkanı Reisi’nin Gündeminde Neler Var?
Al Mayadeen’e konuşan İranlı Ortadoğu uzmanı Seyyed Hadi Seyyed Afghahi, “Dışişleri Bakanlığı diplomatlarına göre, bu ziyaretin ana gündeminde ‘İran'ın Suriye'nin yeniden sürecine katılımı’ yer alıyor. Bununla birlikte birkaç anlaşmanın imzalandığına tanık olacağız. Ayrıca İran, Çin ve Rusya arasında yapılan anlaşmalara benzer şekilde Tahran ve Şam arasında da uzun vadeli stratejik işbirliği anlaşması imzalanacak. Bu anlaşma 20 yıllık veya daha fazla olabilir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Reisi’nin Şam temaslarında, Suriye-Türkiye normalleşmesi için İran ve Rusya arabuluculuğunda yapılan toplantıların değerlendirileceğini kaydeden İranlı uzman, "İran'ın Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecini kolaylaştırmak için sunacağı öneriler var.” ifadesini kullandı.
Afghahi, “Bu ziyaret sırasında Suriye ile uzun vadeli bir anlaşma çerçevesinde İran’ın denetimi altında petrol ürünleri üretimine dayalı bir limanın kurulması masaya yatırılacak.” açıklamasını yaptı.
Tahran-Şam Ekonomik İlişkilerinin Güçlendirilmesi
Suriye Meclisi Milletvekili Halid Al Abud, Al Mayadeen televizyonuna verdiği röportajda şunları söyledi:
"Suriye-İran ilişkileri artık iki müttefik ülke veya klasik dış ilişkilere sahip iki ülke arasındaki geleneksel bir ilişki değil. Tahran-Şam ilişkileri, geçirdiği birçok aşamadan dolayı gelişip büyümüş ve farklı boyuta girmiştir ve bilinen uluslararası diplomatik ilişkilerin tarihsel anlamının ötesine geçmiştir.”
İran-Şam ilişkilerine dair Al Abud, “Bu ilişkiler iki düzeyde oluşur; Bir yandan doğal şekilde süren tarihsel ilişkiler var. Bu ilişkiler siyasi, ekonomik, kültürel ve hatta sosyal alanlarını kapsar. Diğer düzeyde de iki ülkenin ortak kaderi karşılıklı savunma işbirliğinin gelişmesine yol açmıştır. Tarihi olaylara göre, İran'ın tavırları Suriye hükümeti ile tamamen uyum içindedir. İran'a yapılan askeri saldırıda (8 yıllık İran-Irak savaşı) Suriye Tahran’ın yanında olduğunu gösterdi; Suriye krizinde ise Tahran’ın Şam hükümetiyle aynı tutumu izlediği kanıtlandı.” ifadelerini kullandı.
Suriye Meclisi milletvekili, “İran, tüm ülkeler arasındaki normal ilişkiler anlamında bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması için elinden geleni yapıyor ve bu nedenle Suriye ile diğer Arap ülkeleri arasında ilişkilerin normalleşmesini memnuniyetle karşılıyor. Tahran'ın Şam-Ankara normalleşme müzakerelerinde yaptığı çaba bunun örneğidir.” değerlendirmesinde bulundu.
İran ve Suriye Arasında Stratejik İttifak
Suriyeli siyaset uzmanı Muhammed Kemal Al Cafa, İran-Suriye ilişkilerini Al Mayadeen’e değerlendirdi.
Al Cafa, “Şam-Tahran ilişkileri, İslam Devriminin başlangıcında ve hatta Suriye'nin İran halkının yanında yer aldığı İran-Irak savaşı sırasında gelişti. Suriye İran'ın yeni stratejisini destekledi. Suriye'nin o dönemdeki tutumu herkes için şaşırtıcıydı, çünkü merhum Cumhurbaşkanı Hafız Esad'ın o savaşla ilgili bakış açısı, Irak'ı destekleyen diğer Arap liderlerinkinden farklıydı. Onlar sonunda Irak'a destek stratejisinin yanlış olduğunu ve tüm bölge için bir felaket haline geldiğini anladı.” dedi.
Suriyeli siyaset uzmanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ilişkiler, Filistin direnişini ve milletinin meşru haklarını kayıtsız şartsız destekleyen İran'ın tutumuyla güçlendirildi. İran, siyasi, dini ve ideolojik farklılığa rağmen, Filistin direniş hareketlerini kabul edip destekledi.
Bölgedeki diğer ülkelerden farklı bir tutum izleyen Suriye ve İran ortak bir vizyona sahiptir. Sonuç olarak, İran'ın Filistin direniş hareketlerini istikrara kavuşturma, sürdürme ve geliştirme çabaları ve bu yönde Suriye ile tam bir koordinasyon sağlanması direniş ekseninin oluşumunda önemli rol oynamış ve Filistin meselesine dair ortak görüş Şam ve Tahran'ın tarihi ilişkilerini güçlendirmiştir.”
Muhammed Kemal Al Cafa, “2011'de Suriye iç savaşının başlamasından sonra sahada Tahran ve Şam arasındaki işbirliği hakkında daha önemli detayları ortaya çıktı. Görünen o ki, Suriye krizinin yaratılmasının amacı, bu ülkeye hakim olmak ve İran'a Şam hükümetiyle ittifak kurmanın bedelini ödetmektir. Bunların en önemlisi, Filistin davasını ve İsrail işgaline karşı askeri direniş gruplarını desteklemektir. Bu sebepler, İran'ı tüm gücüyle bu savaşa girmeye sevk etti ve neredeyse Suriye'nin yanında yer alan tek ülke oldu.” diye konuştu.