MEDYANIN HALLERİ... ABD-İsrail füzelerinin yanında yer alan Türk medyasının psikolojik savaş bombaları

Rate this item
(1 Vote)
MEDYANIN HALLERİ... ABD-İsrail füzelerinin yanında yer alan Türk medyasının psikolojik savaş bombaları

Savaşlarda iki tür haber vardır: Savaşı kazanmaya hizmet eden haber ve bozguna hizmet eden haber. Ve savaşlarda iki tür habercilik vardır: Savaşanların haberciliği ve bozguncuların haberciliği.

Filistin, Gazze, HAMAS kahramanca direniyor.

 
Lübnan, Hizbullah emperyalizme ve Siyonizme karşı göğsünü siper ediyor.

Onlar savaşıyor.

Onlar ölmekten korkmuyor.


Onlar zaferden emin.

Tarihi zaferler, savaşmaktan ve ölmekten korkmayanlarındır.

Filistin, Lübnan tüm dünyaya örnek oluyor.

ABD-İsrail füzelerine boyun eğmiyorlar.

Fakat Türkiye’de bazı medya kuruluşları, kayıpları öne çıkıyor.

Umutsuzluk, karamsarlık yayıyor.

Düşman adına resmen psikolojik savaşı yapıyor.

 

Takvim’in İran’ı ihanetle suçladığı manşeti buna bir örnek. Böyle yazılar dolu:

Türkiye’den Cem Küçük, “Direniş felç olurken” yazısı yazmış.

İnternethaber’den Tülin Türkoğlu, “Şia rejimi=Siyonizm” başlığı atmış.

Milliyet’ten Hakkı Öcal’ın başlığı: “Hizbullah mı, İsrail’in tiyatrosu mu?”

Akşam’dan Kurtuluş Tayiz: “İran, Nasrallah'ı neden sattı?”

Akşam’dan Tacettin Kutay, “Hasan Nasrallah'ın ölümü, yaşamından hayırlıdır.” ifadelerini kullanıyor.

Yeni Şafak da manşet atmış, Neslihan Önder imzalı: “Lübnan umudunu kaybetti.”

 

Bakın ne yazıyorlar: Hükûmet ve ordu çaresizmiş. Ülkede derin karamsarlık varmış. Süreç tersine çevrilmezmiş! İç savaş çıkarmış!

Bu manşeti ancak İsrail’in savaş kabinesi alkışlar. Netanyahu alkışlar. Pentagon alkışlar. Biden alkışlar.

Yeni Şafak oraya niye gitti? Düşmana hizmet etmeye mi?

Neslihan Önder savaş haberi yapmaya mı gitti, savaşanların direncini kırmaya mı?

Hiç mi utanmadınız bu başlığı atmaya?

Yeni Şafak muhabiri bu haberi gönderdi diyelim. Editörünüz, Haber Müdürünüz, Yazı İşleri Müdürünüz, Genel Yayın Yönetmeniniz buna, bu başlığa, bu başlıkaltına nasıl olur verdi?

Organize kötülüktür bu.

Yetmiyor. Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, ABD-İsrail silahıyla Suriye’de ayaklanma başlatan muhalefetin, Nasrallah’ın şehit olmasından sonra tatlı dağıtmasına, “haksız değiller” desteği veriyor. Tatlı tepsilerine ortak olun Aydın Bey. Afiyet olsun. Kimi düşmanın zehrini içer kimi düşmanın şerbetini içer. Herkesin midesi kendisine tabiî… Yetmiyor, Hizbullah ve İran elini çeksin diyor. Neymiş, sağlıklı bir direniş hattı kurulurmuş! İsrail ve ABD’nin amacı da bu değil mi?

Neden mi bunları yazıyoruz?

Savaşlarda iki tür haber vardır: Savaşı kazanmaya hizmet eden haber ve bozguna hizmet eden haber. Ve savaşlarda iki tür habercilik vardır: Savaşanların haberciliği ve bozguncuların haberciliği.

Bozguncular savaşta o bombaların yıktıklarını görür.

Korkaklığı, gözyaşını, çaresizliği, karamsarlığı, teslimiyeti görür.

Savaşanlar ise vatanseverliği, cesareti, namusu, emeği, fedakârlığı, çalışkanlığı, dayanışmayı, elbirliğini görür.

Yeni Şafak’a soruyoruz. Haberciliğiniz neye hizmet ediyor?

Biz bu haberlerin yabancısı değiliz.

İstiklâl Savaşımızda “Millî kuvvetler dağılmıştır, Ordunun manevî kuvveti kalmamıştır, asker kaçıyor” diyenler vardı.

Mustafa Kemal Paşa onlara ne yanıt veriyordu:

“Evet efendiler, dağılmıştır. Fakat bu avamın ifadesidir. Efendiler, onlar dağılmamış, çekilmiştir. Şu istikamette veyahut bu istikamette çekilmişlerdir ve yürümüşlerdir efendiler.” (“Büyük Millet Meclisi’nde Yurt Savunması Kuvvetlerinin Durumu ve Milletin Maneviyatı Üzerine Konuşma”, 8 Temmuz 1920, Atatürk’ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, cilt 9, s.29)

6 Şubat depremlerinde de bozguncu haberciliğin örneklerini görmedik mi?

En azından buradan ders çıkaramıyor musunuz?

Konu Türkiye olmayınca, sorumsuzca yayın yapma hakkını mı buluyorsunuz?

Tüm basınımıza çağrı yapıyoruz:

Safınızı seçin.

Savaşanların mevzisine gelin.

ABD-İsrail füzelerinin yanına siz de psikolojik bombalar atmayın.

Yoksa tarihe utanç manşetlerinizle geçersiniz.

NADİR TEMELOĞLU

 

Read 52 times