Displaying items by tag: kudus

udüslü kaynaklar, Siyonist işgal rejiminin işgal altındaki Kudüs şehrinde işgale karşı direnen ve Mescidi Aksa’da nöbet tutanlara karşı yeni bir mücadele dalgasını başlatmak için kara liste hazırladığını belirtti.

Kudüs’teki işlerle ilgilenen ve bu konuda ciddi çalışmaları olan Cemal Amr konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Kara liste Kudüslü bütün aktivistleri kapsamaktadır. İşgal rejimi, evlerin yıkılması dahil bir çok caydırıcı cezalara hazırlanıyor” dedi.

Siyonist işgal belediyesinin Kudüslü murabıt ailelerden Zeyne Amr’a Doğu Kudüs’teki evinin bir bölümünün yıkılması için tebligat yapması Cemal Amr’ın bu endişesini güçlendiriyor. Zeyne Amr’ın evi Kudüs’ün işgal edildiği 1964 yılından önce inşa edilmişti.

Cemal Amr, yaptığı açıklamanın devamında, işgal rejiminin hazırladığı kara listeyle sosyal hizmetlere kendini vakfetmesi gereken ve bu konuda çalışmalar yapması gereken işgal belediyesinin yıkıcı bir kurum haline gelmesine ve kentteki hayatı cehenneme çevirmesine neden olabileceğine söyledi.

Kudüs’te olup bitenlerin ve Kudüs halkına yapılan zulümlerin ırkçılıktan başka bir şey olmadığına dikkat çeken Cemal Amr, Kudüs ve Kudüs halkıyla ilgili olarak bir felaket yaşandığını ifade etti.

 

 

Published in Rapor

Seyyid Hasan Nasrullah’ın Konuşmasından Satır Başlarını Derleyebildiğimiz Kadarıyla Yayınlıyoruz…


Hizbullah Şehidlerini Anma Programı Başladı
Seyyid Hasan Nasrullah Konuşmasına Son Günlerdeki Olayları Değerlendirmekle Başladı…
Seyyid Hasan Nasrullah: Ey Şehidlerimiz, Şehadetiniz Kutlu Olsun…
Seyyid Nasrullah: İmam Hüseyin (as) Tehditler Karşısında Ne Cevap Verdiyse, Bizim Şehidlerimizde Netanyahu’ya Aynı Cevabı Verdiler…
Seyyid Hasan Nasrullah: Şehidlerimiz, Direnişin Bitmeyeceğinin Göstergesidir…
Seyyid Hasan Nasrullah: Bütün Ortadoğu, Siyonist Kanser Tümöründen Kurtulmak İstiyor…
Seyyid Hasan Nasrullah: Siyonist Rejim Bölgedeki Parçalanmışlıklardan İstifade Ediyor, Ne Yazık ki Bir Arap Birliğinden Söz Edemiyoruz…
Seyyid Hasan Nasrullah: Bu Suikast, Abbas Musavi’ye Yapılan Suikastın Benzeridir…
Seyyid Hasan Nasrullah: Şehidlerimiz Bize Gurur Veriyor, Onlar Kudüs’e Giden Yolu Açmışlardır…
Seyyid Hasan Nasrullah: Biz Şehidlerimizi Saklamayız, 50 Şehidimizde Olsa Açıklarız…
Seyyid Nasrullah: İsrail, Nusra’nın O Bölgede Bulunmasından Rahatsız Olmazken, Bir Araçta Bulunan 7 Gençten Korkuyor…İsrail Kunaytra (Golan) cinayetiyle tekfirci teröristlere verdiği bir delildir. Onlar bizim Suriye’de meşgul olduğumuzu sanıyordu fakat öyle değil. Siyonist İsrail’in bu cinayetleri ve suikast düzenlemeleri Lübnan için ilk değildir. Lübnan’da bu tür cinayetleri devam ettirmektedir.
Seyyid Hasan Nasrullah: Kunaytra Şehitlerinin İran, Lübnan ve Suriye Direnişini Tek Vücut Haline Getirdi.
Seyyid Hasan Nasrullah: Biz Filistini Unutmadık, Unutmayacağız…
Artık İsrailliler istediği şekilde insanları öldürüp günlük hayatlarına ve uykularına devam edemeyecekler.
Siyonist Rejim, Kunaytra Katliamını Başlattığında Sonuçlarını Kestiremeyecek Kadar Ahmak Olduğunu Gösterdi…
Seyyid Hasan Nasrullah: Hz. Zeyneb’in(as) Kerbela’da Dediği Gibi: Allah Ne Yaptıysa Güzel Yapmıştır…
Seyyid Hasan Nasrullah: Hizbullah Karşılık Verecek mi Sorularına En Güzel Cevap; Şeba’ya Yaptığımız Saldırıdır…
Seyyid Hasan Nasrullah: Siyonist Rejime Sesleniyorum; Madem ki Güçlüsün, Suikastı Niçin Üstlenemiyorsun?
Seyyid Hasan Nasrullah: Hizbullah’ın Sözüne Ne Kadar Sadık Olduğunu, En iyi Düşman İsrail Biliyor…
Seyyid Hasan Nasrullah: Siyonist Düşmanda Biliyordu ki Bizim Bu Saldırıya Cevap Vermeme Gibi Bir Olasılık Yoktu…
Seyyid Hasan Nasrullah: İstediğiniz Kadar Profesyonellikten Bahsedin, İlahi Yardımın Karşısında Hiçbir Güç Duramaz…
Seyyid Hasan Nasrullah: İsrail Her Türlü Önlemi Almıştı, Ancak İslami Direniş Güpegündüz Bu Üst Düzey Operasyonu Gerçekleştirdi…
Seyyid Hasan Nasrullah: Onlar Bizi Güpegündüz Öldürdü, Bizde Onları Güpegündüz Öldürdük…
Seyyid Hasan Nasrullah: 2 Saldırı Arasındaki Bir Fark; Siyonistler Arkadan Saldırdı, Ancak Hizbullah Mücahidleri Adam Gibi Direk Saldırdı…
Seyyid Nasrullah: İki Saldırı Arasındaki Bir Diğer Fark İse, O Korkaklar Saldırıyı Üstlenemedi, Ancak Direniş Saldırı Olur Olmaz Biz Yaptık Dedi…
Seyyid Hasan Nasrullah: Biz İsrail’i Her Yerde Mağlup Ettik; 2006’da Gazze’de Her Yerde Mağlup Ettik…
Seyyid Hasan Nasrullah: Suriye’de Bulunan Tekfirci Zihniyetler, İsrail’in Uşaklarıdır…
Seyyid Nasrullah Düşmana Çok Önemli Mesajlar Verdi…Seyyid Hasan Nasrullah: Siyonist Düşmanın Saldırısına, Her Yerde ve Her Vakitte Koşul Ne Olursa Olsun Cevap Vermek Bizim Hakkımızdır...
Seyyid Hasan Nasrullah: Siyonist Rejim Bu Saldırılarıyla, Önümüzdeki Seçimlere Yatırım Yapmayı Planlarken, Bu Seçim Onun İçin Kabus Olacak…
Seyyid Hasan Nasrullah: İsrail Çatışmadan Kaçıyor… Bu Saatten Sonra Düşman Bilsin ki, Hizbullah Kadrolarından Bir Kişiye Bir Saldırı Olursa Bunu İsrail’den Bileceğiz ve Onlara İstediğimiz Zaman ve İstediğimiz Şekilde Cevap Vereceğiz…
Seyyid Hasan Nasrullah Son Olarak, Şehidler Zaferi Bize Hediye Ettiler Dedi ve Konuşmasını Sonlardırdı…

Published in Rapor

İran Dışişleri Bakanlığı: Dünya’daki güvensizliğin ve istikrarsızlığın sebebi Filistin’in işgalidir; Filistin Sorunu işgalin sona ermesiyle çözülür
 
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü münasebetiyle yapılan yazılı açıklamada, dünyadaki güvensizliğin ve istikrazlığının ana sebebinin Filistin’in işgali olduğu ifade edildi.

Açıklamanın devamında Filistin’in işgalinin ve Siyonist İsrail tarafından Kudüs halkına karşı işlenen organize suçların, dünyadaki krizin devam etmesinin arkasındaki asıl sebep olduğu vurgulandı.

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Siyonist İsrail’in işlediği suçların hem Ortadoğu’daki ve bütün dünyadaki sorunların ve krizlerin kaynağı olduğu, hem de dünyadaki güvensizliğin ve istikrazlığında sebebi olduğuna işaret edildi.

Dışişleri Bakanlığı, İran’ın Filistin’in halkının insani ve özgürlükçü hedeflerini desteklediği ve desteklemeye devam edeceğini vurguladı.

Açıklamada Uluslar arası topluma, Filistin krizinin köklerine inilmesi için gerekli ihtimamın gösterilmesi ve Filistin sorunun çözümü için yol aranması çağrısı yapıldı.

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Filistin sorununun ancak ve ancak işgalin sona ermesiyle, Filistinlilerin haklarını elde etmesiyle ve mültecilerin vatanlarına dönmesiyle mümkün olduğu ifade edildi.

Açıklamanın sonunda Siyonist İsrail’in Kudüs’teki İslam mirasını hedef alması, Mescid-i Aksa’ya saldırması ve Yahudi Devleti projesini ilan etmesi kınanarak, bu eylemlerin sonucunda bölgede ve dünyada aşırılığın ve şiddetin artacağı uyarısında bulunuldu.

islamanaliz

Published in Rapor
Tagged under

Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Sayda’daki Kudüs Camii İmamı Şeyh Mahir Hammud, 21 Kasım tarihli Cuma hutbesinde Kudüs’teki gelişmeleri değerlendirdi.

Hammud, Kudüs’te başlayan yeni intifadayı alışılmışın dışında olarak nitelendirirken “istişhad eylemlerinin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi durumunda Siyonist komplolara darbe vurulacağını” ifade etti.

 

Mahir Hammud’un 21 Kasım tarihli hutbesi:

Filistin’de Tarihi Bir Olay Yaşanıyor

“Biz bugün yepyeni bir intifada türüyle karşı karşıyayız. Filistin halkıyla dayanışma amaçlı düzenlenen bir toplantıda bugün Kudüs’te yaşananların 3. İntifada mı yoksa yeni bir tür olarak “günlük intifada” mı olduğu konusunun tartışıldığına tanık oldum. Her iki düşüncede birbirini tamamlayıcı nitelikteydi. Dolayısıyla böyle bir konuda ancak genel çerçeve üzerinden bir tartışma yapılabilirdi. Neden? Çünkü bugün Kudüs’te yaşananlar zaman, mekan ve şekil bağlamında önceki intifada hareketlerine oranla çok büyük farklılıklar içeriyordu.

Mekan bağlamında Kudüs’ten söz ediyoruz. Kudüs doğrudan işgal altında ve mücadelenin kalbi niteliğinde… Kudüs’te bugün Siyonistler Kudüs’ün Yahudi olduğunu ısrarla vurgulayarak Kudüs halkına yönelik saldırılarını yoğunlaştırmış durumdalar… Diğer yanda yüksek vergiler ve aşırı güvenlik önlemleri sonucunda çok sayıda kişi göç etmeye mecbur kalıyor. Yine Yahudi yerleşimcilerin sayısını artırma yönündeki girişimler Kudüs’ün demografik yönden sıkıntıya düşmesine yol açıyor. Ve en önemlisi söz konusu Kudüs olunca, Kudüs’te bir sinagoga yapılan saldırı Kudüs ve çevresinde işgal güçlerinin manevi temsilcileri olan aşırı Yahudilerin sokaklara dökülmelerine yol açabiliyor.

Zaman bağlamında bir değerlendirme yapacak olursak; Gazze’nin zaferinden bu yana uzun bir zaman geçmedi. Medyada da siyasi arenada da Gazze’de yaşananın zafer değil yenilgi, Filistinliler için şeref değil yıkım olduğu yönünde bir fikir oluşturmak için yoğun çaba sarf edildi, sarf edilmeye de devam ediyor. Ancak son olarak ortaya çıkan bu direniş hareketi Filistin halkının izzet ve şeref sahibi olduğunu, Filistinli gençlerin kısa bir süre önce Gazze’de kazanılan zaferin yolunun müdavimleri olduklarını açıkça ortaya koyuyor.

Şekle gelecek olursak, yepyeni bir direniş türüyle karşı karşıyayız. Bir aileden iki kişi istişhad eylemi gerçekleştiriyor. Son eylem bir sinagogun içinde silahla gerçekleştirilirken bir önceki eylem ise arabayla yapılıyor. Tüm bunlar bu eylemlerin ciddi bir içeriğe sahip olduğunu, Filistin halkının Siyonistlerin hesap edemediği büyük bir potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor. Öyleyse bu intifadanın nasıl bir intifada olduğunu tartışmanın bize ne faydası olabilir? Son iki haftada yaşananlar önceki hiçbir intifada döneminde yaşanmadı. Çünkü bu kez olayların merkezi çok farklı… Kudüs… Zamansal olarak bir zaferin devamındaki süreç yaşanıyor. Direnişin şekli ise alışılmışın dışında… Elhamdülillah…

Bugün tarihi bir olaya tanık oluyoruz. Bugün Filistin’de yaşananlar bir müjde niteliğindedir. Tüm dünya İsrail’i aklamaya çalışsa da, herkes tarihi gerçekliklerin üstünü örtmeye ve bu toprakların İsrailoğullarına vaat edilmiş topraklar olduğuna tüm dünyayı ikna etmeye çalışsa da bugün yaşananlar doğruyu savunmaktan asla vazgeçmeyeceğimizin habercisidir: Bu topraklar onlar için ancak yok olacaklarının vaat edildiği yerlerdir.

Diğer yanda tüm dünya bu ruhun kırmızıçizgi içerisinde, Kudüs’te hala korunuyor olması karşısında şaşkınlık yaşıyor. Siyonistlerin batıdan ve Amerika’dan aldıkları destek sayesinde tarihi gerçekleri çarpıtıyor olmalarına rağmen hiçbir başarı elde edemedikleri gözler önüne serildi. İsrail’in yok olması Kuran’da ve Tevrat’ta yer alan tarihi bir meseledir. Ancak İslami veya ulusal gayeyle çalışan taraflar öncelikler listesinin başına İsrail’in yok olması meselesini alamamışlar, üstelik bu anlamda kültürel bir çalışma da yürütmemişlerdir.

Yine bu bağlamda bugün, bölgede yaşanan büyük ya da küçük her olayın Siyonist oluşumun bekasının temini için olduğu unutulmamalıdır: Suriye, Irak, Mısır ve Libya bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır. Bu bölgelerde yaşanan tüm çatışmalar direnişi ve gerçek İslami ulusal ruhu engellemeyi amaçlamaktadır. Yaşanan olaylar karşısında gözlemciler tarafından yapılan yorumlarda İslam’ın cinayet ve kavga dini olduğu, İsrail’in değil Arapların yok olmaya yüz tuttuğu ifade edilmektedir. Bu anlamda eğer istişhad eylemleri doğru bir şekil üzere gerçekleştirilebilirse üzerimizde oynanan komplolara büyük bir darbe vurmayı başaracaktır, diyebiliriz.”

 

Published in Rapor