RAMAZAN KONUŞMALARI

Rate this item
(0 votes)

Rahmet ayı Ramazan

Mübarek Ramazan ayı rahmet ayıdır.

Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed sav. Şöyle buyurmuşlardır: Ramazan başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtuluştur.

Allah Teala’nın bereket ve rahmeti her zaman yer yüzü ahalisinin üzerine dökülmektedir. Bizler de takva, nefsin tezkiyesi ve amellerle kendi vücudumuzu bu ilahi feyze hazırlamalı ve ondan gereken yararı sağlamalıyız.. Zira bu ayda Allah Teala’nın lütuf ve yardımı tüm kullarına yöneliktir ve bunun için de onu rahmet ayı diye adlandırdılar..

Yine bir rivayette Allah Teala’nın Hz. Davut as.’a şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Güneş insanlara dar olmadığı gibi benim rahmetim de oraya girenlere dar olmayacaktır.

Evet bu mübarek günlerde Allah Teala’dan rahmet ve mağfiret dilemeliyiz, bu konu Kur’an ayetlerinde de belirtilmekte ve Neml suresinin 46. Ateyinde şöyle buyrulmaktadır:

قَالَ يَا قَوْمِ لِمَ تَسْتَعْجِلُونَ بِالسَّيِّئَةِ قَبْلَ الْحَسَنَةِ لَوْلَا تَسْتَغْفِرُونَ اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

yani iyilikten önce ne diye çarçabuk kötülüğü istersiniz? Ne olur, Allah’tan yarlıganma dileseniz de merhamete lâyık olsanız.

Sonuç itibariyle belirtmek gerekir ki namaz kılınması, zekat verilmesi, Allah ve Resulüne itaat ve Tevbe Allah Teala’nın rahmetinin sebeplerindendir.

Mübarek Ramazan ayında kırık bir kalp ile Allah Teala’nın katına yönelmekte ve arz ediyoruz ki Allah’ım beni mağfiret dileyenlerden karar kıl.

İstiğfar ve mağfiret dilemek Tevbe etmek ve Allah’ın rahmetine sığınmak ve insanın işlediği günahlardan pişman olması manasını İmam Ali sa. şöyle buyuruyor:

''İstiğfar yüksek makama sahip insanların bir derecesidir ve bunun 6 merhalesi bulunuyor. Birinci merhalesi geçmişten pişmanlık duymak, İkinci merhale gelecekte günahı terk etmeye karar vermek, 3. merhale Allah’a kavuşacağı güne kadar halkın haklarını iade etmek, 4. Merhale terk edilmiş farzların telafi edilmesi, 5. Derece ise vücutta haramdan oluşmuş etlerin yok olması ve 6. merhale ise günahın tatlılığını telafi etmek amacıyla itaatin zorluğunu bedene tattırmak.''

Bunun için günahların terk edilmesine gereken önem verilmelidir. Allah Resulü bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor:" Tevbeyi tehire salmayınız. Zira ölüm ansınızın gelmekte."

Allah’ım bu bereket dolu ayda beni layık işlere sevk et.

İnsanın inanç ve itikatlarının bir bölümü kalb ve batınla idrak edilmekte ve diğer bir bölümü ise dille ikrar edilmektedir. Diğer bir bölümü ise Salih amel ve dış fiillerle ilgilidir.

Bugün bazılarının bir takım ifrat ve tefritlerle ve gösterişe yönelik girişimlerle din isminden suistifade etmelerinin aksine Din, bir ülkü ve tahayyül mecmuası değildir, bilakis amel aşamasına ulaşan inançlardır. Bunun için Kur’anı Kerim Salih ameli vurgulamakta ve Vel Asr suresinde bu konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır:

 بسم الله الرحمن الرحيم

وَالْعَصْرِ

إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

1-Andolsun zamana

2- Şüphe yok ki insan, elbette zararda, ziyanda.

3- Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar ve birbirlerine gerçeği gözetmeyi ve sabretmeyi tavsiye edenler başka.

Salih amellerden bir başkası da oruçtur. Oruç, ruhsuz ve duygusuz kimselerde pratik etkiden yoksun olup açlık ve susuzluktan başka bir şey insana kalmamakta.

Sorumluluk duygusu, sosyal meselelerde işbirliği, başka insanlara hizmet ve muhtaçlara yardım eli uzatmak da Salih amellerin diğer örneklerinden biridir.

Din amel ve itikat manasınadır. Amelsiz itikat ve itikatsız amel noksan ve sonuçsuzdur.

 İnsanın kendi tevbesini pratiğe dökmesi insanın Allah Teala katına yakınlaşmasına sebep olmakta. İnsan eğer Allah Teala’nın mağfiret ve rahmetinden umudunu kesmiş ve kendi geleceğine yönelik umutsuz olsaydı asla mağfiret talep etmez ve buna mukabil her geçen gün günahları daha da artardı. İstiğfarın pratik yönü olmalıdır. Zira gerçek istiğfar Salih amelin geçmiş günahları telafi etmeli ve olumsuzlukları ıslah etmelidir.

Read 3185 times