Hadislerde Oruçlu Kimsenin Fazileti
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Oruç tutan kimse yatağında uyusa dahi Müslümanın gıybetini yapmadıkça Allah’a ibadet halindedir.”
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Oruçlu kimsenin uykusu ibadet, nefes alması ise tesbihtir.”
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Cennetin Reyyan adında bir kapısı vardır ki oradan sadece oruçlu kimseler geçer.” Başka bir rivayette ise şöyle yer almıştır: “Onlardan sonuncusu içeri girince kapı kapanır.”
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Yemek yemekle meşgul olan kimselerin yanından oruçlu kimse yanından geçince “Endamı tesbih eder, melekler ona selam gönderir, meleklerin selamı mağfiret dilemektir.”
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Herkimi, orucu arzu ettiği yemeği yemekten kendisini sakındırırsa onu cennet yemeklerinden doyurması ve cennet şarabından susuzluğunu gidermesi Allah’a bir haktır.”
Resulullah (s.a.a), iftar edince Allah’a şöyle arzederdi: “Allah’ım! Senin için oruç tuttum ve rızkınla iftar ettim. O halde onu bizden kabul et. Susuzluk gitti, damarlar sevindi ve ecir baki kaldı.”
Cabir b. Yezid, İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) şöyle rivayet etmiştir. Resulullah (s.a.a) Cabir b. Abdullah’a şöyle buyurmuştur: “Ey Cabir, işte bu Ramazan ayıdır; kim bu ayın gündüzünü oruç tutup, gecesinin bir miktarını ibadetle geçirir, karnını ve fercini haramdan korur ve diline hâkim olursa (onu haram ve boş şeylerden korursa) Ramazandan çıktığı gibi günahlarından da çıkar.”
Ramazan Ayının Gecelerinde Okunan Dua:
Allah’ım! Hamd ederek, seni sena etmeye başlıyorum. Kendi lütfünle doğru olanı yapmaya muvaffak kılan sensin: Af ve rahmette rahmet edenlerin en merhametlisi, ceza ve intikamda cezalandıranların en şiddetlisi, ululukta güçlülerin en büyüğü olduğuna yakin ettim.
Allah’ım! Sana dua etme ve senden bir şey dileme hususunda bana izin verdin; öyleyse ey her sesi işiten, övgülerimi işit; ey Rahim, çağrıma icabet et; ey affeden, sürçmemi affet.
Ey Rabbim! Nice gamları benden giderdin, nice zorlukları yok ettin, nice günahları affettin, nice rahmetlerini hakkımda yaydın ve nice bela halkasını kırdın.
Hamd, eş ve oğul edinmeyen, saltanatta ortağı olmayan ve kimseyi acizliğinden dost edinmemiş olan yüce Allah içindir. Bütün nimetleri için tüm övgülerle Allah’a hamt olsun; Hamt saltanatında zıddı, işlerinde kendisine karşı koyan Allah’a olsun.
Hamd yaratıklarında ortağı, azametinde bir benzeri olmayan Allah’a olsun. Hamt, emri mahlûkat arasında apaçık, övgüsü aşikâr, keremiyle izzeti belli, eli bağışa açık, rahmet hazineleri eksilmez, çok bağışı (ondan bir şey eksiltmeyip) sadece cömertlik ve keremini artıran Allah’a olsun. O çok yüce ve çok bağışlayandır.
Allah’ım! İhtiyacım fazla olmasına rağmen çok kerem ve merhametinden azını istiyorum; oysaki benim bu az merhamete ihtiyacım çoktur ve sen ezelden beri ondan müstağnisin. Merhametinle ihtiyacım karşılaman benim yanımda büyüktür; oysa o sana çok kolaydır.
Allah’ım! Günahımı affetmen, hatamdan geçmen, yaptığım zulmü bağışlaman, kötü amelimi örtmen, bilerek veya bilmeyerek işlediğim çok suçlara karşı sabırlı davranman, senden layık olmadığım şeyleri istemeğe beni özendirmektedir. Sen rahmetinden dolayı beni rızıklandırdın, kudretini bana gösterdin, çağrıma icabet ettiğini bana bildirdin; bundan dolayı güvenle seni çağırıyorum, korkmadan ve çekinmeden samimiyet ve ünsiyetle senden istekte bulunuyorum, her zaman dileğimi sana açıyorum.
İstediğim şeyleri geciktirdiğin takdirde, cahillikle darılıyorum. Oysa işlerin sonunu bildiğinden dolayı onları geciktirmen, benim için şayet daha hayırlıdır. Bu hakir kul için, senden daha sabırlı ve kerim bir mevla olmaz.
Ey Rabbim! Sen beni çağırıyorsun, ama ben senden yüz çeviriyorum, sen bana muhabbet ediyorsun, ama ben sana buğz ve inat ediyorum, sen kendini bana sevdirmek istiyorsun ben ise kabul etmiyorum; sanki benim sana bir üstünlüğüm vardır; bu nankörlüğüm, lütuf ve kereminden kaynaklanan rahmet ve ihsanını benden alıkoymuyor (öyleyse) cahil kuluna merhamet et, lütuf ve ihsanınla bana bağışta bulun; şüphesiz sen çok bağışlayan ve kerimsin.
Övgü, evrenin sahibi, gemiyi yürüten, rüzgârları estiren, sabah aydınlığını karanlıktan yarıp çıkaran, kıyamet gününün hâkimi ve âlemlerin Rabbi Allah içindir.
Bilmesine rağmen yumuşaklığı; kudretiyle birlikte affı; gazabıyla birlikte büyük sabrı olan Allah’a hamt olsun, oysa O, istediği her şeye kadirdir.
Hamd (Övgü), yaratan, rızkı veren, sabahı karanlıktan yarıp çıkaran, celal ve ikram, fazl ve nimet sahibi olan Allah’adır; O, öylesine uzaktır ki, kimse onu görmez öylesine de yakındır ki, fısıltılara şahit olur; O, pek yüce ve uludur.
Hamd Allah içindir; O’na denk olan, karşı koyan, O’na benzeyen ve O’na yardım eden birisi yoktur, izzetiyle izzetlileri mağlup etmiştir, azametliler onun azameti karşısında boyun eğmiştir. O kudretiyle istediğini elde eder.
Hamd çağırdığımda icabet eden; isyan ettiğimde ayıplarımı örten, (verdiği nimetlere karşılık) şükredemediğim halde bana büyük nimetler bağışlayan Allah içindir. Bana nice değerli nimetler bağışlamıştır, nice korkunç belalardan beni korumuştur, nice sevindirici olaylarla beni karşılaştırmıştır. Ona hamt ediyor ve tesbih ederek Onu anıyorum.
Övgü Allah içindir; Onun örttüğü perde yırtılmaz, (lütuf) kapısı kapanmaz, Ondan bir şey dileyen reddedilmez, Onu ümit eden ümitsiz bırakılmaz.
Övgü, korkanlara güven bağışlayan, salihleri kurtaran, mustazafları yücelten, müstekbirleri zelil kılan, padişahları helak eden ve diğerlerini onların yerine geçiren Allah içindir.
Övgü, zorbaların (belini) kıran, zalimleri yok eden, kaçanları yakalayan, zalimleri cezalandıran, imdat dileyenlerin imdadına yetişen, muhtaçların sığınağı ve müminlerin güvencesi Allah içindir.
Övgü Allah içindir; Onun korkusundan gök ve sakinleri titrer, yer ve ehli korkar, deniz ve derinliklerinde yüzmekte olanlar çalkalanır.
Övgü Allah içindir; O yaratır yaratılmamıştır; rızık verir rızıklanmamıştır; yedirir yedirilmemiştir; dirileri öldürür, ölüleri diriltir; kendisi her zaman diridir; iyilik Onun elindedir; O her şeye kadirdir.
Allah’ım!; kulun, resulün, eminin, yaratıklar arasından seçtiğin, dost ve habibin olan, sırrını koruyan ve risaletini ulaştıran Muhammed’e salat ve selam ilet
Allah’ım! Peygamberimizin -Senin salât’ın ona ve Ehl-i Beytine olsun- yanımızda olmamasından, İmamımızın gaybetinden, düşmanımızın çok ve sayımızın azlığından, şiddetli fitnelerden ve zamanın şartlarının bizi güçsüz düşürmesinden sana şikâyet ediyoruz. Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salât gönder; katından olan acil bir zafer, zorlukları gidermen, güçlü bir yardım, aşikâr kıldığın hak bir saltanat, bizleri kapsayan geniş bir rahmet ve bizleri örten bir afiyetle bize yardımda bulun; kendi rahmetin hürmetine ey rahmet edenlerin en merhametlisi!”