Nükleer görüşmelerden kaygılıyım, çünkü ABD hilekardır, bir yanda görüşme yaparken öte yanda arkadan hançerler.
Nükleer görüşmelerden kaygılıyım, çünkü ABD hilekardır, bir yanda görüşme yaparken öte yanda arkadan hançerler. Görüşmecilerimiz çok dikkatli olmalıdırlar.
İslam devletinin bazı düşmanlarının “biz İslam Cumhuriyeti’nin rejimini değil, rejimin izlediği yöntemleri, davranışları değiştirmek istiyoruz” gibi sözleri, halkımızın olgu edindiği değerleri bir kenara bırakması, İslam emirlerini uygularken bir adım geri atması demektir. Bu düşünce gerçekte rejimin izlediği yöntemleri değil rejimin kendisini değiştirmek ve İslam devletini yok etmek manasına gelir.
Uzmanlar Meclisi üyeleri ile bir araya gelen Ayetullah Hamanei, Uzmanlar Meclisi’nin yapmış olduğu başkanlık seçimine işaretle “Yapılan seçim çok şeffaf bir seçim oldu. Diğer devlet organları için örnek olacak niteliktedir” dedi.
İmam Hamanei sözlerine şöyle devam etti:
“İslam öğretileri içerisinde “minimum din” diye bir şey yoktur. İslam’ın tüm düstur ve öğretileri tam anlamıyla tahkik edilmeli, öğrenilmelidir. Hedef, İslam dininin en küçük emrini bile öğrenmek olmalı ve bu doğrultuda hareket edilmelidir.
İslamofobi diktatör ve zorba güçlerinin halkımızın bayraktarlığını yaptığı “Siyasi İslam” ve “Yaşamsal İslam” kavramlarının karşısında kapıldıkları dehşetin tercümesidir.
Siyonizm’in tamamen siyasi olan İslamofobiyi yayma girişimleri, meşru olmayan faaliyetlerinin sona erme korkusunun yarattığı tedirginliğin ürünüdür.
Bizler, mustazafları, zayıf bırakılmışları koruyan “Rahmet İslamı” ve zalimle mücadeleyi öğreten “Cihat İslamı”nın karşısında yaratılmaya çalışılan “Seküler İslamcılık” anlayışı karşısında uyanık olmalı ve insanları bilinçlendirmeliyiz. İslam devletinin bazı düşmanlarının “biz İslam Cumhuriyeti’nin rejimini değil, rejimin izlediği yöntemleri, davranışları değiştirmek istiyoruz” gibi sözleri, halkımızın olgu edindiği değerleri bir kenara bırakması, İslam emirlerini uygularken bir adım geri atması demektir. Bu düşünce gerçekte rejimin izlediği yöntemleri değil rejimin kendisini değiştirmek ve İslam devletini yok etmek manasına gelir.
Yaratılmak istenen İslamofobi düşüncesini bir fırsata dönüştürmek bizim elimizde. Çünkü gençler başta olmak üzere insanları İslam dininden uzaklaştırmak için başlatılan kampanyalar bizlerin insanların aklında “İslam dinine yapılan bunca saldırı ve baskıların sebebi nedir?” gibi bir soru icat etmemizi sağlar. Bu nedenle herkes bu konuda üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmek için azami gayretini sarf etmelidir.
İslam dininin “mazlumun yanında yer alıp zalimin karşısında dikilmek” emri, gençlere yoksulu, ezileni, çaresiz ve korumasız insanları savunmak gerektiği düşüncesini aşıladığından genç ufuklarda İslam’a karşı bir eğilim kapısı aralar.”
Konuşmasının bir bölümünde yürütülen nükleer müzakereler konusuna değinen Ayetullah Hamanei sözlerini şöyle sürdürdü:
“Meseleye basit ve yüzeysel bir bakışla yaklaşmaktan kaçınarak sorunların kökenini iyi teşhis etmeliyiz ki bölgesel sorunların çözüm yollarını da doğru seçebilelim.
Bizim desiseye, hileye, kirli planlara ihtiyacımız yoktur. Bazıları siyasi, ekonomik ve askeri güçlere sahip olan Amerika’nın kendi adına hiçbir plan ve projeye ihtiyacı olmadığını sanıyor. Oysa gerçekler bunun tam aksinedir. Amerika, hile ve yalana muhtaçtır. Şu an bile hile ve yalana başvuruyor. ABD’li yetkililer müzakerelerin nihai sonuca erdirilmesi için belirlenen tarih yaklaştıkça hedeflerine ulaşmak için söz ve eylemlerini daha da sertleştirecektir. Bu durum karşısında uyanık olunmalıdır.
Bildiğiniz gibi İşgal rejiminin Başbakanı (Netanyahu) ABD kongresinde konuştuktan sonra ABD’li yetkililer bazı açıklamalar yaptı. Ama yapılan açıklamalarda İran’ın terörizmi desteklediği sinyallerinin verilmesi gerçektende komikti. Siz (ABD ve İsrail) bugün bölgede daha önce benzeri görülmemiş en vahşi örgüt olan IŞİD ve benzeri terör çetelerini yaratıp besleyeceksiniz ondan sonra kalkıp İran’ı terörizmle aynı safta göstermeye çalışacaksınız!
Amerika, bir yandan bugüne kadar işgal ve terörizmle ün yapmış İsrail rejimini açık bir şekilde desteklerken diğer yandan da İslam Cumhuriyeti’ni terörist olarak isimlendiriyor. Bu nasıl bir çelişkidir?
Tüm dünya ülkeleri uluslar arası yasalarca kabul edilmiş kanunlara saygı duyuyorken Amerikalı senatörler “İsrail devleti yok olursa bütün uluslar arası kanunları yok sayarız” diye feryat ediyor. Bu, siyasi ahlakın ayaklar altına alındığının ve ABD yönetiminin içten içe çatlamaya başladığının resmi değil de nedir?