کارگر

کارگر

 Topraklarının işgal edilişinden bu yana Filistinliler, özgürlük ve bağımsızlık için tek yolun işgalciye karşı her türlü direnişi göstermek olduğunu anlamışlardır. On yıllar boyunca yaşanan tecrübeler, Filistinlilere, siyonist işgal rejimiyle yapılan müzakerelerin ve barış görüşmelerinin kendilerine bir karış toprak bile geri kazandırmadığını öğretmiştir. Dolayısıyla Filistinliler, teslim olmayarak çok ağır bedeller ödeseler de, stratejik açıdan zafer kazanmakta, Kudüs’ün özgürleştirilmesi ve bağımsız devletlerinin kendi toprakları üzerinde kurulması yolunda ilerlemektedirler.

 

Filistin halkı, 7 Ekim’den bu yana, yani 14 aydır, Gazze Şeridi’ne yönelik siyonist soykırım saldırılarında 50 binden fazla şehit ve 100 binden fazla yaralı vermiştir. Fakat tüm bu acılara rağmen direnişe yönelik bir eleştiri duymuyoruz, aksine destek görüyoruz. Bunun en güzel örneği, Ümmü Muhammed El-Ağa hanımefendinin işgalciler tarafından öldürülen beş evladını uğurlarken söylediği şu sözüdür: “Şehitlerimizi kefenleyecek beyaz bezimiz var, ama teslim bayrağı çekecek beyaz bezimiz yok.”

Direniş, her bir Gazzelinin gemisi olmaya devam edecek; yaralarının, sevdiklerinin, şehitlerinin, yıkılmış evinin, camisinin, mahallesinin ve denizinin intikamını alacaktır… Ve bu sadece Gazzeliler için değil, her Filistinli için de geçerlidir. Zulüm ve baskıya maruz kalmış, fakat yaşadığı sıkıntılar ne kadar ağır olursa olsun asla teslim olmayan, davasından vazgeçmeyen, hak yolunun fedakarlıklarla dolu olduğunu, zaferin Allah’ın dürüst ve sadık olanlara bir vaadi olduğunu, Tufan’dan sonra vatanımızın üzerine mutlaka yeni bir güneşin doğacağını idrak eden herkesin intikamını alacaktır direniş.

Direniş, bölgedeki ve tüm dünyadaki mazlumların gemisi olmaya devam edecektir; tıpkı Hz. Nuh’un (as) gemisi gibi. O adamların sarsılmaz imanları ve samimi niyetleriyle, kanları ve canları pahasına başlattığı bu savaş, yalnızca Filistin’i, Kudüs’ü ve bölgeyi özgürleştirmekle kalmayacak, tüm yeryüzüne yayılacaktır. Zira ABD dünyanın tek kutbudur ve mazlumların ilk ve son düşmanıdır; herhangi bir meseledeki zulmün kökenine bakarsanız ABD’nin bir parmağını, bir elini, hatta tüm vücudunu bulacaksınız... Filistin’in tufanından sonra dünyamızın her tarafına adalet güneşi doğacaktır elbet. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. 

Filistin direnişinin “Aksa Tufanı” operasyonunu gerçekleştirmekle yanlış hesap yaptığı iddiasında bulunanlara şu cevabı veriyorum: Filistinliler, silahlı direnişten barışçıl direniş veya sivil itaatsizlik niteliğindeki halk direnişine kadar birçok mücadele safhasını yaşadılar, hem ülkelerinin içerisinden hem de yurtdışından düşmanla savaştılar, fakat topraklarını özgürleştirmediler, istedikleri zaferi kazanmadılar ve net, tartışmasız bir siyasi başarı elde etmediler. Bununla birlikte bu mücadeleler hep düşmanın direnişi bastırması ve kırmasıyla sonuçlandı diye Filistin halkının verdiği bu mücadelelerde hatalı olduğunu söyleyebilir miyiz? Halkların direnişleri her zaman öncesinde birçok kırılmanın gelmesi gereken, zafer anına yol açan bir dizi yenilenmiş iradeden başka bir şey mi ki? Tarihte bu gerçeğe uymayan bir “işgale karşı direniş” hikâyesi var mı ki?!

Evet, Kutsal Toprakların evlatlarının başlattığı, gelmekte olan Tufan, gaspçı rejimin ve arkasındaki ABD ile zulüm ve küfür güçlerinin sonunun başlangıcıdır. Ümmet tarihinin bu kritik anında, ümmetin her özgür ve onurlu ferdine; Gazze ve Filistin topraklarında kendilerini mukaddesatlarını ve topraklarını savunmaya adayan, onlarla birlikte oturanların şakî olamadığı, ya onurlu bir şekilde yaşamaya ya da şehit olarak ölmeye ve gelecek nesillerine silinmez bir izzet ve onur mirası bırakmaya yemin eden o sadık müminlere destek olma çağrısında bulunuyorum.

Dr. Zahir Elbek

Filistinli Akademisyen ve Gazeteci

Hertaraf.com

Pazar, 24 Kasım 2024 02:54

Pakistan’da tekfirci terör...

Pakistan'ın kuzeybatısında tekfirciler tarafından yolcu otobüslerine düzenlenen saldırılarda en az 38 kişi hayatını kaybederken 30 kişi de yaralandı. Kurbanlar arasında 6 kadın ve birkaç çocuk da bulunuyor. Hedef alınanların Şii müslümanlar olduğu açıklandı.

  
Pakistan'ın Hayber-Pahtunhva eyaletinin başkanı Nedim Eslem Şudari, perşembe günü Pakistan'ın Hayber Pahtunhva eyaletinde silahlı kişilerin yolcu otobüslerine ateş açması sonucu en az 38 kişinin hayatını kaybettiğini ve 29 kişinin yaralandığını söyledi.

İlk haberler, kurbanlar arasında 6 kadın ve birkaç çocuğun olduğunu doğrularken en az 10 yolcunun da durumunun kritik olduğu bildirildi.

Şudari, "Bu büyük bir trajedi ve ölü sayısının artması muhtemel" dedi.

Üst düzey bir yerel yönetim yetkilisi olan Cavidullah Mehsud da "Kurram ilçesinde teröristler tarafından iki ayrı Şii konvoyu hedef alındı. Her iki olayda da yaklaşık 10 saldırgan yer aldı ve yolun her iki tarafından da ayrım gözetmeksizin ateş açtılar." dedi.

Reuters'a telefonla bilgi veren Paraçinar sakini Ziyaret Hüseyin, “Biri Peşaver'den Paraçinar'a, diğeri de Paraçinar'dan Peşaver'e yolcu taşıyan iki yolcu otobüsü konvoyu vardı ve silahlı kişiler otobüslere ateş açtı” dedi.

Hüseyin, Peşaver'den yola çıkan konvoyda akrabalarının da bulunduğunu sözlerine ekledi.

Saldırıyı şiddetle kınayan Pakistan Devlet Başkanı Asif Ali Zerdari, yetkililere, saldırıyı düzenleyenlere karşı harekete geçmeleri talimatını verdi.

Temmuz ayında aynı bölgede patlak veren bir dizi şiddetli çatışmada yaklaşık 50 kişi hayatını kaybetmişti. 

Cuma, 22 Kasım 2024 05:26

İran'dan UAEK'ya sert uyarı

Tahran, Batılı ve Avrupalı ülkeler tarafından İran aleyhine sunulan karar tasarısının UAEK yönetim kurulu tarafından onaylanması halinde ülkesinin kararlı bir şekilde ve derhal karşılık vereceğini açıkladı.



  İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Hukuki-Uluslararası İşler Temsilcisi Kazım Garibabadi, Batılı ve Avrupalı ülkeler tarafından İran’a karşı Uluslararası Atom Enerjisi Kurulu (UAEK) yönetim kuruluna sunulan karar tasarısının onaylanması durumunda ülkesinin hızlı ve kesin bir şekilde yanıt vereceğini söyledi.

Garibabadi, İran Atom Enerjisi Kurumu’nun, kararın onaylanması durumunda gerekli adımları hemen atmaya hazır olduğunu belirtti. Bu hamlenin, ilgili ülkelerin yapıcı olmayan yaklaşımına ve Tahran’ın iyi niyetine karşılık bir yanıt niteliğinde olduğunu ifade etti.

Yetkili, “İran, Batılı devletlerin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu da dahil olmak üzere uluslararası kuruluşları siyasi bir araç olarak kullanmaması gerektiğine inanıyor,” dedi.

'Yapıcı olmayan yaklaşımı kınıyoruz'
Öte yandan İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, UAEK üyesi bazı Batılı ülkelerin davranışlarını gerekçesiz bir tutum olarak nitelendirdi.

İran’ın resmi haber ajansı IRNA’ya konuşan Arakçi, Avrupa’nın üç büyük ülkesi tarafından İran’ın barışçıl nükleer programına yönelik “yapıcı olmayan ve gerekçesiz” eylemleri kınadığını ifade etti.

Ayrıca Arakçi, yönetim kurulunun bazı Batılı ülkelerin ve onların destekçilerinin siyasi hedeflerine hizmet eden bir platforma dönüşmesini engelleme çağrısında bulundu.

Arakçi, İran’a karşı bir karar tasarısının UAEK'nın teknik ve profesyonel görevlerini aksatabileceğini vurgulayarak, “Yönetim kurulunun, kurumun itibarını koruma, profesyonel konumunu ve bağımsızlığını garanti altına alma konusundaki önemli rolü göz ardı edilmemelidir,” diye ekledi.

Karar tasarısının sunulmasının ardından Arakçi, UAEK yönetim kurulu üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarıyla telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.

Fransa, Brezilya, Güney Afrika, Bangladeş, Cezayir, Burkina Faso ve Pakistan’ın dışişleri bakanlarıyla temaslarda bulunan Arakçi, İran’a karşı yürütülen diplomatik girişimlere karşı görüş alışverişinde bulundu.

Cuma, 22 Kasım 2024 05:21

İlahi Mukadderatın Kısımları

 “Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun yanındadır.” Ra’d, 39 

Ayetler ve rivayetlerden elde edilenlere göre ilahi mukadderat iki türlüdür:

 

1 – Maslahatı daimi olan işlerdir. Zira Allah’ın kanunları da daimi ve ebedidir. Şu ayetlerde işaret edildiği gibi: “Benim katımda söz değiştirilmez.” 1 “Her şey O’nun katında bir ölçü iledir.” 2 Bu tür mukadderatlar levh-i mahfuzda sabittir. “O, korunmuş bir levhada (Levh-i Mahfuz’da)dır.” 3 Ve sadece Allah’ın izniyle ve ancak Allah’a yakın olanlar levh-i mahfuzdan haberdardırlar: “O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitaptır.” 4

 

2 – Kesinliği olmayan, insanların davranış ve eylemlerine bağlı olan edinimlerdir. İnsanların günahlarından tövbe etmesi, affedilme maslahatını beraberinde getirir. Ya da sadaka vermek, belanın defedilmesiyle birliktedir. Zulüm ve eziyet ortaya çıkardığı fesattan ötürü ilahi kahrı da yanında taşır. Yani Allah Teâlâ, yarattığı âlemin idaresinde eli bağlı bir şekilde durmamaktadır ve sahip olduğu hikmet ile sonsuz ilmiyle şartların değişmesi suretinde kanun ve nizamında da değişiklik yapabilmektedir. Bu değişikliğin – haşa – Allah’ın cehaleti, görüşünün değiştiği ya da pişman olduğu anlamına gelmediği çok açıktır. Kuşkusuz bu değişim, hikmet esasına göre ve şartların farklılaşmasından ya da bu işin döneminin son bulduğu içindir.

 

Kur’an bu yönde birçok örnek sunmuştur. Bu örneklerden bazıları şöyledir:

 

1 – “Bana dua edin, duanıza cevap vereyim.” 5 İnsan gönülden dua etmesiyle kendisine yararlı olacakları elde edebilir, alınyazısını değiştirebilir.

2 – “Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.” 6

3 – “O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır.” 7

4 – “Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırdı.” 8

5 – “Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(inkapılarını) açardık.” 9

6 – “Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” 10

7 – “Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 11

8 – “Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de döneriz.” 12

 

Soru: Eğer Allah’ın ilmi zatının aynı ise ve değişmesi mümkün değilse öyleyse O’nun ilminde var olan ne var ise eylem merhalesine gelmelidir. Aksi takdirde bu cehaletten başka bir şey değildir.

 

Cevap: Allah’ın ilmi; düzenin illetleri ve sebepleri esası üzerinedir. Şöyle ki, eğer bu vesileden istifade edilirse şu neticenin doğacağını, başka bir nedenden de başka bir sonucun hasıl olacağına O’nun ilmi vardır. Allah’ın ilmi, sebep ve nedenlere bağlı olan ilminden ayrı değildir.

--------------------------------------------

1 Kaf, 29

2 Ra’d, 8

3 Buruc, 22

4 Mutaffifin, 20 – 21

5 Mü’min, 60

6 Talak, 1

7 Rahman, 29

8 Saf, 5

9 A’raf, 96

10 Ra’d, 11

11 Furkan, 70

12 İsra, 8

 Yüzlerce önde gelen İranlı Sünni alim, Gazze'deki olaylarla ilgili İslam dünyası alimlerine mektup yazdı.
 

Mektubun tam metni şöyle:

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Allah kendi yolunda, İslâm uğrunda duvarları kurşun dökülerek, kenetlenerek yapılmış sağlam bina gibi saflar halinde tesbih ederek savaşanları sever”

İslam aleminin değerli alimleri

Mısır, Ürdün, Tunus, Irak, Suriye, Katar, Birleşik Arap Emirlikler, Türkiye’nin saygın alimleri...

Bugün Müslümanların ilk kıblesi olan asil ülke Filistin'de ve özellikle güçlü Gazze’de , büyük şeytan Amerika'nın desteğiyle şeytani Siyonist rejimin suçlarına tanık oluyoruz. (İnsanlar içerisinde Müslümanlara düşmanlıkta en şiddetli olanların, öncelikle Yahudiler ve onlardan sonra, putperest müşrikler olduğunu göreceksin).

Bugün dünya Gazze'de ırksal bir soykırıma ve zorla yerinden edilmeye tanık oluyor ve bu bölgede üzücü ve talihsiz olaylar yaşanıyor.

Aksa Tufanı Operasyonunun ardından bu yana geçen bu bir yılda, Kutsal Kudüs'ün ve aziz Gazze'nin başına gelenler konusunda sizin değerli duruşunuzu gördük ve duyduk. Protestonuzun ve öfke çığlığınızın sesi herkesin kulağına ulaştı ve bu takdire şayandır.

Siyonist düşmanın suçları ABD’nin ve birçok kâfir Avrupa hükümetinin açık desteğiyle yürütülmekte ve bu gaspçı rejim ve onu destekleyen Batılı kâfirler İslam alimlerinin, Müslüman ve gayrimüslim özgürlük arayanların ve hatta uluslararası topumun protestolarını aldırış etmemektedir.  Artık Gazze'den ve Kutsal Filistin topraklarından geçmiş olan ölüm makinesinin haddi hesabı yok ve İslam ülkesi Lübnan'da da Müslümanları öldürmekle meşguller ve bu öldürmelerin diğer İslam topraklarını da kapsaması çok uzun sürmeyecek. Ayrıca Siyonist rejim, yeni ABD hükümeti olan Trump'tan beklediği destekle, Gazze'nin tamamen ilhak edilmesinin ardından Batı Şeria'nın da tamamen ilhak edilmesini ve Filistin devleti kurma planına son verilmesini istiyor.

Bizler, İran’ın Sünni alimleri olarak siz İslam dünyasının alimlerinden, batılılaşmış sahte hükümetlerin sizinle karşı karşıya gelmesine yol açsa da açıklama yapmanın ötesine geçmenizi ve protestolarınızı pratik tedbirlerle hayata geçirmenizi rica ediyoruz çünkü Kuran’da “Allah'a ve Rasûlü'ne gerektiği gibi inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, sizin için hayırlı olan budur.” buyurulmuştur.

Elbette, bugün şahit olduğumuz bu hassas durumda, her türlü küfür, bütün İslam'ın önünde durmakta ve bize Ahazap savaşını hatırlatmaktadır Müslümanların canını, malını ve namusunu savunmak tüm müslümanların sorumluluğudur. Tıpkı direnişin ümmetinin daha fazla ihlale izin vermeyeceği gibi sizin de bu mücadelenizin Allah katında büyük bir mükâfatı olacaktır. (Özürlü olmayan müminlerin evde oturanları ile, malları ve canlarıyla Allah yolunda savaşanlar bir olamazlar. Allah, malları ve canlarıyla savaşanları, savaştan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Hepsine de Allah, güzel olan Cenneti vadetmiştir.)

Böylece, İslami direnişe mali yardım ve zekat kullanılmasını, Siyonist malların satın alınmasının yasaklanması ve Siyonist rejime her türlü yardımın boykot edilmesi yönündeki fetvanız için size teşekkür ediyor, birkaç ricada bulunmak istiyoruz:

1- Ürdünlü müminlerle birlikte, Gazze'deki savaş bitene kadar Ürdün'den ihraç edilen malların işgal altındaki topraklara ulaşmasını engelleyin! Ve varlığınız ile Ürdünlü gençlerin Kudüs’e girmeleri için Ürdün sınırlarını açın.

2- Mısırlı müminlerle birlikte Refah sınırında bulunun, eğer o sınırı yeniden açabilirseniz, en azından savaş bitene kadar orada toplanın ve Siyonist rejime baskı yapın.

3- Siyonistlere karşı silahlı mücadele fetvasını mümkün olan her şekilde İslam ümmetine, özellikle de gençlere iletin.

Son olarak İslam alimleri olarak birlik olursak Allah'ın “hak cephesinin zafere ulaşacak ve kâfirler yok olacak” vaadi gerçekleşecek. Sözümüzü bu şerefli ayetlerle bitireceğiz: Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir./mehr

Amerikan uçak gemisi saldırı grupları, Yemen'in saldırılarından bunaldıkça yer değiştiriyor. USS Lincoln de Kızıldeniz'den ayrıldı. Şu an Batı Asya'da ABD uçak gemisi bulunmuyor

Pentagon yetkilileri çarşamba günü USS Abraham Lincoln uçak gemisinin Kızıldeniz'den ayrıldığını açıkladı. USS Lincoln, bölgeye üç ay önce konuşlandırılmıştı. Amerikan güçleri 7 Ekim 2023'ten beri ikinci defa Batı Asya'da uçak gemisi saldırı grubu olmadan bulunuyor. Pentagon'a göre USS Harry S. Truman saldırı grubu bu boşluğu doldurmak için Portekiz'in Azor Adaları yakınlarındaki mevcut operasyon alanından Akdeniz'e hareket edecek.

 
USS Lincoln'ün geri çekilmesi, Yemen'in Kızıldeniz'deki ABD savaş gemilerine karşı sekiz saat süren iki büyük askeri operasyona imza atmasından sekiz gün sonra duyuruldu. Ensarullah Hareketi Lideri Abdülmelik el-Husi, uçak gemisinin misilleme saldırıları sonucunda Yemen kıyılarından "yüzlerce mil" uzaklaşmak zorunda kaldığını açıklamıştı. El-Husi, "uçak gemisinin hedef alınma korkusuyla zaman zaman Afrika kıyılarına yakın seyrettiğini" de sözlerine eklemişti.

Yemen Silahlı Kuvvetleri bir açıklama yaparak, Yemen Deniz Kuvvetleri’nin, uyarılara cevap vermemesi ve işgal altındaki limanlara giriş yasağını ihlal etmesi nedeniyle Kızıldeniz'de “Anadolu S” gemisinin uygun balistik ve deniz füzeleriyle hedef alındığını duyurdu.


Yemen Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri bir açıklama yaparak, Yemen Deniz Kuvvetleri’nin, uyarılara cevap vermemesi ve işgal altındaki limanlara giriş yasağını ihlal etmesi nedeniyle Kızıldeniz'de “Anadolu S” gemisinin uygun balistik ve deniz füzeleriyle hedef alındığını duyurdu.

Yemen’deki Ensarullah Hükümeti’nin (Husiler) askeri sözcüsü Yahya Seri şöyle devam etti: “Yemen Silahlı Kuvvetleri, İsrail düşmanına deniz ablukası uygulamaya, onunla bağlantılı veya ona yönelen ya da onunla işbirliği yapan tüm gemileri hedef almaya ve ayrıca İsrail düşmanını füzeler ve insansız hava araçlarıyla vurmayı sürdürmeye kararlıdır. Bu operasyonlar, saldırıların sona erdirilmesi, Gazze'ye yönelik ablukanın kaldırılması ve Lübnan'a yönelik saldırıların durdurulmasına kadar devam edecektir.”

Önceki adı "INCA QUEEN" olan "ANADOLU S" adlı dökme yük gemisinin, İstanbul merkezli Oras Denizcilik Tic. Şirketi'ne ait olduğu bildirildi. Oras Denizcilik Şirketi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır, Binali Yıldırım’ın yakın arkadaşı ve oğlu Erkam Yıldırım ile de iş ortaklığı bulunuyor. (islamianaliz)

Siyonist İsrail'in 411 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de can kaybı 43 bin 985'e yükseldi.


İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 13 artarak 43 bin 985'e yükseldi.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 411 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verildi.

İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdiği "2 katliamda" 13 kişinin hayatını kaybettiği, 84 kişinin yaralandığı belirtildi.

İşgalci İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının 43 bin 985'e, yaralı sayısının da 104 bin 92'ye yükseldiği kaydedildi.

Açıklamada ayrıca hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğu ancak İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı yinelendi

Araştırmacı yazar İsmail Bendiderya; ABD başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz günlerde büyük tepki toplayan BOP konuşmasında kullandığı “İsrail’in topraklarını genişletmeliyiz” hezeyanını değerlendirerek, bunun bölgedeki bütün ülkelerin parçalanması ve bu ülkelerin topraklarının da tıpkı Ürdün, Mısır ve Suriye gibi yayılmacı İsrail’e peşkeş çekilmesi demek olduğuna ve BOP ya da “Arz-ı Mev’ud” haritasında Türkiye’nin de önemli bir bölümünün yer aldığına dikkat çekti.

İşte o yazı ve Trump’ın konuşmasının orijinal videosu:

 ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, işgalci İsrail’i destekler nitelikteki açıklaması ile düne kadar Amerika ile iş birliği içerisinde olan yönetimlerin bile kafasında soru işareti oluşturdu.

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, işgalci İsrail’i destekler nitelikteki açıklamasına tüm dünyayı şaşkına çevirecek bir cümle ekledi.

“İSRAİL’İN BÜYÜMESİNE YARDIMCI OLMALIYIZ!”

Tump’ın “İsrail’in büyümesine yardımcı olmalıyız!” açıklaması akıllara BOP denilen büyük Ortadoğu projesini ve ‘Vadedilen Topraklar’ adlı Siyonist Yahudi ülküsünü getirdi.

Bilindiği üzere Tevrat’ta geçen bazı uyduruk ayetlere istinatta bulunan Yahudiler Nil’den Fırat’a kadar bütün toprakların Allah tarafından kendilerine vadedildiğini ve Yahudilerin bu toprakları yurt edinmelerinin bir ibadet olduğunu söylüyor ve buna inanıyorlar.

İşgalci Siyonist İsrail bugün bu inanç doğrultusunda Ortadoğu’da kan döküyor, yağmalıyor, işgal ediyor!

Bir yıldan fazladır tüm dünyanın gözü önünde Gazze’de on binlerce insanı katleden katil İsrail’in bu soykırımına Batılı ülkeler başta ABD olmak üzere neredeyse bütün Avrupa devletleri sessiz kalıyor hatta vicdan yoksunu batılı ülkeler İsrail’i desteklediklerini bile söylüyorlar!

Trump’ın bu açıklaması bir çok Müslüman ülkede  tepkilere neden oldu. Düne kadar Amerika ile iş birliği içerisinde olan yönetimler bile Trump’ın bu açıklamasından sonra kendilerini güvende hissetmeyeceklerini anlamış oldular.
Trump şaşkına çeviren açıklamasında İsrail’in topraklarını büyütmesine yardımcı olacağını söylüyor.

Trump konuya dair açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Geçenlerde haritada İsrail’e baktım ufacık bir yer, düşünüyorum da kendisini nasıl savunacak? Şimdiye kadar kendisini nasıl savunduğuna şaşırmamak elde değil. Bir de İran haritasına baktım ki yüz binlerce ordusu olan çok geniş yüz ölçümüne sahip büyük bir ülke!”

Trump konuşmasında İran bahanesi ile İsrail topraklarının büyütülmesi gerektiğini söylüyor.

Bu perspektifte değerlendirecek olursak ABD’nin yüz ölçümü İran ile kıyaslandığında daha büyük, bu durumda Amerika’nın bu toprakları İsrail’e vermesini mi söylemek lazım?

Peki Trump’ın bu bakış açısı ile yola çıkarsak; Trump neden kendi ülkesinin topraklarını İsrail’e verip genişlemesini sağlamıyor da Müslüman ülkelerin topraklarını İsrail’e peşkeş çekmeyi öneriyor?

Trump’ın bu açıklaması dünden beri bir Ortadoğu’da yaşayan bütün ülkeleri tedirginlik ve soru işareti ile karşı karşıya bırakmış durumda.

BİZLER DE AMERİKA’NIN HEDEFİ MİYİZ?

Evet hepimiz Amerika’nın hedefiyiz! ABD, İsrail üzerinden Ortadoğu’daki bütün enerji güzergahlarını kontrol etme ve Ortadoğu’daki devletleri kontrolüne alma peşinde.

Emperyalist Amerika’nın büyük Ortadoğu projesi ( BOP) ya da Genişletilmiş Kuzey Afrika projesi ya da
Arz-ı Mev'ud’un arkasında duran asıl büyük şeytan olduğunun anlaşılması bir çok yönetim ve devletin ABD’ye karşı tavrında ciddi bir değişİme gideceği kanaatini oluşturuyor.

Kendi ülkesinin kongresine baskın yapan ve ülkesinin seçilmişlerini öldürmekten çekinmeyen Trump açıkça İsrail’in ülkelerimizi  işgal etmesine yardımcı olacağını Arz-ı Mev'ud’un gerçekleşmesine yardımcı olacağını söylüyor ve ABD projesi BOP’un içerisindeki ülkelerin topraklarının önemli bir kısmını İsrail’ e vermek zorundadır mantığını taşıyor!

Unutmayalım ki; Arz-ı Mev'ud isimli Siyonist projesinin içerisinde İran, Irak, Suriye, Ürdün, Mısır’ın bir bölümü ve Türkiye’nin bir bölümü de bulunuyor!

ERDOĞAN DA ‘VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR’ TÜRKİYE'Yİ DE İÇERİYOR DİYEREK UYARMIŞTI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz günlerde BOP ve "Vadedilmiş Topraklar” projesine değinerek uyarıda bulunmuştu.

İsrail'in saldırganlığının Türkiye'yi de içerdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır" ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan, "İsrail saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır. Vatanımız, milletimiz, bağımsızlığımız için bu devlet terörüne elimizdeki her imkanla karşı duracağız" diye eklemişti.

 Hizbullah, Lübnan'ın karadan işgal sürecinin başladığı ekim ayından itibaren 110'dan fazla İsrail askerinin öldürüldüğü ve 1050'den fazla askerin de yaralandığı iddiasında bulundu.
 

 Hizbullah Askeri Medyası, “Uli’l el-Bas” savaşının başlangıç tarihi 17 Eylül'den 16 Kasım'a kadar İslami Direniş’in 60 gün boyunca gerçekleştirdiği operasyonları özetleyen bir infografik yayınladı.

Şeyh Naim Kasım, Hizbullah Genel Sekreteri olarak yaptığı açılış konuşmasında, İsrail ile yapılan bu savaşa “Uli’l el-Bas” adını verdiklerini açıklamıştı.

Şeyh Kasım, çalışma programının Seyyid Nasrullah'ın siyasi, cihadi, sosyal ve kültürel tüm alanlardaki çalışma gündeminin bir devamı olacağını açıklamıştı.

Hizbullah 60 günlük süre zarfında 1.349 askeri operasyon düzenlediğini ve günde ortalama 22 operasyon gerçekleştirdiğini açıkladı. Bu saldırılar İsrail genelinde çok çeşitli stratejik noktaları hedef aldı:

Hedef alınan yerler

456 defa yerleşim yerleri

361 defa askeri karakollar

127 defa sınır bölgeleri

164 defa askeri üsler

29 İHA ve uçak

58 defa işgal altındaki şehirler

101 defa askeri kışlalar

Hizbullah güçleri ayrıca, ilerleyen 25 İsrail birliğini durdurduklarını ve Lübnan'a 28 sızma girişimini püskürttüklerini bildirdi.
 

İsrail kayıpları

Hizbullah'ın verilerine göre, sürdürülen operasyonlar İsrail işgaline önemli kayıplar verdirdi:

100'den fazla İsrail askeri öldürüldü

1,000'den fazla yaralı

61 askeri araç imha edildi

53 komuta merkezi vuruldu

30 topçu mevzii imha edildi

17 askeri fabrika ve şirket hasar gördü

11 eğitim kampı, 10 hava üssü ve 7 İHA devre dışı bırakıldı

4 silah deposu, 4 tahkimat ve 2 yerleşim birimi vuruldu

2 adet teknik ekipman, 1 askeri atölye ve 1 kontrol noktasında hasar

Kullanılan Silahlar

65 defa güdümlü füze

124 defa İHA saldırısı

84 defa topçu ateşi

1.047 defa roket salvosu

10 defa savaş mühendisliği saldırıları

12 defa keskin nişancı tüfekleri ve makineli tüfeklerle saldırılar

29 defa hava savunma füzeleri atıldı

Düşmanın İç Cephesi

Operasyonlar, işgal altındaki Filistin'de önemli ölçüde yerleşimcinin yerinden edilmesi ve tahliyesi ile sonuçlandı.

Lübnan sınırının 30 kilometre yarıçapındaki 100'den fazla yerleşim yeri boşaltıldı

Hizbullah işgal altındaki Filistin topraklarının 150 kilometre kadar içindeki hedefleri vurdu

300 binden fazla İsrailli yerleşimci yerinden edildi

.

Lübnan Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 8 Ekim 2023'ten bu yana 902’si kadın ve çocuk, 212’si sağlık çalışanı olmak üzere 3 bin 544 kişi şehit oldu, 15 bin 36 kişi yaralandı.