Kutsal Haremleri Koruma Görevi ve Harem Muhafızlarının Şânı

Rate this item
(0 votes)
Kutsal Haremleri Koruma Görevi ve Harem Muhafızlarının Şânı

Onbinlerce gönüllü Ehlibeyt aşığı gece gündüz bu kutsal Haremlere ve ziyaretçilerine hizmet sunmakta ve güvenliklerini sağlamaktadırlar.
 
    Ehl-i Beyt (a.s.)'ın kutsal türbelerine Ehl-i Beyt izcileri "Harem-i Mukaddes" kısa adıyla "Harem" derler. Ehl-i Beyt dostları için Hz.Resulullah ve 12 İmam'ın(a.s) kutsal haremleri, Ka'be ve Mescid-ül Haram gibi kutsaldır ve korunması, saygısı farzdır. Oralar Allah'ın özel rahmetinin ve mukarreb meleklerinin her an nazil olduğu yeryüzünün kalbi olan en yüce mekanlardır. Mümin ve salih kulların arınmak, manevi dereceler elde etmek, Rabbleri'nin rızasını ve cenneti kazanmak için ziyaret ettiği bu mübarek yerler her gün milyonlarca insan ve sayısız melek tarafından ziyaret edilmektedir.


    Onbinlerce gönüllü Ehlibeyt aşığı gece gündüz bu kutsal Haremlere ve ziyaretçilerine hizmet sunmakta ve güvenliklerini sağlamaktadırlar.
Bu kutsal türbelerin bulunduğu kutsal şehirlerde özellikle güvenliğe çok büyük bir önem verilmektedir. Zira tarihte ve günümüzde Mukaddes Haremler ve mazlum masum ziyaretçileri, başta İngiliz kurgusu, Amerika ve İsrail uşağı olan vahşi terörist  Vahhabiler/Selefiler/Tekfirciler tarafından tehdit, tahrip ve katliamlara maruz kalmışlardır. Bu sebeple icap eder ve tehditler artarsa kısa zamanda yüzbinlerce hatta ihtiyaç durumunda milyonlarca gönüllü Harem Muhafızları silah altına alınabilir ve en büyük tehditleri bile rahatça bertaraf edebilirler.
   Nitekim Haşd-i Şa'bi adlı gönüllü ordu da Ayetullah Seyyid Ali Sistani’nin bir fetvası ile tez zamanda Şia ve Sünni Iraklılardan meydana gelmiş ve Irak halkını, ülkesini ve Mukaddes Haremleri, Daiş vahşilerinin istilası ve işkalinden necat vermişlerdir.
Çoğunlukla Afganistanlı Ehl-i Beyt Şîaları'ndan oluşan Fatimuyyun Tugayı Müdafiân-ı Harem olarak canlarını Ehlibeyt türbelerine  siper ve İslam'a feda ederek mütecaviz teröristlerin ve emperyalist efendilerinin şerrini defetmektedirler. Bu yüce yolda nice şehitler ve gaziler vermişlerdir. İranlı,  Iraklı,  Suriyeli, Lübnanlı ve Afganistanlı Şialar başta olmak üzere çok milliyetten sayısız  mümin mücahit gençler sarsılmaz bir irade ile  terör örgütleri ve küresel   siyonizm ile mücadelede sapasağlam durup ümmetin vahdeti ve  emniyeti için,  BOP'un çökmesi ve vatanlarımızın Kutsal Haremlerle beraber işgalden korunması için daima nöbet tutmakta ve sinsi düşmanla göğüs göğüse savaşmaktadırlar.

 
   Onların bu meşru müdafaa savaşlarında örnek aldıkları yüce örnek kimseler Kerbela Şehitleri hususen Hz.Celal Abbas, Hz.Ali Ekber, Hz.Kasım bin Hasan ve Hz.İmam Hüseyin (a.s.)'ın Haremi için canlarını siper ve feda eden o yüce mümin ve fedakar örnek insanlardır. Harem Muhafızı olmak yani Hüseyni olmak ve Kerbelâ Şühedası'nın nurlu kervanına katılmaktır.
   İslam İnkılabı Rehberi İmam Ali Hamanei bir Harem Müdafii şehidin ailesini ziyarette şöyle buyurmuştur:  " Harem şehitleri diğer şehitlerden daha yüksek bir makama sahiptir..." Yine son zamanlarda Harem Mudafii şehitlerin aileleri ile görüşmesinde buyurdular ki :  " Hakikaten hem sizin şehitleriniz hem aileleri, onların babaları, anneleri ve evlatları İran halkının üzerinde büyük bir hakka sahiptirler. Bu şüheda bazı imtiyazlara sahiptirler : Birisi o ki bunlar Irak ve Suriye'de Ehl-i Beyt'in hariminden müdafaa ettiler ve bu yolda şehadete yetiştiler. Sizin bu şühedanızın ikinci imtiyazı budur ki gidip öyle bir düşman ile mübareze ettiler ki eğer bunlar mübareze etmeseydiler burada Kirmanşah, Hamedan ve diğer vilayetlerde bunlarla   savaşmalıydık ve bunların önünü almalıydık. Doğrusu bizim bu aziz şehitlerimiz kendi canlarını ülke, millet, dini ve İslam İnkılabı yolunda feda ettiler. Üçüncü imtiyaz da şu ki bunlar gurbette şehadete erdiler. Bu da büyük bir imtiyazdır. Bu da Allah-u Muteal indinde unutulmaz."

  

8 Şevval Baki Haremi'nin Tahrip Faciası

   Vahhabiler biri hicri 1220 yılında ve diğeri hicri 1344 yılında olmak üzere iki kez, kabirlere mezar yapılmasının ve ziyaret edilmesinin bidat olduğunu bahane ederek, Baki’deki mezarlık ve yapıtları tahrip etmiştir. Baki’nin tahrip edilmesi, başta İran İslam Cumhuriyeti olmak üzere İslam ülkeleri tarafından şiddetle protesto edilmiştir. Bu nedenle Şiaların geneli Yevmu’l-Hedm (tahrip günü) olarak meşhur olan, Şevval ayının sekizinci günü matem meclisleri düzenler ve mersiye ve ağıtlar yakarak Baki’nin tahrip edilişini yad ederler.
İslam alimlerinden bazıları Vahhabilerin başta Baki’nin tahribi olmak üzere kabirlerin tahribi hakkındaki iddialarının reddiyesinde, Keşfu’l-İrtiyab gibi kitaplar kaleme almışlardır.

Murteza Akbulut
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Read 2708 times