İran ve Şia Karşıtı İftiralara Cevaplar

Rate this item
(0 votes)
İran ve Şia Karşıtı İftiralara Cevaplar

Bismillah

Öyle yoğun ki iftira gündemi, bir gün İran ve Şia hakkında aleyhte bir iftira üretilmese şaşarız. Ancak bu kadar iftirayı olmadan yerden yoktan var etmek için bir çöplükte yaşamak gerek. Temiz bir yerden bu kadar iftira çıkmaz. İnsanın aklına gelmez.
Ancak şeytan ve dostları bıkmadıkları sürece biz de iftiralarını cevaplamaya, nereden saptırdıklarını göstermeye arasız devam edeceğiz inşallah.
Şimdi bakalım sahtekarlıklar neler gerçekler neler. Aşağıdaki yazıda alıntı iftiralar koyu siyah, doğrular normal siyah renkte yazılmış olacak.


“İran, dün olduğu gibi, bugün de gerek Batı Asya gerekse İslâm âlemi için potansiyel bir tehlike ve tehdit olmaya devam etmektedir.”

Bu açık bir iftiradır. Hem de tarih, bilim, din akıl buradaki iftiranın imkansızlığını söyler. Şöyle ki;
Tarihi olarak İran dün şii bile değildi. İran sünni idi. Ebu Hanife başta olmak üzere çok sayıda sünni büyüğü dünkü İran’ının sünni kültüründe yetişti. İran’ın Şii oluşu çok eski değildir. Özellikle Şah İsmail’den sonra bu Şii oluş hızlanmıştır.

İkincisi İran yakın zamana kadar İran diye karşı çıkılan Farlar tarafından değil Türklerce yönetilmiştir.

Üçüncüsü İran düşmanlığı eskiden bu kadar değildi, hele ki ABD kuklası olan İran Şahlık rejiminde İran ve Türkiye kanka idiler. Tıpkı şimdiki Azerbaycan ve Türkiye gibi. Azerbaycan sünni mi şu an! Hayır! Şii! Bunu çok kimse bilmez bile, ama hiçbir düşmanlık Azerbaycan’a yöneltilmez, varsa da yoksa da İran! Demek ki İran’a düşmanlık 1979’da kurulmuş olan İran İslam Cumhuriyeti sebebiyle! Yani bu sözde İslamcılar İran’da şeriat değil laiklik olsa böyle eleştirmeyecekler. Belki de Türk diye kardeşimiz soydaşımız dedikleri Azerbaycan gibi dost göreceklerdi. Azerbaycan da Şii, İran da Şii, Azerbaycan da Türk, eski İran da Türklerce yönetiliyordu.

Demek ki hiç de potansiyel bir tehlike değil! Tarihte hiç savaşmadı İran Türkiye demek istemiyoruz. Tabi ki savaştılar. Ama ne zaman ve kaç kere? Haklı haksız kimdi bir kenara, Türkiye’nin tarihine bakarsak en az savaştığı ve en eskiden savaşıp yüz yıllar boyu hiç savaşmadığı komşusu İran’dır. En eski sınırı Türk İran sınırıdır.

“İçimizi mi karıştırmışlar? Biz batıya gidip İslam’ı yaymaya çalışırken onlar hainlik yapıp İslam’ın yayılmasını engellemek için Osmanlıyı hep arkadan mı vurmuşlar!”

Bu da doğru olmayan bir propagandadır. Dediğim gibi bu yüzyılda savaştığımız ve Osmanlıyı dağıtan İran mıydı Vahhabi Suudiler miydi? Tarih yoksunu bu yazara cevap ver desek ne der acaba! İngilizlerle işbirliği yapıp Osmanlıyı yenilgiye uğratıp Arap dünyasından kovan Vahhabi Araplardı! Onlar Osmanlıyı Arap ülkelerinden söküp atarken, Osmanlı için canını veren beğenmediğiniz Şiilerdi. Irak’ta Kut şehrinde Osmanlının, Emperyalist işgalci İngilizlerle savaş fetvasını Şii Ayetullahlar vermiş, fetva vermekle kalmamış kendileri de cepheye koşup şehadete ulaşmışlardır. Şii- Sünni vahdeti sayesinde kazanılan Kut savaşı belki de Türkçemize KUT’lu olsun kelimesini kazandıran olaydır.

İran’da İslam’ın zafere ulaşmasıyla köprüleri atılan ABD İran ilişkilerine endeksli olarak Türkiye İran ilişkileri de bu sözde İslam iddiası olanlarca da atıldı. Öyle atıldı ki İran tarihi düşman ilan edildi. Eğer İran laik, bir ABD köpeği olduğunda bunlara dost oluyor ama bağımsız ve hiçbir yabancı üssün topraklarında kurulmasına müsaade etmeyecek kadar bağımsız olduğunda düşman oluyorsa bunun anlamı nedir! Sadece Türkiye’de bu tip İslamcıların ipi ABD büyük şeytanının elinde!

“İran, Rusya’yı da yanına alarak bugün Suriye’de, bu fiili durumun oluşmasına neden olmuştur.”

Hatırlayalım! Suriye olayları nasıl başladı! İlk cümle Başbakan Tayyip Erdoğan’dan: “Esed’e verdiğimiz süre tamamlandı!” Ne süresi dedim, ben uyudum da yıllar mı geçti aradan, yoksa yaşamdan mı koptum? Daha bir iki ay öncesinde Erdoğan ve Esad Ailesi beraber ortak tatile çıkmışlardı. Ortak bakanlar kurulu toplantısı yapılmıştı, iki ülke sınırında ve sınırların kalkması kararlaştırılacak kadar dostluk ilan edilmişti.

Esad o zaman zalim değil miydi, on yıl hiç kimseye başta olduğu halde kıymamıştı! Sonra birden bire Esed oluverdi birilerinin gözünde ve zalimleşti, gösteriler, sonra silahla devleti yıkmaya teşebbüsler!

Daha çatışma olmadan konteynır kent kuruldu güneyimizde. Nerden biliyordu Esadın katliam(!) yapacağını da Suriyelilerin kaçacakları biliniyor ve çaresine bakılıyordu! Demek birileri katliamı yapacak kimseleri ayarlamıştı ki sığınmacılara konteyner kent kurdu! Sonra dünyanın her yerinden sözde cihatçı adı altında dolu dolu terörist aktı! Baktı ki Esad başa çıkamayacak, ülkeyi onlara mı teslim edecekti! Çağırdı Rusya ve İran’ı.

İran napsındı! Şimdi kurulu Suriye düzenini korumasın mıyıd! Kim yanına kimi alarak savaşı başlattı Suriye’de? Sınırlarını teröristlere açan ve Türkiye’de Suriyenin dostları adı altında Suriye başbakanını seçmek üzere İstanbul’da resmi olarak ağırlayanlar mı? İran mı?

İran, Türkiye’nin dostları toplantısında Türkiye’ye başbakan seçtirse tüm sınırlarından dünyanın her yerinden gelen teröristleri eli kanlı ABD silahları ve dolarlarıyla ülkemize salsa sonra yaralananları tedavi ettirip ettirip yeniden yollasa, ikide bir de Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a hakaret etse ne olurdu?

Türkiye’ye kaç kez dedi Suriyeyi kimin yöneteceğine Suriye halkı karar versin, Türkiye, ABD ve Suuda güvenen, zafer kazanacağını sanan muhalifler seçime katıldı mı? Bu durumda kan gölüne çeviren kim Suriye’yi? E şimdi Türkiye kimle beraber Suriye’de? Rusyayla değil mi! Rusyayla İran bir olunca Suriyeyi kan gölüne çevirmiş oluyorlar ama Türkiye Rusyayla bir olunca olmuyor öyle mi! Vay sizin aklınıza!..

“Güttüğü mezhebi politikalarla Irak’ı parçaladı, şimdi de Suriye’yi parçalamak üzere. Bunda da başarılı olamadı denilemez. Bu durum,Şiî nüfusunun belli oranlarda olduğu, Suudi Arabistan ( % 20), Yemen (%30), Bahreyn (%70), Kuveyt ve Pakistan için alarm zillerinin çaldığı, sıranın onlara da geldiği anlamına gelmektedir.”

Irak’ı İran parçaladı öyle mi? ABD değil yani! ABD büyük şeytanının Irak’a girip 1 milyon kişiyi şii-sunni ayırmadan katledip, 3 milyon kişinin namusunu kirlettiğini, ordusunu yok ettiğini, kurumlarını dağıttığını, anayasasını bozup Irak’ta üç etnik bölge esasına dayalı Anayasa yaptığını ve ona göre kurumları oluşturduğunu bilmiyorsunuz öyle mi? Biliyor da yoksa ABD’nin yaptığını İran’ın üzerine atan görevliler misiniz? Çocukken bir oyun oynardık, biri öndekinin arkasından ensesine patlatırdı, sonra suç genelde arkadaki garibanın başına kalırdı! Aynen o hesap!

Doğru, ABD ile işbirliği yaptığınız için onların bir sonraki adımlarını biliyorsunuz. ABD piyonu Suud’un Yemen’e saldırdığını, Bahreyn’de neredeyse çoğunluğu Şii olan halkın Arap Baharı dediğiniz günden beri ayaklanmasına rağmen yine Suudi Amerika’nın işgali sebebiyle hiçbir haklarının sağlanmadığını da! Ama ne zaman ki halk ayaklansa diktatör gerici Arap krallarını savunmak size düşer!

Ne kadar çırpınsanız da çatlasanız da patlasanız da Seyyid Nasrallah açıkladığı üzere artık İslam Ümmeti için yenilgi dönemi kapanmıştır. Zuhura doğru gittiğimiz şu yıllarda Direniş Ekseni küfürde imamınız olan ABD ve Siyonist Korsan İsraile karşı daha büyük zaferler kazanacak, hayallerinizin de ötesinde. Eğer zalimlere yakın durursanız ateş size de dokunacak!

İran İslam Cumhuriyeti’nin güttüğü mezhepçi politikalar değil, tersine siz olaylara hep mezhepçi açıdan baktığınız için sizin kontrolünüzde olmayan her harekete mezhepçi diye bakıyorsunuz. İran’ın mezhepçi politika yapmadığı adının Şii devleti değil İslam Cumhuriyeti oluşundan, İran’daki sünni halkın sorunsuz ve hürce memnun yaşamından, İran’ın suünni Bosna, Filistin, Afganistan ve daha çok yerlerdeki zayıf ve mustaz’af halklara kayıtsız şartsız yardımından, Irak’ta terörden kurtulan yerlerdeki sunnilerin emin şekilde yaşamlarından görebilirsiniz. Tabi göz ve vicdan varsa..

“ Başta ABD olmak üzere, AB, İran’a uygulanan ambargoyu boşuna kaldırmadı. Bu günleri görerek ve bilerek bunu yaptılar.”

ABD ambargoları kaldırdı ha! Vay yalanınız boynunuza dolansın! Hiç mi Allahtan korkmaz kuldan utanmazsınız. ABD ambargoları güya İran’ın anlaşmaya uymasını gözleyip öyle kaldıracağını ilan etti. Anlaşmaya zıt şekilde davranarak aşama aşama kaldıracağını söyledi. Ancak göstermelik birkaç yüzeysel etkisiz kalemlerde kaldırdı. Ancak İran’ın hala Şah döneminden kalma milyarlarca alacağını alabileceği banka ipoteklerini bırakmadı. İran da uyanık davranınca ambargoları daha geçtiğimiz aylarda 10 yıllığına daha uzattı!

Hiç düşünmüyor musunuz? ABD’nin ambargoyu neden koyduğunu? Eğer sizin dediğiniz gibi onlar dost olsalar, 37 yıldır ambargo sürdürürler miydi? Ambargoları kaldırmak dostluk göstergesi ise, hiç ambargo koymamak nedir? Düşündünüz mü? Neden düşünmediniz? ABD Türkiye’ye Suud’a ya da başka İslam ülkelerine neden hiç ambargo uygulamıyor? O zaman sizin deyiminize göre onlar bile bile bu günleri düşünerek uygulamıyorlar diyebilir miyiz? İran’a ambargo uygulamaları, kaldırdıklarında dostluk dediğinize göre varken düşmanlık değil midir? Siz hiçbir dönemde ABD’nin İran’a düşman olduğunu kabul ettiniz mi! Neden?
Hiç akletmiyor musunuz?

“ABD,Irak’tan çıkarken İran’a kapıları boşuna açmadı.”

Kusura bakmayın ama sizin medyanız sizin gibi körse hakikatleri görmenizi bekleyemeyiz. Bizden duyun o zaman! ABD, büyük şeytandır, menfaati olmadığı yeri işgal etmez, işgal ettiği yerden de çıkmaz. Örneğin uyuşturucu için Afganistan’ı işgal etti, ve çıkmadı, para basıyor oradan! Sizin deyiminizle Şii İran’ı durduracağınıza Sunni Afganistan ve ülkemizden ABD üstlerini ve işgalini kesin! İsraille ilişkileri kesin! ABD Irak’tan neden çıktı, o kadar işgal çabalarından sonra?

ABD, İran’ın desteklediği güçlerin direnişi karşısında korkunç kayıp yaşadı ve mecburen çıkmak zorunda kaldı Irak’tan. ABD’yi komşudan kovdu. Bunu yapmak zorundaydılar çünkü bir sonraki işgal edeceği yer büyük şeytanın, İran ve Türkiye idi! Siz tutup İran’a teşekkür edeceğinize sövüyorsunuz. Tabi bilerek veya bilmeyerek ABD lehine olduğunuz için olaylara ABD menfaatleri açısından bakıyorsunuz!

“İran’ın, artık yıllardan beri, teröre bizzat destek veren ve mezhep temelli fitne, fesat ateşini yaktığı inkâr edilemez. Ne yazık ki her zaman sureti haktan göründü, fakat bütün güç ve varlığını mezhep temelli çatışmalara vererek mezhebi çatışmaları körükledi ve içerisinde yer aldı. İran, şu anda Orta Doğu’da,Batı’nın Truva Atı’dır.“

İran’ın destek verdiği Hizbullah ya da Şiilerden bir tanesinin canlı bomba olup sivil hedefleri vurduğunu gösterebilir misiniz? Cami patlatan Vahhabi Selefileri kollayıp onları ülkesinde besleyip toplantılar yapmalarına, başka teröristler toplamalarına İran mı izin verdi Türkiye mi? Sadece Konyadan binlerce kişinin Işid’e katıldığını, İstanbul Sultanbeyli’de bayram namazını açık alanda şovla yaparcasına kıldıklarını, her yerde vakıf dernek adı altında çatır çatır çalıştıklarını inkar mı ediyorsunuz?

İmam Hamenei, “bu Işid ve diğer tekfirci teröre destek veren ülkeler gün gelecek kendileri çok büyük bedel ödeyerek ancak bu beladan kurtulabilecekler” buyurduğunda siz teröristlerinizin yaptığı katliamları bile İran’ın üzerine atmakla meşguldünüz. Oysa İmam Hamenei demişti: “Ne Esad Şiidir, ne Esad’la savaşanlar Sünni!”

Görüyor musunuz dahice planı görüp çözüşü! Bu savaşı çıkaranların Müslüman bile olmadıklarını ancak şii-sünni çatıştırmaya hevesli olduklarını her vesileyle vurgulayan Rehberin ülkesi mi mezhep çatışması çıkaracak? Eğer öyle bir yolu caiz görüp ona heves etseydi İran komşuya ne hacet içindeki yüzde 10 kadar olan sünni halkı katlederdi! Başka ülkede sünni katletmekten daha kolay olsa gerek! Irak’ın yüzde 65’i şii Yüzde 30 kadarı sünni, Eğer dediğiniz gibi olsaydı Irakta sünniliği silerlerdi! Eğer dediğiniz gibi katil ve mezhep çatışmacı olsalardı! Suriye’de Şii mi var! Toplasanız yüzde 30u bile bulmaz. Yüzde 30 ile yüzde 60lık bir kesimi katletmek mi daha kolay tersi mi!

Hiç mi düşünmezsiniz?!

Irak’ta Vahhabi Selefi Işid’ci tekfirci harici teröristlerin cahil sünnileri kandırıp şii sünni çatışması görüntüsü oluşmasın diye, sünnilik adına hareket eden vahhabilerin şii camilerini bombalamalarını sünnilerden bilmedi hiçbir zaman şiiler! Yine Mukteda Sadr, şii Askerleri, sünni camilere bekçi dikti ki şii kılığına girmiş Vahhabi intihar bombacıları sünni camilerini bombalayıp şiiler cami bombaladı görüntüsü oluşmasın diye!
Ama aklınız olsa bile gönüllü ajanlık vazifeniz gereği bunları mı görürsünüz?

“Ne İran ne Kum ne de Tahran, artık o eski İran değil. Hani bir zamanlar bu İran’la biz Müslümanlardandık, Müslüman kardeştik. İran hem İslâm’a hem de Humeyni’ye ihanet etti. İran Şia’sı, Sünni’ye düşman oldu.”

Güya eskiden İran ve Humeyniyi seviyordunuz ha! İran’ın Hama’ya yardım ettiğini iddia edip de baba Hafız Esad’la dost oldu diye İran’ı Humeyni’yi eleştirmediniz yani?!

İran’ın siyasetinde hiçbir değişme bulamazsınız. Ama sizin bunu anlayacak kadar objektif davranmadığınız ortada! İran Şiileri hiçbir zaman sizin kadar sığ ve dar görüşlü değildir. Toptan bir camiaya düşman olmazlar. Onlar zalimle mazlumu ayırmasını iyi bilirler hiç merak etmeyin. İran sizin gibi sözde sünni , gerçekte ABD işbirlikçisi cahilleri kale aldığı bile yok.i Onlar düşman olarak sizin gibi piyonları değil müstekbirleri bellemişlerdir! Düşman olarak ABD büyük şeytanına konuşlandıklarından ufak hesaplar peşinde değillerdir, şüpheniz olmasın.


“Irak, Suriye ve Yemen’de dişini gösterdi. Ümmetin içinde fitne çıkardı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden insanları katletti, kadın ve genç kızların ırzına geçti, akıl almaz cinayetler işledi ve tam bir zalimler topluluğu bir devlet oldu.”

Böyle delilsiz mesnetsiz sloganik kelimelerle bir şeyler yapabileceğinizi sanıyorsanız bizden duyun yaptığınız iftira atmaktan cehenneme bilet almaktır! Bilmediğin şeyin ardına düşme çünkü göz kulak ve kalp bundan mesuldür der ayette. İran bunları yapan ABD’ye engel olmak için binlerce evladını şehit vermiştir ve hala da vermektedir. Sırf kendi coğrafyasında değil elinin uzanabileceği her yerde!
Rahatsız mı oldunuz!

“İran, terörist ABD, AB devletleriyle, Daeş, Pkk, Pyd gibi terör örgütleriyle ve katil Esed’le kol kola girerek bu coğrafyada büyük katliamlar ve zulümler yaptı. Vahşi bir kan dökücü haline geldi. Çok kanlı çatışmalardan,uçaklarla, füzelerle,varil bombaları ile çevreyi tahrip etmeye, 1 milyon insanın ölümüne, milyonlarca insanın yaralanmasına neden oldu.”

İran hem Esad’a destek veriyor diyorsunuz, hem de Esad’la savaşan örgütleri koruyan finanse eden ABD ile kol kola diyorsunuz; bu iddiaya “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” demezler, bu ne akılsızlık derler. ÖSO, PYD, IŞİD, Nusra, vd. örgütler Suudi Amerikanın yemlediği organize ettiği koruduğunu hatta kurduğu örgütler değil mi? Bunlar Esad’ı yıkmak için Suriye’de değiller mi? İran Esad’ı ve kurulu Suriye düzenini korumak için kimlerle savaşıyor? Bunlarla değil mi? Nasıl bunlarla kol kola giriyor! Sizi okuyanların aklına şaşarım! Gerçekten bu zırvalık ve çelişkileri okuyup da sizi beğenen var mı , ciddi olarak merak ediyorum!

Varil bombalarını kimyasal silahları kullanan hiçbir savaş kuralı olmayan Işid ve diğer vahşi teröristlerdi. Ancak yalancı medyanızla ABD büyük şeytanı bunları Esad’ın üzerine atmayı iyi başardı! Ancak başaramadığı şey halkını Esad’a düşman etmekti! Yalancının mumu yatsıya kadar yandı, ve halk hiçbir zaman Esad’ı yalnız bırakmadı, Elhamdulillah o yüzden Suriye direnişi zaferin eşiğinde. Aksi halde Libya, Mısır ve Tunus gibi halklarının sahip çıkmadığı diktatör krallar gibi Esad da çoktan devrilmişti!
Hiç düşünmez misiniz?

“Suriye’de sivil halka yönelik işkence ve tecavüzlerde, Suriye’nin toprak ve toplumsal bütünlüğünde en büyük tehditin İran tarafından yapıldığı görülmektedir. İran, bu stratejisini sürdürerek Nijerya’dan, Balkanlar’a kadar, İslâm coğrafyasının her yanında tahripkâr faaliyetlerini sürdürmektedir. İslam coğrafyasının hemen hemen her yerini, silahlı evreye dönüştürmüş durumdadır.”

Suriye ordusu ve hükümeti terörden temizlediği yerlerdeki halkın zafer çığlıklarıyla bayram ettiği halkıyla birlikte sizi her gün yalanlamaktadır. Ama siz göremezsiniz çünkü kanla yaşamaya alışmış vahşi efendiniz büyük şeytan ABD’nin yenilgisini görmek istememenizdendir. Yediği tokattan sersemlemiş, ardından Türkiye’de darbeyi başaramamış bir ABD efendiniz daha çok sille yiyecektir Ali evlatları Şii ve onlarla vahdet halindeki sünni kıyam erlerinden. Bugün yalınayaklıların/mustazafların zaferlerini görmezseniz gün gelecek onlar birer birer ABD ajanlarının maskelerini de düşüreceklerdir. Çok değil o zaman, yakında göreceksiniz.

Nijerya’da mazlum Şii halk onca katliamlara uğramasına rağmen zalimlere tek kurşun atmış değildir. Nijerya ordusu Şii Alimi Zakzaki’yi evinden hiçbir suçu yokken tutuklamak için geldiğinde, onu korumaya çalışan bin kadar mücahid Nijerya diktatörlüğünce canice kanlara bulandı! Lider İbrahim Zakzaki’nin evinin çevresi ve sokakları kan gölüne döndü. Bin kadar ceset her yeri doldurdu. Görmediniz mi görüntüleri? Yoksa kanla yaşayan büyük şeytan ABD gibi bunlar vicdansız kaldığınızdan normal görüntüler halinde mi göründü size?
Yuh da Yuh
Sızlayan vicdandan hiç mi kalmadı?!

“Irak’ta görünürde bir Irak devleti var, fakat Irak, fiilen İran’ın kontrolündedir. Suriye’de de bir Suriye devleti var, fakat Suriye de fiilen İran’ın kontrolündedir. Irak’ta, İran’ın üstünde ABD, Suriye’de ise İran’ın üstünde Rusya var.”

İftiracı burada da sanki siyasetten anlıyor imajı verip, güya birilerine bir şeyler öğretme görünümünde! Irak da Suriye de tüm dünyada ABD cephesinin ülkelerine çullanmasından dolayı güç yetiremedikleri teröre karşı İran’dan yardım istemişlerdir. Olan bundan başka bir şey değildir! Komşularına karşı dünyanın öteki tarafındaki mütecavizle birlikte komşunun devlet otoritesini yıkma peşinde değillerdir. Bir devleti yıkıp terörü beslemek mi suçtur yoksa kurulu devleti teröre yedirmemek mi? Büyük devletlerin amacı ne olursa olsun İran onurlu bir mücadele vermektedir ve şimdiye kadar da bölge halklarının gönlünde taht kurmuştur. Çünkü Allah, kendisine dayananı asla yalnız bırakmaz!

Ama siz büyük şeytana biatlı ve ona tapıcılar olarak illa da işlerin Allah’tan değil de ABD ve Rusya’dan döndüğüne iman etmişseniz daha çok yanılmaya, yıkılmaya mahkumsunuz!

Hiç mi düşünmezsiniz?!

“İran, son zamanlarda hem Pkk hem de Pyd ile yakın işbirliği içerisinde bulunmakta dır. İranlı generaller sık sık Kandil’e gidip gelmektedirler. Hatta İran, Pkk’ya, Kandil’in güneyinde kamp kurma fırsatı dahi verdi.
Suriye’de de Pyd ile ilişkiler içerisinde bulunmaktadır. Son Halep katliamında Pyd ile birlikte hareket etti. Halep’in bir kısmını Pyd’ye verdi. Bunun karşılığında da ortak bir katliam yaptılar. Bu utanç İran’ın alnında kapkara bir leke olarak kalacaktır. Tarih İran’ı kesinlikle affetmeyecektir.”

İran’ın da içinde yaşayan ve ABD tarafından devamlı kışkırtılıp terör eylemleri düzenleyen PJAK gibi bir Kürt sorunu var. İran o kadar aptal mı ki komşularında Kürt hareketini büyütsün, onları güçlendirsin? Maalesef ki Kürtlerin bir bölümü Siyonistlerin arzı mev’ud planına bilerek ya da bilmeyerek alet olmaktalar. Bu durumda onları desteklemek İran’ın asla yapmayacağı bir şeydir! İran PKK’nın kendi içindeki uzantısı olan PJAK’ıa karşı hala mücadele vermektedir. Bunu yapan bir güç olarak PKK İran’la çalışır mı? Halep’te Kürtleri mercek kullanarak ancak görebilirsiniz. Ama Türkiye medyası onları öyle büyüttü ki sanki Halep’i alan ordu değil de PYD’ymiş gibi. Sonra da bunun üzerine bu aldatmaca! İran onlarla çalışıyor! İran’ın Hizbullah’ı varken onlara ne hacet?! Ancak galip gelecek olan Hizbullah ile omuz omuza verip ülkesini, büyük şeytanın azı dişleri olan tekfirci teröristlerden kurtarmak için savaşmak isteyenlere de İran mı dur diyecekti?! Sizin yalanlarınız Suriye’de bu gün tescillenmişken kimse size aldanmaz merak etmeyin.

Görmüyor musunuz!

“İran, şu anda kendisine en son hedef olarak Şiî Hilali’ni seçmiştir. İslâm coğrafyasında, Şiî hegemonyası kurmak istemektedir. Bu konuda tek engel ise Türkiye’dir. Bunun için Türkiye’ye var gücüyle yükleniyor. Bunu yaparken de doğrudan saldırmıyor, tarih boyunca yaptığı gibi hep arkadan vuruyor veya fitne çıkarıyor veyahut da hainler gönderiyor. Ülkemizi karıştırmak için her yolu deniyor. Terör örgütlerini taşeron olarak kullanıyor.“

İran, sünni Filistin’e giden yolun asla kesilmesini istemiyor. Çünkü orada ezeli düşmanı olan Siyonist İsrail var! İsrail’e karşı direnen tek Arap ülkesi beğenmediğiniz Esad’ın ülkesi Suriye devletidir. Beğenip birlikte çalıştığınız tüm gerici diktatör Arap krallıkları İsraili açık vea gizlice tanımış durumda ve onlarla iyi ilişkiler içindeler! Samimiyseniz onlarla uğraşın! Şayet ABD ajanı ve Siyonist İsrail’i rahatlatmak için çalışmıyorsanız!

İran Türkiye ile dostça ilişkiler içindedir! Her zaman nasihat etmektedir. Türkiye’yi ABD’nin kanlı pençesinden ve ona bağımlılıktan kurtarmak NATO’dan kurtarmak için uğraşıp duruyor, devamlı teklifler sunuyor. Daha önce bunda başarılı olamıyordu ama 15 Temmuz ABD -Siyonist İsrail darbe girişiminden sonra bunda oldukça yol aldı.

Bu yakınlaşmayı gören patronunuz büyük şeytan ABD Türkiye’nin söz dinlemez bir aşamaya geldiğini görünce zorla kendine mahkum etmek istemektedir bu günlerde! Rus büyük elçisi süikasti, Kayseri, Ankara, İzmir, İstanbul ve diğer tüm terör saldırılarının CIA uzmanlığında IŞİD tarafından yapıldığından hiç kimsenin kuşkusu kalmamışken siz hangi dünyada yaşıyorsunuz. Hala efendiniz büyük şeytanı bu cinayetlerin sorumluluğundan gizleyebileceğinizin kuruntularını mı yaşıyorsunuz?

Öndeki gariban artık ensesini kimin patlattığını görmüştür. Siz hala görmüyor musunuz?

“Bu durumda Türkiye mutlaka müdahale etmelidir. Mollaların hilelerine karşı tedbirler almalıdır. Eğer o bizim içerimizi karıştırıyorsa biz de onun içini karıştırmalıyız.”

Çocukça şeyler bunlar! Bunu atanız Muaviye de yapmaya çalıştı, ama Ali, Hasan ve Hüseyn’in Şiileri onun oyununa gelmedi! Siz de başaramayacaksınız!

“Önce diplomasi lisanıyla “haddini bil, bizimle uğraşma, aklını başına al,ayağını da denk al ” demeliyiz. İran ancak bu dilden anlar. Ona anlayacağı dilden konuşmamız lazımdır. Eğer devam ederse o zaman, içerisindeki Türkleri harekete geçirmemiz gerekir. Şu anda İran’ın nüfusunun % 40’ı Türk’tür. Bu da büyük bir güçtür. Yani İran yine, karşımıza, savaş meydanından kaçan, korkak Şah İsmail’i çıkarırsa biz de yine, karşısına cennet mekan, kahraman ecdadımız, büyük cengaver, Yavuz Sultan Selim Han’ı çıkarır ve o Şia’yı ezeriz.”

Çok geç kaldınız, Türkiye ABD büyük şeytanından yediği darbeden sonra aklı başına geldi ve İran’la masaya oturdu bile! Sizin gibi çocukça teklifleri görmez bile! İran’daki Türkler o kadar güvenli bir ülkeyi bırakıp Suriye’ye mi dönmeyi tercih edecekler?

Bu çocukça teklif sizin aynı zamanda büyüme konusundaki düşüncenizin ne kadar sorunlu olduğunu da ele vermektedir! Büyük insan kendi kaliteli işler yaparak zirve yapar, rakibinin ayağını kaydırarak değil! Koşu yarışını düşünün! Rakip atlet iyi koşuyor ben ona yetişemem bir kaçarsa diye, ona çelme takacaksınız!

Eğer Şah İsmail ve Yavuz zamanında da bu günkü gibi bir tablo vardıysa, hiç konuşmaya gerek yok, hiç araştırmaya gerek yok! Şah İsmail’in ne kadar derin ve büyük insan olduğu ortaya çıkmış olur! Şia’yı değil siyonizmi ezin! Şia sizi rakip görmüyor, sizinle uğraşmıyor! ABD ve Siyonist korsan İsraille mücadeleye girişiyor!

Müslümanlar iyisiyle kötüsüyle kardeştir, zalimse bizim zalimimiz adilse bizim adaletlimiz, ABD bölgeden tüm üslerini kapatıp çekilmelidir! Siyonist korsan İsrail yok edilmelidir. Fitne eli İngilizlerin kolları bölgemizden kesilip atılmalıdır. O zaman Müslümanlar rahat edecektir!
Siz de enerjinizi projelerinizi bu emperyalistlere harcayın.

Ülkemizi işgal eden İran değil İngiliz ve ABD’dir.

Hiç mi aklınız yok?!

“İran bu güçten çok çekinmektedir. Öyleki, Rus diplomatın öldürülmesinden sonra, ülkedeki tüm futbol maçlarını iptal etti. Çünkü bu maçlarda Türkler, Türkiye lehine çok sesli bir tezahürat yapmaktadırlar. Bu imkanı kullanabilmeliyiz. Artık sulhun ve yumuşak davranmanın zamanı çoktan geçmiştir.”

Çocukça eleştirileri cevaplama konusunda yukarıdakiler yeterlidir. Ekleyecek bir şey yok buraya!

“Ey Şia İran !.. Zulm ile âbâd olan olmamıştır. Unutmayınız ki ateş,zalimlere yardım edenlere de dokunur ve onları paramparça eder. Ey İran !…Zalim ABD ve zalim AB’nin Truva Atı olmayı bırak. Onların peşine takılıp taraf olma. Şu” Şiî Kini”ni bırak.Oluk oluk, Müslüman kanı döküyorsun. Halep’te katliam yaptın. Hiç Allah’tan korkmuyor musun? Unutma cennet mekan Âkif’imizin dediği ” Boğuyor âlem-i İslâm’ı bir azgın fitne” grubuna, çoktan girdin bile. Akibetin hiç hayır olmayacaktır. “

Şia tarih boyunca hep mazlum olmuştur, hep katledilmiş hapsedilmiş, yok sayılmıştır! Böyle bir yanık medeniyetin mektebi asla zulmetmez zulmü düşünmez! Ancak sizin paronayaklığınızla da kimse Şia’ya düşman olmaz! İran’ın zalimlerle hiçbir ilişkisi yoktur. Bir kere masa altından gizli perdeler arkasından ilişkiler yürümez! Gizli gizli ne kadar alışveriş yapılabilir. Açıktan yapmaya kıyasla! İran’da ABD büyük elçiliği, konsolosluğu yoktur! İsrail’in de. Bu organik ilişki için şart olan kurumlar olmayınca nasıl işbirliği yapıyorlar? Oysa Türkiye’de ABD büyük şeytan Elçiliği sanki Türkiye eyalet valisi gibi bir konumda hissedip kendini, densiz müdahale ve açıklamalar yapıyor, hiç görmediniz mi?! ABD darbeyi İncirlik üssünden yönetti! Türkiye’de çok sayıda üssü var. ABD ile hala stratejik müttefikiz diyen siyasiler var! Bu durumda kim kimle beraber, kim kimin Truva atı olabilir?! Bu gerçeklere rağmen İran, Türkiye’ye ABD piyonu olarak değil ABD’den ne kadar uzaklaşırsa o kadar iyi mantığıyla yaklaşılması gerekli bir kardeş komşu Müslüman ülke diye bakıyor.

Şii kini sadece lanetli Yahudi ve Büyük şeytan ABD’ye karşıdır. Onlarla aynı saftaysanız doğal olarak siz de bunu üzerinize alabilirsiniz. Çünkü siz hem Türkiye’ye, hem komşularına ve hem de ümmete ihanet içindesiniz. Ateşin size de dokunması yakındır. Çünkü zalimlere yakın duranlar İran’ın zalimi hedef almasından sıçrayan kıvılcımlardan nasibini alacaklardır!

Hiç mi Allah’tan korkmaz utanmazsınız?!

Selam hidayete tabi olanlara olsun.

Mehdi Muntazır

Read 6612 times