
کارگر
Kadir Gecesinde Vazifemiz Nedir?
Kadir Gecesi iki açıdan bizim için değerlidir. Söz konusu olan sadece bu iki eksenel unsurdur. Bu gece o iki eksenel unsuru bir araya toplayabilir. Bu iki eksenel unsurun biri Kur’an, diğeri İtrettir.
Bu, Resulullahın zat-ı akdes-i ilahi tarafından insani ve İslami, bil husus şia toplumlarına tanıttığı iki ağır yüktür; şöyle buyurmuştu: “Ben aranızda iki ağır emanet bırakıyorum”. Kadir gecesi Kur’an’a ve Ehlibeyte tevessül gecesidir.
“Kur’an’ı elinize alın, duası var; sonra başınızın üzerine koyun, duası var ve bu 14 masumun adını anın” denmesinin sebebi Kur’an’ın Ehlibeytin yanında, Ehlibeytin de Kur’an’ın yanında olmasıdır. Bu iki ağır yük, Allah’a tevessül vesilemizdir. Kur’an ve itrete tevessül konusunda kısa bir açıklamayla inşallah açık bir kalp ile Kur’an ve Ehlibeyte tevessül etmeye muvaffak olalım ve o nihai bereketleri zat-ı akdesten isteyelim.
Allah’ın Kendilerine Yakınlığına Rağmen Bazılarının Uzak Oluşu
Zamansal veya mekânsal olayda bu oran eşittir; yani eğer bir şey başka bir şeye yakın ise, o da buna yakındır; ya da ondan uzak ise, o da bundan uzaktır. Fakat manevi yakınlık ve uzaklıkta böyle değil; birisi yakın iken diğeri uzak olabilir. Allah herkese yakın iken “ve o, sizinledir nerede olursanız” fakat bir grup “sanki onlara pek uzak bir yerden nidâ edilmede.” Kafir, mülhit ve münafık Allah’tan uzaktırlar. İşrakiye felsefesinde böyledir. Manevi yakınlık ve uzaklıkta böyledir; Allah yakındır fakat kul uzak.
Kulların Allah’a Yakınlık Vesileleri ve Yardımıyla Yakınlaşması
Eğer uzak kul yakın olan Allah’a yaklaşmak isterse, vesile gerekir. İbadeti vesiledir, Kur’an ve itret vesiledir; “ve onu vesîleyle arayın” ayeti de, bir dizi işlerin vesile olduğunu ispatlamaktadır. Lakin yılın en üstün geceleri olan Kadir gecesi, Kur’an ve itrete tevessül gecesidir. Bu iki vesileyi muhterem kılalım, başımızın üzerine koyalım, mukaddes isimleri dillerimizde cari edelim, Allah’a tevessül edelim ve bu uzaklığımızı yakınlığa çevirelim, kendimizi kurtaralım, ebedi olarak kurtulalım. çünkü Allah etmesin eğer bir kimse bu günlerde kendini kurtaramazsa, devamlı köledir; borçlu ve köle insanı ise rehin alırlar. Eğer birisi borçlu olursa, Allah’ın hakkını eda etmezse, borçluyu rehin alırlar.
Günahkâr İnsanın Kendi Amellerinin Esiri Olması
Kur’an’da geçen “Herkes kazandığına karşılık bir rehindir.” Ve “Herkes kazancı mukabilinde bir rehindir.” Ayetlerinde rehin olmak borçlulara mahsustur. Normal ve maddi borçlarda mülkü ipotek ederler fakat itikat ve ahlak meselelerinde insanın kendisini rehin alırlar. Eğer birisi Allah’ın hakkını eda etmezse o kişiyi rehin alırlar. O kişi hakkı eda edemez çünkü bağımlıdır ve özgür değildir. Allah resulünün nurlu hutbesinde şöyle geçer: “Nefisleriniz günahlarınızın rehinidir, istiğfar ederek nefislerinizi kurtarın.” Yani günah işlediğinizde borçlu olursunuz; borçlu rehin bırakmalı, Allah sizin kendinizi rehin alır, siz bağlısınız; mübarek Ramazan ayında istiğfar ile kendinizi azat edin.
Mukarreblerin Ahrara Üstünlükleri
Kur’an ve itrete bu tevessülümüz, ahrardan olmamız adına kendimizi özgür kılmak içindir. Bundan sonrasında birçok aşama vardır. Eğer azat olsak, daha yeni ashab-ı yeminden olmuş oluyoruz! Ashab-ı yemin olmakla mukarreblerden olmak arasında çok fasıla vardır. “Herkes, kazancına bağlıdır. Ancak sağ taraf ehli başka.” Sağ taraf ehli olanların işleri kutlu ve mübarektir, sözlerinde, yazılarında ve davranışlarında şer, fesat ve fitne yoktur, özgürdürler, ahrardandırlar.
Fakat onlarla mukarreplerin arasında büyük fasıla vardır. Onlar mukarreplerin gözetimi altındadırlar; ne iş yapsalar mukarrepler görürler. “şüphe yok ki iyi kişilerin amel defterleri, illiyyîn’dedir. Ve nedir, bilir misin illiyyîn? Bir kitaptır ki yazılmış. Onu görür ancak mâbutlarına yaklaştırılanlar.” Ebrarın amel defterleri, mukarreplerin gözetim ve aydınlatması altındadır. Mukarreplerin, ebrarın sahip olmadığı yüce dereceleri vardır.
Kadir Gecesinde Kur’an Ve Ehlibeyte Tevessül
Bizim bu gecedeki çabamız, kendimizi ahrar ve özgürlerin arasına katarak ashab-ı yeminden olmak olmalıdır; ondan sonra inşallah mukarreplerin makamına ulaşma ümidi de vardır. İpoteği kaldırabilecek, köleyi azat edebilecek ve esiri kurtarabilecek o önemli vesile Kur’an ve itrettir. İtretin örnek ve simgesi, bu gecenin ona ait olduğu Ali b. Ebu Talib’dir. Eğer bir kimse kalbinde velayeti ve canında Kur’an’ı taşıyorsa, bu iki ağır yükle Allah’a tevessül etmeli. Kur’an’ı başının üzerine koymalı yani Kur’an bütün işlerimizin başındadır ve 14 masumun adını anmak yani bunlar Kur’an’ın müfessirleridir, hükümlerini uygulayanlardır, açıklayıcısıdır, tanıtıcısıdır, hükümlerinin koruyucusudur. çyleyse Kadir gecelerinde vazifemiz, bu iki ağır emanete tevessül ederek Allah’a yakınlaşmaktır.
Kadir Gecesi Gibi Bazı Günlerde Allah’ın Özel Tecellisi
Diğer bir konu şu ki her zaman bu iki ağır emanete tevessül edilebilir lakin Kadir gecesinin diğer geceler ve zamanlarda bulunmayan bir özelliği vardır. Hz. Musa’nın (a.s) kavminin olayı için bazı muvaffakiyetler vardır ki Allah şöyle buyurdu: “ve onlara Allah’ın günlerini an” Yani bazı günler vardır ki Allah o günlerde özel olarak tecelli eder, mustazaf İsrail Oğullarının muvaffakiyetine ve Firavunların devrilmesine sebep olur. Halkı o Allah günlerinden haberdar et ki sabırlıları aşıp daha sabırlılardan olsunlar ve zafere ulaşsınlar. İslam’da Kadir gecesi, Hz. Musa’nın Allah günleri konumundadır.
Kadir Gecesini İhya Sayesinde Zulmün Giderilmesi
Eğer birisi bu Kadir gecesini ihya eder, velayeti ihya eder ise her asrın firavunları da yok olur; artık ne Irak’ta ne Afganistan’da bir zulüm ve ne de Filistin ve başka yerlerde kan dökülmesini görürüz! Allah Hz. Musa’ya buyurdu: İnsanları Allah günlerine yönlendir ki zulüm ortadan kalksın; bizim peygamberimize de buyurdu: İnsanları Kadir gecesine davet et ki zulüm düşsün. Demek ki bu Kadir gecesi bizim için belirleyicidir.
Gözyaşı Ve Feryat; Müminlerin Düşman Karşısındaki Silahı
Biz hak üzere olduğumuz için hakikate tevessül etmeliyiz. Demire yaslandığımızdan fazlaca feryada yaslanırız. Bizim dualarımızın kabulündeki silahımız Kumeyl duasında okuduğumuz ah-u figanlarımızdır: “ve silahı gözyaşı” Allah’ım bize dedin ki silahlanın; silahımız gözyaşımız ve bizler gözyaşını Kadir gecelerinde biriktiririz. Zayıf ve az sayıdaki bir millet Allah’ın izniyle güçlü ve sayısı fazla bir millete galip gelebilir. Allah, Irak ve Afganistan milletini, ne zaman ki İran halkı gözyaşlarıyla Allah’tan onların zaferini istese kurtaracaktır. Zahiri üzüntünün hiçbir etkisi olmaz. Bir gün Firavundan kurtulan İsrail Oğulları bugün Firavunun yaptıklarını yapıyorlar! Allah onlara buyurmuştu: Biz size kudret verdik: nasıl davranacağınıza bakmak için Müslümanlara da buyuruyor: Eğer gözyaşı, nale ve dua silahıyla silahlanırsanız, sizleri de muvaffak kılacağız.
Ayetullah Cevadi Amuli
Ramazan Dersleri-4 İstiğfar ve Tevbe
Kadir gecesi istiğfar ve mağfiret talep etmek için büyük bir fırsattır, Allah’tan af dileyin. Bizlere dergahina yönelme fırsatı vermiş, istiğfar etme fırsatı tanımıştır; istiğfar ve tevbe ederek O’na yönelelim.
Bismillahirrahmanirrahim
Allah-u teala tarafından teşri edilen ilahi hükümlerin önemine baktığımda – oruç tutmak, Kur’an okumak, me’sur duaları okumak, Allah’ın inayeti ile O’na tevessül etmek- buların hepsinin önemli olduğunu görüyorum ama bizler için çok önemli olan bir amel var; “istiğfar etmek”, mağfiret dilemek, bilmeden yaptığımız veya cehaletimizden işlediğimiz günahları veyahut Allah etmesin bilerek işlediğimiz günahları Allah’ın affetmesini dilemek.
“İstiğfar” konusunu akli ve Kur’ani olarak ele almak istemiyorum, sadece çok önemli mubarek Kadir geceleri münasebetiyle istiğfar konusunu hatırlatmak istedim.
İstiğfara olan ihtiyaç
Azizlerim; bacı ve kardeşlerim, Allah’tan af dilemenin/ istiğfarın ilk adımı, Allah’a dönmektir. Tevbe etmek yani Allah’a dönmek; insan nerde olursa olsun, hangi makamda olursa olsun, kemalin hangi derecesine ulaşırsa ulaşsın- hatta Emirelmüminin (a.s) seviyesinde olunsa da- yine istiğfara ihtiyacı vardır. Allah-u teala peygamberine Kur’an-ı Kerim’de defalarca buyuruyor; “istiğfar et!”. Peygamber masum olmasına, hiç bir günah işlememesine, hiç bir ilahi emre karşı gelmemesine reğmen Allah yine kendisine istiğfar etmesini emr ediyor.
Peygamberlerin, evliyaların istiğfarlarının hakikati nedir?, bunun kendisi başlı başına bir konudur ama şu kadarı aşıkardır ki, onların istiğfarı bizim günahlarımızdan dolayı yaptığımız istiğfar gibi değildir. Bizlerin işledikleri günahları onlar asla işlemezler; onların makamları çok yücedir, Allah’a yakın oluşları ve rububiyyet makamına yakınlıkları en yüksek seviyededir. “Gurb” ( Allah ‘a yakınlık makamı) makamında bizler için mubah olan-hatta bazen müstehab olan- ameller o yüce insanlar için Allah’a yaklaşmaya engel olarak görülebilir. Onların istiğfarı, o gurb makamının şanına layık olacak şekildedir. Hem de ciddi bir şekilde , sadece dille zahir istiğfar değildir. Emirelmüminin, kendisinden nakl edilen duayı Kumeyl´e de istiğfar ile başlıyor; Allah’ı, önce isimine, sonra kudretine, sonra azametine ve celal ve cemal sıfatlarına ant/yemine verdikten sonra istiğfara başlıyor: “ İlahi ismet perdesini yırtan günahlarımı bağışla!”…. Ebu Hamzay-i Sumali duası ve bu büyük zatlardan nakl edilen diğer dualar da aynı şekildedir. Hepimizin istiğfara ihtiyacı var.
Ey mümin kardeşlerim! Ey kalpleri saf ve pak olanlar! Sakın mağrur olup demeyin “biz günah işlemedik ki, niye suçlu olalım, niye mukassir olalım”, Allah’ın verdiği nimetlerin karşısında yaptığımız iyi amellerin ne kadar değeri vardır? Bu yaptığımız iyi ameller, Allah’ın nimetlerinin karşısında şükr hakkını yerine getirmiş olmak için yeterli midir? Yaptığımız iyi amelleri, Allah’ın nimetleri karşısında zikr etmeye değer mi? Bizler bunların şükrünü yerine getirmeye gücümüz yetmez. İnsan, Allah’ın an be an gönderdiği fazlından ve lütfundan mustağnı olduğunu söyleyebilir mi? Bizler her an O’na muhtacız, Allah’ın inayeti heran bizlere ulaşıyor. “Hayırın bizlere devamlı ulaşıyor”.. biz ise şükrünü yerine getirmekten aciziz. İşte bu, insanın kendisini mukassir ve suçlu görmesini ve neticede istiğfar etmesini gerektirir.
Kadir gecesi istiğfar ve mağfiret talep etmek için büyük bir fırsattır, Allah’tan af dileyin. Bizlere dergahina yönelme fırsatı vermiş, istiğfar etme fırsatı tanımıştır; istiğfar ve tevbe ederek O’na yönelelim. Aksi takdirde Allah’ın günahkarlara söylediği : “özür dilemeleri için de onlara izin verilmeyecek” ( Murselat/ 36 ) sözü, kıyamet günü -Allah etmesin -bizim için de söylense özür dilemek için iznimiz dahi olmayacak; günhakarlara ağızlarını açmaya izin verilmeyecek, orası özür ve af dileme yeri değidir. Burda fırsat var, burda izin var. Burdaki her özür ve af dileme insanı yüceltir, günahları yıkar, sizleri temizleyip nurlandırır. Bu dünyada fırsat varken istiğfar edin, Allah’tan af dileyin, Allah’ın muhabbetini kazanın. “Beni anın ki, ben de sizi anayım…” ( Bakara /152 ) Sizler kalbinizi Allah’a yöneltip Allah’ı kalbinizde hazır edip Allah’ı andığınız zaman Allah-u teala o anda lütuf, şefkat ve rahmetini size yöneltir ve inayet, bağışlama ve cömertlik eli size doğru uzanır. Allah’ı hatırlayın devamlı O’nu anın, aksi takdirde öyle bir gün gelecek ki Allah’ın günahkarlara hitabı şöyle olacak: “İşte bugünkü kavuşmanızı unuttuğunuz gibi, biz de sizi unuttuk” (Casiye/ 34) Yani dünyada Allah’ı anmayan unutan insanı Allah da kıyamet günü unutacak ve unutulmaya terk edecek. Kıyamet günü böyle bir sahnedir.
Allah-u teal bugün kendisine yönelmeye , O’nu anmaya, dergahında raz-u niyaz etmeye ve yalvarıp yakarmaya izin vermişse öyleyse muhtaç ellerinizi ona uzatın, O’na olan muhabbetinizi izhar edin, kalbinizdeki muhabbet ve aşkı gözyaşı olarak gözlerinizden akıtın. Bu fırsatı ganimet olarak bilin aksi takdirde, bir gün vardır ki Allah günahkarlara şöyle buyuracak : “Boşuna figan etmeyin bugün. Bizim tarafımızdan yardım görmeyeceksiniz.” (Müminun/ 65) O gün ağlayıp sızlanmanın hiçbir faydası olmayacaktır. Elimizdeki bu fırsat, Allah tarafından O’na yönelmemiz ve dönmemiz için bize bahş edilmiş hayati bir nimet ve fırsattır. Yılın en değerli günleri bu Ramazan ayında karar kılınmıştır, Ramazan ayının gecelerinin içinde de Kadir gecesi verilmiştir.
Kadir gecesi rivayetlerinde beyan ettiği gibi üç geceden biridir. Merhum Muhaddisi Gummi nakl ediyor: İmam’a (a.s), “bu üç geceden- veya iki geceden- hangisi Kadir gecesidir? diye soruduklarında İmam (a.s) buyuruyor: “Ne kadar kolaydır insan iki-üç geceyi Kadir gecesi olarak geçirsin.” Ne gerek var insan iki- üç gece arasında tereddüt etsin, üç geceyi de Kadir gecesi olarak anmak çok mu fazla? Niceleri vardır Ramazan ayının hepsini Kadir gecesi gibi geçirir; o geceye ait amelleri birinci geceden son geceye kadar yerine getirirler.
Allah için kalbini temizleyip arındırarak Allah dergahına yönelen bir millet, Allah’tan sadikane isterse ve sadikane ona sığınırsa asla bedabaht ve yüzü kara olmayacaktır. Zillete düçar olmayacaktır, fesatta boğulmayacaktır, düşmanın esiri ve dahili ihtilaf ve fitnelere giriftar olmayacaktır. Milletlerin başına gelen bu kadar bedbahlık onların kendi yüzündendir.” Başınıza gelen her müsibet ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir…..” ( Şura / 30 ) İşlemiş olduğumuz günahlar, ihmaller, gafletlerin sayesinde kendimizi bedbaht etmişiz.
Allah’ın dergahına yönelen kimse, kendisini günahtan koruyacak, ismete yaklaştıracak ve kendisini korunma altına alacak ilk adımı atmış sayılır. Allah’a sığınalım, O’dan isteyelim ki yanlız O’nun rızası için çalışalım, yalnız onun için adım atalım. Kalplerimizi Allah’a emenet edelim. Kalplerimizin sefalığını Allah’ı yad ederek nurlandıralım; kalpler sefalı olursa, kalpler dünyaya bağlanmazsa, dünya ve maddiyatın esiri olmazsa, o zaman bu toplum nurani bir toplum olur, böyle bir toplum iyi çalışır; hem kendilerini iyi yetiştirirler, hem de dünyalarını abad ederler.
Bu günlerin kadirini bilin! Gerçekten Kadir gecesinin kadirini bilin! Kur’an buyuruyor: “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır”. Bir gecenin bin aydan daha hayırlı olması büyük bir değerdir. Melekler nazil oluyorlar. Ruhun nazil olduğu bir gecedir. Allah’ın “Selam” diye nitelediği bir gecedir. Selam, hem Allah’ın kullarına ilahi selam ve tehiyyati manasınadır, hem de insanların kalpler, ruhlar ve toplumları için selamet, sulh-u sefa ve huzur manasınadır. Maneviyat açısından çok yüce bir gecedir.
Kadir gecelerinin kadirini bilkin; ülke sorunları içini, kendi sorunlarınız için, müslümanların sorun ve zorlukları ve İslam ülkelerinin problemleri için dua edin.
İslam ülkelerinin sorun ve müşkülatlarının halolması için Allah’a yalvarın. Bütün insanlar için dua edin; insanların hidayet olması için, kendiniz için, ölmüşlerimiz için dua edin.
Bu saatlerin ve dakikaların kadirini bilin, ben de siz değerli bacı ve kardeşlerimden Kadir gecelerinde bana da dua etmenizi istiyorum.
Vesselamu aleykum ve Rahmetullahi ve berekatuh
İmam Hamanei
Tercüme : Rasthaber
Ruhani ve Erdoğan’ın telefon görüşmesi
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı arasında yapılan telefon görüşmesinde Gazze buhranı görüşüldü.
Erdoğan ve Ruhani, Siyonist İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının ele alındığı görüşmede, saldırıların durdurulması ve acilen ateşkes sağlanması için, başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası toplumun acilen girişimlerde bulunması gerektiğini vurguladılar. İki liderin, saldırılara son verilmesinin yanı sıra Gazze halkına acilen insani yardım ulaştırılması gerektiğini de vurguladıkları öğrenildi.
Bölge ülkeleri mazlum Filistin halkına arka gediğini Siyonist rejimin anlaması için gerekli girişimlerde bulunmanın şart olduğunu ifade eden Ruhani, cani Siyonist rejim cevabını zamanında alacağını söyledi.
İran Cumhurbaşkanı bu görüşmede savunmasız çocuk ve kadınların katledilmesi kabul edilemez olduğu gibi uluslararası kaidelere ters düştüğünü söyledi ve Gazze'de meydana gelen ılaç ve gıza azlığından endişe duyduğunu belirtti.
Ruhani, bölgede etkili iki büyük müslüman ülke olan İran ve Türkiye'nin bu yöndeki görevini hatırlattı.
Bağlantısızlar Hareketi Başkanı olan Cumhurbaşkanı Ruhani, Türkiye'nin işbirliğiyle söz konusu hareket bütün kapasitesini ortaya koymasına hazır olduğunu bildirdi.
Gazze'den Suriye'ye ve Irak'a kadar bölgede endişe verici güvensizlik yaşandığının altını çizen İran Cumhurbaşkanı, müslüman bölge halkının katledilmesinin durdurulması için İran'ın her çeşit işbirliğine hazır olduğunu kaydetti.
Türkiye olarak Gazze halkına acil gıda ve ilaç yardımı için gerekli talimatları verdiğini belirten Başbakan Erdoğan'ın, İsrailliler ile Filistinliler arasında Kasım 2012'de sağlanan ateşkes mutabakatına geri dönülmesinin önemine de dikkati çektiği kaydedildi.
Gazze'ye yönelik saldırıları kınayan Erdoğan ve Ruhani'nin, saldırıların durmasını sağlamaya yönelik girişimler ve insani yardımlar konusunda her iki ülkenin dışişleri bakanlarının yakın temas içinde olmaları hususunda mutabık kaldıkları bilgisi edinildi.
Terör rejimi saldırısında 103 şehit 700 yaralı
Siyonist İsrail rejimi savaş bakanı Moshe Yalon, Gazze’ye yönelik kara operasyonunun başlaması kararını verirken haber kaynakları da operasyonun başladığını bildirdiler.
Bu arada Amerika’nın siyonist İsrail’deki büyükelçisi korsan İsrail’in kara operasyonuna Amerika’nın desteğini bildirdi. Alınan haberlere göre, kara saldırılarının hemen ardından Filistinli direniş güçleri, Gazze’ye girmek isteyen ırkçı İsrail komando birliklerinin Gazze’ye nüfuzunu engellediler.
HAMAS’ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, yabancı hava yolu şirketlerinden Tel Aviv’e uçuşları iptal etmelerini isterken Tel Aviv’deki havalimanına direnişçiler tarafından 4 füzenin isabet ettiği bildirildi. Gazze Sağlık Bakanlığı sözcüsü Dr. Eşref Kudra Gazze’ye yapılan siyonist saldırılar sonucu şehid ve yaralıların resmi rakamını açıkladı. Saat 17: 00 itibari ile yapılan açıklamada 103 şehid, 750 yaralı var.
Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, İsrail saldırılarına karşı düzenledikleri operasyonlara “Yenmiş ekin yaprakları” adını verdiklerini açıkladı.-
Tugayın sözcüsü Ebu Ubeyde, bir televizyon kanalında yayınlanan açıklamasında, “Düşmanın saldırısını sınırlı bir çatışma kabul ederek, kendisine gerçekte yapabileceklerimizin çok çok azıyla karşılık verdik” dedi.-
“Savaşı başlatanın, tehditler savurup sonra da saldıran ırkçı İsrail olduğunu; ancak ne zaman sona ereceğine onun karar veremeyeceğini” ifade eden Ebu Ubeyde, kendilerini, İsrailli komutanların iddia ettiği gibi 1 hafta 10 günlük bir operasyonun aksine çok uzun sürecek bir savaşa hazırladıklarını vurguladı.
Ebu Ubeyde ayrıca, ilk defa İsrail’in en uzak noktasını füzelerle vurduklarını sözlerine ekledi.
-
İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından yapılan yazılı açıklama, “İsrail, Gazze’de yaşayan sivillere yönelik terör saldırıları düzenlemekte, evleri yerle bir ederek, insanları kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden öldürmektedir. Biz bu düşmana karşı koymaya karar verdik. Sizleri İsrail’in 27. Askeri Hava Üssünün bulunduğu Ben Gurion Havaalanı’na uçmamanız konusunda uyarıyoruz” denildi.
İran: İsrail’in direniş karşısında yenilgiye uğraması kaçınılmazdır
İran İslam Cumhuriyeti İsrail rejiminin Filistin halkı aleyhine cinayetlerini artırmasını kınayarak, Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması ve Gazze ablukasına derhal son verilerek Gazze halkına her türlü insani yardımın yapılması için çaba gösterilmesini istedi.
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İslam ülkeleri liderlerine hitaben yayınladığı mesajında, mevcut koşullar göz önünde bulunarak, müslümanlar ve İslam ülkeleri arasında vahdetin her zamankinden daha zaruri olduğunu belirterek, Gazze’ye yönelik ırkçı İsrail rejiminin saldırıları, bu bölgeye yönelik devam eden ablukadan dolayı yaralıların tedavi imkanlarının kısıtlı olduğu ve Gazze’nin içinde bulunduğu durumun kaygı verici boyutlara ulaştığına dikkat çekti.
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, terörist rejimi İsrail’in küstah saldırılarına karşı kahramanca direnen Filistin halkının kendini savunması ve direnişinin meşru olduğunu belirterek; terör rejimi İsrail karşısında Filistin halkının direnişi ve iradesinin kırılmaz olduğuna vurgu yaptı ve korsan İsrail’in bu direniş ve irade karşısında ağır yenilgiye uğramasının da kaçınılmaz olacağına işaret etti.
Öte yandan İslami İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, BM genel sekreteri Ban Ki Moon, İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreteri İyad Medeni ve Arap Birliği genel sekreteri Nebil el’Urabi’ye yazdığı ayrı ayrı mektupta, terör rejimi İsrail’in Filistin halkına yönelik cinayetlerinin durdurulması için acil girişimde bulunmalarını istedi.
Zarif, korsan İsrail cinayetlerinin önlenmesi konusunda bölge ve uluslar arası toplum ile bütün uluslar arası kuruluşlara önemli görev düştüğünü belirterek, Filistin halkı karşısında bütün uluslar arası kuruluş ve insanlığın üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğini bildirdi.
Iran, Irak’a silah ve uçak göndermemiştir
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran’ın Irak’a silah ve uçak göndermediğini bildirdi.
Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, Irak ile savaş döneminden İran’a iltica eden savaş uçaklardan 7 adet Soho savaş uçağı Irak’a gönderildiği muhabirimizin sorusuna İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Merziye Efhem, İran’ın bu ülkeye hiçbir silah ve uçak göndermdiğini bildirdi.
Nükleer müzakerelede İran ve 5+1 grubu arasında devam eden ihtilaflarla ilgili sorusuna Efhem, adil ve sürdürülebilir bir sonuç almak için İran’ın süre bitimine kadar müzakere edeceğini dile getirdi.
Efhem, müzakereler yavaş ilerlediğini konuşmasına ekleyerek, karşı tarafın İran’ın barışçıl nükleer meselesine yönelik gerçekçi olmasını ümit ettiğini söyledi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, muhtemelen hafta sonunda müzakerelere katılacakları 5+1 ülkelerinin dışişleri bakanları istişarelerin süreci ve devamı konusunda bilgi almaya çalışacaklarını belirtti.
Anlaşma sağlamak için İran’ın azimli olduğunu hatırlatan Efhem, İran’ın amacı zaman kazanmak değil, amacı anlaşma sağlamak olduğunu, fakat buna ağır bedek önemeye yanaşmayacağını
Ramazan Dersler-3 İrfan Sofrası
Bismillahirrahmanirrahim
Ramazan ayının Allah’ın ziyafet ayı olduğu söylenir. Bu ayda Allah’ın ziyafet sofrası açılmıştır. Bu sofrada neler var? Hepimizin yararlanacağımız bu sofranın muhteva ve yiyecekleri nelerdir?
Bu ziyafette sunulan şeylerden biri oruçtur, biri Kur’an’dır, bir diğeri dualardır; günlük dualar, Ebu Hamzayi Somali duası, İftitah duası gibi nimetleri bu sofraya dizilmişler.
Bazıları bu sofranın yanından geçerken dikkatleri tamamen başka yerde olduğundan sofranın var olduğunu dahi görmezler; niceleri Ramazan ayının gelip gittiğinden dahi habersizdirler. Bazıları sofranın varlığından haberdarlar ama o kadar başka şeylere dalmışlar ve meşgaleleri o kadar çok ki sofraya oturmaya vakit bulamıyorlar. Kendilerini meşgul eden; iş, ticaret, zevk, şehvetin peşinde koşmak hoşlarına gidiyor, bu sofraya oturup onun nimetlerinden yararlanmaya fırsatları olmuyor.
Bazıları da vardır ki sofraya otururlar, sofradakilerin kadrini de bilirler ama kanaatkarlar, çok azla yetinip kalkarlar; sofraya oturup sadece bir yudum su içer, bir kaç lokma yeyip giderler. Bazıları ise iştahları fazladır hatta iştahlarından fazlasını almaya çalışırlar çünkü bu sofra maneviyat sofrasıdır, Allah’ın hazırlamış olduğu ilahi sofradır.
İnsan bu sofradan ne kadar yararlanırsa o kadar manevi makamı artar yaratılış hikmetine daha da yaklaşmış olur. Bu sofra maddi sofralardan farklıdır, maddi sofra insanın maddi ihtiyaçlarını giderip insanın hareketini sağlamak içindir, burda aşırı gitmek zararlıdır. Maneyiyat sofrasında ise böyle değildir, bu ilahi sofra bizim yaratılışımızın hikmeti manevi makamlara ulaşmak, ruhumuzu yüceltmek içindir. Maneviyat sofrası bizi bu hedefe ulaşma ortamını oluşturur ve hedefe varmayı kolaylaştırır dolayısıyla yararlanabildiğimiz kadar yararlanmalıyız.
Muhlis ve mümin kulların hallerini bize anlatırlar ve onların yaptıklarını bize nakl ederler malesef onların bu durumlarını gerektiği gibi anlamıyoruz ama gerçekten hayretler vericidir; sabah ezanına bir-iki saat kala kalkıyorlar, Ramazan ayının gecelerinde kalkıyor, gözyaşı döküyorlar. Mirza Cevadi Melikiyi Tebrizi hakkında anlatırlar gece kalkar, havuzun başında durup abdest alırken suya bakıp dua okuyup ağlarmış, suyu alıp yüzünü yıkarken dua okuyup gökyüzüne bakıyor yakarışta bulunarak ağlarmış, namaz kılmak için seccadesine oturana kadar ağlarmış. Gece namazını, teheccüd namazını maneviyat ve huzurlu bir hal ile büyük bir şefk ve zevkle kılarmış. Mirza Ali Gazi de aynı şekilde. Namazı, orucu, duları, Ramazan ayı, zikirleri hakkında kıssalar nakl ederler. Bunlar bizim için gerçek bir manada anlaşılmış değildir, bize sadece bir yol gösteriyor, hedefe ulaşmak için ışık tutuyorlar.
Dostlar dikkat etsinler, özellikle de Ramazan ayında Kur’an okumayı unutmasınlar. Kur’an hayatınızdan dışlanmasın, muhakkak Kur’an okuyun. Kur’an okurken biraz tedebbür de edilmeli ki okumanın faydası görülebilsin. Acele acele tedebbür etmeden okumak matlup değildir. Faydasız da değildir çünkü insanın Kur’an’ı Allah’ın kelamı olduğunu düşünerek okuması fazilettir, manasını anlamasa da bu okumanın kendisi Allah ile bir irtibat kurmadır. Böyle okuyanları engellememek gerekir ama şunun da beyan edilmesi gerekir ki emr edilen matlup ve beğenilen Kur’an okuma bu değildir. Matlup Kur’an okuma tedebbür ile okunan Kur’an’dır. Arapça bilenler okudukça ayetler hakkında düşünmeli, arapça bilmeyenler ise mealine bakarak tedebbür etmelidirler. Defalarca okumalı; iki dere, üç kere, beş kere ki insan ayetin manasını anlayabilsin. Ancak bu şekilde ayetler hakkında tedebbür edip anlayabiliriz, bunu deneyin, göreceksiniz.
Bir diğer maneviyat sofrasında bulunan ilahi nimet duadır. Bizim birçok muteber dualarımız var, bu dualar başka hiçbir yerde bulamayacağınız maarifi içermektedir. Sehifeyi Seccadiye’deki maarifi veya masum imamlardan nakl edilen me’sur duaların içeriğini hiçbir kaynak kitaplarında bulamazsınız; bu maarif dua diliyle beyan edilmişlerdir; bu maarifin tabiatı bu şekilde beyan edilmeyi gerektiriyor, başka bir dille beyan edilemezler. Bazı maarifler, duayla, necva ve Allah ile raz-u niyaz ile beyan edilebilir ancak. Dikkat edilirse, rivayetlerimizde hatta Nehc-ül Belağa’da bu gibi maarif çok az bulunur. Ama Sehifeyi Seccadiye, Munacat- Şabaniyye, Kumeyl duası, İmam Hüseyin’in arefe duası, İmam Seccad’ın arefe duası, Ebu Hamzayi Somali duası bu maariflerle doludur.
Dualardan gaflet etmeyin çok dua edin. Düşmanınız fazladır, omuzlarınızdaki yük ağırdır, muhalifleriniz çoktur. Bütün bunlara karşı sabır ve dayanma gerekir; tevessül ve Allah’dan yardım dilemek gerekir. Allah’tan yardım dilersek yılmaz ve yorulmaz bir ruh bizlere verir. İlahi nimetlerden biri de insana yorulmaz ve yılmaz bir irade vermesidir. Yol uzun olunca bazen insanın yürümeye gücü var, dizlerinde takat de var ama ruhu yorgun ve bitkin olduğundan yürüyecek hali yoktur. Bu ruh yorgunluğu insanı hedefe ulaşmaktan alıkoyar. Bu ruhi yorgunluk oluşmasın diye Allah’tan yardım dilemek gerekir, dua etmek gerekir.
Vesselamu aleykum verahmetullahi ve beraketuh.
İmam Hamanei
İmam Hamanei:Nükleer silah Amerika için bir bahane
Nükleer müzakereci heyetine uyarıda bulunan İmam Hamanei, nükleer silahı bahane eden Amerika’nın, İran’ın barışçıl nükleer teknolojisine karşı geldiğini ifade etti.
İmam Hamanei Pazartesi akşamı ülkenin askeri ve sivil yetkilileri ile görüşmesinde iç ve dış meseleleri değerlendirdi.
Konuşmasının bir bölümünde Amerika ve sultacı güçler tarafından sergilenen davranışa işaret eden İmam Hamanei, davranışları şeytan gibi olan Amerika ve sultacı güçlerin, tehdit ve hıslandırmakla ülkeleri korkutarak kendi sultası altına almaya çalıştıklarını, şeytanın ise tehdit ve hırslandırmakla insanın muhasebe sisteminin işlevini durdurmaya ve yanlış hesaplamaya doğru yöneltmeye çalıştığını ifade etti..
Düşmanın “askeri” tehdit ve “yaptırım” araçlarına işaret eden İslam İnkılabı Rehberi, yaptırımın direniş ekonomisi ile etkisizleştirilmesi gerektiğini, askeri tehditin ise ABD için maliyetli olması dolaysıyla sözde kalacağını belirtti.
İmam Hamanei, nükleer anlaşma yapılsa bile yaptırımların devam edeceğini söyleyen bazı ABD yetkililerinin bu yaklaşımına işaret ederek, “Daha önce de dediğimiz gibi bir bahane olan nükleer meseleden sonra sıra insan hakları, kadın hakları ve diğer meseleler ortaya atılacak” dedi.
İkinci araç yani askeri tehdide işaret eden İmam Hamanei, katliam, cinayet ve talan etmek gibi yöntemler Amerikanın uygulamaktan çekinmediği araçlardır. Ancak askeri tehdit Amerika’nın altından kalkamayacağı ağır maliyetli bir yoldur ve dolaysıyla İran milletinin bu tehdidi ciddiye almadığını vutguladı.
İran nükleer müzakereci heyetine uyarıda bulunan İslam İnkılabı Rehberi, nükleer silahı bahane eden Amerika’nın, gerçekte ise İran’ın barışçıl nükleer teknolojisine karşı geldiğini ifade etti.
İmam Hamanei, Amerika’nın zalim ve cani Saddam’a verdiği desteğe, ayrıca Amerika’nın İran yolcu uçağını düşürmesi ve günahsız yüzlerce kadın, erkek ve çocuğun ölümünden suçlu olmasına, Irak ve Afganistan’da yüz binlerce insanı öldürmesi ve sözde renkli devrimler adı altında buhranlar çıkartmasına temasla; Amerikalılar için milletlerin huzur ve güvenliğinin bir değerinin olmadığını ve kendi çıkarını tehlikede gördüğü anda, cinayet işlemekten bir an bile geri durmayacağını söyledi.
İmam Hamenei, Siyonist rejimi İsrail’in İran’a yönelik muhtemel saldırısının Amerika tarafından engellendiğine dair bazı çevrelerin sözlerine de işaretle; “Eğer bu sözler doğruysa demek ki Amerika, İran’a saldırıyı çıkarı doğrultusunda görmüyor ve İran İslam Cumhuriyeti de İran’a yönelik bir saldırıyı kimsenin yararına görmemektedir” diye konuştu.
Amerika’nın nükleer silahlara ulaşılması ihtimalinden dolayı kaygı duyduğuna dair bir açıklama yapma hakkının olmadığını, zira Amerika’nın bizzat bu silahları kullandığını ve şimdi de elinde birkaç bin nükleer bombanın bulunduğunu söyledi.
İmam Hamanei, başta Irak olmak üzere bölgedeki gelişmelere de temas ederek; Allah’ın izniyle Irak’ın mümin halkının fitne ateşini söndüreceğini ve bölge milletlerinin de her geçen gün maddi ve manevi açıdan ilerleyeceğini söyledi.
Iran ile 5+1 nükleer müzakereler
Zarif ve Ashton bir araya geldi
İran Dışişleri Bakanı ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Viyana'da devam eden nükleer müzakereler kapsamında bir araya geldi.
Mehr haber ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Viyana'da devam edeb nükleer müzakereler kapsamında bir araya geldi.
Bu görüşme nihai anlaşma metnin yazılması amacıyla gerçekleşti.
Temel ihtilaflar devam ediyor
İran nükleer müzakereci heyetine üye bir diplomat, temel siyasi ihtilaflar devam ettiğini söyledi. Mehr haber ajansı muhabirine konuşan İran nükleer müzakereci heyetine üye bir diplomat, nihai anlaşma metnin yazılması konusundaki mevcut ihtilafların giderilmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini ifade etti.
Söz konusu diplomat, temel siyasi ihtilaflar devam ettiğini konuşmasına ekledi.
İran ve 5+1 grubu arasında nükleer müzakereler geçen Çarşamba günü Viyana’da başladı. Müzakereler 20 Temmuz’a kadar devem edecektir.
İran Irak'ın parçalamasına izin vermeyecektir
İran dışişleri bakanının Afrika ve Arap ülkeleri yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan, İran İslam Cumhuriyeti'nin Irak'ın parçalanması yönündeki siyonist planının gerçekleşmesine izin vermeyeceğini söyledi.
Abdullahiyan, el-Alem kanalına yaptığı açıklamada, İran İslam Cumhuriyeti'nin başta siyonist İsrail rejimi başbakanı Netanyahu olmak üzere siyonistlerin Irak'ı parçalamaya dayalı planlarının gerçekleşmesine izin vermeyeceğini dile getirirken, Irak Kürdistan bölgesinin bağımsızlığının dile getirilmesinin ise Kürdistan'ın onlarca yıl öncesine geri götürülmesinden başka bir sonucunun olmayacağını dile getirdi ve "İran, dostça Irak Kürdistan yetkililerine bu konuda açıklamalarda bulunmuştur'' dedi.
Abdullahiyan, İran İslam Cumhuriyeti'nin Irak Kürtleri ile tarihi ilişkilerinin olduğunu ve aynı zamanda kardeşleri olduklarını hatırlatarak; bu ilişkilerin bu çerçevede kalmaya devam edeceğini söyledi.
İran dışişleri bakan yardımcısı, Irak'ta İranlı askeri danışmanların olduğuna dair her türlü haber ve iddiaları reddederken; Iraklı yetkililerin İran'dan terörle mücadele için silah satın alma talebinde bulunmaları halinde, İran'ın kesinlikle bu isteğe uluslar arası kanunlar ve anlaşmalar çerçevesinde cevap vereceğinin bilinmesi gerektiğini söyledi.
Amerika'nın bölgedeki hedeflerinin ve tutumlarının değiştiğine de temas eden Abdullahiyan, Amerika'nın Irak'ta yapılan parlamento seçiminin sonuçlarından memnun olmadığını ve sözkonusu seçimin sonucunu farklı bir şekilde göstermeye çalıştığını söyledi.
İran dışişleri bakan yardımcısı, Arabistan'ın Irak ve Suriye buhranlarındaki rolüne de temas ederek; İran'ın Arabistan'ın bölgedeki son gelişmelerdeki rolünü olumlu görmediğini ama Arabistan'ın bölgenin önemli bir ülkesi olarak yapıcı rolünün olabileceğini dile getirdi.