کارگر

کارگر

 Siyonist İsrail medyası, İran'ın Suriye'nin başkenti Şam'daki konsolosluk binasının "İsrail tarafından bombalanmasına" karşılık verme tehdidinde bulunmasının ardından Büyük Tel Aviv Bölgesi'ndeki yerel yetkililerin sığınakları açmayı düşündüğünü bildirdi.
 

İsrail merkezli "Walla" sitesinde yer alan haberde güvenlik gerilimlerinin ardından Gush Dan'deki (Büyük Tel Aviv Bölgesi) birçok yerel yetkilinin bu gece sığınakları açmayı düşündüğü ifade edildi.

Kanal 12 televizyonunun haberine göre de Siyonist İsrail'in eski Askeri İstihbarat Dairesi (AMAN) Başkanı Amos Yadlin, "İran, doğrudan İsrail'e füze atarsa ​​şaşırmam." ifadesini kullandı.

Yadlin, "Hizbullah, ramazan ayının son cuma günü yani tam iki gün sonra savaşı başlatmak için emir almış olabilir" görüşünü paylaştı.

Maariv gazetesi ise Siyonist İsrail Hava Kuvvetlerinin, İran'ın yakın zamanda karşılık verme ihtimali nedeniyle yüksek alarma geçirildiğini bildirdi.

Kanal 13'ün askeri yorumcusu Alon Ben David, "İsrail, İranlıların bu sefer karşılık verme konusunda önceki zamanlara göre daha kararlı olduğunun farkında." değerlendirmesinde bulundu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İran'a resmi ziyaret gerçekleştirdi. Bakan Bayraktar, İran Petrol Bakanı Cevad Ovci ve İran Enerji Bakanı Ali Akbar Mehrabian ile bir araya geldi.
 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ikili ilişkileri ele almak için İran'ın başkenti Tahran'da temaslarda bulundu. Bayraktar temasları kapsamında İran Petrol Bakanı Cevad Ovci ve İran Enerji Bakanı Ali Akbar Mehrabian ile bir araya geldi.

 İran'ın doğal gazda Türkiye için çok önemli bir tedarikçi olduğunu ifade eden Bakan Bayraktar, “İnşallah bundan sonraki dönemde bugün itibariyle başladığımız müzakereleri hızlı bir şekilde sonuçlandırıp doğal gaz tedarik anlaşmamızı daha da ileri götürecek adımları atmış oluruz” dedi.

 

HEDEF 30 MİLYAR DOLAR TİCARET HACMİ

Bakan Bayraktar, Ocak ayında Ankara’da düzenlenen Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 8. Toplantısı’nda enerji alanında imzalanan anlaşmaların takibi için İran’da bulunduğunu ifade ederek iki ülke Cumhurbaşkanının ticaret hacmini 30 milyar dolara çıkarma hedefi koyduğunu belirtti.

 

30 YILLIK İŞ BİRLİĞİ 

Bu ticaret hedefine ulaşabilmek için özellikle enerji ve tabii kaynaklar alanında iki ülkenin yapacağı birçok iş birliği alanı bulunduğuna işaret eden Bayraktar, “Özellikle doğal gaz alanında 30 yıla yaklaşan bir iş birliğimiz ve ticaretimiz var. Doğal gaz, Türkiye için oldukça önemli. Çünkü biz doğal gazı çok büyük çapta sanayide, evlerimizde ve elektrik üretiminde kullanıyoruz. Dolayısıyla Türkiye'nin doğal gaz arzını kesintisiz bir şekilde sağlaması için birçok farklı kaynaktan doğal gaz ithalatı söz konusu” dedi.

Bayraktar, İran'da gaz tedariki anlamında Türkiye için önemli bir tedarikçi olduğuna dikkat çekerek “İnşallah bundan sonraki dönemde bugün itibariyle başladığımız müzakereleri hızlı bir şekilde sonuçlandırıp bu gaz tedarik anlaşmamızı daha da ileri götürecek adımları atmış oluruz” diye konuştu.

ÖZEL SEKTÖRÜNÜN İLGİSİ

Türk özel sektörünün İran’daki doğal gaz altyapı projelerine yatırım yapması konusunu da ele aldıklarını ifade eden Bakan Bayraktar, “Sayın Bakan ve ilgili şirketlerle bu projeleri de görüştük ve görüşmeye devam edeceğiz. Enerji alanı iki ülke arasındaki en önemli iş birliği alanlarından bir tanesi, en uzun soluklu ve karşılıklı fayda temelinde ortaya konulan anlaşmalar çerçevesinde yürüyen bir konu. Dolayısıyla biz bunun devamı için burada kararlılığımızı ve buradaki irademizi bir kez daha göstermiş oluyoruz” dedi.

İran ziyaretinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'a DİGM Genel Müdürü Öztürk Selvitop, BOTAŞ Genel Müdürü Abdulvahit Fidan, TEİAŞ Genel Müdürü Orhan Kaldırım ve BOTAŞ Genel Müdür Yardımcısı Mithat Aydın da eşlik etti.

Salı, 02 Nisan 2024 08:38

Kadir Gecesini İdrak Et!..

Kadir Gecesi iki açıdan bizim için değerlidir. Söz konusu olan sadece bu iki eksenel unsurdur. Bu gece o iki eksenel unsuru bir araya toplayabilir. Bu iki eksenel unsurun biri Kur'an, diğeri İtrettir. Bu, Resulullahın zat-ı akdes-i ilahi tarafından insani ve İslami, bil husus şia toplumlarına tanıttığı iki ağır yüktür; şöyle buyurmuştu: "Ben aranızda iki ağır emanet bırakıyorum". Kadir gecesi Kur'an'a ve Ehlibeyte tevessül gecesidir.


"Kur'an'ı elinize alın, duası var; sonra başınızın üzerine koyun, duası var ve bu 14 masumun adını anın" denmesinin sebebi Kur'an'ın Ehlibeytin yanında, Ehlibeytin de Kur'an'ın yanında olmasıdır. Bu iki ağır yük, Allah'a tevessül vesilemizdir. Kur'an ve itrete tevessül konusunda kısa bir açıklamayla inşallah açık bir kalp ile Kur'an ve Ehlibeyte tevessül etmeye muvaffak olalım ve o nihai bereketleri zat-ı akdesten isteyelim.

Allah'ın Kendilerine Yakınlığına Rağmen Bazılarının Uzak Oluşu

Zamansal veya mekânsal olayda bu oran eşittir; yani eğer bir şey başka bir şeye yakın ise, o da buna yakındır; ya da ondan uzak ise, o da bundan uzaktır. Fakat manevi yakınlık ve uzaklıkta böyle değil; birisi yakın iken diğeri uzak olabilir. Allah herkese yakın iken "ve o, sizinledir nerede olursanız" fakat bir grup "sanki onlara pek uzak bir yerden nidâ edilmede." Kafir, mülhit ve münafık Allah'tan uzaktırlar. İşrakiye felsefesinde böyledir. Manevi yakınlık ve uzaklıkta böyledir; Allah yakındır fakat kul uzak.

Kulların Allah'a Yakınlık Vesileleri ve Yardımıyla Yakınlaşması

Eğer uzak kul yakın olan Allah'a yaklaşmak isterse, vesile gerekir. İbadeti vesiledir, Kur'an ve itret vesiledir; “ve onu vesîleyle arayın” ayeti de, bir dizi işlerin vesile olduğunu ispatlamaktadır. Lakin yılın en üstün geceleri olan Kadir gecesi, Kur'an ve itrete tevessül gecesidir. Bu iki vesileyi muhterem kılalım, başımızın üzerine koyalım, mukaddes isimleri dillerimizde cari edelim, Allah'a tevessül edelim ve bu uzaklığımızı yakınlığa çevirelim, kendimizi kurtaralım, ebedi olarak kurtulalım. çünkü Allah etmesin eğer bir kimse bu günlerde kendini kurtaramazsa, devamlı köledir; borçlu ve köle insanı ise rehin alırlar. Eğer birisi borçlu olursa, Allah'ın hakkını eda etmezse, borçluyu rehin alırlar.

Günahkâr İnsanın Kendi Amellerinin Esiri Olması

Kur'an'da geçen "Herkes kazandığına karşılık bir rehindir." ve "Herkes kazancı mukabilinde bir rehindir." Ayetlerinde rehin olmak borçlulara mahsustur. Normal ve maddi borçlarda mülkü ipotek ederler fakat itikat ve ahlak meselelerinde insanın kendisini rehin alırlar. Eğer birisi Allah'ın hakkını eda etmezse o kişiyi rehin alırlar. O kişi hakkı eda edemez çünkü bağımlıdır ve özgür değildir. Allah resulünün nurlu hutbesinde şöyle geçer: “Nefisleriniz günahlarınızın rehinidir, istiğfar ederek nefislerinizi kurtarın.” Yani günah işlediğinizde borçlu olursunuz; borçlu rehin bırakmalı, Allah sizin kendinizi rehin alır, siz bağlısınız; mübarek Ramazan ayında istiğfar ile kendinizi azat edin.

Mukarreblerin Ahrara Üstünlükleri

Kur'an ve itrete bu tevessülümüz, ahrardan olmamız adına kendimizi özgür kılmak içindir. Bundan sonrasında birçok aşama vardır. Eğer azat olsak, daha yeni ashab-ı yeminden olmuş oluyoruz! Ashab-ı Yemin olmakla mukarreblerden olmak arasında çok fasıla vardır. "Herkes, kazancına bağlıdır. Ancak sağ taraf ehli başka." Sağ taraf ehli olanların işleri kutlu ve mübarektir, sözlerinde, yazılarında ve davranışlarında şer, fesat ve fitne yoktur, özgürdürler, ahrardandırlar.Fakat onlarla mukarreplerin arasında büyük fasıla vardır. Onlar mukarreplerin gözetimi altındadırlar; ne iş yapsalar mukarrepler görürler. "şüphe yok ki iyi kişilerin amel defterleri, illiyyîn'dedir. Ve nedir, bilir misin illiyyîn? Bir kitaptır ki yazılmış. Onu görür ancak mâbutlarına yaklaştırılanlar." Ebrarın amel defterleri, mukarreplerin gözetim ve aydınlatması altındadır. Mukarreplerin, ebrarın sahip olmadığı yüce dereceleri vardır.

Kadir Gecesinde Kur'an Ve Ehlibeyte Tevessül

Bizim bu gecedeki çabamız, kendimizi ahrar ve özgürlerin arasına katarak ashab-ı yeminden olmak olmalıdır; ondan sonra inşallah mukarreplerin makamına ulaşma ümidi de vardır. İpoteği kaldırabilecek, köleyi azat edebilecek ve esiri kurtarabilecek o önemli vesile Kur'an ve itrettir. İtretin örnek ve simgesi, bu gecenin ona ait olduğu Ali b. Ebu Talib'dir. Eğer bir kimse kalbinde velayeti ve canında Kur'an'ı taşıyorsa, bu iki ağır yükle Allah'a tevessül etmeli. Kur'an'ı başının üzerine koymalı yani Kur'an bütün işlerimizin başındadır ve 14 masumun adını anmak yani bunlar Kur'an'ın müfessirleridir, hükümlerini uygulayanlardır, açıklayıcısıdır, tanıtıcısıdır, hükümlerinin koruyucusudur. Öyleyse Kadir gecelerinde vazifemiz, bu iki ağır emanete tevessül ederek Allah'a yakınlaşmaktır.

Kadir Gecesi Gibi Bazı Günlerde Allah'ın Özel Tecellisi

Diğer bir konu şu ki her zaman bu iki ağır emanete tevessül edilebilir lakin Kadir gecesinin diğer geceler ve zamanlarda bulunmayan bir özelliği vardır. Hz. Musa'nın (a.s) kavminin olayı için bazı muvaffakiyetler vardır ki Allah şöyle buyurdu: "ve onlara Allah'ın günlerini an" Yani bazı günler vardır ki Allah o günlerde özel olarak tecelli eder, mustazaf İsrail Oğullarının muvaffakiyetine ve Firavunların devrilmesine sebep olur. Halkı o Allah günlerinden haberdar et ki sabırlıları aşıp daha sabırlılardan olsunlar ve zafere ulaşsınlar. İslam'da Kadir gecesi, Hz. Musa'nın Allah günleri konumundadır.

Kadir Gecesini İhya Sayesinde Zulmün Giderilmesi

Eğer birisi bu Kadir gecesini ihya eder, velayeti ihya eder ise her asrın firavunları da yok olur; artık ne Irak'ta ne Afganistan'da bir zulüm ve ne de Filistin ve başka yerlerde kan dökülmesini görürüz! Allah Hz. Musa'ya buyurdu: İnsanları Allah günlerine yönlendir ki zulüm ortadan kalksın; bizim peygamberimize de buyurdu: İnsanları Kadir gecesine davet et ki zulüm düşsün. Demek ki bu Kadir gecesi bizim için belirleyicidir.

Gözyaşı ve Feryat; Müminlerin Düşman Karşısındaki Silahı

Biz hak üzere olduğumuz için hakikate tevessül etmeliyiz. Demire yaslandığımızdan fazlaca feryada yaslanırız. Bizim dualarımızın kabulündeki silahımız Kumeyl duasında okuduğumuz ah-u figanlarımızdır: “ve silahı gözyaşı” Allah'ım bize dedin ki silahlanın; silahımız gözyaşımız ve bizler gözyaşını Kadir gecelerinde biriktiririz. Zayıf ve az sayıdaki bir millet Allah'ın izniyle güçlü ve sayısı fazla bir millete galip gelebilir. Allah, Irak ve Afganistan milletini, ne zaman ki İran halkı gözyaşlarıyla Allah'tan onların zaferini istese kurtaracaktır. Zahiri üzüntünün hiçbir etkisi olmaz. Bir gün Firavundan kurtulan İsrail Oğulları bugün Firavunun yaptıklarını yapıyorlar! Allah onlara buyurmuştu: Biz size kudret verdik: nasıl davranacağınıza bakmak için. Müslümanlara da buyuruyor: Eğer gözyaşı, nale ve dua silahıyla silahlanırsanız, sizleri de muvaffak kılacağız. ehlader

Ayetullah Cevadi Amuli

İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, Siyonist rejimin Pazartesi günü İran İslam Cumhuriyeti'nin Şam Büyükelçiliği konsolosluk bölümüne saldırmasının ardından İsviçre'nin Tahran Büyükelçiliği maslahatgüzarının Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığı ve Siyonist rejimin bir destekçisi olarak Amerikan hükümetine önemli bir mesaj gönderildiğini belirterek: ABD'nin sorumlu tutulması gerekiyor.

Dışişleri Bakanı sosyal medya platformu X üzerinden konuyla ilgili yaptığı paylaşımda " İsrail rejiminin Şam'daki İran İslam Cumhuriyeti Konsolosluğu diplomatik binasına düzenlediği terör saldırısı ve ülkemizin birçok resmi askeri danışmanının şehit olmasının ardından, İran'daki Amerikan çıkarlarının koruyucusu olan İsviçre Büyükelçiliği yetkilisi, ABD Genel Müdürü tarafından bu sabah saat 00.45'te Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. Bu çağrıda terör saldırısının boyutları ve İsrail rejiminin işlediği suç anlatılarak ABD hükümetinin sorumluluğu vurgulandı." ifadelerine yer verdi.

Siyonist rejimin destekçisi olarak Amerikan hükümetine önemli bir mesaj verildiğini vurgulayan dışişleri bakanı " Amerika hesap vermeli." dedi.

Emir Abdullahiyan aynı şekilde yaklaşık bir saat önce de  Hüseyin İbrahim Taha ile yaptığı telefon görüşmesinde, Siyonist rejimin İran İslam Cumhuriyeti'nin Şam Büyükelçiliği konsolosluk bölümüne düzenlediği terör saldırısına karşı İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan uygun ve acil eylem ve yanıt talep etmişti.

İran Dışişleri Bakanı, bu çağrıda Siyonist rejimin İran' ın diplomatik mekanlarına yönelik, uluslararası hukukun tüm kurallarına, diplomatik ve konsolosluk hakları sözleşmelerine aykırı olan cani saldırısının  kınanmasını gerektiğini  ifade ederken,  İsrail rejiminin bu suçuna karşı İslam İşbirliği Teşkilatı'na uygun ve acil yanıt verilmesi çağrısında bulundu.

İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Taha da  bu telefon görüşmesinde, Siyonist rejimin suçlarla dolu tarihine dikkat çekerken, bu rejimin diplomatik yerlere karşı işlediği yeni suçları da şiddetle kınayarak, İran  hükümeti ve milletiyle dayanışma içinde olduğunu belirterek bu canice saldırıda şehit olanların ailelerine başsağlığı ve sabır diledi.

Taha ayrıca, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın konu hakkında sorumluluğunu da teyit etti.

 

İran: Şam’daki Konsolosluğumuza Saldırıya Karşılık Verme Hakkımız Var
 
- İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği’nden BM Genel Sekreteri ve BM Güvenlik Konseyi Başkanına gönderilen mektupta, İran’ın, Şam’daki konsolosluğa gerçekleştirilen saldırı nedeniyle Siyonist İsrail’e sert yanıt verme hakkını saklı tuttuğu belirtildi.
 

İran’ın BM Daimi Temsilcisi, Suriye'nin başkenti Şam’da bulunan İran Konsolosluğu’na yönelik hava saldırısıyla ilgili BM Genel Sekreteri ve BM Güvenlik Konseyi Başkanına mektup gönderdi.

Mektupta, saldırıdan tamamen İsrail’in sorumlu olduğu kaydedilirken, “İran İslam Cumhuriyeti, uluslararası hukuk ve BM Anlaşması kapsamı içinde, bu kınanmaya değer eyleme kararlı misilleme sağlama yönündeki meşru ve devredilemez hakkını saklı tutar” ifadesine yer verildi.

BM Güvenlik Konseyi’ne, Şam’daki Konsolosluğa saldırıyı “en sert ifadelerle” kınama çağrısında bulunan İran, bu suçun sorumlularını derhal adalet önüne çıkaracak tedbirlerin alınmasını talep etti.

İsrail'in İran'ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasına düzenlediği hava saldırısında Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Tuğgeneral Zahidi şehit oldu.

 
İran'ın yarı resmi Tesnim Haber Ajansı, İsrail'in İran'ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasına düzenlediği hava saldırısında Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Tuğgeneral Zahidi'nin şehit olduğunu duyurdu.

Zahidi'nin bir dönem Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü'nün Suriye ve Lübnan sorumlusu olarak görev yaptığı belirtildi.

İran'ın Şam Büyükelçisi Ekberi, İsrail'in İran'ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasını F-35 savaş uçaklarından fırlatılan 6 füzeyle hedef aldığını belirtti.

Saldırıda diplomatlar ve askeri danışmanların da aralarında olduğu 7 kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Ekberi, hayatını kaybedenlerin kesin sayısı ve isimlerinin enkaz kaldırma çalışmalarının ardından açıklanacağını ifade etti.

İranlı Büyükelçi, İran'ın saldırıya "hızlı, doğrudan ve güçlü" şekilde karşılık vereceğini sözlerine ekledi.

İran, Filistin ve Yemen direnişini finansal ve askeri açıdan destekliyor. İran, uluslararası sistemde devlet olarak yapamadıklarını, "direniş ekseni" adı altında ittifak ettiği örgütler aracılığıyla gerçekleştiriyor. İran'ın bölgedeki en önemli müttefikleri Hamas, İslami Cihad, Hizbullah ve Ensarullah (Husiler).

 

Hizbullah: İran Konsolosluğuna Düzenlenen Saldırının İntikamını Alacağız
 
 Lübnan Hizbullah Hareketi yaptığı açıklamada, Siyonist rejimin İran’ın Şam'daki konsolosluğuna düzenlediği saldırıda İslam İnkılabı komutanlarının şehit olmasından dolayı taziyelerini sunarak, bu cinayetin cevapsız kalmayacağını ve bu cinayetin intikamının alınacağını vurguladı.
 

Lübnan Hizbullah Hareketi, Siyonist rejimin İran’ın Şam'daki konsolosluk binasına düzenlediği saldırıya yanıt olarak bir açıklama yaptı ve General Muhammed Rıza Zahidi ve arkadaşlarının şehadetinden dolayı, başta Kudüs Gücü olmak üzere İslam Devrim Muhafızları Ordusu'nun komutanlarına, İmam Hamanei’ye ve İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri ve şehit ailelerine taziyelerini sundu.

Hizbullah tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: ‘Hakkı, mazlumları ve yüce ilahi değerleri savunmak için pak ve mutahhar kanının aktığı gün olan İmam Ali’nin (a.s) şehadet günü olan Mübarek Ramazan Ayının 21. Gününde, General Muhammed Rıza Zahidi, Muhammed Hadi Hacı Rahimi ve kıymetli kardeşimiz Hüseyin Emanullahi, Mehdi Celaleti, Muhsin Sadakat, Ali Ağa Babai ve Ali Salihi birçok şehidin arasına katılmış ve şahadete nail olmuşlardır.’

Hizbullah, Şehit Muhammed Rıza Zahidi hakkında şunları söyledi: ‘Aziz şehit Muhammed Rıza Zahidi, Lübnan'daki direnişin gelişmesi ve ilerlemesi için ilk destek veren ve fedakârlıkta bulunanlardan biriydi. O, özellikle Filistin'de direnişi ve mazlumları savunmayı seviyordu. O, kıymetli ailesi ile birlikte uğrunda büyük fedakârlıklar yaptığı ve bedeninin yaralarla dolu olduğu vatanından uzak kalmaya razı oldu.

Bu suç ve cinayet, İsrail düşmanın hâlâ aptallığıyla, komutanlara ve liderlere suikast düzenleyerek halkın yoğun direniş dalgasını durdurabileceğini zannettiğini gösteriyor. Şüphesiz bu suç cezasız kalmayacak ve düşmandan intikam alınacaktır.’

 

Hamas'tan Siyonist İsrail'in İran Konsolosluğuna Saldırısına Tepki
 
 Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas), Siyonist rejimin İran'ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasına düzenlediği terör saldırısını kınayan bir bildiri yayınladı ve bunu uluslararası hukukun ağır bir ihlali ve İran ile Suriye'nin egemenliğine bir tecavüz olarak değerlendirdi.
 

Hamas, bu saldırının gerginliği arttırıcı bir tehlike olduğunu belirterek, bu olayda İran ve Suriye ile dayanışma içinde olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: Güvenlik Konseyi'nden İsrail'e ve onun suçlu liderlerine karşı caydırıcılık yaratacak şekilde harekete geçmesini, böylece Gazze Şeridi'ne ve bölgeye yönelik İsrail saldırılarının durdurulmasını talep ediyoruz.

 İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
 

Tahran-Ankara ilişkileri Gazze ve bölgesel konuların ele alındığı görüşmede liderler, Ramazan ayı münasebetiyle karşılıklı olarak tebriklerini iletti.

Görüşmede Reisi, tüm İslam ümmetine barış, huzur, refah ve esenlik dileğinde bulunarak, iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi için pratik adımlar atılmasının önemini vurguladı.

İran ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmaların uygulanmasının önemine ve gerekliliğine değinen Cumhurbaşkanı Reisi, Tahran’ın Ankara ile enerji işbirliğini güçlendirmeye hazır olduğunu söyledi.

İbrahim Reisi, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) “Ramazan ayında acil ateşkes sağlanmasını talep eden” karar tasarısını onaylamasına değinerek, “Siyonist Rejim sadece bu karara değil, aynı zamanda hiçbir kanuna, anlaşmaya  ve uluslararası yasaya bağlı kalamaz. 400'den fazla uluslararası kararın İsrail tarafından ihlal edilmesi, yasaları çiğneyen rejimin vahşi ve insanlık karşıtı doğasını göstermektedir. Bu yüzden İslam ülkelerinin mazlum Gazze halkına destek olmak için ciddi adımlar atması lazım." dedi.

Reisi, "Bugün İslam ülkeleri liderlerinden, Gazze'de soykırımı ve Siyonistlerin cinayetlerini durdurmak için kararlı ve caydırıcı bir adım atmaları beklenmektedir." ifadesini kullandı.

Reisi, Gazze halkına insani yardım sağlamak için İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bünyesindeki İslam ülkeleri ile diğer bölgesel ve uluslararası kuruluşlar arasında işbirliği yapılmasının önemli olduğunu vurguladı.

Reisi, “Siyonist İsrail'in Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü cinayetleri durdurmak için en etkili yöntemlerden biri bu rejimle siyasi ve ekonomik ilişkilerin tamamen kesilmesidir." diye konuştu/mehr

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad Nahle ile Dışişleri Bakanlığı'nda bir araya gelerek görüşmelerde bulundu.
 

Emir Abdullahiyan bu görüşmede, Filistin İslami Cihad hareketinin, Filistin ulusunun haklarını savunmada ve Siyonist rejimin saldırılarına karşı mücadelede oynadığı önemli rolü takdir etti.

İran Dışişleri Bakanı, Filistin ve Gazze Şeridi'ndeki direniş hareketlerinin mevcut savaştaki birliğini, Filistin milletinin kıymetli tezahürlerinden biri olarak değerlendirdi ve şunları söyledi: ‘Filistin direniş hareketlerinin birlik ve beraberliğinin, kahramanca mücadelesinin ve Filistin milletinin tarihi ve örnek duruşunun ışığında düşmanın psikolojisi, moral ve motivasyonu bozuldu ve tüm zorluklara ve acılara rağmen Filistin milleti çeşitli siyasi, hukuki, uluslararası ve saha cephelerinde büyük zaferler kazandı.’

Emir Abdullahiyan, Filistin direniş liderlerinin Dünya Kudüs Günü arifesinde Tahran'a yaptıkları ziyaretin bölgeye ve dünyaya önemli bir mesaj içerdiğini belirterek, “Bu yılki Dünya Kudüs Günü'nün dünyanın özgür ulusları tarafından daha büyük bir coşkuyla kutlanacağından eminim” dedi.

İran Dışişleri Bakanı, Siyonist rejim içinde derin krizlerin arttığına değinerek şunları söyledi: ‘Bugün Filistin milleti her zamankinden daha güçlüdür ve dünya milletleri tarafından desteklenmektedir, Siyonist rejim ise her zamankinden daha fazla nefret ve izole edilen bir durumdadır.

Şüphesiz dünya, gelecekte Filistin milletinin daha çok zaferlerine ve direnişine şahit olacaktır.’

Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad Nakhale de bu toplantıdan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve son altı ay boyunca İran Dışişleri Bakanı ile gerçekleştirdiği sayısız toplantıya ve görüşmelere değinerek, İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin ulusu, Kudüs ve İslam dünyası için gerçek bir destekçi olduğunu söyledi ve İran Cumhurbaşkanının, hükümetinin ve İran halkının Filistin halkına verdiği sürekli desteği takdir etti.

Ziyad Nahle şu ifadelerde bulundu: ‘Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne karşı altı ay süren eşitsiz savaşına ve ABD'nin bu rejime çok yönlü siyasi, uluslararası ve askeri desteğine rağmen, Filistin milleti ve direnişi, yaşanan birçok acı ve zorluğa, binlerce şehit vermesine ve Gazze Şeridi'nin tamamen kuşatılmasına rağmen Siyonist rejimin hiçbir stratejik hedefinin gerçekleşmesine izin vermedi ve işgalciler ve destekçileri de Filistin milletinin direniş iradesini, ruhunu ve duruşunu bozamadı.

Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri, Siyonist rejimin Gazze'ye karşı savaşını tüm dünya için büyük bir sınav olarak nitelendirerek şunları söyledi: ‘Geçtiğimiz altı ayda Filistin milleti dost ve düşmanın gerçek yüzünü gördü.

Siyonist düşmanın tüm suç ve cinayetlerine rağmen Filistin milleti tarihi bir direniş gösterdi. ABD ve bazı hükümetlerin Siyonist rejime sınırsız desteği nedeniyle Lübnan, Yemen, Irak ve Suriye'deki direniş hareketleri de Filistin ulusunu desteklemekten çekinmedi ve artık bölgedeki direniş ekseni daha fazla birlik ve beraberliğe sahip.

Filistin milletinin iradesi, kararlılığı, inancı ve cesareti var ve iradesini Siyonist düşmana ve onun destekçilerine dayatacaktır ve biz, Siyonist düşmana karşı nihai zaferin yakın olduğundan eminiz.’

Hamas ve İslami Cihad liderleri birkaç gün İran’da üst düzey görüşmelerde bulunudu. İslami Cihad Hareketi’nin Siyasi Büro Üyesi ve Dış İlişkiler Başkanı İhsan Ataya, direniş liderlerinin Tahran’daki temaslarını el-Meyadin’e değerlendirdi.

İhsan Ataya’nın konuşmasından satır başları şu şekilde:

- Tahran'daki görüşmeler, direniş yöntemleri geliştirmeye ve düşmanların zayıf noktalarını incelemeye odaklandı.

- Bugün direniş ekseni tek bir mücadele içindedir ve yapılan şey, bununla ilgili tüm konuların çalışılıp tartışılarak yararlı sonuçlar ortaya çıkarılmasıdır.

- Tahran'da çeşitli cephelerden Gazze'ye sağlanan desteğin geliştirilmesi ihtimalini dinledik.

- İranlı liderler Filistin direnişine devam eden yardım ve desteklerini teyid ettiler.

- Bizimle Hamas arasındaki görüşmeler, iki hareket arasında sahada ve siyasi düzeyde güçlü bir ittifakın olduğunu doğruluyor.

- Denklem şu: Düşman eksenine karşı Direniş ekseni!

- Aksa Tufanı savaşı, düşman ittifakı açısından herkesi şaşırtacak caydırıcı bir denklemle sonuçlanacak.

- İranlı liderler, bu savaşın herkesin savaşı olduğunu ve çabaların düşmanı yenmeye odaklanması gerektiğini vurguladı.

- İran'daki kardeşler, direniş liderliğinin bu savaşta önemli ve uygun gördüğü her şeye desteklerini teyid ettiler.

- Direniş ekseninin her bileşeni, İsrail düşmanını ve düşman eksenini yenilgiye uğratmayı sabırsızlıkla bekliyor.

 

Ziyad Nahle: İran'ın Desteği Olmasaydı Filistin Halkı Ayakta Kalamazdı
 
Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri, İran'ın geçtiğimiz aylarda önemli bir rol oynadığını ve Filistin direnişinin yanında yer aldığını söyledi ve “İran'ın desteği olmasaydı Filistin milleti ayakta kalamazdı” dedi. 

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad Nahle, Cumartesi günü Tahran'da bir araya geldi.

Ziad Nahle, bu görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında şunları söyledi: ‘İran geçtiğimiz aylarda önemli bir rol oynadı ve Filistin direnişinin yanında yer aldı. Sayın Bakan, saldırının başlangıcından itibaren konuları takip ediyordu.

Bu beklediğimiz bir şeydi ve bizim için şaşırılacak bir durum değildi. İran, İslam İnkılabının zaferinden bu yana Filistin halkının yanında yer alıyor ve Filistin halkını ve direnişini savunmaya devam ediyor ve bunu herkes biliyor.

İran bunun bedelini de ödedi. İran'a karşı birçok yaptırım uygulandı.

Bu, İran'ın duruşunu ortaya koyan bir konudur ve İran'ın Filistin ulusunun destekçisi olduğunu göstermektedir. Filistin halkı İran'ın desteği olmasaydı devam edemezdi.

Her aşamada bizi desteklediler. Her zaman adaletin ve Filistin halkının yanında yer alan aziz İran halkına teşekkür ediyorum. İslam İnkılabı'nın yetkililerine ve Rehbere canı gönülden teşekkür ediyorum. Umarım bir dahaki sefere buluşmamızda kazanmış oluruz. Aksa Tufanı Savaşı'nın sonunda ve zafere ulaştığımızda sizlerle buluşacağız.’

Salı, 02 Nisan 2024 06:47

Mihrab Şehidi İmam Ali (a.s)

Şer çetesi, hakkın dalgalanan bir bayrağının, kötülüğe uzanıp ıslah eden bir elinin ya da zalimlerin ve sapkınların bozgunculuklarını ve çarpıklıklarını ifşa eden bir sesinin olmamasını kararlaştırdı. Dün Ebu Süfyan, henüz beşikteki İslâm risaletini canlı canlı boğmak amacıyla Hz. Peygamber'in (s.a.a) öldürülmesi için plânlar kuruyor, tuzaklar hazırlıyor, hainlikler düşünüyordu. Ama Allah nurunu tamamlayacaktı.

Şimdi de Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye, Sakife sapmasının sonuçlarını devşiriyordu. Babasının İslâm risaletini ortadan kaldırmak için başlattığı mücadeleyi tamamlamak için çalışıyordu. Bu hususta cehalet, sapıklık ve körlük kuvvetleri de ona yardımcı oluyorlardı. Bunun için ümmetin diri vicdanını, hakkın ve adaletin sesini, ölümsüz İslâm bayrağının taşıyıcısını, hoşgörü ve özgürlük membaı Muhammedî şeriatı ihya edeni öldürmek için plân hazırladılar.

Onlar, sapıklıklarını ve fesatlarını yayabilmek için hidayet nurunu söndürmeleri gerektiği noktasında görüş birliğine vardılar. Gece karanlığın en zifiri noktasında şeytan İbn Mülcem'le tokalaşmak için elini uzattı. şeytanın el verdiği İbn Mülcem, kalleşçe kılıcını, dünyaya arkasını dönen, Allah'ın evine yönelerek secde eden İmam'ın (a.s) başına kılıcını indirdi. Hiç kimse mertçe İmam'ın (a.s) karşısına çıkamazdı çünkü.

Ramazan ayının on dokuzuncu gecesi geldiğinde, İmam (a.s) göğe bakıp uzun düşüncelere dalıyordu.

şu sözleri tekrarlardı:

"Ne yalanladım, ne de yalanlandım. Bu bana vaat edilen gecedir." (1)

Geceyi İmam (a.s) dua ve yakarışlarla geçirdi. Sonra sabah namazını kılmak üzere Allah'ın evine (mescide) doğru yöneldi. Her zaman yaptığı gibi insanları Allah'a ibadet etmeye çağırdı: "es-Salâh... es- Salâh... (Namaz… Namaz…)" diye seslendi.

Ardından namazına başladı. İmam (a.s) Rabbine yakarmakla meşgul iken melun cani Abdurrahman b. Mülcem birden fırladı ve "Hüküm Allah'ındır, senin değil!" diye bağırarak mübarek başına bir kılıç indirdi. Kılıç, İmam'ın (a.s) kafasını yarmıştı. İmam'ın (a.s) dudaklarından şu sözler dökülüverdi:

"Kâbe'nin Rabbine and olsun, kurtuldum." (2)

Mescitte bir uğultu koptu. İnsanlar bir anda koşmaya başladılar. İmam'ın (a.s) mihrabında kanlar içinde yattığını gördüler. Başı sarılmış vaziyette evine götürdüler. İnsanlar ağlıyor, figan ediyorlardı.

Cani İbn Mülcem yakalandı. İmam (a.s), oğlu Hasan'a, diğer oğullarına ve ailesine ellerindeki esire iyi davranmalarını tavsiye ettikten sonra şöyle dedi:

"Cana karşılık candır. Eğer ben ölürsem, beni öldürdüğü gibi siz de onu öldürün. Eğer yaşarsam, o zaman onun hakkındaki kararımı ben veririm." (3)

İmam'ın (a.s) Vasiyeti

İmam (a.s), oğulları Hasan ve Hüseyin'e, ailesinin bütün fertlerine genel tavsiyelerde bulundu ve şöyle buyurdu:

"Size Allah'tan korkmanızı, size meyletse de dünyayı arzulamamanızı, sizden yitip giden dünyalık bir şeyden dolayı üzülmemenizi tavsiye ediyorum. Daima hakkı söyleyin, Allah katındaki mükâfat için çalışın, amel edin. Zalimin hasmı, mazlumun da yardımcısı olun. Kitaptaki hükümlere göre amel edin. Allah için yaptığınız bir şeyden dolayı kınayanın kınamasından çekinmeyin." (4)

Yara derin ve şiddetliydi. Bu yüzden İmam'a (a.s) fazla zaman tanımadı. Kaçınılmaz ecel gelmişti. Son söylediği söz şu ayet oldu:

"Amel edecekler, bunun gibisi için amel etsinler." Sonra tertemiz ruhu esenlik yurdu cennete uçtu.

Naaşının Defni ve İmamın İyiliklerinin Sayıldığı Toplantı

İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s) Emirü'l Müminin'in (a.s) cenazesiyle ilgili işleri yerine getirdiler. Gusül verme, kefenleme ve defin işlemlerini yaptılar. Sonra İmam Ha-san (a.s), babasının cenaze namazını kıldı. İmam'ın (a.s) ev halkı ve seçkin arkadaşları da arkasında saf tuttu. Ardından mübarek naaşını son barınağına götürdüler. Kûfe yakınlarındaki Necef'e defnedildi. Bütün işlemler gece yapıldı. (5)

Ardından Sa'saa b. Sûhan kalktı ve İmam'ın (a.s) güzelliklerini, üstün meziyetlerini anlatmaya başladı ve şunları söyledi:

Ne mutlu sana ey Ebu-Hasan! And olsun doğumun güzeldi. Güçlü bir sabrın vardı. Cihadın olağanüstüydü. Görüşünle muzaffer oldun. Ticaretinde kazançlı çıktın. Sonra Yaratıcının huzuruna vardın. Rab-bin müjdeleriyle seni karşıladı. Melekleri senin etrafını sardı. Mustafa'nın yakınlarına yerleştin. Allah sana, ona komşu olma lütfünü bahşetti. Kardeşin Mustafa'nın derecesine yetiştin.

Onun dopdolu kâsesinden içtin. Allah'tan, senin izinden giderek sana uymayı, senin gibi bir hayat sürdürmeyi nasip etmesini diliyoruz. Senin dostlarını dost edinmeyi, senin düşmanlarına düşman olmayı temenni ediyoruz. Bizi senin dostlarının grubunun arasında haşretmesini istiyoruz.

Hiç kimsenin elde edemediği nimetlere nail oldun. Kimsenin kavuşamadığı derecelere kavuştun. Kardeşin Mustafa'nın yanı başında Rabbinin yolunda hakkıyla cihat ettin. Allah'ın dininin hâkim olması için her türlü fedakârlığı yaptın. Ta ki sünnetleri yeniden hayata geçirdin, fitneleri ıslah ettin. Böylece İslâm doğru mecrasına girdi, iman prensipleri ahengini yakaladı. Benden sana en yüce salât ve selâm dilekleri!"

Ardından şunları söyledi:

"And olsun, Allah senin makamını onurlandırmıştır. Sen soy olarak Peygamber'e (s.a.a) en yakın kimse idin. İlk önce İslâm'a giren kimse sendin. Yakini inancı en iyi özümseyen kimselerin başındaydın.

Kalbi en sağlam kimseydin. İnsanlar içinde kendini en fazla cihada adayan kimseydin. Hayırda en büyük pay senindi. Allah, sana verdiği büyük mükâfatlardan bizi mahrum bırakmasın ve senden sonra bizi zelil etmesin! Allah'a yemin ederim ki, senin hayatın hayırların anahtarı ve kötülüklerin kilidiydi. Ama şu günkü günün, bütün kötülüklerin anahtarı ve bütün hayırların kilidi oldu. Eğer insanlar senin sözlerini kabul etselerdi, başlarının üzerinden yağan ve ayaklarının altından akan bereketlerden yerlerdi; ama onlar ahirete karşılık dünyayı tercih ettiler. (6)

Kaynaklar

1- es-Savaiku'l-Muhrika, s.80; Biharu'l-Envar, 42/230
2- el-İmame ve's-Siyase, s.180 veya (Beyrut basımı) 135 ya da (Mısır baskısı) 159; Tarih-i Dimaşk, 3/367 Tercümet-u İmam Ali (a.s)
3- Makatilu't-Talibiyyin, s.22; şerh-u Nehci'l-Belâğâ, İbn Ebi'l-Ha-did, 6/118; Biharu'l-Envar, 42/231
4- Tarih-i Taberî, 4/114; Nehcü'l-Belâğa, Mektup: 47
5- Biharu'l-Envar, 42/290
6- Biharu'l-Envar, 42/295

Pazartesi, 01 Nisan 2024 16:14

Direniş güçlerin israile Saldırıları

Hizbullah Siyonist Rejim'in Askeri Üssünü Hedef Aldı
 
 Lübnan Hizbullah Hareketi, işgal altındaki topraklarda bulunan bazı askeri üsleri füzelerle hedef aldığını duyurdu.
 

Lübnan Hizbullah Hareketi'nden yapılan açıklamada, Siyonist Rejim'e ait "el-Malikiye" ve "Ramin" üslerinin füzelerle vurulduğunu bildirdi.

Açıklamada, "Askerlerimiz bu sabah erken saatlerde el-Malikiye üssü içinde ve çevresindeki Siyonist askerlerin ve İsrail zırhlı personel taşıyıcısının toplanma alanını füzelerle hedef aldı. Bu saldırı kesin ve doğrudan gerçekleştirilerek Siyonist rejimin askerleri arasında bazı kayıplar yaşanmasına neden olmuştur." denildi.

Açıklamada ayrıca, "İşgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki "Avivim" bölgesinde Siyonist askerlerin konuşlandığı binayı roket saldırısının doğrudan hedefi haline getirdik. Mücahitlerimiz Berkan füzesiyle "Ramim" üssünü tam isabetle vurdu" ifadesine yer verildi.

Siyonist Rejim savaş uçakları Lübnan'ın güneyindeki el-Tabia kasabasını da üç kez hedef aldı./mehr

 

Eilat'a Düzenlenen Saldırının Sorumluluğunu Irak Direnişi Üstlendi
 
 Irak İslami Direniş Hareketi bir açıklama yayınlayarak işgal altındaki Eilat'a sabah erken saatlerde düzenlenen ve İbrani medyasının itiraf ettiğine göre Siyonistlere zarar veren bu saldırının sorumluluğunu üstlendi.
 

Bu sabah Siyonist rejim medyası, işgal altındaki Eilat'ta alarmın çaldığını duyurdu ve bu bölgenin bir füze veya İHA saldırısı ile hedef alındığını açıkladı.

Bu medya tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: ‘Bilinmeyen nesneler Eilat'a inerek birçok noktayı hedef aldı ve İsrail’in Eilat'taki bir askeri üssü, İHA saldırısıyla hedef alındı ve aynı zamanda şiddetli patlamalar da duyuldu.

Saldırının ardından olay yerine itfaiye ekipleri sevk edilirken, raporlara göre binada maddi hasar da meydana geldi.’

Siyonist rejim medyasından yer alan bu haberden kısa bir süre sonra Irak İslami Direniş Hareketi bugün sabah saatlerinde bir açıklama yayınladı ve şu ifadelerde bulundu: ‘Bu sabah savaşçılarımız işgal altındaki topraklardaki hayati bir hedefe uygun silahlarla saldırdı.

Bu operasyon, işgalcilere yönelik devam eden direniş operasyonları çerçevesinde ve Gazze'deki Filistin halkına destek doğrultusunda ve işgalci rejimin bu halka karşı işlediği suç ve cinayetlere yanıt niteliğindedir.

Irak direnişi düşmanın kalelerini yok etmeye devam edecektir.’

Öte yandan Irak İslami direnişi pazar sabahı da Siyonist rejimin hassas ve hayati bir mevziisinin insansız hava aracıyla hedef alındığını duyurdu.

Irak direnişi açıklamasında şu ifadelerde bulundu: ‘İşgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki El Celil bölgesinde yer alan Albion kasabasında hayati bir hedefi İHA ile hedef aldık. Bu operasyon, mazlum Gazze halkına destek ve Siyonist rejimin onlara karşı devam eden suçlarına yanıt çerçevesinde yürütülmüştür ve düşman mevzilerini yok etmeye devam edeceğiz.’

Sahadaki kaynakların ifadesine göre, Irak direniş cephesi yeni stratejisinde havaalanları dâhil çok önemli Siyonist merkezleri hedef alıyor ve Siyonist rejimin hava sahasını güvensiz hale getirmeye çalışıyor.