کارگر

کارگر

 Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad  İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Said Celili ve ona eşlik eden heyeti kabul etti.

Sana'nın bildirdiğine göre Genel olarak bölge gündeminin ele alındığı görüşmede iki taraf özellikle İsrail’in Şam kırsalında bilimsel bir kuruma bulunduğu saldırı ardından Suriye'deki durumlar ayrıntılarıyla masaya yatırıldı. El-Esad ve Celili aynı zamanda iki ülke arasındaki ilişkiler ve bu ilişkilerin muhtelif alanlarda geliştirilmesi konusunda Suriye ve İran’ın gösterdikleri özeni ifade ettiler.

Görüşmede İsrail’in Şam kırsalındaki Cemraya’da bulunan bilimsel araştırmalar merkezine saldırısının, İsrail’in Suriye'deki istikrarı zedelemek ve zayıflatmak için düşman dış güçler ve Suriye toprakları üzerindeki edatlarıyla işbirliğini ortaya çıkardığını belirtti.

Esad görüşmede Suriye halkının bilinci, ordusunun gücü ve direniş seçeneğine bağlılığıyla halihazırdaki meydan okumalara, Suriye halkı ile tarihi ve uygarlık rolünü hedef alacak herhangi saldırıya karşı koyma gücüne sahip olduğunu vurguladı.

 Kendi yönünden Celili, İslami İran'ın Siyonist düşmana karşı koymada direnişçi Suriye halkına tam desteğini belirterek, bölge güven ve istikrarını zedelemeyi hedefleyen komplo ve dış projelere karşı koymak için Suriye ile süregelen koordinasyona özen gösterdiğini ifade etti.

Celili, ülkesinin Suriye’deki krizin siyasi çözüm planı ile hükümetin bu planın aşamalarını uygulamak için attığı adımları takdirle karşıladığını vurguladı.

Saldırı İsrail'in Terör Gruplarıyla Birlikte Çalıştığını Kanıtlıyor

Öte yandan Suriye Başbakan Yardımcısı Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Velid el-Muallim; Celili ile bir araya geldi.

Görüşmede Muallim İsrail'in Şam kırsalına düşen Memraya Bölgesinde Bilimsel Araştırmalar Merkezine bulunduğu saldırının; Suriye'de altyapı, bilimsel ve kalkınsal kurumların hedef alınmasında İsrail'in silahlı terör gruplarıyla birlikte çalıştığını ortaya koyduğuna vurgu yaptı.

Bu saldırının İsrail ile terör grupları arasındaki işbirliği ve koordinasyonun da bir kanıtı olduğunu belirten Muallim; ayrıca İsrail'in uluslararası kanunlar ve ilkelerine yönelik düşmanlığını gösterdiğine işaret etti.

Saldırıyı keskin bir dille kınayan Celili; İsrail'in düşmancı yapısını göstermesinin yanında; bölge güvenliği ve istikrarına büyük bir tehlike teşkil ettiğine kanıt oluşturduğunu vurguladı.

Görüşmeye Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdat, Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Asistanı Ahmet Arnus, Bakanlıkta Asya Departmanı şefi, İran’ın Şam Büyükelçisi ve Celili’ye eşlik eden heyet katıldılar.

 

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, İran’ın yerli uzmanları tarafından dizayn ve inşa edilen “Gaher-313” savaş uçağın kendini savunmak için İranlı yeteneğinin tecellisi olduğunu ifade etti.

Mehr haber ajansının cumhurbaşkanılığı bilgilndirme sitesine dayandırdığı habere göre, bu sabah tanıtılan “Gaher-313” savaş uçağı için düzenlenen törende konuşan İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İranlı uzmanlarının çabasıyla dizayn ve inşa edilen bu savaş uçağın dünyadaki bütün sava uçakların sahip olduğu yüksek teknolojiye sahip olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkan Ahmedinejad, bu gibi getirilerin ilerlemekte olan İran milletinin öz güveninden kaynaklandığını söyleyerek, büyük medeniyet, kültür ve tarihi olan İran milletin yüzlerce yıl ilim üssü olarak pek çok yararlı ilimleri insanlığa sunduğunu dile getirdi.

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, İran’ın yerli uzmanları tarafından dizayn ve inşa edilen “Gaher-313” savaş uçağın kendini savunmak için İranlı yeteneğinin tecellisi olduğunu ifade etti.

 

Tamamen yerli yapımı olan “Gaher-313” savaş uçağı Cumhurbaşanı Ahmedinejad’ın katılmasıya tanıtıldı.

Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, – “Şafakta On Gün” etkinliklerinin üçünü gününde İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı tarafından üretilen “Gaher-313” savaş uçağı Cumhurbaşanı Ahmedinejad’ın katılmasıya tanıtıldı.

Tören kapsamında konuşan İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanı Tuğgeneral Ahmed Vahidi, tamamen yerli yapımı olan “Gaher-313” savaş uçağı yüksek manevra kabiliyetiyle alçak itrifada operasyon yapmak gücünde olduğunu söyledi.

Tuğgenerak Vahidi, uçakta son derece ileri teknolojik melzemeler kullanıldığını ve yerli yapımı silahları taşıyabilicek gücünde olduğunu konuşmasına ekledi.

Kısa pistlerde en kısa zamanda iniş ve kalkış kabiliyeti de olduğunu açıklayan İran Savunma Bakanı, bakım ve onarımı çok kolay olduğunu kaydetti.

 

Basra valisi Türkiye hakkında önemli iddialarda bulundu.

Basra valisi Half Abdussamed Hulf, Türkiye, Arabistan ve Katar'ın, Irak'ı iç savaşa sürüklemek istediklerini iddia etti.

Basra valisi şöyle dedi:

"Bazı ülkeler, Irak'ı eski savaş ve kabile katliamlarının yaşandığı, geri döndürmeye çalışıyor. Türkiye, Katar ve Arabistan, Irak'ın siyasetlerini engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bazıları Irak'ı Saddam Hüseyin zamanındaki siyah günleri tekrar yaşatmak istiyorlar. Bunlar kendi çıkarları için Irak'ta kabile savaşlarını başlatmaya çalışıyorlar."

 

Şok İddia: İsrail Suriye'yi Türkiye ve ABD'nin Ortak Yardımıyla Vurmuş

İsrail hükümeti eski güvenlik danışmanı Moşe Maoz: Suriyeyi Türkiye'nin yardımıyla vurduk

 İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırısı sıcaklığını korurken İsrail hükümeti eski güvenlik danışmanı Moşe Maoz’dan konu ile ilgili çok çarpıcı açıklama geldi. Maoz, baskının ABD ve Türkiye ile koordine edilmiş olabileceğini ifade etti.

ABD’nin önde gelen gazetelerinden Los Angeles Times, Kudüs mahreçli haberinde İsrail’in Suriye’ye karşı gerçekleştirdiği saldırıyla “komşularını istikrarsızlaştıran ve İsrail’i daha kırılgan hissetmesine yol açan “Arap Baharı” kargaşasına ilk defa askeri olarak adım attığı yorumunu yaptı.

Gazeteye konuşan halen Hebrew Üniversitesi’nin Suriye uzmanı Moşe Maoz da, “Şimdiye kadar İsrail, Suriye bataklığına sürüklenmekten kaçınmıştı. Bu (saldırı) İsrail’in (Esad’ı) düşürmek için eylemlerini tırmandırmaya karar verdiğinin ilk sinyali olabilir” görüşünü dile getirdi.

Moşe Maoz, İsrail’in baskınının “ABD ve Türkiye ile koordine edilmiş olabileceğini” belirttiği değerlendirmeleri sırasında Esad’ın misillemede bulunamayacağını iddia etti.

 

İslam İnkılabı Muhafızlar ordusu dünyanın en büyük dört siber ordusundan biridir.

İRNA’nın bildirdiğine göre Muhafızlar ordusunda Veliyi fakih temsilcisi yardımcısı Muhammed Hüseyin Spehr ülkenin merkezinde yer alan Erak kentinde yaptığı açıklamada, düşmanların özellikle askeri alandaki tehdit ve yaptırımlarına temasla, İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusunun dünyanın modern teknoljisini elde ederek siber ve yumuşak savaş alanında dünyanın en büyük 4 ordusundan biri olmayı başardığını bildirdi.

Muhafızlar ordusunda Veliyi fakih temsilcisi yardımcısı Muhammed Hüseyin Spehr ayrıca düşman ordusunun muhtelif taktikleri karşısında İran İslam İnkılabı Muhafızlar ordusunun üstün siber gücüne temasla, ilim ve teknoloji üretimi alanında da İran İslam İnkılabı Muhafızlar ordusunun dünya sıralamasında 12. sırada yer aldığını söyledi.

 

Filistinli grupların liderleri Suriye’nin başkenti Şam’da İslami İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri ile görüştüler.

Filistinli grupların liderlerinden bir grub dün akşam Şam’da İslami İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Said Celili ile bir araya gelerek başta Filistin ve Suriye meseleleri olmak üzere muhtelif konuları görüştüler.

Filistin Özgürlüğü için halk cephesi genel sekreteri Ahmed Cibril, Filistin halk mücadele cephesi genel sekreteri Halit Abdul Mecid,, Filistin İslami Cihad hareketi ve Filistin-İran halkları dostluk grupları komitesi üyeleri bu görüşmeye katıldılar.

Filistin Özgürlüğü için halk cephesi genel sekreteri Ahmed Cibril, İslami İran'ın Filistinli mültecilere özellikle son Yermuk kampı olaylarındaki değerli yardım ve katkılarından dolayı takdir ve teşekkürlerini bildirerek, Filistinli mültecilerin kendi öz vatanlarına dönme hakları vurguladı.

İslam cumhuriyeti Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Said Celili de bu görüşmede İslami İran'ın Filistin davasına yardımlarının aynen devam edeceğini vurgulayarak, Filistin meselesinin İslam aleminin en temel meselesi olduğunu bildirdi.

 

Terör rejimi İsrail başbakanı Netenyahu, İran’ın barış amaçlı nükleer faaliyetlerinin durdurulamadığını itiraf etti.

Irkçı rejim başbakanı parlamento seçimlerinde her ne kadar nispi bir başarı almış olsa da gerçekte önceki seçimlere göre büyük düşüş yaşaması ve ırkçı siyasetlerinin de yenilgiye uğramasının ardından bizzat Siyonistler tarafından da eleştiriler almaya devam ederken “İsrail İran’ın barışçı nükleer faaliyetlerini hatta askeri yolla bile durduramaz” dedi.

Bu arada Amerika’da Siyonist lobiler, Netenyahu ve Amerika arasında İran konusunda işbirliğinin arttırılmasını ve İran’ın nükleer enerji faaliyetlerinin durdurulması için baskılarını sürdürmektedirler.

Öte yandan Siyonistlere yakın kaynaklar ise Netenyahu’nin İran’ın nükleer faaliyetleri konusundaki baskıcı siyasetlerinin işe yaramadığını ve Netenyahu’nun yalnızca kendi şahsi ve parti hesapları için gündemi İran’la doldurduğunu bildirmekteler.

 

 İsrail uçakları Suriye Lübnan sınırını bomba yağmuruna tutunca, İsrail’le AKP’nin müttefik oldukları, kabak gibi ortaya çıktı. Bir yanda Türkiye, diğer yanda İsrail, Arabistan, Katar habire Suriye’ye vuruyorlar. Ama bizim satılmış, cemaatçi, Amerikancı medyada tık yok... İsrail, Müslüman bir ülkeyi vuruyor ama bizim Müslümanlarda da tık yok! İslamiyet mi, cehalet mi ikisi birden mi; nasıl bir şey bu?..

Türkiye’den, Suriye’ye yönelen sınır saldırıları durdurulmazsa, Suriye’nin başına yağan İsrail-ABD bombalarına misilleme olarak, pek yakında İran’ın bombaları da bizim başımıza yağacak ve bölgemiz bir dünya savaşına sahne olacak...

Nasıl mı?

1.5 milyon Iraklı Müslüman’ın katledilmesini, altı yüz bin Iraklı kadının ırzına geçilmesini, Türk askerinin kafasına çuval geçirilmesini, ABD’nin PKK’ya her türlü desteği vermesini sessizce sineye çeken ve gıkı çıkmayan AKP Hükümeti, İran’ı yutma senaryosu önüne konulunca esas duruşa geçti ve güya Suriye’li din kardeşlerine sahip çıktı... Ne oldu; gizli mahfillerde hangi rezil pazarlıklar yapıldı? Saf saf soruyorduk; daha dün kardeşim dediğin Esad, ne oldu da bir anda Esed oldu diye? Ne olduğu çıktı mı ortaya?..

ESAD ARAÇ, AMAÇ İRAN; İRAN’A ÇULLANACAKLAR!

Senaryonun temel hedefi, bölgenin sömürülmesine itiraz eden, ABD ve İsrail’e kafa tutan, hesaplarını bozan, enerji yollarını ve İsrail’in güvenliğini tehdit eden İran’ın burnunu sürtüp, etkinliğine son vermektir! Dünya kamuoyunun, Rusya ve Çin gibi güçlü devletlerin tepkisini çekmemek için birinci olarak Suriye’de iç karışıklık çıkarılacak, istikrarı bozulacak, Arap Baharı gevezeliğiyle ambalajlanarak, ABD-İsrail Adi Ortaklığı, bölge haritasını yeniden güncelleyecekti. Katiline aşık olanlar, Türkiye’nin bölünmesi çabalarına bilerek yardımcı oluyorlardı. Şimdi bu senaryonun hangi aşamasındayız; felaketin taşları nasıl döşeniyor, ona bakalım.

Birinci aşama, Suriye’nin karıştırılıp emperyalist müdahaleye hazır hale getirilmesiydi. Bu aşama tamamlanmış görünmektedir. Buradaki tek pürüz, Rusya ve Çin’in ikna edilmesi ve bölgeden uzak tutulması meselesidir. Bu pürüzün aşılması amacıyla, bu cepheden Türkiye, diğer cepheden İsrail, Suudi Arabistan ve Katar elinden geleni yapmakta, saldırıyı zamana yayarak Suriye’nin askeri gücünü yavaş yavaş eritmektedirler.

İkinci aşama, Rusya ve Çin’in devreden çıkması halinde, ezeli dostu ve müttefiki Suriye’yi asla yalnız bırakmayacağı bilinen İran’ın 2500 km. Menzilli füzeleriyle İsrail ve İncirlik’in rahatlıkla vurabileceği biliniyordu ve ABD’nin bu tehdide karşı önlem alınması gerekiyordu. Bu müşkülü aşmak üzere ABD, alt yüklenici olarak, Türkiye kozunu devreye soktu. Dostluk böyle günlerde belli olurdu; hadi bakalım Tayip Bey, iktidar nimetlerine karşılık bir miktar kefaret öde denilince, Tayip Bey, kardeşi Esad’ı satmak için bir an bile düşünmedi...

SALTANAT SALLANMASIN; SEN AĞLAMA BEN AĞLAYIM

AKP Hükümeti’nin insancıl yaklaşımıyla sorun, hem de umulmadık kadar kolay çözüldü. Tayip Bey, güya Müslüman din kardeşlerinin ölmesini istemediği için Kürecik’e Radar Üssü kuracağız diyen ABD Başkanı’na, ne alaka demedi; diyemedi! Sorunun, Türkiye’nin olur’uyla aşılmasına karşın İsrail mızmızlanmaya devam ediyordu: İran’dan fırlatılan füzeler Kürecik Radar Üssünden tespit edilebilirdi ama ya radardan sapan olursa? İsrailli’nin canı can; Müslüman’ın canı patlıcandı; İsrail’e gidecek füzeler bize gelsindi; İsrailli’nin anası yerine Türklerin anası ağlasındı... Ve ABD’nin görevi İsrail’i korumaktı. Koskoca Eşbaşkan Tayip Bey ve Alt Yüklenici Türkiye ne güne duruyordu!

Türkiye’deki bütün meymenetsizliklerin NATO’dan geldiği bilindiği halde, Tayip Bey, NATO yalanıyla yazılan senaryoya ikna oldu. Kürecik Üssünün kontrolünden kaçan İran füzeleri, İsrail’e ve İncirlik’e ulaşmadan yakalanıp imha edilmeliydi. Bu kalkan da ancak patriotların Türkiye topraklarına yerleştirilmeleriyle mümkün olabilirdi. Öyleyse gelsin patriotlar...

DÜNYA-ALEME NE DİYECEKLERDİ; ONA DA ÇÖZÜM BULDULAR

Tayip Bey’in Antakya-Apaydın kampındaki adamlarının karşı tarafa geçip Türkiye topraklarına birkaç top mermesi atması, besleme basının bunu abartması ve kamuoyunun hazırlanması gerekiyordu. Itiraz eden, gerçeği yazan mı vardı; vatansever kalem mi kalmıştı yazacak, dile getirecek-anlatacak yürek mi vardı... Satılmış kalemlerin ülkesinde en kolay iş, toplumu yönlendirmek ve gütmekti... Allah için Tayip Bey de iyi güdüyordu. Sorgulamaya bile gerek duymadılar; hep birlikte suça, vatanın, milletin peşkeş çekilmesine aracılık ettiler... Hangi talimatı aldılarsa, beş fazlasını yazdı, konuştular...

DOSTLARIMIZ DÜŞMAN OLMUŞTU; BİZİ PATRİOTLAR KORUYACAKTI

Suriye, Türkiye’ye saldıracakmış, patriotlar da bizi koruyacakmış... Öyle diyordu hükmet ve besleme basın... Oysa Suriye kendi derdiyle boğuşuyor, ayakta kalmaya çalışıyor, Türkiye’nin dostluğunu arıyordu. Basın bu gerçeği de sansürledi...

Fark etmemiz gereken şu;

Kürecik Füze Kalkanı ve Güneyimizdeki Patriot füze bataryaları, İncirlik Üssünü ve İsrail’i hedef alan İran füzelerini önlemek için yerleştirildi. Bölge haritasına bakanlar bu gerçeği kolaylıkla göreceklerdir. Patriotlar 1991 yılı Körfez savaşından önce, olası bir Irak füze saldırısını önlemek için konuşlandırılmıştı... Savaş bitince sökülüp götürüldü. 2003 yılında ABD’nin Irak’a saldırısından önce tekrar konuşlandırıldı. Sonra tekrar sökülüp götürüldü.

Suriye savaşı, bir ön yoklama, anlama-dinleme ve deneme operasyonudur. Esas hedef İran’dır. Suriye’nin tümüyle bertaraf edilmesinden sonra, İsrail, bu yıl içinde, İran nükleer tesislerini ve stratejik gücünü yıkmak için, uçak ve füzeleri ile saldıracaktır. Kürecik Tesisi ve patriotlar bölgeye bu nedenle konuşlandırılmıştır. Türkiye’nin güvenliği lafı palavradır! Amerika, İsrail’in İran’a saldırısını bölgedeki tesis ve üsleriyle destekleyecektir. ABD’nin bölgedeki en etkili gücü hiç şüphesiz İncirlik Üssü ve yeni tesis ettiği Kürecik füze rampalarıdır. Bu yüzden İran’da, öncelikle bu tesisleri yani Türkiye’yi vuracaktır...

ABD, Irak’ı işgal ederken de İncirlik Üssü’nü aktif biçimde kullanmıştır. İncirlik’ten kalkan ABD uçakları, Irak’ı bombalayıp tekrar geri dönmüştür. Hiç şüphesiz İncirlik Üssü, İran’a yapılacak olan hava harekâtında da kullanılacaktır.

Dolaysıyla İran, misilleme olarak, balistik füzeleri ile İsrail’i, Ortadoğu’daki Amerikan üslerini, Kürecik radarını, ABD’nin İncirlik Hava Üssünü, yani Türkiye’yi vuracaktır.

Demek ki, Suriye ile insaniyet ve İslamiyet adına değil saltanatın korunması adına savaşıyormuşuz; bu bir... İki; Tayip Bey’in saltanatı ve elin iti-uğursuzu için bir savaşın ve bölünmenin eşiğindeymişiz...

Murtaza DEMİR

Batının müslüman arasında tefrika çıkarmaya yönelik çalışmasına işaret eden Tahran Cuma Namazı Hatibi, müslümanların bir numaralı düşmanı Amerika olduğunu söyledi.

Mehr haber ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, bugünkü Tahran Cuma Namazı, Hüccetül İslam Kazım Sıddıki’nin imamlığında ve halkın yoğun ilgisiyle İmam Humeyni Musallası’nda eda olundu.

Tahran Cuma Namzı Hatibi Kazım Sıddıki hutbesinde İslam İnkılabı zaferinin yıldönümüne işaret ederek, İran’ın devrim öncesindeki Şah zorbalığı ve istibdatını anlattı.

Hüccetül İslam Sıddıki, rahmetli İmam Humeyni’nin armağanı dini hükümet olduğunun altını çizerek, büyük görevler başaran İranlı bilim adamlarının çabasıyla dizayn ve inşa edilen Fecr Uydusu’nun yeni versiyonu yakın gelecekte fırlatılacağının bilgisini verdi ve bu gibi başarıların İslam devriminin onurlarından olduğunu kaydetti.

Hutbesinin ikinci bölümünde rahmetli İmam Humeyni’nin temelini attığı "Vahdet Haftası"na işaret eden Kazım Sıddıki, İslam dünyasının işbirliği ve tek ses olmasının önemini anlattı.

Kazım Sıddıki, başta ABD ve İngiltere olmak üzere sorunları günden güne artan Batının artık zayif duruma düştüğünü dile getirdi.

Uluslararası düzeyde İran İslam devriminden büyük darbe alan Batının devrim aleyhinde çeşitli planları olduğunu, müslümanlar arasında tefrika çıkartarak Irak, Afganistan ve Suriye’deki gibi iç savaş çıkarmaya çalıştığını söyleyen Tahran Cuma Namazı Hatibi Kazım Sıddıki, Filistin melesine işaret etti.

Hüccetül İslam Sıddıki, İslam dünyasının bir numaralı meselesi Filistin olduğunu hatırlatarak, müslümanların bir numaralı düşmanı Amedika olduğunu kaydetti.