
کارگر
Ahmedinejad: Cehenneme kadar yolunuz var
İran Cumhurbaşkanıı Ahmedinejad, petrol almayan ülkelere hitaben, 'Petrol almıyorsunuz, cehenneme kadar yolunuz var, iyi ki almıyorsunuz' dedi
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, üniversitelerde yapılacak çalışmalarla petrolün on katı gelir sağlayabileceklerini söyledi.
Ahmedinejad, çeşitli projelerin açılış törenine katılmak üzere gittiği Hamedan eyaletinde yaptığı konuşmada, İran'a yönelik yaptırımlara değindi.
Devlet televizyonu IRINN'in canlı yayınladığı konuşmada, Ahmedinejad, AB'nin İran'a yönelik petrol ambargosunu eleştirdi.
Ahmedinejad, petrol almayan ülkelere hitaben, "Petrol almıyorsunuz, cehenneme kadar yolunuz var, iyi ki almıyorsunuz. Biz halkı sahneye getirecek ve petrol satmıyoruz diyeceğiz. Yıllar yılı başarılar yaratan halkımız, petrolle mi bunları yaptı?" ifadesini kullandı.
"Üniversitelerdeki yeniliklerle petrolün on katı gelir temin edebiliriz" diyen Ahmedinejad, yer altı ve yer üstü zenginliklerden tam olarak yararlanılması halinde kimsenin İran'ı baskı altına alamayacağını söyledi.
İran Cumhurbaşkanı, halkın gücüne ve yeteneklerine inanılmasını, büyük düşünce ve projelerin küçük insanlarca engellenmesine izin verilmemesi gerektiğini bildirdi.
İran Myanmar’da büyükelçilik açacak
İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı, İran’ın Myanmar’da büyükelçilik açmak için düğmeye bastığını ifade ederek, Myanmar yönetimi konuyu ele aldığını bildirdi.
Mehr haber ajasnı muhabirine konuşan İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü Seyyid Hüseyin Nakavi, bir heyetin başkanlığında Myanmar’a yatığı ziyarette iki ülke arasında işbirliği üzerinde durduklarını ifade etti.
Nakavi, Myanmar müslümanlarının durumu esef verici olduğunu dile getirerek, başta İslam dünyası olmak üzere İslam İşbirliği Teşkilatı'nın konuya en kısa zamanda el atması gerektiğinin altını çizdi.
İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı, İran’ın Myanmar’da büyükelçilik açmak için düğmeye bastığını ifade ederek, Myanmar yönetimi konuyu ele aldığını bilbirdi.
İranlı iki bilim adamı, en üstün bilim adamları arasında
İran Sağlık Bakanı Yardımcısı Mustafa Kanii, İranlı iki bilim adamı daha dünyanın en üstün bilim adamları arasına katıldığını açıkladı.
Konu ile ilgili bir açıklama yapan Kanii, Sağlık Bakanlığı'ndan Şüküfe Nikfer ve Şehit Beheşti Tıp Üniversitesi'nden Feridun Azizi, dünyanın en üstün %1'lik bilim adamları listesinde yer aldığını belirtti.
Kanii, bu listede yer alma kriteri, web of science sitesinde her hangi bir bilimsel branşta belli sayıda makale yayınlamış olmaktan ibaret olduğunu kaydetti.
Kanii, %1'lik üstün bilim adamları listesi 21 bilimsel branşa göre sıralandığını, listede hali hazırda ve 2013 yılına girildiği şu sıralarda 11 İranlı bilim adamı yer aldığını vurguladı.
Tarık Haşimi 23. kez idam cezasına çarptırıldı
Irak mahkemesi, kaçak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi hakkında 23. kez idam cezası kararı verdi.
Bağdat'ta muhabirimize açıklama yapan Iraklı bir kaynak, Irak merkezi ceza mahkemesi, kaçak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi hakkında 23. kez idam cezası kararı verdiğini belirtti.
Söz konusu kaynak, mahkeme bu kararı, Haşimi'nin El-Kaide terör örgütü ve Baas partisi kalıntılarına mali yardımda bulunmasından ötürü verdiğini ifade etti.
Irak mahmemesi bundan önce de benzer suçlardan dolayı Haşimi hakkında 22 kez idam cezası kararı vermişti.
Bu arada Haşimi'nin enformasyon bürosu yayınladığı bildiride, kararın verilmiş olduğunu doğruladı.
General Şerif: "ABD ve Siyonist rejimin tuzağına düşmemeliyiz"
İslam Devrim Muhafızları'nın Halkla İlişkiler Başkanı General Ramazan Şerif, “Duygusallığa kapılarak Amerika ve Siyonist rejimin tuzağına düşmemeliyiz”dedi.
Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, İslam Devrim Muhafızları'nın Halkla İlişkiler Başkanı General Ramazan Şerif, devrim muhafızların halkla ilişkiler eyalet başkanlarının toplantısında yaptığı konuşmasında İslam deviminin düşmanlarının stratejileri ve programları hakkında yaptığı değerlendirmesinde, akıllı ve amaçlı olarak yatırım yapan dünya emperyalizmi kültür yoluyla dünyadaki çeşitli milletleri etkisi altına almak çabasında olduğunu ifade etti.
General Şerif, düşmanın derin stratejik planları dolaysıyla duygusallığa kapılmadan daha da akıllı davranmak gerektiğinin altını çizerek, “İngiltere büyükelçiliğine yapılan saldırı gibi duygusallığa kapılarak Amerika ve Siyonist rejimin tuzağına düşmemeliyiz”dedi.
Konuşmasının bir bölümünde sulta ve sermaye düzeninin düşmanlığının boyutlarını ele alan General Ramazan Şerif, Şii ve Sünni arasında tefrika çıkarmaya çalışan düşmanın İslami uyanışın ihyasını ve İslam devriminin söylemini önlemeye çalıştığını kaydetti.
İslam iddiasında bulunan bazı ülkeler ABD'ye hizmet ediyor
İslami şura meclisi başkanı Ali Laricani, İslam iddiasında bulunanlarca uygulanan şiddet ve katliamın Amerika ve küresel Siyonizm'e hizmet etmek ve siyasi şarlatanlıktan başka bir şey olmadığını vurguladı.
Sudan'ın başkenti Hartum'da düzenlenen İslam ülkeleri meclis başkanları zirvesinin açılış gününde konuşan Laricani, son yıllarda uluslararası arena,dünyanın tek kutuplu oluşu ile ilgili teorilerin çöküşü ve ödenen ekonomik ve insani bedellerin ardından şimdi çok kutuplu olma noktasına doğru ilerlediğini belirtti.
İslam dünyasında son yıllarda yaşanan gelişmelerin İslami ilkelere dayanan demokratik nizamların açısından büyük sıçramalar kaydettiğini belirten Laricani, bu gelişmelerin, bağımsızlık ve, özgürlük yanlılığı ve islamiyeti sergilediği ölçü kadar küresel güçleri dehşete düşürdüğünü vurguladı.
Ali Laricani, İslam iddiasında bulunanlarca uygulanan şiddet ve katliamın Amerika ve küresel Siyonizm'e hizmet etmek ve siyasi şarlatanlıktan başka bir şey olmadığını vurguladı.
Laricani ayrıca İslam coğrafyasında terörist eğilim sergileyen mantıksız radikal örgütlerin yayılması, İslam ümmetinin iç sorunlarını arttırdığını ve İslam ülkelerine ağır ekonomik ve insani bedeller dayattığını kaydetti.
İran İslam Cumhuriyeti açısından İslam ülkeleri vahdet eksenli stratejileri ile uluslararası arenalardaki fırsatlardan yararlanabileceklerini belirten Laricani, İslam ülkeleri iktisadi ve siyasi ve kültürel kapasitelerini ortaklaşa kullanarak İslam medeniyetinin kaybettiği konumunu yeniden kazanabileceklerini vurguladı.
Laricani ayrıca İslam ülkeleri meclisleri İslami milletlerin iradesini simgelediğini belirterek bu meclislerin bölgesel ve uluslararası fırsatları İslam ülkelerinin güçlenmesi ve etkili bir kutup haline gelmesi ve İslam azametini yeniden inşa edilmesi için kullanabileceklerini ifade
HAMAS, Hizbullah ve İslami Cihad bölgede etkili güçlerdir
İran İslami Şura Meclisi başkanı Ali Laricani, Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS, Filistin İslami Cihad ve Hizbullah'ı bölgenin etkili ve önemli güçlü hareketleri olarak değerlendirdi.
Tahran'da düzenlenen "Gazze, direnişin simgesi" adlı seminerde konuşan Laricani, sözkonusu üç hareketi Ortadoğu'nun en etkili üç hareketi olarak nitelerken, Lübnan ve Filistinlilerin, Siyonist İsrail'i, 2006'de 33 günlük savaş, 2008'de 22 günlük savaş ve 2012'de 8 günlük savaşta yenilgiye uğratarak bu rejimin yenilmezlik efsanesinin çöplüğe atıldığını kaydetti ve 'Irkçı İsrail, ciddi bir çözülme sürecine girdi' dedi.
Laricani, Filistin milletinin ırkçı İsrail'e karşı sergilediği cihad ve mücadelenin bu rejimin ancak İslami Cihad yoluyla ortadan kalkacağı inancının da bugün daha iyi bir şekilde görüldüğünü belirterek, Filistin halkına her zaman destek verilmesinin zaruri olduğunu söyledi.
Laricani, İran'da İslam inkılabının zafere ermesinden sonra rahmetli İmam Humeyni'nin Filistin meselesine çok özel bir değer verdiğini zira Müslümanlar için Filistin davasının bir imtihan meselesi olduğunu belirterek, rahmetli İmam'ın, korsan İsrail için kanser tümörü ifadesini kullandığı ve 'müslümanlara bu kansör tümörünü bu bedenden atmak en önemli şer'i görevdir' dediğini hatırlattı.
İran meclis başkanı Mahmut Abbas'ın liderliğindeki Filistin özerk yönetimi ile ırkçı İsrail arasında sözde barış gerçekte ise zillet olan görüşmelerin Filistin halkına bir faydasının olmayacağını zira bu zamana kadar da olmadığının görüldüğünü belirterek, "Terör rejimi İsrail karşısında Filistinlilerin haklarını ancak mücadele ile alacakları bugün daha iyi görülmüştür' dedi
Türk hükümeti korsanlık ve ekonomi terörü uyguluyor
BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, silahlı terör gruplarının Suriye’de yaptığı terör eylemlerinin sayı ve tür bakımından tehlikeli bir düzeye ulaştığını belirterek bir kısım ülkelerin terörü ve kökten dinciliği destekleyerek gerçekleştirmeye çalıştığı şüpheli hedeflerin su yüzüne çıkmaya başladığına dikkat çekti.
Sana ajansı Türkçe sitesinin haberine göre, Caferi, Güvenlik konseyinin Salı günü bu ayki başkanı Pakistan Dışişleri Bakanının başkanlığında “Terörle Mücadelede Kapsamlı Bir Program İzleme” başlığı altında düzenlediği oturumda Suriye adına okuduğu bildiride, Pakistan’ın Kuveyta kentini vuran terör eylemini kınadı.
Suriye ve Pakistan’ın terör gibi acı bir gerçeği paylaştığını söyleyerek teröristlerin dün Halep Üniversitesini hedef alan ve sınav vermeye gelen 82 öğrencinin şehit olması 162’sinin de yaralanmasına yol açan terör saldırısına işaret etti.
Caferi, “Suriye’deki terör gruplarının güvenlik Konseyi toplantısının düzenlenmesini fırsat bilerek terör eylemleri düzenlediğini defalarca yineledik. Dün Halep’te yapılan saldırı buna benzer saldırıların onuncu yada belki yirmincisidir ” dedi.
Terörle mücadelede kapsamlı bir programa duyulan ihtiyaca değinen Caferi, teröristlerin bir çok ülkede bugün Suriye’dekine benzer terör yöntemleri ve araçları kullandığına, Suriye’de faaliyet gösteren ve sınırdan sızan yabancı teröristlerin birçok ülkede vatandaşların ölümü ve yaralanmasına yol açtığına ve bunların gelecekte başka bölgelere taşınacaklarına dikkat çekti.
Bazı Ülkeler Terör Örgütlerini Destekleme Politikalarını Alenen Sürdürüyor
BM Daimi Temsilcisi, cini terör şişesinden çıkarabileceğini ve kontrol altına alabileceğini sananların yanıldığını, uluslar arası toplumun geç de olsa Suriye’de korkunç katliamlar yapan bir kısmı Kaideye bağlı terör örgütleri bulunduğunu kabul etmesine rağmen terörle oynayanların gün gelecek parmaklarının yanacağını ve bu terör tarafından vurulacaklarını ifade etti.
Bazı ülkelerin hala bu terör örgütlerini silah, para, eğitim, barınma, medya ve politik destek sağlayarak terörü destekleme politikalarını alenen sürdürdüklerini bildiren Caferi, “bu ülkelerin teröristlere sunduğu medya desteğine bir örnek vermek istiyorum. Silahlı bir terör grubu Dera kentinde Suriye ordu mensuplarının ailelerinin oturduğu lojmanlara saldırıp kadın ve çocuklardan oluşan aile fertlerinin bir kısmını öldürüp yaraladı. Arabiye televizyonu bu olayı gerçekleşmeden önce yayınlayarak silahlı grupların rejime vurduğu bir darbe olarak nitelendirdi. Bununla birlikte Kaideye bağlı terör örgütleri Kaidenin komutanlarından gelen çağrılar üzerine Suriye’de gerçekleştirilen terör eylemlerinin bir çoğunu üstlendi. Bu örgütlerden biri olan Nusra Cephesi pek çok terör eylemini üstlenirken Amerika’nın CNN televizyonu Nusra’nın Suriye’de 600’den fazla terör eyleminden sorumlu olduğunu açıkladı” dedi.
Ağırlığı Olan Ülkeler Suriye’deki Terörle Mücadeleyi Baltaladı
BM Daimi Temsilcisi Caferi, Suriye’nin güvenlik konseyini karşı karşıya olduğu terör tehlikesi, mezhepsel cihat ve kutsal savaş adı altında Suriye’ye akın eden teröristlerin tehdidi konusunda defalarca uyardığını ve ilgili kurumlardan sorumluluğunu yüklenmesini talep ettiğini belirterek ağırlığı olan ülkelerin Suriye’de uygulanan terörle mücadele konusunda somut icraatlar alınmasını baltaladığını kaydetti.
Söz konusu ülkelerin yüzlerce masum Suriyelinin canına mal olan terör eylemlerini kınayan bir basın bildirisi çıkarılmasını bile engellediğine işaret ederek aynı zamanda Suriye’nin güvenlik konseyine gönderdiği mektupların resmi bir belge olarak üye ülkelere açıklanmadığının ve resmi bir belge şeklinde yayınlanmadığının altını çizdi.
Bazı Terör Gruplarının Eylemleri Tehlikeli Bir Seviyeye Ulaşmıştır
Caferi, bazı terör gruplarının Suriye’de gerçekleştirdikleri terör eylemlerinin sayı ve nitelik bakımından tehlikeli bir seviyeye ulaştığını bildirerek bu grupların vatandaşların yaşam kaynaklarını kurutmak amacıyla alt yapıyı ve önemli tesisleri vurduğuna işaret etti.
“Silahlı terör gruplarının BM’nin ve diğer örgütlerin sunduğu uluslar arası insani yardımları hedef alması, Kızılay örgütü gönüllülerine suikast düzenlemesi, Suriye’deki diplomatik temsilcilikler ve uluslar arası görevlilere tehditler savurması nasıl yorumlanmalı? Sivil uçakların hedef alınmasının insani gerekçesi nedir?” diye sorarak bu kinci kör terörün tek hedefinin devleti ve toplumu yıkmak olduğunu vurguladı.
Bazı ülkelerin Suriye’deki terörü destekleyerek gerçekleştirmeye çalıştığı hedeflerin su yüzüne çıkmaya başladığına işaret eden Caferi, İsrail’in Suriye’nin işgal altındaki Golan topraklarında ateşkes hattı boyunca 42 km uzunluğunda bir duvar inşa etme gerekçesi olarak tampon bölgeye kökten dinci terör gruplarının girdiğini gösterdiğine dikkat çekti.
Caferi, bu grupların özellikle bu dönemde söz konusu bölgeye ulaşması ve harekete geçmesini sağlayan tarafları sorgulayarak BM Barış Gücü Yönetimindeki üst düzey sorumlularının İsrail’in teröristlere kolaylıklar sağladığına ilişkin kesin bilgileri göz ardı ettiğinin altını çizdi.
Caferi, “Din ve medya tüccarları kılığına bürünen sözde din adamlarının verdiği tekfirci ve cihat fetvalarıyla hayata geçirilen yönlendirilmiş bir terörle karşı karşıyayız” diye belirtti.
internet sayfaları ve sosyal paylaşım sitelerinde Suriye’de terör ve sözde cihadın kışkırtılmasının BM’nin teröristlerin interneti ve iletişim araçlarını düşüncelerini yayma ve masum gençleri aldatmaya karşı harcadığı çabaların ciddiyeti konusunda şüphe yarattığını söylerine ekledi.
Caferi, batılı ülkelerin Arap aleminde meşru reform taleplerini öne sürüp kökten dinci İslami örgütlerle ittifak içinde çarpıtmayı, Kaide örgütü unsurlarının hapishaneden kaçırılıp Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Lübnan’daki belirli siyasi grupların desteği ile Suriye’ye gönderilmesini kimin çıkarına gerçekleştirdiğini sorguladı.
BM Daimi Temsilcisi, halkların bazılarının İslami Hilafet hayalleri, Osmanlı İmparatorluğunu yeniden canlandırma kuruntuları, bazılarının da yaratıcı kaos teorisi nedeniyle acı çektiklerini, heykellerin yıkıldığını ve bilgeliğin fanatizm sunağında katledildiğini ifade etti.
Türk Hükümeti Ekonomi Terörü Uygulamak İçin Suriye Halkının Acılarını İstismar Etti
Caferi, Türkiye hükümetinin, korsanlık ve ekonomi terörü uygulamak için Suriye halkının acılarını istismar ettiğini belirterek yaklaşık 1500 sanayi ve ilaç tesisindeki makine ve araçların sökülüp çalınması ve Halep’ten Türkiye’ye kaçırılması için silahlı gruplarla işbirliği yaptığını bildirdi.
BM Daimi Temsilcisi, Suriyelilerin kalkınma unsurları ve geçim kaynaklarını hedef alan bu tür eylemlerin diğer terör eylemleri gibi kınanması ve güvenlik konseyinin Türkiye hükümetini çalınan malların Suriyeli sahiplerine iade etmesini ve zarar görenlere tazminat ödemesini sağlayan bağlayıcı bir karar almasını gerektirdiğini dile getirdi.
Türkiye Başbakanının birkaç gün önce kendi değimiyle emperyalist ülkelere Afrika’da çaldığı servetleri iade etmeye çağırdığına değinen Caferi, başbakanın hükümetine Suriye’den çaldığı malları iade etmeye ve kardeş Türk halkının onuru ve komşuluk ilişkilerini zedeleyen tutumlarından vazgeçmeye çağırması gerektiğine dikkat çekti.
BM Daimi Temsilcisi, “içişlerimize yönelik uluslar arası ve bölgesel müdahale kaba bir hal almıştır. Bazı ülkelerin uluslar arası meşruiyetin en basit ilkelerini ihlal etmesinin görmezden gelinmesi utan vericidir. Suriye halkının kanlarının yıkıcı şeytani terörist siyasi ajandaları uygulamak için istismar edildiği açık hale gelmiş ve göze batmaya başlamıştır. Mali’de terörle mücadele için harekete geçilirken ayını terör Suriye’de nasıl oluyor da desteklenip teşvik ediliyor?” diyerek sözlerini noktaladı.
İran nükleer hakkında geri adım atmayacak
İslam inkılabı rehberinin uluslararası işler danışmanı İran İslam cumhuriyetinin nükleer hakkından geri adım atmayacağını belirtti.
İran devlet televizyonun haberine göre, İslam inkılabı rehberinin uluslararası işler danışmanı Ali Ekber Velayeti dün Genç Muhabirler Kulübü'ne verdiği demeçte Tahran'ın nükleer enerji hakkını asla göz ardı etmeyeceğinin, müzakereci heyeti tarafından algılanmasını umut ettiklerini belirtti.
Nükleer müzakereler konusunda İran İslam cumhuriyeti tutumlarının tamamen açık ve net olduğunu, bu tutumun ise uluslar arası yasalar çerçevesinde kabul edildiğini belirten Velayeti, şimdiye kadar yapılan görüşmelerde karşı tarafın (5+1) İran'ın en asgari haklarını bile kabul etmediğini, NPT ve uluslar arası yasalar dışında beklentisinin olduğunu söyledi.
İslam inkılabı rehberinin uluslararası işler danışmanı Ali Ekber Velayeti İran ve 5+1 grubu arasındaki müzakere sürecinde gündeme getirilen tüm soruların Tahran tarafından cevaplandırıldığını da sözlerine ekledi.
Güvenilir kaynakların belirttiğine göre UAEA ve İran İslam cumhuriyeti arsında Çarşamba günü Tahran'da başlayan müzakereler Perşembe günü sona erirken, gelecek tur müzakerelerin şubat ayında yine Tahran'da yapılmasına karar verildi.
İran-UAEK’nın yeni tur müzakereleri 12 Şubat’ta
İki gün Tahran’da süren müzakerelerin ardınan bir dahaki müzakerelerin 12 Şubat’ta yapılmasına kararlaştırıldı.
Mehr haber ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, İran ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu arasında Çarşamba günü Tahran’da başlayan ve iki gün süren müzakerelerin ardından, müzakerelerin 12 Şubat’ta devam etmesine kararlaştırıldı.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu heyetinin başkanlığını Yukia Amano'nun yardımcısı Hemran Nackaerts ve İran tarafı hayetin başkanlığını İran’ın UAEK nezdindeki daimi temsilcisi Ali Asger Sultaniye üstlenmişti.
Müzakereler UAEK modalitesi çerçevesinde gerçekleşti.