کارگر

کارگر



Haber ID: 3948944 - Paz 9 Nisan 2017 - 19:20
Siyaset
Üst düzey askeri yetkilileri kabul eden İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei, ABD’nin Suriye saldırısını stratejik bir hata olarak değerlendirdi.İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei, bugün öğlen saatlerinde üst düzey askeri yetkilileri kabul etti.

İnkılap Rehberi, bu görüşmede İran Silahlı Kuvvetleri gücünün oldukça arttırılması gerektiğini vurgulayarak, “Finansal sorunlar gelişmeye engel olmamalı. Kutsal Savunma Dönemi’nde bütün eksikliklere rağmen uzun süren savaşın kesin bir zaferle sonuçlanıp ülkemizden bir avuç toprağın bile kaybedilmediği gibi günümüzde de büyük bir azimle eksiklikleri giderebiliriz” dedi.

Savaş döneminde Batılı ülkelerin Saddam’a verdiği tüm yönlü desteğe işaret eden Ayetullah Hamanei, “Bugün Suriye’de kimyasal silah kullanımını iddia eden riyakar Batılı devletler tarafından Kutsal Savunma Dönemi’nde çok sayıda kimyasal silahlar Saddam’a verildi. O, bu silahlarla Serdeşt ve Halepçe gibi bölgelere saldırdı” beyanatında bulundu.

İslam İnkılabı Rehberi, İran Silahlı Kuvvetleri’ni güçsüzleştirmek için düşmanların çaba sarfettiğini kaydederek, “Düşman her gün Ordu, Devrim Muhafızları, Polis Teşkilatı ve Seferberlik Kurumu gibi silahlı kuvveletlerimizin bütün kollarını zayıflatmaya çalışıyor. Dolayısıyla İran Silahlı Kuvvetleri’nin günbegün güçlendirilmesi gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.

ABD’nin Suriye’ye düzenlediği füzeli saldırıya da işaret eden Ayetullah Hamanei, “Cinayet ve saldırganlık en çok ABD’ye yakışır. Onlar dünyanın farklı bölgelerinde de bu tür girişimlerde bulunmuşlardır. ABD’nin Suriye saldırısı yanlış ve stratejik bir hatadır. Onlar kendilerinden öncekilerin hatalarını tekrarlıyor” açıklamalarında bulundu.

İnkılap Rehberi, “Bundan önceki ABD’li yetkililer DEAŞ’ı olşturup onu destekledi; Şu an iş başında olan yetkililer de DEAŞ ve bu gibi terör örgütlerini güçlendirmeye çalışıyor. Oysa ki gelecekte ABD’liler de bu örgütlerin tehlikesine maruz kalacak. Nitekim ki Avrupalıların tekfircileri desteklemekle yaptıkları yanlış nedeniyle halk evlerinde veya sokaklarda kendini güvende hissetmiyor. İşte ABD de aynı yanlışı tekarlamaktadır” şeklinde konutşu.

Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: "Ben güneş gibiyim, Ali ay ve Ehlibeyt'im yıldızlar gibi; onlardan hangisine uyarsanız, hidâyet bulursunuz."
 
İlk Yaratılışının Nuru

●İmâm Rıza (a.s) kanalıyla babalarından şöyle nakledilmiştir; Hz. Resulullah (s.a.a. ) buyurdu:
"Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık."[1]
● İbn Abbâs'tan rivâyet edilmiştir; Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) şöyle buyurduğunu duydum:
"Ben ve sen, Allah-u Teâlâ'nın nurundan yaratıldık!"[2]
● Selmân-ı Fârisî'den nakledilmiştir; Habib'im Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum:
"Adem yaratılmadan 14 bin yıl önce, ben ve Ali, Allah (azze ve celle)'nin huzurunda bir nur idik. Allah Adem'i yarattığında, o nuru Allah ikiye böldü; onun bir parçası ben, diğer parçası ise Ali'dir."[3]
●Resulullah (s.a.a): "Cebrâîl bana gelerek dedi ki: 'Ey Muhammed, sana sırâttan neyle geçebileceğini müjdeleyeyim mi? Ben 'Evet' dediğimde, şöyle dedi: 'Sen, Allah'ın nuru ile geçeceksin; Ali de senin nurun ile geçecek; senin nurun Allah'ın nurundandır; ümmetin de Ali'nin nuru ile geçecektir; Ali'nin nuru da senin nurundandır. Allah bir kimse için Ali'nin nurundan bir nasip karar kılmazsa, onun nuru olmaz."[4]
●Senetli bir şekilde Ali b. Ebî Tâlib'ten (a.s) Resulullah'ın (s.a.a.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Ya Ali, insanlar farklı ağaçlardan yaratılmışlardır; ben ve sen ise bir ağaçtan yaratıldık. Ben o ağacın kökü , sen onun gövdesi, Hasan ve Hüseyin ise onun dallarıdır; Şîalarımız ise onun yaprakları. O hâlde kim o ağacın dallarından birisine tutunursa, Allah onu cennete götürür."[5] 

 
Üstünlük ve Meziyetleri

●Senetli bir şekilde İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle nakledilmiştir:
"Resulullah (s.a.a), kendi eliyle Ali'nin (a.s) başına sarık sardı. Onun bir ucunu ön tarafından sarkıttı; diğer tarafını ise dört parmak kısa olarak arkasından sarkıttı. Sonra 'Arkanı dön' dedi; o da arkasını döndü. Daha sonra 'Önünü dön' buyurdu; o da önünü döndü. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'Meleklerin tacı böyledir."[6]
● Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: "Ben güneş gibiyim, Ali ay ve Ehlibeyt'im yıldızlar gibi; onlardan hangisine uyarsanız, hidâyet bulursunuz."[7]
●Resulullah (s.a.a): " Allah indinde ümmetimin en üstünü Ali'dir."[8]
●Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakledilmiştir:
"Allah katında insanların en üstün meziyete sahip olanı Ali'dir."[9]
● Ebû Basîr, İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s) şöyle rivâyet etmiştir:
"Emirü'l-Müminin (a.s) bir gece, geceden bir müddet geçtikten sonra dışarıya çıktı; o şöyle diyordu: 'Gürültülü ve karanlık bir gecedir; İmâmınız üzerinde Adem'in gömleği, parmağında Süleyman'ın yüzüğü ve Musâ'nın asası olduğu hâlde size doğru çıkmıştır!"[10]
● Resulullah (s.a.a): "Ali, benim hüzün ve kederimi gideren kimsedir."[11]
● Resulullah (s.a.a): "Ali, temiz İmâmların babasıdır."[12]
●Resulullah (s.a.a): "Ali, havuz başında benim halifem olacaktır."[13]
●Resulullah (s.a.a): "Ali, benimle ölüm anında en son konuşacak kimsedir."[14]
● Resulullah (s.a.a), Hz. Ali'ye (a.s) hitaben: "Ben seni, kendimle ümmetim arasında açık bir alamet ve nişane kıldım."[15]
●Resulullah (s.a.a): "Ali, benim ilmimin kapısı ve gönderildiğim şeyleri benden sonra ümmetime açıklayacak kimsedir; ona muhabbet beslemek iman, düşmanlığı nifaktır; ona bakmak merhamet ve onun sevgisi ibâdettir."[15]
● Resulullah (s.a.a): "Ali, yaratıkların en değerlisi ve Allah'ın Resulü'ne en aziz olanıdır."[16]
●Resulullah (s.a.a): "Ali, yaratıkların Peygamber'e en yakın olanıdır."[17]
● Resulullah (s.a.a): "Ali, insanların en takvalısıdır."[18]
● Resulullah (s.a.a): "Ali, havuz başında bana ilk kavuşacak kimsedir."[19]
●Resulullah (s.a.a): "Ali, Kıyâmet günü Allah'ın hücceti ve delili olacaktır."[20]
● Senetli bir şekilde Câbir b. Abdullah kanalıyla Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakledilmiştir:
"Ben ve Ali bir ağaçtanız, diğer insanlar ise farklı ağaçlardan."[21]
● Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Ali (a.s) 'a hitaben şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Sen, benden sonra ümmetimin ihtilaf ettiği konuları onlara açıklayacaksın."[22]
● Hz. Resulullah (s.a.a): "Ben ve Ali, Allah'ın kulları üzerindeki hüccetleriyiz."[23]
●Hz.Resulullah (s.a.a), Hz. Ali'ye (a.s) hitaben: "Allah, Resulü ve Cibril senden razıdırlar."[24]
●Ebû Saîd-i Hudrî Hz.Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ali bendendir, ben de ondan." Bunun üzerine Cebrâîl (a.s) "Ben de sizdenim" dedi."[25]
●Şa'bî, Hz. Ali'den (a.s), o da Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir; Resulullah (s.a.a) bana buyurdu ki:
"Müslümanların efendisine ve muttakilerin İmâmına merhabalar olsun!" Hz. Ali'ye (a.s) 'Bunun karşılığında senin şükrün nasıl oldu?' diye sorduklarında şu cevabı verdi: 'Bana böyle bir bağışta bulunduğu için Allah'a hamd ettim ve bana böyle bir öncelik tanıdığı için ondan şükür diledim ve bana yaptığı bağışını artırmasını istedim."[26]
● Senetli bir şekilde Hz. Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir; Resulullah (s.a.a) bana buyurdu ki:
"Ey Ali, ben kendim için sevdiğim şeyi, senin içinde seviyorum ve kendim için sevmediğim şeyi, senin için de sevmiyorum."[27]
●Hz.Resulullah (s.a.a): "İnsanlar içerisinden (Kevser) havuzu başına ilk gelen kimse ve onların ilk Müslüman olanı Ali b. Ebî Tâlib'dir."[28]
●Senetli bir şekilde Hz. Ali'nin (a.s), Resulullah'tan (s.a.a) şöyle naklettiği rivâyet edilmiştir:
"Ehlibeyt'imin bana en sevimlisi ve kendimden sonraya bıraktığım en üstün kimse, Ali b. Ebî Tâlib'dir."[29]
●Yine senetli bir şekilde, Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) hitaben şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Ey Ali, sen ümmetimin fazilet açısından en üstünü Müslüman olmada en önce davrananı, en çok ilme sahip olanı, en çok tahammül sahibi ve sabırlı olanı, en şecaatli kalbe sahip olanı ve en açık elli olanısın."[30]
●Hz.İmâm Sâdık (a.s), Hz.İmâm Muhammed Bâkır (a.s) 'dan, o da Câbir'den şöyle nakletmiştir:
"Ben ve Abbâs Resulullah'ın (s.a.a) yanında oturuyorduk; o sırada Hz. Ali (a.s) içeri girip selâm verdi. Peygamber (s.a.a) selâmının cevabını verdi ve kalkıp onu kucakladı ve iki gözünün arasından öptü ve sağ tarafına oturttu. Abbâs 'Ya Resulullah dedi, onu seviyor musun?' Resulullah (s.a.a) ona şu cevabı verdi: 'Ey amca Allah'a andolsun ki Allah O'nu benden daha çok seviyor. Allah (azze ve celle) her Peygamberin neslini onun sulbünde karar kılmıştır. Ama benim neslimi Ali'nin sulbünde karar kılmıştır."[31]
 
 
Bazı Özel Hasletleri
 
●Hz. Resulullah'ın (s.a.a), Hz. Ali'nin (a.s) iki omzunun arasına vurarak ona şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
"Ya Ali, senin yedi haslet ve özelliğin vardır ki Kıyâmet günü kimse onlar hakkında seninle boy ölçüşemez: Sen müminlerden Allah'a ilk iman eden kimsesin; Allah'ın ahdine en Sâdık kalan kimsesin; Allah'ın işinde en sağlam duran kimsesin; emrin altında olan raiyete en çok şefkatli ve merhametli olansın; hakları bölüştürmede en adil davranansın; (İslam'ın) yargı hükümlerini en çok bilensin ve Kıyâmet gününde en çok meziyete sahip olan, yine sensin."[32]
● Hz.Resulullah (s.a.a): "Allah bana beş haslet verdiği gibi, Ali'ye de beş haslet vermiştir: 'Bana kapsamlı söz vermiş Ali'ye de kapsamlı ilim; beni peygamber kılmıştır O'nu da vasî; bana Kevser'i vermiştir, O'na da Selsebîl'i; bana vahyi vermiştir, O'na da ilhamı; beni miraca götürmüştür, O'na da göklerin kapılarını ve perdelerini açmıştır!"[33]
●Hz. Resulullah (s.a.a), Hz.Ali'ye (a.s) hitaben şöyle buyurdu :
"Ey Ali, ben de dahil kimseye verilmeyen üç özellik sana verilmiştir. Sana benim gibi kayınpeder verilmiştir; ama bana kendim gibi bir kayınpeder verilmemiştir. Sana kızım gibi 'sıddıka' eş olarak verilmiştir; ama bana onun gibi bir eş verilmemiştir. Sulbünden Hasan ve Hüseyin gibi iki evlat sana verilmiştir; ama benim sulbümden bana onlar gibi evlat verilmemiştir. Ne var ki siz bendensiniz, ben de sizden."[34]
● Hz. Ali'nin (a.s) şöyle buyurduğu rivâyet edilir:
"Benim Resulullah (s.a.a) indinde öyle bir yerim ve derecem vardı ki, mahlukattan, başka hiçbir kimse böyle bir makama sahip değildi. Ben her seher vakti onun yanına varır 'Esselâmu aleyke ya Nebiyyallah' diye seslenirdim. Eğer Resulullah (s.a.a), öksürseydi, geri dönerdim; aksi takdirde içeri girerdim."[35]
●İbn Ebî Leylâ Gıfârî, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle duyduğunu rivâyet etmiştir:
"Benden sonra bir fitne çıkacaktır; bu olduğunda Ali b. Ebî Tâlib'den ayrılmayın; o, Kıyâmet günü beni ilk görecek ve benimle ilk müsafaha edecek kimsedir; o yüce semâda benimle birlikte olacaktır; O'dur hakla batılın arasını ayıran Faruk!"[36]
●Hz. Ali'den (a.s) Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Ali, Müminlerin reisi, mal ve servet ise münafıkların reisidir (söz sahibi)."[37]
●Hz.Resulullah (s.a.a): "Ali, Resulullah'ın itretinden (Ehlibeyt'inden)dir."[38]
●Hz. Resulullah (s.a.a): "Ali, Resulullah'ın âilesinin en iyisidir."[39]
●Hz.Resulullah (s.a.a): "Ali, kardeşlerimin en iyisidir."[40]
● Hz. Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir: "(Hayber savaşında) Resulullah'ın (s.a.a) gözüme ağzının suyunu sürdüğü günden beridir asla göz ağrısı çekmedim."[41]
● Hz.Resulullah (s.a.a): "Ali, benim eminimdir (güvendiğim kimsedir)."[42]
●Hz.Resulullah (s.a.a): "Ali, insanlar arasından, Allah'ın ahdine en çok vefa eden-sâdık kalan kimsedir."[43]
●İmâm Rızâ'dan (a.s) Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Sen, Haşimoğullarının yıldızısın."[44]
 
Peygamberler'e Benzerliği 

● Beyhakî ile Allah Resulü'nden (s.a.a.) şöyle nakletmiştir; buyurdu:
"Kim Adem'e ilmi açısından, Nûh'a takvası açısından, İbrahim'e tahammül ve sabrı açısından, Musâ'ya heybeti açısından ve İsâ'ya ibâdeti açısından bakmak isterse, Ali b. Ebî Tâlib'e baksın."[45]
●İbn Abbâs Hz. Resulullah'tan (s.a.a), şöyle rivâyet etmiştir; buyurdu:
"Kim İbrahim'e hilim ve tahammülü açısından, Nûh'a hükmü açısından, Yusuf'a güzelliği açısından bakmak isterse Ali b. Ebî Tâlib'e baksın."[46]
●Yine şöyle rivâyet edilmiştir; Resulullah (s.a.a), bir gün Ali b. Ebî Tâlib'e bakarak, etrafında ashabı bulunduğu bir hâlde şöyle buyurdu:
"Kim Yusuf'un güzelliğini, İbrâhim'in cömertliğini, Süleymân'ın ihtişamını ve Davûd'un kuvvetini görmek istiyorsa, şuna (Ali'ye) baksın."[47]
 
Meleklere Yakınlık ve Üstünlüğü 
 
Abbâs Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakleder:
"Melekler yedi yıl bana ve Ali'ye salât (ve selâm) etmiştir. 'Bunun sebebi nedir?' diye sorulduğunda, şöyle buyurdu 'Çünkü benimle birlikte ( henüz Müslüman olmuş O'ndan) başka bir erkek yoktu da ondan!"[48]
●Hz.Resulullah (s.a.a): "Ali, mukarrep meleklerin kardeşidir."[49]
●Senetli bir şekilde Hz. Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Resulullah (s.a.a), siz ikiniz her inatçı kâfiri cehenneme atın' âyetinin tefsirinde şöyle buyurdu:
"Allah-u Tebâreke ve Teâlâ Kıyâmet günü insanları bir araya topladığında, ben ve sen ey Ali arşın sağ tarafında yer alacağız Allah bana ve sana şöyle hitap edecektir: 'Siz ikiniz kalkın ve size buğz eden, size muhalefet eden ve sizi yalanlayanları cehennem ateşine atın."[50]
● Senetli bir rivâyette Abdüsselâm b. Sâlihi'l-Hire-vî, İmâm Ali b. Musâ Rızâ'dan (a.s.), o da babalarından, onlar da Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmişlerdir; buyurdu:
"Allah benden daha üstün ve indinde benden daha değerli bir yaratık yaratmamıştır."
Ali (a.s.) dedi ki: "Ya Resulullah, sen mi daha üstünsün Cebrâîl mi?" Buyurdu ki:
"Ey Ali, şüphesiz Allah Tebâreke ve Teâlâ, mürsel peygamberlerini, mukarrep meleklerine üstün kılmıştır. Beni de bütün Peygamberlere ve resullere üstün kılmıştır. Üstünlük benden sonra sana ve senden sonraki İmâmlara aittir. Hiç şüphesiz melekler, bizim ve sevenlerimizin hizmetçileridir. Ey Ali Arş'ı taşıyan melekler ve etrafındakiler, Rab'lerinin hamdıyla tesbih eder ve bizim velâyetimize iman edenlere mağfiret dilerler. Ey Ali, biz olmasaydık, Allah ne Ademi yaratırdı ne de Havva'yı, ne cenneti yaratırdı ne de cehennemi, ne göğü yaratırdı ne de yeri. Biz meleklerden nasıl üstün olmayız, oysa biz tevhit konusunda, Rabb'imizi tanıma ve ona tespih, takdis ve tehlil etme hususunda onlardan öne geçtik…"[51]


Kıyametteki Makâmı 
 
●Hz. Resulullah (s.a.a): "Kıyâmet günü insanlar amelleriyle (mahşere) geleceklerdir; o gün ancak amellerini benim ve Ali b. Ebî Tâlib'in kabul ettiği kimseler, amellerinden faydalanabileceklerdir!"[52]
● Resulullah (s.a.a): "Ali, Kıyâmet gününde benim havuzumun sahibi olacaktır."[53]
●Senetli olarak İmâm Cafer-i Sâdık'ın (a.s.) babasından, onun da babalarından şöyle naklettiği rivâyet edilmiştir; Hz.Resulullah (s.a.a) buyurdu:
"Hiç şüphesiz Allah-u Tebâreke ve Teâlâ, Kıyâmet günü insanları bir araya getirdiğinde, bana 'Makâm-ı Mahmûd' vaadinde bulunmuştur. Ve o mutlaka bana verdiği vaadinde vefa edecektir. Kıyâmet günü olduğunda, bin dereceli bir minber kurulacaktır ki, sizin şu basamaklarınıza benzemez. Ben o minberden yukarı çıkıp en yüksek mertebesinde yer alacağım. O sırada Cebrâîl 'Hamd Sancağı'nı getirip benim elime bırakacak ve şöyle diyecektir: 'Ey Muhammed, bu Allah'ın sana vaat ettiği 'Makâm-ı Mahmûd'dur.' Ben Ali'ye 'Çık yukarı' diyeceğim. Onun yeri benden bir derece aşağıda olacaktır. (Çıkıp yerini aldığında) ben 'Hamd Sancağı'nı onun eline vereceğim. Ardından cennetle görevli Rıdvan meleği, cennetin anahtarlarını getirip şöyle diyecektir: 'Ey Muhammed, bu Allah'ın sana vaat ettiği 'Makâm-ı Mahmûd'dur.' Sonra anahtarları benim elime verecektir; ben de onları Ali'nin kucağına bırakacağım. Bu sefer cehennemle görevli Mâlik isimli melek gelip de şöyle diyecek: 'Ey Muhammed, bu Allah'ın sana vaat ettiği 'Makâm-ı Mahmûd'dur; bunlar da cehennemin anahtarlarıdır. Al ve kendi düşmanlarını, zürriyetinin ve ümmetinin düşmanlarını cehenneme dahil eyle."[54]
●Hz. Resulullah (s.a.a): "Ali, dünyada saadetli, ahirette ise sâlihlerden olacaktır."[55]
●Senetli bir hadiste Enes b. Mâlik'ten şöyle nakledilmiştir: "Resulullah (s.a.a) beni, Ebû Berze Eslemî'nin peşine gönderdi. (Huzuruna geldiğinde) ben de duyduğum hâlde ona şöyle buyurdu:
"Ey Ebâ Berze, Rabb'im Ali b. Ebî Tâlib hakkında bana bir söz vermiş ve buyurmuştur ki: Ali hidâyet sancağı ve iman meşalesidir; o benim velilerimin İmâmı ve bana itâat edenlerin hepsinin nurudur. Ey Ebâ Berze, Ali b. Ebî Tâlib Kıyâmet gününde havuz başında benimle birlikte olacak; benim sancağımı taşıyacak ve benimle birlikte olup Rabb'imin cennet hazinelerini anahtarlarını elinde bulunduracaktır."[56]
●Zeyd b. Ali, babası İmâm Zeynü'l-Âbidin'den (a.s), o da babasından, o da Hz. Ali'den (a.s) şöyle rivâyet etmişlerdir; Hz. Ali (a.s) buyurdu:
"Ben, Resulullah'tan (s.a.a) on özelliğe sahibim ki güneşin üzerine doğup battığı her şeyi, onların bir tanesine bile değişmem: Resulullah (s.a.a) bana buyurdu ki: 'Sen benim dünyada da kardeşimsin, ahirette de; Kıyâmet günü bana en yakın duracak kimsesin; cennette benim evim senin evinin karşısında olacak, Allah yolunda kardeş olan iki kimsenin evi gibi. Sen velîsin; sen vezirsin; sen vasîsin; ailem üzerinde, malım üzerinde ve Müslümanlar üzerinde ben yokken halifesin. Sen benim, hem dünyada, hem de ahirette sancaktarımsın. Senin dostun, benim dostumdur; benim dostum Allah'ın dostudur. Senin düşmanın, benim düşmanımdır; benim düşmanım Allah-u Teâlâ'nın düşmanıdır.' Ben de anahtarları alıp Ali'nin kucağına bırakacağım. Cehennem ve cennet, o gün yeni bir gelinin kocasını dinleyip itâat etmesinden daha çok beni ve Ali'yi dinleyip itâat edecektir! Allah-u Tebâreke ve Teâlâ da 'Siz ikiniz her inatçı kâfiri cehenneme atın' buyurduğunda da 'Ey Muhammed ve ey Ali, düşmanlarınızı ateşe atın' demek istiyor. Sonra ben ayağa kalkıp Allah'a hamd-u senâ edeceğim; öyle ki benden önce kimse öylesini etmemiştir. Sonra mukarrep meleklere senâ edeceğim; sonra peygamberler ve resullere…"[57]
● Ömer b. Hattâp'tan , Resulullah'ın (s.a.a.) Hz. Ali'ye şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: "Ya Ali, elin benim elimde olacaktır; Kıyâmet günü ben nere girersem, sen de gireceksin."[58]
 
Kaynaklar :
[1]- Uyûn-u Ahbâr-ir Rızâ, c.2, s.58, El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.196, Gâyetü'l-Merâm, s.29.
[2]- İhkâkü'l-Hak, c.5, s.254.
[3]- İhkâkü'l-Hak, c.5, s.243, İrşâdü'l-Kulûb, s.210 (az farkla).
[4]- Ferâtü'l-Kûfî Tefsiri, s.104.
[5]- Uyûn-u Ahbâr-ir Rızâ, c.2, 73.
[6]- Bihârü'l-Envâr, c.42, s.69, El-Gadîr, c.1, s.291 (az farkla).
[7]- Evâl'il-Liâlî, c.4, s.86.
[8]-İhkâkü'l-Hak, c.15, s.604, El-Müsterşed, s.278, İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.278 (az farkla).
[9]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.383.
[10]- Bihârü'l-Envâr, c.14, s.81, El-Kâfî, c.1, s.231.
[11]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.174.
[12]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.586.
[13]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.15, s.219.
[14]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.404.
[15]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.606.
[16]- Yenâbîü'l-Mevedde, s.235.
[17]- İhkâkü'l-Hak, c.15, 562.
[18]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.406.
[19]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.408.
[20]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.421.
[21]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.175.
[22]- Kenzü'l-Ummâl, Hadis: 32943.
[23]- El-Mecruhîn, c.1, s.380.
[24]- İrşâdü'l-Kulûb, s.236, Keşfü'l-Ğumme, c.1, s.161, Târih-i Bağdat, c.2, s.88 (az farkla).
[25]- İhkâkü'l-Hak, c.6, s.83, Kenzü'l-Ummâl, c.13, s.107 (az farkla).
[26]- El-Emâlî (Şeyh Tûsî), c.1, s.344, İhkâkü'l-Hak, c.5, s.287 (az farkla).
[27]- Hilyetü'l-Evliyâ, c.1, s.106, El-İmâm Ali b. Ebî Tâlib, c.2, s.440, Câmiü'l-Ehâdis (Suyûtî), c.c.16, s.275, Keşfü'l-Yâkîn, s.471 (az farkla).
[28]- İhkâkü'l-Hak, c.6, s.556, Fezâilü'l-Hamse, c.2, s.183, Ferâidü's-Simtayn, c.1, s.216, Uyûn-u Ahbâr-ir Rızâ, c.2, s.68 (az farkla).
[29]- Yenâbîü'l-Mevedde, s.61.
[30]- El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.385., Gâyetu'l-Merâm, s.454, Bihârü'l-Envâr, c.38, s.16.
[31]- El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.48, Yenâbîü'l-Mevedde, s.64, Bihârü'l-Envâr, c.38, s.90, İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.49 (az farkla).
[32]- İhkâkü'l-Hak, c.7, s.5.
[33]- Hilyetü'l-Evliyâ, c.1, s.106.
[34]- Ravzatü'l-Vâizîn, c.1, s.109, Envârü'l-Hidâye, s.133.
[35]- İhkâkü'l-Hak, c.4, s.444, Menâkıb-u Âl-i Ebî Tâlib, c.3, s.262 (az farkla).
[36]- Hasâis-u Emiri'l-Mümin (Nesâî), s.112.
[37]- Bihârü'l-Envâr, c.c.38, s.36, İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.218 (az farkla).
[38]- Bihârü'l-Envâr, c.40, s.45, El-Gadîr, c.8, s.89, Keşfü'l-Yakîn, s.172.
[39]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.561.
[40]- İhkâkü'l-Hak, c.15, 255.
[41]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.561.
[42]- Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c.1, s.125.
[43]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.560.
[44]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.387.
[45]- Bihârü'l-Envâr, c.24, s.82.
[46]- Keşfü'l-Ğumme, c.1, s.79, Ravzatü'l-Vâizîn, c.1, s.85, Bihârü'l-Envâr, c.40, s.77, İ'lâmü'l-Verâ, s.185, Et-Terâif, s.19 (az farkla), Ebû'l-Futûh Tefsiri, c.11, s.9 (az farkla).
[47]- Keşfü'l-Ğumme, c.1, s.114, El-Mehecctü'l-Beyzâ, c.4, s.192, Bihârü'l-Envâr, c.39, s.39.
[48]- Zehâirü'l-Ukbâ, s.94.
[49]- Ravzatü'l-Vâizîn, c.1 s.128.
[50]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.434.
[51]- Ferâtü'l-Kûfî Tefsiri, s.166.
[44]- Kemâlü'd-Din, s.254, Meheccetü'l-Beyzâ, c.1, s.226 (özetlenmiş olarak).
[52]- İhkâkü'l-Hak, c.7, s.132.
[53]- İhkâkü'l-Hak, c.4, s.270.
[54]- Ferâtü'l-Kûfî Tefsiri, s.167.
[55]- İhkâkü'l-Hak, c.15, s.524.
[56]- Târih-i Bağdat, c.14, s.102.
[57]- Teysîrü'l-Metâlib, s.65.
[58]- İhkâkü'l-Hak, c.6, s.499.
 
Murteza Akbulut 

Ramallah yakınlarında Filistinli bir gencin düzenlediği şehadet operasyonunda 1 Siyonist asker öldü.

Ramallah yakınlarında ki Yahudi yerleşim merkezinde Filistinli bir genç özel aracıyla şehadet operasyonu düzenledi. Filistinli gencin özel aracının altında ezilen Siyonist askerlerden biri hayatını kaybederken, iki Siyonist askerde ağır yaralandı.

Edinilen bilgiye göre; Siyonist askerler özel aracıyla Şehadet operasyonu düzenleyen Filistinli genci sağ olarak yakalamayı başardı. Filistinli haber kaynakları; Şehadet operasyonu düzenleyen gencin, 21 yaşında ki ‘‘Malik Ahmet Musa Hamit’’ olduğunu duyurdu.

İslami Direniş Örgütü Hamas yaptığı açıklamayla; 3. İntifada’nın normal seyrinde devam ettiğini ve zaferden başka bir sonucu olmadığını belirtti.

Hamas sözcüsü; İntifada hareketinin geçici bir haraket olmadığını ve tüm Filistinlilerin işgalci Siyonist rejim İsrail’in pençesinden kurtulmak için var güçleriyle çalıştıklarını tasrih etti.

Hazim Kasım; işgalci Siyonist rejim askerlerinin ve Yahudi yerleşkelerinde yaşayan Siyonistlerin, Filistinlilerin hak ve hukuklarına saygılı olmadıkları sürece emniyet ve güvenlik yüzü görmeyeceklerini söyledi.

Bugün düzenlenen şehadet operasyonuna da değinen sözcü, bu operasyon bize devrimci ve mücadeleci ruha sahip Filistin halkının Batı Şeria’da direnişin kendileri için bir vazife olduğuna inandığını gösteriyor dedi.

İntifada hareketinin destekleyen Hamas sözcüsü, İntifada’yı desteklemenin aynı zamanda ulusal öncelik arzaden bir vazife olduğunu tekit ederek vurguladı.

Bu yılın Mart ayındaki FIFA dünya sıralamasında, İran Milli Furbol Takımı'nın 5 basamak atlayarak 28'üncülüğe yükseldi.

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) dünya sıralamasına göre, İran Milli Takımı'nın beş sıra yükselerek 28'üncülüğe ulaştığı belirtildi.

Açıklanan yeni sıralamada, İran’ın Asya kıtasında birinci basamağa yerleştiği öğrenildi.

Asya’nın en iyi üç takımının sıralaması şöyle:

İran (820 puanla dünyada 28.)

Güney Kore (700 puanla dünyada 43.)

Japonya (685 puanla dünyada 44.)

Geçenlerde İran Futbol Milli Takımı Dünya Kupası elemeleri kapsamında kendi sahasında Çin Milli Takımı karşısında elde ettiği galibiyet sonucu 17 puanla rakipleriyle açtığı farkı yükseltmeyi başarmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Suriye'de kimyasal silah kullanılmasının sadece Suriye liderliğinin meşruiyetini sorgulatmak isteyenler ve teröristler için yararlı bir iş olacağını söyledi.

Peskov, düzenlediği basın toplantısında Suriye'nin İdlib kentinde kimyasal silah kullanıldığı yönündeki iddialara ilişkin soruları yanıtladı.

Peskov, Suriye ordusunun her cephede kazandığı bir dönemde kimyasal silah kullanılmasının kimin için yararlı bir iş olacağı sorusu karşısında, "Şüphesiz, yasal liderliğinin meşruiyetini sorgulatmak isteyen güçler ve teröristlerle onları destekleyen kişiler var" dedi.

Suriye, İdlib saldırısını kınadı
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Devlet Başkanı Beşar Esad'ın aksi yöndeki açıklamalarına karşın Suriye'nin suçlandığı İdlib'deki kimyasal saldırıyla ilgili başkent Şam'da basın toplantısı düzenledi.

Sputnik'in haberine göre; Şam'a yönelik suçlamaları kesin bir dille reddeden Muallim, en az 80 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyı kınadıklarını belirtti. Muallim ayrıca, Irak ve Türkiye'den Suriye'ye kimyasal silah getirildiğini ve Şam'ın bu konuda hem BM hem de Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nü (OPCW) bilgilendirdiğini de belirtti. 

Muallim sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizlere ordumuzun hiçbir zaman kimyasal silah kullanmadığı ve hiçbir zaman kullanmayacağını söylemek isterim. Sadece sivillere karşı değil aynı zamanda havan mermileriyle sivillerimize saldıran teröristlere karşı da."

İran, Suriye’deki kimyasal silah kullanımını kınadı

İran Dışişleri Bakanlığı, Suriye'de çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan kimyasal silah kullanımını şiddetle kınadı.İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Suriye’nin İdlip bölgesinde düzenlenen kimyasal silah saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada, “Failler ve kurbanları kim olursa olsun her türlü kimyasal silah kullanımını kınıyoruz” dedi.

Kasımi, “Suriye krizinde bu gibi üzüntü verici facialara yola açan kimyasal silah kullanımı ilk kez yaşanmıyor. Çifte standartlar, ön yargıdan kaynaklanan kara propaganda ve siyasi amaçlara ulaşmak doğrultusunda iftira atmak için bir araç bulmaya çalışmak gibi konular da bu tür eylemlere karşı ciddi adımların atılmasını engelliyor” ifadelerinde bulundu.

Kimyasal silahların daha öncelerde de Suriye’deki terör örgütleri tarafından kullanıldığına dikkati çeken Kasımi, “İran olarak, Suriye hükümetinin olumlu bir işbirliği çerçevesinde kimyasal silahlardan arınmasına rağmen terör örgütlerinin yine de bu tür silahlara sahip olmasını büyük bir sorun olarak görüyor ve bunun daha nelere yol açacağından endişe duymaktayız” şeklinde konuştu.

 

Cuma, 07 Nisan 2017 06:09

İran'dan İngiltere'ye sert tepki

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İngiltere Başbakanı Theresa May’ın ileri sürdüğü iddialarına tepki göstererek, “Teröre maruz kalan ülkelerin talepleri üzerine İran’ın barış ve huzurun sağlanması yönünde sarfettiği çabaları kimse inkar edemez” dedi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, İngiltere Başbakanı Theresa May’ın Suudi Arabistan ziyaretinde yaptığı İran karşıtı açıklamalarını kınayarak, İngiltere Başbakanı’nın İran’a karşı öne sürdüğü gerçek dışı iddiaların ilk kez olmadığını belirtti.

Theresa May’ın bölgedeki gelişmelerin tarihini ve son yıllarda yaşanan hadiseleri kasıtlı olarak gözardı ettiğini kaydeden Kasımi, “Bölgedeki mevcut karışıklık ve istikrarsızlıklar kendilerinin eskiden beri Ortadoğu’da adaletsizlik üzerinde yürüttüğü yayılmacı ve sömürgeci politikallardan kaynaklanmıştır. Öte yandan bu olaylar müttefiklerinin uyguladığı saldırılar ve savaşlar sonucu meydana gelmiştir” değerlendirmesini yaptı.

“Bölgede teröre maruz kalan ülkelerin talepleri üzerine İran’ın barış ve huzurun sağlanması yönünde sarfettiği çabaları kimse inkar edemez” diyen kasımi, “Büyük olasılıkla İngiltere ve bölgedeki müttefikleri amaçlarına ulaşamadıklarından dolayı terör örgütlerinin yenilgiye uğradıklarını olumlu karşılamayabilir ve bölgenin süregelen güvensizlikle istiklarsızlık çemberinde olmasını temeni edebilirler” açıklamalarında bulundu.

Son olarak İranlı Sözcü, “Masum Yemen halkına karşı insanlık dışı bir savaş açanlara askeri teçhizat ve silahların İngiltere tarafından temin edilmesi May’in öne sürdüğü iddialarla asla uyuşmamaktadır” şeklinde konuştu.  

İran Meclis Başkanı Ali Laricani, gündemdeki konulara dair yaptığı açıklamada, ABD ordusu, Pentagon ve CIA'nın teröristlere destek verdiğini ifade etti.

İran İslami Şura Meclisi Başkanı Ali Laricani, Elburz (eyaleti) Valilik binasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

ABD'nin Trump yönetimindeki politikasını değerlendiren Laricani, "Amerika sözünü tutmazsa bu onların zararına olacak. İran olarak mantık çerçevesinde bir yol izlemekteyiz. ABD'liler Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA)'nın şartlarına uymadığı takdirde sonuçlarına da katlanacak. Çünkü biz bütün taahhütlerimizi yerine getirmişiz" dedi.

Laricani, "ABD'nin tehditlerinden endişelenmiyoruz. Zira nükleer anlaşmayı bütün dünya kabul etmiştir. Ayrıca ABD'nin sözünü tutmaması da yeni bir konu değil. İran'ın tavrı da onların atacağı adımlara bağlı. Ne yaparlarsa sonucunu görecekler" ifadelerini kullandı.

ABD'nin Ortadoğu politikasını küstahça olarak nitelendiren İran Meclis Başkanı, "Amerika çok apaçık bir şekilde teröristlere destek veriyor. ABD ordusu, Pentagon ve CIA terör destekçisidir. Onlar terör örgütleriyle irtibat kurmakla Ortadoğu'nun güven ve istikrarını tehlikeye düşürüyor" açıklamasında bulundu.

İran Düzeninin Yararını Teşhis Konseyi Sekreteri Muhsin Rızai, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Vettel'in açıklamalarına sert bir şekilde tepki gösterdi.

İnstagram'da paylaştığı bir gönderide ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Vettel'in İran'a yönelik askeri müdahale gerekliliği açıklamalarına tepki gösteren Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Sekreteri Muhsin Rızai şu ifadelere yer verdi:

"ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Vettel, İran'a ilişkin yeni iddiaları ileri sürerek, ülkemizin faaliyetlerini durdurmak için askeri girişimlerin gerekli olduğundan sözediyor. Bu ABD'li yetkili şunu bilmelidir ki başta Fars Körfezi olmak üzere İran'ın bütün bölgedeki faaliyetleri barış ve huzurun sağlanması amacıyladır. Siz, insanların katliamına neden olan müteffiklerinizin bölgeye yönelik müdahalelerini engellemelisiniz. Dikkatli olunuz! kandırılabilirsiniz. George W. Bush'un savaş politikasının nelere yol açtığını unutmayınız. İran, Afganistan veya Irak değil. Her türlü maceracılık sizin için pişman edici olacaktır"

Hayatınızın bazı günlerinde (ilahi) rüzgarlar eser. O rahmet rüzgarlarına kendinizi vermekten gafil olmayın.

Allah'a hamd u senâlar olsun ki bir kez daha üç mübarek ayı idrak etme şeref ve tevfikine nail olmuş bulunmaktayız. İbadet dua ve münâcâtın, Rahim Allah'ın rahmet-i rahimiyesinin mu'min kullarına en güzel ve en mükemmel şekliyle tecelli ettiği, kâbil ruhları ve müstait nefisleri maddenin esaretinden kurtarıp mana miracına çıkaran üç mübarek ve aziz ay! 

"Hayatınızın bazı günlerinde (ilahi) rüzgarlar eser. O rahmet rüzgarlarına kendinizi vermekten gafil olmayın."(Hadisi Şerif) 

İşte bu rahmet rüzgarlarının estiği ve günden güne şiddetlenip kamilleştiği aylardır, Recep, Şa'bân ve Ramazân ayları. Bu rahmet-i rahimiyenin tecellisi, bu mübarek üç ayda her gün daha bir artarak devam eder. Ve bilahere "Kadir gecesinde" en doruk noktasına ulaşır. Aslında bu ayların her bir günü o ilahi sofraya oturabilmek için bir hazırlıktır. Kabiliyet ve liyakat kazanma vesilesidir. 

Habib-i İlahi Ramazân ayı hakkında okuduğu meşhur hutbesinde buyurmuyor mu: 

"Ey insanlar Allah'ın ayı, bereket, rahmet ve mağfiret ile size doğru gelmekte. O öyle bir aydır ki... onda Allah'ın ziyafetine davet edilmişsiniz..."

 

Evet bu ilahi ziyafetin en mükemmel sofrası ise, "Kadir Gecesi"nde kurulmaktadır. İşte bu rahmet sofrasının başına oturabilmek için liyakat lazım, hazırlık lazım. İşte Recep ve Şa'bân ayı bize bu liyakatı kazandıracak, bizi "Ziyafetullah"a lebbeyk diyebilmeye layık kılacak bulunmaz fırsatlar! 

En iyisi sözü asıl söz sahiplerine bırakalım. Bırakalım ki bize, bu eşi benzeri bulunmayan aziz ayları hakkıyla tanıtsınlar.

 

Recep Ayı: 

İmam Cafer-i Sâdık (a.s) ceddi Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmektedir: "Recep benim ümmetim için mağfiret  dileme ayıdır. Bu ayda istiğfar edin (tevbe edip bağışlanma dileyin). Zira Hak Teâlâ, çok bağışlayan ve rahimdir. Recep ayına "Asabb" (dökülen) denir; zira bu ayda benim ümmetimin üzerine çok rahmet dökülür. O halde şu zikri çok okuyun: 

"Esteğfirullahe ve es'elut-tevbe"

(Allah'tan mağfiret ve tevbe diliyorum.) 

Merhum İbn-i Babeveyh muteber senetle Salim'den şöyle rivayet etmiştir: 

"Ben Recep ayının sonuna bir kaç gün kala, İmam Cafer-i Sadık'ın (a.s) yanına gitmiştim. Beni görür-görmez şöyle buyurdu: 

"Ey Salim, bu ayda hiç oruç tuttun mu?" "Hayır vallahi dedim, ey Resulullah'ın oğlu!" İmâm (a.s) şöyle buyurdu: "O kadar sevap kaybetmişsin ki miktarını ancak Allah bilir. Bu, Allah'ın üstün kıldığı ve hürmetini yücelttiği bir aydır. Bu ayda oruç tutanları kendi ikram ve değerlendirmesine mazhar kılmayı kendisine farz kılmıştır." Sâlim diyor ki ben: "Ey Resulullah'ın oğlu, eğer bu ayın kalan günlerini oruç tutarsam, bu ayda oruç tutanların sevabının bir kısmını elde etmiş olabilir miyim?" diye sorduğumda, şöyle buyurdu: "Ey Sâlim, kim bu ayın sonundan bir gün oruç tutarsa, ölüm anında can çekişme ve rahatsızlıklardan, ölüm sonrasının dehşetinden ve kabir azabından kurtulur. Kim bu ayın sonundan iki gün oruç tutarsa, Sırât'tan kolaylıkla geçer ve kim bu ayın sonundan üç gün oruç tutarsa, kıyamet gününün büyük korkusu, dehşet ve zorluklarından kurtulur ve kendisine cehennem ateşinden kurtuluş beratı verilir."

 

Resul-i Ekrem (s.a.a): 

"Recep ayındaki ilk Cuma gecesinden gaflet etmeyin. Hiç şüphesiz o geceye melekler "Ragâib Gecesi" derler. Zira gecenin üçte birisi geçtiğinde, göklerde ve yerde bulunan bütün melekler Kabe ve etrafına toplanırlar. Allah-u Teâlâ onlara hitap ederek şöyle buyurur: "Ey benim meleklerim, istediğiniz şeyi benden dileyin." Onlar da şöyle arz ederler: "Ey Rabbimiz,bizim isteğimiz Recep ayının oruçlularını bağışlamandır." Allah Tebâreke ve Teâlâ da "Kabul ettim" diye cevap verir.   

Musa Aydın

Pazartesi, 27 Mart 2017 01:56

İran'dan Türkiye'ye sert tepki

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Türk yetkilinin ileri sürdüğü 'İran'dan Türkiye ve Avrupa'ya yeni göç dalgası var' gibi iddiaların mesnetsiz olduğunu ifade etti.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’da İran'da yönelik öne sürdüğü iddialara tepki göstererek, “Maalesef Türk yetkililerin asılsız, sorunsal ve müdahaleci söylemleri komşularına karşı devam etmektedir. Onlar komşularını suçlayarak bölgede yürüttüğü müdahaleci ve yayılmacı dış politikasının haklı olduğunu göstermek istiyor” ifadelerinde bulundu.

Kasımi, Türkiye Başbakan Yardımcısı’nın ileri sürdüğü "İran'dan Avrupa'ya yeni göç dalgası başlatılaktır" gibi iddiaları da gerçek dışı ve dayanaksız olduğu için reddetti.

Bu konuya ilişkin İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “İran 30 yılı aşkındır milyonlarca Afganistanlı sığınmacılara ev sahipliği yapmaktadır. Dolayısıyla da Türkiye İran’dan sığınmacı ve insani konuları siyasi amaçlı ve komşulara karşı kullanmadığı için büyük ders çıkarmalıdır” değerlendirmesini yaptı.

İranlı Sözcü, Türk yetkililerin insani konuları siyasi krizlerle ilişkilendirmemeleri gerektiğini vurgulayarak, onlara komşu ülkelerin egemenliğine saygı göstermelerini tavsiye etti.