کارگر

کارگر

Batı Şeria’yı silahlandırmak İran’ın genel askeri politikasıdır…


İsrail saldırısında hayatını kaybeden Hizbullah üyelerini anmak için Tahran’da düzenlenen merasiminde konuşan İran Savunma Bakanı Hüseyin Dehkan, İsrail’in saldırısına uygun zaman ve mekanda misillemede bulunacaklarını söyleyerek, “Siyonistlerin saldırısı yanıtsız kalmayacak” diye konuştu.

Dehkan, Batı Şeria’da İsrail’e karşı savaşan grupları silahlandıracaklarını kaydederek, “Batı Şeria’yı silahlandırmak, İran’ın genel askeri politikası ve biz bu yolda tüm kapasitemizi kullanacağız” ifadesini kullandı.

İran Savunma Bakanı, ülkesine karşı askeri saldırı tehditleri ve olası bir saldırı ihtimalinin sorulması üzerine, “Eğer Amerikalıların cesareti varsa saldırsınlar” cevabını verdi.

İmam Hamanei Kasım ayında yaptığı bir konuşmada, “İsrail’e karşı Gazze gibi Batı Şeria’nın da silahlandırılması gerektiğini” söyleyerek bu konuda ilk sinyalleri vermişti.

ajanslar

İran Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Başkanı Ayetullah Ekber Haşimi Rafsancani, vicdan azabı ve huzursuzlukların İsrail halkının başına bela olduğuna işaret ederek, işgal altındaki toprakların hiçbir noktasının Siyonistler için güvenli olmadığını belirtti.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Ahmed Cebrail ve beraberindeki heyetle görüşen Ayetullah Rafsancani, Filistin olayının dünya ve özellikle Müslümanlar için özel bir mesele olduğuna işaret ederek “O günlerde ihtilaf içinde olan Doğu ve Batı, Orta Doğu’nun merkezinde çok amaçlı sömürge üssünü kurdular.”dedi.
60 yıldan beri Filistin halkının sorunlarına işaret eden Ayetullah Rafsancani “Filistinli savaşçılar ve mücadele öncüleri dünya halkının gönlünde saygı değer bir yere sahip.”dedi.
Filistin halkının tarihin kahramanları olduğuna değinen Rafsancani, “Çektiği eziyet ve sıkıntılardan dolayı Filistin halkı, dünyanın özgürlükçü halkların gönlünde taht kurdu öyle ki tüm dünyada devrimci halk ve savaşçılar, Filistinlilerin Siyonistlere yönelik mücadele tarihinden dersler çıkartıyorlar.” dedi.
İsrail’in tarihî yenilgi sürecinin başladığına işaret eden Ayetullah Rafsancani, işgal altındaki topraklardan son yıllardaki üç savaşı anlattı.
Ayetullah Rafsancani şöyle konuştu: “Bir kez Lübnan’da Hizbullah mücahitleri sonra da iki kez Gazze’de savaşçılar Siyonist rejim ordusunu yendi. Filistin halkının direnişi ve İsrail halkının korkusu, Siyonistlerin gerileme sürecini hızlandırıyor.”
Görüşmede Cebrail de Filistin halkının nihaî zaferini umduğuna işaret ederek, Filistinli gençlerden bir neslin nihaî zaferi kutlayacağını belirtti.

İran İnkılap Rehberi, 2014 Incheon Asya Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları’na katılan şampiyon ve sporcuları kabul ettiler.

2014 Incheon Asya Olimpiyatları ve Paralimpik şampiyonları ve sporcularını kabul eden İran Lideri İmam Seyyid Ali Hamanei, elde edilen şampiyonlukların tüm İran halkı için gurur kaynağı olduğunu belirterek, “Sporcularımızın miloyonlarca insan karşısında dini ve milli değerlerimizi korumaları bizim için çok önemlidir. Uluslararası alanlardaki bu manevi direniş, İran halkının güçlü duruşunu göstermektedir” dediler.
İmam Hamanei beyanatlarının devamında “Genç bir sporcunun şampiyonluğunu tüm İran halkına armağan etmesi çok değerli bir olaydır. Bir sporcunun şampiyonluk sonrasında gösterdiği davranışlar, İran halkının ulusal karakter ve kültürünü göstermektedir. Dünyadaki tüm medya kuruluşlarının iffetsizlik ve dinden uzak kalınmasını yaymaya çalıştığı bugünlerde İranlı genç bir sporcunun şampiyonada manevi sembollerimizi kullanması, İran halkının bu yıkıcı akım karşısındaki güçlü duruşu ve direnişini gösteriyor” dediler.

Konuşmalarının devamında genç sporcular için tavsiyelerde bulunan İmam Hamanei, “Şampiyonlarımız ve sporcularımız, tüm gençlerimiz için örnek olmalılardır. Aşmpiyonlarımızın tüm iyi davranışları, milyonlarca iyi hareket ve davranışın gelişmesi ve toplumun hayır işleri ile dolmasını sağlayacaktır. Gereken koşullara bağlı olmak durumunda şampiyonlık ve tanınmak iyi sonuçlar yaratır ama aksi taktirde, çok tehlikeli bir duruma dönüşebilir. Sporcularmızın yaptıkları profesyonel sporlara destek vermenin yanısıra, tüm halkın spor yapmaları konusunu da desteklemeliyiz. Tüm insanların spor yapması, sağlıklı bir topluma ulaşabilmemizi sağlayacaktır“dediler.

 

İran İslami Şura Meclis Başkanı Ali Laricani ve Türkiye Cumhurbaşkanı iki ülkenin potansiyellerine ve ortak yanlarına işaret ederek, iki taraf arasındaki ticaret hacminin yıllık 30 milyar dolara ulaşma hedefinin mümkün olduğunu belirttiler.

İstanbul’da Erdoğan ile görüşen Laricani, enerji, taşımacılık, ticaret ve sanayi alanında ikili işbirliğin önemli olduğunu belirtti.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in de hazır bulunduğu görüşmede, ikili iş birliği, bölgesel ve İslam dünyası gelişmeleri ve sorunları hakkında fikir alışverişinde bulunuldu.
İslam ülkelerinde barış ve istikrarın sağlanması ve sorunların barışçıl çözümü konusunda İran ve Türkiye’nin iş birliği üzerinde duran taraflar ayrıca bu hususta temasların ve diyaloğun artmasını da istediler.
Görüşmede bölge ve dünyanın şu anki durumunda İslam ülkelerinin yakın işbirliği üzerinde duran Laricani, iki ülkenin iş birliğinin çok önem taşıdığını belirtti.
Görüşmede geçen bir yılda İİT üyesi ülkelerin parlamenterler birliğinde İran’ın başkanlığını takdir eden Erdoğan “Türkiye Parlamentosunun başkanlığı yeni dönemde İran’ın deneyimlerini kullanarak, İslam dünyasındaki sorunların çözümüne katkı sağlanması için uygun bir sinerjinin oluşmasını umuyoruz.”dedi.
Erdoğan ayrıca Ocak sonu Şubat başında İran’ı ziyaret edeceğini de belirtti.

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu, İran konusunda 11 Şubat’ta Kongre’nin ortak oturumuna hitap etmesi için davet etti.

Netanyahu’ya davet mektubu gönderen Boehner, yaptığı yazılı açıklamada, “Başbakan Netanyanu ülkemizin büyük bir dostudur ve bu davet, onun halkının güvenliği ve refahına olan sarsılmaz bağlılığımızı da beraberinde taşımaktadır. Bu zorlu zamanda, Başbakan Netanhayu’yu ‘radikal İslam ve İran’ın güvenliğimiz ve hayat tarzımıza oluşturduğu ağır tehditler’ konusunda Kongre’ye hitap etmeye çağırıyorum. Amerikalılar ve İsrailliler ortak amaç ve ideallerde her zaman birlikte durdu ve şimdi tekrar zorluklara karşı koyma zamanı” ifadelerini kullandı.

ABD’deki son ara seçimlerde her iki kanadı da İran’a karşı sertlik yanlısı Cumhuriyetçilerin eline geçen Kongre’de, İran’a karşı yeni bir yaptırım tasarısı için hazırlıklar hızlanırken, Başkan Barack Obama ise İran’la müzakereler devam ederken yeni yaptırımlar geçirmenin sürece zarar vereceği uyarısında bulunarak, masasına bir yaptırım tasarısı gelirse bunu veto edeceğini belirtiyor.

Netanyahu daha önce Temmuz 1996 ve Mayıs 2011’de ABD Kongresi’nin ortak oturumlarına hitap etmişti.

İslam tarihi araştırmacısı Dr. Muhammed Hüseyin Recebi Devani şöyle dedi: Rivayetlerde Musul’da şiddetli karışıklıklar ve cinayetlerin meydana geleceği, ahir zamanda Humus, Halep ve Şam’da şiddetin ve toplu ölümlerin ortaya çıkacağı söylenmiştir.
 
IŞİD terör örgütü 2013 Nisan ayında varlığını ilan etti. Selefi cihadi (Tekfirci) bu silahlı terörist grubu öncül olarak kullanıp kuruluşundan şimdiye kadar vahşice saldırılarla Suriye ve Irak’ın farklı şehirlerinde en acımasızca suçlarla yüzyılımızda iz bırakmıştır.

Bu arada bu terörist grup ve meydana getirdiği kargaşa ve güvensizlik ortamı ahir zamanda meydana gelecek olaylarla irtibatlandırılarak farklı tahliller gündeme gelmiştir. Bu konuda tarihçi ve islam tarihi araştırmacısı Dr. Recebi Devaniyle bir sohbet yapıldı.
Dr. Muhammed Hüseyin Recebi Devani bu konuda şunları söyledi: Vaad edilen rivayetler ve dünyanın durumunun gidişatı göz önüne alındığında, bizim ahir zamanı yaşadığımız ortadadır ancak ahir zamanın ne zaman başlayıp ne zaman sona erdiğini gösteren bir ölçü ve sınırı belirlenmemiştir. önemli olan şey, Veliyi Asr’ın (a.f.) zuhuru, adaletli büyük cihan devletinin kurulması, fasid ve zorba güçlerin yerle bir edilmesidir.
Dr. ahir zamanda dünyada ve özellikle de İslam dünyasında meydana gelecek olaylarla, bazı rivayetlerde  İmamı Zaman’ın zuhur alametlerine benzerliğine işaret ederek, bu olayların ahir zaman rivayetleriyle karşılaştırması konusunda uyarıda bulunarak şunları söyledi: Bu olaylar o rivayetlerle örtüşsün ya da örtüşmesin biz bu meseleleri karşılaştırma peşinde olmamalıyız ve gerçek intizar olan kendi vazifemizle amel etmeliyiz. Eğer biz intizar vazifemizi yerine getirmek için o alametlerin gerçekleşmesini beklemeye koyulursak dolambaçlı bir yola girmiş oluruz. Bizden istenen intizarı ferec olan vazifeyi yerine getirmeliyiz.
Dr. Recebi Devani IŞİD’in ahir zamandaki Süfyani ordusu olup olmadığı yönündeki soruya şöyle cevap verdi: IŞİD de Süfyani gibi Şia’ya düşmandır. Ancak IŞİD’in sapkın, fasid, cellat, kan içici ve Allah’tan korkmayan bir hareket olduğu açıktır ve işlemekte oldukları cürümler bazen rivayetlerde bahsi geçen Süfyani ile ilgili meselelerde benzerlik göstermektedir, ancak bunların bahsi geçen Süfyani hareketi olduğunu söylememiz doğru değildir, çünkü Süfyani, o hareketin başında olup insanları kandıran kimseye denmektedir. Ancak bu cani ve fasid IŞİD hareketinin arkasında kirli selefi müftüleri vardır ve bu cinayet şebekesinin başında olan kimse kendini imam Hüseyin’in (a.s.) neslinden gören ve bu iddiada bulunan Ebubekir Huseyni el Bağdadi’dir.
Dr. Recebi Devani bu konudaki mevcut rivayetlere işaret ederek şöyle devam etti: Bizim rivayetlerimizde Süfyani’nin çıkması mütevatir ve kesin meselelerdendir, habis beni Ümeyye neslinden bir kimse çıkacak fesat ve yıkım getirecek ve 9 ay boyunca cinayetler ve suçlarla hükmedecek ve sonra da imam zaman tarafından yok edilecektir. Bu meselelerle örtüşen rivayetlerimiz vardır. Hatta rivayetlerde Musul’da şiddetli karışıklıklar ve cinayetlerin meydana geleceği, ahir zamanda Humus, Halep ve Şam’da şiddetin ve toplu ölümlerin ortaya çıkacağı söylenmiştir.
Dr. Recebi Devani bir rivayeti zikrederek şunları dedi: İmam Sadık (a.s.) Hazretin zuhuruyle ilgili alametlerden birini zikrederken şöyle buyurmuştur: Eyvahlar olsun Araba, ve onları kuşatacak olan belaya, Irak halkını öylesine korkutacak ki onlar huzur ve emniyeti kaybedeceklerdir.
Dr. Recebi Devani şunları vurguladı: Süfyani’nin çıkış olayında bir şahıs söz konusudur ancak bugün gerçekleşen bu cinayetlerin odağında bir şahıs değil bir hareket vardır. Ancak bu hareketin Süfyani denilen özel ve işin odağında olan bir şahsın ortaya çıkmasıyla sonuçlanması mümkündür, ama bu öngörülebilinecek bir şey değildir ve bu konuda kesin bir görüş bildirilemez.
intizar

 

 

Enerji Bakanı Taner Yıldız, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Bağdat’ta önemli açıklamalarda bulundu. Taner Yıldız, “Irak’la birbirimizi daha iyi anlayan ve destek veren yapıyı sürdürüyoruz. Terör örgütü DAİŞ (IŞİD) ile mücadelede Irak’ın yanındayız. Irak’ın güvenlik güçlerine destek vermeye hazırız” dedi.

 

Resmi temaslar için başkent Bağdat’a giden bakan Yıldız, “Türkiye-Irak 17’nci Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) Toplantısının” ardından Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi ile ortak basın toplantısı düzenledi.

Yıldız, Bağdat’ta bulunmaktan memnuniyetini dile getirerek konuşmasına başladı. KEK toplantısında birçok alanda işbirliğini öngören imzaları attıklarını aktaran Yıldız, toplantıda ekonomik, siyasi, ticari ve yatırımcıların önünün açılmasıyla ilgili konuların ele alındığını kaydetti.

Türkiye ve Irak başbakanlarının karşılıklı ziyaretlerinden sonra gerçekleştirilen toplantının önemli olduğunu vurgulayan Yıldız, “Irak’la birbirimizi daha iyi anlayan ve destek veren yapıyı sürdürüyoruz. DAİŞ ile mücadelede Irak’ın yanındayız. Irak’ın güvenlik güçlerine destek vermeye hazırız” diye konuştu.

Terör örgütü IŞİD’in ortaya çıkmasından sonra Türkiye’nin, Suriye ve Irak sınırındaki önlemlerini daha da artırdığını kaydeden Yıldız, ”Yaklaşık 7 bin şüphelinin Türkiye’ye girmesi engellendi. Bin 100 kişi de Türkiye’den sınır dışı edildi. Terör konusunda dünyanın ortak dili olmalıdır. Bunu Sayın Caferi’yle de konuştuk” dedi.

Yıldız, Türkiye’nin Irak Anayasası’nın tüm maddelerine saygı duyduğunu belirterek, ”Nereden çıkarsa çıksın petrol Irak halkınındır” dedi.

Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi de KEK toplantısında iki ülkeyi ilgilendiren hassas ve önemli konuların masaya yatırıldığını belirterek, “Bu toplantı, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi açısından daha da önem taşıyor. Ticaret, hizmet, güvenlik, elektrik ve yapı konularıyla ilgili imzalar atıldı. İki ülkenin ilişkileri dünya ve bölgedeki etkin rolümüzü artırabilir. Tarihi ve coğrafi ortak bağımız var. Köklü geçmişi olan ülkeleriz” dedi.

Terör örgütü IŞİD sorununa da değinen Caferi, ”Bu örgüt, sadece Irak ve Türkiye’yi değil tüm dünya ülkelerini tehdit ediyor” diye konuştu.

 

 

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah iki kelimelik mesajında Siyonistleri uyararak “Sığınaklarınızı Hazırlayın” dedi.

 

El Menar kanalı internet sitesi, Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın projesini flaş haber olarak verdi. Fotoğrafa bakacak olursak, Nasrallah’ın iki kelimede Siyonistlere uyarıda bulunduğunu görebiliriz: Sığınaklarınızı hazırlayın.

Siyonist rejimin Golan tepelerindeki Hizbullah ve direniş birliklerine yaptığı saldırı sonrası, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah Siyonistlere iki kelimeyle cevap verdi: «جهزوا ملاجئکم!» Sığınaklarınızı hazırlayın.

Açıklama olmaksızın sadece Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın resmiyle el-Menar sitesinde Arapça ve İbranice olarak yayınlanan bu resim aslında Nasrallah’ın Siyonistlere savaşının bir ilanı olarak sayılmaktadır.

 

 

İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Başkomutanı Tümgeneral Muhammed Ali Caferi tarafından yapılan açıklamada, İnkılap Muhafızları'nın İsrail'in çözüleceğine kadar mücadelesine devam edeceği belirtildi.

 

İşgal rejimi İsrail'in Suriye'nin Güneyine düzenlendiği saldırıda İranlı komutan Tuğgeneral Muhammed Ali Allahdadi'nin şehit edilişi münasebetiyle yaptığı açıklamada, Tümgeneral Caferi, Lübnan ve İşgal rejimi İsrail'deki savaşlarda gösterdiği gibi, İnkılap Muhafızlarının, İsrail'in çözüleceğine kadar mücadelesine devam edeceğini ifade etti.

İslam ümmeti evlatlarının Kuneytra'da şehit düşmelerinin, uğursuz, zalim ve terörist Siyonist İsrail rejiminin siyasi yapısının yakın gelecekte çözülmesi için yeni bir başlangıç noktası oluşturduğunu ifade eden İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Başkomutanı, İslam İnkılabı'nın coğrafi sınırları aştığını, birleşik İslami cephe kurulduğunu kaydetti.

Bugün İslam dünyasında bütün gençlerin birer "mücahit Muğniye" ve bütün Muhafızların birer "Allahdadi" olduğunu belirten Caferi, İnkılab'ın kendi topraklarına kadar yayılmasını gören düşmanların, bu yüzden bir yerde İslam Peygamberine hakaret ettiğini, başka bir yerde, İslam İnkılabı'nın mücahitlerine saldırı düzenleyerek, İlahi vaatlerin tahakkukuna mani olabileceklerini düşündüğünü söyledi.

Siyonistlerin yıkıcı şimşekleri beklemeleri gerektiğini söyleyen Tümgeneral Caferi, onların geçmişte öfkelerini gördüğünü hatırlattı

Bölgedeki Müslüman mücahit ve direnişçilere İnkılap Muhafızlarının desteğinin artarak devam edeceğini vurgulayan İnkılap Muhafızları Başkomutanı, bu fesat kaynağını, bölgenin siyasi coğrafyasından silinceye kadar mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.

Tümgeneral Caferi, açıklamasının devamında, şehit Allahdadi'nin yakınları ve arkadaşlarına taziye mesajında bulundu.

 

Çarşamba, 21 Ocak 2015 00:00

Ben Charlie Değil, Ortadoğu'yum

غفر الله لنا ولكم
Ünlü ve küstah mizah dergisi Charlie Hebdo'nun Paris'teki bürosuna düzenlenen saldırı sonucu 12 kişinin yaşamını yitirmesinin ardında terörizm lanetli yüzünü bir kez daha gösterdi.


Terör, hangi gerekçelere dayandırılırsa dayandırılsın başta sevgi ve kardeşlik dini olan İslam dininin mensubu olan Müslümanlar olmak üzere hiçbir insanın kabul etmeyeceği bir vahşettir. Faili kim olursa olsun ve kime karşı işlenirse işlensin terör, vahşi bir eğilimdir.
Her insan gibi bizlerde Fransa'da düzenlenen menfur terör eyleminin insanlık suçu olduğu kanısındayız. Zira hiçbir gerekçe sivil ve masum insanların öldürülmesini haklı ve meşru çıkaramaz. İnsanın yaşam hakkını elinden alan terörizmin failleri ve finansmanları kendilerini ne kadar da demokrasi havarileri olarak göstermeye çalışırsa çalışsınlar katildirler, kanla beslenen insanlık yoksunu kimselerdir.
Ama şu da var ki, teröristler sadece Avrupa'da boy göstermiyor. Terörizm sadece Paris'te can almadı. Bugün Ortadoğu, teröristlerin cirit attığı, kolaylıkla ürediği bir merkez haline gelmiştir. Ortadoğu, müsebbip ve niyetleri belli olanların kirli planlarını hayata geçirmeye çalıştığı kaos coğrafyasına dönüştü.
Müslüman coğrafyada kaldırdığınız her taşın altından "etnik veya mezhep savaş" sloganlı yeni bir tarihi hesaplaşma ya da bir paylaşım planı görürsünüz. Her geçen gün biraz daha belirsizlik girdabına sürüklenen bu coğrafyada selefi, radikal vb. terör grupları, maşaları oldukları oyun kurucularının da desteğiyle ayakta kalma imkânı buldu. Ortadoğu'yu kan gölüne çevirdi.
Tarihin her sayfasında terörü imal ve ithal eden ülkeler, maşalarının da yardımıyla İslam dünyasında ölüm yağdırmıştır. Terörizmin kuluçkası sözde dünya liderleri bu topraklara yılların tüketemediği ve tüketemeyeceği kinlerini kusmuştur.
***
Neden?
Neden; Başta katil Netanyahu olmak üzere teröre karşı yürüyen liderler Irak, Suriye, Mısır, Filistin, Bahreyn ve daha nice İslam ülkelerinde 12 kişi değil yıllardır öldürülen, çoğunluğu kadın ve çocuk olan milyonlarca sivil ve masumlar için sokaklarda boy göstermedi?
Neden; Paris Cumhuriyet Meydanı'na 1 milyon insanı aynı anda toplamayı beceren dünya liderleri aynı hassasiyet ve olgunluğu öldürülen Müslümanlar için de göstermedi?
Neden: Bugün Ortadoğu'da istediği gibi hareket edenler, "ifade özgürlüğü" adı altında Müslümanların en kutsal değeri olan Hz. Muhammed'e (s.a.a) hakaretin yaratabileceği tepkiyi hesaplayamadı?
Nijerya'da Boko Haram terör örgütü bir gecede yaklaşık 2 bin kişiyi acımasızca katletti.
Mizah dergisine saldırıda sadece bir gün sonra Yemen'in başkenti Sana'da düzenlenen intihar saldırısında 37 kişi hayatını kaybetti.
İsrail sadece 51 günde, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 2 bin 145 kişiyi katletti.
Suriye'de bugüne kadar yarım milyona yakın insan batının ithal ettiği teröristlerin kurbanı oldu.
Neden; Petrol için cinayet işleyen ve Ortadoğu'nun sınırlarını değiştirmek hayali kuranlar Irak'ta 1.5 milyon Müslüman öldürülürken sokağa çıkmadı?
Neden; Peygambere hakareti bile ifade özgürlüğü kapsamında ele alan batı, Suudi Arabistan'da ve Bahreyn'de sadece "düşüncelerini özgürce ifade ettikleri" için bugün hapiste olan Şeyh Nemr ve Şeyh Salman için yürümedi?
Müslüman oldukları için mi? Yoksa Fransa vatandaşı olmadıkları için mi?
Neden; Fransa'nın yaşadığı terör saldırısını her gün yaşayan Müslüman ülkeleri görmezden gelerek "hepimiz Charlie'yiz" diyenler, "Hepimiz Şam'ız", "Hepimiz Bağdat'ız", "Hepimiz Yemen'iz", "Hepimiz Nijerya'yız" diyemedi?
Paris'te sokaklara dökülen 1 milyon insanı geçelim.
Neden; Ülkemizde bile "Hepimiz Charlie'yiz" diyenler Filistin'de devlet terörü estiren İsrail'e karşı bir gün olsun sokaklara çıkıp "Hepimiz Filistin'iz", "Hepimiz Kudus'üz" demedi?
"Müslümanların Hz. Muhammed betimlemesine karşı hassas olduğunu biliyoruz" diyen ABD sözcüsü, saldırıdan sonra bile Peygamber karikatürü ile Müslümanları tahrik etmeye devam eden mizah dergisinin küstahlığını onaylarken en azında düşünce olarak kime dost kime düşman olduğunu ortaya koymuyor mu?
Medyanın tutumuna değinmiyoruz bile. Zira batının ikiyüzlü olduğu bir dünyada medya yüzsüzdür.
Son bir söz;
Hz. Hüseyin'in (a.s) özgürlük mesajını canlı tutmak için matem programları düzenleyen Şia'ya "bu programlar kabuk tutan yarayı kaşımaktır" diyen sözde aydınlar, dekanlar, profesörler neden ABD sözcüsünün "Müslümanların Hz. Muhammed tasvirine karşı hassas olduğunu biliyoruz" açıklamasına "Müslümanların yarasına tuz basmak" olarak tepki göstermiyor?