
کارگر
İran’da ekonomik gelişmeler
Sanayi, maden ve ticaret Bakanı Muhammed Rıza Nimetzade düzenlediği basın toplantısında İran'ın ihracat ve ithalatı ile ilgili sunduğu verilerde, geçen on ay içinde 43.6 milyar dolar ithalat gerçekleştiğini ki bu rakam geçen yılın aynı dönemine oranla %15.4 artış kaydettiğini belirtti.
Bakan Nimetzade bu süre içerisinde ithal edilen ürünlerin büyük bir bölümünü aracı ve sermaye eksenli ürünler oluşturduğunu vurguladı. Nimetzade ayrıca ihracata temas etti ve ihraç edilen petrol dışı ürünlerin 12 milyar dolarını doğalgaz yan ürünleri ve 30 milyar dolarını da sanayi ve diğer petrol dışı ürünlerin oluşturduğunu kaydetti.
Bakan Nimetzada açıklamasında sanayi ve maden sektörlerinin gelişmesine de işaret ederek cari yılın ilk üç ayında sanayi ve maden sektörleri %10 gelişme kaydederken bu oran son 6 ayda %6 civarında gerçekleştiğini vurguladı.
Geçen hafta Güney Pars doğalgaz sahasının 17 ve 18. Ünitelerinde üretilen ilk doğalgaz ürünü doğalgaz dağıtım şebekesine katıldığı açıklandı.
Güney Pars 17 ve 18. Üniteleri projesinin Başkanı Hasan Buyeri, söz konusu ünitelerde üretilen ilk doğalgaz partisi her iki ünitenin kapasitelerinin %16 kadarı olduğunu ve 8 milyon metreküp şeklinde gerçekleşerek doğalgaz dağıtım şebekesine eklendiğini belirtti.
Güney Pars sahasını 17 ve 18. Üniteleri günde 50 milyon metreküp doğalgaz, 80 bin varil doğalgaz yan ürünleri, 400 ton kükürt, bir milyon ton Etan gazı ve bir milyon ton LPG üretmek amacıyla Asaluye bölgesinde hayata geçirildi.
Güney Pars sahasının 17 ve 18. Üniteleri bu sahanın ilk beş öncelikli üniteleri arasında yer alıyor ve İran petrol bakanlığı bu iki ünitenin yanında 12, 15 ve 16. Ünitelerin tamamlanmasına da öncelik veriyor.
İran ve Hindistan zanaatkarları ve işadamları Yeni Delhi'de ortak bir oturum düzenledi. Haber kaynaklarının belirtiğine göre İranlı 30 kadar işadamı, zanaatkar ve ticaret odaları başkanları Hindistan'a dört günlük bir ziyaret düzenleyerek Yeni Delhi ve Mumbay kentlerinde Hindistanlı mevkidaşlarıyla bir araya geldi.
Oturumda İran ticaret odası Başkanı Golam Hüseyin Şafii ve Hindistan ticaret ve sanayi odaları federasyonu Başkanı Ciutensa, İranlı ve Hindistanlı işadamları arasında işbirliğini arttırma zeminini tartıştı.
Oturumda İran ve Hindistan'ın tarihi ve kültürel ortaklıklarına temas eden Ciutensa, iki ülke arasında iyi iktisadi ilişkilerin söz konusu olduğunu, fakat bunun yeterli olmadığını ve iki taraf arasında iktisadi teamüllerin daha da gelişmesi gerektiğini vurguladı.
İran ticaret odası Başkanı Şafii de Hindistan'ı İran'ın stratejik piyasalarından biri niteledi ve ikili iktisadi ilişkilerin gelişmesi iki ülkenin ekonomilerinin yanı sıra bölge ekonomisini de altüst edeceğini kaydetti.
İran'ın Hindistan büyük elçisi Golam Rıza Ensari ise İran ve Hindistan arasında 2014 yılında ticaret hacmini 15 milyar dolar şeklinde açıkladı. Ensari bu rakamın 10 milyar doları İran'ın Hindistan'a ihracatı ve 5 milyar doları da bu ülkeden ithalatı ile ilgili olduğunu kaydetti.
Hindistan ziyareti sırasında bir açıklama yapan İran ticaret odası Başkanı Şafii, İran'ın güneydoğusunda yer alan Çabahar liman kentinden Hindistan'ın Mumbay kentine denizcilik seferlerinin bir an önce başlamasına vurgu yaptı. Şafii, Çabahar Mumbay seferleri böle ülkelerinin ilişkilerinde ve İran ve Hindistan arasındaki ticaret hacminin artmasında büyük değişim yaratacağını belirtti.
Çabahar Mumbay denizcilik hattı Hindistan'ın orta Asya, Kafkasya ve Avrupa'ya ürünlerini ihraç etmesi için en kısa ve en ekonomik güzergah olduğunu belirten Şafii, İranlı ve Hindistanlı işadamlarının ortak yatırımlarının, Hindistan ürünlerinin Afganistan'a ihracatı için zemin oluşturabileceklerini vurguladı.
İran tarım cihadı Bakanı Mahmut Hüceti Çin'e gitti ve bu ülkenin tarım bilimleri akademisi ve bazı araştırma merkezlerini ziyaret ederek tarım ürünlerinin üretiminde kullanılan yeni yöntemler hakkında bilgi aldı.
Bakan Hücceti ve kendisine eşlik eden özel sektör temsilcileri, geçen Salı günü Çin'de çeşitli tarımsal araştırma merkezlerini ve tarımsal ürünlerini ziyaret ederek bilgi aldı. Bakan Hücceti Çin'in Gen bankasını da ziyaret etti. Ve Çin tarım bilimleri akademisi yetkilileri ve bilim adamları ile yakından görüştü.
Çin tarım bilimleri akademisi Başkan yardımcısı görüşmede İran ile özellikle araştırma alanı olmak üzere tüm alanlarda işbirliğinin geliştirilmesini istedi.
Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı İshak Cihangiri ve yol ve kentleşme Bakanı Abbas Ahundi'nin katıldığı törenle Bender Abbas liman kentinde Şehit Recai konteyner kompleksi üçüncü ünitesinin inşaat çalışması başladı.
Şimdi konu ile ilgili hazırladığımız kısa raporu dinleyelim.
Şehit Recai konteyner kompleksi üçüncü ünitesinin inşaatı 18 ayda tamamlanması bekleniyor. Şehit Recai limanı İran'ın ithalat ve ihracatının ihtiyacını karşılamanın yanı sıra ülkenin konteynerle ürün transiti ihtiyacını da karşılıyor.
Gerçekte İran'ın konteyner ürünleri yüklemeleri ve boşaltmalarının %85 kadarı şehit Recai limanında bulunan tesislerde gerçekleşiyor. Konteynerli ürün ithalatı veya ihracatı hızlı yer değiştirme ve güvenlik standartlarının yüksek olması ve çevreye zarar vermemesi bakımından dünyadaki gelişmiş limanlarda büyük önem arz ediyor.
Projenin ilk aşamasında 442 metre uzunluğunda konteyner iskelesi 16 metre derinliğinde inşa ediliyor.
Emsalsiz özellikleriyle muhteşem inkılap - 1
21 Şubat 1979 tarihinde İran'da büyük bir inkılap gerçekleşti. Bu inkılap bir çok açıdan emsalsiz bir inkılaptı ve seçkin özellikleri yüzünden dünya camiasının ilgi odağına yerleşti ve bir çok millet bu inkılabı örnek aldı.
İran İslam inkılabının istisna özelliklerinden biri, seçkin, cesur, ileri görüştü ve büyük bir alimin bu inkılaba önderlik etmesiydi ve bu büyük insan İmam Humeyni'den başkası değildi.
Kuşkusuz her milletin gerçekleştirdiği inkılaplar gibi tarihi ve kader belirleyici süreçlerinde, rehberliğin belirleyici ve önemli rolü söz konusudur ve İmam Humeyni bu rolü İran milleti için en mükemmel biçimde eda etti.
Zulüm düzeni ile mücadelesini 1963 yılında başlayan İmam Humeyni zalim pehlevi rejimi ve Amerikalı hamileri ile mücadelede kesin tavırlı ve basiretli bir lider olduğunu ortaya koydu.
İmam Humeyni'nin dini açıdan içtihat derecesine ermiş olması ve takva bakımından da en yüksek mertebelere eren bir insan olması, İran milletini tüm kalbiyle ve hiç bir zorlama olmaksızın, imamı izlemeye yöneltti. Bilmukabele, İmam Humeyni de halkın katkılarına büyük saygı duyuyor ve halkın güvenine İslam öğretilerinden kaynaklanan hikmetli liderliği ile karşılık veriyordu.
İmam Humeyni'nin İran milletinin kıyamına liderliği o kadar etkiliydi ki, 1 Şubat 1979 tarihinde sürgünden döndükten sadece on gün sonra İslam inkılabını zafere götürdü.
İmam Humeyni daha sonra da on yıl boyunca ve İslam inkılabından sonra yaşanan hadiselerde ve Saddam'ın İran'a dayattığı 8 yıllık savaşta İran milletine önderlik etti ve sonunda 1989 yılında hakka yürüdü.
İmam Humeyni'nin İslam inkılabının zafere kavuşmasında ve bu büyük hareketle bütünleşmesinde rolü o kadar önemliydi ki imamın halefi ve inkılabın şimdiki rehberi olan İmam Hamanei şöyle diyor:
Bu inkılap Humeyni adı olmadan dünyanın hiç bir yerinde tanınmıyor.
İran Lazer teknolojisinde Ortadoğu birincisi
İran İslam Cumhuriyeti Bilim ve Araştırma Bakanı yardımcısı, İran'ın lazer konusunda bölge birincisi olduğunu belirtti.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, İran Bilim ve Araştırma Bakanı teknoloji ve araştırma yardımcısı Vehid Ahmedi, yaptığı açıklamada “2015 yılı UNESCO tarafından Işık Yılı olarak adlandırıldı, aynı zamanda İran tıp, savunma ve telekomünikasyon alanında ışık ve lazer teknolojisinin kullanımında Ortadoğu birincisidir” dedi.
Vehid Ahmedi ayrıca, İran üniversite ve bilim merkezlerinin Ulusal Işık ve Lazer Fuarı’nda geniş katılımlarına dikkat çekerek, UNESCO’nun 2015 yılını Işık Yılı olarak adlandırması nedeni ile bu yıl içerisinde işik ve lazer teknolojisi ile ilgili bir çok fuar ve forumun düzenleneceğini belirtti.
İran'dan direnişe yardımların artırılması istendi
Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS'ın üst düzey bir yetkilisi, İran'dan, işgal rejimi siyonist İsrail rejiminin yok edilmesi yönünde direniş örgütlerine yardımını artırmasını istedi.
Lübnan el-Menar televizyonu internet sitesinin bildirdiğine göre HAMAS'ın üst düzey yöneticilerinden Mahmud ez.Zahhar dün konuyla ilgili yaptığı açıklamada, HAMAS'ın her zaman ve her yerde direnişin programlarına destek verdiğini bildirerek, İran'a çağrıda bulundu ve bölgede İsrail karşıtı direnişin daha da genişletilmesi ve işgal rejiminin yok edilmesi amacıyla direniş güçlerine maddi ve silah yardımlarını daha da artırmasını istedi.
Ez-Zahhar ayrıca Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın, yurt dışındaki Filistinlilerin HAMAS ile daha fazla dayanışma içinde olması yönünde gerekli koordineyi sağladığını bildirdi.
İmad Mugniye suikastını bakın kim düzenlemiş…
Hizbullah komutanlarından İmad Mugniye’ye 2008 yılında Şam’da düzenlenen suikastın, CIA ve Mossad tarafından ortak olarak düzenlendiği ortaya çıktı.
Hizbullah komutanlarından İmad Mugniye sukiastı, İsrail istihbarat servisi Mossad ve ABD’nin dış istihbarat servisi CIA’in ortak operasyonuymuş. ABD’li eski bir istihbarat yetkilisi, 2008 yılında Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlenen ve İmad Mugniye’nin ölümüyle sonuçlanan suikastı CIA ve Mossad’ın ortak olarak düzenlediğini söyledi.
Washington Post’ta yer alan habere göre, eski ABD’li yetkili suikastte ABD’nin de rolü olduğunu kabullendi. Saldırı dünya kamuoyunca sadece Mossad tarafından düzenlendi olarak biliniyordu. Hizbullah komutanlarından İmad Mugniye, 12 Şubat 2008’de Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlenen bombalı bir saldırı sonucunda şehid olmuştu. Bombanın Tel Aviv’de uzaktan kontrol sistemiyle patlatıldığı belirtiliyor.
Mossad ve CIA’in, Mugniye’yi, suikastten önce bir ay boyunca yakından takip ettiklerini ve hergün kullandığı güzergahı tespit ettiklerini söyleyen ABD’li yetkili daha sonra saldırının planının netleştiğini ve en doğru zamanın beklendiğini kaydetti.
ABD, İSRAİL SUÇLANACAĞI İÇİN RAHATTI
ABD’li yetkili, Mugniye’ye düzenlenen suikast konusunda ABD yönetiminin bir endişesi olmadığını söyledi. Eski yetkili bunun, saldırıdan sonra tepkinin doğal olarak İsrail’e yöneleceğinin düşünülmesinden kaynaklandığını belirtti. ABD’nin beklediği gibi de oldu, Hizbullah saldırıdan sadece İsrail’i sorumlu tuttu.
Mugniye’nin öldürülmesinin ABD’nin de istediği birşey olduğunu söyleyen ABD’li eski yetkili, bunun sebebininse 1983 yılında Beyrut’taki ABD büyükelçiliğine düzenlenen saldırı olduğunu söyledi. Bu saldırıda 63 kişi ölmüştü. Saldırıyı Mugniye’nin planladığı ve gerçekleştirdiği ifade ediliyordu.
ABD’li yetkili, Mugniye’ye suikast düzenleme teklifinin ilk olarak İsrail’den geldiğini ABD’ninse bu teklife sıcak baktığını söyledi.
Dünyabülteni
Pakistan’da Cuma namazı sonrası büyük patlama ve kınamalar
Pakistan’ın Sind Eyaleti’nde Cuma namazı sonrası bombalı patlamada 57 kişi öldü veya yaralandı.
Teröristlerce Cuma namazı sonrası Pakistan’ın Sind Eyaleti’nin Şikarpur şehrinde bir camiye yönelik düzenlenen bombalı terör saldırısında Pakistanlı Şia Müslümanlar hedef alınmış ve bu terör saldırısı sonucu 60 müslüman şehit olurken, 50 kişi de yaralanmıştı.
Bu patlama nedeni ile Sind Eyaleti’nde Eyaleti’nde olağanüstü hal ilan edilirken, Başbakan Navaz Şerif ve eski cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari bu patlamayı mahkum etti.
İran’dan Pakistan bombalı saldırılarına kınama
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Pakistan’ın Sind Eyaleti’nde düzenlenen terör saldırılarını kınadı.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marziye Efhem, Cuma namazı sonrası Pakistan’ın Sind Eyaleti’nde bir Şii camisine karşı düzenlenen bombalı terör saldırısını kınadı.
Laricani:Pakistan'da ki Saldırlar, Yeni Bir Aşırıcı Akımın Göstergesidir
İran İslami Meclisi Başkanı, yazdığı bir mesaj ile, Pakistan'da gerçekleşen saldırılarda yakınlarını kaybeden Şiilere başsağlığı dileğinde bulundu.
MHA'nın haberine göre, Pakistan'da yaşayan Şiilere yönelik gerçekleşen saldırı hakkına bir birlidiri yayınlanan İran İslami Meclisi Başkanı Ali Laricani, Şikarpur bölgesinde gerçekleşen bu saldırının, yeni aşırı etnikçilik akımını daha açık bir şekilde gün yüzüne çıkardığını olduğunu belirterek, müslümanlara karşı gerçekleşen böylesi terör saldırılarının, müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğe zarar veremeyeceği ve müslümanların daha güçlü bir inanç ile yollarında ilerlemelerine neden olacağını vurguladı.
Laricani mesajının devamında bu saldırıyı kınayarak ve Pakistan halkı, meclisi ve devleti ile acılarını paylaştığını belirterek, bu saldırıda yaşamlarını kayvedenler için Allah'tan rahmen ve tüm yaralılar için acil şifa dileğinde bulundu.
İnkılap Rehberi: “Siyasi tartışmaların bilimsel sahalara girmesine izin vermeyin”
İran’da rahmetli İmam Humeyni hüseyniyesinde düzenlenen NANO teknoloji kazanımları sergisini bir buçuk saatliğine ziyaret eden İmam Hamanei, “NANO ve Bioteknoloji” dalında ülkenin genç araştırmacıları ve bilim adamlarının bilimsel çabalarının sonuçlarını ve kazanımlarını yakından izledi.
“NANO ve Bioteknoloji” sanayi sorumluları, hoca ve araştırmacılarına hitaben bir konuşma yapan İmam Hamanei, bu sanayi dalında elde edilen büyük başarı ve kazanımların, ülkenin muhtelif sektörlerindeki sağlanacak kalkınma ve ilerleme konusunda bir model ve örnek teşkil ettiğini belirterek, bu gelişmelerin, uzman, ilgi duyan ve mesuliyetini müdrik bir topluluğun odaklanmasının kayda değer ve his olunabilir bir gelişmeyi beraberinde getirebileceğini söyledi.
İmam Hamanei ayrıca NANO teknolojisi ürünleri ve kazanımlarının ticari ürüne çevrilmesi, tüketim piyasasının bulunması ve servet üretimine katkıda bulunması yönünde çaba harcanması zaruretini hatırlatarak, “NANO teknolojisinde gelişmenin devamlılığının sağlanması faktörlerinden biri halkın, sizlerin bilimsel çalışma ve tahkikatınızın etkilerini kendi hayatlarında müşahede etmeleridir” ifadesini kullandılar.
Hizbullah Şeba eylemini nasıl gerçekleştirdi?
Direniş komutanlığı planı koydu. Seçkin gruplar uygulamaya başladı. İşgal edilmiş çiftliklerde her fısıltı ve hareket diğer alanlarda meşgul olmasına rağmen düşmanla sınır boyunca uyanık ve hazır olarak kalan Direniş’in kontrolündeydi.
Direniş Çarşamba İsrail’e, işgal altındaki Şeba çiftliklerinde içinde yenilik, deneyim ve sürprizin bulunduğu sofistike bir operasyonda ağır darbe indirdi.
Lübnan es-Sefir gazetesi, İsrail’in Kunaytra’ya saldırısından sonra Direniş komutanlığı içinde Tahran ve Şam’la danışılarak karşı seçenekler için detaylı görüşmeler meydana geldiğini, İsrail’in güneyden Golan’a uzanan cephe boyunca yeni oldu bittiyi dayatma girişimini ve angajman kurallarını değiştirmekte Kunaytra saldırısının etkilerini istismar etmesini engellemek için en hızlı bir şekilde cevap verilmesinin kararlaştırıldığını belirtti.
Direniş’in ilgili askeri grupları çiftliklerde vurulacak hedefi, uygulama zamanını ve yerini belirlemek için gözetleme yapması için görevlendirdiğini yazan gazete şunlara değindi: “Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın konuşması, Direniş’in görevini yapabilmesi için Cuma’ya ertelendi. Nasrallah konuya son noktayı koydu: ‘Konuşma öncesinde cevap verilecek. Bu bizimle İsrail arasında açık hesapta ilk parti.’ Direniş komutanlığı planı koydu. Seçkin gruplar uygulamaya başladı. İşgal edilmiş çiftliklerde her fısıltı ve hareket diğer alanlarda meşgul olmasına rağmen düşmanla sınır boyunca uyanık ve hazır olarak kalan Direniş’in kontrolündeydi. Direniş tarafından, saha verileri görüntüsünün tamamlanmasıyla uygulama kararı alındı. Operasyona hazırlık grubu salı günü operasyona başladı. Düşmanın ilgisini ve dikkatini o bölgeye çekmek için işgal edilmiş Golan’a iki füze atıldı. Direnişin beklediği şekilde İsrail’in tepkisi geldi. Bu sırada Kunaytra Şehitleri Grubu karmaşık coğrafi ve keşfedilmemiş bölge kapsamında işgal edilmiş çiftliklerde ön mevzilerde gecesini geçiriyordu. Düşmanın gözetleme ve kontrol cihazlarını aşmayı başardıktan sonra, mesajı iletecek sofistike silahlarla donatılmış olduğu halde hedefin geçmesini bekliyordu. Dün (Çarşamba) binbaşı rütbesinde bir subay, astsubay ve 10 askeri içeren İsrail askeri konvoyu geçti. Konvoy, pusu unsurları atış menzilinde olduğu zaman gündüz vakti 4.nesilden Kornet türü gelişmiş 6 füze ile hedef alındı. Saniyeler içinde düşman zırhlı araçları doğrudan isabet aldı. Araçların içinde bulunan askerler ve subaylar saldıranlara karşılık vermek ve çatışmaya girmek için fırsat bulamadılar. Grup görevini başarıyla tamamladı. Direnişçiler saflarında herhangi bir isabet kaydedilmeksizin Lübnan derinliğindeki mevzilere hızlı bir şekilde geri çekildi. Direniş’e bağlı füze grupları ve topçu sınıfı saldıran güçlerin geri çekilmesine el-Gacer, el-Abbasiye, Rimsa, el-Alem ve el-Semaka’da düşman mevzilerini havanla bombalayarak destek verdi.
Velayeti: Putin’le nükleer müzakereler ve yaptırımlar görüşüldü
İran Cumhurbaşkanı'nın Özel Rusya Temsilcisi Ali Ekber Velayeti, Rusya'ya yaptığı ziyaretinde, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'le bir araya geldiğini, görüşmede ikili ilişkilerin güçlenmesine vurgu yapıldığını ifade etti.
Fars Haber Ajansına demeç veren Velayeti, Rusya'ya Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Özel Temsilcisi olarak gittiğine temasla, Moskova ziyaretinde, Putin'le bir araya geldiğini, görüşmenin bir bölümünde Rusya Dışişleri ve Enerji Bakanlarının da hazır bulunduğu kaydetti.
Putin'le yaptığı görüşmede, İran ve Rusya münasebetlerinin geliştirilmesine vurgu yapıldığına dikkat çeken Velayeti, görüşmelerin iki bölümde gerçekleştiğini, bir bölümünün Dışişleri ve Enerji Bakanlarıyla, bir bölümünün de Cumhurbaşkanı Putin'le olduğunu belirtti.
Velayeti, nükleer müzakereler ve yaptırımlarla mücadelenin de ele alındığını, Putin'in Rusya'nın yapabileceği yardımlar için çaba göstereceğini söylediğini belirtti.
Ruhani'nin Özel Rusya Temsilcisi Ali Ekber Velayeti, bir buçuk saat süren bu görüşmede, İran ve Rusya münasebetleri yanı sıra, bölgesel ve uluslararası gelişmelerin de ele alındığı ifade etti.
İran İslam cumhuriyetinin, uluslararası alanda aktif rol üstlenmesi
İran İslam cumhuriyeti, güvenlik ve barış hamisi ve bağımsız bir oyuncu olarak, uluslararası alanda aktif bir konumda olup halkın isteklerinin gerçekleşmesi ve adaletin tahakkuku için çaba göstermiştir. İran, dünya düzeniyle yapıcı teamül kapsamında, kendi milletinin değerleri ve menfaatlerinin korunması yolunda diğer milletlerin ülkülerini savunmuştur.
İslam inkılabının zaferinden sonra, İran uluslar arası alanda yeni bir oyuncu olarak varlık sergiledi. İran bağımsız bir ülke olarak, batı ve doğu bloklarında iktidar paylaşımları açısından, yeni oyuncu olarak tanındı. İran, İslami tealimler kapsamında bir düzen olarak siyasi, iktisadi ve sosyal meseleler karşısında yeni bir bakış açısı ortaya koydu ve bu konuda kendi izlenimlerini hayata geçirdi. Bağımsız varlık sergilemek ve diğerlerinin işlerine müdahale etmemek, İran İslam cumhuriyetinin uluslararası ve bölgesel ilişkilerini kuran unsurlardır. İran İslam cumhuriyeti İslam inkılabının zafere kavuşmasıyla, İslami nizam ve coğrafi şartlar göz önüne alınarak zamanla bölgesel ve uluslararası bazda aktif bir oyuncuya dönüştü. Bölgesel teşkilatlar ve kurumlara üyelik ve bölgesel münasebetlerin gelişmesi, İran'ın karizmatik düzenle yapıcı ve çok yönlü ilişkilerin kurulması için attığı ilk adımdır. İran'ın bölgesel teşkilatların kurulması ve bunların takviye edilmesi ve gelişmesi yönündeki çabaları, İranın uluslar arası düzenle çok yönlü ve yapıcı ilişkilerin kurulması yönündeki ufkudur.
İran'ın bölgesel teşkilatlar ve bu arada İslam işbirliği teşkilatı ve iktisadi işbirliği teşkilatı, bağlantısızlar hareketi ve diğer bölgesel kurumlardaki aktif üyeliği, İran'ın bölgesel ve uluslar arası havzalarda aktif bir oyuncu olmasına neden olmuştur. Uluslar arası düzenle yapıcı teamül kurmak ve dünya güvenliği ve barışını desteklemek, İran'ın dünya düzenine yönelik bakış açısının temelini oluşturmaktadır. Bu konu, İran'ın 20 yıllık kalkınma ufku belgesinde açıkça vurgulanmıştır. İran, 2004 yılında İslam inkılabı rehberi tarafından 20 yıllık kalkınma ufku belgesinin tebliğ edilmesine tanık oldu. Bu belge uyarınca, İran hicri şemsi 1404 yılı ufkunda güney batı Asya ve orta Asya ve Kafkasya ve Ortadoğu ve komşu ülkelere kıyasla birinci sıradaki ekonomik güç olarak, bilimsel ve teknoloji ve ayrıca İslami kimliğin korunmasıyla ve uluslar arası ilişkilerde yapıcı ve etkili teamüle sahip kalkınmış bir ülkeye dönüşecekti. 20 yıllık kalkınma ufku belgesi uyarınca, dünya ile yapıcı ve etkili teamüle bağlı olan dış siyaset, gerilimsiz ilişkilerin kurulması ve güven ortamına doğru hareket etmek yollarıyla İran'ın gelişmesi yönündeki uygun yabancı yatırımın yapılması zeminini hazırlayacaktır.
İran İslam cumhuriyetinin 20 yıllık kalkınma ufkundaki dış siyaseti, uluslar arası ilişkilerde işbirliği ve koordineli münasebetlere bağlıdır. İranın uluslar arası düzenle 20 yıllık kalkınma ufku belgesine göre, etkili ve yapıcı teamül kurması, dış boyutlarda düzenin yönetilmesinde izzet, hikmet ve maslahat temelleri üzerine açıklanmıştır. 20 yıllık kalkınma ufku belgesi uyarınca, İranın stratejik siyasetleri uluslar arası ilişkiler bazında etkili ve yapıcı teamül üzerindeki münasebetlerin kurulması dahilinde, bölgesel ve uluslararası alanda ikili ve çok taraflı etkili ilişiklerin kurulmasıyla meydana gelmiştir. Öyle bir siyaset ki, ortak menfaatleri içererek, tarafların çıkarlarının genişletilmesi zeminini hazırlamaktadır. İran İslam cumhuriyeti bölgesel ve uluslar arası kabiliyetlere sahip bir ülke olarak, dünya çapında etkileyici rol üstlenme gücüne sahiptir. İran bölge ülkeleriyle jeo stratejik, jeo politik ve jeo ekonomik açılarından özel bir konuma sahip olup, bu üç unsur dahilinde nisbi meziyetlere sahiptir.
Günümüzde İran İslam cumhuriyeti iktisadi şartlar gereği doğu ile batı ve kuzey ile güney arasındaki bağlantı köprüsü konumuna sahiptir ve İran'dan malların transit edilmesi, İran'ın en önemli ekonomik ve siyasi oyuncuya dönüşmesine neden olmuştur. Stratejik ve siyasi şartlar, İran İslam cumhuriyetini dünya düzeni gözüyle aktif ve göz ardı edilemeyen bir oyuncuya dönüştürmüştür. Tabi ki bu konu, İran'da tedbir ve umut hükümetinin işbaşına gelmesiyle daha çok ilgi odağında yerleşmesine neden oldu ve gerilimsiz siyaset ve yapıcı teamül siyasetleri İran İslam cumhuriyeti cumhurbaşkanı Hasan Ruhaninin gündeminde yer almıştır. İran İslam cumhuriyetinin 2013 deki BMT yıllık genel kurul oturumunda, şiddet ve aşırıcılık olmadan bir dünya ile ilgili yapıcı ve ilkeli önerisi, İran'ın uluslar arası alanda gerilimsiz ve yapıcı teamül siyasetinin bariz örneğidir. Günümüz dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu konu, dünya çapında kalıcı güvenlik ve barışın sağlanması ve halkların barış içerisinde yaşamalarıdır. Çeşitli ülkelerin BMT genel kurulunda İran İslam cumhuriyeti cumhurbaşkanının önerisini olumlu karşılayarak kararnameye dönüşmesi, uluslar arası düzenin dünyada barış ve güvenliğin sağlanması yönündeki isteğini arttırmıştır.
İran'ın; Suriye, Irak ve Afganistan krizleri ve dünya çapındaki bölgelerde meydana gelen çeşitli buhranlara yönelik yapıcı rolü, İran İslam cumhuriyetinin her türlü terör eylemiyle muhalif olduğunu göstermektedir. Dünyada terörizm ve şiddet ve güvensizliğin artması olgusunun bir araç olarak kullanılması, İran cumhurbaşkanı 2013 de uluslararası düzende yapıcı teamül kapsamında dünyanın şiddet ve aşırıcılığa karşı önerisini ileri sürmesine neden oldu. Bu öneri dahilinde İran, Suriye krizinin başlamasıyla kendi konumunu arttırdı ve bölgesel ve uluslararası alandaki işbirliği kapsamını genişletti. İran bölge ve uluslararası alanda Suriye krizinin çözümü konusunda faal bir oyuncu sayılmaktadır.
Uluslararası alanda en önde gelen diğer oyunculardan sayılan ve BMT güvenlik konseyinde veto hakkına sahip olan Rusya ve Çin gibi ülkelerle daimi istişarelerin yapılması, Suriye halkının isteklerinin dikkate alınması ve bu yöndeki bakış açılarının yakınlaştırılması için çeşitli toplantıların yapılması, İran'ın uluslararası düzende yapıcı teamül dahilinde Suriye meselesinin çözümlenmesi için başvurduğu çabalardan bazılarıdır.
İran İslam cumhuriyeti cumhurbaşkanının dünyada şiddet ve aşırıcılığa karşı uluslararası koalisyonun oluşmasına yönelik önerisinin olumlu karşılanması, terörizmle mücadele yolunda önemli bir strateji sayılmaktadır. Bu süreç dünyada kalıcı barış ve güvenliğin sağlanmasına yardımcı olabilir. Terörizmin dünyayı tehdit ettiğini dikkate alarak, herkes bu ciddi tehditte yönelik doğru program yaparak terörizmin köklerini tespit etmeleri gerekir. Dünyada mustazafların desteklenmesi ve onların haklarının savunulması, İran'ın uluslararası alanda faal rol üstlenmesinde önemli bir faktör sayılmaktadır. Sulta düzeninin zulmüne maruz kalan Mazlum Filistin ve diğer milletlerin desteklenmesi, Filistin meselesinin islam dünyası ve hatta uluslararası düzende bile en temel dış siyasetini oluşturmaktadır. İran dünyada mazlum milletlerin savunulmasında öncü rol oynamaktadır ve onların haklarının tahakkuku yolunda son gücünü kullanmaktadır. İran'ın mazlum Filistin milletinin desteklenmesinde her şeyi göze alması, dünya müstazaflarının zayıflatılmış haklarının takibe alınmasının en bariz örneği sayılarak, İran islam cumhuriyeti bu yönde pazarlığa girmeyi tercih etmemektedir. İran islam cumhuriyeti bölgesel ve uluslararası alanda çeşitli oturumlarda, zülüm altındaki milletlerin oylarına başvurulması, münakaşa konusu meselelerin çözümü için en öncelikli çözüm yolu olduğunu açıkça bildirmiştir.
Günümüzde İran İslam cumhuriyetinin bölgesel ve uluslararası alandaki etkili ve yapıcı girişimleri, Filistin meselesinin islam dünyası ve hatta uluslararası düzende en öncelikli mesele haline gelmesine neden olmuştur. Bu yüzden İran İslam cumhuriyetinin rahmetli kurucusu İmam Humeyni'nin öncülüğünde dünya Kudüs gününün adlandırılması, Filistin meselesinin globalleşmesine sebep olmuştur. Günümüzde İranın dünyada faal bir şekilde varlık sergilemesinden dolayı Filistin konusuna aşina olmayan bir bölgeye rastlanmamaktadır ve mazlum Filistin milletinin meselesi dünyadaki bütün özgürlükçü milletlerce yakından rasat edilmektedir. Örneğin soykırımcı rejim İsrailin 2014 yazında Gazze'ye karşı düzenlediği 50 günlük vahşi saldırısı ve bu önemli olayın dünya medyasında geniş yankı uyandırması, dünyanın çeşitli ülkelerinde soykırımcı rejim karşıtı dalganın daha da takviye olmasına neden oldu. İran islam cumhuriyetinin bu konudaki önemli rolü, diğer tarafların rollerinden daha da geniş olup, siyonistlerin mazlum Filistin milletine karşı girişimlerini daima kınarken, müstazafların hukukunun ayaklar altına alınmaması için bu olayın dünya çapındaki boyutlarını açığa vurmaya çalıştı. İran'ın uluslararası düzendeki yapıcı ve etkili rolü, islam düzenine hakim olan değerler ve temellerin varlığını gün yüzüne çıkarırken, İran bu alanda BMT manifestosu kapsamında bölgesel ve uluslararası meseleleri takip etmiştir .