کارگر

کارگر

  İslam inkılabı Muhafızlar ordusu deniz kuvvetleri 3. bölge komutanı amiral Seyfullah Bahtiyari, kutsal savunma yıllarından sonraki yıllarda Amerika ve İngiltere'nin beş tacizisini geri püskürttüklerini açıkladı.

İran devlet televizyonun haberine göre, şimdiye kadar İran karasularını ihlal eden ecnebilerin iki kez İran deniz kuvvetleri tarafından tutuklandığını belirten amiral Bahtiyari, her iki olayda tutuklanan mütecavizlerin baştan başa silah ve diğer askeri teçhizatla donatılmış vaziyette İranlı askerlerce sadece hafif silahlar taşıdıkları halde ele geçirildiğini belirtti.

Amiral Bahtiyari, İslam inkılabı muhafızlar ordusu deniz kuvvetleri 3. bölge komutanlığı personelinin en büyük onuru, şimdiye kadar bir tek Amerikan veya İngiliz askere İran karasularına nüfuz etmesine müsaade etmemelerinden ibaret olduğunu vurguladı.

İslam inkılabı muhafızlar ordusu deniz kuvvetleri 3. bölge komutanlığının İran karasularını ve sınırlarını korumak için hazırlık seviyesine de değinen amiral Bahtiyari, hali hazırda Fars Körfezinde bulunan İran adaları güçlü mevzilere sahip olduğunu, düşmanlar bu mevzilerin ne denli sağlam olduğunun bilincinde olduğunu, donanmaya bağlı hücumbotları da orta ve uzun menzilli füzeatarlarla donatıldığını ifade etti.

 

 İran genel kurmay başkanı yardımcısı general seyyid Mesut Cezayiri, Siyonist rejim İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi, bölgede başta islami uyanış süreci olmak üzere direnişi etkileme yönünde Amerika, Siyonist İsrail ve Türkiye'nin yeni bir oyunu olduğunu belirtti.

Katil rejim İsrail komandolarının Türkiye'nin Gazze'ye insani yardım taşıyan mavi marmara gemisine baskın düzenlediğini hatırlatan general Cezayiri, o günlerde Siyonistlerin mavi Marmara saldırısı ve 9 Türk aktivisti katletmesi, Türkiye'ye bölge dengelerinde yeni bir konum kazandırdığını belirtti.

İran islam cumhuriyetine bakışın yönünü üçüncü bir ülkeye çevirmek ve öz islam yerine Amerikan islam'ını göndeme getirmek, Amerika ve İngiltere'nin islam düşmanlığına yönelik aralıksız çabaları çevçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten general Cezayiri, bugün küresel istikbarın islam dünyasında İran islam cumhuriyetinin yerine bir alternatif arayışında olduğu bir sırada, islam dünyasının önde gelen seçkin insanlar gerekli uyanıklığı ve duyarlılığı göstermeleri ve kamuoyunun Amerika ve müttefikleri tarafından aşağılanmasına müsaade etmemeleri gerektiğini vurguladı.

Bölge ve Suriye gelişmelerine de değinen general Cezayiri, Suriyeli muhaliflerin yapısı Suriye milleti ve devletinin hakkaniyetini ortaya koyduğunu, hali hazırda Suriye karşıtı koalisyonda Amerika, İngiltere, Fransa, bölgedeki bazı arap rejimleri, Türkiye ve Siyonist İsrail yer aldığını, bu ittifak direnişe karşı oluştuğu her hali ile ortada olduğunu kaydetti.

 

 

İran İslam cumhuriyeti dışişleri bakanlığı sözcüsü Ramin Mihmanperest, bir İranlı vatandaşın Suudi Arabistan tarafından casusluk gerekçesi ile tutuklandığı iddiasını reddetti.

Dışişleri bakanlığı enformasyon ve basın bürosunun belirttiği gibi Ramin Mihmanperst Suudi Arabistan yetkililerinin söz konusu iddia ve davranışlarını eleştirerek, bu konunun tekrarlanan temelsiz senaryolardan olduğunu belirtti.

Mihmanperest medyada tekrarlanan söz konusu temelsiz ve boş iddiaların sadece Arabistan'ın içinde kullanılabileceğini de sözlerine ekledi.

 

 

Pazar, 24 Mart 2013 08:30

Ramazan El Buti Niçin Öldürüldü

Suriye devlet televizyonu, İslam Dünyası’nın tanınmış Sünni din alimlerinden Ramazan El Buti’nin, Şam’ın Mezra bölgesindeki bir camiye düzenlene ‘‘intihar saldırısında’’ hayatını kaybettiğini duyurdu.

Suriye devlet televizyonun bildirdiğine göre intihar bombacısının İmam Camii’nde düzenlediği saldırıda Buti ile birlikte 41 kişi hayatını kaybetti ve 81 kişi yaralandı.

Sünni Alim Ramazan El Buti’nin düzenlenen intihar saldırısında hayatını kaybetmesi dolayısı ile ülkede bir gün yas ilan edildi.

Resmi haber Ajansı SANA’da yayınlanan taziye mesaj’ında, ‘‘Senden ayrılmak gözleri yaşartır ve kalpler dayanmaz ey Şam diyarının şeyhi Buti’’ifadeleri kullanıldı.

Taziye mesajında ayrıca,‘‘ mevi Camisi’nin mimberi ve İslam ümmeti seni özleyecek. Çünkü sen İslam’ın gerçek mesajını taşıdın. İslam’ın özü ve nuru ile dolu sözlerin, karanlık, mutaassıp ve tekfirci düşüncelere karşı en uygun örneklerdi. Seni Bilad-ı Şam’dan doğan iman nurunu söndürebilecekleri düşüncesiyle öldürdüler. Tekfircilerin karanlıklarını sana erdirene, ülkemizi onlardan temizleyene kadar senin düşüncelerinizi takip edeceğiz’’ denildi.

 

Ramazan El Buti Kimdir

 

1929 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde dünyaya gelen Muhammed Said ramazan El-Buti, 1933’de 4 yaşındayken ailesiyle birlikte Suriye’ye göç etti. 1955 yılında Mısır Ezher Üniversitesinden Mezun olan Buti 60’yakın kitap yazdı.

 

Bir çok eseri Türkçe’ye çevrilen İslam Alimi, Fıkh’u s-Siyre kitabıyla İslam Dünyasında meşhur oldu.

 

Son yıllarda Emevi Camii’nde Cuma hutbeleri veren Buti, Suriye’deki olaylar patlak verince Suriye yönetimini destekledi. Bu desteğinden dolayı Buti daha önce Suriye muhalifleri tarafından sert eleştiriler almıştı.

 

Suriye’deki batı destekli isyanın ‘‘ komplo ve fitne’’ olduğunu söyleyen Buti, 1 Haziran 2012’de tarihi Emevi Camii’nde verdiği hutbede ‘‘Suriye’nin tekfirci terörle karşı karşıya kaldığını söylemişti’’.

 

Aynı Hutbe’de “Suriye, Siyonizmin bölgedeki projelerine karşı durdu. Bundan ötürü Katar ve Suudi yöneticilerin paralarıyla Suriye’deki rejim devrilmek isteniyor. Amerika ve İsrail, Katar ve Suudi Arabistan gibi Körfez rejimlerini, koltukları karşılığında satın aldı. Amerika ve İsrail onlardan, Suriye’deki rejimi devirmeyi, İsrail’in bölgede en güçlü olarak kalması için Suriye’yi devletçiklere bölmeyi istedi.

 

Suriye’de gerçekleşen ve sivillerin de yaşamını yitirdiği bombalı saldırılarda yaşamını yitirenler için düzenlenen cenaze merasiminde konuşan Buti “Bu, Burhan Galyun ve efendilerinin Suriye’ye gönderdiği bir hediyedir. Onlar, düşmanın kucağında Suriye’den reform istiyorlar” demişti.

 

"Amerika İran'ın barışçıl nükleer hakkını tanımalı..."

İslam Devrimi Lideri İmam Hamanei Amerika ve müttefiklerinin İran'ın barışçı nükleer hakkını resmiyete tanımaları gerektiğini vurguladı.

MHA'nın haberine göre İslam Devrimi Lideri İmam Hamanei mukaddes meşhed kentinde bulunan ehlibeyt imamlarından 8.si İmam Rıza'nın (as) mutahhar türbesinde yüz binlere hitaben yaptığı konuşmada İran halkının barışçı nükleer enerjiden yararlanmaya dayalı en doğal hakkını elde etmeye çalıştığına işaretle Amerika ve müttefiklerinin de dünyanın diğer bir çok ülkesi gibi İran barışçı nükleer faaliyetlerini resmiyete tanımaları ve bu hakkı itiraf etmeleri gerektiğini söyledi.

Amerika'nın İran nükleer meselesinin 5+1 grubu ile görüşmeler çerçevesinde çözümlenmesinden yana olmadığına değinen İmam Hamanei, nükleer müzakerelerde ortak noktalara ulaşmanın çok kolay olduğunu, her iki tarafın defalarca bu konuya yaklaştığını fakat her seferinde Amerika'nın engeli ile bu çalışmaların başarısız kaldığını belirtti.

İslam Devrimi Lideri İran halkının hiçbir zaman nükleer silah peşinde olmadığına işaretle, Amerika'nın İran ile görüşmenin Amerika'ya özgü bir taktik olarak özellikle İran halkı başta olmak üzere kamuoyunu saptırmayı hedeflediğini vurguladı.İmam Hamenei kendisi tarafından bazı temsilcilerin Amerikalı yetkililer ile görüştüğüne dair Amerika medya çevresi ve bazı yetkililerin iddialarına işaretle, kendisi tarafından şimdiye kadar hiç kimsenin Amerikalılar ile görüşmediğini belirtti.

Amerikalı yetkililerin İran ile direkt görüşme isteklerine değinen İslam inkılabı rehberi söz konusu görüşmelere olumlu yaklaşmadığını, zira tecrübelerin de gösterdiği gibi onların söz konusu görüşmelerden mevcut sorunları çözme hedefini amaçlamadığını, bu görüşmelerle kendi aşırıcı isteklerini İran halkına dayatmak istediklerini ifade etti.

İmam Hamanei İslami İran'ın Amerika ile görüşmeye asla karşı olmadığını, Washington siyasetlerinden de kaygı duymadığını zira Amerika'nın şimdiye kadar İran halkına karşı hiçbir şey yapamadığını ve bundan sonra da yapamayacağını belirtti. İslam inkılabı rehberi Amerikalıların İran ile anlaşmazlıkları görüşme yolu ile çözme konusunda gerçekten sadık ise her şeyden önce İran halkı ile düşmanlıktan vazgeçmesi ve bu alanda hüsnü niyetini ispatlaması gerektiğini belirtti.

İmam Hamanei Siyonist rejimin son zamanlardaki laf oyunlarına işaretle, ' Siyonist rejim bunu biliyor ve eğer bilmiyorsa bilsin ki bir hata yaparsa tel Aviv ve Hayfa'yı yerle bir ederiz'.

Veliyyi Emri Müslimin cumhurbaşkanlığı seçimlerine de işaretle, ülkede halkın seçimlere coşku ile katılmak sureti ile düşman tehditlerini etkisizleştirebileceğini belirtti.

İmam Hamenei İslam cumhuriyetine inananlarla çeşitli görüşlere sahip olanların katılmasına vurgu yaparken, bunun her kesin bir hakkı ve de görevi olduğunun altını çizdi.

İmam Hamanei sözlerinin sonunda halkın bizzat kendisinin dikkatli olması, araştırma yapması ve en Salih kişiyi seçmesi gerektiğini zira nihai sonucu halkın oylarının belirleyeceğini açıkça söyledi.

Perşembe, 21 Mart 2013 13:00

"Suda Boğulan Saman Çöpüne Tutunur"

 Bismillah

Yazının başlığı "el- ğariku yeteşebbisu bil haşiş" Arap atasözünün tercümesidir. Bu söz herşeyden ümidini kesmiş, çaresiz kalmış zavallı insanların düştükleri anafordan kurtulmak için en zayıf, en anlamsız şeylerden bile yardım beklemesi anlamında kullanılır. Türkiye'de mezhepçilik girdabına düçar olmuş çevrelerin şu sıralar içinde bulundukları durumu anlatacak bundan daha iyi bir söz bulamadım.

Bilindiği üzere İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Venezuella'nın vefat etmiş cumhurbaşkanı Hugo Chavez'in cenaze töreni sırasında Chavez'in yakınlarına taziyelerini bildirirken kendisinden kaynaklanmayan bazı sahnelerle karşılaşmıştır. İslami hükümler gereği İranlı devlet adamları kadınlarla tokalaşmazlar ve bunu İran’a gelen bayan misafirlerine karşı uyguladıkları gibi gittikleri ülkelerde de uyulması gereken protokol kuralları olarak ev sahibi ülkeye bildirirler. Bu yüzden diplomatik çevrelerde herhangi bir aksilikle karşılaşmazlar. Ama muhataplarının ve görüştükleri insanların hepsi diplomat olmadığı için bazen istenmeyen sahneler de ortaya çıkmaktadır. Ve nitekim Ahmedinejad'ın Hugo Chavez 'in annesine taziyelerini bildirirken ortaya çıkan durum da bu türdendir. Ahmedinejad, saygı göstermek için ellerini birleştirerek göğsüne çekerken karşı tarafın bunu yanlış anlaması veya duygusal matem ortamından dolayı olsa gerek ki anne Chavez bir an Ahmedinejad'a yaklaşır ve Ahmedinejad geri çekilir ve beklenmedik durum burada sona erer. Ancak İran'daki hassasiyetleri tahrik etmek için bahane peşinde koşan medya bu sahneleri mal bulmuş mağribi misali önemli bir habermiş gibi yayınlarlar. BBC ve VOA televizyon kanalları başta olmak üzere Farsça yayın yapan rejim muhalifi medyanın bunca propagandasına rağmen İran içinde pek kaale alınmaz ve halk arasında beklenen yankıyı bulmaz.

Türkiye ve bazı İslam ülkelerinde ise Ahmedinejad'ın inancı, İslami değerlere olan bağlılığı hususunda herhangi bir açık bulamayan sözde İslami ve gayri İslami çevreler ise bunu dallandırıp budaklandırarak güya İran aleyhinde kullanmak seviyesizliğine kadar işi vardırdılar. Olay bu kadar basit olmasına rağmen sanal alemde yüzlerce fotoshop dalavereleri yayınlanmıştır. Bu fotoshop hilelerinden biri de Chavez'in annesiyle Ahmedinejad'ın el ele tutuşup yüzlerini bir birine yapıştırması sahnesidir. Aslı astarı olmayan bu sahneden rahatsız olan bazı çevreler ise Ahmedinejad'ın eli üzerindeki elin gerçekte Bayan Chavez'in değil de gerçekte bir erkek eli olduğunun farkına varır ve maalesef ayrı bir fotoshop oyununa tevessül ederek alelacele olarak Bayan Chavez'in başı yerine Baradey'in başını koyarak güya Ahmedinejad'ı savunmaya kalkışırlar.

Bu yeni fotoshopu iyi niyetinden olsa gerek ki, Türkiye'de ilk defa olarak GENÇBAKIŞ adlı haber sitesi yayınlar ve RASTHABER'den bir haber editörü arkadaş da bu siteyi kaynak göstererek haberi yayınlar. Kısa süre sonra her iki fotoshop fotoğrafının da aslının olmadığı farkedilince haber kaldırılır.

Ama gel gör ki, İslamcı olarak geçinen, gerçekte ise ilkesizliği ilke zanneden bazı siteler, bu cümleden olarak haksöz sitesi aynı Ahmedinejad örneğinde olduğu gibi bir açığını bulamadıkları rasthaber'i karalamak için fotoshoplu haber bahanesiyle saldırıya geçerler. Halbuki birincisi; kinlerini kusmaya başladıklarından çok öncesinde söz konusu haber yukarıda işaret edilen sebepten dolayı siteden kaldırılmıştı. İkincisi; bu ikinci dereceden fotoshop ve ilgili haber ilk olarak Kuveyt'te ardından da İran'da yayınlanmış, Türkiye'de ise rasthaber dışında bir sitede yayınlanmıştır. Fotoshop'un yapılmasında herhangi bir müdahalesi olmadığı gibi ilk defa yayınlayan da rasthaber değildir.

Konu aslında üzerinde durulmaya ve saldırganlarla polemiğe girmeğe değmeyecek kadar basittir. Ancak mezhepçilik taasubuyla gözleri dönmüş bazı çevreler ne gariptir ki bu konuyu bahane ederek bizi “mezhepçi- provokatör, İran’daki rejimin finansıyla kurulan, kutsal devleti koruma refleksi gösteren siteler” olarak tanıttıkları için bazı açıklamalar yapmayı zaruri gördük:

1- “Mezhepçi- Provokatör”: Mezhepçilik ve kışkırtıcılık iddialarının fikir ve inanç krizi geçirmekte olan bu çevrelerin literatüründe ne anlama geldiği bir yana, rasthaber gibi düşünce çizgisini yayın hayatına başladığı günden beri şeffaf bir şekilde ortaya koymaktan çekinmeyen bir siteyi mezhepçilik ve kışkırtıcılıkla suçlamanın tam da kendisi mezhepçilik, kışkırtıcılık, başka düşüncelere tahammülsüzlük ve bağnazlık kokmaktadır.

 

Müslümanların vahdeti konusuna geçici taktiksel ve hatta stratejik konular olarak değil inancının bir parçası olarak bakan, bu konuda imamları ve önderlerinin çizgisine bağlı olmakla iftihar eden ve bu çizgiden asla taviz vermeyen rasthaber sitesi mi mezhepçilik yapmaktadır yoksa nereye gittiği, hangi yolu/çizgiyi takip ettiği, ne yaptığı belli olmayan şaşkın, pusulasız, ilkesiz bir şekilde sağa sola saldıran, hedefe ulaşmak için İslam düşmanlarıyla - bilerek veya farkında olmaksızın- işbirliği içinde olmaktan utanmayan, her türlü cinayeti onaylayan sizler mi mezhepçilik yapmaktasınız?

Rasthaber ve aynı çizgide olan sitelerin mezhepçilik yapmadığını sizler herkesten daha iyi bilirsiniz, bilirsiniz de buna rağmen böyle iftiralarda bulunursunuz. Çünkü şerr güçlerle ittifak içinde bulunmanızın küçük çapta da olsa ifşa edilmesi sizi çıldırtmakta ve buna karşı dümen suyuna girdiğiniz iktidarın yaptığı gibi mezhepçilik silahına sarıldığınız halde kendiniz gibi düşünmeyenleri mezhepçilikle itham etmektesiniz.

Daha iki ay öncesinde Resulullah’ın(sa) mübarek veladeti münasebetiyle İstanbul’da ülkenin çeşitli şehirleri başta olmak üzere on dört ülkeden Şii ve Sünni akademisyenlerin katılımıyla başarılı bir uluslararası vahdet konferansı düzenleyen, müslümanları Batı hayat tarzına karşı Muhammedi hayat tarzına sarılmaya çağıran, Batı emperyalizminin bölgesel ve dünya çapındaki komplo planlarına dikkat çeken, ayrıca İslami vahdete sözle değil pratikte katkıda bulunmak için her yıl halka yönelik etkinlikler, yarışmalar düzenleyen rasthaber camiası mı mezhepçilik yapmaktadır, yoksa Suriyedeki Esad rejimini düşürmek bahanesiyle mezhepçilik fitnesini ateşleyen, masum insanları katleden teröristleri sırf kendi mezhebinizden oldukları için mücahit diye adlandıran ve büyük çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu Baasçı rejim yerine sırf insanların mezhebi duygularını tahrik etmek için Nusayri/Alevi rejiminin zulmü diye diye İslam düşmanlarıyla işbirliğine meşruiyyet kazandıran sizler mi mezhepçilik yapmaktasınız?

 

2- “ İran’daki rejimin finansıyla kurulan siteler” : Bu iddiayı ortaya atan haksöz sitesinin elinde bunu ispatlayacak belgeleri varsa yayınlasınlar ve gösterecekleri belgeyi rasthaber’de yayınlamaya da söz veriyoruz. Biz rasthaber sitesi olarak İslami İran’ın bölgesel ve uluslararası meselelere yaklaşımını İslam ve müslümanların maslahatına daha uygun gördüğümüzü ve benimsediğimizi gizlemiyoruz. Ancak iki-üç öğrencinin bile bir araya gelerek cep harçlıklarıyla bir site kurdukları bir dönemde site çalışmaları için başka ülkelerden finans desteği alacak kadar muhtaç olmadığımız gibi bundan dolayı rasthaber’e karşı böyle bir iddiada bulunan bu sitenin hangi ülke ve iktidarlardan beslendiği üzerinde durmak niyetinde de değiliz. Ama Merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler misali bahse konu site rasthaber’i İran’ın çizgisine yakınlığından dolayı İran rejiminin finansıyla kurulmuş site olarak itham ederken kendi mahiyetini ortaya koymaktadır. Bir ülkenin veya iktidarın çizgisine yakın görüşler ortaya koymak onlardan finans desteği alıyor olarak görülecekse haksöz ve benzeri siteleri emperyalist- siyonist güçlerin finansıyla kurulan siteler olarak tanımlamak gerekir. Çünkü Suriye örneğinde olduğu gibi bölgesel ve uluslararası meselelerde izledikleri çizgi tam da emperyalist/siyonist çevrelerin siyasetiyle örtüşmektedir. Sürdürdükleri propagandaların da aynı çizgide olduklarından şüphemiz olmasa da biz, bu sitelerin ABD ve İsrail’den finans desteği aldıklarını- kesin bilgiye sahip olmadığımız için-iddia etmiyoruz.

 

Haksöz sitesinin, kadrosunda bulundurduğu bazı yazarların yıllarca devrimci İslamcılık adına daha birkaç yıl öncesine kadar İran’ı su yoluna çevirdikleri herkesçe bilinmesine ve emperyalist/siyonist güçlere karşı tek başına direnen İran’ın rasthaber ve benzeri sitelere, yayın organlarına ihtiyaç duymadığını bilmelerine rağmen böyle bir iddiada bulunması bu kadronun düştüğü acı durumu gözler önüne sermesi açısından da oldukça düşündürücüdür.

 

3- “kutsal devleti koruma refleksi gösteren siteler” : Haksöz sitesi ve yazarlarının doğrudan veya dolaylı olarak sık sık dile getirdikleri hususlardan biri de İslam İnkılabı ve liderinin çizgisinde olan, İmam Hamanei’yi takip edilmesi gereken şer’i bir lider olarak gören müslümanlara karşı gösterdikleri tahammülsüzlüktür.

Bu yeni bir durum olmayıp İslam’ın ilk asrından beri müslümanlar arasında devam edegelen bir küstahlık ve başıboşluktur. Peygamberin Allah’tan vahiy aldığını, vahyi almada, insanlara iletmede ve uygulamada masum, hatadan beri olduğunu bildikleri halde sahabeden bazılarının hala kendi görüşlerinde direndiklerine en belirgin örnek Hudeybiye sözleşmesi esnasında ortaya çıkan tartışmalar olup başka örnekleri de tarih kitaplarında kaydedilmiştir. Ve yine meşru halifenin aldığı karara karşı çıkma, görüşünü reddetme ve hatta biyat ettikleri halifeye isyan edip müslümanlar arasında savaşlara sebebiyet verme aynı hastalığın tezahüründen başka bir şey değildir.

İmam Hamanei masum olmadığı gibi herkesin ona biyat etmesi gerektiğini iddia eden de yoktur. Ama müslümanlardan bir kısmı O’nu meşru önder olarak görmekte, İslam’ın ve müslümanların maslahatını gözetecek yeterli derecede ilim, takva, basiret, cesaret ve siyasi derinliğe sahip olduğuna inanmaktalar. Bunun için şahsen tespit etmekte zorlandıkları toplumsal, siyasal ve özellikle de içinden çıkamadıkları karmaşık uluslararası meselelerde O’nun görüşünü kendi görüşlerine tercih etmekteler. Bu ise kendilerini allame zanneden bazı çevreleri, bu cümleden olarak haksöz sitesi kadrosunu rahatsız etmektedir. İlkesel davranan müslümanların bu tavrına tahammül edemeyenler, bu İslami ilkeye doğrudan saldırmak yerine fırsatını buldukça İmam Hamanei’ye saldırmayı tercih etmekteler. Sadece bir araç olan devlet mekanizmasının kutsal olmadığını her kes bilir, kutsal olan devlete meşruiyyet kazandıran velayet makamı veya veliy-yi emr’dir.

Suriye meselesi karşısında müslümanların bir kısmının İmam Hamanei’nin görüşünü benimsemeleri bu çevrelerin öncüleri tarafından en iyimser tabirle körü körüne itaat olarak tanımlanmaktadır. Daha ileri gidenler ise bu tavrı Fars milliyetçiliği, Şii yayılmacılığı, İran’ın ulusal stratejik önceliklerini savunma vb. ifadelerle dile getirmekteler. Müslümanlardan bir kısmının İmam Hamanei’nin görüş ve tespiti doğrultusunda hareket etmesine tahammül edemeyenler sırf inat ve haset yüzünden ABD ve NATO siyasetlerinin uygulayıcısı laik, diktatör, ve çağ dışı bölgesel iktidarlarla işbirliği yapmaktan, onlara yardımcı olmaktan çekinmez ve akıllarınca İslami vazifelerini yerine getirirler.

Ve işte bu çevrelerin rasthaber ve aynı çizgideki yayınlara saldırmaları velayet-i fakih makamına duydukları kin ve hasetlerinin dışa vurmasıdır. Çünkü rasthaber kadrosu velayet-i fakih sisteminin doğruluğuna, hakkaniyetine ve Batı emperyalizminin son kozu liberal demokrasiye karşı halihazırda en işlevsel sistem olduğuna inanmakta ve bunu var gücüyle tanıtmaya çaba sarfetmektedir.

 

Ratshaber sitesine yönelik iftira ve ithamlar konusunda yazılacak daha çok şey var, ama...

Y. ZİYA T.YILMAZ - 18/03/2013

 

 

İran ve 5+1 grubu uzman heyetlerinin İstanbul'da gerçekleştirdikleri üç tur müzakere sona erdi.

İran ve 5+1 grubu uzman heyetleri Pazartesi günü İstanbul'da bir araya geldi. İki taraf üç tur müzakere çerçevesinde İran'ın öneri paketinin çeşitli boyutlarını inceledi.

Müzakerelerde İran'ın Moskova'da sunduğu öneri paketi ve yine 5+1'in Almatı'da sunduğu düzeltilmiş önerileri tartışıldı.

İstanbul zirvesinin sonuçları 6 Nisan'da Almatı-2 zirvesinde ele alınacak.

Tahran'da Arabistan Büyükelçiliği'nde görevli bir diplomat sarhoş halde aracını kullanarak İranlı bir vatandaşın ölümüne sebep oldu

Dışişişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mihmanperest olayla ilgili yaptığı açıklamada, İranlı bir vatandaşın ölümü ile sonuçlanan trafik kazasında sarhoş Suud diplomat suçlu bulunduğunu belirtti.

Geçen gün Tahran'da sarhoş haldeyken aracını kullanan ve yine aracında çok miktarda alkollü meşrubat bulunan sarhoş Suud diplomat, aracı ile İranlı bir vatandaşın aracına çarptı ve ölümüne sebep oldu.

Sözcü, Dışişleri Bakanlığı olaydan hemen sonra harekete geçtiğini ve gerekli diplomatik ve yargı girişimlerinde bulunduğunu belirtti.

Sözcü ayrıca Suud elçiliğine en sert itirazlarını bildirdiklerini ifade etti.

İslam Devrimi Lideri Imam Seyyid Ali Hamenei, hicri şemsi yeni yıl "1392 yılı" için yayınladığı yeni yıl mesajında geçen yılın kısa bir değerlendirmesini yaptı.

İrib'in haberine göre İslam Devrimi Lideri İmam Hamenei, yeni hicri şemsi yılını İran milleti için 'Siyasi Hamaset ve İktisadi Hamaset' yılı olarak adlandırdı.

Hicri şemsi 1392 yılının başlaması dolaysıyla bir mesaj yayınlayan İslam inkılâbı rehberi İmam Hamenei, geçen yılda İran'ın özellikle küresel istikbarla iktisadi ve siyasi mücadelede ileriye dönük hareketine temas ederek, 1392 yılının ufkunu umut dolu ve İran milletinin çeşitli siyasi ve iktisadi arenalarda ilerleme, hareketlilik, ustalık ve cihadi varlık yılı olarak değerlendirdi. İmam Hamenei bu yaklaşımla 1392 yılını 'Siyasi Hamaset ve İktisadi Hamaset' yılı olarak adlandırdığını vurguladı.

İslam Devrimi Lideri İmam Hamenei yüce Allah'ın inayeti ile bu yeni yılda, iktisadi hamaset ve siyasi hamasetin, İran milleti ve yetkililerinin eliyle gerçekleşmesini temenni ettiğini ifade etti.

1391 yılı boyunca küresel istikbarla mücadelemizde açık ve aşikâr olan durumun, düşmanların İran milletine ve İslam cumhuriyetine yönelik baskıları olduğunu belirten İmam Hamenei, tabi olayın görünen şekli, düşmanın baskısı olduğunu, ancak olayın gerçeği İran milletinin ustalığı ve çeşitli arenalarda elde ettiği zaferlerden ibaret olduğunu vurguladı.

İslam Devrimi Lideri mesajının devamında İran düşmanlarının, bu milleti yaptırımlarla felç etmek istediklerini, ancak bunu başaramadıklarını ve İran milletinin çeşitli arenalarda yüce Allah’ın inayeti sayesinde büyük başarılara imza attığını kaydetti.

İmam Hamenei, düşmanların İran milletini inzivaya itme çabalarında, İran'ın mantıklı ve uluslararası bazda siyasetlerini kısıtlayamadığı gibi, hatta uluslararası bağlamda Bağlantısızlar Hareketi gibi bazı zirvelerin dünyanın bir çok liderinin katılımı ile Tahran'da gerçekleştiğini ve düşman isteklerinin tam tersi olduğunu ve İran İslam cumhuriyetinin inzivada olmadığını, bilakis tüm dünya İslam cumhuriyetine ve İslami İran ve bu aziz millete saygı gözü ile baktığını ortaya koyduğunu vurguladı.

İslam Devrimi Lideri İmam Hamenei, Allah'ın lütuf ve Müslüman İran milletinin çabası ile 1392 yılının umut dolu bir yıl olarak göründüğünü, bu yılın İran milletinin kalkınma, hareketlilik ve ustalık yılı olacağını, tabi bunun düşmanlıkların azalacağı anlamında olmadığını, bunun anlamı İran milletinin hazırlık seviyesi ve varlığının daha etkili olacağından ibaret olduğunu ve bu milletin geleceğinin yapıcılığı yine bu milletin eliyle ve kendi çabası ile inşallah daha iyi olacağını kaydetti.

Mesajında 1392 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen İslam inkılâbı rehberi İmam Hamenei, inşallah İran milletinin bu arenada varlığını sergileyerek, ülkeleri ve kendileri için daha iyi bir gelecek belirleyeceğini ifade etti.

İran İslam Cumhuriyeti Güvenlik Güçleri Sınır Güvenliği Komutanı, ülkenin iki doğu eyaletin sınır güvenliği İHA’larla sağlanacağını bildirdi.

Ülke sınırlarında kullanılan İHA’ları Mehr Haber Ajansı’na değerlendiren General Hüseyin Zülfikari, bu projenin İran’ın iki doğu sınır eyaleti olan Güney Horasan ve Sistan Belucistan eyaletlerinde başladığını, İHA’ların bu işleyişi her gün test edildiğini söyledi.

İHA’ların işleyişi nihaleştiği zaman sınır güvenliğinin sağlanmasının bir parçası olacağını ifade eden İran İslam Cumhuriyeti Güvenlik Güçleri Sınır Güvenliği Komutanı, illegal olarak sınırı geçmek isteyenleri uyarıda bulundu.