کارگر

کارگر

Cumartesi, 06 Aralık 2014 00:00

Hizbullah füzeleri İsrail’i yok edebilir

Kudüs Ordusu İkinci Komutanı General İsmail Kaani, bugün İsrail dünyanın en güvensiz noktası olduğunu, Hizbullah füzeleri İsrail’i yok edebilecek güçte olduğunu vurguladı.

 
Bir törende konuşan General Kaani, bugün Hizbullah’ın korsan İsrail’e doğru fırlattığı füzelerin menzili bu rejimin en uzak noktasına kadar ulaşabildiğni belirtti.

 General Kaani, Hizbullah füzeleri Gazze’ye de ulaştığını ve Gazze’den de İsrail’e doğru fırlatılabildiğini kaydetti.

Amerika İran’ı dize getirmeye çalıştığını belirten General Kaani, oysa İran milleti izzetle yaşadığını ve Amerika karşısında güçsüz olmadığı gibi asıl Amerika ve istikbarı İran karşısında zillete düşürdüğünü vurguladı.

General Kaani ayrıca, İsrail’in güvenliğini tehdit eden füzelerin Filistin topraklarında imal edildiğini ifade etti.

 

Amerikan dışişleri bakanı John Kerry, İran’ın Irak ve Suriye’de IŞİD aleyhinde her türlü askeri saldırısını olumlu olarak değerlendireceklerini söyledi.
 
Fransa haber ajansına göre, Kerry’in bu açıklaması, Amerikan savunma bakanlığının İran’ın Irak’ta IŞİD’e yönelik askeri saldırı düzenlediğini bildirmesinin ardından geldi. Kerry açıklamasında, İran’ın Irak’ta IŞİD aleyhinde saldırılarının etkili olması halinde kendilerinin bu saldırıları olumlu değerlendireceklerini söyledi.

Bu arada Amerika’nın Sesi radyosunun verdiği habere göre, Amerika Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tuğamiral John Kirby, İran’ın Irak’ta hava saldırıları düzenlediğine dair bilgi edindiklerini açıkladı. İran’a ait güçlerin Irak’ta kara saldırıları da düzenlediğini bildiren Kirby, Amerika’nın İran’la işbirliği yapmadığını, hava sahasında karışıklık yaşanmamasını sağlama sorumluluğununsa Irak’a düştüğünü belirtti.

Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry de IŞİD’e karşı yürütülen hava operasyonları sayesinde militanların toplanma, seyahat etme ve saldırı düzenlemelerinin artık çok daha zor hale geldiğini belirtti.

Bakan Kerry, bu açıklamayı, Brüksel’de toplanan 60 koalisyon üyesi ülkenin dışişleri bakanlarının IŞİD’le mücadele çabalarını ele aldığı toplantıda yaptı.

Kerry, toplantıyı NATO Dışişleri Bakanları zirvesi için gittiği Brüksel’de düzenledi. Amerikalı bakan, 60 koalisyon üyesinin katıldığı görüşmenin NATO toplantısı ile ilintili olmadığını belirtti.
 

Cumartesi, 06 Aralık 2014 00:00

İran’dan gözdağı

“İran’ın füze gücü batı gözetimi altında olmadı, olmayacak”
 
İran Ulusal Yüksek Güvenlik Kurulu Sekreteri Admiral Ali Şemhani İran’ın füze teknolojisinin yabancılar tarafından gözetlenmesine müsaade etmeyeceklerini bildirdi.

Admiral Ali Şemhani İran Hava Savunma teknolojilerinin tanıtımında, Resulu Azam karargâhında yaptığı bir konuşmada, “İran’ın hava kuvvetleri hiç bir tehditten etkilenmeyecek seviyede yükseldi” ifadeleri ile İran’ın füze gücünün büyüklüğüne değindi.

İran Hava Kuvvetlerinin sahip olduğu gücün batı güçleri tarafından gözetlenmeyeceği gibi denetlenemeyeceğini de belirten Şemhani, “İran’ın füze gücü, İran’a yapılacak her türlü tehdidi geri püskürtür. İran’ın füzeleri taklit yolu ile yapılmadı. İran’ın füzeleri, yapılacak bütün tehditleri kaldırabilecek seviyede geliştirildi” dedi.

Filistin İslamî Cihat Hareketi Temsilcisi Nasır Ebu Şerif, Gazze’nin İran’dan başka yardımcısı olmadığını vurguladı
 
 
Filistin İslami Cihat Hareketi Tahran Temsilcisi Nasır Ebu Şerif, Batı Şeria’da güçlü bir intifadanın başlamasının yolunun Fetih Hareketi’nin arenaya inmesinden geçtiğini aksi takdirde  Batı Şeria’da güçlü bir intifadanın başlayamayacağını belirtti.

Ebu Şerif, İmam Hamanei’nin Batı Şeria’nın silahlandırılmasıyla ilgili çağrısına ‘Lebbeyk’ dediklerini, İmam Hamanei’nin sözlerine inançlarının ve teslimiyetlerinin tam olduğunu ve Batı Şeria ile ilgili beyanatının pratikte gerçekleşmesini umduklarını ifade etti.

Gazze Şeridi yalnız olduğunu belirten Ebu Şerif, Gazze’ye İran’dan başka hiç bir ülke yardım etmediğini, Mısır, Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi İslam ülkelerinin Gazze’ye yardımcı olmadıkları gibi, bazen Gazze kuşatmasında siyonistlere destek olduklarını söyledi.

Cumartesi, 06 Aralık 2014 00:00

Kerbela 17 milyon ziyaretçiyi ağırlayacak

Kerbela şehri Turizm Komitesi başkanı bu yılkı Erbain merasimi için 17 milyona yakın ziyaretçinin bu şehre gelmesini beklediklerini belirtti.


kerbela şehri Turizm Komitesi başkanı Casim el-Maliki bu yılkı Erbain merasimi için 17 milyona yakın ziyaretçinin Kerbela’ya gelmesini öngördüklerini ve hazırlıklarını ona göre yaptıklarını söyledi.

Iraklı yetkili bu ziyaretçilerin 15 milyonunun Irak’ın değişik bölgelerinden ve 2 milyon kişinin ise diğer ülkelerden geleceklerini düşündüklerini ekledi ve bu ziyaretçilerin konaklayacakları ile ilgili birçok okul ve kamu binasının yanı sıra çadırların da hazırlandığını söyledi.

Hz. Hüseynın şehadetinin 40.günü Erbain söylenir ve Ehlineyti sevenler o gün kerbelada olmak için dünyanın dört küşesinden bu şehire akın ediyor ve en az 80 kilomtre yayan giderler .

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, İran’ın ölüm kalım anında Irak’a yardım ettiğini belirterek bu ülkeyle ilişkilerin bozulmasına rıza göstermeyeceğini söyledi.


Lübnan’ın el-Meyadin televizyonuna demeç veren Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, Suudi Arabistan’la ilişkilerin iyileştirilmesinden başka bir seçenek olmadığını; ancak Körfez ülkelerinin hala IŞİD tehlikesini kavrayamadığını ifade etti.

Başbakan Haydar el-İbadi, bazı çevrelerin İran’la ilişkilerin bozulmasını istediğini; ancak kendisinin buna rıza göstermeyeceğini belirterek “Biz şu an Irak’ta bir ölüm kalım savaşı ile karşı karşıyayız. İran bu savaşta bizim yanımızda yer aldı” dedi.

ABD Başkanı Barack Omaba’nın kendisiyle yaptığı görüşmede Bağdat’ın tehditle karşı karşı karşıya olduğunu; ancak ABD’nin Irak’ı ve güvenlik güçlerini desteklemekte tereddütlü olduğunu söylediğini nakletti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak İran, bize ve Kürtlere yardım etmekte hiçbir tereddüt göstermedi, İranlılar, Irak’a yönelik bir tehdidi kendilerine yönelik olarak gördüler; çünkü iki ülke de ortak çıkarlara sahip.”

Suriye sorununa da değinen İbadi, Suriye sorununun siyasi yollarla çözülmesi gerektiğini vurguladı ve “Suriye’de çatışmaların durması için yardıma hazırız. Suriye’de kanın dökülmeye devam etmesi, bu ülkede her şeyi yok ediyor ve biz bundan son derece rahatsızız” diye konuştu.

Irak’la Suudi Arabistan ilişkilerinin iyileşmesinin de bir zaruret olduğunu belirten Haydar el-İbadi, “Suudi Arabistan’la ilişkilerin iyileştirilmesinden başka seçenek yok; ancak Körfez ülkelerindeki bazı liderler hala IŞİD’in bölge ülkelerine yönelik tehlikesinin farkında değil” dedi.

İbadi, Suudi yetkililerle şimdiye kadar bu konuda görüşmelerinin olup olmadığı yönündeki bir soruya da sözlü olarak temaslarının olduğunu ancak pratik ve gerçekçi düzeyde işlerin yavaş ilerlediğini söyledi ve bu durumun iki ülkenin de yararına olmadığını ifade etti.

Salı, 02 Aralık 2014 00:00

Hac Kasım Nemesis

ABD basınının 2012’de ‘dünyanın en tehlikeli adamı’ gördüğü Hac Kasım’ı 2014’te ‘Nemesis’ ilan etmesi, sahadaki iki yıllık değişimle doğrudan ilgili.
 
Irak’ta IŞİD işgalinden kurtarılan yer sayısındaki artışla İran Devrim Muhafızları Kudüs Ordusu Komutanı General Kasım Süleymani’nin gündeme geliş sıklığı arasında doğru bir orantı gözlemleniyor.

Newsweek dergisinin geçen hafta kapak konusu yaptığı General Kasım Süleymani’ye dair “Nemesis”[1] nitelemesi, General Süleymani ile ilgili gündemin sadece niceliğinde değil, niteliğinde de ciddi bir değişim olduğuna işaret ediyor.

Kelime anlamı itibariyle şans ve ikbal dağıtan demek olan Nemesis, Yunan mitolojisinde kibirlileri ve küstahları cezalandıran acımazız intikam tanrıçası olarak tanınıyor.

Ancak ‘nemesis’ kelimesi modern İngilizcede ‘ezeli düşman’, ‘can düşmanı’ gibi anlamlarda kullanılıyor.  

Mitolojideki anlam düşünüldüğünde Newsweek’in dosyasında Musul’u ele geçirdikten sonra hilafet ilan ederek tüm bölgeyi ateşe verme tehdidinde bulunan IŞİD, ‘kibirliliğin ve küstahlığın’ sembolü olarak gösteriliyor.

Erbil ve Bağdat’ın IŞİD saldırılarından korunmasındaki; Emirli, Curf es-Sahar, Beyci, Celula ve Sadiye’nin IŞİD işgalinden kurtarılmasındaki rolü sebebiyle de General Kasım Süleymani, ‘Nemesis’ olarak niteleniyor.

İran’da ve Lübnan, Suriye Irak ve Kürdistan Bölgesi’ndeki dostları arasında ‘Hac Kasım’ diye tanınan General Süleymani, iki yıl önce ABD basınında “Dünyanın en tehlikeli 15 adamı”[2] arasında yer alıyordu.

Aslında Hac Kasım’ın ‘kibirli ve küstah’la savaşında bir değişiklik olmamasına rağmen iki yıl içerisinde ‘dünyanın en tehlikeli adamı’ olmaktan çıkarılıp ‘Nemesis’e dönüştürülmesi ‘kibirli ve küstahın’ değişmesinden kaynaklanıyor.

1979’daki İslam Devrimi’nden beri İran’da ‘uluslar arası emperyalizm’, ‘istikbar-ı cehani’ kavramıyla ifade ediliyor.

Kur’an’a ait bir terim olan ‘istikbar’ın, ‘kibir’ kelimesinin türevi olarak emperyalizmin doğasını ifade ettiği vurgulanıyor ve ABD ile iki eşit ülke olarak ilişki kurulamaması da onun ‘istikbari’ doğası ile açıklanıyor.

İran-ABD çatışması ve Hac Kasım

Amerika ile İran arasındaki çatışmanın sadece siyasi veya ekonomik alanla sınırlı olmaması ve çatışmanın her iki tarafın bölgesel stratejik derinliklerinde askeri boyutta sürmesi, ABD tarafında CIA ve Pentagon’un, İran tarafında ise Kudüs Ordusu’nun rolünü arttırıyor.

Lübnan, Suriye, Irak, Afganistan ve bugünlerde ise Yemen, çatışmakta olan İran ile Amerika’nın bölgedeki ortak stratejik derinliği olarak öne çıkıyor.

ABD’nin 11 Eylül gerekçesiyle ‘istikbar’ kavramına tam denk düşecek şekilde 2003’te BM Güvenlik Konseyi’ni de çiğneyerek Irak’ı işgal etmesi ve Büyük Ortadoğu Projesi ile tüm bölgeyi yeniden düzenlemeye kalkması iki taraf arasında halen sürmekte olan Soğuk Savaşın sebebi oldu.

General Kasım Süleymani, ABD’nin önce Afganistan ardından da Irak büyükelçiliğini yapan Zalmay Halilzad tarafından tanınan bir isimdi. Ancak iki tarafın ilk sıcak tanışması, 11 Ocak 2007’de oldu.

ABD’nin Irak’taki Özel Operasyonlar Komutanı General Stanley McChrystal, İran’dan Erbil’e gelen bir araçta Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi ile Kasım Süleymani’nin de bulunduğu istihbaratını aldı.

ABD askerlerinin baskın yaptığı Erbil’deki İran Konsolosluğunda General Caferi ve Süleymani yoktu; ancak bu durum Amerikan askerlerini istihbarat raporunda bahsi geçen araçtaki beş İranlı diplomatı esir almaktan alı koymadı.

Çünkü General McChrystal, 5 diplomatın Kudüs Ordusu personeli olduğunu belirterek tutuklanmalarını emretmişti.

Bu olaydan kısa bir süre sonra ‘Asaibu’l Ehl-i Hak’ adlı 9 veya 11 kişilik bir milis grubunun Kerbela’daki ABD askeri komuta karargahına saldırdığı ve 5 Amerikan askerini esir aldığı, yapılan takip operasyonunda milislerin kaçtığı; ancak 5 Amerikan askerinin öldüğü açıklandı.

Bu operasyon, ABD’nin 5 diplomatı esir almasına Hac Kasım’ın verdiği cevap olarak yorumlandı.

ABD, Erbil’de Kudüs Ordusu komutanı avlamaya çalışmıştı; ama İran’ın Bağdat Büyükelçiliğini yapan Hasan Kazımi Kummi ve Hasan Danayifer, Kudüs Ordusu personeliydi ve Irak’taki siyasi süreçlerin ABD’nin aleyhine şekillenmesinde bu iki isim etkili olmuştu.

 

Lübnan ve Suriye’de savaş

ABD ve Hac Kasım’ın Irak’ta başlayan Soğuk Savaşı, 2004’ten itibaren Lübnan’da, 20011’den sonra da Suriye’de devam etti.

ABD, Irak işgaline karşı çıkan Fransa ile birlikte 2004’te Suriye ordusunun Lübnan’dan çıkarılmasını ve Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını öngören 1559 saylı BM kararını çıkardı.

2005’te eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin öldürülmesinden sorumlu tutulan Suriye, Lübnan’dan çekilmeye zorlandı böylece Hizbullah’ın yalnızlaştırılması hedeflendi.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 2006’daki Lübnan savaşını ‘Yeni Ortadoğu’nun inşası’ olarak niteledi.

2006 savaşı ile Hizbullah’ın askeri altyapısının çökertilmesi, İsrail’in Lübnan’da Litani nehrine kadar bir tampon bölge kurması ve Hizbullah’ın silahsızlandırılması hedeflenmişti. Savaşı Hizbullah’ın kazanması, Rice’ın sözünü ettiği ‘Yeni Ortadoğu’nun kurulamasını engelledi.

Benzer bir hedef, 2008 sonunda Gazze için öngörüldü; ancak 22 günlük ağır bombardımana rağmen Gazze’de de Filistin direnişinin askeri altyapısı çökertilemedi.

Irak’taki siyasi süreçlerin ABD’nin aleyhine şekillenmesinden ve Lübnan ile Filistin direnişlerinin çökertilememesinden Suriye yönetimi ile birlikte ‘Direniş Ekseni’ni’ güçlendiren Kudüs Ordusu Komutanı General Kasım Süleymani sorumlu tutuldu.

 

Arap Baharı ve Yeni Ortadoğu

Irak işgalinden sonra söz konusu edilen Büyük Ortadoğu Projesi Irak’ta, Lübnan’da Filistin’de başarısız oldu, öngörülen ‘Yeni Ortadoğu’ en azından bu üç bölgede Direniş Ekseni’nin lehine şekillenmeye başladı. Bu cümleden;

1- ABD, Irak’ta İyad Allavi başbakanlığında ‘uzun vadeli stratejik işbirliği anlaşması’ imzalatabileceği bir siyasi yapı kuramadı; 11 Aralık 2011’de tek bir askeri üs bile elde edemeden Irak’tan çekildi.

2- 2005’te yalnızlaştırılmaya çalışılan ve Lübnan’dan çıkarılan Suriye, Lübnan ve Filistin’de Suudilerin bile ‘Sin-Sin formülü’ çerçevesinde işbirliği kurmaya çalıştığı vazgeçilmez bir aktör haline geldi.     

3- Filistin’de müzakere tezini savunan el-Fetih zayıfladı, direniş tezini savunan Hamas iktidar oldu.

4- 2005’e kadar kabineye girmeyi önemsemeyen Hizbullah, Lübnan’da hükümetin de cumhurbaşkanının da seçilmesinde en belirleyici siyasi grup haline geldi.

5- Resmi sınırı olmayan İsrail, Direniş’in oluşturduğu caydırıcılık dengesiyle fiilen sınırlanmış oldu.

Ancak 2011 yılının mart ayından itibaren Suriye’yi de içine alan ‘Arap Baharı’, uluslar arası ve bölgesel aktörlerin müdahaleleri sebebiyle Büyük Ortadoğu Projesi’yle öngörülen sonuçlar yaratmaya başladı.

Direniş Ekseni’nin ‘istikbar’a ve bölgedeki uzantısı İsrail’e doğrultulmasını istediği namlular, tekfirciler aracılığı ile içeriye yöneldi.

Direniş’i Suriye, Irak ve Lübnan’da savunma pozisyonuna sürükleyen bu yeni konjonktür çerçevesinde 2012 yılı temmuzunda Suriye yönetimini birkaç haftada devirmeyi hedefleyen birvekalet savaşı başlatıldı.

Ancak bu savaştaki başarısızlık sebebiyle 2013 eylülünden itibaren Suriye’de kontrolden çıkan‘vekiller’, 2014 haziranından itibaren Irak’ta ‘asıllar’ için bile tehdit haline geldi.

Newsweek’e konuşan Irak’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Muvaffak Rubaie, şunları söylüyor: “Musul düştükten üç gün sonra Irak’ın yardımına koşan kimdi? Amerikalılar değildi. Onlar üç ay sonra bir vatandaşlarının başı kesildikten sonra hava saldırısı yaptılar. Bağdat ve Erbil’in düşmesini İran önledi.”

Newsweek’in haberinde ayrıca İran’ın daha ilk haftalarda Irak’a 88 Rus Sokhoi uçağı ile Irak silahlı güçlerini eğitmek için en seçkin savaşçılarını gönderdiği ifade ediliyor.

Muvaffak Rubaie’nin verdiği bilgiler, Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye teşekkür mektubuyla[3] ve KYB’nin Celula ve Sadiye’nin kurtarılmasındaki rolü sebebiyle İran’a teşekkür etmesiyle[4] de doğrulanıyor.

ABD basınının 2012’de ‘dünyanın en tehlikeli adamı’ gördüğü Hac Kasım’ı 2014’te Yunan mitolojisindeki anlamıyla ‘Nemesis’ ilan etmesi, sahadaki iki yıllık değişimle doğrudan ilgili. Bununla birlikte sahadaki iki yıllık değişime rağmen Hac Kasım’ın ‘can düşmanı’ (nemesis) olarak görülmeye devam edilmesi de kendi içinde son derece tutarlı.

Başta General Süleymani olmak üzere İranlı yetkililer ise ABD liderliğindeki uluslar arası koalisyonun IŞİD’le mücadelesini ciddi görmüyorlar. Irak ve Suriye’de istikrar ve güvenlik yaratacak siyasi sonucun ancak askeri sahada üretilebileceğini düşünüyorlar.

İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, Irak’ta Emirli, Curf es-Sahar, Beyci, Celula ve Sadiye’nin birkaç gün içerisinde IŞİD’den temizlendiğini; ancak koalisyon uçaklarının bir aydır bombaladığı Kobani’nin hala IŞİD kuşatması altında olduğuna dikkat çekerek ABD’yi samimiyetsizlikle suçluyor.

Suriye’de IŞİD’i tehdit olarak görmeyen ABD’nin, bu örgütü Suudi Arabistan, Ürdün ve Kürdistan Bölgesi’ne tehdit olmayacak şekilde yaşatmak niyetinde olduğu tezini doğrulayacak çok sayıda kanıt sunulabilir.

Bu yüzden Hac Kasım’ın Irak’taki temizlik çalışmaları ile Suriye ordusunun Halep’e yoğunlaşmasının eş zamanlı gelişmesi tesadüf bile olsa anlamlı gözüküyor.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Newsweek. 27 Kasım 2014. Nemesis: The Shadowy Iranian Training Shia Militias in Iraqhttp://www.newsweek.com/2014/12/05/nemesis-shadowy-iranian-training-shia-militias-iraq-287610.html
[2] Wired. 19 Aralık 2012. The 15 Most Dangerous People in the Worldhttp://www.wired.com/2012/12/most-dangerous-people/#slideid-192001
[3] YDH. 11 Ağustos 2014. Barzani’den Ruhani’ye mektup. http://www.ydh.com.tr/HD13109_barzaniden-ruhaniye-mektup.html
[4] YDH. 27 Kasım 2014. Kürdistan’dan İran’a Celula ve Sadiye için teşekkür.

İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı General Hüseyin Selami, Batı Şeria’nın yakın bir zamanda Siyonist düşman için cehenneme dönüşeceğini vurguladı.
 
General Selami İran televizyonuna dün yaptığı açıklamada “Amerika, Siyonist rejimin güvenliğini sağlamaya kadir değildir. Çünkü Batı Şeria Hizbullah’ın, Hamas’ın ve İslami Cihad’ın ateşini karşılıyor” dedi.

Batı Şeria’nın silahlandırılması hususunda General Selami “Batı Şeria’daki Filistinliler davalarından vazgeçmedi. Batı Şeria’nın Siyonist rejim için cehennem olacağı günler çok yakındır” dedi.

Bölgedeki olaylara da değinen Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı “Irak, Suriye ve Lübnan’daki Müslümanların katliamlara maruz kalmasına izin vermemiz mümkün değil. Aynı şekilde bölgedeki olayların Siyonist düşmanın istediği gibi ilerlemesine de izin vermeyiz” dedi.

Bir Amerikan dergisinde General Kasım Süleymani’nin fotoğrafının yayımlanması hakkında Selami “General Süleymani düşünür, cesur, etkili ve uygulayıcı bir komutandır. General Süleymani’de Stratejik askeri komutanda olması gereken her şey var. O düşmanlarımızın planlarını çok iyi bir şekilde idrak ediyor.  Amerikalıların onun bu özelliklerini yansıtması mümkün değil” dedi.

İran ve Batı arasındaki müzakerelerin uzatılmasına da değinen General Selami “ Amerikalılar bizim diplomasi atmosferimizde hareket etmek istiyor. Çünkü onlar İran İslam Cumhuriyeti’ni kızdırdıklarında çıkarlarını koruyamayacaklarını çok iyi biliyor. Öte yandan İran’ın ilkelerini kabul etmek istemiyorlar. Ancak onlar sonunda İran’ın gücüyle bu ilkeleri kabul edecekler” dedi.

 

Hamdan “Bizi İran ve Hizbullah’la ilişkilerimizin iyi olması dolayısıyla eleştirenlere düşen yalnızca susmaktır.”
 
Hamas Dış İlişkiler Sorumlusu Usame Hamdan “Filistin davasına destek vermek isteyen taraflara bir takım şartlar sunulmasına gerek yoktur. Bu davaya verilecek her türlü desteğin hoşnutlukla karşılanması ve diğer destekçi tarafların da bu destekten rahatsız olmamaları gerekmektedir” dedi. 

Perşembe günü Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta “Gazze Saldırısından Sonra Filistin Direnişinin Geleceği” Konferansı’na katılan Hamdan “Biz ulusal bir davaya sahibiz ve herkesten destek görmek istiyoruz” ifadesini kullandı. 

Usame Hamdan Hamas’ın son süreçte İran ve Hizbullah’ı karşısına aldığı iddialarını yalanladı.

Filistin davasına tarafsız bir şekilde destek vermek isteyenlerin desteğine açık olduklarını belirten Hamdan “Bizi İran ve Hizbullah’la ilişkilerimizin iyi olması dolayısıyla eleştirenlere düşen yalnızca susmaktır. Biz, bölgesel kriziler karşısında tarafsız bir konumda duruyoruz. Yalnızca Filistin’e yönelik yardımları arttırmakla yükümlüyüz” şeklinde konuştu.

islamanaliz

İran Genel Kurmay Başkanlığı komutanlarından General Muhammed Bagıri, Bağdat ve kutsal mekanlar tehlikeye girerse, İran doğrudan müdahale edeceğini vurguladı.
 

Genel Kurmay Başkanlığı komutanlarından General Muhammed Bagıri, Bağdat ve kutsal mekanlar tehlikeye girerse, İran doğrudan müdahale edeceğini vurguladı.

Genel Kurmay Başkanlığı komutanlarından General Bagıri, teröristlerin İran sınırlarına muhtemel taarruzu hakkında yaptığı değerlendirmede, İran’ın kırmızı çizgileri olduğunu, kim bu çizgileri aşacak olursa, İSK (İran Silahlı Kuvvetleri) doğrudan tepki vereceğini kaydetti.

General Bagıri, İMGYK Başkanı da bundan önce teröristleri İran sınırına yaklaşmaları konusunda uyardığını hatırlattı.

General Bagıri ayrıca Irak’ta Bağdat, kutsal mekanlar ve masum imamların türbeleri, hepsi İran’ın kırmızı çizgileri olduğunu, bu mekanlar tehlikeye girdiği takdirde İran doğrudan müdahalede bulunarak teröristleri yok edeceğini vurguladı.

FHA