
کارگر
Siyonist İsrail'in Askeri Noktalarına Saldırı
Hizbullah, Siyonist İsrail'e Ait 4 Askeri Noktaya Saldırı Düzenledi
Hizbullah, İşgalci Siyonist İsrail ordusuna ait sınırdaki askeri noktalara yönelik saldırılar hakkında yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, sınırdaki İsrail'in Misgav Am, Bayda Blida, Yiftah ve Metula askeri noktalarına "uygun silahlarla" saldırı gerçekleştirildiği kaydedildi.
Saldırıda tüm noktaların "tam isabetle" vurulduğu belirtilen açıklamada, İsrail'in can kayıpları hakkında herhangi bir bilgiye yer verilmedi.
Kassam Tugayları: 21 İsrail Askeri Aracını İmha Ettik
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Telegram hesabından yaptığı açıklamalarda, perşembe günü İsrail güçleriyle girilen çatışmalara ilişkin bilgi verdi.
Açıklamada, Beyt Lahiya'nın batısına sızmaya çalışan 5 İsrail cipinin, "Yasin 105" tanksavar füzesiyle hedef alındığı ve bunlardan 2'sinin imha edildiği kaydedildi.
Beyt Hanun'da bir binaya saklanan İsrail askerlerinin de 12 adet "Yasin TBG" füzesi ile hedef alındığı ve saldırı sonucu binanın çöktüğü aktarıldı. Saldırı sırasında binada bulunan İsrail askerlerinin öldüğü ya da yaralandığı bilgisi geçildi.
Yapılan bir diğer açıklamada ise sabah saatlerinden bu yana çatışmaların yaşandığı tüm noktalarda 21 İsrail askeri aracının tamamen ya da kısmen imha edildiği bildirildi.
Erdoğan'dan Berlin'de sert sözler: 'İsrail'e borcu olanlar konuşamıyorlar'
Almanya'yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'le görüştükten sonra Almanya Başbakanı Olaf Scholz'la bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ortak basın toplantısı düzenleyen Olaf Scholz, "Birlikte doğrudan görüşme imkanımızın olması çok iyi. İkimiz de dünyadaki krizlerle uğraşıyoruz. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının bütün dünyada hissedildi. İkimiz de Rusya'nın saldırganlığını sona erdirmesi konusunda mutabıkız" diye konuştu.
'ERDOĞAN'A ANLAŞMADAKİ ROLÜ NEDENİYLE TEŞEKKÜR EDİYORUM'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Karadeniz'den tahıl ihracı anlaşması nedeniyle teşekkür eden Scholz, "Türkiye'nin özellikle tahıl ihracatı alanında çok önemli rol oynadığını biliyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı'na bu konudaki kişisel katkılarından ötürü özellikle teşekkür etmek istiyorum. Moskova'nın maalesef bu anlaşmayı daha fazla sürdürmemesi üzücü" dedi.
Avrupa'nın güvenliğinin tehlike altında olduğunu belirten Scholz, "Rusya bu şekilde savaş yürüterek uzun yıllardır mevcut olan bir anlaşmayı ihlal ediyor. Çünkü sınırların zorla değiştirilmemesi gerekiyor. Avrupa'nın güvenliği burada tehlike altında. Aynı zamanda İsveç'in NATO üyeliğini görüşeceğiz. Üyeliğin TBMM'de görüşüldüğünü biliyoruz. Umarız yakında olumlu karar alınacaktır. Çünkü NATO'nun güçlendirilmesi söz konusu" ifadelerini kullandı.
'HAMAS'IN SALDIRISI TERÖRDÜR'
İsrail-Filistin çatışmasına değinen Almanya Başbakanı, şunları söyledi:
"7 Ekim'de Hamas, İsrail'e hunharca bir saldırı düzenledi. Biz bu terör eylemini keskin bir şekilde kınamaktayız. Biraz sonra gerilimin tırmanmaması için neler yapabileceğimizi konuşacağız. Çünkü Orta Doğu'da çatışmaların tırmanmasından endişe duyuyoruz. Almanya'yı bilen gayet iyi bilir, bizim İsrail'le olan dayanışmamız hiçbir şekilde tartışmaya açık değildir. İsrail'in kendisini savunma hakkı vardır. Filistinli sivil halkın acıları, Gazze'de yaşananlar bizi de üzüyor. Onlarca yıldır Almanya bu alanda insani yardım sunmaktadır. Bu sene 160 milyon Euro'luk yardım sağlıyoruz. İnsani yardım alanında en büyük donörlerden biriyiz. Bizim için hedef iki devletli çözümdür. İsrail'in varoluş hakkı bizim için olmazsa olmaz."
Almanya'da antisemitizme izin vermeyeceklerini dile getiren Scholz, "Aynı zamanda Almanya'da yaşayan 5 milyon Müslüman'ın, bu ülkedeki yerini inkar edenlere de karşıyız" dedi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini de ele alacaklarını aktaran Olaf Scholz, "Geçmiş yıllarda potansiyelimizin gerisinde kaldık, bunu nasıl ileri taşıyacağımızı görüşeceğiz. Ekonomik işbirliği açısından büyük potansiyel var" şeklinde konuştu.
ERDOĞAN: 13 BİN FİLİSTİNLİ ÖLDÜRÜLDÜ
Almanya ziyaretine büyük önem verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biraz sonra kendisiyle Türkiye-Almanya arasında kapsamlı ilişkileri tüm yönüyle ele alacağız. Bu işin ticari, siyasi, askeri ilişkiler boyutu olacak. Özellikle Rusya-Ukrayna arasındaki gelişmeler boyutu olacak. Son olarak da İsrail-Filistin arasındaki gelişmeler olacak" ifadelerini kullandı.
Filistin'in Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas'ın, 7 Ekim'de İsrail'e başlattığı saldırının başlangıç olarak gösterildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Açık ve net konuşmayı severim. Burada da açık ve net konuşacağım. 7 Ekim tarihi bir başlangıç olarak anlatılıyor. 7 Ekim'den sonraki süreç hiç konuşulmuyor. Şu an itibariyle 13 bin Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı. Her tarafı yer ile yeksan oldu. Şu anda yatıyorlar, kalkıyorlar Hamas, Hamas, Hamas. Hamas'ın silah varlığı, gücü ile acaba İsrail'in silah varlığı, gücü mukayese edilebilir mi? İsrail'in nükleer silahı var mı, var. Bunu İsrail'e sorarsanız var demez; çünkü onlar yalanı çok iyi kullanırlar. Bütün bunlarla beraber şu kadar mali destek verildiğinden bahsediliyor. Peki Hamas'a böyle bir mali destek veriliyor mu, hayır böyle bir şey yok. Filistin'in kendisine verilmesi gereken destekler verilmiyor."
'SUSARSAK TARİHİ ÖNÜNDE HESAP VEREMEYİZ'
"İbadethaneler vuruluyor, kiliseler vuruluyor. Bütün bunlarla beraber hastaneler vuruluyor. Halbuki bütün bunların yanında hastanelerin vurulması, çocukların öldürülmesi Tevrat'ta falan bunlar yoktur, yapamazsın. İnsan Hakları Beyannamesi'nde yapamazsın. Ama burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde nasıl öldürülüyor? Biz elimiz kolumuz bağlı mu duracağız? Sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer elimiz kolumuz bağlı kalırsak bunun tarihi hesabını veremeyiz. Onun için bir borçluluk içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir."
'İLK DEFA ANTİSEMİTİZME TAVIR KOYMUŞ LİDERİM'
"Ben rahat konuşuyorum, çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Ama borçlu olanlar rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Çünkü insana saygımız bizim çok çok farklıdır. Başbakanlık dönemimde ilk defa antisemitizm konusunda tavır koymuş liderim. Dünyada hiçbir başbakan koymamıştı. Ben koydum. Bundan dolayı kimseye borcumuz yok."
Bizim bu seyahatimizde bunları tabii konuşacağız. Bütün bunların yanında konuşmamız gereken önemli bir mesele de şu, bunu nasıl çözeceğiz? İnsani ateşkese acaba Türkiye ne kadar, Almanya ne kadar katkıda bulunabilir? Bu adımları beraber nasıl atacağız? Burası önemli. Buna var mıyız, yok muyuz? 1 hafta sonra Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier İsrail'e gidiyor. Kendisine ricada bulundum siz bir taraftan biz bir taraftan tutalım, ateşkesi sağlayalım. Bu adamı atar, insani ateşkesi birlikte Almanya, Türkiye diğerleri sağlayabilirsek bu ateş çemberinden bölgeyi kurtarma imkanı yakalarız."
'İSRAİL'İN ELİNDE KAT KAT DAHA FAZLA REHİNE VAR'
"Rehinelerin takası deniyor, eyvallah buna da varız. Rehine sayısı itibariyle İsrail'deki rehinelerin sayısı nedir, öbür tarafta Hamas'ın elindeki rehinelerin sayısı nedir? Buna baktığımızda kat be kat fazlasıyla İsrail'in elinde rehine var. Yılların rehineleri İsrail'in elinde, bunu da görmemiz lazım. Bunu görmezsek haksızlık olur. Bütün bunlara varız."
'TAHIL KORİDORU İÇİN BİRLİKTE ADIMLAR ATMALIYIZ'
"Biz nasıl Karadeniz'den tahıl koridorunda çalışma ortaya koyduysak, bu çalışmayı ortaya koyarken Avrupa, Afrika ayrımı yapmadık. Şu anda 4 veya 5 ülkeye Rusya böyle bir koridordan yine tahıl göndermeyi planladı. Biz de bunun ikinci safhası olan bunların una dönüştürülmesinde bu adımı atarız. Daha önce de Rusya, Türkiye, Katar olarak üçlü bir adım atmıştık. Bütün bu adımın atılması için özellikle Almanya-Türkiye arasında böyle bir adımın atılmasının yanında, NATO müttefikimiz Almanya ile kararlı adımlar atmanın görüşmelerini de aramızda yapmamız lazım."
'TERÖRLE MÜCADELEDE DAHA YAKIN İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLMALIYIZ'
"Savunma sanayi işbirliğimizin engelsiz yürütülmesi müşterek menfaatimizedir. Terörle mücadelede Almanya ile daha yakın işbirliği içinde olmamız lazım. İki ülke arasında köprü olan Nüfusu 3,5 milyona ulaşan Almanya'daki Türk toplumunun huzur içinde yaşaması en önemli beklentimizdir. Burada görev yapan din adamlarımızın yetişmesiyle ilgili ortak bir çalışma yürütüyoruz.
Ortak çalışma grubumuz göç konusunda çalışmalarına devam ediyor. Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci görüşmelerimizin en önemli gündemlerinden birini oluşturmaktadır. Bu sürecin ivme kazanmasını istediğimizi söylemiştik. Gümrük Birliği güncellenmesi, vize serbestisi gibi konularda haklı beklentilere sahibiz. AB'nin lokomotif ülkelerinden olan Almanya'nın vereceği katkıları önemsiyoruz. Kolay değil Türkiye, 52 senedir AB kapasında bekletilmektedir. Vize serbestisi sağlanıncaya kadar vatandaşlarımızın vize işlemlerin hızlandırılmasını ele alacağız."
'ZİYARETİMİN YENİ BİR SÜRECİN BAŞLAMASINA VESİLE OLMASINI DİLİYORUM'
"Tabii ki Gazze'de yaşananları yukarıda daha farklı şekilde ele alacağız. Türkiye olarak sivilleri hedef alan saldırıları hiçbir şekilde tasvip etmediğimiz ifade ettik. Hepimizin önceliği ateşkesin sağlanması, insani yardımların engelsiz olarak akışının sağlanması. Yaşananlar 1967 sınırları temelinde iki devletli çözümün artık kaçınılmaz olduğunu bir kez daha bizlere göstermiştir. Türkiye olarak amacımız İsrail ve Filistinlilerin yan yana barış içinde yaşadığı iklimin tesisidir. Orta Doğu'da adil ve kalıcı barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum. Ziyaretimin ülkelerimiz arasında dayanışmaya, yeni bir farklı sürecin başlamasına vesile olmasını diliyorum."
'SEN BİR HIRİSTİYAN OLARAK KİLİSELERİN VURULMASINDAN RAHATSIZ DEĞİL MİSİN?'
Bir Alman gazeteci, Erdoğan'a NATO üyelerinin Hamas'ı terör örgütü olarak tanımasına karşın Türkiye'nin neden kurtuluş örgütü olarak tanımladığını, İsrail'i neden soykırım ve terörle suçladığını, bunun Türkiye-Almanya ilişkilerine zarar verip vermediğini sordu.
Gazeteci, "Hamas'ın terör saldırısından sonra açıklamalarınız sadece Almanya değil NATO üyelerinde de rahatsızlık oluşturdu. İsrail'in varoluş hakkını kabul ediyor musunuz, çünkü bu Almanya'da devlet politikasıdır. Diğer taraftan İsrail'e faşist bir devlet olduğunu söylediniz, bunun gerekçesi nedir? Neden soykırım diyorsunuz İsrail ordusunun Hamas'a saldırısına? Neredeyse tüm NATO müttefiklerinin terör örgütü olarak tanınan bu örgütü nasıl kurtuluş örgütü olarak tanımlarsınız? Türkiye-Almanya ilişkilerini tehlikeye mi atıyor musunuz? Almanya, Türkiye'nin 40 tane Eurofighter talebini kabul edecek mi" ifadelerini kullandı.
İsrail'in binlerce Filistinliyi katlettiğini, hastane ve ibadethaneleri vurduğunu hatırlatan Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Ben sana yüzlerce demiyorum, İsrail binlerce Filistinliyi öldürdü mü öldürdü. Hastaneleri yok etti. İbadethaneleri, kiliseleri vuruyor. Ben bir Müslüman olarak bundan rahatsızım, sen bir Hıristiyan olarak bundan rahatsız olmuyor musun? Bunlara karşı niye bir tavır koymuyorsunuz? Bizim için bu noktada Musevi, Hıristiyan, Müslüman bu ayrımın olmaması gerekir. Antisemitizme karşı da dünyada mücadeleyi veren ilk lider ben oldum. Almanya, İsrail'e maddi destek verdiğinden bahsediyor.
Eurofighter (savaş uçağı) konusunda da Almanya verir ya da vermez. Dünyada savaş uçaklarını üreten sadece Almanya mı? Birçok yerden bunun çalışması yaparız. Şu anda insansız hava uçaklarında Türkiye önde gelen ülkelerden biridir. Bir basın mensubu olarak bizi bununla tehdit etmeyin. Bize öyle sorular sorun ki insani, vicdani olsun, biz de cevaplarını verelim."/Duvar
Hamas: İsrail ABD'nin Yaktığı Yeşil Işıkla Şifa Hastanesi'nde Soykırım Yapıyor
Hamas, "İsrail ABD'nin yaktığı yeşil ışıkla Şifa Hastanesi'nde soykırım yapıyor" başlıklı yazılı bir açıklama yayımladı.
Siyonist İsrail'in, tanklar ve keskin nişancılarla Şifa Hastanesi'ni adeta askeri kışlaya çevirdiği kaydedilen açıklamada, ilaç temini için hastanenin eczanesine gidilmesine engel olduğu ve hastanede dünyanın gözü önünde soykırım yaptığı ifade edildi.
Açıklamada, İsrail'in Şifa Hastanesi'nde gerçekleştirdiği "etnik temizlikten", kadınlara, çocuklara ve sivillere yönelik suçlarından doğrudan ABD Başkanı Joe Biden'ın sorumlu olduğu vurgulandı.
ABD Gazze’de Savaşın Bitmesini İstemiyor
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, ABD’nin Gazze’de ateşkesi engelleme girişimlerini eleştirdi.
Nasır Kenani şu ifadelerde bulundu: ‘Son haftalarda birçok ülke Gazze'de ateşkes konusunda anlaştı ancak ABD yönetimi direnişten aldığı sert darbe nedeniyle savaşın bitmesine izin vermiyor.
İran’ın Filistin’e desteği, mazlumlara ve insanlığa destektir. Filistin halkının yanında olmamız belli ki ABD’lileri kızdırmış. Filistin'in kurtuluşuna ve bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar bu ülkenin mazlum halkının yanında olacağız.’
"İsrail’in Katliamını Görmeyen Batı ve ABD, İran’a Tavsiyede Bulunacak Konumda Değil"
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, bazı Batılı ülkelerin İran karşıtı insan hakları kararlarını Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üçüncü Komitesi'ne sunup onaylama yönündeki siyasi hamlelerine tepki gösterdi.
Nasır Kenani şu ifadelerde bulundu: ‘Amerika ve bazı Batılı ülkeler, gaspçı İsrail rejiminin Gazze'de yaptığı çocuk ve kadın katliamını nasıl da görmüyor, bunun yerine yanlış bilgilere ve gerçek dışı genellemelere dayalı asılsız iddiaları tekrarlayarak İran aleyhine karar çıkarıyor!
ABD, Kanada ve diğer bazı Batılı ülkeler, Siyonist rejimin masum ve savunmasız Filistin halkına karşı barbarca cinayetlerine, savaş suçlarına ve soykırım işlemesine tam destek veriyor. Organize insan hakları ihlalleri konusunda uzun bir geçmişe sahip olan ve dünyanın pek çok ülkesinin, müdahale ve suçlarının acı verici deneyimlerini hatırladığı bu ülkeler, İran hükümetine ve halkına insan hakları konusunda tavsiyelerde bulunabilecek durumda değil.
İran İslam Cumhuriyeti, dini demokrasiye dayalı bir sistemdir ve insan haklarının desteklenmesi ve uluslararası yükümlülüklerinin yerine getirilmesi konusunda her zaman ciddi olmuştur ve olmaya devam edecektir.
“Kınama, Sargı Bezi, Makarna”
Gelen son dakika haberlerinden biri şöyle idi: “Gazze Şifa Hastanesi'nde erken doğan 37 bebek, hipotermiye yakalanmamaları için, hizmet dışı kalmaları sebebiyle kuvözlerinden ayrılarak battaniyelere sarıldı.”
Siyonist katiller yenidoğan ünitesine saldırıp enerjisiz bırakmadan önce sayıları 39'du. Bu sırada 2 bebek öldü. Kalanların yaşaması için ise sadece dua edebiliyoruz.
Dünyanın her yerinde milyonlarca insan sokaklarda, meydanlarda İsrail terörünü lanetliyor. Ama hükümetlerden çıt ses yok! Çünkü her birinin ABD ile kocaman kocaman stratejik hesapları var.
Haksızlık etmemek lazım, her gün başına bombalar yağan insanlar için “ellerinden geleni” yapıyorlar. Nedir ellerinden biliyor musunuz? Kınama, sargı bezi, makarna… Sonra tekrar kınama, tekrar sargı bezi, tekrar makarna…
İsrail ile ticaretini kesen bir ülke yok.
İsrail’e ambargo koyan bir ülke yok.
İsrail’i hala resmi olarak uluslararası ceza mahkemesine taşıyan (kendisinden başka) bir ülke yok.
Ne İslam ülkeleri ne de diğerleri Gazzelilerin yanında duruyor. Ne yapacaksa Gazzeliler kendi başına yapacak, tıpkı daha öncekiler gibi. Çünkü işgalciye direnmek sadece ve sadece o halkın boynundaki bir yükümlülüktür.
Biz böyle kazandık. Çinliler, Hintliler, Pakistanlılar böyle kazandı. En son Afganlar, yine böyle kazandı. Kendi öz güçleri ile, hürriyetin bedelini kendileri ödeyerek. İş yabancılara kalsa, en iyi niyetlisi sargı bezi falan gönderir. Tarihin tunç yasası böyle maalesef…
Peki kazanabilirler mi dersiniz? Doğrusu işin ahlaki tarafını çoktan kazandılar. Batılı büyük medya şirketleri ne kadar iftira atarsa atsın, Filistinliler bir kez daha yurtlarını savunan namuslu bir halk olarak tarihe geçtiler. Siyonizm ise bir kez daha mahkum oldu.
Ama İsrail’in modern silahlarına, parasına puluna direnmek çok zor.
İsrail’in savaşta bir başka gücü daha var ki başka hiçbir ülkede bulmak mümkün değil. O gücün adı ahlaksızlık. Evet İsrail, dünya tarihinin gördüğü en ahlaksız terörist devlet. Geçmişte de çocuk öldüren devletler, ordular mutlaka olmuştur. Ama hiçbiri İsrail gibi bunu böbürlenerek anlatmamıştır.
İsrail başbakanı televizyon konuşmasında elindeki kitabı gösteriyor. Kitap Hitler’in Kavgam adlı kitabı. “Bunu çocuk dediğiniz Filistinlilerden birisinin odasında bulduk” diyor. Yani “bunlar çocuk değil, bunlar Nazi” demeye getiriyor, cinayetlerine böyle hastalıklı bir gerekçe üretiyor!
İsrail’in BM temsilcisi, BM Genel kurulunda yaptığı savunmada aynen şu cümleleri koruyor: “BM’nin Gazze’deki tüm çalışanları Hamas üyesi teröristler, gazetecilerin hepsi Hamas üyesi teröristler….” BM görevlilerini öldürüp sonra da BM’ye karşı “sizin çalışanlar öldürülmeyi hak ediyor zaten” diyebilecek kadar şımarık, bu denli psikopat bir devlet ile karşı karşıyayız.
Peki BM üyesi ülkelerin bu küstahça sözler karşısında “kınamak” dışında kılları kıpırdıyor mu dersiniz? Ne mümkün! Dedik ya, yetmiş yıllık formül hazır ve basit: Kınama, sargı, bezi makarna….
Büyük soruya dönelim.
Öldürülen bebeklerin hesabını kim soracak? Bunun cevabı da çok basit, ya Filistinliler ya da hiç kimse.
İşte çağdaş dünyamız bu. Paranın ışıltılı şerefsizliğini sindirmiş, kınama, sargı bezi ve makarna arasında çürümüş bir dünya…
Bebek katillerinden bile hesap soramayan bir dünya….
Dönmese de olur./gaffar yakınca/aydınlık
Filistin Meselesi Yemen Direnişi İçin Neden Önemli?
Siyonist İsrail ordusu yıllardır abluka altında tuttuğu Gazze Şeridi'ni günlerdir yoğun şekilde bombalıyor. Ancak geçtiğimiz yılda saldırıya uğrayan Ukrayna konusunda kaygı duyan Batılı ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplum, Filistin konusunda sessiz kaldı.
Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne yaptığı saldırılara her zaman mazlum halkların yanında olan İran İslam Cumhuriyeti'nin yanı sıra, aralarında Yemen'in de bulunduğu birçok bölge ülkesi tepki gösterdi. Yemen halkı şu ana kadar ülkenin başkenti San'a'da ve diğer kentlerde büyük yürüyüşler düzenleyerek Siyonist rejimin Gazze'ye yönelik vahşi saldırısına karşı Filistin ulusunun savunulmasını talep etti.
Yemen son yıllarda Direniş Ekseni'nin aktif bir parçası olduğunu ve her türlü tehdide hızlı tepki verdiğini iyi bir şekilde gösterdi.
Siyonist işgalcilerin, Gazze'de kara işgalini genişletmesinin ardından Yemen Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri, önemli açıklamalarda bulunarak, Yemen Ensarullah Hareketi'nin işgal altındaki topraklarda Siyonist rejime ait çeşitli noktalara füze fırlattığını doğruladı.
Yahya Seri, işgalcilerin saldırganlığı durana kadar füzelerle ve insansız hava araçlarıyla daha nitelikli saldırılar gerçekleştirmeye devam edeceklerini belirtti.
Gazze'ye yönelik vahşi saldırılar gelecekte Yemen'de de sorun yaratabilir.
Konuya ilişkin Tesnim'e konuşan Yemen uzmanı Muhammed Parsa Necefi, "Filistin meselesi Yemen milleti için üç sebepten dolayı önemlidir; Birincisi Müslümanların ilk kıblesi olan ve tüm Müslümanlar için öncelikli olan Mescid-i Aksa. İkincisi, 9 yıldan beri karadan, havadan ve denizden abluka altında tutulan Yemen halkı, yıllardır İsrail, Amerika ve İngiltere tarafından kuşatılan Gazze halkı ile empati gösteriyor. Belki de Yemen'deki tıbbi ilaç ve sağlık ürünleri sorunu Filistin'e göre çok daha ciddidir.
İranlı uzman Necefi sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üçüncü sebep, 2015 yılında Yemen'e saldıran ABD, Suudi Arabistan, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin işgalci koalisyonunda Siyonist rejimin de yer almasıdır. Rejim başbakanı Netanyahu, İsrail ordusunun Yemen halkının öldürülmesinde rol aldığı için defalarca gurur duymuştu; Ayrıca Siyonist işgal güçlerine eşlik eden ABD birlikleri, Babül Mendep Boğazı girişindeki Yemen'e ait olan Prim ile Sokotra adalarını işgal etmiştir.
Bu nedenle Yemen'in, Siyonist rejimi her türlü dini, hukuki ve insani açıdan hedef alma hakkı vardır ve yukarıda bahsedilen konular, Ensarullah Hareketi liderliğindeki San'a hükümetinin bu eylemi gerçekleştirmesine neden olmuştur ve bu doğrultuda Siyonist rejime çok sayıda füze ve insansız hava aracı (İHA) saldırısı yapılmıştır."
Yemen'in son yıllarda Direniş Ekseni'nin aktif bir parçası olduğunu ve her türlü tehdide hızlı tepki verdiğini iyi bir şekilde gösterdiğini anlatan Muhammed Parsa Necefi, "Yemen'in Siyonist rejime yönelik yürüttüğü ilk operasyonda, Kızıldeniz'den işgalcilere doğru çok sayıda seyir füzesi ve İHA fırlatıldı. Bunlar Kızıldeniz'deki Amerikan savaş gemileri tarafından önlendi." dedi.
Yemen uzmanı Necefi sözlerine şöyle devam etti:
"İkinci operasyonda işgal altındaki Filistin'in güneyindeki Eilat limanına insansız hava aracı ile hedef alındı ve Kızıldeniz'de Eritre'ye ait Dehlek Adası'ndaki Siyonist askeri gözlem üssüne yapılan üçüncü operasyonda bir İsrail istihbarat albayı öldürüldü.
İşgal altındaki Filistin'in güneyine yapılan dördüncü füzeli operasyon elbette yine önlendi ve Arrow hava savunma sistemiyle engellendi. Yemenliler ilk operasyonu Kızıldeniz üzerinden gerçekleştirdi ama bir sonraki eylemde Suudi Arabistan semaları kullanıldı. Bu sefer Riyad hükümeti Tel Aviv'e Ensarullah füzelerinin geçişi konusunda bilgi verdi ve Siyonistler füzeleri yakalayıp yok etmeyi başardılar."
Yemen uzmanı Necefi, bazı Arap ülkelerinin Filistin tutumunu eleştirerek, "Aslında Riyad ve Tel Aviv rejimleri Amerika'nın müttefikidir. Yemen'deki saldırganların koalisyonunda yer alan BAE'nin Gazze halkının Siyonist rejim tarafından öldürülmesini desteklediğini ve Filistin halkının Birleşmiş Milletler'deki mücadelesini kınadığını da görüyoruz. Sonuç olarak Siyonist rejime karşı mücadele için bir adım atılırsa bu sadece Direniş Ekseni'nden olacaktır ve ABD'nin müttefiki olan Suudi Arabistan, BAE ve diğer Arap devletlerinden İsrail'e karşı savaşma beklentisi aslında saçmadır." ifadesini kullandı.
Bazı Yemenlilerin Babül Mendep Boğazı'nın kapatılması yönündeki teklifini değerlendiren Yemen uzmanı Muhammed Parsa Necefi, "Bana göre Babül Mendep Boğazı'nın kapatılması, ABD ve Siyonist rejim için en büyük darbe olacaktır. Suudi Arabistan, ABD ve İsrail'in Yemen'e yönelik saldırıları ile gıda ve ilaç ambargosu nedeniyle Gazzeli çocukları gibi Yemen'de sivillerin de öldürüldüğü unutulmamalıdır. Birleşmiş Milletler (BM) istatistiklerine göre her 6 dakikada bir Yemenli çocuk ölüyor." diye konuştu./tesnim
ABD’nin Hizbullah Korkusu
ABD Savunma Bakanı, İsrailli mevkidaşına Lübnan sınırındaki faaliyetlerinden dolayı endişesini aktardı. Hizbullah ve İsrail arasında artan gerilimin, ABD’li Bakan’da savaşın genişleyeceği tedirginliği yarattığı belirtildi
Amerikan Axios sitesinde çıkan bir habere göre Washington’un Tel Aviv’i Hizbullah’la olan çatışmalardan dolayı uyardığı belirtildi. Görüşme hakkında bilgi sahibi üç İsrailli ve ABD'li kaynağa göre, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin cumartesi günü İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ile yaptığı telefon görüşmesinde İsrail'in İsrail-Lübnan sınırındaki gerilimin tırmanmasında oynadığı rolden duyduğu endişeyi dile getirdi. Austin'in Gallant'a gönderdiği mesajın, Beyaz Saray'da İsrail'in Lübnan'daki askeri harekatının sınır boyunca gerilimi tırmandırdığı ve bunun da bölgesel bir savaşa yol açabileceği yönünde artan tedirginliği yansıttığı vurgulandı.
İSRAİL REDDEDİYOR
Konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara göre, Biden yönetimindeki bazı kişiler İsrail'in Hizbullah'ı kışkırtmaya ve Lübnan'da ABD ve diğer ülkeleri çatışmanın içine çekebilecek daha geniş bir savaş için bahane yaratmaya çalıştığından endişe ediyor. İsrailli yetkililer ise bunu kesin bir dille reddediyor. Hizbullah sınır boyunca İsrail karakollarına tanksavar füzeleri ateşledi, İsrail Hizbullah mevzilerine hava saldırıları düzenledi ve Lübnan'dan İsrail'in kuzeyindeki kasabalara Hizbullah roketleri fırlatıldı. On İsrail askeri ve sivili öldürülürken 60'tan fazla Hizbullah mensubu ve çok sayıda Lübnanlı sivil de hayatını kaybetti. İsrail, HAMAS'ın 7 Ekim'de yaptığına benzer bir Hizbullah operasyonuna karşı önlem olarak sınıra yakın İsrail köy ve kasabalarından on binlerce sivili tahliye etti.
‘ÇATIŞMAYI GAZZE İLE SINIRLI TUT’
Bir ABD'li kaynak Beyaz Saray'ın Austin'den Gallant'a İsrail'in Lübnan'daki askeri eylemlerinin tırmanmasından duyduğu endişeyi dile getirmesini istediğini söyledi. Görüşmenin kamuoyuna açıklanan metninde Pentagon, Austin'in Lübnan'dan özellikle bahsetmeden "çatışmanın Gazze ile sınırlı tutulması ve bölgesel tırmanıştan kaçınılması gerektiğini vurguladığını" söyledi.
Ancak görüşme hakkında bilgi sahibi olan ABD'li ve İsrailli kaynaklar bunun çok doğrudan ve samimi bir görüşme olduğunu ve Austin'in İsrail'in Lübnan'daki askeri eylemleriyle ilgili endişelerini özellikle dile getirdiğini söyledi. İsrailli bir kaynak Austin'in Gallant'tan İsrail'in Lübnan'daki hava saldırıları konusunda açıklama istediğini ve İsrail ile Hizbullah arasında topyekün bir savaşa yol açabilecek adımlardan kaçınılmasını istediğini söyledi. İsrailli kaynağa göre Gallant Austin'e İsrail politikasının Lübnan'da ikinci bir cephe açmak olmadığını söyledi ve böyle bir senaryonun gerçekleşeceğini düşünmediğini vurguladı. Gallant ayrıca Austin'e Hizbullah'ın saldırılarını arttırdığını ve Suriye'den 350 mil ötedeki Eilat şehrine bir insansız hava aracı saldırısı düzenlediğini söyledi. Gallant Austin'e "Hizbullah ateşle oynuyor" dedi.
YORUM YAPMADILAR
Pentagon Austin-Gallant görüşmesiyle ilgili sorulara hemen yanıt vermedi. İsrail Savunma Bakanlığı ise yorum yapmayı reddetti. Biden yönetimi Lübnan hükümetine ve diğer bölgesel güçlere Hizbullah'ın savaşa katılmasını engellemek için ellerinden geleni yapmaları konusunda baskı yapıyor. Konuyla ilgili doğrudan bilgi sahibi bir kaynak, Başkan Biden'ın kıdemli danışmanı Amos Hochstein'ın geçen hafta Lübnan'a gittiğini ve Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ve diğer Lübnanlı yetkililer aracılığıyla Hizbullah'a durumu tırmandırmaması yönünde güçlü bir uyarıda bulunduğunu söyledi. Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsünün Axios'a verdiği bilgiye göre Hochstein ziyaret sırasında "ABD'nin Gazze'deki çatışmanın Lübnan'a sıçramasını istemediğini ve İsrail-Lübnan sınırında sükûnetin yeniden tesis edilmesinin hem Lübnan hem de İsrail için en yüksek öncelik olması gerektiğini” yineledi. Konuyla ilgili bilgi sahibi iki kaynak, Biden yönetiminin Hochstein'ın ziyareti sırasında ve sonrasında edindiği izlenimin, Lübnan hükümeti ve halkının yanı sıra Hizbullah'ın da İsrail'le bir savaşla ilgilenmediği yönünde olduğunu söyledi.
ALARMA GEÇTİLER
İsrailli kaynağa göre Biden yönetimi, Hizbullah'ı İsrail ile çatışmayı önemli ölçüde genişletebilecek bir şekilde karşılık vermeye itme potansiyeli yüksek olan iki olaydan dolayı alarma geçti. Birinci olay İsrail'in hava saldırısı Güney Lübnan'da bir arabaya isabet etti ve yaşlı bir kadınla üç torunu öldü. İsrail ordusunun bunu kabul etmesi günler sürdü. İkinci olay ise cumartesi günü Austin ve Gallant arasındaki telefon görüşmesinden önce, İsrail ordusunun sınırın yaklaşık 25 mil kuzeyinde bir insansız hava aracı saldırısı yapılmasıyla yaşandı. Bu saldırı savaşın başlamasından bu yana Lübnan'da yapılan en uzun menzilli saldırı oldu. İsrailli kaynak, Biden yönetimi yetkililerinin de Gallant'ın Hizbullah'a yönelik tehditlerinden endişe duyduklarını söyledi. İsrail basını savaşın başlamasından birkaç gün sonra Gallant ve bazı üst düzey ordu komutanlarının Lübnan'da Hizbullah'a karşı geniş çaplı bir önleyici saldırı düzenlemek istediklerini yazmıştı.
‘SAVAŞ GENİŞLEMIŞ’
İsrail saldırılarına açıktan destek veren ABD’nin, zaman zaman İran’a yönelik kullandığı tehdit sözlerine İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade yanıt verdi.
“Bugün savaş genişledi ve bugün Lübnan da işin içine girdi. Çatışmaların boyutlarının daha da artması mümkün, gelecek çok belirsiz ama İran her türlü koşula hazır.” diyen Hacızade, “Amerikalılar İran'ı tehdit etmiyor. Bazen bir gecede İran'la üç aşamalı yazışmalar yapıyorlar ve bu yazışmaların tamamı dilek ve rica dilinde oluyor. İran kimsenin tehdit etmek isteyeceği bir durumda değil, gücümüzün zirvesindeyiz ve kendimizi her duruma hazırladık.” ifadelerini kullandı.
7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı Operasyonu’nu da değerlendiren Hacızade, “Filistinli savaşçıların zaferi büyük bir stratejik zaferdir. Bu zafer, taktiksel tedbirlerle, suç operasyonlarıyla ve çocukları şehit ederek yok edilemez. İran İslam Cumhuriyeti’nin 40 yılı aşkındır söylediği suçlar tüm kıtalardaki milletler tarafından fark edilmiştir. Belki geçmişte İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri Siyonist rejim hakkında neden bu şekilde konuştukları konusunda eleştirilmişti. Ama artık bunların çocuk katili olduğu ve rejimin işlediği suçların derinliği herkes tarafından açıkça anlaşılmıştır.” diye konuştu.
Ey ABD…
Ey Biden; senin Ortadoğu’da ne işin var? Hangi yüzle gidiyorsun oraya?
Ey Biden; senin Ortadoğu’da ne işin var? Hangi yüzle gidiyorsun oraya? Barış maskesi takmış yaşlı katil, senin o topraklara ne götürdüğün aslında belli. İrak’a, Libya’ya, Suriye’ye ne götürdüysen yine onu götürüyorsun. Barış adı altında savaşı, kanı, gözyaşını, ölümü… Küreselleşmen ve her ülke gibi Türkiye’ye de diktiğin “koruma şemsiyelerin”(!) üslerinle bütün dünya ülkelerine ne götürdüysen yine onu… Yüz yıla yakındır barış adı altında dünyaya ne dağıttıysan onu… Üslerini, bombalarını ve savaş gemilerini yani. Sen Kore’ye, Vietnam’a, Afganistan’a, Kamboçya’ya, Latin Amerika’ya, Küba’ya, Filipinlere ne götürdüysen yine onu götürüyorsun. Ölüm senin barış güvercininin gagasında taşıdığı atom bombalarıdır. Ey Biden! Ey kendini İskender zanneden Haçlı generali; sen kendini ne sanıyorsun? Dünya sana mı kaldı? Tıpkı Hitler gibi sen de dünyayı ağzına layık bir lokma mı sanmaktasın yoksa? Dünya senin oyuncağın mı akıl fukarası? Ellerinden Vietnamlıların ve Iraklıların kanı akan, palyaço kılıklı Amerikan Jokeri! Ortadoğu kördüğümü Gorgion’u sen mi çözeceksin keskin “fosfor bombalı”, bilmem ne yapımı lazerli kılıcınla? O teknoloji harikası silahlarını Ortadoğu’ya çevirip kördüğümü parçalayarak “Geldim gördüm yendim” mi diyeceksin? Ne de güzel barış ama!
ÇAĞDAŞ NAZİZMİN ASIL YARATICISI
Ey ABD! Kimsin sen? Bak şimdi ne diyeceğim sana: Tıpkı Ukrayna’yı da Gargamel kılığına bürünerek perde arkasından Rusya’nın önüne atıp savaşa sürüklediğin gibi 2. Dünya Savaşı’nda da senin parmağın olduğunu ve Hitler’i şişirip Yahudilerin başına musallat ettiğini düşünmeden de edemiyorum ya; şimdi de Siyonizmin mucidi olarak Yahudileri Müslümanlara karşı kullandığını görmüyor mu sanki dünya? Ortaçağ din savaşlarını yeniden devreye sokup halkları halklara kırdırarak topraklarını işgal amacı güttüğünü bilmiyor mu herkes? Çağdaş nazizmin asıl yaratıcısı da sensin: Usame Bin Ladin’i önce yaratıp kendine saldırtan sonra da öldüren sen değil misin? Asıl barbar Usame mi yoksa sen misin? Senin ölüm makinesi üslerinin benim topraklarımda da ne işi var? Neyi planlıyorsun? Ortadoğu’yla birlikte beni de din savaşlarının içine sürükleyerek yoketmeyi mi? Yoksa tüm dünyayı Neron gibi ateşe vermeyi mi? Ey ABD! Gargamel kılıklı başkanını derhal o topraklardan çek! Yoksa Ortadoğu senin başına yıkılan gökkubbe olacak.
TANSU BELE
Aydinlik
ABD Üssüne Saldırıyı Irak İslami Direnişi Üstlendi
Iraklı silahlı grupların Suriye'nin güneydoğusunda yer alan ABD üssüne saldırdığı bildirilirken, saldırıyı Irak İslami Direniş güçleri üstlendi.
Suriye radyo istasyonu Sham FM tarafından, Irak İslami Direniş güçlerinin açıklamasına dayanılarak paylaşılan bilgide, 'Irak İslami Direniş' adlı yapının Suriye'nin güneydoğusunda yer alan El-Karya el-Khadra bölgesindeki bir ABD askeri üssüne saldırı düzenlendiği aktarıldı.
Pazartesi gecesi gerçekleşen saldırının Irak direniş güçleri tarafından gerçekleştirildiği, Suriye'nin doğusundaki Amerikan Yeşil Köy askeri üssünün hedef alındığı eklendi.
Haberde, "Irak İslami Direniş Güçleri, işgalci Amerikan kuvvetlerinin bulunduğu bir üsse insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlediklerini söyledi” ifadelerine yer verildi.
Hamas: İsrail 'Hayali İlerleme' Propagandası Yapıyor
Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'nde gerçekte olmayan "hayali ilerleme" propagandası yapmaya ve kendi halkına karşı "psikolojik savaş" yürütmeye çalışıyor, Filistinli savaşçılar İsrail ordusuna karşı nitelikli operasyonlar gerçekleştirdi dedi.
Hamas'ın internet sitesinde yayınlanan açıklamaya göre, Hamas Sözcüsü Fevzi Berhum, İsrail'in, Gazze Şeridi'ne giren kara güçlerinin birkaç cephede dikkate değer ilerleme kaydettiğini duyurmasını "hayali ilerleme" olarak değerlendirdi.
Berhum, İsrail'in Gazze Şeridi'nde "hayali ilerleme" propagandası yapmaya ve kendi halkına karşı "psikolojik savaş" yürütmeye çalıştığını belirtti.
Filistin direnişinin istikrarlı ve yükselişte olduğunu, mücadeleyi tam bir farkındalık, anlayış ve yetenekle yönettiğini ve sahanın yönetiminin direnişin kontrolü altında olduğunu kaydeden Berhum, İsrail tanklarının sınırlı bölgelerde var olmasının sahada kontrolü sağladığı anlamına gelmediğini ifade etti.
Berhum, Gazze'deki direnişin günün her saatinde nitelikli ve yaratıcı operasyonlar yürüttüğünü, tüm cephelerde İsrail tanklarını ve zırhlı araçlarını imha etmeyi ve İsrail askerlerini öldürmeyi sürdürdüğünü vurguladı.