کارگر

کارگر

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, iki ülke arasında güvenlik alanında iş birliğini öngören mutabakat zaptı imzaladı.

  
Resmi temaslarda bulunmak üzere Tahran'a giden Süleyman Soylu ve İranlı mevkidaşı Ahmed Vahidi ile görüştü.

Soylu’ya Tahran ziyaretinde Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ve Bakan Yardımcısı Muhterem İnce eşlik etti.

İki bakan arasında yapılan ikili ve heyetler arası görüşmelerin ardından mutabakat zaptı imzalandı ve ortak basın açıklaması yapıldı.

İran resmi ajansı IRNA’da yer alan habere göre Ahmed Vahidi, iki ülke ilişkilerinin güçlü ve derin olduğunu belirterek, ‘’ Bugünkü oturumda, terözimle mücadele, uluslararası suçlarla mücadele, silah kaçakçılığı, sınır ticareti, sınır faaliyetlerinin gelişmesi bugünkü oturumda gündeme geldi” dedi.

ABD ve İsrail’in bölgedeki faaliyetler hakkında Bakan Soylu ile görüştüğünü ifade eden Vahidi, Afganistan konusu ve bölgede gerçekleştirilmek istenilen “komplolar” hakkında da tarafların fikir alış verişinde bulunduğunu söyledi.

İki ülkenin ilşkilerin gelişmesi için azimli olduğunu ifade eden Vahidi, yakında ortak çalışmalar için yeni ufukların açılacağını söyledi.

Soylu: Birçok çalışma grubumuz var

Heyetler arası verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini ve bakanlıklar arasında birbirine yakın bir anlayışın olduğunu belirten Soylu da, "PKK terör örgütü ve tüm terör örgütleri ile mücadelede birlikte ortak bir irade sergiliyoruz. Birçok çalışma grubumuz var ve bu, iki ülkenin talepleri ile dinamiklerini ortaya koymuştur. Bugün bir kez daha terörle mücadele konusundaki kararlılığımızı ve mücadeledeki birliğimizi teyit ettik" ifadelerini kullandı.

"AFGANİSTAN'NDAN GÖÇ KONUSUNU ELE ALDIK"
Afganistan'da son dönemde meydana gelen olaylar sonrası kaçak göçün hareketlenmesine karşı yıllardan beri ortak olarak sürdürülen çalışmaları ve kaçak göçle mücadele konusunu bir kez daha ele aldıklarını dile getiren Soylu, şunları söyledi:

"Daha önce irtibat noktası olarak değerlendirdiğimiz birçok çalışmayı bir üst kademeye taşıyoruz. Sınır güvenliği İran ve Türkiye arasındaki en temel konu başlıklarından biridir. Özellikle güvenlik duvarları, fiziki entegre ve teknolojik sistemler konusunda muhataplarımızın, İranlı dostlarımızın bize göstermiş oldukları kolaylaştırıcı tavır konusunda teşekkür ederim."

“Kaçakçılık, organize suçlar ve uyuşturucu ile mücadele için ortak gruplar oluşturuldu”

İki ülkenin sınır illerinde İranlı Bakan Vahidi'nin önerisiyle yeni ortak çalışma grupları oluşturulduğunu aktaran Soylu, "Kaçakçılık, organize suçlar ve uyuşturucu ile mücadele için ortak gruplar oluşturuldu. Gerek Türkiye gerekse İran uyuşturucu ile en yüksek düzeyde mücadele etmekte ve bu konuda ortak bir irade ortaya koymaktadırlar. Yine silah kaçakçılığı konusunda 2019 yılında ortak çalışma grubundan aldığımız sonuçları daha da ilerletmek konusunda birlikte bir karar aldık" ifadelerini kullandı.

Bakanlıklar arasındaki iş birliğini farklı alanlarda genişletecek mutabakat zaptını imzaladıklarını ifade eden Soylu, “Müslüman coğrafyanın karşı karşıya kaldığı sıkıntıları değerlendirdiklerini ve üzerlerine düşen sorumlulukları tekrar hatırlayıp hatırlattıklarını” vurguladı.

GÜVENLİKTE İŞ BİRLİĞİ GELİŞTİRİLECEK
Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre, imzalanan mutabakat zaptı iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğinin artırılması ve geliştirilmesini hedefliyor.

Mutabakat sınır bölgeleri başta olmak üzere iki ülkeyi ilgilendiren hey türlü “yasa dışı eylemlerin önlenmesi” ve bu doğrultuda yürütülen her türlü kolluk faaliyetinin karşılıklı olarak geliştirilmesini öngörüyor.

Mutabakatla birlikte hem operasyonel iş gücü kabiliyetinde istenilen sonuçların elde edilmesi, hem de iki bakanlık adasında bilgi ve tecrübe paylaşımının daha seri bir şekilde gerçekleşmesi hedefleniyor.

Tahran’ın değerlendirmeleri ve kaygıları anlaşılabilir olsa da; ortaya koyduğu tepkinin zamanlaması oldukça tutarsız, şekli ise abartılı.  “Güya Azerbaycan İsrail'i bu bölgelere getirmiş. Gözlerini açıp görsünler. İsrail'i burada nerede gördüler. Burada tek bir kişi bile yaşamıyor. Burada bina yok. Kanıt var mı?”[1]
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, kendisini İsrail’i bölgeye taşımakla suçlayan İran’a bu cümlelerle cevap verdi.
İkinci Karabağ savaşının yıldönümü dolayısıyla ‘Cebrayıl’ bölgesine giden İlham Aliyev, İsrail rejiminin Azerbaycan’daki varlığını reddeden bu açıklamadan sonra, imalı bir gülümsemeyle ve zafer işareti yaparak İsrail yapımı Harop insansız uçağını okşadı.[2]
Aliyev’in bu açıklaması, eylül ayından itibaren yaşanan bir dizi bölgesel gelişme sonucu yükselen tansiyona dair son resmi açıklamaydı.
Bu açıklamaya kadar Azerbaycan merkezli olarak tansiyonun yükselmesine neden olan şu bölgesel gelişmeler yaşandı:
6 Eylül: Türkiye ve Azerbaycan ordusu, 2020’de Ermenistan işgalinden kurtarılan Laçın’da ortak askeri tatbikat yaptı.[3]
13 Eylül: Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan askerleri, Bakü’de ‘Üç Kardeş’ adlı bir ortak tatbikat yaptı.[4]
15 Eylül: İki İranlı kamyon şoförü, Goris – Kapan yolunda “Azerbaycan’a yasa dışı bir şekilde girmek” suçlamasıyla Azeri polisi tarafından tutuklandı.[5]
20 Eylül: Türkiye ve Azerbaycan Nahcıvan’da ortak tatbikat yaptı.[6]
1 Ekim: İran, Azerbaycan sınırında askeri tatbikat başlattı.[7] Tatbikata, Peygamber’in Yahudilere karşı yaptığı Hayber savaşına atıfla ‘Hayber Fatihleri’ adı verildi.   
5 Ekim: İlham Aliyev’in İsrail rejiminin Azerbaycan’daki varlığını reddeden ve İsrail yapımı Harop insansız uçağını okşayan açıklamasıyla eş zamanlı olarak Azerbaycan, Türkiye ve Gürcistan, ‘Sarsılmaz Kardeşlik’ tatbikatını başlattı.[8]   
Bu tatbikat, sanki İran’ın Hayber Fatihleri tatbikatına bir cevapmış gibi algılandı; ancak Türkiye ve Gürcistan, bu tatbikatı yapacağını temmuz ayında[9] açıklamıştı.   
Bölge dışı güçlerin varlığına zemin için bölgesel kriz
İranlı iki kamyon şoförünün Azeriler tarafından tutuklanması istisna edilirse, aslında 6 Eylül’den 5 Ekim’e kadar yaşananlar, ‘bölge jeopolitiğinde değişiklik’ yapıldığı algısı yaratacak gelişmeler değildi.
Zira her ülkenin kendi sınırları içerisinde dost veya müttefik gördüğü ülkelerle askeri tatbikatlar yapması olağan bir durumdu ve iki kamyon şoförünün tutuklanması meselesi de sadece adli veya idari bir sorundan ibaret gözüküyordu.
Ancak İran, bu bir aylık gelişmeler üzerine Azerbaycan sınırında askeri tatbikat yapmış ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan da katıldığı bir televizyon programında “Siyonist rejimin İran sınırı yakınındaki varlığına” ve “bölgenin jeopolitiğinde ve sınırlarında değişiklik yapılmasına tahammülümüz yoktur”[10] diye tepki göstermişti.
Peki İran’ın bu tepkisinin sebebi neydi, “Bölgenin jeopolitiğinde ve sınırlarında değişiklik”ten neyi kastediyordu ve bu zamanlama ne ifade ediyordu?
İran basınında yapılan değerlendirmelerden anlaşıldığına göre Tahran, ‘Zengezur Koridoru’nun harita değişikliği şeklinde genişletilmesinden kaygı duyuyor. Türkiye, Gürcistan, Pakistan ortak tatbikatlarını ve İsrail rejiminin Azerbaycan’la olan askeri ilişkilerini bölge jeopolitiğini değiştirmeye yönelik hamleler olarak okuyor.
İran’ı Ermenistan ve Gürcistan üzerinden Rusya’ya bağlayan güzergahtaki Goris – Kapan yolunda Azerbaycan’ın İran kamyonlarından 130 dolar almaya başlaması, kamyon şoförlerinin tutuklanması; Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ortak tatbikatları ve nihayet Bakü’nün İsrail rejimiyle olağanüstü askeri ilişkileri Tahran tarafından bölgede harita değişikliği yaratmaya yönelik girişimler olarak değerlendiriliyor.
Tahran’ın tepkisi abartılı, zamanlaması tutarsız
Tahran’ın bu değerlendirmeleri ve kaygıları anlaşılabilir olsa da; ortaya koyduğu tepkinin zamanlaması oldukça tutarsız, şekli ise abartılı gözüküyor.
Zira bölge jeopolitiğinde değişiklik yaratma potansiyeli bulunan ‘Zengezur Koridoru’ Karabağ savaşının ardından Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan üçlü bildiriyle gündeme geldi.
Dolayısıyla geçen yıl Karabağ savaşını ve sonraki süreci sadece izlemekle yetinen Tahran’ın bir yıl aradan sonra ‘jeopolitik değişiklik’ kaygısıyla tepki göstermesi tutarsız.
Halbuki İranlı uzmanlar, Karabağ savaşı sırasında muhtemel harita değişikliği ile ortaya çıkabilecek yeni jeopolitik durumla ilgili uyarıda bulunmuştu.
Örneğin Uluslararası Hukuk ve Avrasya Uzmanı Dr. Ahmed Kazımi Karabağ savaşının enerji alanında İran’ın jeopolitik kapasitesine yapabileceği olumsuz etkiler konusunda Ruhani hükümetini uyarmış ve şu risklere dikkat çekmişti:
1- Azerbaycan’la İran arasında Nahcivan’ın doğalgaz ihtiyacının karşılanması için 2004’te imzalanan gaz takası anlaşmasıiptal edilebilir. Bu ise İran’ın yüzde 15’lik gaz takası payını kaybetmesi anlamına gelir.
2- Türkiye 1996’da İran’la 25 yıllık doğalgaz anlaşması yapmıştı. Bu anlaşmanın süresi dolmak üzere, eğer bu koridor ile Azerbaycan’dan boru hattı döşenirse İran’ın zararı büyük olur.
3- Türkmenistan gazı Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye ulaştırılabilir bu durumda Türkmen gazının takas yoluyla İran üzerinden Türkiye’ye ulaştırılmasına gerek kalmaz.
4- Azerbaycan, Ermenistan’la Karabağ konusunda kendisine üstünlük sağlayacak bir gaz anlaşması yapabilir böylece İran Ermenistan gaz boru hattı önemini yitirir.
5- Amerika tarafından desteklenen Trans-Hazar boru hattı projesi yeniden canlandırılabilir. Türkmenistan'dan Azerbaycan'a döşenecek boru hattı, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye arasındaki mevcut boru hatları üzerinden Avrupa'ya ulaştırılabilir.
6- İran’dan Avrupa’ya doğalgaz naklini öngören boru hattı projesi önündeki engeller artar.[11]
Geçen yıl bu uyarılara rağmen Karabağ savaşını izlemekle yetinen İran’ın bugün bölge jeopolitiğinde değişiklikten şikayet etmesi ve tepkisini askeri tatbikatla ortaya koyması ise abartılı; zira kopmaz kültürel ve dini bağlardan dolayı Azerbaycan’la savaş Tahran’ın asla başvurmayacağı bir seçenek.
Öte yandan bölgedeki askeri tansiyonun yükselmesi, İran’ın değil, uluslararası güçleri bölgeye sokmaya çalışanların çıkarına. Nitekim İlham Aliyev’in İran'ın askeri tatbikatına tepki olarak “uluslararası ve bölgesel güçleri sürece dahil etme tehdidi” savurması[12] da bunu doğruluyor.
Bununla birlikte ‘Zengezur Koridoru’nun bir oldubitti ile harita değişikliğine dönüştürülme ihtimali, bölge dışı güçlerin bölgeye sokulması ve barış denizi olan Hazar’ın askerileştirilmesi sadece Tahran’ı değil Moskova’yı da kaygılandırabilecek gelişmeler.
Yeni bölge jeopolitiği, Zengezur Koridoru ile Goris–Kapan yolundan geçiyor
İddia edildiği gibi Zengzur Koridoru ile Goris – Kapan yolundaki son gelişmeler eğer bölge jeopolitiğine yönelik müdahale girişimleri ise hem bu yer isimleriyle yeni bölgesel jeopolitik arasındaki ilişkiyi hem de İran’ın bu konudaki kaygısının sebebini anlamak açısından haritaya bakmak şart.
Zengzur, Nahcivan ile Azerbaycan arasında kalan ve şu an Ermenistan sınırları içerisinde yer alan bir bölge. Karabağ savaşından sonra Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan tarafından imzalanan bildiriyle burada bir ulaşım hattı kurulması gündeme geldi.
Bu ulaşım hattının açılmasıyla Türkiye, Nahcivan ve Azerbaycan birbirine bağlanmış olmakla kalmayacak Azerbaycan Nahcivan bağlantısında İran da bypass edilmiş olacak.
Goris – Kapan yolu ise büyük kısmı Ermenistan sınırları içerisinde bulunan bir yol. Ancak bunun 21 kilometrelik kısmı[13]geçen yılki Karabağ savaşında Azerbaycan’ın kontrolüne geçti. Azerbaycan’la İran arasındaki sorun da işte bu kısımda yaşanıyor.
Zira geçtiğimiz ağustos ayında yolu kapatan Azerbaycan, İran kamyonlarından 130 dolar para alıyor ve iki şoförün tutuklanması olayında olduğu gibi “Azerbaycan’a yasadışı girmek” gerekçesiyle İran kamyonlarını da alıkoyabiliyor.    
İran medyası, Karabağ savaşından sonra Ermenistan’ın güneyindeki Syunik kentinin ele geçirilerek Nahcıvan ile Azerbaycan’ın birleştirilmeye çalışıldığını ve böylece İran’ın Ermenistan, Gürcistan ve Rusya ile bağlantısının kesilmek istendiğini öne sürüyor.    
Bu açıdan bakıldığında ise ‘Zengezur Koridoru’ ile Goris – Kapan yolundaki yeni uygulamalar, İran’ın Rusya ile bağlantısını kesmenin somut adımları olarak ortaya çıkıyor.
Fars News’in iddiasına göre bu girişimin arkasında “İslam ülkelerinin en azından İhvancıların lideri olmak isteyen” ancak “Suriye’de ve Irak’ta Direniş Cephesine yenilince kaybettiği prestiji Türk dünyasının lideri olarak yeniden kazanmaya çalışan Erdoğan” var. [14]
İran devletinin resmi görüşlerini yansıtan Fars News’in diğer iddiaları da özetle şöyle:
1- Türkiye, geçen yılki Karabağ savaşında Azerbaycan’a sadece silah ve askeri danışman desteği vermedi. İran Azerbaycan sınırına Suriye’den terörist grupları da getirdi.
2- Bakü ve Ankara, İran mallarını Rusya pazarında silmeye çalışıyor bu yüzden de başta Goris – Kapan yolu olmak üzere yollarda İran kamyonlarına kasti sorunlar çıkarıyor.
3- Azerbaycan, İran ve Rusya arasındaki transit taşımacılığa ilişkin Amerika’ya istihbarat veriyor.
4- Hazar havzasına bölge dışı güçler sokulmak isteniyor.
Azerbaycan’ın yalanlamayı başaramayan yalanlamaları
Tahran’ın Bakü’nün niyetleri konusundaki iddiaları ve şikayetleri üç maddede özetlenebilir:
1- Bakü, İran’ın kuzeyi ile bağlantısını kesmeye çalışıyor.
2- Karabağ savaşında Suriye’den bölgeye terörist getirilmesine izin verdi ve bunların bölgeyi terk edip etmediği bilinmiyor.
3- Bakü, Irkçı İsrail rejimini bölgeye getirdi.
Başta Cumhurbaşkanı İlham Aliyev olmak üzere Azeri yetkililer, yaptıkları açıklamalarla bu iddiaları ya Harop’un başını okşayarak imalı bir şekilde teyit etti yahut, somut gerçeklikle çelişen yalanlamalarda bulundu.
Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Leyla Abdullayeva, “Suriye’den getirilen teröristler” konusundaki iddiayla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
“Hiçbir dayanağı olmayan bu iddiaları kabul etmiyoruz. Azerbaycan topraklarında devletimize veya komşu ülkelere tehdit oluşturabilecek terör unsurları da dahil olmak üzere herhangi bir gücün varlığı tartışılamaz bile. Maalesef 44 günlük savaşta bazıları bu gibi asılsız iddialarda bulundu. Bu iddiaların mesnetsiz olduğunu o zaman belirtmiştik, şimdi de yineliyoruz ve şu ana kadar Azerbaycan'a bu hususta herhangi bir delil sunulmamıştır.”[15]
Halbuki 2011’den beri Suriye konusundaki her haberi dünya medyası tarafından ilahi vahiy doğruluğunda kabul edilen Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi, Karabağ savaşına katılan Suriyelilerle ilgili rakamlar, fotoğraflar ve görüntüler yayımladı.
Örneğin 2 binden fazla Suriyelinin Karabağ savaşına gönderildiğini, 18 Ekim 2020 tarihi itibariyle bunların 135’ininöldüğünü;[16] 900’ünün de Suriye’ye geri döndüğünü bildirdi.[17]
Öte yandan BBC, Karabağ savaşına paralı asker olarak gönderilip sağ kurtulan Suriyelilerle mülakat yaptı. Dolayısıyla Abdulleyava’nın iddiasının aksine delilin sadece fotoğrafı veya videosu değil; ölüsü de dirisi de sunuldu.
Azeri yetkililerin “biz zaten savaşta üstündük, askere de ihtiyacımız yok Suriye’den niye paralı asker getirelim?” şeklindeki zahiren ‘ikna edici’ görünen itirazının cevabı da BBC’nin söz konusu haberinde mevcut.
“Washington DC'deki CNA askeri araştırmalar düşünce kuruluşunun Rusya masası başkanı, askeri analist Michael Kofman”, BBC’nin bu sorusuna şu cevabı veriyor:
“Azeriler başlangıçta, özellikle de Güneydoğu'da epey bir kayıp verdiler. Bu paralı askerler esasen öne sürülecek, harcanabilir hücum birlikleri olarak kullanıldı. Başta bu hücum harekatları başarılı olmazsa, bu durumda can kayıplarının Azeri askerleri değil paralı askerlerden olmasının daha iyi olacağının hesabını yaptılar.”[18]
Bu açıklama gösteriyor ki ölüm ihtimalinin güçlü olduğu yerlerde Suriyelilerin Azeriler için feda edildiği yönündeki cevap da en az Azeri yetkililerin sorusu kadar ikna edici.
Gizlenen ve çarpıtılan resmi rakamlardaki İsrail   
İlham Aliyev’in Azerbaycan’da İsrail’in bulunmadığını ispat etmek için eliyle arkasında kalan boş arazileri işaret ederek söylediği sözü hatırlayalım:
“Güya Azerbaycan İsrail'i bu bölgelere getirmiş. Gözlerini açıp görsünler. İsrail'i burada nerede gördüler. Burada tek bir kişi bile yaşamıyor. Burada bina yok. Kanıt var mı?”
Elbette Azerbaycan’ın İsrail’e üs verdiği iddiası sadece bugüne has ve sadece İran’a ait bir iddia değil. Amerika’nın dış politika konusundaki karar alıcıların yayın organı olarak nitelenen Foreign Policy dergisi, 2012’de Aliyev yönetiminin İsrail’e üs verdiğini bildirmişti.[19]
Aliyev’in delil ve ispat mantığına göre elinizle işaret ettiğiniz bir arazide herhangi bir İsrailli görülmüyorsa orada İsrail yok demektir!
Azerbaycan Devlet İstatistik Kurumunun İsrail rejimiyle ekonomik ilişkilere dair rakamları da Aliyev’in ispat mantığına çok benziyor.
Kurumun 2019 verilerine göre Azerbaycan’ın ırkçı İsrail rejimine yaptığı ihracat 1.3 milyar dolar, İsrail’den yaptığı ithalatise 43.7 milyon dolar olarak gerçekleşti.[20]
Halbuki en azından ithalatla ilgili rakam, mantıksal ve matematiksel gerçeği yansıtmıyor.
Zira “Şubat 2012'de Azerbaycan, İsrail’den insansız hava araçları ve füzesavar savunma sistemleri de dahil olmak üzere 1,6 milyar dolar değerinde silah alım anlaşması yaptı. Bakü'de varılan anlaşma kapsamında Azerbaycan ve İsrail'in ortaklaşa insansız taarruz uçakları üretmeye başladıkları da bilinmektedir. Söz konusu silah alımları bugüne kadar da devam ediyor.”[21]
Dolayısıyla İsrail’den 1.6 milyar dolarlık silah alan ve ortak taarruz uçağı üreten Azerbaycan’ın İsrail’den yaptığı ithalat nasıl 43.7 milyon dolarda kalabilir?  
Ayrıca korona salgını sebebiyle 2020 yılında hem ithalat hem de ihracat rakamlarındaki düşüşe rağmen 2020 yılının ocak ayında İsrail, Azerbaycan’ın toplam ithalatında yüzde 8.49’luk paya sahip.[22]
Azerbaycan basınında yer alan haberlere göre de İsrail rejimi “Azerbaycan’a silah satışı yarışında Rusya’yı bile geçti ve Azerbaycan’ın ana silah tedarikçisi haline geldi.”[23]
Azerbaycan’ın İsrail’i bölgeye soktuğu yönündeki suçlamaların gündeme gelmesinden birkaç hafta önce de Azerbaycan’ın İsrail rejiminden 2 milyar dolarlık silah alımı anlaşması için görüşmeler yaptığı bildirildi.[24]
25 Aralık 1991’de Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan İsrail’in Ağustos 1993’ten beri Bakü’de elçiliği bulunuyor olmakla birlikte Azerbaycan’ın henüz İsrail işgali altındaki topraklarda elçiliği bulunmuyor.
Bu, birçok Arap ülkesinin de İsrail rejimiyle ilişkisine benzer bir durum. Ancak Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerinden daha tutarlı daha açık sözlü.
Zira Türkiye ile İsrail’in diplomatik ilişkileri hala büyükelçi seviyesinde değil; ama İsrail’le 5.2 milyar dolar ticaret hacmine sahip.
Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri’nin İsrail rejimiyle yaptığı normalleşme anlaşmasını “ihanet ve riyakarlık” olarak niteliyor;[25] ama Azerbaycan’ın İsrail’le benzersiz ilişkilerini asla sorun etmiyor.     
Azerbaycan basında yer alan 13 Ağustos tarihli habere göre Azerbaycan, satın aldığı silahların taşınması için İsrailli kargo uçağı firmalarıyla görüşmeler yapıyor. Öncelikle işgal altındaki topraklarda bir ticaret ve turizm ofisi, ardından da elçilik açacağı öne sürülüyor.
Bunların gerçekleşmesi halinde de Azerbaycan’ın Bahreyn’den sonra ırkçı İsrail rejimiyle diplomatik ilişki başlatan ikinci Şii ülke olacağı vurgulanıyor.
İlham Aliyev soruyor: “İsrail’i burada nerede gördüler?”
Cevap: Çarpıtmayı bile beceremeyen kendi resmi istatistik kurumunuzun rakamlarında.

[1] NTV, 4 Ekim 2021. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'den İran'a tepki

[2] Youtube, 5 Ekim 2021. İlham Əliyev, Harop

[3] TRT haber, 6 Eylül 2021. Türkiye ve Azerbaycan'dan Laçın'da ortak askeri tatbikat 

[4] AA, 12 Eylül 2021. Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan özel kuvvetleri Bakü'de ortak tatbikata başladı

[5] Sputnik, 15 Eylül 2021. دستگیری دو راننده ایرانی در مرز قره باغ

[6] Sputnik, 20 Eylül 2020. Türkiye ve Azerbaycan, Nahçıvan'da ortak askeri tatbikat başlattı

[7] İRNA. 1 Ekim 2021. Hayber Fatihleri Tatbikatı başladı

[8] AA. 6 Ekim 2021. Türkiye ile Azerbaycan'ın 'Sarsılmaz Kardeşlik 2021' tatbikatı Nahçıvan'da devam ediyor

[9] Ajans Kafkas, 12 Temmuz 2021. Azerbaycan, Türkiye ve Gürcistan’dan ortak askeri tatbikat hazırlığı

[10] IRNA. 3 Ekim 2021. امیرعبداللهیان:حضور رژیم صهیونیستی را در نزدیک مرز ایران تحمل نمی کنیم

[11] Maşrık, 17 Kasım 2020. تاثیر جنگ دوم قره‌باغ بر ظرفیت‌های ژئوپلیتیک ایران در حوزه انتقال انرژی/ انگلیس چه نفعی از جنگ قره‌باغ بُرد؟ احمد کاظمی

[12] Şarku’l Avsat, 2 Ekim 2021. Azerbaycan, İran’ı uluslararası ve bölgesel güçlerle tehdit etti

[13] Vatan-é Emruz. http://www.vatanemrooz.ir/Newspaper/MobileBlock?NewspaperBlockID=238737

[14] Fars News. 1 Ekim 2021. شرارت باکو و آنکارا در قطع کریدور ایران-روسیه/ آذربایجان اطلاعات محموله های دالان شمال-جنوب را به آمریکا می دهد

[15] TRT Haber, 4 Ekim 2021. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı İran'ın iddialarını yalanladı

[16] SOHR, 18 Ekim 2020. Nagorno-Karabakh battles | Over 2,000 mercenaries sent to Azerbaijan, nearly 135 killed so far.

[17] SOHR, 4 Aralık 2020. SOHR: Over 900 mercenaries return to Syria from Karabakh

[18] BBC Türkçe. 10 Aralık 2020. Dağlık Karabağ'da ateş hattına sürüldüklerini anlatan Suriyeliler BBC'ye konuştu: 'Kendimizi bir anda cephede bulduk'

[19] Foreign Policy. 28 Mart 2012.  Israel’s Secret Staging Ground 

[20] Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı web sitesi. İsrail Dövləti

[21] Azlogos, Şehla Celilzade, 3 Mayıs 2021. Tarixdən bu günə – Azərbaycan-İsrail münasibətləri

[22] Margin, 22 Şubat 2021. Azərbaycanla İsrailin ticarət dövriyyəsi 150 milyon dollar azalıb

[23] Axar. 2 Haziran 2021. İsrail Bakıya silah satmaq "yarışı"nda Rusiyanı qabaqladı

[24] 1lurer, 13 Ağustos 2021. Azərbaycan və İsrail 2 milyard dollar dəyərində silah təchizatı ilə bağlı müqavilə imzalamaq üçün danışıqlar aparır: Israelhayom

[25] AA. 14 Ağustos 202. Türkiye'den İsrail-BAE anlaşmasına tepki

Reisi Hükümeti tarafından Nükleer Anlaşma'nın canlandırılmasına ilişkin müzakerelerin gözden geçirilmesi süreci yavaş yavaş son aşamalarına yaklaşıyor. Ancak ABD ve bu anlaşmanın Avrupalı tarafları, İran'ın somut ve denetlenebilir adımların atılması ve İran halkının çıkarlarının korunması gerektiği konusundaki vurgularına rağmen, bu hususta herhangi bir somut eylem yapmış değil.

ABD, Nükleer Anlaşmadan'dan tek taraflı olarak çekildikten ve İran'a azami baskı uyguladıktan sonra, uluslararası ilişkilerde yeni bir sayfanın başlangıcı olabilecek başarıyı yok etti ve Batı'nın İslam Cumhuriyeti ile olan ilişkilerindeki güvensizliği bir kez daha pekiştirdi.

Avrupa Birliği ve Nükleer Anlaşma'nın Avrupalı ​​üyeleri, Viyana görüşmelerinin durmasından bu yana son üç ayda İran ile ilişkilerde hayal kırıklığı yaratan bir rekor bırakarak ve somut bir adım atmayarak İran'la nükleer anlaşmayı sürdürmekte ısrar ettiler.

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Nükleer Anlaşma ile ilgili ilk konuşmasında karşı tarafa İran'ın çıkarlarından geri adım atmayacağını belirtti.

Reisi bir televizyon programında yaptığı açıklamada, 'Görüşmelerde aradığımız şey, baskıcı yaptırımların kaldırılması ve görüşmelerin odak noktası İran halkının çıkarları olacak. Diyalog için diyalog, müzakere için müzakere aramıyoruz. Bunun yerine, sonuç odaklı bir müzakereyi, ardından İran milletine yönelik yaptırımların kaldırılmasını ve insanların yaşamlarının refahını istiyoruz' dedi.

Viyana görüşmelerinin başlangıcından itibaren İran İslam Cumhuriyeti, Nükleer Anlaşma ile ilgili uygulanan tüm yaptırımların ve Trump döneminde uygulanan diğer yaptırımların kaldırılmasını talep etti. Trump yönetimi, İran'a 800 yeni tek taraflı ve yasa dışı yaptırım uyguladı ve tüm bu yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması için gerekli garantileri almanın bir yolu bulunmalıdır. İran ayrıca, hükümet değişikliğiyle elde edilen başarıların ihlal edilmeyeceğine dair bir garanti de istiyor.

Dolayısıyla Viyana görüşmelerinin çok da uzak olmayan bir gelecekte yeniden başlaması beklenebilir. Bu müzakerelerde İran, ABD'nin Nükleer Anlaşma ile ilgili ihlal ettiği haklarını arıyor ve Avrupa bunu telafi etmekte isteksiz davranıyor. İran'ı Amerika Birleşik Devletleri'nin Nükleer Anlaşma'dan çekilmesinden bir yıl sonrasına kadar yerine getirdiği taahhütlere geri dönmesi için ikna etmek için bu taleplerin yerine getirilmesi de doğrulanabilir ve nesnel olmalıdır.

Batılı tarafların Nükleer Anlaşma kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmeleri, endişelerini ifade etmenin ve tehdit edici açıklamaların ötesinde zor bir sınavdır.

Twitter'da Takip Ediniz. @Irna_Turkish

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Bayram Ceyhunov ile yaptığı telefon görüşmesinde iki ülkenin ilişkilerde yalnış anlaşılmaları önlemeleri gerektiğini ve iki ülke ilişkilerinin hızlı şekilde doğru ve ileriye dönük olarak koymaları gerektiğini söyledi.

Emir Abdullahiyan, karşılıklı saygı ve egemelik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı duyulması gerektiğini belirterek, iki ülkenin eski ilişkilere sahip olduklarını İran’ın beklentisinin Kamyonların transit sorununun hızlı şekilde çözülmesi olduğunu söyledi.

Emir Abdullahiyan, iki milletin derin ilişkilere sahip olduğunu belirterek, ‘’ Tahran ve Bakü’nün düşmanları vardır ve taraflar düşmanlara ilişkilere zarar verme fırsatı vermemeli ve kaygılar da işbirliği ve diyalog ile çözülmelidir. ‘’ dedi.

Cuyhunov da İran ile Azerbaycan ilişkilerinin dostane olduğunu belirterek, ülkesi için dost ülkelerle ilişkilerin öncelikli olduğunu ve sorunların diyalog ve samimi bir ortamda çözülmesi gerektiğini söyledi.

Cuhunov iki ülke gümrük yetkililerinin İran kamyonların sorunlarını çözüm için görüşmesini önerdi ve tutuklu bulunan iki sürücünün serbest bırakılması olayını takip edeceğini söyledi.

İki dışişleri bakanı karşılıklı olarak bir birini ülkesine davet ettiler.

Twitter'da Takip Ediniz. https://twitter.com/Irna_Turkish

Suriye'de terör örgütü YPG'/PKK'ya yardımlarında hız kesmeyen ABD'nin eski Suriye büyükelçisinden itiraf niteliğinde bir açıklama geldi. Ford, ABD’nin şemsiyesi altında fiili bir devlete dönüşeceğini yazarak resmen . “Kürt devleti adı altında 2. İsrail’i kuruyoruz” demiş oldu.

 ABD’nin son Suriye Büyükelçisi Robert Ford, “Şarku’l Avsat” dergisi için 7 Ekim’de kaleme aldığı “Askerler kalır ama Amerikan çözümü Suriye için yok” başlıklı yazıda terör örgütü YPG/PKK'yı kastederek “Özerk Yönetim, Amerikan askeri şemsiyesi altında fiili küçük bir devlete dönüşüyor” dedi.
Ford, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Washington Özerk Yönetimi ve güçlerini ne kadar çok korursa, Özerk Yönetim ile Esad hükümeti arasında bir anlaşmaya varmak o kadar zor olacaktır. Özerk Yönetim özerklikten taviz vermeyecek ve ABD Esad'ı taviz vermeye zorlayamaz. Bu çıkmazda, özerk yönetim, Amerikan askeri şemsiyesi altında fiili küçük bir devlete dönüşüyor. Washington'un eninde sonunda şemsiyeyi (Özerk Yönetim’in) elinden alacağını defalarca yazdım. Hatalı mıydım? Evet, en azından kısa vadede”


 İran Milli Grekoromen Güreş Takımı, Norveç'te düzenlenen 2021 Dünya Şampiyonası'nda 4 altın, 2 bronz ve 146 puanla ikinci oldu. İran Milli Serbest Güreş Takımı ise daha önce 3 altın, 3 gümüş ve 1 bronz madalya ile dünya üçüncüsü olmuştu.

Norveç'in başkenti Oslo'da düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası'nda Meysam Delhani (63 kg), Muhammedrıza Gerayi (67 kg), Muhammed Hadi Sarevi (97 kg) ve Ali Ekber Yusifi (130 kg) birer altın madalya kazanırken, Muhammedali Gerayi 77 kg'de ve Pejman Paştam 82 kg'de birer bronz madalya kazandı.

İran takımı 146 puanla takım sıralamasında ikinci sırada yer aldı. Rusya ve Azerbaycan sırasıyla 152 ve 107 puanla birinci ve üçüncü oldu.

İran Milli Güreş Takımı ilk kez 2014 yılında dünya şampiyonluğunu kazandı ve bu akşamki ikincilikten önce 2009'da bir ikincilik ve 2011 ve 2017'de iki üçüncülük elde etmişti.

1961'den beri Japonya'nın Yokohama kentinde düzenlenen Dünya Şampiyonasına katılan İran Milli Güreş Takımı tarihinde ilk kez, milli takım 4 finalisti varken 4 altın madalya kazandı.

İran Milli Güreş Takımı da Norveç'te düzenlenen 2021 Dünya Kupası'nda madalya kazanma rekoru kırdı ve 6 madalya kazanarak tarih yazdı.

Bu yarışmalardan önce, 2-5 Ekim tarihleri ​​arasında Norveç'in başkenti Oslo'da düzenlenen 2021 Dünya Serbest Güreş Şampiyonası'nda İran takımından Hasan Yezdani (86 kg), Kamran Kasımpur (92 kg)   Emir Hüsein Zare (125 kg) altın madalya ve Alirıza Serlek (57 kg), Emir MUhammed Yezdani (65 kg) ve Muhammed Nohodi (79 kg) gümüş madalya ve Moctaba Golic (97 kg) bronz madalya kazandılar.

 Takım klasmanında İran Milli Serbest Güreş Takımı 162 puanla üçüncü sırada yer almayı başardı.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bir mesaj yayımlayarak, milli güreşçilere dünya şampiyonasında başarılarından ötürü teşekkür etti.
İran’ın grekoromen güreş milli takımının Norveç’te düzenlenen dünya grekoromen güreş şampiyonasında dünya ikinciliği unvanını kazanmasının ardından Ayetullah Hamanei bir mesaj yayımlayarak, kahraman güreşçileri ve teknik direktörlerini tebrik etti.
Ayetullah Hamanei mesajında, başta gençler olmak üzere İran milletini sevindiren güreşçilere ve teknik direktörlerin teşekkür ederek güreş milli takımına daha büyük başarılar diledi.

 Eli kanlı katil rejim İsrail Türkiye’de yüzde 56,1 ile büyük düşman olarak nitelenirken, onu yüzde 41.1 ile ABD izliyor. Bu iki ülkeyi İngiltere takip ediyor.


  Türk halkı dostunu ve düşmanını artık tanımaya başladı. Yapılan anketler de bunu ortaya koydu: Türk milleti kendisine dost ve müttefikmiş gibi tanıtılan ama aslında en büyük düşmanları olan ABD ve İsrail’i artık düşman olarak görebiliyor. Eli kanlı katil rejim İsrail yüzde 56,1 ile büyük düşman olarak nitelenirken, onu yüzde 41.1 ile ABD izliyor.  Bu iki ülkeyi İngiltere takip ediyor.

Türkiye Kamuoyuna araştırma şirketi MetroPoll, Türkiye'de halkın yabancı ülkelere bakışına dair anket düzenledi. Haziran ayına ait araştırmada vatandaşlara "Aşağıdaki ülkelerin Türkiye ile ilişkileri hakkında görüşünüz nedir?" sorusu yöneltildi.  
ABD ve İsrail düşman
Verilen cevaplarda ABD ve İsrail düşman olarak görülüyor. İsrail yüzde 56,1 ile düşman olarak nitelenirken, onu yüzde 41.1 ile ABD izliyor.  Bu iki ülkeyi İngiltere takip ediyor.
Katar dost ve müttefik
Müttefik olarak Katar ilk sırada yer alırken Almanya'nın ikinci sırada çıkması dikkat çekti.
***
Kamuoyu araştırma şirketi Metropoll'ün "Kim Dost, Kim Düşman?" başlıklı anketinde çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Ankete göre, ankete katılanlar düşman kategorisinde ilk sırada İsrail’i görürken, işgal rejimini ABD ve İngiltere izliyor.
Metropoll'ün "Kim Dost, Kim Düşman?" başlıklı anketinin sonuçları açıklandı
Kamuoyuna araştırma şirketi Metropoll, Türkiye’de halkın yabancı ülkelere bakışına dair anket düzenledi. Haziran ayına ait araştırmada vatandaşlara “Aşağıdaki ülkelerin Türkiye ile ilişkileri hakkındaki görüşünüz nedir?” sorusu yöneltildi.
Anket sonuçlarına göre; Türkiye’deki yatırımları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilişkileri ve 400 milyon dolarlık uçak hediyesiyle dikkat çeken Katar ‘müttefik’ kategorisinde ilk sırada yer aldı. Katar’ı ‘gerekli ortak’ olarak görenlerin oranı ise yüzde 24 oldu. Almanya’nın ikinci sırada çıkması dikkat çekti. Rusya ise müttefik sıralamasında üçüncü oldu.

 Terör ve işgal devleti Siyonist İsrail istihbarat kurumu Mossad ve Siyonist yöneticiler İran'ın İsrail çıkarlarına karşı eylem hazırlığı içinde olduğu iddiasında bulundu.


  Siyonist rejim istihbarat kurumu/Mossad eski araştırma şefi Sima Shine, “İran'ın İsraillileri yurtdışında daha sofistike yöntemlerle hedef alması bekleniyor “ iddiasında bulundu.

İranlıların İsrail ile gizli operasyon ve suikastler peşinde olduğunu ve bunun için de yurtdışında komplo saldırılar peşinde olduğunu yazdı.

Mossad eski analisti, İran rejiminin radikalleştiğini ve bunun zaten daha aşırı bir İsrail karşıtı yaklaşımı da tetiklediğini belirtti.

İşgalci rejim Başbakanlığı Pazartesi günü yaptığı açıklamada, İran'ın Kıbrıs'taki İsrailli işadamlarına yönelik suikast planının arkasında olduğunu doğruladı. Planlar Mossad istihbarat birimi tarafından anlaşılıp gerekli uyarılar yapıldıktan sonra da eyemin boşa çıktığı açıklandı.

İstihbarat uzmanı Danny Citrinowicz daha önce yaptığı açıklamada, İran'ın son aylarda güç kullanımını artırdığını ve İsrail'i askeri olarak da hedef alabileceğini söyledi. Daha önce rejimin çoğunlukla caydırıcılığa güvendiğini ve harekete geçmekte daha tereddütlü olduğunu belirten uzman, Tahran'ın yeni yaklaşımının geri tepebileceğini kaydetti.

Bu arada İsrail Silahlı Kuvvetleri (IDF) istihbarat şefi geçen hafta N12 News'e verdiği demeçte, ordu ve güvenlik hizmetlerinin İran operasyonları ve siber tehditlerinin yakından izlendiğini söyledi.

Orgeneral Tamir Haymani İsrail'in İran'ın Suriye'ye yerleşme çabalarına karşı savaş kazandığını ve İran silahlı kuvvetlerinin Suriye’ye yerleşmesine önemli ölçüde engel olduğunu da sözlerine ekledi.

Siyonist rejim İsrail istihbarat şefi Tamir Hayman, başka bir açıklamasında da uranyumu benzeri görülmemiş seviyelere kadar zenginleştirebilmesine rağmen İran'ın nükleer bombaya sahip olmaktan uzak olduğunu söylemişti.

Hayman'a göre, zenginleştirilmiş uranyum seviyeleri 'rahatsız edici' olsa da, İran'ın İsrail'i tehdit edebilecek çalışan bir nükleer bomba edinmeden önce hala gidecek çok yolu var.

"Daha önce hiç görmediğimiz hacimlerde zenginleştirilmiş bir miktar (uranyum) var ve bu rahatsız edici. Aynı zamanda, İran nükleer projesinin diğer tüm yönleriyle ilerleme görmüyoruz" dedi.

Hayman Walla ile yaptığı röportajda, “Bildiğimiz kadarıyla, yön değişmedi ve bir atılıma yönelmediler. Şu anda bombaya doğru gitmiyorlar. Belki uzak bir gelecekte" ifadesini kullanmıştı.

İran, önceki 2015 Nükleer anlaşmasına geri dönmek, çıkmak ve silahlanarak zenginleşmeye devam etmek de dahil olmak üzere "benzeri görülmemiş bir isyana" gitmek ya da yaptıklarından çok daha fazlasını başaracakları daha iyi bir anlaşmaya gitmek için üç seçenekle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Hayman, 'yapılması gereken doğru şey' İran ve nükleer programı karşısında diplomasi tarafında hareket ederken, ekonomik ve diplomatik araçlarla birlikte pratik ve güvenilir askeri seçeneklerin olması gerektiğini söyledi.

"Yapılacak en doğru şeyin İran'ı diplomatik tarafta istediğimiz yöne çekmek, daha iyi bir anlaşma peşinde koşmak olduğu konusunda hemfikir olalım."

İran nükleer silah arayışını her zaman reddetti, ancak nükleer savaş başlığı taşıyabilecek balistik füzelerin yanı sıra bu tür silahlar üretme kabiliyetini geliştirmeye devam ettiğine inanılıyor.

Aynı vesileyle Hayman, İran'ı İsrail Hava Kuvvetleri de dahil olmak üzere Tahran'a karşı askeri güç ve yetenekler konusunda da uyardı.

Hayman'a göre, Tahran'ın gelişmiş uçaksavar füzeleri, havadan havaya füzeler ve daha fazlasını konuşlandırmasına rağmen, İsrail Hava Kuvvetleri'nin saldırılarıyla başa çıkmakta zorluk çekmeye devam ediyor.

 Türk medyasının özellikle dindar görünen kanadı adeta yeni bir Gladyo sözcüsü gibi davranıyor ve Azerbaycan Cumhuriyeti'ni İran’a karşı kışkırtma çabalarıyla bölge düşmanlarının değirmenine su taşıyor.


 Tesnim Haber Ajansı’nın yorumunda “son günlerde Batı Azerbaycan eyaletinde düzenlenen "Hayber Fetihleri" tatbikatı sırasında Türkiye’de hükümet medyası ile AKP yanlısı medya organları, Bakü'yü Tahran'a karşı kışkırtmak için kasıtlı provokasyona başvurdu.” Denildi. İşte o yorum:
Bu arada tatbikatın amacının birliklerin muharebe hazırlıklarını yükseltmek, savunma yeteneklerini geliştirmek ve sınır güvenliğini korumak olduğunu belirten üst düzey İranlı siyasi ve askeri yetkililer, tatbikatın bir egemenlik hakkı olduğu için komşu ülkelerin karşı çıkmaması gerektiğini vurguladı.
Dolayısıyla Türk medyasının Azerbaycan Cumhuriyeti'ni İran’a karşı kışkırtma çabalarının hiçbir mantıkla bağdaşmadığını ve bölge düşmanlarının değirmenine su taşıdığını söylemek yanlış değildir.
Anadolu Haber Ajansı’nın Kışkırtıcı Sorusu
İlk profesyonel olmayan meslek ilkelerine uymayan eylem ise Türkiye'nin Anadolu Haber Ajansı tarafından yapıldı. Bu medya kasıtlı olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile medyayı İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı kışkırtmaya çalıştı.
AA muhabiri planlı olarak İlham Aliyev’e şu soruyu yöneltti: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'la sizin sürekli dillendirdiğiniz 6'lı iş birliği platformunun oluşmasından bahsettiniz. Bu platform içerisinde İran'ın da adı geçiyor. Ancak geçtiğimiz günlerde İran'dan gelen tırların, Hankendi'ne gittiğine ilişkin görüntüler ortaya çıktı ve siz de şikayetinizi dile getirdiniz bu konularda. Hemen peşi sıra, İran sınırında İran askerlerinin tatbikat görüntüleri paylaşıldı. Bu konuda bir değerlendirmenizi almak isterim. Anlık bir şey miydi yoksa planlı, belli bir mesaj içeren hareketler miydi?"
Aliyev soruya: “Bu çok şaşırtıcı bir olaydır. Çünkü 30 yıllık bağımsızlık döneminde böyle olaylar olmamıştı. İlk olarak söylemeliyim ki her ülke kendi topraklarında istediği askeri tatbikatı yapabilir. Bu onun egemen hakkı. Buna kimse söz söyleyemez. Fakat bunu bir zaman kesitinde analiz ettiğimizde bunun hiçbir zaman olmadığını görüyoruz. Neden şimdi ve neden bizim sınırımızda? Bu soruları ben değil Azerbaycan toplumu soruyor. Bu soruyu dünyadaki Azerbaycanlılar soruyor.” cevabını verdi.
İlham Aliyev sözlerinin devamında, İran tırları hakkında ayrıntılı bilgi vererek anlaşmazlığın sona erdiğini itiraf etti. Fakat ilginç olan konu şu ki, AA ve AKP yanlısı medya, Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın anlaşmazlığın sona erdiğini duyurmasına rağmen tatbikat konusunu öne çıkarıyor. Bu, yaptıkları provokasyonun açık bir örneğidir.
Yeni Akit’ten İran İçin Çirkin Manşet
AKP'ye yakın gazetelerden biri olan, halifeliğin geri getirilmesini savunan ve Osmanlı İmparatorluğu'nu öven Yeni Akit, hem gazetede hem de internet sitesinde Türkiye’nin en güçlü komşusu İran’a düşmanlığını yansıtan haberler yayınladı.
Yeni Akit, İran aleyhine yaptığı haberde Azerbaycan'ın güçlenmesinin İran'ı korkutan bir konu olduğunu iddia ediyor!
Bu gazeteye şu sorulmalı: “Son 40 yılda masum insanları savunmak ve Müslüman ülkerin gücünü pekiştirmek için sürekli para harcayan bir ülke, komşusunun güçlenmesinden niçin korksun ki?”
Yeni Akit, internet sitesinde yer alan bir başka haberde, Hayber Fatihleri tatbikatının aslında Türkiye'yi hedef alan tehditkar bir askeri sinyal olduğunu ileri sürüyor!
Yeni Akit'in askeri tatbikat ile ilgili yorumunun ne olduğu belli değil, ancak net olan şu ki, bu gazeteyi üç Müslüman ülke arasındaki gerginlikten başka hiçbir şey sevindirmiyor.
Bazı Türk medya kuruluşlarının yanı sıra Twitter'da da fake ve troll hesaplar tarafından İran'a karşı kışkırtıcı paylaşımlar yapıldı.
Bunlardan biri, yıllardır İran’la ilgili sahte haberler paylaşan ve tweetleri Türk medyası tarafından da kullanılan aşırılık yanlısı bir fake hesabıdır.
Bu sahte hesap, attığı bir tweetle İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri’nin Bakü'yü 4 bin füze ile yok etmekle tehdit ettiğini iddia etti.
Normalde güvenilir bir kaynaktan alınan haberi yayınlayan medya kuruluşları, bu yalan haberi kaynak göstermeden yayınladı ve Hayber Fatihleri tatbikatının yapıldığı gecede sosyal medyada büyük yankı buldu.
AKP yanlısı medyanın tüm provokasyonlarına rağmen, İran İslam Cumhuriyeti sadece şu iki konuyu vurgulamıştır:
1. Sınırlarımızda Siyonist Rejim’in varlığını asla kabul etmeyiz.
2. Bölgede jeopolitik değişimlere ve sınırlardaki farklı davranışlara rıza göstermeyiz.
İran İslam Cumhuriyeti, bölgesel ve küresel gelişmelerde her zaman hoşgörü ve itidal ile sorunlarla yüzleştiğini ve aynı zamanda onuruna, ulusal saygınlığına, egemenliğine ve uluslararası haklarına yapılan en ufak bir saygısızlığı kabul etmediğini göstermiştir.
Halihazırda her türlü saldırıya karşı direnebilecek ve zafer kazanabilecek kadar yüksek bir siyasi ve askeri güce sahip olan İran’ın herhangi bir politikacının düşüncesiz ifadelerine veya fitne ateşini körüklemeye çalışan bazı medyalar kuruluşlarının düşmanca tutumuna sabır göstermesi onun meselelere ani heyecan ve kinin yerine siyasi bilinç ve farkındalıkla baktığını yansıtıyor. Çünkü kendisini bölgede istikrar, güvenlik ve barışın sağlanmasında önemli sorumlulukları olan bir ülke olarak görmekte ve diğerlerini de sorumluluk kabul etmeye ve birbirlerinin haklarına saygı göstermeye çağırmaktadır.

İran'ın Bakü Büyükelçisi Abbas Musevi, 'İran ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler o kadar güçlüdür ki, yabancı çevreler iki ülke arasındaki ilişkileri bozamaz' dedi.

Gazetecilere açıklamalarda bulunan Musevi, 'İran İslam Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti iki komşu olarak ve hem biz hem de Azerbaycan Cumhuriyeti yetkilileri olarak her zaman çok iyi, yakın ve samimi ilişkilere sahip olmuşuz. Bu ilişkilerin dostları, düşmanları ve kötü niyetli tarafları olduğunu biliyoruz' diye konuştu.

Son dönemde bazı medya ve sosyal medyada iki ülke arasındaki ilişkileri soğutmaya yönelik çabalara değinen Musevi, 'Dışarıdan beslenenler iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerini bozamaz. Biz ve Azerbaycan Cumhuriyeti hükümeti, bu oyunun İran ve Azerbaycan halklarından yana olmayan bazı kişiler tarafından tasarlandığını biliyoruz' ifadesini kullandı.

Azerbaycan, İran ve Türkiye çalışma merkezlerinin Bakü'deki son üçlü toplantısına atıfta bulunan Musevi, 'Bu toplantıda tüm bu konuları inceledik ve üçüncü şahısların ayaklarının karıştığını hepimiz anladık. İran halkı ve Azerbaycan yakın akrabadır ve Aras Nehri'nin iki yakasında yaşayan çok sayıda aile vardır ve başkalarının iki millete karşı söylediği çirkin sözler yakında sona erecektir' diye belirtti.

İran akaryakıt kamyonlarının Karabağ'a gitmesine değinen Musevi, 'Bu konu araştırıldı ve bazı nakliye şirketlerinin bu konuda keyfi davrandığı tespit edilerek, bu nedenle onları Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne saygı göstermeleri konusunda uyardık' açıklamasında bulundu.

İran İslam Cumhuriyeti'nin her türlü işgale karşı olduğuna işaret eden Bakü Büyükelçimiz, 'Biz her türlü işgal ve ayrılıkçılığın kınandığı ilke ve değerlere bağlıyız. İran İslam Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğüne destek veriyor. Devrim Lideri Ayetullah Hamanei, geçen yıl açıkça Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün korunması ve saygı gösterilmesi ve Ermenistan tarafından işgal edilen tüm toprakların Azerbaycan'a dönmesi gerektiğini belirtti' diye ekledi.