
کارگر
Kıblemizin Değiştiği Gün
Bugün Kıblemizin değiştiği gün. Peki, neden Kıble değişti? Üstad Muhsin Kıraati'nin ağzından Kur'ani cevaplar..
Hüccetül İslam Muhsin Kıraati, Müslümanların kıblesinin Beytü'l Mukaddes iken Kâbe’ye doğru değiştirilmesinin sebebini Kurân’a dayanarak açıkladı. İşte o açıklama:
İnsanın sahip olduğu düşünce ve inanca göre yöneldiği bir kıblesi vardır. (Bakara 148)
Müslümanlar başlangıçta Beytül Mukaddes’e doğru namaz kılıyorlardı. Fakat bu amel, Yahudiler için Müslümanlar aleyhinde iki bahane oluşturuyordu:
1- Yahudiler kendi kutsal kitaplarında İslam peygamberinin iki kıbleye namaz kılacağını okumaktaydı. Bu yüzden Peygamberi kabul etmemelerinin sebebi olarak şöyle diyorlardı:
Kitabımızda okuduğumuz bu şartı Muhammed’de görmüyoruz. Demek ki o, vaad edilen peygamber değil.
2- Müslümanların Beytul Mukaddes’e doğru ibadet etmelerinden dolayı Yahudiler şu çıkarımda bulunuyordu:
Demek ki hak olan bizleriz ki siz Müslümanlar da bizim kıblemize yöneliyorsunuz.
Kıblenin Beytul Mukaddes’ten Kâbe’ye doğru değiştirilmesi emrinin gelmesiyle birlikte Yahudilerin elindeki iki bahane de alınmış oldu.
Kurân kıblenin değişmesinin sebebini şu şekilde açıklıyor: “Ta ki insanların (Yahudilerin) size karşı kullanacakları bir delilleri olmasın.” (Bakara 150)
“Böylece ileride size nimetimi tamamlayayım.” (Bakara 150).
Kıble Hicretin ikinci yılında değiştiğinde Yüce Allah “size nimetimi tamamlayayım” diye vaadde bulundu. Hicretin sekizinci yılında Mekke’nin fethinde de aynı ifadeyi tekrarları. “Nimetimi size tamamlayacağım” buyurdu. Hicretin onuncu yılında Gadir-i Hum’da Hz. Ali’nin (a.s) imamet ve velayetinin duyurulduğu sırada ayet nazil oldu ve şöyle buyurdu.
“İşte bugün nimetimi size tamamladım.” (Maide 3).
Yani hicri ikinci ve sekizinci yılda vermiş olduğum vaadi yerine getirdim. Dikkat edildiğinde şunu görüyoruz: Müslümanların izzet ve bağımsızlığı adım adım gerçekleşmiştir. Birinci adımda kıble ve yönün değişmesi, sonra zafer elde edilip putların kırılması ve son adımda ise Peygamber vasisi olan dini önderin tayin edilişi…
Kıblenin değişmesinin bir diğer sebebi ise insanların imtihan edilip sınanması, Allah’ın emrine kimin teslim olup olmadığının ortaya çıkmasıdır. ehlader
Üstad Muhsin Kıraati
Recep Ayı, Fırsat Ayıdır
Rahmetten nasıl ve ne kadar faydalanılacağı kulun istek ve iradesine bağlıdır...
Ayetullah Muhammed Bakır Tahrirî, ilim havzaları öğrencilerine Recep ayı ile ilgili yapmış olduğu sohbetinde şöyle konuştu:
Recep ayı, fırsat ayıdır. Bu ayda Allah'ın özel rahmeti tüm kullarına iner. Fakat rahmetin nazil olması konusunda dikkat edilmesi gereken nokta; bu rahmetten nasıl ve ne kadar faydalanılacağı kulun istek ve iradesine bağlıdır.
Yüce Allah, A'raf Suresi'nde "… ve rahmetim her şeyi kuşatmıştır" diye buyuruyor. Allah'ın sonsuz rahmeti, ayrım yapılmaksızın tüm yaratılmışları kapsar. Her varlık, vücut âlemine ayak bastığı ilk günden itibaren Allah'ın rahmet yağmurunun muhatabıdır. Ama ne yazık ki Allah'ın özel rahmetten çok az insan faydalanır.
Ayetin bir bölümünde şöyle buyrulmuştur, "…'dilediğimi azabıma uğratırım' dedi, fakat rahmetim, her şeyi kaplamıştır; çekinenleri, zekât verenleri ve ayetlerime inananları rahmetime mazhar ederim."
Ayete göre Allah'ın rahmetini kazanan ve ondan yararlananlar, Allah'a iman edenlerdir ve iman ancak takva vesilesi ile kendisini gösterir. Elbette iman ve takva anlık değil, aksine sürekli olmak zorundadır.
İnsan, hayatı boyunca kendisini yetiştirmek, nefsini terbiye etmek zorundadır. Kendisine teveccüh etmeyen ve kendisini yetiştirmeyen insanın yanlış yola sapması kaçınılmazdır.
İnsanın zarar görmesinin sebebi işlediği hata ve kusurlardır. Bu hata ve kusurların kaynağı kişinin kendisidir. Bu konuda başkasını suçlamak doğru olmayacağı gibi faydası da yoktur.
İmam Muhammed Bakır (a.s) Cabir'e şöyle nasihat ediyor:
"Biri tarafından zulme uğradığında kimseye zulüm etme.
Biri sana haksızlık yaptığında sen kimseye haksızlık yapma.
Eğer biri sana ihanet ederse sen kimseye ihanet etme.
Eğer senin söylediğin bir şey yüzünden seni yalanlarlarsa sakın sinirlenme.
Birilerinin seni methedip övmesi seni sevindirmesin.
Birilerinin seni yermesi sakın seni üzmesin."
Ehl-i Beyt İmamlarının (a.s) öğretileri bize şunu gösteriyor; kendimizi yetiştirme ve nefsimizi terbiye etme noktasında sorumluluklarımızın bilincinde olup yaşantımıza ve hayatımıza kendimiz yön vermeliyiz.
İnsanın sahip olduğu makam ve mevki ne olursa olsun kendisini muhtaç görmesi gerekir. Hiçbir şeye ve hiç kimse muhtaç olmadığını düşünmek hataların başlangıcıdır.
İnsan, her fırsatta yaratıcıya karşı kulluğunu layıkıyla sunmalıdır. Üstelenmiş olduğu sorumlulukları ve karşılaştığı sorunları çözme noktasında sırtını yüce Allah'a dayamalıdır. Bir an bile olsun Allah'tan gafil olmamalı ve O'nu unutmamalıdır. Gaflete kapılan, sonucu acı ve ağır olan yanlışlara sürüklenir.
İslam İnkılabı Yıldönümü Yürüyüşlerinin Dünya Medyasındaki Yankıları
Dünya genelindeki farklı medya organları İran İslam İnkılabı zaferi dolayısıyla yürüyüşlere katılan İran halkının görkemli görüntülerini yayınladı.
Associated Press Haber Ajansı dünya genelinde bu görkemli yürüyüşlerin haberini veren ilk Batılı yayın organlarındandı. Bu haber ajansı binlerce araba ve motosikletin 43. İslam İnkılabı zaferi kutlamaları için sokaklara döküldüğünü yazdı.
Haber ajansı bu sene de son birkaç yılda olduğu gibi koronavirüs pandemisi kısıtlamalarından dolayı sokaklardaki insan sayısının az olduğunu yürüyüşlerin daha çok arabalar ve motosikletlerle yapıldığını duyurdu.
Associated Press yüz binlerce insanın bu kutlamalara katıldığını da yazdı.
ABD medyası organlarından olan Associated Press, Viyana müzakerelerinin İslam İnkılabı zaferinin yıldönümüne denk gelmesine de değinerek Ayetullah Reisi'nin İran'ın hiçbir zaman New York'un yapacaklarına bağlı olarak hareket etmediğine dair sözlerini de yayınladı.
Fransa Haber Ajansı ise İranlıların bu sene koronavirüs pandemisi kısıtlamaları dolayısıyla yürüyüşlerini arabalar ve araçlar ile yaptıklarını duyurdu.
Haber ajansı İran halkının soğuk havaya rağmen bir araya geldiklerini, arabaların kırmızı, beyaz, yeşile büründüğünü Amerika'ya ölüm sloganlarının atıldığını bildirdi. Fransız gazeteciler ve muhabirleri ise Amerikan bayraklarının slogan atan insanlar tarafından ateşe verildiğini duyurdu.
Rusya'nın ITAR-TAAS haber ajansı da devrimci bayraklı ve pankartlı araba konvoylarının Kirmanşah, Gorgan ve Zencan'dan Hamedan, Erdebil ve Erak'a kadar farklı şehirlerin sokaklarında yürüdüğünü yayınladı.
Rus haber ajansı İran'ın son Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin hükümetine karşı İslam Devrimi'nin zaferinin görkemli bir şekilde kutlandığını duyurdu.
Siyonist İsrail gazetesi de bu yılki törende hazır bulunan kalabalığın İran bayraklarını açmalarının yanısıra "Amerika'ya ölüm" ve "İsrail'e ölüm" sloganlı pankartlar taşıdıklarını da yazdı.
Al-Arabiya haber ağının İngilizce web sitesinde de İslam İnkılabı zaferi yürüyüşlerine katılanların İran'ın Lideri ve İslam Devrimi'nin kurucusu İmam Humeyni'nin fotoğraflarını ve pankartlarını açtıklarını belirtti.
tesnim
İslam İnkılabı Yıldönümü Yürüyüşlerinin Dünya Medyasındaki Yankıları
Dünya genelindeki farklı medya organları İran İslam İnkılabı zaferi dolayısıyla yürüyüşlere katılan İran halkının görkemli görüntülerini yayınladı.
Associated Press Haber Ajansı dünya genelinde bu görkemli yürüyüşlerin haberini veren ilk Batılı yayın organlarındandı. Bu haber ajansı binlerce araba ve motosikletin 43. İslam İnkılabı zaferi kutlamaları için sokaklara döküldüğünü yazdı.
Haber ajansı bu sene de son birkaç yılda olduğu gibi koronavirüs pandemisi kısıtlamalarından dolayı sokaklardaki insan sayısının az olduğunu yürüyüşlerin daha çok arabalar ve motosikletlerle yapıldığını duyurdu.
Associated Press yüz binlerce insanın bu kutlamalara katıldığını da yazdı.
ABD medyası organlarından olan Associated Press, Viyana müzakerelerinin İslam İnkılabı zaferinin yıldönümüne denk gelmesine de değinerek Ayetullah Reisi'nin İran'ın hiçbir zaman New York'un yapacaklarına bağlı olarak hareket etmediğine dair sözlerini de yayınladı.
Fransa Haber Ajansı ise İranlıların bu sene koronavirüs pandemisi kısıtlamaları dolayısıyla yürüyüşlerini arabalar ve araçlar ile yaptıklarını duyurdu.
Haber ajansı İran halkının soğuk havaya rağmen bir araya geldiklerini, arabaların kırmızı, beyaz, yeşile büründüğünü Amerika'ya ölüm sloganlarının atıldığını bildirdi. Fransız gazeteciler ve muhabirleri ise Amerikan bayraklarının slogan atan insanlar tarafından ateşe verildiğini duyurdu.
Rusya'nın ITAR-TAAS haber ajansı da devrimci bayraklı ve pankartlı araba konvoylarının Kirmanşah, Gorgan ve Zencan'dan Hamedan, Erdebil ve Erak'a kadar farklı şehirlerin sokaklarında yürüdüğünü yayınladı.
Rus haber ajansı İran'ın son Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin hükümetine karşı İslam Devrimi'nin zaferinin görkemli bir şekilde kutlandığını duyurdu.
Siyonist İsrail gazetesi de bu yılki törende hazır bulunan kalabalığın İran bayraklarını açmalarının yanısıra "Amerika'ya ölüm" ve "İsrail'e ölüm" sloganlı pankartlar taşıdıklarını da yazdı.
Al-Arabiya haber ağının İngilizce web sitesinde de İslam İnkılabı zaferi yürüyüşlerine katılanların İran'ın Lideri ve İslam Devrimi'nin kurucusu İmam Humeyni'nin fotoğraflarını ve pankartlarını açtıklarını belirtti.
tesnim
Hamas: İran Yaptırımlara Rağmen Filistin Davasını Savundu
Hamas’ın üst düzey liderlerinden İsmail Rıdvan, İran İslam İnkılabı’nın 43. Yıl dönümü münasebetiyle Nuceba Hareketi’nin Gazze muhabirine İslam İnkılabı’nın Filistin davası üzerindeki etkisi, İran’ın Gazze direnişini desteklemesi ve Hamas-Hizbullah ilişkisi konularında önemli açıklamalar yaptı.
İSMAİL RIDVAN (Hamas Üst Düzey Yöneticisi): "Şüphe yok ki İran'daki İslam İnkılabı, tağut ve müstekbir devleti yani Amerikalılara ve Siyonist elçiliğe bağlı olan İran şahının yönetimindeki devleti sonlandırdı. İslam İnkılabı’nın gerçekleşmesiyle şah rejimi ve İsrail elçiliği ortadan kalktı, onun yerine Filistin elçiliği açıldı. İslam İnkılabı Filistin'i, direnişi ve Filistin halkını desteklemeyi önemle vurguladı. Biz şunu söylüyoruz ki Filistin özgürleşene kadar direneceğiz. Çünkü direniş tüm Filistin’i özgürleştirecek en kısa ve en iyi yoldur. Biz İran İslam Cumhuriyeti yönetimini ve İran halkını selamlıyoruz. Filistin direnişini savunmaları İran’a karşı yaptırımlara sebep olmasına rağmen onlar bizim davamıza bağlı kaldılar. İranlılar eğer Filistin davasını savunmaktan vazgeçselerdi ve Amerikalılarla müzakere etselerdi, kapılar yüzlerine açılırdı. Fakat İran Filistin’i ve Filistin topraklarındaki direnişi destekliyor çünkü Filistinlilerin haklı olduğuna inanıyor. İran'ın dini, siyasi ve direnişçi misyonu; Filistin özgür olana kadar Filistin direnişini savunmaktır. Biz İran İslam Cumhuriyeti’ni selamlıyoruz ve onları takdir ediyoruz. Çünkü onlar Filistin direnişini savundular ve hala da savunuyorlar. Hizbullah ile ilişkimiz iyi ve stratejik bir ilişkidir. Çünkü Siyonist işgalcilere karşı direnen herkes bizimle aynı siperdedir. Çünkü biz ortak bir düşmanla karşı karşıyayız. Biz tüm direniş güçlerini, Arap ve İslam ümmetini tüm güçleriyle Siyonist işgalcilerle mücadele etmeye çağırıyoruz. Böylece Filistin toprağını işgal edenleri yenilgiye uğratalım ve özellikle de bölgedeki Amerikan-Siyonist proje ile mücadele edelim."
kudusgunu
11 şubat (22 bahman) İran İslâm İnkılabı 43. Yıl dönümü
İran İslâm Devrimine bir kısa bakış:
1. Bu gün11 şubat (22 bahman) İran İslâm İnkılabı 43. Yıl dönümüdür.
2. ABD-İsrail, iç ve dış yandaşları, 43 yıl boyunca İran İslâm devletini devirmek için her şeyi yaptılar. örneği:
3. Devrimin hemen ardından, İran'a dayatılan en önemli sorunlar ve engeller:
iç savaş; kürt bölgelerinde kargaşa; ırk ve mezheb kargaşası, 1981de Saddam'in, İran'a saldırısı. (en az bir ayda İranın yenmesini düşünmüşler). Ama savaş 8 sene sürdü ve sonunda İranın haklı ve mazlum olması BM tarafından ilanedildi.
4. Ekonomı, Kültürel, siyasi, sosyal ve Medya savaşı ve ... .
5. 30 yılından fazla yoğun ve etkiliciğisi Ambargo.
6. Barışçıl nükleer enerjinin, elde edilmesine Muhalefet ve engellenme.
7. halkın amaçlarından vazgeçirsi ve devletin karşısına getirmek ve devirmek için Devrimin başarılarını, çeşitli yollarla küçümseme ve sorunları büyütmek.
Ama Tüm bunlara rağmen:
1. ALLAH'IN yardımıyla ve dini lider'in(Alı Hameneyi) bayraktarlığle, İran İslâm Cumhuriyeti hala dım dik ayaktadır.
2. Çok alanlarda bilhassa: yumuşak güç, Tıp, Bilim ve Teknoloji, Kök hücreler, Sanayi, Savunma ve Füze sistemi , Atom enerjisini küllanması gibi önemli alanlarda, çok katgı değer yükselişlere erişmiştir.
3. Çok sıkıntılarımızda var; Ama ALLAH'IN yardımıyla,
İran İslâm Cumhuriyeti, islami ülkelerin, bağımsızlık ve zafere ulaşma imkanını, düşünmelerine neden oldu.
Sonuç:
İran gibi bir ülke, 40 yılı aşkın bir süredir dünyanın en büyük sömürgeci güçlerine karşı direnmeyi başardığında yaratıldığı ve dayatıldığı tüm baskılar, yaptırımlar ve sorunlara, gururla devam ettiğinde, Elbette Müslüman ülkelerin birliği ve birbirlerinin kapasitelerini kullanmaları halinde İslam dünyası hak ettiğini elde edebilir.sömürgeci güçler bunu bildikleri için müslümanlar arasında her gün bir fitne ve sorun yaratıyor.Ama müslümanlar da çok şüüarlanıp ve gittikçe güçlenerek, birliğe doğru gidiyor. ALLAHın yardımığle Zafar çok yakındır.
O güne umut.
Reisi: İran, bölgede huzur ve istikrarı destekliyor
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Kazakistan'da güvenlik, huzur ve sebatın İran İslam Cumhuriyeti için önemli olduğuna işaretle, İran'ın bölgede huzur ve istikrarın sağlanmasını desteklediğini belirtti.
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi bugün Kazakistan Cumhurbaşkanı kasım Cömert Tokayev ile telefonda yaptığı görüşmede, iki ülkenin ekonomik ve işbirliği ve münasebetlerindeki mevcut seviyenin İran ile Kazakistan'ın siyasi ilişkilerinin seviyesine uygun olmadığına işaretle, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi için büyük adımların atılmasını temenni etti.
Reisi, Tokayev ile Şanghay İşbirliği Örgütü Liderler Zirvesi çerçevesinde Tacikistan'da yaptığı görüşmeye işaretle, İran ile Kazakistan'ın diplomatik ilişkilerinin 30. yılında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi doğrultusunda büyük adımların atılmasını temenni etti.
Görüşmede Kazakistan Cumhurbaşkanı da, İran İslam Cumhuriyeti'ne bölge ülkelerinin bağımsızlığını desteklediği için teşekkür ederek, iki ülkenin ilişkilerinin yakın ve dostane olduğunu vurguladı.
Kazakistan Cumhurbaşkanı ayrıca İran ile ekonomik ve ticari işbirliğinin geliştirilmesinin oldukça önemli olduğuna işaretle, iki ülkenin ortak ekonomik işbirliği komisyonu ve ikili görüşmelerin gerçekleşmesinin ikili ilişkilerde sıçramaya sebebiyet verebileceğini kaydetti./
Amerika’nın İran'a yönelik azami baskı siyasetinin yararsızlığını kabul etmesi
Amerikalı Senatör Chris Murphy, İran'a yönelik yaptırım siyasetlerinin Washington için hiçbir etkisi olmadığını ve sonuçsuz olduğunu kabul etti. Murphy Salı günü bir tweet'te Amerika’nın Trump'ın İran'a yönelik "maksimum baskı" yaptırımlarından hiçbir şey kazanmadığını yazdı.
Murphy’nin, İran'a yönelik azami baskı kampanyasının etkisizliğini ve aslında başarısızlığını kabul etmesi, Amerika yönetiminin üst düzey yetkililerinin itirafları doğrultusunda ifade edildi.
Ocak 2022'nin ortalarında, Amerika Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Washington'un Trump'ın Bercam nükleer anlaşması hakkındaki feci hatasının bedelini ödemekte olduğunu itiraf etti. Amerika Dışişleri Bakanı Anthony Blinken de, Sullivan gibi, Washington’un Bercam anlaşmasından çekilmesiyle stratejik bir hata yaptığını kabul etti. Blinken 7 Aralık 2021'de, ABD'nin İran ile 2015 nükleer anlaşmasından çekilmesinin büyük bir hata olduğunu söyledi.
Eski Amerika Başkanı Donald Trump, Bercam nükleer anlaşmasını her zaman Washington için olabilecek en kötü anlaşma şeklinde niteledi, böylece 8 mayıs 2018 tarihinde Bercam nükleer anlaşmasından çekilerek söz konusu uluslararası anlaşma ve Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararındaki taahhütlerini, dünya çapından gelen tüm muhalefetlere rağmen bir kenara bıraktı.
Ardından İran’ı Washington’un illegal isteklerini kabul ettirmeye mecbur kılmak için Trump yönetimi maksimum baskı savaşı çerçevesinde en yoğun yaptırımları Tahran’a karşı uygulamaya başladı ve Bercam anlaşmasının korunması için her türlü plana muhalefet etti. Amerika’nın dönem hükümetinin hedefi, Washington’un istediği 12 maddelik şartları İran’a dayatmaktı; söz konusu maddeler arasında İran’ın barışçıl nükleer programının durdurulması, füze kabiliyetine ve bölge siyasetlerine yoğun kısıtlamaların uygulanmasıydı.
Fakat Trump hükümetinin son 3 yılda uyguladığı tek yanlı ve illegal yaptırımlara rağmen İran İslam cumhuriyeti izlediği maksimum direniş siyaseti ile Washington’un yaptırımlarına karşı mücadeleye devam etti. Bu yüzden Trump, başkanlık döneminin sonuna kadar İran ile ilgili hedeflerinin hiç birine ulaşamadı ve Amerika’nın dış siyaset tarihinde soğuk savaşın ardından en ağır yenilgiyi aldı.
Tabi Amerika kongresi ve hükümet yetkililerinin İran’a karşı maksimum baskı siysetinin yenilgiye uğradığına dair başarısızlığını itiraf etmesi ise Biden yönetiminin hala eski yönetimin İran’a karşı maksimum baskı siyasetini izlediği bir dönemde gündeme geliyor.
Başkan Joe Biden başkan seçilmeden önce seçim kampanyaları sırasında Amerika’nın bükleer anlaşmaya geri döneceği vaadinde bulunuyordu fakat uygulamada Amerika’da görevde olan mevcut hükümet şimdiye kadar İran’a uygulanana yaptırımların kaldırılması ve Bercam anlaşmasına geri dönmesi konusunda tek bir adım bile atmamıştır.
Amerikalı siyaset uzmanı Joseph Cirincione Biden yönetiminin şimdiye kadar Trump’ın maksimum baskı siyasetine devam ettiğinin altını çizerek, bidenin izlediği yolunu düzeltmedikçe, hayati önem taşıyan nükleer anlaşmayı ihya etme fırsatının elden gideceği tehlikesinin söz konusu olduğunu belirtti.
Biden hükümetinin Trump dönemindeki yaptırımların bazılarının korunmasına dair ısrarı ise Viyana’da yaptırımların kaldırılması ile ilgili görüşmelerin ilerlemesini engellemeye devam ediyor.
Biden yönetiminin mantıksız tutumuna karşı İran İslam cumhuriyeti de Viyana’da yaptırımların kaldırılması ile ilgili şimdiye kadar 8 turu gerçekleşen müzakerelerde, “ancak Amerika tüm yaptırımları sözde ve kağıt üzerinde değil uygulamada kaldırılmadığı ve bu konunun doğruluğu kanıtlanmadan Bercam nükleer anlaşmadaki sorumluluklarına geri dönmeyeceğini” defalarca ilan etti.
İran karşı tarafın yaptırımların kaldırılması ve bu bağlamında İran’ın öngördüğü yöntemleri kabul etmede ne kadar ciddiyse Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmaya geri dönüşü için nihai anlaşmaya varmanın daha hızlı ve erken olacağını ilan etmiştir./
İran futbol milli takımı dünya sıralamasında bir basamak yükseldi
FIFA futbol milli takımlarının en yeni sıralamasını açıkladı.
Muhabirimizin haberine göre FIFA’nın yeni sıralamasını yayımlayan Futbol Ranking sitesi 10 Şubat’ta FIFA’nın resmi sıralamasına yer verirken, bazı takımların sıralaması değiştiğini belirtti.
Söz konusu sitenin raporuna göre İran futbol milli takımı 15.3 yeni puan kazanarak toplam puanını 1572 puana yükseltti ve böylece Asya zirvesini kimseye bırakmadı.
İran futbol milli takımı son günlerde Irak ve BAE mili takımlarına karşı art arda iki zafer kazanarak dünya sıralamasında da bir basamak daha yükseldi ve yirminci sıraya yerleşti.
İnsanın Allah ile Savaşı
Allah insanı alim, adil, arif, abid yapmak istiyor.
Allah insanı kerim kıldığını buyuruyor.
Allah insanı halifetullah yapmayı irade ettiğini beyan ediyor.
Bunlara ulaşma yolunun marifetullah ve ubudiyyet olduğunu buyuruyor.
Peki insanın halifetullah olmasını engelleyen nedir? Allah’a kul olmasını, insan gibi insan olmasını engelleyen nedir?
Hiç şüphesiz en büyük engel “İblis“ ve onun isteklerine eğilimi olan “Nefistir“.
Allah'ın bu iradesinin karşısına dikilen İblis, kendisi gibi insanın da Allah‘ın dergahından kovulup daimi olarak rahmetinden mahrum kalması için uğraşıyor.
Şeytan, insanoğlu yaratıldığı günden beri onu isyan, günah, ilahi hükümleri ihlallere sürüklemekten hiç bir zaman vazgeçmedi.
Elbette İblis bununla yetinmeyeckti hedefini daha da büyütecekti; asırlar sonra bazı insanların Allah‘a karşı diklenmesini, kendisini ilah yerine koymasını istemekte ve teşvik etmektedir. İblis hizmetine aldığı insanlar aracılığıyla bu hedefini küreselleştirmek istiyor.
Şimdi bu ilahlık taslayan insan yeni bir dünya düzeni kurmak istiyor; kontrolleri ellerinde olacak “Dijital hayata geçiş“ için denemeler yapıyor.
Dijital dünya düzeni ne içeriyor;
- Ekonomi temelli bir dünya düzeni kurmak; din merkezli ve ulusal merkezli yönetimleri yok etmek, fiziksel parasız alış-veriş, dijital ticareti yaygınlaştırmak, bağımsız şirketleri kendilerine bağımlı kılmayı içeriyor.
- Tek tür beslenme programı; yeni gıda üretim ve tüketim programı, kendi ürettiklerini piyasaya hakim kılmak, dijital sipariş sistemi oluşturmayı içeriyor.
- Tek eğitim sistemi; uzaktan dijital eğitim programı bir denemedir; yönlendirme, bilgilendirme, kontrol, tek tip insan yetiştirme, 2030 eğitim prtogramının hazırlıkları için 2020 dijital eğitimle denemesi yapılıyor.
- Tek merkezli sağlık sistemi; sağlık kriterlerini tayın etme, hastalıklarla mücadele, tedavi, ilaç üretimi ve tüketimi tekelinde bulundurmak, hastalandırmak, iyileştirmek kendi kontrollerinde ve öldürmek kendi yetkilerindr olacak şekilde dizayn etmek istiyor.
- Yeni bir hayat modeli/tarzı; kural ve kanunlarını kendilerinin belirleyeceği; chip ile kontrollü bir yaşam; uyumsuz, kural ihlali, sisteme aykırı, düzeni bozan kişilerin sistemin dışına atıp imha etmeyi planlıyor.
İşte günümüzde şeytanlaşmış ve kendisini ilah gören insan Allah‘a karşı savaş açmıştır.
Bütün dünyayı hegemonyasına almak isteyen bu insanın talebi;
- Humanizmi hakim kılarak İnsanların birbirinden kopmasını sağlayıp toplumsallıktan individualizme geçiş; yardımlaşma, dayanışma, paylaşım, istişare, görüş alış-verişi, “emri bilmaruf nehy anil münkeri“, “silayı rahmi“ devre dışı bırakıp sentetik/yapay insan, biyonik insan, robotik insan yaratmak istiyor.
Allah‘a savaş açmış insan bunu nasıl gerçekleştirmek istiyor?
Bu projeyi siyasal, sosyolojik, dini, psikolojik, ekonomik yönü açıklanmadan anlamak zordur.
Küresel şoklar yaratarak; biyolojik saldırılar, ekonomik krizler, küresel sağlık sorunları, siyasal krizler, bölgesel savaşlar çıkararak insanları küresel sorunlara inandırmak istiyorlar.
Hollywood senaristlerinin ve siyasi stratejistlerin kurguları pratize ediliyor, küresel medya da insanları buna inandırmaya sevkediyor.
Daha sonra kurtarıcı olarak ortaya çıkıp “münci/kurtarıcı“ olarak bütün ipleri eline geçirip herkesi kendisine mahkum ederek; ister gönüllü ister zorla herkese kabul ettirerek kendisine itaat ettirmeyi planlıyorlar.
Aynı Firavun‘un yaptığı gibi, hani Firavun kavmini zayıf düşürmüş, onların akıllarını boşaltmış ve yeni kriterler yükleyerek “Ena rabbikum'ul ala“ düşüncesini empoze etmişti. Bu anlayışı herkese aynı şekilde aşılamak suretiyle böylece insanların her biri “ena rabb“(ben rabbim) demeye başlayacak, kendileri de “rabbul erbab“ (rablerin rabbi veya en büyük rab) olacaklar.
Bu tip insan Allah’a açtığı savaşta tevhidi ve tümden dini devre dışı bırakıp dünyanın sahibi olduklarını ilan edecekler.
İnsanın varacağı son nokta işte budur.
Kendisini ilah gören bu insanın bu hedefine ulaşmasına engel olacak ilahi bir proje var mıdır?
Bir Musa Kelimullah (as), bir İbrahim Halilullah (as), bir İsa Ruhullah (as), bir Muhammed Mustafa (saa) çıkıp bunlara dur diyecek mi?
İlahi hüccetler yeryüzünde bunun için bulunmuyor mu?
Öyleyse zamanımızın Müncisi, Hadisi, Hidayet önderi ilahi hedefi gerçekleştirecek ilahi Hücceti Hz. Mehdi‘nin (af) gaybet perdesinden çıkıp zuhur edeceği günün yaklaştığına inanmak o kadar zor mu?
Peki bizler ne yapmalıyız?
Allah’a savaş açmış bu insanların projeleri karşısında susmak, onlara itaat etmek, onların istediği gibi hareket etmek, onların isteklerine boyun eğmek kader midir?
Hz. Mehdi’nin (af) zuhurunu beklemek oturup miskinler gibi ağlamak mıdır?
Zuhur için ortam hazırlayamıyorsak, bir çaba içinde bulunmuyorsak en azından zuhuru geciktirecek işlerden kaçınmamız gerekmiyor mu?
Sabahattin Türkyılmaz